Mesajı Okuyun
Old 24-01-2012, 05:34   #5
Mozkul

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan TaitaDragonfire
Öncelikle ben savcı olsam; (yada makul bir insan gözüyle olaya baksam) birisi hakkında kaçak elektirikten mahkumdu bilgisini vereni/beyanında bulunanı HAKARET suçundan sorumlu tutmazdım.
Her ne kadar bir olgu isnat edilse de bu onur kırıcı rencide edici değildir. Kaldı ki bu resmi makam (iddiamakamı/savcı) huzurunda yapılmaktadır.
Buna hakaret dersek savcının huzuruna çıkan herkes ucundan kıyısından hakaret ediyor/edebilir diyebiliriz.

Fiilin, somut olgunun varlığı, suçun maddi kısmından ziyade manevi kısmını da ele almak lazım. Burada gerçekten aşağılama/hakaret kastı var mıdır? Yoksa savcı huzurunda beyanda mı bulunuyor?

Bir an için bu savcılık beyanının yer aldığı tutanağı dayanak göstererek hakaretten dolayı sikayet dilekçesi verildiğini farzedelim, savcı hakaret suçunun manevi unsurlarının yokluğunu gerekçe ederek takipsizlik verir diye düşünüyorum.

Soruyu soran meslektaşıma cevap vermekle birlikte bu hususta cevabını alıntıladığım değerli meslektaşımın bu konudaki fikirlerine katılmadığımı da beyan etmek isterim.

Şöyle ki; 5237 sayılı TCK. m.125 de düzenlenen suç"Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden " diyerek başlamaktadır.

Burada soruyu soran meslektaşımızın bahsettiği savcılık ifadesinde ifadeyi veren kişi aleyhine ifade verdiği kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek şekilde bu kişiye karşı somut bir isnatta bulunmuştur.Bulunulan bu isnat, adı geçen kişinin bir suç işlediği yönünde bir isnattır.Bir kimsenin suç işlediği ve bu suçtan dolayı mahkum olduğu iddiası bahsi geçen kişinin şikayetiyle bağlantılı olmayan onun bu konudaki şikayetine herhangi bir yarar sağlamayan bir ifadedir.Aksine bu ifade aleyhine ifade verilen bu kişinin bir suçlu olduğu konusunda kişiyi rencide eden, gerçek olmayan, somut bir isnat içermektedir.

İsnat edilen olgunun , savcıya verilen bir ifade içerisinde geçmesi, görülmekte olan bir dava dilekçesinde geçmesi (eğer bu isnatlar TCK. m.128 kapsamında savunma sınırları dışına çıkıyorsa) bu isnatlarda bulunan kişinin suç işlemediği anlamına gelmeyecektir.

Burada suçun oluşması için kişiye 125.maddede belirtilen şartları taşıyan somut bir isnatta bulunulmuş olması yeterlidir.Yeter ki isnadın doğruluğu ispatlanamamış olsun.

