Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Delil bildirmek üzere 2. kez verilen süre kesin süremidir?

Yanıt
Old 04-04-2007, 22:33   #1
Av.Yasemin

 
İnceleme Delil bildirmek üzere 2. kez verilen süre kesin süremidir?

Sayın meslektaşlarım,fikirlerinizi öğrenmek istediğim konu şu şekilde; davalı vekili olarak takip ettiğim bir boşanma davasında delil ikamesi için ilk süre tensiple verilmiş, ikinci süre ise biz taraf vekillerinin isteği üzerine ilk celsede verildi. Taraflara delilleri sunmak ve masrafları yatırmak üzere 10ar günlük süre verilmesine karar verildi. Ben davalı vekili olarak delillerimi süresi içerisinde bildirdim fakat davacı vekili 11. gün delil listesini sundu. Bu durumda; taraflara verilen süre ara kararda kesin mehil yazmamasına rağmen kesin süre sonucunu doğurur mu? Delil listesini zamanında sunmayan davacı taraf tanıklarını dinletebilir mi? Davanın boşanma davası olduğunu göz önünde bulundurursak kamu düzenini ilgilendirdiğinden bahisle tanıklar süre kaçırılmış bile olsa dinlenir mi? Değerli görüşlerinizi bekliyorum...
Old 04-04-2007, 22:49   #2
Av.Ayse E.

 
Varsayılan

kesin süre olarak zapta gecmemıs ıse((kesın sure degıldır)).... gecmıs olsa bıle gereklı kesın sureye ılıskın ıhtarat yapıldı seklınde ıbare yoksa((kesın sure degıldır))...olayınızda bu sekılde oldugundan kesın sure degıldır...ayrıca...
emın olmamakla beraber kesın sure bıle olsa surenın verıldıgı durusmadan sonra tanıklar hazır ıse dınlenır dıye hatırlıyorum...ıyı calısmalar
Old 04-04-2007, 23:25   #3
Av.Yasemin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ayse Eroral
kesin süre olarak zapta gecmemıs ıse((kesın sure degıldır)).... gecmıs olsa bıle gereklı kesın sureye ılıskın ıhtarat yapıldı seklınde ıbare yoksa((kesın sure degıldır))...olayınızda bu sekılde oldugundan kesın sure degıldır...ayrıca...
emın olmamakla beraber kesın sure bıle olsa surenın verıldıgı durusmadan sonra tanıklar hazır ıse dınlenır dıye hatırlıyorum...ıyı calısmalar

HUMK ta konu ile alakalı olan madde, md.163 olup ihtarat yapılmasının zorunlu olduğuna dair bir ibare yer almıyor.Ayrıca hatırladığınız bilgi de doğru Yargıtayın görüşü bir sonraki celse tanıklar hazır edilmiş ise dinlenebilmesi gerektiği yönünde,ama benim 2yıl önce izlediğim bir boşanma davası davacı vekilinin 2.sürede delillerini bildirmediği için kaybedilmişti.İlginize teşekkürler Ayşe Hanım.
Old 05-04-2007, 07:56   #4
Av.Duran Küçüköner

 
Varsayılan

Değerlendirmesini size bırakarak bu yönde bazı kararlar ekliyorum.

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

Esas : 1999/9416
Karar : 1999/10892
Tarih : 28.12.1999



( - )

KARAR METNİ :
YARGITAY İLAMI

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarda gün ve numarası yazılı şuf'a davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalılar tarafından süresi içerisinde istenilmekle tarih tayin edilerek taraflara davetiyeler gönderilmişti. Belirli günde davalılar vekili Av.Bahattin Uncu ile davacı Hasan Girbiyanoğlu vekili Av.Fatih Mehmet Yoğurtçu geldiler. Sair davacılar vekili gelmedi, tebligatların yapıldığı görüldü. Hazır bulunanların şifai beyanları dinlendikten sonra dosyadaki tüm kağıtlar okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, şuf'alı payların iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istek gibi karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz olunmuştur.

