|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
05-04-2008, 13:34 | #1 |
|
Örgüt Üyeliği/ Anayasa'ya Aykırılık/ Çok Önemlİ
Merhaba, Anayasa mahkemesinde iptal kararı verilmesi için bi araştırma yapıyorum, değerli fikirlerinizi paylaşırsanız çok sevinicem.
Son dönemlerde uygulanmakta olan TCK’nun 220/6 delaletiyle 314/2 maddesi denilerek iddianameler düzenlenmektedir. 314/2 birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir hükmünü taşımaktadır. Yine 220/6nın 314/2 ye yollamasıyla örgüt üyesi olmadığı halde örgüt adına eyleem ve faaliyette bulunduğu gerekçesi ile insanlara örgüt üyesi gibi ceza verilmektedir. CGK örgüt üyesi olmak için bile belli koşulların varlığını aramakta iken bütün bunlar aranmadan attığı bir slogan sebebi ile örgüt üyesi olduğunu kabul etmiş bir kişi ile aynı cezayı alması Anayasa 10. maddesine aykırı bir durum değilmidir? Bir araştırma yapıp bir davada bunu ileri sürmeyi düşünüyorum. Sizler ne düşünüyorsuz şimdiden teşekkür ederim. |
18-04-2008, 16:50 | #2 | |||||||||||||||||||
|
Örgüt adına eylem ve faaliyette bulunan zaten örgüt üyesi değil midir ? Mesele, salt slogan attığı için örgüt üyeliği kabul edilmesi durumuysa, bu muhakeme sorunuyla alakalı bir durumdur... Misal vermek gerekirse,bilindiği üzere "Site üyemiz Sayın Ömer KAVİLİ bir örgüt kurmuştur" ben bu örgütün üyesi değilim ama üstadımı görünce "Yaşasın KAVİLİ" diye slogan atasım geldiyse, örgüt üyesi hükmü görmem, yasanın Anayasaya aykırılığından değil yasanın doğru uygulanmayışından kaynaklandığını şimdilik düşünmekteyim. Saygılar... |
22-04-2008, 11:41 | #3 |
|
sevgili meslektaşım gerçekten haklısınızda bunu mahkemelere yada yargıtaya bu şekilde anlatabilmek inanın çok zor bazı davalarda özellikle.
sizin dediğiniz şekilde bi çözüme ulaşmadığından yada ulaşamayacağını bildiğimizden böyle bişey düşündük ancak taktir edersiniz ki bunun altını iyi doldurmak gerekiyor. ben Ömer beyi tanımıyorum ancak ceza usulü konusunda çok iyi bir avukat olduğunu duydum. Ben ceza ile çok ilgilenmiyorum o sebeple cezayı iyi bilen meslektaşlarımdan yardım bekliyorum. Ve Ömer beyi şahsen tanıyor iseniz bu ricamı iletirseniz çok sevinirim. belki gencecik insanların çoğu zaman eğlenmek için gittikleri bir şenlikte attıkları bi slogan yüzünden boşu boşuna 4-5 sene yatmamasına bi faydamız olabilir |
22-04-2008, 12:02 | #4 |
|
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
************************************** Kanun No: 5237 Türk Ceza Kanunu (YENİ) Kabul Tarihi: 26.09.2004 R.G. Tarihi: 12.10.2004 R.G. No: 25611 Silahlı örgüt MADDE 314 - (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (AĞIR CEZA MAHK.) (2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. (ASLİYE CEZA MAHK.) (3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** Kanun No: 5237 Türk Ceza Kanunu (YENİ) Kabul Tarihi: 26.09.2004 R.G. Tarihi: 12.10.2004 R.G. No: 25611 Suç işlemek amacıyla örgüt kurma MADDE 220 - (1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir. (ASLİYE CEZA MAHK.) (2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) (3) Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır. (4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur. (5) Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır. (6) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır. (7) Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. (8) Örgütün veya amacının propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.) Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** Kanun No: 2709 1982 Anayasası Kabul Tarihi: 18.10.1982 R.G. Tarihi: 09.11.1982 R.G. No: 17863 X. Kanun önünde eşitlik Madde 10 - Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (EKLENMİŞ FIKRA RGNO: 25469 RGT: 22.05.2004 KANUN NO: 5170/1) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında (EKLENMİŞ İBARE RGT: 23.02.2008 RG NO: 26796 KANUN NO: 5735/1) kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. |
22-04-2008, 12:08 | #5 |
