Mesajı Okuyun
Old 06-06-2008, 15:34   #3
Av.Duran Küçüköner

 
Varsayılan

Sayın Külekçi
Sanıyorum ekli karar fikir verecektir. Daha fazlası için
http://www.turkhukuksitesi.com/makale_452.htm bakabilirsiniz. Ekli karar Legal İş Hukuku ve Sosal Güvenlik Hukuku Dergisinin 2008/17.sayısından alıntıdır.

YARGITAY
21.HUKUK DAİRESİ

Esas No : 2007/12696
Karar No : 2007/10413 İlgili Kanun/Madde
Tarihi : 27.06.2007 506 s. SSK/79


• HİZMET TESPİTİ
• İŞE GİRİŞ BİLDİRGELERİNİN FİİLİ ÇALIŞMANIN VARLIĞINI TEK BAŞINA İSPATLAYAMAYACAĞI
• ÇALIŞMANIN VARLIĞININ DA AYRICA KANITLANMASININ GEREKMESİ
• HAKİMİN SORUŞTURMAYI GENİŞLETEREK SİGORTALILIK KOŞULLARINI BELİRLEMESİ

ÖZETİ : Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi,kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için,çalışmanın varlığı,Yargıtay uygulamasında 506 sayılı yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce,özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı,kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim,görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir.


Davacı,davalı işverene ait işyerinde 01.10.1978 tarihinde çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde,isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Sultan Namazcı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava,davacının 01.10.1978 tarihinde bir gün süre ile hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece,davacının 01.10.1978 tarihinde 1 gün süre ile hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine;karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Davacıya ait 01.10.1978 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık,somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı,mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere,sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça,hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler,işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı yasanın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını,kazanç durumunu,çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bildirgeleri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi,kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için,çalışmanın varlığı,Yargıtay uygulamasında 506 sayılı yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira,sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce,özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle,işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı,kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim,görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön,Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527,30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince, mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığımı yöntemince araştırmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanarak alınan tanık davacıyla birlikte bu iş yerinde çalışan,kayıtlara geçmiş kişilerden olmadığı gibi,aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerden olup olmadığı dönem bordroları istenmesine rağmen gönderilmediğinden denetlenmiş değildir.
Yapılacak iş; 01.10.1978 tarihli bildirgenin verildiği işyerinden bildirge tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamında işyeri bulunup bulunduğundan, Kuruma verilen dönem bordrosu olmadığı araştırılmadığında öncelikle işe giriş bildirge tarihinin içinde bulunduğu SSK’n; verilen dönem bordrolarının ilgili müdürlükten istenerek bu bordrolarda kayıtlı tanıkla varsa bunların dinlenmesi,dinlenen tanıklar bordro tanığı ise beyanlarının değerlendirilmesi,işverenin bordro kayıtlarında kayıtlı tanık bulunamazsa,zabıta marifetiyle tespit edilecek işyerine o tarihte komşu olan işyeri çalışanlarının bu kayıttan celbedilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı yasanın 2,6,9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde,Davalı Sosyal Sigortalar kurumu vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,27.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.