1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere, davanın satıştan itibaren bir aylık süre içinde açıldığına, fiili taksim savunmasının davalı tarafça kanıtlanamadığına, kaldı ki dava konusu parseller hakkında açılıp kesinleşen şuf'a davalarında fiili taksim bulunmadığının sabit olduğuna göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacılar vekili dava dilekçesinde, şuf'alı payların şuf'a hakkının kullanılmasını önlemek amacıyla tapuda muvazaalı biçimde yüksek gösterildiğini, gerçek bedelin daha az olduğunu, gerçek bedel üzerinden, bu olmadığı taktirde tapudaki satış bedeli üzerinden şuf'a hakkının tanınmasını istemiştir. Davacılar vekili bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Mahkemece davacı vekiline delillerini bildirmesi için 16.11.1993 ve 21.12.1993 günlü oturumlarda iki defa mehil verilmiştir. HUMK.nun 163. maddesi gereğince ikinci kez verilen mehil kesindir. Davacı vekili ikinci kez verilen ve kesin olan bu mehilden yaklaşık bir yıl sonra 16.11.1995 gününde tanık listesi vermiş ve davacı tanıkları dinlenilmek suretiyle ve mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporları esas alınarak bedelde muvazaa iddiası kabul edilmiştir.

Davacılar vekili kesin mehile rağmen süresinde delil bildirmediğine göre, süre geçtikten sonra bildirdiği tanıkların beyanlarına itibar edilemeyeceğine ve tanık beyanlarının dışında tek başına keşif ve bilirkişi raporları da bedelde muvazaa iddiasının kabulü için yeterli sayılamayacağına göre bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır. Bu halde davacılar vekili tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden de şuf'a hakkını kullanacaklarını beyan ettiğinden davacı tarafça depo edilen bedel ile tapudaki satış bedeli ile harç ve masraflar toplamı arasındaki farkın depo edilmesi için davacı tarafa uygun mehil verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bundan zuhul olunması hatalı olmuştur. Hüküm bu sebeple bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarda 2 no'lu bentte açıklanan sebeple hükmün BOZULMASINA, davalılar için taktir edilen 750.000.-TL duruşma ücreti vekaletinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine ve istem halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine 28.12.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

Esas : 1999/9399
Karar : 1999/10890
Tarih : 28.12.1999



( - )

KARAR METNİ :
YARGITAY İLAMI

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarda gün ve numarası yazılı şuf'a davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalılar tarafından süresi içerisinde istenilmekle tarih tayin edilerek taraflara davetiyeler gönderilmişti. Belirli günde davalılar vekili Av.Bahattin Uncu ile davacı Hasan Girbiyanoğlu vekili Av.Fatih Mehmet Yoğurtçu geldiler. Hazır bulunanların şifai beyanları dinlendikten sonra dosyadaki tüm kağıtlar okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, şuf'alı payların iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istek gibi karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz olunmuştur.

1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere, davanın satıştan itibaren bir aylık süre içinde açıldığına, fiili taksim savunmasının davalı tarafça kanıtlanamadığına, kaldı ki dava konusu parseller hakkında açılıp kesinleşen şuf'a davalarında fiili taksim bulunmadığının sabit olduğuna göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacılar vekili dava dilekçesinde, şuf'alı payların şuf'a hakkının kullanılmasını önlemek amacıyla tapuda muvazaalı biçimde yüksek gösterildiğini, gerçek bedelin daha az olduğunu, gerçek bedel üzerinden, bu olmadığı taktirde tapudaki satış bedeli üzerinden şuf'a hakkının tanınmasını istemiştir. Davacılar vekil bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Mahkemece davacı vekiline delillerini bildirmesi için 16.11.1993 ve 21.12.1993 günlü oturumlarda iki defa mehil verilmiştir. HUMK.nun 163. maddesi gereğince ikinci kez verilen mehil kesindir. Davacı vekili ikinci kez verilen ve kesin olan bu mehilden yaklaşık bir yıl sonra 16.11.1995 gününde tanık listesi vermiş ve davacı tanıkları dinlenilmek suretiyle ve mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporları esas alınarak bedelde muvazaa iddiası kabul edilmiştir.

Davacılar vekili kesin mehile rağmen süresinde delil bildirmediğine göre, süre geçtikten sonra bildirdiği tanıkların beyanlarına itibar edilemeyeceğine ve tanık beyanlarının dışında tek başına keşif ve bilirkişi raporları da bedelde muvazaa iddiasının kabulü için yeterli sayılamayacağına göre bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır. Bu halde davacılar vekili tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden de şuf'a hakkını kullanacaklarını beyan ettiğinden davacı tarafça depo edilen bedel ile tapudaki satış bedeli ile harç ve masraflar toplamı arasındaki farkın depo edilmesi için davacı tarafa uygun mehil verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bundan zuhul olunması hatalı olmuştur. Hüküm bu sebeple bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarda 2 no'lu bentte açıklanan sebeple hükmün BOZULMASINA, davalılar için taktir edilen 750.000.-TL duruşma ücreti vekaletinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine ve istem halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine 28.12.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi

Esas : 2003/4538
Karar : 2003/5591
Tarih : 17.04.2003

ÖZET : İkinci mehil kesin mehil sayılacağından üçüncü kez verilen mehil hukuki sonuç doğurmaz ve eski hale getirme kararı bulunmadıkça bu mehilden sonra verilen delil listesine itibar olunamaz.

(1086 sayılı HUMK. m. 163, 166)

KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda gün numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.

Mahkemece; 16.4.2002 günlü ilk oturumda “..iki tarafa da, delillerini hasredip bildirmeleri ve şahit listelerini vermeleri için mehil verilmiştir...” Davacı bu süreyi delil listesi vermeksizin geçirmiştir. 19.6.2002 günlü ikinci oturumda, talebi üzerine davacıya şahit listesi vermesi, masraf verip davet ettirmesi için mehil vermiş, davacı ikinci mehilde de delil listesi vermemiştir.

10.10.2002 tarihindeki üçüncü oturumda bu defa davacıya “..şahit listesi vermesi, isim ve adreslerini mahkemeye bildirmesi, her şahit için 5 milyon TL. ücret ile 3 milyon TL. davet gideri yatırması için sonraki duruşma tarihine kadar kesin mehil tanınmış aksi takdirde şahit dinletmekten vazgeçmiş sayılacağı konusunda uyarılmıştır.

Davacı, şahit listesini 16.1.2003 gününde vermiştir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 163. maddesi gereğince ikinci mehil, yasa gereği kesin mehildir. Kesin mehilde yapılması gereken muamele yapılmaz ise, o hak düşer kesin mehille son bulan hakkın yeniden kullanılması kanuni koşulların varlığı halinde eski hale getirme kararıyla mümkündür. (HUMK.m.166 ve devamı) Hak düştükten sonra 10.10.2002 günlü oturumda tanınan mehil hukuki sonuç doğurmaz. Davacının eski hale getirme talebi ve eski halin iadesini gerektiren bir nedenin de bulunmadığı dikkate alınmadan kesin süreden sonra verilen tanık listesinde gösterilen tanıkların dinlenmesi ve sözlerine değer verilerek hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 17.04.2003

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi

Esas : 2003/4996
Karar : 2003/8424
Tarih : 09.06.2003

ÖZET : Kanunen kesin mehil teşkil eden ikinci mehilde de delil listesi verilmediğine göre, dava isbat edilemediğinden davanın reddi gerekir.

(1086 sayılı HUMK. m. 163)

KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda gün numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.

