Mesajı Okuyun
Old 25-04-2012, 09:20   #2
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

İDARENİN DEPREM ZARARLARINDAN DOĞAN SORUMLULUĞU
Alıntı:
D) Hukuki Süreç ve Tam Yargı Davaları

Deprem nedeni ile açılacak davalar 2577 sayılı yasanın 13. maddesi içinde düzenlenmiş olan sürece bağlı tam yargı davalarıdır.Tam yargı davalarıi idari bir faaliyetin ferdin subjektif hakları sahasını etkileyip bir zarar meydana getirmesinden, bir hakkı ihlal etmesinden doğan davalardır.37Yasa düzenlemesine göre; hakları ihlal edilmiş olan kişiler idari dava açmadan önce, bu eylemleri, yazılı bildirim üzerine veya başka türlü öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden 5 yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir.

Danıştay içtihatları birleştirme kararı uyarınca (15.03.1979 tarih ve E.71/9 K.79/5) zarar görenin idareye başvurup "ön karar" almadan doğrudan dava açması durumunda ise bu durum "idari merci tecavüzü" sayılacak; davanın her safhasında dava dilekçesinin ilgili merciye tevdiine karar verilecektir.

Zarar gören tarafından bir yıllık süre içinde ön karar istemi ile yapılan başvuruda, zarar açıklanıp tazmini istenecektir. İdare tarafından 60 günlük süre içinde cevap verilmemesi "olumsuz işlem" tesisi kabul edilecek; bu tarihten başlayan 60 günlük süre içerisinde ise dava açılacaktır. Diğer zararlar yönünden ise başvuru zorunluluğunun (ön karar) başladığı tarih zararın öğrenildiği tarih olacaktır.38

Konuyla ilgili bir olayda açılan bir davada, davacının tazminat talebi 2577 sayılı kanunun 11. maddesi kapsamında 60 günlük süre geçtiği için reddedilmiş, tarafların kararı temyiz etmesi üzerine Danıştay “Bir idari işlem veya bir idari sözleşmenin uygulanması durumunda olmayan, idarenin her türlü faaliyetlerinden veya hareketsiz kalmasından, araçlarının kullanımından, taşınır ve taşınmaz mallarının veya tesislerinin yönetiminden dolayı oluşan zararları idari eylem sonucu oluşan zarar ve buna yol açan eylemi de sonuç olarak idari eylem kavramı içerisinde düşünmek gerekmektedir.

Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan bu davada, yapının üzerinde bulunduğu zeminin özelliği, zemin durumuna göre depreme dayanıklılığının kontrolü, yapı kullanma izni bulunup bulunmadığı, imar planları ve inşaat ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği, yapıların imar açısından denetlenmesi, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgelerinin tespit ve ilan edilip edilmediği, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini, projelendirme esaslarını, ülkenin deprem haritalarını hazırlamak konusunda idarelerin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği, denetim ve kontrol görevlerini yapıp yapmadığı hususları ayrı ayrı irdelenmeli ve idarece gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenmeli ve bunun sonucuna göre; idarenin belli bir hareket tarzı izleyip izlemediği veya hareketsiz kalıp kalmadığı ortaya konulmalıdır. Olaya bu açıdan bakınca yukarıda yapılan belirleme sonucu olayda idarelerin hareketsizliği söz konusu olmakla öğretide de kabul edildiği gibi idarenin bu hareketsizliğinin ""olumsuz eylem"" olarak kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, uğranıldığı ileri sürülen zarar idarenin ""olumsuz eyleminden"" kaynaklandığından Mahkemece 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekirken davanın süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki kararda isabet görülmemiştir.”39 şeklinde karar vermiştir.

http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1389.htm