Mesajı Okuyun
Old 06-02-2012, 14:15   #3
Admin

 
Varsayılan

Türk mevzuatı açısından da hırsızlık suçu "taşınır mal" kavramıyla çerçevelendirildiği için konu bize ilginç geliyor sanıyorum.

Oysa esasında benzer bir tartışma yıllar önce kaçak elektrik kullanımı (elektrik hırsızlığı) olayları artmaya başladığı zaman gündeme gelmişti ve elektrik taşınır mal değil, hırsızlık kapsamında ceza verilebilir mi diye uzun süre polemik konusu olmuştu.

Neticede kanun koyucu 1991'de mülga TCK'daki hırsızlık suçuyla ilgili 491 maddeye "Ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de taşınabilir mal sayılır." ekini yapıp tartışmaları sonlandırdı. Aynı madde yeni 5237 sayılı TCK'da da 141/2 içinde korunuyor.

Gelişen çağ şimdi karşımıza ekonomik değeri olan başkaca sanal metaların "çalınması" durumunu çıkardığından bu defa bunları hukuk sistemi içinde nasıl yorumluyoruz diye tartışıyoruz. Uzun vadede bu metalar için de benzer bir yasa değişikliğinin yapılması çok olasıdır ama o zamana kadar da esasında konu sahipsiz değil: Bu eylemi hırsızlık suçu olarak nitelemesek dahi, bizim mevzuatımıza göre de TCK 243/244 gereğince Bilişim sistemine girme suçu olarak nitelendirmek ve cezalandırmak mümkün. Neticede -her ne suretle olursa olsun- kendisine ait olmayan bir hesaba girilmesi bir bilişim sistemine hukuka aykırı giriştir ve cezai yaptırımı bizim mevzuatımıza göre de mevcuttur. Bu giriş sonrasında hesap şifrelerinin vs. değiştirilmesi TCK 244/2, bu ele geçirilen hesaptan maddi çıkar elde edilmesi (mesela satılması, hesap sahibinden para istenmesi vs.) ise TCK 244/4 kapsamında ayrıca suçtur.

Dolayısıyla Türk hukuku hırsızlık olarak nitelemese dahi, bu sadece teknik bir nitelemeden ibaret bir ayrım, neticede olay Türk Hukukunda da cezai müeyyideye bağlanmış durumda.