4722 s. yasanın 1.maddesi hükümü de dikkate alındığında olaya 743 s. Türk Yasası Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

9.10.2000 günlü oturumda verilen ikinci mehil kesin olup (HUMK.163) kesin mehile rağmen delil listesi ve tanık listesi süresinde verilmemiştir. Bu halde isbat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru bulunmamıştır.

SONUÇ:Temyiz edilen kararın yukarda gösterilen nedenle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 09.06.2003

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi

Esas : 2003/5118
Karar : 2003/6428
Tarih : 01.05.2003

ÖZET : Kesin mehilde amaç davanın bir an önce sonuçlandırılmasıdır. Bu bakımdan kesin mehil süresi içinde verilmeyen delil listesine rağmen takip eden ilk celsede tanıkların hazır edilmiş olması durumunda dinlenilerek gereğince dava neticelendirilmelidir.


(1086 sayılı HUMK. m. 163, 258, 274)

KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda gün numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.

Mahkemesi; 5.7.2001 günlü ilk oturumda davalı vekiline delillerini bildirmesi için 10 günlük süre verilmiş, bu süre içerisinde davalı vekili delil bildirmemiştir.

4.10.2001 günlü ikinci oturumda davalı vekiline “ delil ve tanık listesi sunması için 10 günlük kesin süre verilmiş, duruşma 29.11.2001 gününe bırakılmıştır.

Davalı vekili, 4.10.2001 günlü oturumda tanınan 10 günlük kesin süre içerisinde delil listesini vermemiş, kesin süreden sonra 26.10.2001 gününde delil ve tanık listesini vermiş, aynı tarih tanıklarının çağrı masraflarını da yatırmış ve mahkemece, bildirilen davalı tanıklarına 29.11.2001 günlü oturuma gelmeleri için davetiye tebliğ edilmiştir.29.11.2001 günlü kesin mehili takip eden oturumda da davalı vekili “ tanıklarının hazır olduğunu ... ” bildirmesine rağmen mahkemece, davalı tanıkları “ ... delil listesi kesin mehil içerisinde verilmediği davacı vekilinin de davalı tanıklarının dinlemesine muvafakat etmediği...’’ gerekçesiyle dinlenmemiştir.

Davalı vekili, delil listesini kendisine tanınan 10 günlük kesin sürede vermemekle birlikte, oturum tarihinden bir ay önce verdiğine masraf da yatırdığına ve mahkemece davalı tanıkları, kesin mehili takip eden 29.11.2001 günlü oturuma davetiye tebliği suretiyle çağrıldıklarına göre, kesin mehilin amacına aykırı bir durum hasıl olmadığı görülmektedir. O durumda davalının gösterdiği tanıkları dinlemek gerekirken , dinlenmeden eksik tahkikatla yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma sebebine göre de diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 01.05.2003

HD 02 <> E: 2002/3869 <> K: 2002/4639 <> Tarih: 02.04.2002

* KESİN MEHİL
* TANIK DELİLİ
* DÖVME
* BOŞANMA SEBEPLERİ

1- Davacıya delillerini bildirmesi için verilen 10 günlük kesin mehil geçtikten sonra davacı tanık delilini bildirmiştir. Davacı bu durumda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 163. maddesi gereğince tanık bildirme hakkını kaybetmiştir. Bu sebeple gösterilen davacı tanığı dinlenemez ve dinlense de beyanı hükme esas alınmaz.

2- Dövme olayı dava tarihinden sonra meydana geldiğinden, bu davada boşanma sebebi kabul edilemez.


