Mesajı Okuyun
Old 01-05-2010, 11:00   #3
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın avukat.derviş.yıldızoğlu;

THS Kütüphanesi'nde yayınlanan ve linki sunduğum "İdarenin Kusursuz Sorumluluğu" başlıklı makaleyi ve sunduğum kararları incelemenizi öneririm. http://www.turkhukuksitesi.com/makale_744.htm

Somut durumda TCDD bir devlet kuruluşu olması hasebiyle görevli yargı yeri idari yargıdır ve TCDD aleyhine "tam yargı davası" açılabilir. TCDD'nin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Ceza Hukuku bakımından değerlendirildiğinde TCK'nın "Görevi kötüye kullanma" başlığı altında düzenlenen 257. maddesine bakmak gerekir:
"(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır..."
Düzenlemeye göre, daha önce TCDD yetkililerinin defalarca uyarılması durumu somut kanıtlarlarla ispatlanabilirse, ihmali olan yetkililer aleyhinde suç duyurusunda bulunulabilir. Saygılarımla..

--------------------------------------------------------------------------

DANIŞTAY 10.DAİRE 22.04.1992 Tarih ve 1990/3968 E. 1997/1573 K.
  • İDARENİN TAZMİN SORUMLULUĞU ( Zararla İdarenin Eylemi Arasında Nedensellik Bağının Bulunması )
  • ZARARLA İDARENİN EYLEMİNİN ARASINDA NEDENSELLİK BAĞININ BULUNMASI ( İdarenin Tazmin Sorumluluğu )
  • NEDENSELLİK BAĞININ BULUNMASI ( Zararla İdarenin Eylemi Arasında )
  • MANEVİ TAZMİNAT ( İdarenin Eylemi Nedeniyle )
ÖZET :
İdarenin tazmin sorumluluğundan sözedebilmek için öncelikle zararla idarenin eylemi arasında nedensellik bağının bulunması gerekir.

İstemin Özeti:
18.12.1986 günü saat 20.20 de Konya`dan Afyon`a gitmekte olan yük treninin hemzemin geçitte kamyonla çarpışmasından meydana gelen kazasırasında, trende gardöfren olarak görevli bulunan murislerinin bulunduğu furgonun kapısına sıkışarak ölmesi yüzünden, davacıların uğradıkları maddi vemanevi zaratları toplamı 15.700.000 liranın yasal faiziyle birlikte tazminiistemiyle açtıkları dava sonunda; dosyada mevcut bilgi ve belgelerden kazanıntamamen kamyon şöforünün kusurlu hareketinden kaynıklandığının anlaşıldığı,öte yandan olayın meydana geldiği furgonun benzeri üzerinde yaptırılan keşifve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapordan, ani fren ve çarpmalarıntesiriyle kapının kendiliğinden açılıp kapanabileceğinin açıklandığı, bunagöre olayda davalı idareye yükletilebilecek hiçbir hizmet kusurubulunmadığı, idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için hizmet kusurununaçık olması veya olayın objektif SORUMLULUK esaslarına göre idarenin sorumlututulmasını gerektirir nitelikte olması gerektiği, dolayısıyla tazminat isteğinin hukuki dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolundaEskişehir İdare Mahkemesince verilen 4.4.1990 gün ve E: 1987/136,K: 1990/346 sayılı kararın, davacı tarafından yerinde olmadığı öne sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti:
Yerinde olmayan temyiz isteminin reddi gerektiğisavunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi: H.B.
Danıştay Savcısı: M.İ.D`nin Düşüncesi: Davalı idarenin kusurlu eyleminedeniyle davacılar murisinin ölümü yüzünden uğranıldığı iddia olunan zararıntazmini istemiyle açılan davayı reddeden Eskişehir İdare Mahkemesi kararıtemyiz olunmakla dosya incelendi.
İdarenin tazmin sorumluluğundan sözedebilmek için öncelikle zararlaidarenin eylemi arasında nedensellik bağının bulunması gerekir.
Olayda, davacıların murisinin ölümüne yol açan neden; görevli bulunduğutrenin bir kamyonla çarpışması olup, bu çarpışma olayında idareye atfı kabilbir kusurun bulunmadığı, olaydaki kusurun tamamının kamyon şoförüne ait olduğudosyadaki belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktıdır. Durum böyle oluncazararla, eylem arasında nedensellik bağının bulunduğundansözedilemeyeceğinden, idarenin tazminle yükümlü tutulması mümkün değildir.
Bu itibarla, davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararında, usul vemevzuata aykırı bir yön, tesbit edilemediğinden, temyiz isteminin reddi vehükmün onanması gerektiği düşünülmüştür.
Türk Milleti Adına Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince işin gereği düşünüldü: İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 3622 sayılı Kanun ile değişik 49.maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Bozulması istenen karar, usul ve hukuka uygun olup dilekçede ileri sürülentemyiz sebepleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğindentemyiz isteminin reddi ile bozulması istenen kararın onanmasına 22.4.1992gününde oyçokluğuyla karar verildi.

