Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Anket Sonucu: Yazarın fikri
Haklı bir temele dayalıdır... doğrudur. 9 69,23%
Haksız ve hatalıdır 0 0%
Karalama amaçlıdır 0 0%
Haklı fakat abartılıdır 4 30,77%
Oy Verenler: 13. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 80)

Yorumsuz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-03-2005, 10:44   #1
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Yorumsuz

Gülay Göktürk
ggokturk@tercumangazete.com


YA AVUKATLARIN "KALİTE KONTROLÜ"? / 31.03.2005





Salı günkü yazımda Adalet Bakanlığı'nın yaptığı son hakimlik sınavının içler acısı sonuçları üzerinde durmuş ve yazıyı şöyle bitirmiştim:

"Devlet, hakim kadrolarına "cahil" hukukçu sızmasını önlemek için sınavlar yapıyor.

Peki, vatandaşlar olarak bizim güvencemiz ne?

Biz, avuç dolusu para verip tuttuğumuz avukatların bu "diplomalı cahiller"den biri olup olmadığını nereden bileceğiz?"

Amacım, bir türlü yürürlüğe sokulmayan Avukatlık Sınavı"nın hatırlatmaktı.

Belki hatırlarsınız, bundan birkaç yıl önce stajyer avukatların şiddetli protestolarıyla karşılaşan bir meseleydi bu avukatlık sınavı. O sıralarda çıkan yeni Avukatlık Yasası'na göre, hukuk fakültesi mezunlarının avukatlık yapma hakkı kazanabilmeleri için bir yıllık zorunlu stajlarını tamamlamaları yetmiyor; ardından bir de sınava girmeleri gerekiyordu. Yasa, her adaya dört yıl içinde altı kez sınava girme hakkı tanıyordu.

İşte stajyer avukatlar bu sınava isyan ettiler. İstanbul Barosu Stajyer Avukatlar Komisyonu da, "sınava hayır" kampanyası başlattı.

Stajyerler, sınavın kim tarafından ve nasıl bir yöntemle yapılacağı gibi usule bazı itirazlarını sınava toptan karşı çıkmak için gerekçe yaptılar.

Sonuçta, hükümet boyun eğdi ve uygulama ertelendi.

Şimdi, şöyle bir düşünelim:

Adalet Bakanlığı'nın açtığı hakimlik sınavının sonuçları ortada: Katılanların sadece yüzde 10'u barajı aşabilmiş. Avukatlar da o hakim adayları ile aynı hukuk fakültelerinden mezun olduğuna göre, şu anda stajını bitiren ve mesleğini yapmaya başlayan avukatların yüzde 90'ının da tıpkı hakim adayları gibi mesleki yetersizlik içinde olduklarını düşünmemek için hiçbir sebep yok.

Yani bizler, yasal haklarımızı korumak için bir avukat tuttuğumuzda ateşle oynuyoruz. Çünkü, aslında işini biilmeyen o yüzde 90'lık kitleden birine denk gelme ihtimalimiz çok yüksek!

Devlet çalıştıracağı hakim için bir kalite kontrol testi yapıyor, ama vatandaşın böyle bir test yapma imkanı yok. Çünkü stajyer avukatlar sınava girmek istemiyor!

* * *

Şimdi tekrar başa dönüp, meseleye hukuk eğitiminde kalitenin yükseltilmesi açısından bakalım:

Bir an için, hakimlik sınavına benzer bir sınavın avukatlık için de yapıldığını düşünün. Her yıl yapılan bu sınavlara hangi hukuk fakültelerinden kaç mezunun girdiğinin ve kaçının barajı aştığının; hangi okulun başarı grafiğinin nasıl gittiğinin da yayın organlarında yayınlandığını...

O sınavda sürekli "O" çeken bir fakülteye kim gitmek ister?

Mezunlarının ne avukatlık ne de hakimlik yapma hakkı kazanamadığı bir okula kim para öder?

Kim öyle bir fakülteyi tercih listesine alır?

İşte özel ya da devlet üniversitelerinin kalite kontrolü asıl böyle yapılır. Üniversiteler arası rekabet; "üniversite borsa"sı böyle oluşur. O sınav sonuçları, parayla diploma satan sözde eğitim kurumlarının kabusu olur. "Kaliteli ürün çıkarmayan" yani iyi öğrenci yetiştirmeyen okulun değeri düşer; bazıları da bu rekabet içinde zamanla elenir gider.

Yüksek öğretim kurumlarının açılışını belli asgari koşullara bağlamak, bu koşulların varlığını doğru dürüst denetlemek, yüksek öğretim kurumlarının belli bir standardı yakalamasını sağlamaya çalışmak elbette gereklidir.