(4721 s. MK. m. 166) (743 s. MK. m. 134) (1086 s. HUMK. m. 163)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm maddi-manevi tazminat ve kusur yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

1-Davacıya delillerini bildirmesi için 2.11.2000 tarihli oturumda 10 günlük kesin mehil verilmiş davacı tanık delilini bu süre geçtikten sonra bildirmiştir. Davacı bu durumda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 163. maddesi gereğince tanık bildirme hakkını kaybetmiştir. Bu sebeple gösterilen davacı tanığı dinlenemez ve dinlense de beyanı hükme esas alınmaz. Diğer yönden dava 21.3.2000 tarihinde açılmış, dövme olayı ise dava tarihinden sonra 13.4.2000 tarihinde meydana gelmiş olup, bu davada boşanma sebebi kabul edilemez.

Medeni Kanunun 134/1-2.maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanunun 134/l maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak hükmün boşanma yönü temyiz edilmediğinden bozma sebebi sayılmamıştır.

2-Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalının bir kusuru yoktur. Medeni Kanunun 143/1-2. maddesi şartları oluşmamıştır. Davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 02.04.2002 sa.
Old 05-04-2007, 08:48   #5
av.murat kalkan

 
Varsayılan

Sn Yasemin hanım, Sayın Duran Beyin sunduğu Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere, kesin sürenin amacı; tarafların yargılamayı geciktirmesini engellemektir. Bildiğiğim kadarı ile Yargıtay uygulamasına göre, taraflardan birine verilen kesin süreye aykırı hareket edilmiş olmasına rağmen, süre verilen konu ile ilgili herhangi bir gecikme yaşanmıyor ve süresinden sonra yapılan iş yargılamayı geciktirmiyor ise bu durumda süresinden sonra yapılan işin geçersiz olmadığı söz konusu ediliyor hep. Yukardaki Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere, ilk örneklerde süreyi geçiren taraf, bir sonraki celsenin de yürümesine engel olduğu halde, sondaki kararlarda ise işin verilen süreden sonra yapılmış olması bir sonraki celsede yapılması gerekenleri engellememiştir. Bu yüzden de, davacı taraf delil listesini geç verse de bir sonraki celse şahitlerini hazır eder veya delil listesi ile birlikte tanıkların adresine tebligat gönderttirirse bu durumda herhangi bir problem olmaz diye düşünüyorum.

Saygılarımla,
Old 05-04-2007, 09:20   #6
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

Yargıtay dayanaksız bi şekilde tensiple verilen süreyi kabul etmiyor.Esasında humk 179/3 e göre davacı dava dilekçesiyle birlikte davalı ise humk195e göre dava dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren on gün içinde bildirmekzorunda.Humk 163 e göre kanunu tayin ettği süreler kesin olduğuna göre artık ikinci süre verilmesi yasaya aykırıdır.Uygulama baştan sona yanlış
Old 05-04-2007, 13:03   #7
Av.Yasemin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan rasnolnikov
Yargıtay dayanaksız bi şekilde tensiple verilen süreyi kabul etmiyor.Esasında humk 179/3 e göre davacı dava dilekçesiyle birlikte davalı ise humk195e göre dava dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren on gün içinde bildirmekzorunda.Humk 163 e göre kanunu tayin ettği süreler kesin olduğuna göre artık ikinci süre verilmesi yasaya aykırıdır.Uygulama baştan sona yanlış
Sayın Rasnolnikov, ben de aynen sizin gibi düşündüğüm için görüşlerinizi paylaşmak istedim, katılımda bulunan bütün değerli meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kesin Olarak Verilen Kararda Maddi Hata! muratozsa Meslektaşların Soruları 10 04-01-2014 14:06
kesin süre Neslihan Meslektaşların Soruları 30 27-12-2012 08:26
kesin süre iç.de delil listesi verilmemis ise ıslah ile delil sunulabilirmi av.mustafapak Meslektaşların Soruları 12 19-02-2009 12:05
Tapu iptal davasında verilen kesin mehile rağmen keşif ücretinin yatırılmaması alpercelep Meslektaşların Soruları 6 27-01-2007 13:56
Kesin Süre Hükmü attorneytalay Meslektaşların Soruları 3 19-07-2006 22:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03803492 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.