AYRIŞIK OY

TCDD Genel Müdürlüğünde gardofren olarak görevli olan davacılar murisiKonya`dan Afyon istikametine gitmekte olan yük treninde görevli olduğu sırada,trenin hemzemin geçitte kamyonla çarpışması sonucu ölmüştür. Murislerinin maddi ve manevi desteğinden yoksun kalan davacıların, uğradıkları zararıntazmini istemiyle açtıkları dava, Eskişehir İdare Mahkemesince ölüm olayınaneden olan kazada, kamyonun ehliyetsiz sürücüsünün 8/8 kusurlu olduğu,ayrıca davacılar murisinin merak sevkiyle furgon kapısından uzanması üzerinedüşerek öldüğü, dolayısıyla olayda davacılar murisinin kusurlu hareket ettiği,idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Davacılar,anılan kararın temyizen incelenip bozulmasını istemektedirler.
Yürütülen kamu hizmetinin işleyişinden kaynaklanan bir olay sonucu kamugörevlisinin ölümü hizmet kusuru olmasa bile, KUSURSUZ SORUMLULUK ilkesinegöre hizmetin sahibi idarenin tazmin sorumluluğunu doğurur. Kamu görevlisininkişisel kusur sayılabilecek bir durum dışında, hizmet sırasında, hizmetinişleyişinden kaynaklanan bir olayda ölümü üzerine, ölenin desteğinden yoksunkalanların uğradıkları olağandışı zararın hizmetin sahibi idarece karşılanmaksuretiyle kamuya pay edilmesi, hakkaniyet ve nesafet ilkeleri gereğidir.
Üçüncü kişinin kusuru nedeniyle zararla yürütülen hizmet arasındanedensellik bağının kurulamadığı hallerde idarenin tazmin sorumluluğundan sözedilmez. Ancak üçüncü kişinin kusuru nedeniyle idarenin tazmin zorunluluğununbulunmaması zarara yol açan olayda yürütülen hizmet arasında herhangi birbağlılık olmaması, olayın hizmetin işleyeşinden kaynaklanmaması halindemümkündür. Hizmet sırasında, hizmet işleyişinden kaynaklanan olayda, üçüncükişinin kusuru, idarenin idare hukuku ilkelerine göre tazminle sorumlututulmasına engel oluşturmamaktadır.
Davacılar murisi, görevli olduğu yük treninde bir kamyonun ehliyetsizsürücüsünün kusuru sonucu meydana gelen kazada ölmüştür. Ancak ölüm olayının,görev sırasında, Demiryolu hizmetinin işleyişinden kaynaklanan bir kaza sonucumeydana gelmiş olması karşısında, kamyon sürücüsünün kazaya yol açan kusurludavranışı, idarenin idare hukuku ilkelerine göre tazmin sorumluluğunu ortadankaldırılmamaktadır. Kamyon sürücüsünün kusuru, sadece idareye idare hukukuilkelerine göre tazminat ödemesi halinde kusurlu kişiye rücu hakkı doğurur.
Öte yandan temyizen incelenen kararda belirtilenin aksine, ölüm olayındadavacılar murisinin kişisel kusuru da bulunmamaktadır. Davacılar murisininkazanın meydana gelişi sırasında, furgon kapısından dışarıya bakması görevigereği olup, söz konusu davranış, idarenin tazmin sorumluluğunu ortadankaldıran kişisel kusur olarak değerlendirilmesine olanak görülmemektedir.
Murisinin görevi sırasında meydana gelen kazada ölümü nedeniyle davacılarınuğradıkları maddi ve manevi zararların, KUSURSUZ SORUMLULUK ilkesine göreidarece tazmini gerekmektedir.
Açıklanan nedenlere davacıların temyiz isteminin kabulü, davanın reddineilişkin yerinde olmayan idare mahkemesi kararının bozulması gerektiğigörüşüyle aksi yoldaki karara katılmıyorum.

