Mesajı Okuyun
Old 20-01-2009, 21:44   #3
duyurucu1

 
Soru 3-KARAGÖZ ve HACİVAT’IN MERSİNE GELİŞİ

3-KARAGÖZ ve HACİVAT’IN MERSİNE GELİŞİ

Duyurucu1 bilgisayarın başında ertesi gün davada yapacağı savunmanın son şeklini hazırlıyordu.Dava ceza davasıydı. CMK’dan gelmişti.Üç kişinin ölümünü tasarlayarak gerçekleştirmekten yargılanıyorlardı.Duyurucu1 de bunları savunacaktı.Bu nedenle öğleden sonra,soruşturma dosyasının tamamını ilgili ilgisiz fotokopi yaptırmış,şimdi de içerisindeki savunmasına dayanak olan kağıtları ayırıyordu. Dosya kalındı.duyurucu1 eleye eleye gidiyordu.Herhalde bu gidişle kalın klasörün yarısını çöpe atacaktı.Çünkü dosyadaki yazıların çoğu;”Filanca makama…Size zehirli pastayı gönderiyoruz.Tahlil edip neticeden Savcılığımıza bilgi verin.Yada … şahısların …tarihinden itibaren 3 ay süreyle … numaralı telefonlarının dinlenmesine karar verildiğinden işlem yapılması ve neticeden bilgi verilmesi.”şeklindeydi.duyurucu1 de bunları ayırıyor,savunmasına esas olacak.raporları ve dinleme sonuçlarını dosyasına takıyordu.

Yıllardan beri birlikte çalıştıkları yardımcısı kapıyı tıkladı ve içeri girdi.Duyurucu1 o sırada gözünde gözlük bilgisayarda savunmaya dayanak teşkii edecek kağıtların listesini yapıyordu.”Herhalde yine çay getirmiştir”düşüncesiyle her zaman yaptığı gibi karmakarışık ve üst üste gelişigüzel duran fakat Duyurucu1’in ancak sırasını bildiği kagıtları az iterek çay bardağını koyması için yer açtı.

“Sizi görmek isteyen iki bey var”dedi.Hafiften de gülümsüyordu Yardımcı.

Duyurucu1 pek de memnun olmamıştı.Çünkü tam da dosyadaki kağıtların ortasında, onlarla boğuşuyordu.”Hangi raporu nereye koysam?Zehir raporları şuraya..Tanıkların ifadeleri şuraya..Telefon dinlemeleri..”şeklinde işe yoğunlaşmıştı,işe odaklanmıştı.Şimdi görüşme yaparsa kağıtlarla yeniden boğuşmak zorunda kalacaktı.

İstemeye isteme “Buyursunlar” dedi.

Yardımcı kapıyı açtı.İçeri önce Hacivat ardındanda kara sakalıyla Karagöz girdi.Duyurucu1 gözlerine inanamadı.Önce tiyatrocular geldi de bir malın reklamını yapıyorlar sandı.”Siz..siz..Karagözle Hacivat.E..Vallahi tıpa tıp benzemişsiniz.Buyrun buyurun.Hele buyrun “diyerek onlara yer gösterdi.Onlarla tokalaştı.Oturttu.

“Ne içersiniz”dedi.

“Biz bir şey içmeyiz”dedi Karagöz.

“Olmaz..”dedi Duyurucu1.Benim fakirhaneye kadar gelmişsiniz vallahi size ikramda bulunmadan bırakmam”dedi.

“Biz bir şey içmeyiz”dedi yeniden Karagöz.”Zaten biz gitmeyeceğiz ki.Kalıcıyız”

Duyurucu1”Hoş geldiniz safa geldiniz.Bursa gibi o kadar uzak yerden gelmişsiniz.Tabiiki birkaç gün misafirim olursunuz”derken alaylı alaylı gülümsedi.”Her halde bunlar bir malın reklamını yapıyorlar.Kendilerini Karagöz Hacivat kılığına sokmuşlar.Biraz sonra çantalarından bir mal çıkarır satmaya çalışırlar yada efendim filanca kuruluş için yardım talep ediyoruz falan derler”diye düşündü.

