Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Mirasın Hükmen Reddi - Mirasın Kabul Edildiğini Gösteren Davranış

Yanıt
Old 05-08-2015, 16:30   #1
tiryakim

 
Mutsuz Mirasın Hükmen Reddi - Mirasın Kabul Edildiğini Gösteren Davranış

Merhabalar ;

Mirasın hükmen reddini talep edebilmek için, mirasın kabul edildiğini gösterir davranışta bulunulmamalıdır. Yargıtay, miras için veraset ve intikal vergisi beyannamesi verilmesi veya mirasçılar aleyhine mirasbırakanın alacaklıların açtığı manevi tazminat davasında mirasçılar tarafından sulh olunması gibi davranışları; mirasa sahip çıkıldığı, mirasın kabul edildiği şeklinde yorumlamıştır. Miras hissesi hakkında sözleşme yapılması, miras sebebiyle istihkak, tenkis veya paylaşma davası açılması da mirasın reddedilmiş sayılmasına (mirasın hükmen reddine) engel durumlar olarak kabul edilmektedir.

Soruma gelince ;

Borçlu ölüyor ve mirasçılarına karşı ilamsız takip ve ipotekli takip başlatılıyor. Borçlunun mirasçılarından bir tanesi icra müdürlüğünde usulüne uygun ödeme taahhüdü vererek ödeme taahhüdünün 4 taksidini yerine getiriyor yani müvekkil bankaya borcun bi kısmını ödüyor ve diğer taksitleri yerine getirmiyor ve taahhüdü ihlal den şikayet ediliyor. Mirasçı borçlu kişi, daha sonra borcu ödeyemeyeceğini anlayınca mirasın hükmen reddi davası açıyor.

Bilindiği gibi Mirasın hükmen reddini talep edebilmek için en önemli koşul mirasın kabul edildiğini gösterir davranışta bulunulmamalıdır. Burda mirasçının ödeme taahhdünde bulunması ve ödeme taahhüdü taksitlerinden 4 tanesini ödemesi mirasçı borçlunun mirası kabul ettiğine dair bir davranış olarak değerlendirilir mi ?

Teşekkürler...
Old 05-08-2015, 17:25   #2
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Meslektaşım,
Tam ofisten çıkmak üzereyim. Çıkarayak şöyle bir karar buldum; belki işinize yarayabilir.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/12974
K. 2014/1413
T. 31.1.2014
• MİRASIN HÜKMEN REDDİ DAVASI ( Taraflardan Tesahüple İlgili Delillerinin Sorulması Gereği - Davacının Mirası Kabul Anlamına Gelecek Davranışlarının Bulunup Bulunmadığının Mirası Hükmen Reddine Engel Olacak Tereke Mallarını Kendisine Mal Edinme Durumunun Geçekleşip Gerçekleşmediğinin Belirlenmesi Gereği )
• MİRASI KABUL ANLAMINA GELECEK DAVRANIŞLAR ( Mirasın Hükmen Reddi Davası - Mirasın Hükmen Reddine Engel Olacak Tereke Mallarını Kendisen Mal Etme Durumunun Gerçekleşip Gerçekleşmediğinin Belirlenmesi Gereği )

...
Öyleyse mahkemece yapılacak iş; mirasbırakanın ölüm tarihi itibarıyla borç miktarını tespit etmek, aynı tarih itibarıyla taşınır ve taşınmaz malvarlığını, varsa hak ve alacaklarını, tarafların bu hususta gösterecekleri delilleri toplamak suretiyle saptamak, mirasbırakanın borcundan dolayı mirasçılar aleyhinde yürütülen takiplere dair icra dosyalarını getirtmek, davalı tarafça, murisin borçlarının mirasçıları tarafından kısmen ödendiğinin ileri sürüldüğü gözetilerek taraflardan tesahüple ilgili delillerini sormak, davacının mirası kabul anlamına gelen davranışlarının bulunup bulunmadığının tespit etmek, mirasın hükmen reddine engel teşkil eden Türk Medeni Kanunu'nun 610/2. maddesinde sözü edilen tereke mallarını kendisine mal edinme durumunun gerçekleşip gerçekleşmediğini incelenmek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmektir. Mahkemece tüm bu hususlar gözetilmeden yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması doğru değildir.

Kabule göre de; yerel Mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda; davanın kabulüne denmiş ancak bir hüküm oluşturulmamış olması ve gerekçeli kararda kurulan hükmün 1. bendinin son cümlesinde davanın T.M.K.nun 605/2 maddesinde tanımlı hükmen ret davası olduğu gözetilmeksizin "... mirasın gerçek reddinin tesciline...", denmesi de doğru olmamıştır.


Kararın gerekçesinde "icra dosyaları getirtilerek" inceleme yapmak dediği için, bu kararı kullanabilirsiniz diye düşündüm.