Ama, özellikle yüksek öğretim kurumlarının bu kadar çoğaldığı ve çeşitlendiği; aralarında ciddi standart farklılıklarının oluştuğu bir ortamda, asıl denetimi yapacak olan, o hizmeti tüketenlerdir; yani eğitimin müşterileridir; veliler ve öğrencilerdir.

* * *

Eğitim artık diğer sektörler gibi bir sektör. Bütün dünyada hizmet sektörünün en hızlı büyüyen, en dinamik dalı... Tıpkı diğer sektörler gibi burada da denetim en sağlıklı bir şekilde piyasa tarafından yapılabilir. Ama sağlıklı işleyen bir piyasa için, tüketicilerin doğru enforme edilmesi, piyasanın sağlıklı verilerle beslenmesi gerekir.

Toparlayacak olursak, "Avukatlık Sınavı" türü sınavlar sadece vatandaşları ehil olmayan meslek sahiplerinden korumak için değil; aynı zamanda öğrenci adaylarını ehil olmayan fakültelerden korumak, eğitimde sağlıklı rekabeti sağlamak için de gereklidir.
Old 31-03-2005, 10:52   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Bir önceki (Salı) Yazısı

Gülay Göktürk
ggokturk@tercumangazete.com


HUKUK EĞİTİMİNİN ÇÖKÜŞÜ / 29.03.2005







Adalet Bakanlığı Adli Yargı ve İdari Yargı Hâkim Adaylığı için sınav yapmış. 400 hâkim kadrosu için açılan sınava 3500 aday girmiş.

Barajı geçen sadece 320 kişi. Yani sınava girenlerin yüzde 10'u ancak aşabilmiş yeterlilik çıtasını, yüzde 90'ı altında kalmış. Üstelik bu daha ilk eleme. İkinci eleme olan sözlü sınavdan sonra bakalım kaç kişi kalacak elde.

Biz basın olarak "diplomalı işsizler" deyimini pek severiz de, madalyonun öbür tarafını kurcalamayız pek. Acaba bu diplomalı işsizlerin kaçta kaçı "diplomalı cahil"dir?

Bu sınav hukuk alanında bu sorunun cevabını veriyor. Hem de kafamıza vururcasına: Bakanlık 400 diplomalı işsize iş vermek için sınav açıyor ama başvuranların yüzde 90'ı "diplomalı cahil" çıkıyor. Bu yaygın cehalet yüzünden Bakanlık 3500 başvuru arasından 400 kişilik kadrosunu bile dolduramıyor.

Haberi dünkü Vatan'dan aldım. Haberin yanında bir kutu içinde çeşitli hukuk fakültelerinin başarı oranlarını gösteren bir tablo vardı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi yüzde 23'lük başarısı ile "en başarılı fakülte" olmuş. Onu yüzde 18'le Gazi Üniversitesi, yüzde 17 ile Kocaeli Üniversitesi, yüzde 13'le İstanbul Üniversitesi ve 9 Eylül izliyor.

Düşünün, en başarılı fakültelerin oranları böyle.

Bir de geri kalanları hesap edin... Anlı şanlı nice vakıf üniversitesi 0 çekmiş. Bir sayı daha verip "durum tesbiti" kısmını kapatayım: Vakıf üniversitelerinin hukuk fakültelerinden adli yargı sınavına giren toplam 160 adaydan sadece 6'sı barajı geçebilmiş.

Şimdi bu tablo üzerine alarma geçen Bakanlık, YÖK'le, yüksek yargı organlarının ve baronun temsilcileriyle kafa kafaya verip "ne yapabiliriz de bu içler acısı durumu değiştirebiliriz" diye konuşmaya karar vermiş.

X x x

Aslında bu tablo hiç de sürpriz değil.

Hukuk eğitiminden çöküş sinyalleri gelmeye başlayalı yıllar oluyor.

Ben 90'lı yıllarda Antalya'da yapılan ve konusu tam da şimdi tartışılan konu olan bir toplantıyı hatırlıyorum mesela... O toplantıdan çıkan görüşlerden biri neydi biliyor musunuz?

İstanbul, Ankara ve İzmir dışındaki bütün hukuk fakültelerinin kapatılması... Üstelik, o tarihte bakan olan Oltan Sungurlu da katılmıştı bu görüşe. Basına verdiği demeçte "doğrudur" demişti.

