Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kitap Kitap İncelemeleri, tavsiyeleri, yazarlar ve kitaplara ilişkin sohbetler. (Bu forum hukukla ilgili OLMAYAN kitaplara yönelik olup, siyasi ve dini içerikli kitaplar konu dışıdır.)

Kitap Tanıtımı : Başarma Cesaretini Gösterin

Yanıt
Old 17-03-2007, 08:02   #1
Yiğit Dost

 
Varsayılan Kitap Tanıtımı : Başarma Cesaretini Gösterin

"Başarılı olmak için okuması ve uygulaması çok eğlenceli bir kitap.Hepinize içtenlikle öneriyorum"
Kitabı bitirdikten sonra çıkardığım ana düşünce,beynimizin başlı başına bir organ olduğunu ve bizi yönettiğini aslında bizim hep ona bağlı olduğumuzu anladım, beynimize hükmettiğimiz sürece başarılı olacağımız ve hayatta istediklerimize erişebileceğimizi uygulamalı olarak gösteriyor ve bunu kanıtlıyor kişisel gelişimadına mutlaka okunmalı yazarları Jack Canfield ve Mark Victor Hansen daha önce bu alanda çeşitli çalışmaları bulunmuş new york ta en çok satan bu kişisel gelişişm kitabına imza atmış iki önemli araştırmacı.
Old 22-03-2007, 10:36   #2
Nesl-i Han

 
Varsayılan

Teşekkürler Yiğit, mutlaka alıp okumaya çalışacağım.
Old 22-03-2007, 14:43   #3
Yiğit Dost

 
Varsayılan

Ben teşekkür ederim neslihan yazı mı okuduğun için,daha çok kitapla ilgili yazılarım olacak görüşmek dileğiyle kendine iyi bak
Old 23-03-2007, 22:48   #5
Yiğit Dost

 
Varsayılan

Ben teşekkür ederim ebru yazıma olan ilginden dolayı
Old 23-03-2007, 22:56   #6
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Herkes için yararlı olabileceğini düşündüğüm bir eserin tanıtım yazısı:


Namus belasına...

'Toprağa Düşen Sevdalar'da, töre ve namus cinayetleri inceleniyor. Kitapta anlatılan 300'ü aşkın olay bu kördüğümün altını bir kez daha çiziyor


23/03/2007 (52 defa okundu)


TÜRKAN SAYLAN (Arşivi)

'Töre ve namus gerekçesiyle işlenen cinayetler' gibi ürkütücü bir konunun bu başlıkla sunulması, bir yandan yaşadığımız dünyadaki çelişkileri vurgulasa da, öte yandan yazarı Vildan Yirmibeşoğlu'nun, bir hukukçu olsa da, bütün bu felaketlere, tıpkı tuzağa düşen kurbanların duygusallığıyla yaklaştığının da ipuçlarını veriyor.
Çoğumuz, gazetelerde okuyup vahlanıyoruz, "ne yazık, ne ayıp" deyip geçiyoruz bu tür vahşet olaylarını, çünkü yakınımızda değil çok uzağımızda, bir kara öykü gibi olup bitiyor sanki.
Vildan Yirmibeşoğlu ise, bir İstanbul kızı olarak, peşine düşen Gaziantepli yakışıklı (rahmetli) genç sınıf arkadaşının aşkını 'neden olmasın?' diye kabul edip, uzun yılar Gaziantep gelini olarak orada yaşıyor, çocuklar doğuyor, hukukçu olarak çalışıyor.Uygar görüntüsünden, davranışlarından ödün vermeden 'örnek' bir kişilik sergileyip saygınlık kazanıyor.
İlk töre cinayetinde, Türkiye Cumhuriyeti hukukunun uygulanması mantığıyla koşuyor olay yerine ve ilk hayal kırıklığını yaşıyor. Ardı ardına tanık ve müdahil olduğu töre cinayetlerinin başka bir mantığı ve hukuku olduğunu algılıyor ve pes edececeğine üzerine giderek hemcinslerinin göz göre göre yok edilmesine engel olmak, bu caniliklerin Türkiye haritasından silinmesi için çalışmak azim ve gücü ile dopdolu, yolunda yürümeye karar veriyor.

Cinayet raporları, kararları
İstanbul'a dönüş, İstanbul Üniversitesi'nde yüksek lisans, Bilgi Üniversitesi'nde beş yıl devrim tarihi dersleri verme ve aynı zamanda İstanbul Valiliği'nin resmi hukukçusu olarak İnsan Hakları İl Sorumlusu göreviyle yer alma, bunun yanında ARGE Başkanlığı gibi yoğun bir çalışma düzeninin içinde yer alan Vildan Yirmibeşoğlu'nun yaşamında, töre cinayetleri, kadın ve insan hakları konuları ayrılmaz bir yer tutuyor.
Elinizde bulunan ya da bir insan olarak edinip bir solukta okumanız gereken bu kitapta, sıram sıram cinayet öyküleri, raporları ve kararlarını göreceksiniz. Hiçbiri iç acıcı değil. Amaç, magazin olarak duyup Amaç, magazin olarak duyup geçtiğiniz bu çağdışı olayları, mantığı ve uygulamaları, bu engellenememeleri, daha yakınınızda, ruhunuzda, beyninizde duyumsamanızın ve çözüme katkıda bulunabilmenizin önünü açmaktır sanırım. Bunu şiddet içermeyen ama sarsan bir tokat olarak da algılayabilirsiniz!
Yıllar önce, Doğu sınırımızdaki bir kentte, genç hâkim ve savcılarla sohbet ederken şöyle dert yanmışlardı: Hocam buralarda biz devletin yolladığı memur vb. insanların konularına bakarız. Yerel halk, olayları kendi aşiret törelerine göre çözümler. Örneğin bir aşiretin adamı, öteki aşiretten birini öldürürse, sizce kuşkusuz öldüren haksızdır ve ceza görmesi gerekir değil mi? Oysa buralarda, bir kan davasına neden olduğu için ölen haksızdır bu nedenle, zavallı karısı, çocuklarını toparlayıp o aşiretten ayrılmak zorunda kalır ve bir çuval şeker ya da pirinç karşılığı, uzaklarda bir yerde, daha küçük bir aşirete kapılanır. Evet 1923'te resmen kurulan Türkiye Cumhuriyetimiz en azından bazı bölgelerde hâlâ aşiretlerin ve tarikatların yönlendirilmesinden, baskı ve eylemlerinden etkileniyor. Ülkemizin çağdaşlaşması, cehaletle, kadınların okutulmamasıyla, berdelle, kumayla, töre cinayetleriyle ve aile meclisi kararlarıyla(!) engelleniyorsa, dünya bizi, başarılarımızla değil, her gün bir başkası ortaya çıkan töre cinayetlerimizle, kafatasçılarımızla tanımaya devam ediyor ve bunca güzellikler yok sayılabiliyorsa, burada bir yanlışlık var demektir!
Vildan Yirmibeşoğlu, Toprağa Düşen Sevdalar'ın önsözünde, yaşanan olayları 'neden?', 'niçin?', 'nasıl?' diye irdeliyor; toplumu, adalet dağıtıcılarını, yasaları sorguluyor, sorularını kendisine ve hepimize yöneltiyor.

