Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Evlat Edinme Yargıtay Kararları

Yanıt
Konu Notu: 6 oy, 4,33 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-05-2005, 13:00   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Evlat Edinme Yargıtay Kararları

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/4
K. 2005/3125
T. 2.3.2005

• EVLAT EDİNME ( Evlat Edinilen İle Evlat Edinen Arasında En Az 18 Yaş Farkı Bulunması Şartı )

• YAŞ FARKI ŞARTI ( Evlat Edinilen İle Evlat Edinen Arasında - En Az 18 Yaş Fark Bulunması Gereği )

4721/m.308

ÖZET : 4721 sayılı Medeni Kanunun 308. maddesi gereğince evlat edinilenin, evlat edinenden en az onsekiz yaş küçük olması şarttır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacılar Zekine Şahin ve Hüseyin Şahin müştereken verdikleri 19.01.2004 tarihli dava dilekçesi ile küçüklüğünden beri yanlarında bulunan davalı Göksel Şahin'i evlat edinmelerine izin verilmesini istedikleri, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 308. maddesinde "Evlat edinilenin, evlat edinenden en az onsekiz yaş küçük olması şarttır." hükmü mevcuttur.

Dosyada mevcut nüfus kayıt örneklerinden, davacı Zekine'nin 01.01.1965, davacı Hüseyin'in 20.01.1964 doğumlu olup, dava ve hüküm tarihinde ergin olan 20.11.1980 doğumlu davalı ile aralarındaki yaş farkının onsekiz yıldan az olduğu anlaşılmaktadır.

Mahkemece, yasal şartın oluşmaması nedeniyle davacıların davasının reddine karar verilmesi gerekirken Medeni Kanunun 308. maddesi hükmüne aykırı olarak davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 02.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır.

www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 10-05-2005, 13:12   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/4013
K. 2004/5129
T. 22.4.2004

• EVLAT EDİNME ( Küçüğün Evlat Edinilebilmesi için Evlat Edinen Tarafından Bir Yıl Süreyle Bakılmış ve Eğitilmiş Olması ile Evlat Edinmede Herhalde Küçüğün Yararının Bulunması Şartı )

• ANA BABANIN RIZASI ( Evlat Edinilebilmesi için Küçüğün Ana ve Babasının Rızasının Alınmasının Zorunlu Olması )

• KÜÇÜĞE KARŞI ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Küçüğe Karşı Özen Yükümlülüğünü Yerine Getirmeyen Ana ve Babanın Evlat Edinmede Rızasının Aranmaması )

• EVLAT EDİNME KARARI ( Ancak Koşulların Kapsamlı Şekilde Araştırılması Evlat Edinen İle Edinilenin Dinlenmeleri ve Gerektiğinde Uzmanların Görüşünün Alınmasından Sonra Verileceği )

4721/m.305,309,311/son,316
4787/m.5

ÖZET : Evlat edinme kararı verilmeden önce; evlat edinenler ile evlatlığa alınmak istenilen ve ana babasının kişisel özellikleri, öğrenim durumları geçmiş meslek ve iş yaşantıları, halen yaptıkları işler, çocuğa sağlayacakları sosyal güvenceler ailelerin gelir durumları, sahip oldukları mal varlıkları, sağlık durumları, evlilik yaşantıları evlat edinmeye ne kadar hazır oldukları, yaşanılan evin niteliği, yaşam biçimleri, beklentileri etraflı şekilde araştırılmalı gerektiğinde mahkemenin bünyesindeki uzmandan bunun bulunmaması halinde diğer kamu kuruşlarında çalışanlardan görüş ve rapor alınır.

Annenin küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, ananın karşı koymasının dürüstlük kuralı ile bağdaşıp bağdaşmayacağı bu deliller karşısında değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacılar küçük Nazlıcan'ın evlat edinilmesine karar verilmesini istemişlerdir.

Medeni Kanunun 305. maddesi; bir küçüğün evlat edinilebilmesi için, evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olmasının gerektiğini, evlat edinmede herhalde küçüğün yararının bulunmasının şart olduğunu, 309. maddesi evlat edinilebilmesi için küçüğün ana, babasının rızasının alınmasının zorunlu olduğunu, 311/son maddesi; küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen ana, babanın rızasının aranmayacağını 316. maddesi de; evlat edinmeye ancak esaslı sayılan durum ve koşulların kapsamlı bir şekilde araştırılmadan, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verileceğini hükme bağlamıştır.

Evlat edinme kararı verilmeden önce; evlat edinenler ile evlatlığa alınmak istenilen ve ana babasının kişisel özellikleri, öğrenim durumları geçmiş meslek ve iş yaşantıları, halen yaptıkları işler, çocuğa sağlayacakları sosyal güvenceler ailelerin gelir durumları, sahip oldukları mal varlıkları, sağlık durumları, evlilik yaşantıları evlat edinmeye ne kadar hazır oldukları, yaşanılan evin niteliği, yaşam biçimleri, beklentileri etraflı şekilde araştırılmalı gerektiğinde mahkemenin bünyesindeki uzmandan bunun bulunmaması halinde diğer kamu kuruşlarında çalışanlardan ( özellikle Sosyal Hizmet ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesindekilerden ) görüş ve rapor alınıp, ( 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanununun 5. maddesi ) Annenin küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, ananın karşı koymasının dürüstlük kuralı ile bağdaşıp bağdaşmayacağı bu deliller karşısında değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre de diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır.

www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 10-05-2005, 13:14   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ


E. 2004/14154
K. 2004/15751
T. 27.12.2004

• EVLAT EDİNME ( Eşlerin Tek Başına - Birlikte Evlat Edinilmesinin Mümkün Olmadığını İspat Koşulları )

• EŞLERİN TEK BAŞINA EVLAT EDİNMESİ ( Birlikte Evlat Edinilmesinin Mümkün Olmadığını İspat Koşulları )

• EVLAT EDİNME KARARI ( Hakimin Karar Vermeden Önce Yapması Gereken Araştırmalar )

• KÜÇÜĞÜN EVLAT EDİNİLMESİ ( Hakimin Karar Vermeden Önce Durum ve Koşulları Kapsamlı Biçimde Araştırma Zorunluluğu )
4721/m.307/2,316

ÖZET : 4721 sayılı TMK.nun 307/2. maddesinde eşlerin tek başına evlat edinmesi düzenlenmiştir. Buna göre; otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi yada mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebilir. Bu yasal şartlar oluşmadan evli olan kişi tek başına evlat edinemez.

Bununla birlikte, 316. maddede evlat edinme kararı vermeden önce hakime araştırma yükümlülüğü getirilmiştir. Buna göre, hakim evlat edinme kararı vermeden önce durum ve koşulları kapsamlı bir biçimde araştırmalı, gerekirse uzmanların görüşünü almalıdır. Araştırmanın, evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığına, karşılıklı ilişkilerine, ekonomik durumlarına, evlat edinenin eğitme yeteneğine, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkilerine yönelik olması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun tek başına evlat edinmeyi düzenleyen 307. maddesinin 2. fıkrasına göre otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi yada mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebilir.

Dosyadaki nüfus kaydından evli olduğu anlaşılan davacının, yukarıda anılan madde uyarınca tek başına evlat edinebilmesi için gereken yasal şartları oluşmadığı görülmüştür.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken Türk Medeni Kanunun 307/2. maddesi hükmüne aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Kabule göre ise;

Aynı Kanunun evlat edinme kararı vermeden önce hakime araştırma yükümlülüğü getiren 316. maddesinde;

""Evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir.

Araştırma özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir"" hükmü mevcuttur.

Mahkemece, sözü edilen maddede öngörüldüğü şekilde kapsamlı bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 27.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------

Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır.www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 10-05-2005, 13:16   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/1948
K. 2003/3186
T. 10.3.2003

• EVLAT EDİNME DAVALARI ( Görevli Mahkeme - 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Evlat Edinme Davaları - 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre )

• EVLAT EDİNMEYE İZİN ( 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu İle İzin Kararı Verilmesi Usulünün Kaldırıldığı )

4721/m.315
1086/m.8/5
469/m.3

ÖZET : 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile, evlat edinmeye izin kararı verilmesi usulü kaldırılmıştır. Evlat edinme davalarında görevli mahkeme bu sebeple Sulh Hukuk Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesidir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacıların 22.3.2002 tarihli dava dilekçesi ile küçük Tevfik U.'u evlat edinmelerine izin verilmesini istedikleri, mahkemece davanın kabulü ile davacıların adı geçen kişiyi evlat edinmelerine karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

469 sayılı Mehakimi Şer'iyenin İlgasına ve Mehakim Teşkilatına Ait Ahkamı Muaddil Kanunun 3. maddesinde "Asliye Mahkemeleri, Sulh Mahkemelerinin selahiyetleri haricinde kalan bilcümle hukuk, ceza ticaret davalarını usul ve kanuna tevfikan kabili temyiz olmak üzere görür." Hükmü mevcuttur.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8. maddesinin 5. bendinde evlenmeye ve evlat edinmeye izin verilmesi isteklerinin Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceği açıklanmıştır.

1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 315. maddesi ile "evlat edinme kararı, evlat edinenin oturma yeri; birlikte evlat edinmede eşlerden birinin oturma yeri mahkemesince verilir. Mahkeme kararıyla birlikte evlatlık ilişkisi kurulmuş olur." Hükmü getirilerek, evlat edinmeye izin kararı verilmesi usulü kaldırıldığından, evlat edinme davalarında görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi değil anılan hükümler gereğince Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu nazara alınarak; re'sen dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken esasa girilerek, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------

Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır.www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------
Old 08-06-2005, 15:54   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2243
K. 2004/3324
T. 17.3.2004

• EVLAT EDİNME TALEBİ ( Bu Konuda Özel Yetki Bulunmayan Genel Vekaletnameye Dayalı Başvurunun Geçersiz Olması )

• GENEL VEKALETNAMEYE DAYANARAK VEKİL TARAFINDAN YAPILAN EVLAT EDİNME BAŞVURUSU ( Geçersiz Olması ve Müvekkil İcazet Vermezse Sonuç Doğurmayacağı )

• VEKİLİN GENEL DAVA VEKALETNAMESİNE DAYANARAK YAPTIĞI EVLAT EDİNME BAŞVURUSU ( Geçersiz Olması ve Müvekkil İcazet Vermezse Sonuç Doğurmayacağı )

• ÖZEL VEKALETNAME ŞARTI ( Vekil Vasıtasıyla Evlat Edinme Başvurusunda Bulunulabilmesi İçin )

• VEKALET İLİŞKİSİNİN SONA ERMESİ ( Müvekkilin Ölümü - Vekilin Temyiz Talebinin Reddi Gereği )

• MÜVEKKİLİN ÖLÜMÜ ( Vekalet İlişkisinin Sona Ermesi - Vekilin Temyiz Talebinin Reddi Gereği )

4721/m.305
818/m.35,397/1

ÖZET :1- Evlat edinme başvurusundan sonra evlat edinen ölmüştür. Ölümle vekalet ilişkisi sona ermiştir. Vekilin evlat edineni temsil yetkisi kalmamıştır. Bu bakımdan davacı vekilinin temyiz talebinin reddi gerekir.