|
Sayın Rommy,
Anılan maddelerde Anayasanın 10.Maddesine bir aykırılık olmadığı kanaatindeyim... |
24-08-2008, 00:18 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
Örgüt üyesi değilsem de cezası değişmeyecekse, örgüt üyesiyim
Sayın meslektaşım "Rommy", Gecikmeli yanıtın yarar sağlamakta geç kalmadığını umarak yazıyorum. Sorunuzun yanıtı aslında sorunuzun içinde yatmaktadır. Öncelikle "örgüt(1)" hukuksal tanımı ile bizim toplumumuzdaki insanların bilinçaltlarına 12 Eylül dönemi yöneticilerinin yerleştirmeye çalıştığı "ÖRGÜT(2)" tanımı aynı değildir. Birinci tanım, hukuk bilim insanlarınca ayrıntılı incelenmeye çalışılarak bölümlendirilmeye çalışılmış bir kavramdır; bunun uzantısı olarak Yargıtay CGK tarafından 'üye' sayılmak için EK KOŞULLAR aranmaktadır. İkinci tanım ise, iktidar yani kudret sahiplerinin kendi kültür ya da kültürsüzlüklerini yansıtan muğlak, belirsiz ve fakat KORKUTUCU bir tanımlamadır. Hukuksal yaşam ve insanlığın ulaştığı düzey kaypak ve belirsizliklere hukuksal değer vermemekte, bu tür kavramlar yalnızca egemenlerin siyasal çıkarları doğrultusunda düzen karşıtı insanları cezalandırmanın bahanesi olarak kullanılmaktadır. Sorunuzu irdelemeye çalışalım. Yasakoyucu (TBMM) seçilmesi ve çalışması bizzat içinde yer alanların da zengin eleştirileriyle pekiştiği gibi, "parmak hesabı; elleri indir-kaldır; kabul edenler-etmeyenler, kabul edilmiştir" yöntemiyle çoğunluğu elinde bulunduran siyasal partinin ezici kudretini, mutlak iktidarını yansıtarak yasalaşmaktadır. İşte siyasal güç sahiplerinin mutlak iktidar anlayışının toplumsal yaşamdaki kargaşaya yol açan ve/veya sürmekte olan toplumsal yaşamda taşları yerinden oynatacak etkisini yönlendirmek bakımından yasal bir kurum olarak Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından denetim yoluyla yapılabilmekte; bir diğer hukuksal yol ise DİRENME HAKKI kavramı yoluyla insanların yasalara karşı çıkma hakkını kullanması yoluyla toplumsal tepki yoluyla yapılabilmektedir. Örneğin 1978 yıllarındaki toplumsal tepki sonucu DGM'lerin kapatılması tipik bir uygulama olarak kabul edilebilir. Somut sorunuzun içeriğinde, yürürlükteki yasa metnindeki yollamalar (atıflar) nedeniyle, eninde sonunda 5237TCK m.220.6 "(6) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır." Bu kuralın uygulanmasında yasa tekniği bakımından uygulanması ve amaçlanan cezaya ilişkin hüküm kurulmasında "teknisyen gibi" davrananların yapacağı başka seçenek yoktur. Ancak hukukçular arasında savunulan bir yöntem aynı zamanda bizim tercihimizi de gösterecektir; ÇÜNKÜ HER TERCİH BİR VAZGEÇİŞTİR DE. İşte hukukçu ile kanuncu (kanun teknisyeni) nitelemesinin ayırdedici özelliği, yasaların uygulanması sırasında YASALARA ELEŞTİREL BAKABİLMEK VE OLMASI GEREKEN HUKUK KURALLARINI SAVUNABİLMEK noktasında ortaya çıkmaktadır. Tercih edilen yöntem, tercih/vazgeçiş yapanın kimlik ve kişiliğini de ortaya çıkaracaktır. Hukuk biliminde temel bir ilke olarak "a priori" yani "öncelik" ilkesi vardır ve bu mantık kurallarıyla da uyumludur : Çok azı içerir. Bu ilkeyi somut sorunuza uygulayacak olursak, öncelikle Yargıtay uygulamasının uzun yıllar sonucu ortaya çıktığı bir gerçektir. Bu uygulamanın bile eleştirilmesi ve özgürlüklerden yana tavır alınması gereklidir. Tam da bu noktada yasakoyucu, Yargıtay uygulamasının yıllar içinde oluşan birikiminin bile daha gerisine düşecek ve kişileri kolay yoldan ağır biçimde cezalandıracak