Ancak hukuk mantığım da şunu söylüyor:

Karşı taraf (mirasçı), murisin borcunun sadece bu icra dosyasına konu borçtan ibaret olduğunu zannederek hareket etmiş ve ödeme taahhüdünde bulunmuş olabilir.
Vakit geçtikçe murisin borca batık durumda olduğunu (aktifinin pasifinden fazla olmadığını) , kendisinin de bu borcun altından asla kalkamayacağını fark etmiş olabilir. Bu durumda iyi niyetli mirasçının da korunması gerektiği düşüncesindeyim. Bu hususun mirasçı tarafından ispatı da mümkündür bana göre.
Old 06-08-2015, 10:43   #3
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Aşagıdaki kararı okurken, Sitemizdeki, sizin sorunuz aklıma gelmiş olup, aynen paylaşıyorum: Kolay gelsin...

NOTeğerlendirilen husus; davacı mirasçıların, murisin bankaya olan kredi borcu sebebiyle yaptıkları ödemenin TMK m.610/2 anlamında mirası sahiplenme olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkindir.

[b]Yerel Mahkeme.Direnme kararında; "mirasbırakanın taşınır ve taşınmaz hiçbir malvarlığının bulunmadığı, ödemeden aczinin açıkça belli ve yasal karinenin doğruluğunun saptandığı, mirasçıların haciz baskısı altında kendilerini zarardan kurtarmak amacıyla ödeme yaptıkları, niyetlerinin terekeyi sahiplenme olmadığı, tereke borcunun mirasçının kendi malvarlığından ödenmesinin de mirası sahiplenme anlamına gelmeyeceği" gerekçe gösterilmiştir.

HGK; davacı mirasçılar tarafından ödendiği ileri sürülen borcun cüz'i bir miktar olup, mirasçıların kendi malvarlığından ödenmiş olmasının olağan işlemlerden olduğu, murisin öldüğü tarih itibariyle borca batık olduğu anlaşılan terekenin, cüz'i kısım borçlarının davacılar tarafından ödenmesinin terekeyi kabullenme olarak değerlendirilemeyeceğine karar vermiştir.

Karşı Oy'da; murisin borcunu ödemeyi taahhüt veya kısmen tediyenin, mirasın kabulü anlamına geleceği; ödenen borcun, tereke ile ilgili olmasının yeterli olduğu; murisin bir kısım borçlarını ödeyen mirasçının, murisin başka borçlarının olduğu anlaşılınca, sonradan terekenin borca batık olduğunu, bu sebeple mirası reddetmiş sayılması gerektiğini ileri süremeyeceği; ödemenin hangi mirasçı tarafından yapıldığı ve ödeme yapılırken herhangi bir ihtirazi kayıt konulup konulmadığının tespit edilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.



T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
ESAS NO: 2013/2-1607
KARAR NO: 2013/1675
KARAR TARİHİ:20.12.2013



DAVA; terekenin borca batık olduğunun tespiti istemidir.


"Taraflar arasındaki "mirasın reddi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 27.10.2009 gün ve 2009/250 E.-2009/422 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 14.2.2011 gün ve 2010/480 E. - 2011/2400 K sayılı ilamı ile;

"...Davacılar dava dilekçesinde miras bırakanın Vakıf bank'a olan kredi borcu sebebiyle aleyhlerine takip yapıldığını ve 2.000 TL ödeme yaptıklarını belirtmişlerdir. Belirtilen bu takip dosyasının tespit ve celbi ile ödemenin miras bırakanın borcu sebebiyle davacı mirasçılar tarafından yapılıp yapılmadığı belirlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HGK'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; terekenin borca batık olduğunun tespiti istemine ilişkindir.

Davacılar, miras bırakan babalarından intikal eden mal varlığı bulunmadığını, terekeden tasarrufta bulunmadıklarını, mirasın açıldığı tarih itibariyle terekenin borca batıklığı sabit ise karine olarak mirasçıların mirası reddetmiş sayılacağını ileri sürerek miras bırakanın öldüğü tarihte terekesinin borca batık olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı Hazine vekili; davanın süresinde açılmadığını, esastan da davanın yerinde olmadığını bildirip davanın reddine karar verilmesi istemiştir.

Mahkemece; miras bırakanın taşınır, taşınmaz hiçbir malı olmadığı gibi, herhangi bir işte de çalışmadığı, maaşının da bulunmadığı, ödemeden aczinin açıkça belli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarıda açıklanan sebeplerle karar bozulmuş, Yerel Mahkeme'ce; önceki karardaki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.


HGK önüne gelen uyuşmazlık; tereke borcunun bir kısmının mirasçıların kendi malvarlığından ödenmesinin, terekeyi sahiplenme anlamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.


HGK'nca işin esasına yönelik yapılan görüşme sonucu ilk oylamada nisap sağlanamaması üzerine yapılan 2. görüşme sırasında, davacılardan E.. A..'un yargılama aşmasında ergin olduğu, mahkemece ergin olan çocuğa tebligat yapıldıktan sonra Özel Daire bozma ilamına uyulup uyulmayacağı yönünde karar verilmesi gerekirken, bu husus yerine getirilmeden velayeti sona ermiş olan veliye tebligat yapılarak direnme kararı verilemeyeceği ileri sürülmüştür. Bu hususun işin esasının görüşülmesinden sonra görüşülüp görüşülemeyeceği ön sorun olarak ele alınmış, bu konuda nisap sağlanamaması üzerine yapılan son görüşmede Kurul çoğunluğunca bu hususun her aşamada görüşülebileceği oy çokluğu ile kabul edilmiş, bundan sonra yapılan görüşme sonucunda, her ne kadar davacılardan E.. A..'a ergin olduktan sonra usulüne uygun olarak tebligat yapılmadan karar verilmiş ise de kararın davacı aleyhine olmadığı, ergin olmadan kanuni temsilcisinin dava açtığı ve onun adına beyanda bulunduğu, dosyanın geri çevrilmesi üzerine ergin olan E..'ya gerekçeli kararın tebliğ edildiği, gözetildiğinde bu konuda usul bozması yapılmasının uygun olmadığı oy birliği ile kabul edilmiş işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

Bilindiği üzere; TMK' nın 610/2. maddesinde "Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan, ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası reddedemez" hükmü yer almaktadır. Madde metninden de anlaşıldığı üzere; yasa koyucu mirasçılardan birinin tereke işlerine gereğinden fazla karışmasının mirası örtülü kabul anlamına geleceğini ve tıpkı açık kabulde olduğu gibi, ret hakkının bu mirasçı bakımından sona ereceğini düzenlemiştir.

Diğer taraftan, HGK'nun 8.2.1950 T. ve 140/20 Sayılı kararında; "Bir muamelenin alelade idari muamelattan olup olmadığını tayin için bilhassa muameleyi yapan varisin maksadını nazara almak lazımdır... Eğer bunun maksadı mirasçı sıfatıyla terekeden tasarruf olmayıp mücerret bilahare mirası kabul ettiği zaman ihmal yüzünden gelebilecek zararın önüne geçmek ise, yaptığı muamelenin alelade idari muamele olarak kabulü zaruridir. Ezcümle malların çalınmaması için tedbir ittihazı, malları deftere geçirmek, zamanaşımını kesmek için derhal dava açmak, bir otelin, gazinonun müşterilerinin dağılmaması için vergi vermek, davaya mani olmak için müstacel borçları ödemek alelade idarenin istilzam ettiği muamelattandır..." denilmek suretiyle mirasçının eyleminin tereke işlerine karışma olarak değerlendirilebilmesi için onun bu eylemde bulunurken hangi maksatla hareket ettiğinin belirlenmesi gerektiğini, mirasçının amacının mirasçı sıfatı ile terekede tasarruf değilse, eylemlerinin tereke işlerine karışma olarak nitelendirilmeyeceği ve ret hakkının düşmesine sebebiyet verilmeyeceği benimsenmiştir.

Bunun yanında, doktrinde ileri sürülen güven nazariyesine göre; bir irade beyanının ya da iradi bir davranışın ne anlama geldiğini tespit etmek için, beyanda bulunan veya sözü edilen davranışta bulunanın iç iradesine değil, beyana yahut anılan davranışa muhatap olan karşı tarafın, dürüstlük kuralına göre, kendisince bilinebilen bütün hal ve şartlar gereği gibi değerlendirerek buna ne anlam vermesi gerektiğine bakılmaktadır.

Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı mirasçılar tarafından ödendiği ileri sürülen borcun cüz'i bir miktar olup, mirasçıların kendi malvarlığından ödenmiş olmasının olağan işlemlerden olduğu, miras bırakanın öldüğü tarih itibariyle borca batık olduğu anlaşılan terekenin, cüz'i kısım borçlarının davacılar tarafından ödenmesinin terekeyi kabullenme olarak değerlendirilemeyeceği, davacıların beyanlarının aleyhte yorumlanmaması gerektiği ve bu konuda bir araştırma yapılmasına da gerek olmadığı sonucuna varılmış, Yerel Mahkeme'ce davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu HGK'nun çoğunluğunca benimsenmiştir.

HGK'nda yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce; Özel Daire bozma ilamının araştırmaya yönelik olduğu, esas yönünden değerlendirmenin ilgili dosyanın tetkiki sonucu verilmesinin yerinde olduğu, yerel mahkemenin direnme kararının bu sebeple usul ve yasaya uygun olmadığı ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda belirtilen sebeplerle benimsenmemiştir.


O halde, HGK'nun çoğunluğunca usul ve yasaya uygun olduğu benimsenen direnme kararının onanması gerekmiştir.



KARAR : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarda açıklanan sebeplerle ONANMASINA, 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440/I maddesi uyarınca hükmün tebliğden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere yapılan görüşmeler sonucunda 20.12.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Mirasın hükmen reddi Hak ve Nisfet Meslektaşların Soruları 3 09-08-2021 14:03
mirasın (terekenin) hükmen reddi mpsorhun Miras Hukuku Çalışma Grubu 8 22-08-2016 13:11
Mirasın Hükmen Reddi atrocity Meslektaşların Soruları 4 19-11-2011 14:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04303408 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.