2- Evlat edinme başvurusu, evlat edinenin vekili eliyle yapılmıştır. Evlat edinme münhasıran şahsa bağlı haklardan olup, müteveffa tarafından verilen vekaletnamede vekile bu hususta açık bir yetki verilmemiştir. Vekaletnamesinde "evlat edinme" hususunda yetkisi bulunmayan vekilin müvekkili adına genel dava vekaletnamesiyle yaptığı evlat edinme başvurusu, sonradan evlat edinen tarafından icazet verilmedikçe sonuç doğurmaz. Evlat edinenin davaya icazeti bulunmamaktadır. Bu bakımdan davanın reddi doğrudur.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Evlat edinme başvurusundan sonra evlat edinen 1.10.2003 tarihinde ölmüştür. Ölümle vekalet ilişkisi sona ermiştir. ( BK. md. 397/1, 35 ) Vekilin evlat edineni temsil yetkisi kalmamıştır. Bu bakımdan davacı vekili avukat Özlem Altan'ın temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.

2-Evlat edinme başvurusu, evlat edinenin vekili eliyle yapılmıştır. Evlat edinme münhasıran şahsa bağlı haklardan olup, müteveffa tarafından verilen vekaletnamede vekile bu hususta açık bir yetki verilmemiştir. Vekaletnamesinde "evlat edinme" hususunda yetkisi bulunmayan vekilin müvekkili adına genel dava vekaletnamesiyle yaptığı evlat edinme başvurusu, sonradan evlat edinen tarafından icazet verilmedikçe sonuç doğurmaz. Evlat edinenin davaya icazeti bulunmamaktadır. Bu bakımdan davanın reddi, sonucu itibarıyla doğrudur.

SONUÇ : 1-Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin yukarıda l. bentte gösterilen sebeple REDDİNE,

2-Davalının temyizi ile ilgili olarak da, hükmün 2. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcını yatıran davacıya geri verilmesine, 17.03.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 08-06-2005, 15:58   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/11327
K. 2004/12334
T. 25.10.2004

• EVLAT EDİNME ( Küçüğün Nüfusa Kayıtlı Olmaması - Mahkemece Çocuğun Nüfusa Kaydının Yaptırılması İçin Davacılar ve Kayyıma Süre Verilmesi Gereği )

• NÜFUSA KAYITLI OLMAYAN ÇOCUĞUN EVLAT EDİNİLMESİ ( Çocuğun Nüfusa Kaydının Yaptırılması İçin Davacı ve Kayyıma Süre Verilerek Sonuca Göre işlem Yapılacağı )

4721/m. 305
1587/m. 16
ÖZET : Evlat edinilecek küçüğün nüfusa kayıtlı olmadığından bahisle dava reddedilmiştir. Mahkemece çocuğun nüfusa kaydının yaptırılması için davacılar ve kayyıma önel verilmesi sonucunun beklenmesi, delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Evlat edinilecek küçüğün nüfusa kayıtlı olmadığından bahisle dava reddedilmiştir. Mahkemece çocuğun nüfusa kaydının yaptırılması için davacılar ve kayyıma önel verilmesi ( Nüfus Kan. mad. 16 ) sonucunun beklenmesi, delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken davanın yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamına göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 09-07-2005, 19:48   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/5460
K. 2004/6389
T. 17.5.2004

• EVLAT EDİNMEYE İZİN ( Davacının Evlat Edinmeye Ne Kadar Hazır Olduğu Yaşanılan Evin Niteliği Yaşam Biçimleri ve Beklentilerinin Etraflı Şekilde Araştırılması Gereği )

• EVLAT EDİNME ( Şartları - Gerektiğinde Mahkemenin Bünyesindeki Uzmanlardan Bulunmaması Halinde Diğer Kamu Kuruluşunda Çalışanlardan Görüş ve Rapor Alınması Gereği )

4721/m. 305, 308, 316

ÖZET :Evlat edinme kararı verilmeden önce, evlat edinen ile evlatlığa alınmak istenilen ana babanın kişisel özellikleri, öğrenim durumları, geçmişte meslek ve iş yaşantıları, halen yaptıkları işler, küçüğe sağlanacak sosyal güvenceler, ailelerin gelir durumları, sahip oldukları mal varlıkları, sağlık durumları, davacının evlat edinmeye ne kadar hazır olduğu yaşanılan evin niteliği, yaşam biçimleri ve beklentileri etraflı şekilde araştırılmalı, gerektiğinde mahkemenin bünyesindeki uzmanlardan, bunun bulunmaması halinde diğer kamu kuruluşunda çalışanlardan görüş ve rapor alınıp delillerin birlikte değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı, küçük Kasım'ın evlat edinilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davacı tanığı, tarafların 8 yıl beraber yaşadıklarını beyan etmişse de, başkaca da bir delil sunulmamıştır.

Medeni Kanunun 305. maddesi; bir küçüğün evlat edinilebilmesi için, evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitiminin olmasının gerektiğini, evlat edinmede her halde küçüğün yararının bulunmasının şart olduğunu, 308. maddesi; ayırt etme gücüne sahip olan küçüğün rızasının alınmasını, yine 309. maddesi evlat edinilebilmesi için küçüğün ana ve babasının da rızasının alınmasının zorunlu olduğunu, 316. maddesi de; evlat edinmeye ancak esaslı sayılan durum ve koşulların kapsamlı bir şekilde araştırılmadan, evlat edinenle edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verileceğini hükme bağlamıştır.

Evlat edinme kararı verilmeden önce, evlat edinen ile evlatlığa alınmak istenilen ana babanın kişisel özellikleri, öğrenim durumları, geçmişte meslek ve iş yaşatıları, halen yaptıkları işler, küçüğe sağlanacak sosyal güvenceler, ailelerin gelir durumları, sahip oldukları mal varlıkları, sağlık durumları, davacının evlat edinmeye ne kadar hazır olduğu yaşanılan evin niteliği, yaşam biçimleri ve beklentileri etraflı şekilde araştırılmalı, gerektiğinde mahkemenin bünyesindeki uzmanlardan, bunun bulunmaması halinde diğer kamu kuruluşunda çalışanlardan ( özellikle Sosyal Hizmet ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesindekilerden )görüş ve rapor alınıp ( 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanununun 5. maddesi )delillerin birlikte değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma sebebine göre de diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.05.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 07-08-2005, 22:55   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/3906
K. 2005/6899
T. 28.4.2005

• EVLAT EDİNMEYE İZİN VERİLMESİ TALEBİ ( Özen Yükümlülüğünü Yerine Getirmeyen Babanın Evlat Edinmeye Karşı Çıkmasının Dürüstlük Kuralıyla Bağdaşmaması - Babanın Muvafakatinin Aranmayacağı )

• DÜRÜSTLÜK KURALINA MUHALEFET ( Çocuğa Karşı Özen Yükümlülüğünü Yerine Getirmeyen Babanın Evlat Edinmeye de Karşı Çıkması - Babanın Muvafakatinin Aranmayacağı )

• ÇOCUĞA KARŞI ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMEYEN BABA ( Evlat Edinilmeye Muvafakat Etmemesinin Dürüstlük Kuralıyla Bağdaşmaması - Babanın Muvafakatinin Aranmayacağı )

• BABANIN ÇOCUĞA KARŞI ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMEDİĞİ HALDE EVLAT EDİNİLMEYE DE KARŞI ÇIKMASI ( Dürüstlük Kuralıyla Bağdaşmaması - Babanın Muvafakatinin Aranmayacağı )

4721/m. 309, 311/son

ÖZET : Annenin ve babanın küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, babanın karşı koymasının dürüstlük kuralı ile bağdaşıp bağdaşmayacağı boşanma dosyası da incelenip bu deliller değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacılar küçük Süleyman'ın evlat edinilmesine karar verilmesini istemişlerdir.

Medeni Kanunun 305. maddesi; bir küçüğün evlat edinilebilmesi için, evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olmasının gerektiğini, evlat edinmede herhalde küçüğün yararının bulunmasının şart olduğunu, 309. maddesi evlat edinilebilmesi için küçüğün ana, babasının rızasının alınmasının zorunlu olduğunu, 311/son maddesi; küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen ana, babanın rızasının aranmayacağını 316. maddesi de; evlat edinmeye ancak esaslı sayılan durum ve koşulların kapsamlı bir şekilde araştırılmadan, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verileceğini hükme bağlamıştır.

Evlat edinme kararı verilmeden önce; evlat edinenler ile evlatlığa alınmak istenilen ve ana babasının kişisel özellikleri, öğrenim durumları geçmiş meslek ve iş yaşantıları, halen yaptıkları işler, çocuğa sağlayacakları sosyal güvenceler ailelerin gelir durumları, sahip oldukları mal varlıkları, sağlık durumları, evlilik yaşantıları evlat edinmeye ne kadar hazır oldukları, yaşanılan evin niteliği, yaşam biçimleri, beklentileri etraflı şekilde araştırılmalı gerektiğinde mahkemenin bünyesindeki uzmandan bunun bulunmaması halinde diğer kamu kuruşlarında çalışanlardan ( özellikle Sosyal Hizmet ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesindekilerden ) görüş ve rapor alınıp, ( 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanununun 5. maddesi ) Annenin ve babanın küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, babanın karşı koymasının dürüstlük kuralı ile bağdaşıp bağdaşmayacağı boşanma dosyası da incelenip bu deliller değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz yönlerinin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28.04.2005 per.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 16-11-2005, 21:24   #9
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/9794
K. 2005/11750
T. 12.9.2005

• EVLAT EDİNME ( Evlat Edinenin Diğer Çocukları Dinlenmeden Evlat Edinme İle İlgili Tavır ve Düşünceleri Değerlendirilmeden Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulmasının Usul ve Yasaya Aykırılığı )

• EVLAT EDİNENİN ÇOCUKLARI ( Dinlenmeden Evlat Edinme İle İlgili Tavır ve Düşünceleri Değerlendirilmeden Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulmasının Usul ve Yasaya Aykırılığı )

• ÇOCUKLAR DİNLENİLMEDEN ANA VE BABANIN EVLAT EDİNMELERİ ( Usul ve Yasaya Aykırılığı )

4721/m.305/2, 316/3

ÖZET : Mahkemece, evlat edinenin diğer çocukları dinlenmeden, evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri değerlendirilmeden, evlat edinmenin bu çocukların yararlarını hakkaniyete aykırı bir biçimde zedeleyip zedelemeyeceği konusunda yeterli araştırma yapılmadan, evlat edinmeye muvafakat ettikleri konusunda evlat edinen ve tanığın beyanları ile yetinilerek eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekilince 19/3/2004 tarihinde açılan davada, davalılardan Hatice Tokdil'in velayeti altında bulunan 23/7/1993 doğumlu Merve Çalhan'ın davacı tarafından evlat edinilmesine karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 305. maddesinin 2. fıkrasında;

"Evlat edinmenin her halde küçüğün yararına bulunması ve evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi de gerekir."

Aynı Kanunun 316. maddesinin 3. fıkrasında ise;

"Evlat edinenin altsoyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir" hükümleri mevcuttur.

İncelenen dosyada bulunan davacıya ait nüfus kayıt örneğinden, davacının davalı Hatice Tokdil haricinde Mustafa ve Nurten Tokdil adlı iki çocuğunun daha bulunduğu anlaşılmaktadır.

Mahkemece, evlat edinenin diğer çocukları Mustafa ve Nurten Tokdil dinlenmeden, evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri değerlendirilmeden, evlat edinmenin bu çocukların yararlarını hakkaniyete aykırı bir biçimde zedeleyip zedelemeyeceği konusunda yeterli araştırma yapılmadan, evlat edinmeye muvafakat ettikleri konusunda evlat edinen ve tanığın beyanları ile yetinilerek eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------
Old 04-12-2005, 18:39   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/12256
K. 2005/14885
T. 26.10.2005

• EVLAT EDİNME ( Evli Bir Kimsenin Ancak Eşinin Rızasıyla Evlat Edinebileceği - Eşin Rızası Alınmadan Hüküm Kurulmasının Kanuna Aykırılığı )

• EVLİ KİŞİLERİN EVLAT EDİNMELERİ ( Eşin Rızası Alınmadan Hüküm Kurulmasının Kanuna Aykırılığı - Ancak Eşinin Rızasıyla Evlat Edinebileceği )

4721/m. 313

ÖZET : Türk Medeni Kanununun 313. maddesinin ikinci fıkrasında "Evli bir kimse ancak eşinin rızasıyla evlat edinilebilir." hükmü yer almaktadır. Eşin rızası alınmadan hüküm kurulması kanuna aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun evlat edinme kararı vermeden önce hakime araştırma yükümlülüğü getiren 316. maddesinde;

"Evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ve edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir.

Araştırma özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir." hükmü mevcuttur.

Mahkemece, evlat edinmek isteyen davacı dinlenmeden ve sözü edilen maddede öngörüldüğü şekilde kapsamlı araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

Diğer taraftan;

Dosyada mevcut nüfus kayıt örneğinden, evlat edinilmek istenilen davalının evli olduğu anlaşılmaktadır.

Anılan Kanunun 313. maddesinin ikinci fıkrasında "Evli bir kimse ancak eşinin rızasıyla evlat edinilebilir." hükmü yer almaktadır. Eşin rızası alınmadan hüküm kurulması da kanuna aykırıdır.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararma bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------
Old 05-05-2006, 11:36   #11
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/17017
K. 2006/1201
T. 9.2.2006

• EVLAT EDİNME ( Evlat Edinmeye İzin Kararı Verilmesi Usulü Kaldırılmış Olmasına Rağmen Mahkemece Evlat Edinmeye İzin Verilmesi Şeklinde Karar Verilmesinin Usul ve Yasaya Aykırılığı )

• ERGİN VE KISITLILARIN EVLAT EDİNİLMESİ ( Evlat Edinenin Altsoyunun Bulunmama Koşulunun Kaldırıldığı )

• EVLATLIK İLİŞKİSİ ( Evlat Edinenin Oturma Yeri Birlikte Evlat Edinmede Eşlerden Birinin Oturma Yeri Mahkemesinin Vereceği Evlat Edinme Kararı İle Kurulacağı )

4721/m.313/1,315

ÖZET : 4721 sayılı TMK'nın 315. maddesi ile, evlatlık ilişkisinin, evlat edinenin oturma yeri; birlikte evlat edinmede eşlerden birinin oturma yeri mahkemesinin vereceği evlat edinme kararı ile kurulacağı hükmü getirilerek, evlat edinmeye izin kararı verilmesi usulü kaldırılmış olmasına rağmen mahkemece evlat edinmeye izin verilmesi şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Öte yandan, 4721 sayılı TMK'nın 313/1. maddesinde yapılan değişiklikle, ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesinde evlat edinenin, altsoyunun bulunmama koşulu kaldırılmıştır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Türk Medeni Kanununun 313/1. maddesine yönelik kanun yararına bozma isteminin anılan maddenin 5399 sayılı yasa ile 15/7/2005 tarihinde değiştirmiş ve altsoyunun bulunmama koşulunun kaldırılmış bulunmasına göre bu konuya yönelik kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

2- Medeni Kanunun 313/2. fıkrası hükmü gereğince evlat edinilenin eşinin rızası alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Diğer taraftan 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 315. maddesi ile "Evlat edinme kararı, evlat edinenin oturma yeri; birlikte evlat edinmede eşlerden birinin oturma yeri mahkemesince verilir. Mahkeme kararıyla birlikte evlatlık ilişkisi kurulmuş olur." Hükmü getirilerek, evlat edinmeye izin kararı verilmesi usulü kaldırılmış olmasına rağmen mahkemece, davacıların Hasan'ı evlatlık olarak almalarına izin verilmesi şeklinde verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün 2. bentte gösterilen nedenlerle sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, sair temyiz isteminin 1. bentte gösterilen nedenlerle REDDİNE, 09.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 08-06-2006, 11:57   #12
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/19713
K. 2006/4349
T. 29.3.2006

• EŞİN EVLAT EDİNMEYE İZNİ ( Davacının İki Yılı Aşkın Süreden Beri Eşinden Ayrı Yaşamakta Olması Yüzünden Birlikte Evlat Edinmesinin Mümkün Olmadığını İspat Etmesi Halinde Tek Başına Evlat Edinebildiği )

• EŞLERİN EVLAT EDİNMESİ ( Otuz Yaşını Doldurmuş Olan Eş Diğer Eşin Ayırt Etme Gücünden Sürekli Olarak Yoksunluğu veya İki Yılı Aşkın Süreden Beri Nerede Olduğunun Bilinmemesi Halinde Tek Başına Evlat Edinebildiği )

• TEK BAŞINA EVLAT EDİNME ( Davacının İki Yılı Aşkın Süreden Beri Eşinden Ayrı Yaşamakta Olması Yüzünden Birlikte Evlat Edinmesinin Mümkün Olmadığını İspat Etmesi Halinde Tek Başına Evlat Edinebildiği )

4721/m.306,307/2

ÖZET : Eşler, kural olarak birlikte evlat edinebilirler. Ancak, otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebilir.

Olayda, davacının eşi, duruşmaya gelerek davaya muvafakat ettiğine ilişkin beyanda bulunduğundan, eşlerin tek başına evlat edinebilmesi için öngörülen yasal şartlar oluşmamıştır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 306. maddesinin birinci fıkrasında yer alan hüküm ile eşlerin, ancak birlikte evlat edinebilecekleri öngörülmüştür.

Anılan Kanunun "Tek başına evlat edinme" kenar başlığını taşıyan 307. maddesinin 2. fıkrasında da "otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebilir." Hükmüne yer verilmiştir.

Davacının eşi Sedat Süalp'in, duruşmaya gelerek davaya muvafakat ettiğine ilişkin beyanda bulunduğu anlaşılmış olup, eşlerin tek başına evlat edinebilmesi için öngörülen yasal şartların oluşmamasına rağmen, mahkemece TMK'nın 307/2. maddesi hükmüne aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 29.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 08-06-2006, 11:59   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/19285
K. 2006/3858
T. 21.3.2006

• EVLAT EDİNME ( Yaş Farkı ve Davalının Küçükken En Az Beş Yıl Süre İle Davacıların Bakım Gözetim ve Eğitiminde Olduğuna Dair Bir Delilin de Bulunması Gereği )

• EVLAT EDİNİLENİN EVLAT EDİNENDEN DAHA BÜYÜK OLMASI ( Medeni Kanunun 308. Maddesindeki Şartın Gerçekleşmediğinin Gözetilmesi Zorunluluğu )

• EVLAT EDİNEN ( Evlat Edilenenle Küçükken En Az Beş Yıl Süre İle Bakım Gözetim ve Eğitiminde Olması Gerektiği - Medeni Kanun Md. 313 1. fıkrasının 1, 2 ve 3. Bentlerindeki Şartlar )

4721/m.308, 313/1-3

ÖZET : Evlat edinilenin evlat edinenden daha büyük olduğu ve bu nedenle Medeni Kanunun 308. maddesindeki şartın gerçekleşmediği gözetilmeksizin davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Davacılar ile davalının daha önce ve halen birlikte oturmadıkları, davalının küçükken en az beş yıl süre ile davacıların bakım, gözetim ve eğitiminde olduğuna dair bir delilin de bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece, Medeni Kanunun 313. maddesinin 1. fıkrasının 1, 2 ve 3. bentlerinde belirtilen şartların mevcut olmadığı düşünülmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet B aşsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacılar Hatice Misiroğlu ve Nafiz Misiroğlu müştereken verdikleri 14/4/2005 tarihli dava dilekçesi ile davalı Sevim Musaoğlu'nu evlat edinmelerine izin verilmesini istedikleri, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 308. maddesinde "evlat edinilenin, evlat edinenden en az onsekiz yaş küçük olması şarttır" hükmü mevcuttur.

Dosyada mevcut nüfus kayıt örneklerinden, davacı Hatice'nin 1/7/1959 doğumlu olup, 1958 doğumlu davalı Sevim'den küçük olduğu anlaşılmaktadır.

Evlat edinilen Sevim'in evlat edinen Hatice'den daha büyük olduğu ve bu nedenle Medeni Kanunun 308. maddesindeki şartın gerçekleşmediği gözetilmeksizin davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

Diğer taraftan; anılan Kanunun 313. maddesinde ergin ve kısıtlıların hangi hallerde evlat edinilebileceği düzenlenmiştir.

Dosya içeriğinden, davacılar ile davalının daha önce ve halen birlikte oturmadıkları, davalının küçükken en az beş yıl süre ile davacıların bakım, gözetim ve eğitiminde olduğuna dair bir delilin de bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece, Medeni Kanunun 313. maddesinin 1. fıkrasının 1, 2 ve 3. bentlerinde belirtilen şartların mevcut olmadığı düşünülmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 21.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 07-07-2006, 10:41   #14
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/1222
K. 2006/7699
T. 17.5.2006

• EVLAT EDİNME ( Şahsa Bağlı Haklardan Olduğu - Vekilin Dava Açabilmesi Yada Açılmış Olan Davayı Takip Edebilmesi İçin Özel Yetkiye Sahip Olması Gerektiği )

• AVUKATA ÖZEL YETKİ VERİLMESİ ZORUNLULUĞU ( Dava Açabilmesi Yada Açılmış Olan Davayı Takip Edebilmesi İçin - Evlat Edinme/Şahsa Bağlı Haklardan Olduğu )

• EVLAT EDİNENİN ALT SOYUNUN BULUNMASI ( Dinlenilmeden Tavır ve Düşünceleri Değerlendirilmeden Yararlarının Hakkaniyete Aykırı Zedelenip Zedelenmeyeceği Konusunda Yeterli Araştırma Yapılmadan Hüküm Kurulamayacağı )

• ALT SOYU BULUNANIN EVLAT EDİNMESİ ( Küçüğün Yararına Bulunması ve Evlat Edinenin Diğer Çocuklarının Yararlarının Hakkaniyete Aykırı Bir Biçimde Zedelenmemesi Gerektiği )

4721/m. 305/2, 316/1-3
1086/m. 60, 62

ÖZET : 1- Evlat edinme işlemi şahsa bağlı haklardan olup, bu konuda vekilin dava açabilmesi yada açılmış olan davayı takip edebilmesi için özel yetkiye sahip olması gerekmektedir. Mahkemece, davacı vekilinden özel yetkili vekaletname istenilerek ibrazı halinde yargılamaya devam edilmesi gerekirken bundan zühul edilerek davanın sonuçlandırılması doğru bulunmamıştır.

2- 4721 Sayılı Kanunun 316. maddesinin 3. fıkrasında; "evlat edinenin alt soyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir." hükmü yer almaktadır.

İncelenen dosyada bulunan davacıya ait nüfus kayıt örneğinden, davacının oğlu Memet haricinde de çocuklarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, evlat edinenin diğer çocukları dinlenmeden, evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri değerlendirilmeden, evlat edinmenin bu çocukların yararlarını hakkaniyete aykırı bir biçimde zedeleyip zedelemeyeceği konusunda yeterli araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : Davacı Zeynep Büyükşahin tarafından 22/1/2002 tarihinde hasımsız olarak açılan davada, oğlu Memet'in çocuğu olan 1/3/1996 doğumlu küçük Ünal Büyükşahin'i evlat edinmesine karar verilmesini istediği, mahkemece küçüğün anne ve babasının rızaları alınarak davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Hükümden sonra yürürlüğe giren 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesinin 1. bendi ile, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısım hariç olmak üzere ikinci kitabı ile 3/12/2001 tarihli ve Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işlerde aile mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin hüküm getirilmiş olduğundan evlat edinme davalarında Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi sona ermiş ise de, dava ve hüküm tarihi itibarıyla 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 315. maddesi hükmü gereğince evlat edinmeye izin kararı verilmesi usulü kaldırılmış olduğundan bu davalara Asliye Hukuk Mahkemesince bakılması gerektiği halde mahkemece, dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

İncelenen dosyadan, davayı davacı Zeynep Büyükşahin'in açtığı, daha sonra Avukat Ali İhsan Kal'a genel vekaletname verdiği, davanın bütün duruşmalarına adı geçen Avukatın katıldığı, davacının yargılama aşamasında vekili tarafından yapılan işlemlere icazet verdiğine ilişkin beyanına rastlanmadığı, herhangi bir belgenin de bulunmadığı görülmüştür.

Evlat edinme işlemi şahsa bağlı haklardan olup, bu konuda vekilin dava açabilmesi yada açılmış olan davayı takip edebilmesi için özel yetkiye sahip olması gerekmektedir. Mahkemece, davacı vekilinden özel yetkili vekaletname istenilerek ibrazı halinde yargılamaya devam edilmesi gerekirken bundan zühul edilerek davanın sonuçlandırılması doğru bulunmamıştır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun evlat edinme kararı vermeden önce hakime araştırma yükümlülüğü getiren 316. maddesinin 1. fıkrasında evlat edinmeye ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verileceği belirtilmiştir.

Mahkemece, yukarıda açıklanan hüküm uyarınca evlat edinen ve edinilen dinlenmeden, kapsamlı bir araştırma yapılmadan davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

Diğer taraftan, anılan Kanunun 305. maddesinin 2. fıkrasında; evlat edinmenin herhalde küçüğün yararına bulunması ve evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi gerektiği belirtilmektedir.

Aynı Kanunun 316. maddesinin 3. fıkrasında ise; "evlat edinenin alt soyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir." hükmü yer almaktadır.

İncelenen dosyada bulunan davacıya ait nüfus kayıt örneğinden, davacının oğlu Memet haricinde de çocuklarının bulunduğu anlaşılmaktadır.

Mahkemece, evlat edinenin diğer çocukları dinlenmeden, evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri değerlendirilmeden, evlat edinmenin bu çocukların yararlarını hakkaniyete aykırı bir biçimde zedeleyip zedelemeyeceği konusunda yeterli araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 17.5.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 07-08-2006, 10:54   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/21494
K. 2006/6874
T. 4.5.2006

• EVLAT EDİNME TALEBİ ( Evlat Edinen Dinlenmeden ve Kapsamlı Bir Araştırma Yapılmadan Davanın Kabulüne Karar Verilmesi Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )

• EVLAT EDİNENİN DİNLENMESİ ZARURETİ ( Evlat Edinme Talebi - Kapsamlı Bir Araştırma Yapılmadan Davanın Kabulüne Karar Verilmesi Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )

• HAKİMİN ARAŞTIRMA YAPMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Evlat Edinme
Kararı Vermeden Önce Evlat Edinmeye Ancak Esaslı Sayılan Her Türlü Durum ve Koşulların Kapsamlı Biçimde Araştırılması ve Evlat Edinen İle Edinilenin Dinlenmeleri Gereği )

• EVLATLIK EDİNMEYE İZİN VERME ( Evlatlık İlişkisi Mahkeme Kararı İle Kurulacağından Mahkemece Evlat Edinilmesine İzin Verilmesine Şeklinde Karar Verilmesi Doğru Görülmediği )

4721/m.315,316

ÖZET : Evlat edinen dinlenmeden ve kapsamlı bir araştırma yapılmadan davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Evlatlık ilişkisi mahkeme kararı ile kurulacağından, mahkemece evlat edinilmesine izin verilmesine şeklinde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekilince 3/9/2002 tarihinde açılan davada, davalılar Hatun ve Ömer Topuzcu'nun velayetleri altında bulunan 23/8/1988 doğumlu İbrahim Topuzcu'nun davacı tarafından evlat edinilmesine izin verilmesinin talep edildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun evlat edinme kararı vermeden önce hakime araştırma yükümlülüğü getiren 316. maddesinin 1. fıkrasında evlat edinmeye ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verileceği belirtilmiştir.

Mahkemece, yukarıda açıklanan hüküm uyarınca evlat edinen dinlenmeden ve kapsamlı bir araştırma yapılmadan davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Ayrıca, anılan Kanunun 315. maddesi gereğince evlatlık ilişkisi mahkeme kararı ile kurulacağından, mahkemece İbrahim Topuzcu'nun Nuriye Yücel tarafından evlat edinilmesine izin verilmesine şeklinde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 4.5.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 11-09-2007, 12:34   #16
av.deryatuna

 
Varsayılan

Evlat edinilmek istenen küçüğün Türkmenistan vatandaşı olması durumunda ne yapılması gerekir. Kanundaki şartların varlığı bu çocuğun evlat eidnilmesi için yeterli midir?
Old 14-03-2009, 14:55   #17
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/13557
K. 2008/13834
T. 22.10.2008

• KÜÇÜKLERİN EVLAT EDİNİLMESİNİN GENEL KOŞULLARI ( Evlat Edinen İle Edinilenin Kişiliği ve Sağlığı Karşılıklı İlişkileri Ekonomik Durumları Evlat Edinenin Eğitme Yeteneği Evlat Edinmeye Yönelten Sebepler ve Aile İlişkileri İle Bakım İlişkilerindeki Gelişmelerin Açıklığa Kavuşturulması Gerektiği )

• KÜÇÜKLERİN EVLAT EDİNİLMESİNDE KOŞULLARIN ARAŞTIRILMASI ( Evlat Edinen İle Edinilenin Kişiliği ve Sağlığı Karşılıklı İlişkileri Ekonomik Durumları Evlat Edinenin Eğitme Yeteneği Evlat Edinmeye Yönelten Sebepler )

• EVLAT EDİNME İSTEMİ ( Evlat Edinmeye Ancak Esaslı Sayılan Her Türlü Durum ve Koşulların Kapsamlı Biçimde Araştırılmasından Evlat Edinen İle Edinilenin Dinlenmelerinden ve Gerektiğinde Uzmanların Görüşünün Alınmasından Sonra Karar Verileceği )

4721/m.305, 316
4787/m.4

ÖZET : Dava evlat edinme istemine ilişkindir. Evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir. Araştırmada özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir. Evlat edinenin altsoyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1 - Dava evlat edinme istemine ilişkindir.

Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere ( TMK.md. 118- 395 ) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır.

Şu halde Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. ( H.G.K 16/11/2005 tarih ve 2/673 - 617 sayılı kararı ) Bu açıklamalar karşısında; davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı ise de; karar kesinleşmiş olduğundan bu husus bozma sebebi yapılmamış yanlışlığa işaret olunmakla yetinilmiştir.

2 - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyizinin incelenmesine gelince;

Davacı Semiha Çiçek vekilince 18/4/2005 tarihinde davalı Nurcan Sürekli'ye karşı açılan evlat edinme davasının yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulü ile davalının 21/6/2001 doğumlu kızı Rüyanur'un davacı tarafından evlat edinilmesine karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun evlat edinme kararı vermeden önce hakime araştırma yükümlülüğü getiren 316. maddesine göre evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir. Araştırmada özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir. Evlat edinenin altsoyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir.

Aynı Kanunun 305. maddesinin ikinci fıkrasında da "evlat edinmenin her halde küçüğün yararına bulunması ve evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi de gerekir" hükmüne yer verilmiştir.

Dosyada mevcut nüfus kaydına göre davacının sağ ve reşit oldukları anlaşılan Halit, Necdet, Necmi ve Necati adlı reşit çocuklarının yukarıda sözü edilen hükümler uyarınca tavır ve düşünceleri ile yararlarının değerlendirilmediği görülmüştür.

Mahkemece, Türk Medeni Kanununun 305. ve 316. maddesi gereğince kapsamlı bir araştırma yapılmadan, davacıların adı geçen çocukları dinlenmeden eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin yukarıda 2.bentte açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 22.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 17-04-2009, 13:02   #18
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/14382
K. 2008/14435
T. 3.11.2008

• EVLAT EDİNME DAVASI ( Davacısı Mahkemece Dinlenmeden Vefat Ettiğine Göre Davanın Reddi Gerektiği )

• DAVACININ ÖLMESİ ( Mahkemece Dinlenmeden Vefat Ettiğine Göre Davanın Reddi Gerektiği - Evlat Edinme Davası )

• ÖLÜM ( Evlat Edinme Davasının Davacısı Mahkemece Dinlenmeden Vefat Ettiğine Göre Davanın Reddi Gerektiği )

• VEFAT ( Evlat Edinme Davasının Davacısı Mahkemece Dinlenmeden Vefat Ettiğine Göre Davanın Reddi Gerektiği )

4721/m.316

ÖZET : Evlat edinme davasının davacısı mahkemece dinlenmeden vefat ettiğine göre, davanın reddine karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı Z. 24.10.2005 tarihinde 1990 doğumlu H. evlat edinmek için dava açmış, 31.12.2005 tarihinde vefat etmiştir.

"Evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir." ( TMK 316/1. madde )

Davacı Z.'nin mahkemece dinlenmeden vefat ettiği nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulü doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Hükmün gösterilen nedenle ( BOZULMASINA ), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 17-04-2009, 13:23   #19
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/5801
K. 2008/9133
T. 23.6.2008

• EVLAT EDİNME ( Küçüğün Annesinin Velayet Altında Bulunması Nedeniyle Yasal Temsilcisine Husumet Yöneltilmesi Gerektiği )

• EVLİLİK DIŞI İLİŞKİDEN DOĞAN ÇOCUK ( Babasının Belirsiz Annesinin İse Ergin Olmadığı Gibi Mahkemece de Ergin Kılınmadığı - Evlat Edinme İstemi/Küçüğün Annesinin Velayet Altında Bulunması Nedeniyle Yasal Temsilcisine Husumet Yöneltilmesi Gerektiği )

• HUSUMET ( Evlat Edinme İstemi - Küçüğün Annesinin Velayet Altında Bulunması Nedeniyle Yasal Temsilcisine Husumet Yöneltilmesi Gerektiği )

• KÜÇÜĞÜN ANNESİNİN VELAYET ALTINDA BULUNMASI ( Evlat Edinme İstemi - Yasal Temsilcisine Husumet Yöneltilmesi Gerektiği )

4721/m.11,12,335/1

ÖZET : Küçüğün, evlilik dışı ilişkiden doğduğu, babasının belirsiz, annesinin ise 1993 doğumlu olup bekar olduğu ve ergin olmadığı gibi mahkemece de ergin kılınmadığı anlaşılmaktadır. Küçüğün annesinin velayet altında bulunması nedeniyle yasal temsilcisine husumet yöneltilmeden, gösterdikleri takdirde delilleri toplanmadan eksik hasım ve eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı kurum; kuruma ait çocuk yuvasında koruma altına alınan 13.3.2006 doğumlu küçük F.'nın, kurum aracılığıyla evlatlık olarak verilebilmesi için annesinin rızasının aranmamasına karar verilmesini istemiştir.

Küçüğün, evlilik dışı ilişkiden doğduğu, babasının belirsiz, annesi A.Ç.'nun ise 5.2.1993 doğumlu olup bekar olduğu ve ergin olmadığı ( TMK.m.11 ) gibi mahkemece de ergin kılınmadığı ( TMK.12 ) anlaşılmaktadır. Küçüğün annesinin velayet altında bulunması nedeniyle ( TMK.md.335/1 ) yasal temsilcisine husumet yöneltilmeden, gösterdikleri takdirde delilleri toplanmadan eksik hasım ve eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin inclenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 15-08-2009, 13:40   #20
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/248
K. 2009/7129
T. 14.4.2009

• EVLATLIK İLİŞKİSİNİN KALDIRILMASI ( Evlat Edinenler Tarafından Evlatlığa Karşı Açıldığı - Evlatlığın Evlat Edinenlere Karşı Mükellef Olduğu Vazifeleri İfada İhmal Göstermesi Evlatlık İlişkisinin Kaldırılmasının Sebebini Oluşturamayacağı )

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Evlatlık İlişkisinin Kaldırılması - Evlatlık İlişkisinin Esasa İlişkin Noksanlıklardan Biriyle Sakat Olması Evlatlık İlişkisinin Kaldırılması Sebebi Olsa da Davanın Bu Sebebin Öğrenilmesinden İtibaren Bir Yıl ve Her Halde Evlat Edinmeden İtibaren Beş Yıl İçinde Açılması Gerektiği )

• EVLATLIĞIN EVLAT EDİNENLERE KARŞI MÜKELLEF OLDUĞU VAZİFELERİ İFADA İHMAL GÖSTERMESİ ( Evlatlık İlişkisinin Kaldırılmasının Sebebini Oluşturamayacağı )

4721/m.313/3, 316, 318, 319
ÖZET : Dava; evlatlık ilişkisinin kaldırılması isteğine ilişkin olup, evlat edinenler tarafından evlatlığa karşı açılmıştır. Evlatlığın evlat edinenlere karşı mükellef olduğu vazifeleri ifada ihmal göstermesi evlatlık ilişkisinin kaldırılmasının sebebini oluşturamaz. Evlatlık ilişkisinin esasa ilişkin noksanlıklardan biriyle sakat olması evlatlık ilişkisinin kaldırılması sebebi olsa da davanın bu sebebin öğrenilmesinden itibaren bir yıl ve her halde evlat edinmeden itibaren beş yıl içinde açılması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava; evlatlık ilişkisinin kaldırılması isteğine ilişkin olup, evlat edinenler tarafından evlatlığa karşı açılmıştır.

Davacılar, evlat edinme kararının Türk Medeni Kanunu'nun 313/3. maddesinde yer alan "evlat edinilenin en az beş yıldan beri evlat edinenlerle aile halinde birlikte yaşamış olması" şartı gerçekleşmeden ve aynı Yasa'nın 316. maddesinde ifade olunan araştırma yapılmadan verildiğini, bu sebeple evlat edinmenin esasa ilişkin noksanlıkla sakat olduğunu ve evlatlığın, evlat edinenlere karşı yasal ve ailevi yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürerek evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını istemişlerdir. Buna göre dava, Türk Medeni Kanunu'nun 318/1. maddesi yanında evlatlığın, evlat edinenlere karşı görevlerini yerine getirmemiş olmasına da dayanmaktadır. Evlat edinme kararı, davacıların başvurusu üzerine verilmiş ve temyiz edilmeyerek 25.11.2004 tarihinde kesinleşmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 258. maddesinde öngörülen evlatlık akdinin iptali müessesesine yer verilmemiştir. Bu nedenle, evlatlığın, evlat edinenlere karşı mükellef olduğu vazifeleri ifada ihmal göstermesi, evlatlık ilişkisinin kaldırılması sebebi oluşturmaz.

Evlatlık ilişkisinin esasa ilişkin noksanlıklardan biriyle sakat olması, evlatlık ilişkisinin kaldırılması sebebidir ( TMK m. 318/1 ). Ancak, davanın evlatlık ilişkisinin kaldırılması sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl ve her halde evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl içinde açılması gerekir. Bu süre hak düşürücü süredir ( TMK m. 319 ) ve hakim tarafından re'sen gözetilir. Dava, 26.07.2006 tarihinde açılmıştır. Evlat edinme kararı, davacıların başvurusu üzerine verildiğine, davacılar esasa ilişkin noksanlığı bildiklerine göre, Türk Medeni Kanunu'nun 319/1. maddesindeki bir yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Davanın açıklanan sebeple reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 03-11-2009, 14:56   #21
Av. Taner BAŞ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No.
2005/1069
Karar No.
2005/3980
Tarihi
15.03.2005

İLGİLİ MEVZUAT
4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/316

KAVRAMLAR
EVLAT EDİNME
EVLAT EDİNENİN BİZZAT DİNLENMESİ

ÖZET
TÜRK MEDENİ KANUNUNUN 316. MADDESİ GEREĞİNCE EVLAT EDİNEN BİZZAT DİNLENMEDEN KARAR VERİLMESİ BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Türk Medeni Kanununun 316. maddesi gereğince evlat edinen bizzat dinlenmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 17-11-2009, 17:50   #22
rain_of_summer

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Habibe YILMAZ KAYAR
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/14382
K. 2008/14435
T. 3.11.2008

• EVLAT EDİNME DAVASI ( Davacısı Mahkemece Dinlenmeden Vefat Ettiğine Göre Davanın Reddi Gerektiği )

• DAVACININ ÖLMESİ ( Mahkemece Dinlenmeden Vefat Ettiğine Göre Davanın Reddi Gerektiği - Evlat Edinme Davası )

• ÖLÜM ( Evlat Edinme Davasının Davacısı Mahkemece Dinlenmeden Vefat Ettiğine Göre Davanın Reddi Gerektiği )

• VEFAT ( Evlat Edinme Davasının Davacısı Mahkemece Dinlenmeden Vefat Ettiğine Göre Davanın Reddi Gerektiği )

4721/m.316

ÖZET : Evlat edinme davasının davacısı mahkemece dinlenmeden vefat ettiğine göre, davanın reddine karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı Z. 24.10.2005 tarihinde 1990 doğumlu H. evlat edinmek için dava açmış, 31.12.2005 tarihinde vefat etmiştir.

"Evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir." ( TMK 316/1. madde )

Davacı Z.'nin mahkemece dinlenmeden vefat ettiği nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulü doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Hükmün gösterilen nedenle ( BOZULMASINA ), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı

4721 sayılı medeni kanunun;

"D - ŞEKİL VE USUL

I. GENEL OLARAK

Madde 315 - Evlat edinme kararı, evlat edinenin oturma yeri; birlikte evlat edinmede eşlerden birinin oturma yeri mahkemesince verilir. Mahkeme kararıyla birlikte evlatlık ilişkisi kurulmuş olur.

Evlat edinme başvurusundan sonra evlat edinenin ölümü veya ayırt etme gücünü kaybetmesi, diğer koşullar bundan etkilenmediği takdirde evlat edinmeye engel olmaz.

Başvurudan sonra küçük ergin olursa, koşulları daha önceden yerine getirilmiş olmak kaydıyla küçüklerin evlat edinilmesine ilişkin hükümler uygulanır."

denilmektedir. Bu sizce bir hukuki çelişki değil midir?
Old 07-11-2010, 22:23   #23
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

6 Kasım 2010 CUMARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 27751

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı : 2004/38

Karar Sayısı : 2009/108

Karar Günü : 9.7.2009

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Köyceğiz Asliye Hukuk Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU : 22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 306. maddesi ile 307. maddesinin ikinci fıkrasının, Anayasa’nın 5., 10., 13. ve 41. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

I- OLAY
Davacı tarafından evlat edinmeye izin verilmesi istemiyle açılan davada, itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçesi şöyledir:

“Davacı tarafından mahkememize açılan evlat edinmeye izin dava dilekçesinde özetle küçük Berfu’nun kendisi tarafından bakıldığını belirterek sadece kendisi için evlat edinmeye izin verilmesini ve buna aykırı hükümler için Medeni Kanun maddelerinin Anayasaya aykırılığının tespit edilerek yüksek mahkemeye iptal için başvurulmasını talep etmiştir.

Mahkememizce davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılıp deliller toplanmış ve davacı dilekçesini tekrarlamıştır. Davacının eşi de davacının tek başına evlat edinmesine rızası olduğunu belirtmiştir. Küçük Berfu’nun annesi de açılan davayı kabul etmiştir. Tarafların nüfus kayıtlarının incelemesinde davacının evli olup müşterek çocuğunun olmadığı tespit edilmiştir. Davalının ise yine mahkememizin 2000/89- 232 sayılı kararıyla boşanmasına hükmedilip velayetin anneye verildiği anlaşılmıştır. Davalının boşandığı eşinin her ne kadar küçük Berfu’nun üzerinde velayet hakkı kalmamış ise de baba sıfatıyla takdiri delil yönünden görüşü alınmak istenmiş ise de, adresine ulaşılamamıştır. 311. madde davacının dava açma sıfatı ve ehliyeti haizdir. Ancak nüfus kayıtlarından da anlaşılacağı üzere evli olup yürürlükteki M.K. uyarınca eşler kural olarak tek başına evlat edinemezler. Yani evli bir eş ancak eşiyle birlikte evlat edinebilir. Yani yürürlükteki mevzuata göre davacının davası kabul edilememektedir. Zaten davacı bu aykırı hükümlerin Anayasaya aykırılığı iddiasında bulunmuştur. Bu ileri sürdüğü hususlar mahkememizce de ciddi görülerek Anayasaya aykırılık hususunda yüksek mahkemeye başvurulmasına karar verilmiştir.

Şöyle ki; yürürlükteki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 305 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 306. madde ise “eşler ancak birlikte evlat edinebilirler; evli olmayanlar birlikte evlat edinemezler” denmektedir. 307/2. madde ise “30 yaşım doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli yoksunluğu veya 2 yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla 2 yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başma evlat edinebilir” hükmü getirilerek istisna hallerini sıralamıştır. Halen yürürlükten kalkmış olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ise eşlerin evlat edinmesine ilişkin hükümlerinde bir kısım farklı düzenlemeler mevcuttu. Mesela 255. maddede “eşlerden birinin evlat edinmesi veya evlatlık alması diğerinin rızasına tabiidir” şeklinde düzenleme olup, eşlerden birinin tek başına evlat edinmesini kapsıyordu. Yani önceki Medeni Kanunda bir eşin tek başına evlat edinmesine kural olarak izin veriyorken yeni Medeni Kanunda bu durum tamamen farklı bir düzenlemeyle kural olarak birlikte evlat edinmeye izin verilmiştir. Böylelikle önceki kanunda verilmiş olan bir hakkın yeni kanunda kısıtlandığı anlaşılmaktadır. Bu da mahkememizde T.C. Anayasasının değişik hükümlerine aykırı olduğu kanaati oluşturmaktadır.

Öncelikle Anayasa 5. maddesinde “devletin temel amaç ve görevleri ... kişinin temel hak ve hürriyetlerini ... Sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.” Hükmü vardır. 10. maddede ise “... Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.” hükmü getirilmiştir. Aynı şekilde 13. maddede temel hak ve hürriyetlerin ancak belirli sebeplerin varlığı halinde Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak sınırlanabileceğini düzenlemiştir. 41. maddede ise ailenin korunması için ve özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alacağını düzenlemiştir.

Medeni Kanun’un 306 ve 307. maddelerinin Anayasaya aykırılığı gerekçelerini ise şöyle sıralayabiliriz; Mülga Türk Kanunu Medenisinde evlat edinme işlemi, izin sonrası sözleşme olarak kabul edilmiştir. Burada evli eşlerden birinin tek başına evlat edinebileceği kabul edilmiştir. Yani kural olarak bu hakkı vermiştir. Yeni Medeni Kanun ise kural olarak eşlerin birlikte evlat edinmesini düzenleyip tek başına evlat edinmeyi istisna olarak göstermiştir. Ayrıca evlat edinmeyi bir sözleşme olmaktan çıkarıp dava şeklinde düzenlemiştir. Burada kanaatimce Anayasanın 5. ve 13. maddelerine aykırılık vardır. Çünkü önceki kanunda verilen bir hak “eşlerin tek başına evlat edinme hakkı” yeni kanunla sınırlanmış ve hatta neredeyse ortadan kaldırılmıştır. Anayasanın 10. maddesine aykırılık sebebi ise herkesin kanun önünde eşitliği kuralından hareketle evli olmayanlara verilen tek başına evlat edinmeye izin talebi hakkının evli olan eşlerden birine verilmeyişidir. Anayasanın 41. maddesine de aykırı olduğu görüşündeyim. Çünkü devlet, ailenin korunması hükmünü düzenlemiştir. 2003 yılında Aile Mahkemelerinin özel olarak kurulması da buna delildir. Evlat edinmenin sosyal işlevlerinden biri çocuğun daha iyi bir aile ya da ortamda yetişmesidir. Hatta evlat edinenin ileride mirasından faydalanmak da bir işlevdir. Burada yürürlükteki kanun, çocuğu evlat edinmek isteyen kişinin eşine, tabiri caizse “ya eşinle birlikte evlat edineceksin ve senin de mirasından faydalanacaktır, ya da bu çocuk evlat edinilmeyecektir. Evlat edinilmek istenen küçük ise şayet bir evli çiftin yanında büyümüşse diğer eş evlatlık almak istemiyorsa, isteyen eşin evlatlığı olma şansını da (dolayısıyla miras hakkını da) kaybedecektir. Bu da kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır.

Bu nedenlerle;

KARAR

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 306 ve 307/II maddelerinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 5, 10, 13, 41. maddelerine aykırı olduğu düşüncesiyle bu hükümlerin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına,

2. Derdest dosyamızda, başvuru hakkında Yüksek Mahkemece karar verilinceye
kadar usuli işlemlerin durdurularak bekletici mesele yapılmasına,

Karar verildi, açıkça okunup anlatıldı.”

III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun itiraz konusu maddeleri şöyledir:

“MADDE 306.- Eşler, ancak birlikte evlat edinebilirler; evli olmayanlar birlikte evlat edinemezler.

Eşlerin en az beş yıldan beri evli olmaları veya otuz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekir.

Eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli olmaları veya kendisinin otuz yaşını doldurmuş bulunması koşuluyla diğerinin çocuğunu evlat edinebilir.”

“MADDE 307.- Evli olmayan kişi otuz yaşını doldurmuş ise tek başına evlat edinebilir.

Otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebilir.”

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Başvuru kararında Anayasa’nın 5., 10., 13. ve 41. maddelerine dayanılmıştır.

IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Cafer ŞAT, Fazıl SAĞLAM ve A. Necmi ÖZLER’in katılımlarıyla 26.5.2004 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle, itiraz konusu kuralların davada uygulanacak kural niteliğinde olup olmadığı sorunu ele alınmıştır.

Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırsa, bu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaya yetkilidir. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilmesi için, elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralın o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak yasa kuralları, bakılmakta olan davayı yürütmeye, uyuşmazlığı çözmeye, davayı sona erdirmeye veya kararın dayanağını oluşturmaya yarayacak kurallardır.

Başvuran Mahkemenin bakmakta olduğu dava, evlat edinmeye izin verilmesine ilişkindir. Davacı evli olmasına rağmen tek başına küçüğü evlat edinmek istemektedir. İtiraz konusu kurallardan TMK.’nın 306. maddesinin birinci fıkrasının ilk bölümü, evli kişilerin ancak birlikte evlat edinebileceklerini, ikinci bölümü de evli olmayanların birlikte evlat edinemeyeceklerini düzenlemektedir. 306. maddenin ikinci fıkrasında ise evli olan kişilerde bulunması gereken koşullar belirtilmekte, aynı maddenin üçüncü fıkrasında da eşlerden birinin diğer eşin çocuğunu evlat edinmesine ilişkin şartlar öngörülmektedir. TMK.‘nun 307. maddesinin ikinci fıkrası ise, evli olan kişinin tek başına evlat edinmesine ilişkin koşulları düzenlemektedir. Bakılmakta olan davanın evli kişinin tek başına başkasının çocuğunu evlat edinme istemine ilişkin olması nedeniyle, TMK.’nun 306. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile 307. maddesinin ikinci fıkrası davada uygulanacak kural olup, bunun dışında kalan itiraz konusu kuralların bakılmakta olan davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır.

Bu nedenle,

A- 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’ nun 306. maddesinin, birinci fıkrasında yer alan “Eşler, ancak birlikte evlât edinebilirler;…” kuralı dışında kalan bölümünün, itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme’nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu bölüme ilişkin başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddine,

B- TMK’nun, 306. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Eşler, ancak birlikte evlât edinebilirler;…” kuralı ile 307. maddesinin ikinci fıkrasının esasının incelenmesine, oybirliğiyle karar verilmiştir.

V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararında, 4721 sayılı Medeni Kanun’un yalnızca eşlerin birlikte evlat edinmesine olanak verdiği, eşlerin tek başına evlat edinmesini istisna olarak düzenlediği, oysa 743 sayılı mülga Medeni Kanun’un 255. maddesinin buna olanak sağladığı, önceki Kanun’un verdiği bir hakkın, yeni Kanun’da kısıtlandığı, bunun Anayasa’nın değişik hükümlerine aykırılık oluşturduğu; zira mülga 743 sayılı Yasa’nın evlat edinme işlemini eşlerden birinin de kullanabileceği bir sözleşme olarak tanımladığı, 4721 sayılı Yasa’nın bu hakkı vermeyerek dava şeklinde düzenlediği, bu hakkın evli olmayan kişilere verilmesine karşılık, evli olan eşlere tek başlarına kullanabilecekleri bir hak olarak tanınmamış olmasının eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu, eşlerin yalnız başlarına evlat edinememesi nedeniyle evlat edinilecek olan kişinin aile ilişkisi içinde yer alamayacağı gibi miras hakkını da kaybedeceği belirtilerek, itiraz konusu kuralların Anayasa’nın 5., 10., 13. ve 41. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

İtiraz konusu kurallardan, 4721 sayılı Yasa’nın 306. maddesinin birinci fıkrasının ilk bölümü, eşlerin ancak birlikte evlat edinebileceğini, 307. maddesinin ikinci fıkrası ise otuz yaşını doldurmuş olan eşin, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebileceğini öngörmektedir.

Anayasa’nın 10. maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesi, herkesin her yönden aynı hukuk kurallarına tabi olması zorunluluğunu ifade etmez. Kişilerin durum ve konumlarındaki farklılık, bunlara farklı hukuk kurallarının uygulanmasını gerektirebilir. Aynı ya da benzer durumda olanların aynı kurallara, farklı durumda olanların da farklı kurallara tabi olması halinde eşitlik ilkesinin zedelendiğinden söz edilemez.

Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz”, 5. maddesinde ise “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır” denilmektedir.

Anayasa’nın 41. maddesinde, toplumun temeli olan ailenin huzur ve refahı ve özellikle ana ve çocuğun korunması için gerekli önlemleri almak ve teşkilatları kurmak görevi Devlet’e verilmiştir. Bu maddede belirtilen “Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması.... için gerekli tedbirleri alır...” hükmü ile çocukların korunması da güvence altına alınmıştır. Kural, çocukların mutlu bir aile ortamında maddi ve manevi gelişimini sağlıklı bir şekilde sürdürmesi için gerekli koşulların hazırlanmasını devlete ödev olarak yüklerken, “aile”nin korunması yoluyla da esasında çocukların korunması gereğine yeniden vurgu yapmaktadır.

Dava konusu kurallar evlat edinilecek çocukların yararlarının korunmasını öncelikli kılarak evlilik ilişkisi devam ettiği sürece evlat edinilen çocuğun “aile” içine alınması ve doğal soybağına yaklaştırılan bir ilişki kurarak, evlat edinilen çocuğun yararının azami şekilde gözetilmesine öncelik vermektedir. Benzer tercihler çeşitli Avrupa ülke medeni yasalarında da yer almaktadır.

Evli olanların ancak birlikte evlat edinebilecekleri, ayrı evlat edinmeye ancak birlikte evlat edinmenin imkânsız olduğu sayılı durumlarda izin verildiğine ilişkin kurallar, tek başına evlat edinenler karşısında farklı bir uygulama yaratmış gözükse de, iradi olarak evlilik ilişkisi kurmuş olanlarla, evli olmayanların Anayasa’nın 10. maddesi anlamında “aynı hukuksal konumda” oldukları ileri sürülemeyeceğinden, bu yönden Anayasa’ya aykırılıktan söz edilemez.

Evlatlık ilişkisi, evlat edinen ile edinilen arasında soybağı kurulmasını ve çocuğun yüksek menfaatlerini koruyup geliştirebilecek bir aile yaratılmasını amaçladığından, iptali istenen kuralların Anayasa’nın 41. maddesindeki “Ailenin ve çocukların korunması” yükümlülüğüyle birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.

Evli olanların ancak birlikte evlat edinebileceklerine ilişkin kuralın, bu kişilerin evlilik birliği devam ettiği sürece kural olarak tek başlarına evlat edinmelerini yasaklamakla, eşlerden birinin “bireysel” tercihlerine bir sınırlama getirmekte ise de, evlat edinme işlemi doğrudan kendi özerklik alanıyla sınırlı bir tasarruf değildir.

Evlatlık ilişkisi, evlat edinen ile ulusal ve uluslararası uygulamada genellikle “küçük”ler arasında kurulan, evlat edinilenin veli veya vasisinin iznine dayansa da, küçüklerin maddi ve manevi gelişimleri, gelecekleri, sosyal ilişkileri, inanç ve ahlaki yargılarının biçimlenmesi konusunda yaşamsal yetkiler sunan bir ilişki niteliğindedir. Anayasa, evlat edinenin bireysel tercihine yönelik olarak bir “temel hak” kategorisi yaratmamakta, 41. maddesinde, aileyi Türk toplumunun temeli olarak kabul etmekte, aile ilişkisinin, kendisinden beklenen “sosyal” yararı gerçekleştirecek şekilde desteklenmesini, aile içinde özellikle “anne” ve “çocukların” korunmasını devlete bir yükümlülük olarak yüklemektedir.

Bu durumda iptali istenen kurallar bir temel hakka sınırlama getirmekten çok, Anayasa’nın 5. ve 41. maddelerinde devlete yüklenen bir sorumluluğu, çağın gereklerine uygun olarak yerine getirmektedir.

Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kurallar Anayasa’nın 5., 10., 13. ve 41. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

VI- SONUÇ
22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun;

1- 306. maddesinin birinci fıkrasının “Eşler, ancak birlikte evlât edinebilirler; ...” bölümünün,

2- 307. maddesinin ikinci fıkrasının,

Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 9.7.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Old 28-05-2011, 16:24   #24
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/12895
K. 2010/3777
T. 1.3.2010

• EVLAT EDİNME İSTEMİ (Davalının Küçüğe Karşı Özen Yükümlülüğünü Yeterince Yerine Getirmediğinin Söylenemeyeceği - Küçüğün Evlat Edinilmesinde Davalı Annenin Rızası Bulunmadığından Reddi Gereği)

• ANNE VE BABANIN RIZASI (Evlat Edinmede Asıl Olan Anne-Babanın Rızasının Aranması Olduğu - Küçüğün Evlat Edinilmesinde Davalı Annenin Rızası Bulunmadığından Evlat Edinme İsteminin Reddi Gereği)

• ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ (Davalının Küçüğe Karşı Özen Yükümlülüğünü Yeterince Yerine Getirmediğinin Söylenemeyeceği - Küçüğün Evlat Edinilmesinde Davalı Annenin Rızası Bulunmadığından Evlat Edinme İsteminin Reddi Gereği)

4721/m.309/1,311

ÖZET : Davalının küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmediği söylenemez. Evlat edinmede asıl olan anne-babanın rızasının aranmasıdır. Küçüğün evlat edinilmesinde davalı annenin rızası bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 311. madde koşulları da oluşmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Toplanan delillerden davalı annenin 20.12.2003 tarihinde evlilik dışı ilişkisinden dünyaya getirdiği küçük Görkem'i aile ve çevresinden gelebilecek tepkiler dolayısıyla 22.12.2003 tarihinde çanta içerisinde bir apartmanın merdiven boşluğuna bıraktığı, polisi arayarak çocuğun alınmasını sağladığı kısa süre sonra ise pişmanlık duyarak çocuğu teslim almak için girişimlerde bulunduğu; bu bağlamda 21.01.2004 tarihinde anneliğin tespiti için dava açtığı ve aynı zamanda çocuğun kendisine teslimini istediği, İstanbul 2. Aile Mahkemesinin 2004/82-2006/262 esas ve karar sayılı dosyası ile davalının küçük Görkem'in annesi olduğunun tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalının benzer şekilde İstanbul 3. Çocuk Mahkemesi 2006/37 D.iş dosyası ile de çocuk hakkındaki koruma kararının kaldırılmasını istediği anlaşılmıştır. Davalının küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmediği söylenemez. Evlat edinmede asıl olan anne-babanın rızasının aranmasıdır.(TMK. md. 309/1) Küçüğün evlat edinilmesinde davalı annenin rızası bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 311. madde koşulları da oluşmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.03.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Küçüklerin korunmasında asıl olan; çocuğun mevcut ve beklenen yararının gözetilmesidir. Ana ve babanın yararı ikincildir. Alınan uzman pedagog raporunda; çocuğun mevcut durumunun değişmesinin, çocukta onarılmaz travma yaratması tehlikesinin bulunduğu bildirilmiştir. Velayet kendinde olan davalı annenin, davada rızasının aranmasına gerek olmadığı, koşulları gerçekleşmiştir. Bu durumda, yerel mahkemenin küçüğü Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) eliyle ve "Evlat Edinme Öncesi Geçici Bakım Sözleşmesi gereğince bakan istemcilerin davasının kabulü ile evlat edinmelerine ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olup; kararın onanması gerektiği düşüncesindeyim.

Kazancı
Old 07-07-2011, 17:22   #25
Av. Nehir

 
Varsayılan Evlat Edinme

Meslektaşım, gönderiğiniz kararlar için teşekkür ederim oldukça yararlı oldu; ancak eşlerin birlikte evlat edinmesi için vekaletin de birlikte mi alınması gerektiği, yetki meselesinin kesin olup olmadığı - 315. madde - , husumetin velayet sahibi anne babaya yöneltilmesi halinde bu kişilerin oturdukları yer mahkemesinin de yetkili olup olmadığı hususlarını da aydınlatırsanız sevinirim. Teşekkürler.
Old 12-01-2012, 11:37   #26
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/4463
K. 2011/12756
T. 20.7.2011

EVLAT EDİNME ( Küçüğün Ana ve Babasının Rızasının Gerektiği/Rıza Aranmamasına Karar Verilmesi Talep Edildiği - 4721 S.K. Md. 311'de Düzenlenen Rızanın Aranmaması Koşullarının Mevcut Olup Olmadığının Tespit Edileceği )• RIZANIN ARANMAMASI KOŞULLARI ( Evlat Edinme/Davalı İle Çocuk Arasında Evlilik İçinde Doğumla Kurulmuş Olan Soybağının Geçersiz Kılındığına İlişkin Hüküm Bulunmadığı - 4721 S.K. Md. 311'deki Koşulların Olup Olmadığının Tespiti Gerektiği )

• SOYBAĞININ GEÇERSİZ KILINMASI ( Buna İlişkin Bir Hüküm Olmadığı/Küçüğün Davalının Babası Olmadığından Bahisle Hüküm Kurulamayacağı - Evlat Edinmede Babanın Rızasının Aranmaması Koşullarının Oluşup Oluşmadığının Tespiti )

4721/m.311

ÖZET : Evlat edinme, küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirir. Rızası eksik olan ve rızasının aranmamasına karar verilmesi talep edilen davalı ile çocuk arasında evlilik içinde doğumla kurulmuş olan soybağının geçersiz kılındığına ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 311. maddesinde gösterilen hallerin mevcut olup olmadığının tespiti ile hüküm kurulması gerekirken davalının, küçüğün babası olmadığından bahisle hüküm kurulması hukuka aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Rızası eksik olan ve rızasının aranmamasına karar verilmesi talep edilen davalı ile çocuk arasında "evlilik içinde doğumla" kurulmuş olan soybağının geçersiz kılındığına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda tarafların delilleri toplanıp Türk Medeni Kanunu'nun 311. maddesinde gösterilen hallerin mevcut olup olmadığının tespiti ile sonucu uyarınca hüküm kurulması gerekirken "davalının, küçüğün babası olmadığından" bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükümün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.7.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 17-04-2012, 15:53   #27
nejan

 
Varsayılan

Habibe hanım,
Eklediğiniz Yargıtay kararları için teşekkürler.

TMK 309m -2 Rıza, küçüğün veya ana ve babasının oturdukları yer mahkemesinde sözlü veya yazılı olarak açıklanarak tutanağa geçirilir.
Buradaki yetki kesin yetki kuralı mıdır. Anne baba eğer isterlerse oturdukları yerin dışındaki bir mahkemede de rıza veremebilmeliler diye düşünüyorum. Zira anne baba ayrı ikametgah sahibi olabiliyor veya anne babadan biri ikametgahını taşımadan başka bir yerde bulunabiliyor. Bu konuda emsal karar bulmak mümkün mü acaba?
Selamlar...
Old 28-02-2013, 13:32   #28
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/2901
K. 2012/27010
T. 14.11.2012

• EVLAT EDİNME (Ana-Baba Rızasının Aranmamasına İlişkin Davalarda Yetkili Mahkeme Küçüğün Bulunduğu Yer Mahkemesi Olduğu )

• YETKİLİ MAHKEME (Evlat Edinmede Ana-Baba Rızasının Aranmamasına İlişkin Davalarda Yetkili Mahkeme Küçüğün Bulunduğu Yer Mahkemesi Olduğu )

• ANA BABA RIZASI (Evlat Edinmede Aranmamasına İlişkin Davalarda Yetkili Mahkeme Küçüğün Bulunduğu Yer Mahkemesi Olduğu )

4721/m.312,315

ÖZET : Evlat edinmede ana-baba rızasının aranmamasına ilişkin davalarda yetkili mahkeme, küçüğün bulunduğu yer mahkemesidir. O halde, mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen yetkisizliğe dair olan hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dosya kapsamından, küçük Emine'nin, Bolvadin Mehmet Akif Ersoy Çocuk yuvasında koruma altında bulunduğu anlaşılmaktadır. Evlat edinmede ana-baba rızasının aranmamasına ilişkin davalarda yetkili mahkeme, küçüğün bulunduğu yer mahkemesidir. O halde, mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile yetkisizlik kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 14.11.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Ana ve babanın evlat edinmede rızasının aranmamasına ilişkin karar, küçüğün evlat edinme amacıyla yerleştirmesinden önce istenmişse onun "oturduğu yer" mahkemesi tarafından; diğer hallerde "evlat edinmeye karar verecek olan mahkeme" (TMK. m.315/1 )tarafından verilebildiğine göre, seçimlik birden fazla mahkemenin yetkili gösterilmiş olması karşısında Türk Medeni Kanunun 312. maddesindeki yetkiye ilişkin kural, kesin yetki kuralı olmayıp, süresi içinde "ilk itiraz" olarak ileri sürülmesi halinde dikkate alınabilir. (2. H.D.'nin 2010/21297 esas, 20111/187 karar sayılı kararı. )Bu sebeple, davalıların mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazları yokken, re'sen yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hüküm bu gerekçeyle bozulmalıdır. Sayın çoğunluk, "küçüğün Bolvadin'de çocuk yuvasına koruma altında bulunduğunu, bu sebeple yetkisizlik kararı verilmesinin doğru olmadığını" bozma kararına gerekçe yaptığına göre, res'en yetkisizlik kararı verilebileceğini kabul etmiş olmaktadır. Yukarıda belirtilen sebeple, sonucu bakımından bozmaya katılmakla birlikte gerekçesine iştirak etmem mümkün olmamıştır.

Kazancı
Old 28-02-2013, 13:36   #29
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/2698
K. 2012/22458
T. 25.9.2012

• EVLAT EDİNME (Küçüğün Başka Aile Tarafından Evlat Edinilmiş Olması Gerçek Ana ve Babanın Çocuklarıyla Kişisel İlişkisini Keserse de Gerçek Ailesi İle Aralarındaki Soybağının Gereği Olarak Bu Hakkın İlanihaye Ortadan Kaldırılamayacağı )

• ANA BABA İLE KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI (Başka Aile Tarafından Evlat Edinilen Küçük İle Koşulların Varlığı Halinde ve Küçüğün Menfaatine Uygun Düştüğü Ölçüde Hakim Kararıyla Bu İlişkinin Yeniden Tesis Edilebileceği )

• KİŞİSEL İLİŞKİSİ KURULMASI TALEBİ (Sosyal İnceleme Raporunda Evlat Edinilen Çocuğun Gerçek Annesini Bildiği ve İlişkilerinin Koparılmasının Küçük Üzerinde Olumsuz Etki Doğuracağı Bildirildiği - Kabulü ile Davacı Öz Anne İle Uygun Sürelerle Tesisi Gerektiği )

• BAŞKA AİLE TARAFINDAN EVLAT EDİNİLME (Davacı Öz Anne İle Davalıların Evlatlığı Küçük Arasında Uygun Sürelerle Kişisel İlişki Tesisi Gerektiği - Sosyal İnceleme Raporunda da Kişisel İlişki Kurulmasının Küçüğün Gelişimine Katkı Sağlayacağının Bildirildiği )

4721/m.17, 282, 314, 325

Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi/m. 4/1-2

Çocuk Hakları Sözleşmesi/m. 9/3

ÖZET : Küçüğün başka aile tarafından evlat edinilmiş olması, gerçek ana ve babanın çocuklarıyla kişisel ilişkisini keserse de, gerçek ailesi ile aralarındaki soybağının gereği olarak bu hakkı ilanihaye ortadan kaldırmaz. Koşullarının varlığı halinde ve küçüğün menfaatine uygun düştüğü ölçüde hakim kararıyla bu ilişki yeniden tesis edilebilir. Sosyal inceleme raporunda; çocuğun gerçek annesini bildiği, annesiyle ilişkisinin koparılmasının küçük üzerinde olumsuz etki doğuracağı, kişisel ilişki kurulmasının gelişimine katkı sağlayacağı bildirilmiştir. İsteğin kabulü ile davacı ile davalıların evlatlığı küçük arasında uygun sürelerle kişisel ilişki tesisi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalılar tarafından birlikte evlat edinilen küçüğün öz annesidir. Evlat edinme; evlatlıkla evlat edinenler arasında soybağı ilişkisi kurar (TMK m. 282/3 )ise de, evlatlığın kendi ailesiyle arasındaki soybağı ilişkisi evlat edinme ile ortadan kalkmaz (TMK m. 314/5 ). Ana ve babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilmiş olan çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça ana-babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve bunu sürdürmesi, çocuk için bir hak (Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 9/3 )olduğu kadar, çocuklarıyla düzenli şekilde kişisel ilişki elde etmek ve bu ilişkiyi sürdürmek ana ve baba için de bir haktır. Bu tür kişisel ilişki, çocuğun sadece yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m. 4/1-2 ). Küçüğün bir başka aile tarafından evlat edinilmiş olması, gerçek ana ve babanın çocuklarıyla kişisel ilişkisini keser ise de, gerçek ailesi ile aralarındaki soybağının bir gereği olarak bu hakkı ilanihaye ortadan kaldırmaz. Koşullarının varlığı halinde ve küçüğün menfaatine uygun düştüğü ölçüde hakim kararıyla bu ilişki yeniden tesis edilebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 325. maddesinde yer alan düzenleme buna imkan vermektedir. Bu hüküm, olağanüstü hallerin varlığı halinde çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkının diğer kişilere; özellikle çocuğun hısımlarına da tanınabileceğini öngörmektedir. Davacı, davalılarca birlikte evlat edinilen 21.12.2002 doğumlu küçük Elif'in öz annesidir. Aralarında birinci derecede "kan hısımlığı" (TMK m. 17/2 )ilişkisi vardır. Mahkemenin talebiyle uzmanlarca düzenlenen sosyal inceleme raporunda; çocuğun gerçek annesini bildiği, annesiyle ilişkisinin koparılmasının küçük üzerinde olumsuz etki doğuracağı, kişisel ilişki kurulmasının gelişimine katkı sağlayacağı bildirilmiştir. Dosyada, küçüğün öz annesiyle kişisel ilişkisinin, onun yüksek yararına aykırı düşeceğine ilişkin ciddi sebep ve olgu bulunmamaktadır. Davacı, çocuğunun davalılarca evlat edinildiğini, küçük de annesini bildiğine göre, davacı bakımından artık evlatlıkla ilgili kayıtların gizliliğinden de artık söz edilemez. O halde, isteğin kabulü ile davacı ile davalıların evlatlığı küçük Elif arasında uygun sürelerle kişisel ilişki tesisi gerekirken, davanın reddi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple (BOZULMASINA ), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazncı
Old 28-02-2013, 13:52   #30
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/14615
K. 2012/8392
T. 5.4.2012

• KÜÇÜĞÜN EVLAT EDİNİLMESİNE İLİŞKİN KARARIN TANINMASI ( Husumetin Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun Yerini Alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na Yöneltilmesi Gereği - Evlat Edinmenin 1986 Tarihli Lahey Sözleşmesi'ne Uygunluğuna İlişkin Tevsik Belgesinin Temini Gereği )

• TANIMA VE TENFİZ ( Küçüğün Evlat Edinilmesine İlişkin Karar - Evlat Edinmenin 1986 Tarihli Lahey Sözleşmesi'ne Uygunluğuna İlişkin Tevsik Belgesinin Temini Gereği/Husumetin Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun Yerini Alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na Yöneltileceği )

• HUSUMET ( Küçüğün Evlat Edinilmesine İlişkin Kararın Tanınması ve Tenfizi Talebi - Husumetin Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun Yerini Alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na Yöneltileceği )

• TEVSİK BELGESİ ( Küçüğün Evlat Edinilmesine İlişkin Kararın Tanınması ve Tenfizi Talebi - Evlat Edinmenin 1986 Tarihli Lahey Sözleşmesi'ne Uygunluğuna İlişkin Tevsik Belgesinin Temini Gereği )

633/m. 35
1986 tarihli Lahey Sözleşmesi/m. 23

ÖZET : Dava, yabancı mahkemece verilen, mutat meskeni kararın verildiği (menşe )Devlette bulunan bir küçüğün davacı tarafından evlat edinilmesine ilişkin kararın tanınması ve tenfizi isteğine ilişkindir. Tenfizi ve tanınması istenen kararın içeriğinden, evlat edinme işleminin, her iki Devletin merkezi makamlarının anlaşmaları çerçevesinde yürütülüp yürütülmediği anlaşılamamaktadır. Ayrıca ülkelerarası evlat edinme işlemlerinde "kabul eder Devlet" merkezi makamı olarak görevli Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun 633 sayılı KHK ile yerini alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na husumetin yöneltilmesi ve evlat edinmenin 1986 tarihli Lahey Sözleşmesi'ne uygunluğuna ilişkin tevsik belgesinin temin edilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, yabancı mahkemece verilen, mutat meskeni kararın verildiği (menşe )Devlette bulunan bir küçüğün davacı tarafından evlat edinilmesine ilişkin kararın tanınması ve tenfizi isteğine ilişkindir.

Tenfizi ve tanınması talep edilen evlat edinme kararı, Bükreş (Romanya )mahkemesince verilmiştir. Kararın verildiği Devlet ve Türkiye "Küçüklerin Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair" 1986 tarihli Lahey Sözleşmesi'nin tarafıdır. Bu Sözleşmeye göre, Sözleşmeye uygunluğu yapıldığı Devletin yetkili makamı tarafından tevsik edilen bir evlat edinme, diğer akit Devletlerde tanınır (Söz. m. 23/1 ). Tevsik belgesi, Sözleşmenin 17. maddesinin (c )bendinde öngörülen onayların zamanını ve kimler tarafından verilmiş olduğunu belirler. Sözleşmenin 17. maddesinin (c )bendinde ise; her iki Devletin merkezi makamları, evlat edinme işleminin yürütülebileceği konusunda anlaşmış ise, tevsik belgesinin menşe Devletin merkezi, makamı veya kabul eden Devletin merkezi makamı tarafından verilebileceği öngörülmüştür.

Bakanlar Kurulu'nca çıkarılan ve 15.03.2009 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe konulan "Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzük"le ülkelerarası evlat edinme işlemlerinde "merkezi makam" görevi, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Çocuk Hizmetleri Dairesi Başkanlığı'na verilmiştir (Tüzük m. 3/2 ). Dosyada, yabancı mahkemece verilen evlat edinme kararının anılan Sözleşmeye uygunluğunu gösteren bir tevsik belgesi bulunmamaktadır. Tenfizi ve tanınması istenen kararın içeriğinden de, evlat edinme işleminin, her iki Devletin merkezi makamlarının anlaşmaları çerçevesinde yürütülüp yürütülmediği hususu da anlaşılamamaktadır. Bu durumda, ülkelerarası evlat edinme işlemlerinde "kabul eder Devlet" merkezi makamı olarak görevli Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun 633 sayılı KHK ile yerini alan "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı"na (633. KHK m. 35/6 )husumetin yöneltilmesi, göstermesi halinde delillerinin toplanması, evlat edinmenin yukarıda değinilen 1986 tarihli Lahey Sözleşmesi'ne uygunluğuna ilişkin tevsik belgesinin temini ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Açıklanan hususlar gözetilmeden eksik hasım ve eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple (BOZULMASINA ), bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Evlat Edinme - yaş farkı Burak Demirci Meslektaşların Soruları 12 02-03-2007 20:42
Evlat Edinme yertek Hukuk Soruları Arşivi 2 22-03-2005 03:25
Evlat Edinme foryl Meslektaşların Soruları 4 22-06-2003 15:51
Evlat Edinme Nur Hukuk Soruları Arşivi 2 10-01-2003 16:14
Evlat Edinme saime erdoğan Meslektaşların Soruları 3 13-06-2002 17:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09101892 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.