Mesajı Okuyun
Old 04-01-2019, 15:18   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

ALINTI: http://www.turkhukuksitesi.com/makale_2015.htm

"Şayet hizmet akdi feshedilmeden girdi çıktı yapılarak çalışmada kesinti olmaksızın kıdem tazminatı adı altında bir ödeme yapılmış ise, bu takdirde ödemenin kıdem tazminatı avansı olarak nitelendirilmesi nedeniyle tüm süre birlikte değerlendirilir. Nitekim uygulamada işçi işyerinde çalışırken toplu para ihtiyacı duyduğu hallerde işverenden toplu para istemekte ve işverende işçiye hak ettiği kıdem tazminatını vermekte ve SGK’da girdi-çıktı göstermektedir. Daha az kıdem tazminatı ödemesi yapacağını bilen işverenler, bu toplu ödemeleri yapmaktadır. Burada işçinin menfaatinin mi yoksa işverenin menfaatinin mi ağır bastığı ayrıca incelenmelidir. Detaylara alt paragraflarda değinilmiştir. Konuyu bir örnekle açıklayalım:
A işçici işinde çalışırken altıncı yılda toplu paraya ihtiyacı olmuş ve kıdemine karşılık işverenden 6.000 TL kıdem tazminatı ödemesi almıştır. Bu arada işveren SGK’ya çıkış – giriş göstermiş ve işçi, 10. yılında brüt ücreti 2.000 TL iken iş akdini kıdem tazminatına hak kazanacağı şekilde feshetmiştir. Eğer işçinin çıkış – giriş yapıldıktan sonraki süreç için kıdem hesabı yapılırsa; 2.000 TL *4 = 8.000 TL kıdem tazminatı alacağı olacaktır. Ancak tüm çalışma dönemi esas alınırsa 2.000 TL *10= 20.000 TL ücrete hak kazanacak ve altıncı yılında kıdem tazminatı adı altında aldığı 6.000 TL’yi belli bir faiz oranı ile iade ederek mahsuplaşacak ve arta kalan bedel kıdem tazminatı alacağını oluşturacaktır. İşte Yargıtay, bu ikinci hesabı kabul etmekte ve işçinin çalışması devam ederken girdi-çıktı yapılarak ödenen meblağın(kıdem tazminatı avansı) ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tüm süre için kıdem tazminatından mahsubu yapılması gerektiğini belirtmektedir."

Yukarıda sunulan çalışması için Sayın Avukat Mehmet Mustafa Özünver'e teşekkür ederiz.