düzenlemeyi yasa metnine koymuş ve yürürlüğe sokmuştur. İşte bu, yasakoyucunun siyasal tercihidir; siyasal nitelikli gelişmeler siyasal tepkilerle karşılaşarak toplum yaşamı sürecektir. Öyleyse hukuk insanları bunun neresinde ve nasıl yer almalıdır ? Hukuk biliminin temel ilkelerini uygulamak her hukukçunun mesleğine olan bakış açısı ve etik tutarlılığıyla ilgilidir. Bu yönüyle bir sloganı burada yineleyelim: "Hukuk güzel bir sanattır ve her hukukçu bir sanatçıdır ! " Örgütlenme en temel bir hak olup, bu hak aynı zamanda 1982 belgesinde de yeralmıştır. Kişinin, düşüncesini yayma, kendi düşüncelerini toplumdaki (dünyadaki) diğer insanlarla paylaşma isteğinin güvencesi örgütlenme hakkının basit tanımıdır. Bu düşünce ve örgütün yasadışı nitelendirilmesinin dahi düşünce dünyasında önemi yoktur. Çünkü özgürlükçü bakış açısı, eleştiriyi ve hatta aykırı düşünceyi koruma ve geliştirme çabasındadır. Örnekleyecek olursak, "Dünya yuvarlaktır, ne yapayım ki Dünya dönüyor" diyen GALİLEO, o günkü o toplumda yasadışı, düzen bozucu, kutsal kitapta yazılan ve yorumlananları çiğneyen bir kişi, bir SANIK idi. Bugün O'nu yargılayanların adı sanı bilinmezken, O insanlığın ortak paydasında yaşamaktadır. Bu yaklaşımla sorunuzun özüne dönersek, yasadışı bir örgüte üye olmak dahi bazı ek koşullara bağlandığı bir durumda, yasa koyucunun hukuk temel ilkelerini yok ederek getirdiği yasa metni yasa düzenine uygun olabilir, ancak bu, onun (yasa metninin) bu haliyle hukuk düzenini bozduğu gerçeğini ortadan kaldırmayacaktır. Hukuk düzenini çiğneyen yasanın ortadan kaldırılması için çaba tüketmek, emek vermek gerekir. Emeksiz yemek olmaz. Yürürlükteki yasa düzenlemesinin insanları doğrudan üyesi olmadıkları yasadışı örgütün üyesiymişçesine cezalandırılmaları, üyelik ek koşullarının gerçekleşmesi koşulunu içermek zorunluluğuyla olanaklıdır. Bu durumda her bir uygulayıcı yargıcın bu bakış açısını tek tek somut olaylarda uygulamasını sağlamak "uzun zaman alabilir" ve "telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabilir" özellikleri nedenleriyle, görülmekte olan bir davada İTİRAZ YOLUYLA YASA İPTALİ AYM'den istenebilir. Elbette ki, bunu yapabilecek esas mahkemesindeki Hukukçu Yargıcı bulabilmek koşuluyla. Kolay gelsin. Okuyanların bilgisi ve eleştirisine saygılarımızla. Ömer KAVİLİ Duruşmada "Örgüt üyesiyim" dediği için DGM savcılığının soruşturduğu avukat "Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK !!! " |
24-08-2008, 00:23 | #7 |
|
Avukat Kavili, Örgüt Üyeliği Hakkında İfade Verdi
Avukat Kavili, Örgüt Üyeliği Hakkında İfade Verdi
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=7784 Avukat Kavili, Örgüt Üyeliği Hakkında İfade Verdi Ankara'da Katıldığı Bir Duruşma Sırasında "Benim Bir Örgütüm Var" Şeklinde Konuştuğu İçin Hakkında Soruşturma Başlatılan Avukat Ömer Kavili, Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın'a İfade Verdi. Ankara'da katıldığı bir duruşma sırasında "Benim bir örgütüm var" şeklinde konuştuğu için hakkında soruşturma başlatılan Avukat Ömer Kavili, Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın'a ifade verdi. Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gelen Kavili, ifadesinin ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı uyarınca Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın'a ifade veren Kavili, "Örgüt üyesiyim" dedi. Kavili, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ana Dev Yol Davası'nda bazı eksik klasörleri ve belgelerle ilgili taleplerini ilettiğini, savunma için bu belgelere ihtiyacı olduğunu ifade ederek ''Bu konuda titizleniyorum. Benim bir örgütüm var. Örgütümün standartları var'' dediğini belirtti. Duruşmadaki sözleri