------------------------

TCK.m.125 Madde Gerekçesi
MADDE 125.– Madde metninde hakaret suçu tanımlanmıştır. Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukukî değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır.
Bu düzenlemede 765 sayılı Türk Ceza Kanununda benimsenen hakaret ve sövme suçu ayırımı kaldırılmıştır.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, kişiye somut bir fiil veya olgu isnat edilmelidir. Örneğin, kamu görevlisinin bir kişiden bir iş karşılığında belli bir miktar rüşvet aldığı yönünde isnatta bulunulması durumunda hakaret söz konusudur. Kişiye isnat olunan somut fiilin gerçek olup olmamasının, hakaret suçunun oluşması bakımından bir önemi yoktur. Ancak, iddia olunan hususun gerçek olduğunun ispat edildiği durumlarda, fail cezalandırılmayacaktır.
Keza, kişiye herhangi bir olayla irtibatlandırmadan, soyut olarak yakıştırmalarda bulunulması hâlinde de, hakaret suçu oluşur. Kötü bir niteliği veya huyu ifade eden sözler, somut bir fiil veya olguyla irtibatlandırılmadıkları hâlde, yine de hakaret suçunu oluştururlar. Örneğin, bir kimseye “serseri”, “alçak”, “hayvan” denmesi hâlinde, somut fiil isnadı söz konusu değildir. Aynı şekilde kişiye soyut olarak “hırsız”, “rüşvetçi”, “sahtekâr”, “fahişe” gibi yakıştırmalarda bulunulması hâlinde de hakaret suçu oluşmaktadır. Kişinin bedenî arızasını ifade etmekle veya kişiye bir hastalık izafe etmekle de hakaret suçu işlenmiş olur. Örneğin, kişiye “kör”, “şaşı”, “topal”, “kambur”, “kel” vs. demekle; kişiye “psikopat”, “frengili” veya “AİDS’li” demekle, hakaret suçu işlenmiş olur.
Dikkat edilmelidir ki; davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amacına yönelik olarak belli bir siyasî kanaatin isnat edilmesi hâlinde de hakaret suçu oluşur. Örneğin, bir kişiye “faşist”, “komünist” veya “mürteci” demekle, hakaret suçu işlenmiş olur. Bir kişiye izafeten söylenen sözün veya bulunulan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, toplumda hâkim olan telâkkileri, örf ve âdetleri göz önünde bulundurmak gerekir.
Hakaret suçu, kişi muhatap alınarak işlenebilir. Bu durumda huzurda hakaret söz konusudur.
Hakaret suçu, kişinin gıyabında da işlenebilir. Kişiye hazır bulunmadığı bir ortamda veya doğrudan muttali olamayacağı bir surette hakaret edilmesi durumunda, gıyapta hakaret söz konusudur. Ancak, gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, fiilin mağdurun gıyabında ve fakat en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Bu kişilerin toplu veya dağınık olmalarının suçun oluşumu üzerinde bir etkisi yoktur. Bir veya iki kişiyle ihtilat ederek de mağdura hakaret edilebilir. Bu gibi durumlarda da esasında bir haksızlık gerçekleşmektedir. Ancak, izlenen suç siyaseti gereğince, gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun gıyabında en az üç kişiyle ihtilat edilerek, yani en az üç kişi muhatap alınarak hakaretin yapılması şart olarak aranmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında, hakaretin mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir mesajla yapılması hâlinde, birinci fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmedileceği kabul edilmiştir. Buna göre, kişiyi muhatap alan mektup, telgraf, telefon ve benzerî araçlarla yapılan hakaret de, huzurda hakaret olarak cezalandırılmalıdır.
Maddenin üçüncü fıkrasında, hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi, bu suçun bir nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir. Keza, hakaret suçunun dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı ya da kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi hâlinde, verilecek cezanın bir yıldan az olamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Maddenin dördüncü fıkrası hakaret suçunun alenen işlenmesi, bu suçun bir nitelikli şekli olarak kabul edilmiştir. Aleniyet için aranan temel ölçüt, fiilin, gerçekleştiği koşullar itibarıyla belirli olmayan ve birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olmasıdır.
Keza, aleniyetin basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi durumunda artırma oranı ayrıca düzenlenmektedir.
Maddenin son fıkrasında, kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde, suçun kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
----------------------------------------------------

Konuyla ilgili bir yargıtay kararı

YARGITAY 4. Ceza Dairesi 2008/4079 E.N , 2008/6499 K.N.

Avukat sanığın, katılan hakimin verdiği kararı temyiz ettiği dilekçede yer verdiği " ...gerçekleri karartıp gizleyerek...veya bilerek saklamaya çalışılmış...demagoji yapılmıştır..." tarzı ifadelerle savunma sınırını aştığı, katılan hakimin onur, şeref ve saygınlığını incitici yargılar ifade ettiği gözetilmelidir.
(Karar Tarihi : 14.04.2008)
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü;

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Avukat olan sanığın, hakim olan katılanın verdiği kararı temyiz ettiği dilekçesinde yazdığı "Mahkeme davanın bütünüyle reddi yolundaki kararının duçar olduğu fahiş hatayı gizleyebilmek, gözden kaçırabilmek için, maalesef, böyle hatalı-hileli bir yola başvurmuş, haberlerin davacı müvekkillerin kişilik haklarına ağır ve haksız bir saldırı teşkil eden yönlerini karara dercetmeyip, böylece gerçekleri karartıp gizleyerek..." "kararda düşülen fahiş hatanın (veya bilerek yapılan haksızlığın) örtülmeye-saklamaya çalışılması vakıası..." "mahkeme kararının gerekçe-değerlendirme bölümüne alınmayarak, saklanan-karartılan gerçek nedir? Burada dahi, maalesef gerçekler saptırılmaya, talep ve davanın gerçek yönü gizlenmeye çalışılmış ve yine esef vericidir ki, demagoji yapılmıştır." biçimindeki sözlerin davanın yazgısını belirlemede zorunlu olmadığı, iddiaya bir yarar sağlamadığı, savunma sınırını aştığı, katılanın onur, şeref ve saygınlığını incitici değer yargıları içerdiği ve yükletilen suçun oluştuğu gözetilmeden, sözlerin savunmaya ilişkin olduğu gerekçesiyle beraat kararı verilmesi,

Yasaya aykırı ve o yer Cumhuriyet Savcısı ve katılan A___ vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle (HÜKMÜN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14.04.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ceza Kanunu MADDE 125 1) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.

-----------------------------------


Konuyla ilgili kararların bulunduğu link.

http://www.turkhukuksitesi.com/mevzuat.php?mid=4959
---------------------------------------------------
Saygılarımla...