O toplantının katılımcılarından biri olan Turgut Kazan, o zamanki tabloyu şöyle anlatıyor: "Düşünün, adamcağızın biri bir arsa bağışlamış, benim adıma bir hukuk fakültesi açın demiş... Hemen bir kanun hükmünde kararname... Pat diye bir hukuk fakültesi kurulmuş. Ama bakıyorsunuz, bir dekanı, bir sekreteri ve bir arsasından başka hiçbir şeyi yok!"

İşte bugünkü "felaket" böyle böyle hazırlandı. Yetersizleri kapatmak bir yana, kimbilir kaç tane daha hukuk fakültesi açıldı o tarihten beri...

Taşra avukatlarının ders verdiği, birkaç tane "uçan profesör" ile idare edilen hukuk fakülteleri ile varılabilecek yer başka ne olabilirdi ki?

Son bir örnekle konuyu bugünlük kapatayım

Türk Ceza Kanunu değişikliği için çalışmalar yapılırken, bütün hukuk fakültelerinden görüşlerini bildirmeleri isteniyor. Görüş istenen fakültelerden birinin Komisyon'a verdiği cevap şöyle:

"Bizim Fakültemizde Ceza Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanlığı bulunmadığından bu konuda görüş bildirmemiz mümkün değildir"

Şimdi söyleyin, ceza anabilim dalı bulunmayan bir fakülteyi 4 yıllık yapsanız ne olur, 6 yıllık yapsanız ne olur?

X x x

Şimde meselenin bir başka yönüne geçelim:

Devlet, hakim kadrolarına "cahil" hukukçu sızmasını önlemek için sınavlar yapıyor. Böylece adaletin tecellisinde vahim hataların önüne geçmeye çalışıyor; kendi savcılık ve yargıçlık makamlarının prestijini koruyor...

Peki, vatandaşlar olarak bizim güvencemiz ne?

Biz, avuç dolusu para verip tuttuğumuz avukatların bu "diplomalı cahiller"den biri olup olmadığını nereden bileceğiz?

Evet, lafı yeni Avukatlık Yasası ile getirilen ama sonra stajyer avukatların protesto yürüyüşleri yüzünden ertelenen Avukatlık Sınavı'na getirmeye çalışıyorum.

Devamı perşembeye...
Old 02-04-2005, 00:09   #3
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Dikici..

Neden "yorumsuz"?

Son hakimlik sınavı ile ilgili olarak,Gülay hanımın değerlendirmesinden çok daha farklı yorumlar da var.. Hukuk fakültesi mezunlarından ziyade; sair fakülte mezunlarının idari yargı hakimlik sınavında daha başarılı olmuş olmaları gibi.. (??)

....

Bunun yanında, Hukuk fakültelerinin son on yıllık süreç içinde, öncesinde sayıları 4 ü,5 i geçmez iken, şimdi bilmediğimiz üniversitelerde bilmediğimiz hukuk fakültelerine rastlıyor olmamız elbette düşündürücü.

Ve yine; mesleğe yeterlilik sınavları da apayrı bir konu.. Sayısını izleyemeyeceğimiz sayıda fakülte açıp; sonra fakültelerin değil de, mezunlarının yeterliliğini sınamak..
Old 03-04-2005, 13:07   #4
sbudak

 
Varsayılan

Alıntı:


Adalet Bakanlığı Adli Yargı ve İdari Yargı Hâkim Adaylığı için sınav yapmış. 400 hâkim kadrosu için açılan sınava 3500 aday girmiş.

Barajı geçen sadece 320 kişi. Yani sınava girenlerin yüzde 10'u ancak aşabilmiş yeterlilik çıtasını, yüzde 90'ı altında kalmış. Üstelik bu daha ilk eleme. İkinci eleme olan sözlü sınavdan sonra bakalım kaç kişi kalacak elde.



Takip ettiğim kadarıyla Gülay Göktürk bir konuyu araştırmadan ve doğru bilgi almadan değerlendirme yapmayan bir gazeteci ama hakimlik sınavı ile yazdıkları için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Zira sayın Göktürk'ün rakamlara ilişkin verdiği bilgi kısmen yanlış. Konuyu dayandırdığı ana veriyi bu rakamların oluşturduğunu düşünürsek yazarın bu konuda ciddi bir ihmalinin olduğunu söyleyebiliriz.