nedeniyle hakimlerin kendisi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ve suç kapsamı özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri görev alanında görüldüğü için Adalet Bakanlığı'ndan izin alınmadan soruşturma başlatıldığını söyleyen Kavili, örgüt liderleri hakkında savcıya da bilgi verdiğini belirtti. Kavili, kimsenin kendisi hakkında aleyhte beyanda bulunmasını isteyemeyeceğini söyleyerek "Söz ettiğim örgütün benden sorulması istenmiş" diye konuştu. "Evet benim bir örgütüm var. Hukukta örgütün tanımı 2 veya daha fazla kişinin bir araya gelmesidir" diyen Kavili, örgütün yasaların içinde ya da dışında faaliyet gösterip göstermeyeceğinin önemli olduğunu anlattı. Kavili, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Ben de ifademde ileride muhbir bir avukat olarak anılmamak için örgüt başkanımızın kimliğiyle ilgili fazla bilgi vermedim. Başkanımız kısa boyludur, beyaz saçlıdır, kod adı da 'Laz Kazımdır' dedim. Ankara'daki örgüt başkanımız da Özdemir isimli biridir. Çok yüksek yerlere sızmayı planladığı, çok yüksek bir mevkide teklif edilen bir koltuğu da reddettiğini duydum." Kavili ayrıca, basın mensuplarına da "Siz de büyük bir tehlike altındasınız, örgüt üyesi olduğunu söyleyen biriyle birlikte görülüyorsunuz" ifadelerini kullandı. Kavili, soruşturma dolayısıyla mesleğinden utandığını ve kimlik tespiti sırasında bu sebepten emekli olduğunu söylediğini dile getirdi. (YM-ED-HO-Y) (İhlas Haber Ajansı) 13.04.2007 17:27 [762171] http://www.haberler.com/avukat-kavil...-verdi-haberi/ |
24-08-2008, 00:47 | #8 |
|
"Av.Selim Balku
Örgüt adına eylem ve faaliyette bulunan zaten örgüt üyesi değil midir ? Mesele, salt slogan attığı için örgüt üyeliği kabul edilmesi durumuysa, bu muhakeme sorunuyla alakalı bir durumdur... Misal vermek gerekirse,bilindiği üzere "Site üyemiz Sayın Ömer KAVİLİ bir örgüt kurmuştur" ben bu örgütün üyesi değilim ama üstadımı görünce "Yaşasın KAVİLİ" diye slogan atasım geldiyse, örgüt üyesi hükmü görmem, yasanın Anayasaya aykırılığından değil yasanın doğru uygulanmayışından kaynaklandığını şimdilik düşünmekteyim. Saygılar... " Sayın site arkadaşım ve meslektaşım Selim Balku, Sizin ("Yaşasın KAVİLİ" diye slogan atasım geldi) sözünüz salt düşünce düzeyinde kalmayıp, şu anda kayıtlı üye sayısı 19 491 olan THS'de açıkça yazıya döküldüğü, DGM savcılarının soruşturma başlattıklarına göre "olsa olsa bir şeyler vardır" önyargısıyla örgüt üyesini desteklemekte olduğu, bu beyanını siteye yazarken baskı altında kalmaksızın gönüllü olarak yazdığı, böylelikle örgüt üyesi olduğunu beyan eden avukatın örgüt üyeliğinin sanki iyi bir şeymiş gibi anlaşılmasına yol açabileceği ihtimalini değerlendiren yasanın metnini teknisyen gibi uygulamaya mecbur olan mahkememiz; 1- Sanık ve baştan hükümlü Av.Selim Balku'nun ilgili ceza maddesiyle cezalandırılmasına, 2- Örgüt üyesi olmasaydı bile yasanın metnini teknisyen gibi uygulamayı tercih eden mahkememizce, cezanın infazının F Tipi Cezaevinde çektirilmesine, 3- Site okuyanlarının beyninin tehlikeli düşüncelerle karşılaşmasını önlemek bakımından hem sitedeki yazılarının silinmesine ve hem de beynindeki düşüncelerinin silinmesine, 4- Bu suretle kanuncu toplumun faydalı düşüncelerle ve huzur içinde yaşamasına, temyiz yolu kapalı olmak üzere obkv. Sevgili arkadaşım Selim, Ne oldu, sesin çıkmıyor gibi. Sayın okuyuculara zararlı düşüncelerle karşılaşmadan huzur dolu bir kanunculuk yaşantısı diliyorum. Ömer Kavili Duruşma sırasında "Örgüt üyesi olduğunu gizlemeyen" avukat |
24-08-2008, 19:27 | #9 |
|
Meseleye biraz daha değişik bakmak gerektiği kanaatindeyim.Şöyle ki örgüt terör örgütü anlamında nedir,nasıl tanımlanır nasıl üye olunur gibi.