Hacivat”Efendim bir şey içmeyiz. Sebebi ziyaretimiz..”diye söze başlayacakken.

Duyurucu1”İşte başladılar.Şimdi mallarının reklamını yaparlar.Ama yanlarında çanta falan yok.Hayret”diye düşündü ve Hacivatın sözünü kesti.

“Olmaz.Vallahi olmaz.Size ikramda bulunmadan şurdan şura bırakmam”

Hacivat;”Efendim Biz bir şey yemez ve içmeyiz.Biz sizinde çocukluğunuzdan bildiğiniz ve tanıdığınız gibi “Hacivatla Karagöz”üz.

Duyurucu1 sustu.Bakakaldı.Aynı ses tonu.Aynı mimikler.Aynı elbiseler.Kendini yıllar öncesine gitmiş olarak anmsadı.Hacivat konuşuyordu.Ama Duyurucu1 anlamıyordu.Kendini yıllar öncenin Karagöz –Hacivat perdesinin önünde pür dikkat onları izlerkenki zamanda gibi hissediyordu.Kendini ufacık çocuk olarak perdeye dikketle bakıyor olarak hissetti.Hacivat hala konuşuyordu.
Duyurucu1 en son Hacivatın “..anladın mı duyurucu1?”dediğini duydu ve ayıldı.Kendini yıllar öncesinden tekrar kendini zamanımızda buldu.

“He?Hı?”diye Hacivata cevap verdi.Hacivatın söylediklerinden hiçbir şey anlamamıştı.O çocukluğuna gitmiş ve gelmişti.Zamanda sanki yolculuk etmişti.

Karagöz;”Hacicavcav bu salak Duyurucu1 anlamadı.Baksana şaşkın şaşkın bakıyor.Sen bir daha anlat şuna” derken içeri Yardımcı girdi.Elinde çaylar vardı.Karagözle Hacivata sanki her şey normal imiş gibi çay ikram eti.Ortada bir gariplik yokmuş gibi Duyurucu1 ‘e de çay verdi. Sonra Hacivatla Kragöze döndü ;

“Ne iyi etinizde geldiniz.Dünyanın çivisi çıktı.Savaşlar.ekonomik kriz.İşsizlik.Belki siz Hacivatla Karagöz el atarsanız dünya biraz düzelir”dedi.

Duyurucu1 şaşkınlık ve hayretle;”Sen bunları tanıyor musun?”dedi.

Yardımcı;”Aman Duyurucu1,sen de bir garipsin valla.Karagözle Hacivatı kim tanımaz?Bunları değil Türkiye Yunanistan,Avrupa hatta dünya tanıyor.Sen hiç çocuk olmadın mı?”dedi ve kapıyı çekip her şey normal seyrinde devam ediyormuş gibi masasına gitti oturdu.

Hacivat tekrar konuşmaya başladı.”Yardımcı hanımefendi zahmet etmiş.Çay için teşekkür ederiz.Ama biraz önce Karagözün de dediği gibi biz çay içmeyiz.Yemek yemeyiz.Uyumayız”

“Nasıl yani? “dedi Duyurucu1

“Sen düşünsel halk kahramanlarının,halka mal olmuş düşünsel tiplerin yemek yediğini, uyuduğunu, çay içtiğini gördün mü?Çay içen,uyuyan,acıkan,sizlersiniz.Şimdi kapıyı açıp içeri İncili Çavuş girse,Hoca Nasreddin girse,Deli Dumrul,Leyla ile Mecnun,Ferhat ile Şirin ve hatta Keloğlan girse sen onlarada mı çay içirmeye kalkacaksın?Sen şimdi bunlara boş ver de asıl konuya gelelim.Sen bizi neden çağırdın?Onu söyle neden çağırdın?Ne istiyorsun?”