Yazarın sözünü ettiği son adli hakimlik sınavı (24.10.2004 tarihli sınav) sonucundaki doğru rakamlar şu şekilde:
Yazılı sınav sonucunda kazanan aday sayısı (70 puan alan aday sayısı) 502; mülakat sonusunda başarılı sayılan aday sayısı 322'dir. (Bu sınavın ilanında Adalet Bakanlığı 400 hakim adayı alacağını belirtmiş olmasına rağmen mülakat sonucunda 322 kişi başarılı sayılmıştır.)
Old 03-04-2005, 21:23   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

"Yorumsuz" demekle yeterince yorum yaptığımı düşünmüştüm.
Old 06-04-2005, 17:34   #6
Av.Nevra BAŞKAL

 
Varsayılan Test çocuklarıyız biz...

Merhaba,
Sn. Gülay Göktürk'ün yazısını okurken "Herhalde bir dava kaybetmiş" diye düşünmekten kendimi alamadım. Çünkü, biliyorsunuz, dava kazanıldığında müvekkil "Zaten haklıydım" diye düşünür, kaybedildiğinde ise, "Avukat kaybetmiştir."

Ancak, bu yazıyla, hukuk fakültelerinin eğitimlerinin yetersiz, mezunlarının donanımsız, gerek avukat gerekse hakim - savcı adaylarının mesleğe hazırlıksız olduğu, "cahil hukukçu yetiştirdiği" iddiası ile hicvedilen hukuk eğitiminin "vatandaşa güvence sağlamaktan uzak olduğu" savı, yalnızca hukuk fakülteleri için mi geçerlidir?

Bizler, (1980'lerde okul çağına gelmiş olanları kastediyorum) test çocuklarıyız. Bize bir soru yöneltildiğinde, muhakeme yapmak, sorunu algılayayarak nedenlerini araştırmak yerine, yanlış yanıtlardan doğruya ulaşmak öğretildi, zira 4 şık vardı karşımızda, içlerinden bir tanesi "d)hiçbiri" olan... Deyim yerindeyse filin tamamını görmek yerine, filin kulağını, zaman zaman kuyruğunu tutup "aaa... fil" dedik ve asla filin tamamını görmeyi (kişisel bir çabamız olmadığı takdirde) başaramadık.

Klasik sınav sistemini kaldırarak, öğrencilerin okuduğunu anlama, muhakeme yapma yeteneğini sınamasını ve geliştirmesini engelleyerek, kompozisyon yazarak öğrenilen "giriş - gelişme - sonuç" ilişkisinin kazandırdığı düşünme tekniğini gözardı ederek verilen bir eğitimin, 4 şık ile geçiştirilen bir ilk ve orta öğretiminin sonuçları da, elbette dava dilekçelerine, verilen kararlara, hukuki kazalara yansıyacaktır.

Bu yazıyla avukatların biraz "günah keçisi" olarak seçildiği kanısındayım. (Bunun nedeni de herhalde kaybedilen o davadır...)

Hangi meslek için olursa olsun, genelleme yapılarak "%90'ının cahil " olarak değerlendirilmesini, hele hele mesleklerini gerçekten layıkıyla icra eden, araştıran, hakimine, savcısına, diğer meslektaşlarına yeri geldiğinde hukuk dersi veren meslektaşlarımızın varolduğunu bilmek, "gocunmamı" engelliyor.

Hangi meslekten olursa olsun, kişinin kendini geliştirmek, hergün daha fazla öğrenmek, ekmeğini kazandığı işinin hakkını vermek için elinden geleni yapmak, durduğu yeri bilmek ve o yeri korumak için çaba sarfetmek gibi bir görevi olduğunu düşünüyorum.

Bunun yanında, son yıllarda ardarda açılan hukuk fakültelerinin de yeterli eğitim vermekten uzak olduğu da kuşkusuz. Ancak, yapılacak olan avukatlık sınavında, (test uygulanacağını farzederek söylüyorum, umarım yanılıyorumdur) neyi, nasıl sınayacaksınız? Zaten test tekniği ile büyümüş bir avukat adayının, dilekçe yazma tekniğini, hitap yeteneğini, muhakeme edebilme yetisine sahip olup olmadığını neye göre, nasıl anlayacaksınız?

Avukatlık sınavı çözüm mü?
Yoksa yine "Eğitim şart" repliğini mi tekrarlayacağız?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yorumsuz...!!! Kavaz Site Lokali 8 22-11-2006 12:46
Yargı bağımsızlığı- Yorumsuz Av. Hulusi Metin Hukuk Sohbetleri 3 25-04-2006 04:27
Hukuk Ve Meteoroloji - Yorumsuz Av. Hulusi Metin Hukuk Sohbetleri 3 16-07-2004 13:43
Yorumsuz Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 23 20-05-2004 06:22
Yorumsuz...... Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Sohbetleri 0 28-07-2002 23:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03640103 saniyede 17 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.