Mukayeseli hukukta terör örgütü kavramı bizdeki gibi basit geğildir.Kolluk görevlileri ya da kolluk bir yana savcılıök ve hatta mahkemeler dahi bir yapı ya da organizasyonun terör örgütü olduğuna kendileri karar veremezler. Bir yapının terör örgütü olarak tanımlanması için yasa ya da meclis kararı gerekmektedir.Bazı konum ve ülkelerde içişleri bakanlığının kararı ile de olabi,lmektedir.Ama bu ülkelerde yapının terör örgütü olarak tanımlanmasının ciddi sonuçları da vardır. zaman zaman ABD ,İngiltere vs. bazı ülkelerin şu ya da bu grubu terör örgütü listesine aldığına ilişkin haberlerin nedeni de budur. Bizde soruşturmayı yapan kolluk görevlisi kafa yapısına uymayan organizasyonları terör örgütü olarak tanımlayarak çok ciddi hak ihlalerine yol açabilmektedir.Terör örgütünün oluşup oluşmadığına ilişkin ise mahkemeler emniyetten mütaloa almaktadır.Emniyet ise siyasal mücadele vermekle birlikte silahlı mücadeleyi kesinlikle reddeden yapıların dahi terör örgütü olduğuna ilişkin görüş bildirmektedir. Bu meseleler hukuki platformlarda tartışılmadığından ciddi hukuki çözüm ve öneriler de gelişmemektedir.Mesele burada tartışılamayacak kadar ayrıntılı ve geniş olduğundan kısaca beyanda bulunmak istedim.saygılarımla |
29-08-2008, 13:12 | #10 |
|
220/6 kanımca örgütle üyelik dışında bir bağı içeriyor.Örgütle böyle bir bağı olan bu kimse yalnız bu bağı olması dolayısıyla cezalandırılmıyor.Bu bağ dolayısıyla suç işlerse ancak ondan sonra bu bağı dolayısıyla örgüt üyeliği suçundan dolayı cezalandırılıyor.Esasen böyle bir suçu işlemesi kendini fonksiyonel olarak örgüt üyesi gibi yapmaktadır.Maddenin bu anlatımında örgüt adına suç işleyen dar anlamıyla örgüt üyeliğiyle benzeştiğinden örgüt üyeliği suçundan cezalandırılmaktadır.Bundan dolayı eşitliğe aykırı bir durum yoktur görüşündeyim.
|
25-12-2008, 18:02 | #11 |
|
teşekkür
Öncelikle cevap veren herkese teşekkür ederim.
sadece sonucu bildirmek istedim. biz örgüt üyeliği için dahi bazı koşulların varlığı halinde ceza verilmesini örnek göstererek, örgütle bağının araştırılmadan insanlara ceza vermenin anayasaya aykırı olduğu kanaatiyle bu tarz birkaç dosyada iptal için dilekçe verdik ve sonuç tabiki beklediğimiz gibiydi. ciddi bulunmadığından reddedildi. işin ilginç tarafı 7-8 yıl ceza verilen bu dosyalarda bir iki dosyada tahliye çıktı; her ne kadar sonuç redle sonuçlansa da bende şu kanı oluştu. Sanki hakimler bu konuda kendilerini yargıtayın kararları doğrultusunda hareket etmek zorunda hissediyorlar; ama bi terslik olduğunun farkındalar belki yargıtayın içtihat değiştireceğine inanıyorlar. Yoksa tahliye vermezlerdi gibi düşünüyorum |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
TCK 168. maddesi ve Anayasa'ya aykırılık sorunu | Av.EErdem | Hukuk Sohbetleri | 1 | 02-06-2009 15:43 |
Anayasa'ya uygun mudur? | Tiocfaidh | Hukuk Sohbetleri | 4 | 29-09-2007 15:47 |
suç işlemek amacıyla örgüt kurma | gencerx07 | Meslektaşların Soruları | 3 | 05-03-2007 13:16 |
Bm Misyonunu Yerine Getiriyor Mu Ya Da Hâlâ Meşru Bir Örgüt Mü? | iustinianus | Uluslararası Hukuk, Milletlerarası Özel Hukuk ve AB Hukuku Çalışma Grubu | 10 | 16-02-2007 16:02 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |