zorunlu avukat herkese değil parası olmayanlara gönderilsin

Avukat tutmaya parası olmayan sanıklar için devlet tarafından avukat verilmesi sistemi olan ‘zorunlu müdafilik’ kapsamında Kemal Uzan ve Urfi Çetinkaya gibi tanınmış isimlere de avukat verildiği ortaya çıktı
Bazı hukukçular, avukat tutacak güce sahip kişilere devlet tarafından avukat verilmesini eleştirdi. Akademisyenler de zorunlu müdafiliğin yasada bulunması gerektiğini; ancak kapsamının daraltılmasını istedi. Kanunda düzenlenen zorunlu müdafilik 5 yılın üzerinde hapis cezası istenen davalar için geçerli; ancak hakimler kararın Yargıtay’da bozulmasından çekindiği için önemli davalarda sanık istemese bile avukat talebinde bulunuyor. Türkiye Barolar Birliği (TBB) 1 Ağustos’tan itibaren başlatılan görevlendirmenin durdurulması neticesinde savcılık ve mahkeme aşamalarında ifade alma işlemleri aksadı. Avukatı olmayanların adli işlemleri yapılamadı.
Barolara para veremeyen devlet, ‘zorunlu müdafilik’ sisteminin uygulandığı bir yıl boyunca tanınmış ve parası olan sanıklara da zorla avukat verdi. Halen mahkemede devlet parasıyla savunulan sanıklar arasında, firari sanık olarak yargılanan ve devleti trilyonlarca zarara uğrattığı iddia edilen Uzanlar, uyuşturucu baronu olarak bilinen Urfi Çetinkaya ve İstanbul’da 15 ve 20 Kasım 2003’te meydana gelen bombalı saldırılara ilişkin görülen davanın baş sanığı Harun İlhan bulunuyor. CMK’nın hazırlandığı komisyonda yer alan Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İzzet Özgenç, zorunlu müdafiliğin Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda getirildiğini ve sanık istemese de avukat verilmesi gerektiğini bildirdi. Özgenç, sorunun zorunlu müdafilik kapsamına çok sayıda suç alınmasından kaynaklandığına dikkat çekti.
TBB Genel Sekreteri avukat Güneş Gürseli ise zorunlu müdafiliğin değil, isteğe bağlı avukatlığın esas olması gerektiğini ifade etti. Gürseli, sadece maddi durumu iyi olmayanlara avukat verilmesi gerektiğini dile getirerek, Uzanlar’a baro tarafından müdafi tayin edilmesini eleştirdi. TBB Başkanı Özdemir Özok, kanunda değişiklik yapılmasına gerek olmadığını, Başbakan’la bu konuda bir görüşme yapacaklarını, görüşmede sadece tahsilat konusuna değineceğini açıkladı.
Avukat istemedi, zorla verildi Urfi Çetinkaya’nın avukatı Hatip Mercan, “Urfi Bey barodan gelen avukatı istemediğini söyledi; ama davaya zorla avukat sokuluyor. Sanık ‘savunma yapmayacağım’ diyerek susma hakkını kullanırken, mahkeme sanığın hiç görmediği avukata zorla müdafilik yaptırıyor.” dedi.
kaynak: www.tumgazeteler.com

Bana görede sorun zorunlu müdafiliğin parası olmayanlara değil herkese uygulanmasından kaynaklanmaktadır.Fakat CMK'da yapılan değişiklikle zorunlu müdafiliğin kapsamı daraltıldı.;Üst sınırı 5 yıl olan suçlar yerine alt sınırı 5 yıl olan suçlar denildi.Ayrıca maddenin birinci fıkrasında sanığa müdafi tayin edilmeden önce sanıktan müdafi tutması talep edilecek.Bu düzenleme sorunu ne derece çözer bilemiyorum ama kapsam daraldığı için eskisinden daha iyi bir düzenleme olduğunu düşünüyorum.Zorunlu müdafilik kurumunun daha adil hale getirilmesi için ne tür bir değişikliğe ihtiyacımız var?

iyi günler pınar hanım özellikle son yıllarda avukatlık mesleğine ve hukukumuza faydalımı zararlımı tartışmasının yaşandığı zorunlu müdafilikle ilgili bir konuyu gündeme getirdiğiniz için teşekkür ederim
bende kırıkkale üniversitesi hukuk fakültesinde medeni usul hukuku alanında görev yapmaktayım ve bu konu ile ilgili bir makale üzerine çalışmaktayım. özellikle uygulama açısından ve kaynak açısından sizin tecrübelerinizdende istifade etmek isterim. özellikle kırıkkalede olmanızda bu bakımdan sevindirici. iletişim kurmakisterseniz mail adresim aserkanarslan@mynet.com çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Zorunlu avukatlık uygulamasından, görevi sırasında işlediği suçlardan dolayı askerî mahkemelerde yargılanan askerler de faydalanmaya başladı.

353 sayılı Askerî Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama Usul Kanunu'nda yapılan değişikliğin yürürlüğe girmesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) sivillerin yargılamasında geçerli olan hükümler askerî yargıda da geçerli hale geldi. Hapis cezasının alt sınırı 5 yıldan başlayan suçlardan yargılanan asker kişiler için savcılık ve mahkeme sorgularında avukat bulundurulması zorunlu hale getirildi. Bu çerçevede, haklarında askerî savcılık tarafından soruşturma başlatılan zanlılar, barodan ücretsiz avukat istiyor. Askerî savcılıklar, soruşturma sırasında baroyu arayarak avukat talebinde bulunuyor. Devlet, CMK hükümlerine göre barolar kanalıyla zorunlu olarak avukat atıyor.

Ankara Barosu CMK Kurulu Başkanı Avukat Sami Kahraman, Genelkurmay, Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri Askerî savcılıklarının barodan avukat talep ettiğini söylüyor. Askeri yargıdaki değişikliğin 5 Ekim 2006'dan itibaren yürürlüğe girdiğini anlatan Kahraman, "Subay ya da er fark etmiyor. Avukat tutamayan ve CMK'daki koşullara uyuyorsa bütün askerî kişilere zorunlu müdafi gönderiyoruz." diye konuştu. Kahraman, zorunlu avukatlıktan hem zanlıların hem de askeri hakim ve savcıların memnun olduğunu belirtiyor.

Askerî yargıdaki değişikliğin henüz yürürlüğe girmediği dönemde Genelkurmay Askerî Savcılığı, Oğulbey Özel Kuvvetler Komutanlığı inşaatındaki yolsuzluk soruşturması zanlılarını avukatları olmadan sorgulamıştı. Hakkında dava açılan müteahhit Ali Osman Özmen'in avukatları, sorguya alınmamalarının uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirterek, Ankara Barosu'na şikâyette bulunmuşlardı. Atabeyler Çetesi davasında ise ordudan ihraç edilen Yüzbaşı Murat Eren, astsubay Erkut Taş, askeri savcılığa ve sivil savcılığa farklı ifadeler vermişti. Eren ve Taş, sivil savcılıktaki ve nöbetçi mahkemedeki sorguları sırasında "Askerî savcılıktaki ifadelerimizi kabul etmiyoruz." demişlerdi.

Kaynak: Zaman

İstanbul Barosuna bağlı bir grup avukat, "5560 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun" ile ilgili çıkarılması öngörülen yönetmelik taslağındaki bazı maddelerin, avukatın bağımsızlığını etkilediği gerekçesiyle eylem süreci başlattı

İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan avukatlar adına basın açıklamasını okuyan İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Mehmet Durakoğlu, 19 Aralık 2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı kanunun öngördüğü yönetmelik taslağının zorunlu avukatlık sisteminin işleyişine ciddi darbeler vurduğunu öne sürdü.

Durakoğlu, değişikliklerin pek çok alanda taşıdığı sakıncalar nedeniyle ve zorunlu müdafilik sisteminde ciddi bir geri dönüş sürecinin yaşanmakta olmasından üzüntü duyduklarını söyledi.

Söz konusu yönetmelikle ilgili hazırlanan taslakta, vekalet ücreti ödemelerinin hakim ve savcılar tarafından düzenlenecek ``sarf belgesi`` karşılığı yapılacağı hükmünün yer aldığını ifade ederek, şöyle konuştu: ``Böyle bir düzenlenmenin `avukatın bağımsızlığı` ilkesini ciddi biçimde zedeleyeceğini, yargının süjeleri arasında mevcudiyetinden yakındığımız hiyerarşinin pekişmesine neden olacağını açıkça belirtmiş olmamıza karşın hükümet tarafından ikinci kez düzenlenen taslak metinde bu hükmün korunmuş olduğuna tanık olduk.``

Bu düzenlemeye razı olmayacaklarını belirten Durakoğlu, öte yandan zorunlu avukatlık hizmetlerinin de angaryaya dönüştüğünü, 9 ay önce hak edilen ücretlerin bile ödenmediğini iddia etti.

İstanbul Barosu olarak, ``vekalet ücreti alacaklarının tahsiline ilişkin gösterdikleri çabalarda sözün bittiği noktaya geldiklerini`` kaydeden Durakoğlu, avukatların sergiledikleri tavrın, bireyin hak arama özgürlüğünü ve mesleğinin bağımsızlığını savunma anlamına geleceğini öne sürdü.

Kaynak: Vatan