--------------------------------------------------------------------------

YARGITAY 4. HD. 01.07.1997 Tarih ve1997/2856 E. 1997/7335 K.
  • KUSURSUZ SORUMLULUK ( TCDD'nin İşlettiği Tren ve Tren Yolundan Sorumluluğu - Olayda Hukuka Aykırı Eylem ve İlliyet Bağının Bulunduğu Tartışmasız )
  • TREN VE TREN YOLUNDAN DOĞAN SORUMLULUK ( TCDD'nin Gerekli Tedbirleri Almadığı/ KUSURSUZ Sorumluluğunun Bulunduğu - Zarar Görenin Ağır Kusurunun İlliyet Bağını Kesmediği )
  • İLLİYET BAĞI ( TCDD'nin İşlettiği Tren ve Tren Yolundan Doğan KUSURSUZ Sorumluluğu - Zarar Görenin Ağır Kusurunun İlliyet Bağını Kesmediği/ TCDD'nin de Kusurlu Olduğu )
  • MÜŞTEREK KUSUR ( KUSURSUZ SORUMLULUK Halinde - Zarar Görenin Ağır Kusurunun İlliyet Bağını Kesmediği/ TCDD'nin de Kusurlu Olduğu )
ÖZET :
Davalı TCDD olarak gerek işlettiği tren ve gerekse tren yolu itibariyle Borçlar Kanununun 58. maddesi uyarınca, KUSURSUZ sorumludur. Somut olayda, davacıların desteği olan Nazmi hemzemingeçitten otosu ile geçerken trenin çarpması üzerine zarar verici eylem, meydana gelmiştir. Olayda hukuka aykırı eylemin ve illiyet bağının bulunduğu tartışmasızdır. Mahkemece yapılacak iş, olayın tüm özelliği gözönünde tutularak, hukuki bir tanım olan kusur ölçüsünün belirlenerek buna göre zarar kapsamının hesap ve takdiri gerekir.

DAVA :
Taraflar arasındaki trafik kazasından doğan birleştirilen tazminat davaları üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı her iki davanında reddine ilişkin hükmün davacılar avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı idare adına Avukat gelmiş diğer taraftan temyiz eden davacılar adına kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak temyizisteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan, hazır bulunanın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği görüşüldü:

KARAR :
Davacılar, davalı işletmenin hukuka aykırı eylemi sonucu uğranılan zararın ödetilmesini istemişlerdir. Mahkemece istem reddedilmiş karar davacılar tarafından temyizedilmiştir.
Mahkeme kararındaki gerekçe bilirkişiden alınan rapora dayanmakla birlikte, tren makinistinin kusurunun bulunmamasını esas aldığı gibi, olayda KUSURSUZ sorumluluğun söz konusu olmadığı, kusur yoksa SORUMLULUKta yoktur biçimindeki olgulara dayanmıştır. Mahkemenin açıklanan şu gerekçe itibariyle somut olayın hukuki nedenini saptayamadığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle, somut olayın hukuki nedeninin belirlenmesi gerekir. Davalı TCDD olarak gerek işlettiği tren ve gerekse tren yolu itibariyle Borçlar Kanununun 58. maddesi uyarınca,KUSURSUZ sorumludur. Bunun anlamı, o şeye malik olmasının sonucu olarak, tesisin fena yapılmasından veya kullanılmasından dolayı, üçüncü kişilerin uğradığı bir zarardan dolayı kusuru aranmaksızın sorumlu olmasıdır. Diğer bir anlatımla zarar gören, zararının ödetilmesi için, zarar verenin kusurunu kanıtlamakla yükümlü değildir. Tersine davalı, zarar ile zarar verici eylem arasında illiyet bağının bulunmadığını, bu bağlantının başka bir nedenle örneğin, mücbir bir sebeple veyaüçüncü kişinin veyahutta zarar görenin ağır kusuru ile kesildiğini kanıtlaması gerekmektedir.
Somut olayda, davacıların desteği olan Nazmi hemzemin geçitten otosu ile geçerken trenin çarpması üzerine zarar verici eylem meydana gelmiştir. Olayda hukuka aykırı eylemin ve illiyet bağının bulunduğu tartışmasızdır. Tartışmalı yön, KUSURSUZ sorumlu olan zarar verenin bu olayda sorumlu tutulup tutulmıyacağı yönündedir. Diğer bir anlatımla, zarar görenin ağır kusuru ile, illiyet bağının kesilip kesilmediği noktasında toplanmaktadır.
Bu yönün sağlıklı biçimde tesbit edilebilmesi için, olayın meydana geldiği noktanın ve oluş biçiminin tüm özellikleri ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. Olay yeri meskun mahal olup, yakınında birde kahve bulunmaktadır. Yine tren yolundaki viraj nedeniyle, görüş mesafesi gerek hemzemin geçitten geçen ve gerekse makinist için sınırlı bulunmaktadır. Davalı idarenin yaptığı iş, niteliği itibariyle tehlikeli bir iştir. İşin yapılmasında gösterilecek en küçük bir ihmal ağır sonuçlar doğuracak düzeydedir. Bundan dolayıda bu konuda tüm olumsuz etkenlerin giderilmesi gerekmektedir. Diğer bir anlatımla zarar verici eylemde davalı idarenin hiçbir özensizliği olmamalı, zararın tamamı başka bir nedenden kaynaklanmalıdır ki, SORUMLULUKtan kurtulabilsin.
Ne var ki olay yerinin yukarıya aktarılan özelliğine karşın, davalı idarenin geçiş noktasına bariyer yapması veya onun fonksiyonlarını öngören bir önlemi gerçekleştirmesi gerekirken, bunun yapılmamış olması, onun özensiz davrandığı sonucunu doğurur. İşte bundan dolayıda, yasa gereğince zaten KUSURSUZ sorumlu olan davalı, ilave kusuru nedeniyle sorumlu tutulmalıdır. Bu cümleden olarak, KUSURSUZ SORUMLULUK durumlarında, illiyetin kesilebilmesi için, zarar görenin ağır kusurlu olması yeterli olmayıp, KUSURSUZ sorumlunun ayrıca ek kusurunun da bulunmaması gerekmektedir.
Açıklanan şu somut olayın özelliğine, oluş biçimine, dosyadaki diğer olgulara göre, davalı idarenin sorumlu tutulamıyacağına ilişkin bilirkişi kurulundan alınan rapora itibar edilerek istemin tümden reddi yönünde hüküm kurulması doğru değildir.
O halde mahkemece yapılacak iş, olayın tüm özelliği gözönünde tutularak, hukuki bir tanım olan kusur ölçüsünün belirlenerek buna göre zarar kapsamının hesap ve takdiri gerekir. Bu yönün gözönünde tutulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 1.7.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.