Konuşmadığımız ensest
Düz bir mantıkla düşünürsek, şiddet yaşayan kadına hâkimin "Kadının sırtından sopası, karnından sıpası eksik edilmemeli" ya da kitaptaki gibi, kendini aldatan kadını sevdiğini ve affettiğini söyleyen adama, hâkimin "Boynuzların nerede oğlum senin" demesi, karakola şikâyete giden kadına, "Kocandır, döver de sever de" deyip evine göderilmesi, "Kadın kuyruğunu sallamasa ..." söylemi, everilen kız giderken, "Gidişin olsun, gelişin olmasın" diye dönüş yolunun kapatılması ve binlerce benzer olay bize, en büyük sorunun kafalarda olduğunu anlatıyor. Kendi daracık dünyasının kıstırılmışlığından üretilen yorum ve değerlendirmeler, ancak bu kadar sınırlı ve sıra dışı olabilir.
Kanımca töre cinayetlerinin temeli, pek çok şeyde olduğu gibi ekonomiktir ve 'namus' yaftasıyla örtülmek istenmektedir. Öyle ya, gelin kız çıkmazsa, biriyle adı çıkarsa namus adı altında para da gitmiştir. Berdelin de nedeni para-parasızlık değil midir?
Töre cinayeti ya da namus cinayeti diye tanımladığımız ve bu kitabın konusu olan birçok cinayette henüz ensest olgusunu soruşturma cesaretini gösteremiyoruz. Bir yürekli insan da, kitabın yazarı gibi sabırla ensest olgusunun durumunu, yıktığı aileleri, yaşamdan bezdirdiği, intihara giden genç kızları incelese ve namus bekçisi edasıyla ortalığı kasıp kavuranların gerçek konumlarıyla, onları yok sayan bizlerin yüzleşmesini sağlasa...
Evlilik içi tecavüz
Toprağa Düşen Sevdalar, önsözü ve yorumlarıyla, rapor özetleriyle çok güzel bir Türkçeyi de sergiliyor. Bir öğretim görevlisi ve bir hukukçunun aynı zamanda şiirsel ve edebiyata yakın kimliğine ait ipuçları da veriyor. Meraklı bir okuyucuysanız, kitapta kadınların haklarını almaları için toplumda eşit bireylere dönüşmeleri için, bireysel ya da örgütsel olarak ne denli savaşım verdiklerinin de öyküsünü bulabilirsiniz.
Erkek egemen toplumda, birkaç yıl öncesinde, kadın-erkek hiç kimsenin algılamadığ, var saymadığı 'evlilik içi tecavüz' olgusunun, konuşulabilir ve yasalar karşısında suç oluşturur olmasının kabulü bile bir devrim niteliğindedir.Bu kitap bize son durum değerlendirmesinin yanında, daha nelerin yasalaşması gerektiğini de anlatıyor.
Aslolan ise kadınla erkeğin, eşit bireyler oluşunun içselleştirilmesidir. Bu ise kadınların eğitimli ve ekonomik özgürlüğünü kazanmış olmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Ülkemizde hiçbir ayırım yapmadan herkese fırsat eşitliğini tanıyabileceğimiz olanakları yaratmadan, çağdışı tarikat ve aşiret düzenini ve egemenliğini kırmadan, salt kâğıt üzerinde yasalar yaparak istenilen sonuca varmamız olanaksızdır.
Toprağa Düşen Sevdalar'ın tek tek acıklı öykü-karar zabıtları bizlere bu gerçeği en açık şekliyle veriyor. Usuna, ellerine sağlık Vildan Yirmibeşoğlu, yılmadan çalışıp gerçekleri şiddet içermeyen birer tokat gibi bize sunmaya, kendi küçükkendi küçük dünyasında bir ot gibi yaşamayı yaşam sananları sarsmaya devam et. Tüm toprak üstü ve toprak altı sevdalar adına emeğine sonsuz teşekkürler.

TÜRKAN SAYLAN: ÇYDD Genel Başkanı

* * * * *


TOPRAĞA DÜŞEN SEVDALAR
Vildan Yirmibeşoğlu, Hürriyet Gazetesi Yayınları, 2007, 299 sayfa, 10 YTL.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03470612 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.