Duyurucu1”Ben çağırmadım.ne çağırması..”diye kekeleyerek bir şeyler diyecek oldu.

Karagöz;”Bak şuna bir de çağırmadım diyor.Türk Hukuk Sitesinde,Kafama Devlet Kuşu pisledi(http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=27195 ), Buzlar çzöülmeden (http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=27528 ) başlıklı yazıları yazan Duyurucu1 sen değil misin?”

“Evet benim”dedi Duyurucu1

Hacivat”Be hey benim sıra dışı ve azıcıkta saf çocuğum.Sen -Buzlar Çözülmeden- başlıklı yazıda anlattığın sıra dışı akıl hastanesindeyken ne dedin hatırla bakayım ,haa ne dedin?”

Duyurucu1 azıcıkta tedirgin ve bu işin sonu nereye varacak diye meraklanarak”Ne demişim ki?”dedi.

Hacivat;”Sen sıra dışı yazında anlattığın akıl hastanesinde yatarken,Türkiyedeki hukuk sorunlarını ,adliyenin avukatların ve hakimlerin ve de savcıların ve bil umum adliye çalışanlarının sorunlarını çözse çözse Karagözle Hacivat çözer.Aha ben onlara mektup yazıyorum gelsinler bu sorunları benimle beraber çözsünler ,diye olmayan kağıda olmayan kalemle yazıp,olmayan zarfın içine koyup olmayan postaya atmadın mı?”

Duyurucu1,birden anımsadı”Evet.evet.Ama ben onları oyun olsun diye yapmıştım.Şakacıktan”

Hacivat;”Şakacıktan olur mu sıra dışı Duyurucu1.Zaten hayatın kendisi oyun.Padişahların kılıç kalkan küffar ellerine yaptıkları seferler de oyun değil mi?Sizin her gün mahkemelerde yaptıklarınız.Oturup kalkmalarınız oyun değil mi?

Duyuruc1;”Ama sevgili Hacivat gerçek hayatta insanların canları yanar,insanlar icabında sevinirler,hüzünlenirler”

“A benim şaşkaloz duyurucu1’ im senin her gece Türk Hukuk Sitesine yazı yazacağım diye uğraşmaların oyun değil mi?Sana arada bir bu sitedekilerden.Teşekkür ederiz iyi yazmışsın,diye taktirleri seni mutlandırmıyor mu?Okumadıkları yada eleştirdikleri zaman üzülmüyor musun?Mahkemelerde kadılar Katli vaciptir kararı verince insanlar üzülmüyorlar mı?Boynu vurula!denildiğinde insanlar korkmuyorlar mı?Ya da ,”beraat!”denildiğinde insanların mutluluğu ve göklere uçmaları oyun değil mi?İnsanlar yalancıktan doğmuyorlar mı?Yalancıktan yaşayıp yalancıktan ölmüyorlar mı?”

“He valla”dedi Duyurucu.”mal sahibi mülk sahibi,hani bunun ilk sahibi,mal da yalan mülk de yalan,var birazda sen oyalan-dizelerinde olduğu gibi insanlar gelip geçici.Dünya bir tiyatro sahnesi.Bizlerde esasında sizin gibi oyuncularız.tek farkımız.Siz kendinizi tanıyorsunuz.Kendinizin bilincindesiniz.Siz ölmüyor,unutulmuyorsunuz.Bizler ise kendimizi hiç ölmeyecek ve bu dünyanın hepsi bizim olacak sanıyoruz ve ölüp unutuluyoruz.”

Karagöz ,”Hadi hadi bu kadar gevezelik yeter.Sen bize bu dünyayı ve çağınızdaki gelişmeleri bir anlat da seninle gezerken acemilik çekmeyelim”