Mesajı Okuyun
Old 24-08-2025, 14:56   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Tarafların tapularının kapsamı, kadastro gören yerlerde çap denilen ölçülü haritaları , kadastro görmeyen yerlerde ise kayıtlardaki tarif edilen sınırları ile tespit edilir. Çekişmeli kısım kimin tapusunun sınırları içinde kalıyorsa diğer tarafı müdahalesinin önlenmesine karar verilir. Tapulu yerlerin bazı istisnaları dışında zilyetlikle kazanılması veya tapuya karşı zilyetlikle üstün hak iddiasında bulunulması mümkün değildir. (istisnalar TMK m. 724,729’a göre başkasının arsasına iyiniyetle bina yapılması ağaç dikilmesi veya TMK 713/2 m. göre olağanüstü zamanaşımı koşulunun gerçekleşmesi gibi) . Diğer yandan Kadastro K. M. 12/^’e göre yandan kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak dava açılabilmesi 10 yıllık hak düşürücü süreye tabidir.

Bunları şunun için söylüyorum. Açılan davada çekişmeli taşınmazın karşı tarafın tapusunun kapsamı içinde kalması halinde, yukarıdaki istisnalar lehine gerçekleşmedikçe, müvekkiliniz hukuken zayıf durumda demektir. Bu halde dava "müdahalenin önlenmesi " davası ise davanın müvekkil aleyhine sonuçlanması ihtimali oldukça yüksek olarak gözükmektedir.

Bu aşamada, karşı tarafın teklifi müvekkil açısından olumlu olarak değerlendirilebilir. Müdahalenin önlenmesi davaları ihtiyari arabuluculuğa müsait davalardandır. Dava sırasında da ihtiyari arabuluculuğa gidilebileceği gibi, açılan davada sulh olunması imkanı da vardır. Ya da mevcut dava müracaata bırakılarak anlaşılacak bedel karşılığı çekişmeli yerin tapuda ferağının müvekkile verilmesi mümkündür. Ancak bütün bu imkanların gerçekleşebilmesi yani çekişmeli kısmın müvekkinin mülkiyetine geçebilmesi için , bu kısmın ifrazının İmar uygulamaları ile İmar Kanunu ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine uygun olması gerekir.