Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

gayrimenkul satım sözleşmesinin butlanına ilişkin dava

Yanıt
Old 30-11-2006, 17:48   #1
Av.Yasemin Işık

 
Karar gayrimenkul satım sözleşmesinin butlanına ilişkin dava

adi yazılı şekilde düzenlenmiş bulunan konut satım sözleşmesinin mutlak butlanla batıl olduğuna ilişkin davanın hangi mahkemeye açılması gerekmektedir? Verilmiş olan paraların iadesinde faiz olarak karşı taraf a.ş olduğu için ticari şirketlerin borçlarına ticari faiz uygulanması gerekir diye düşünüyorum. Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim meslektaş arkadaşlar
Old 30-11-2006, 18:04   #2
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Doğrudan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre paranın iadesini talep etmenizi öneririm. bu arada ev size teslim edildiyse evi teslim almaları için karşı tarafa ihtar çekip uygun bir süre vermeniz de iyi olur. Malum, herkes aldığını iade ile mükellef.

Burada adi yazılı bir sözleşme olduğu için Yargıtay taralardan biri tüketici olsa dahi bu işe Asliye Hukuk Mahkemelerinin bakacağını belirtiyor. Bu kararlarla ilgili olarak sitemizin Tüketici Hakları başlıklı bölümünde bir gezinti yapmanızı tavsiye ederim.

Saygılar.
Old 30-11-2006, 20:39   #3
ibreti

 
Varsayılan

Hukuken geçersiz bir sözleşmenin iptaline dair bir davayı, ortada iptal edilebilir nitelikte geçerli bir sözleşme olmadığı nedenine dayalı olarak reddeder mahkeme. Kabul ettiklerini de zaten Yargıtay bozar.
Öyle hatırlıyorum.

Parasal edimin ifa edilmesi, şekil şartına aykırı sözleşmeye konu taşınmazın alıcısına teslim edilmesi ve bu taşınmaz üzerinde fiilen tasarrufta bulunulması hallerinde tescil istendiğinde, şekle aykırılığın ileri sürülmesini MK.m.2 hükmüne aykırı hükmüne aykırı bulmuyor muydu Yargıtay?
Öyle hatırlıyorum da.

Kolay gelsin..
Old 01-12-2006, 03:50   #4
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Sevgili meslekdaşlarım;
Resmi yazılı şekilde yapılması gereken sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılması nedeniyle sözleşmenin mutlak butlanla batıl olduğu ana kuraldır. Fakat şekle uyulmaması sebebiyle iptali mümkün sözleşmenin kesin hükümsüzlük durumunun 3 istisnası vardır.
Bu istisnalardan biri de şudur; kesin hükümsüzlüğün ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ederse kesin hükümsüzlük söz konusu olmaz. Yani sözleşmeyi taraflar kendi rızaları ile adi yazılı şekilde yapmışlar ve de edimlerini yerine getirmişlerse ( somut olayda satıcı daireyi teslim etmiş, alıcı da ödemeyi yapmış ise) taraflardan birinin şekle uyulmadığından bahisle kesin hükümsüzlük iddiasına itibar edilmez. Zira MK 2 deki dürüstlük kuralının ihlali söz konusu olur ve bu da hakkın kötüye kullanılmasına klasik örnektir. Tıpkı muvazaalı işlemi yapan kişinin, işlemin muvazaalı olduğunu ileri süremeyeceği gibi (burada da dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle hakkın kötüye kullanımı var sayılabilir)
Kanaatimce şekle uyulmaması temel alınarak mutlak butlan iddiasıyla dava açılması , karşı tarafın yukarıdaki itirazı yapması ile reddedilebilir ve taraf olarak önünüze dava sonunda bir de kesin hüküm itirazı sonucu çıkar. Bence gayrımenkul satım sözleşmesi ile ilgili kaynaklara bakarak (edimlerin tam yerine getirilmemesi ile ilgili hükümler olabilir) başkaca sebepler bulup davayı terditli açmanız uygun olur.
saygılar...
Old 01-12-2006, 07:38   #5
Adli Tip

 
Varsayılan

Lawyer55 in bahsettiği istisnalar dikkate alınmalıdır. ayrıca davayı asliye hukukda açmanız gerekir. davanın niteliğği konusunda ise sözleşmenin batıl olduğunun TESPİTİ istenmeli diye düşünüyorum.
Old 01-12-2006, 11:59   #6
Av.Yasemin Işık

 
Varsayılan

sevgili meslektaş arkadaşlarım
söz konusu olayı biraz kısa yazdığım için tartışma farklı yollara gitti. Bizim olayımızda edimler tamamlanmış değil henüz, kira öder gibi taksitler ödeniyor ama müvekkilim 2 kez ödeyemeyince cezai şart uygulanmaya çalışılmıştır. Yani söz konusu olayada gm teslimi söz konusu değil. Yukarıda bahsetmiş olduğunuz dürüstlük kuralı da yaptığım araşatırmalar ve yargıtay kararlarında ulaştım. Ancak bir tane kararda bunun ob. iyiniyet kararına karşı kullanılamayacağı belirtilmiş. Benim bu konudaki problemim daha edimler karşılıklı olarak tamamlanmamış ve sözleşmenin hakim konumunda bulunan inşaat firması ortaya koyduğu cezai şartla kötüye kullanıyor. Bu çerçevede yardımlarınızı bekliyorum meslekteşlarım, şimdiden teşekkürler
Old 01-12-2006, 20:00   #7
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Geçersiz sözleşmedeki cezai şartlar da geçersizdir, Sn.yaseminisik.


Saygılar.
Old 01-12-2006, 20:22   #8
ibreti

 
Varsayılan

Açıklama Sn.Işıl Yılmaz'dan, içtihat benden
--
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/15035
K. 2005/3146
T. 3.3.2005
• CEZAİ ŞART ( Geçersiz Sözleşmede Yer Alan Cezai Şartın Da Geçersiz Olduğu - Tapulu Taşınmazın Haricen Satışı )
• HARİCEN SATIN ALINAN TAŞINMAZ ( Ödenen Satış Bedeli İle Sözleşme De Kararlaştırılan Cezai Şartın Tahsili Talebi - Geçersiz Sözleşmede Yer Alan Cezai Şartın Talep Edilemeyeceği )
• GEÇERSİZ SÖZLEŞME ( Tapulu Taşınmazın Haricen Satışı - Geçersiz Sözleşmede Yer Alan Cezai Şartın Da Geçersiz Olduğu/İstenemeyeceği )
• SATIŞ BEDELİ VE CEZAİ ŞARTIN TAHSİLİ TALEBİ ( Tapulu Taşınmazın Haricen Satışı - Geçersiz Sözleşmede Yer Alan Cezai Şartın Da Geçersiz Olduğu/İstenemeyeceği )
818/m. 161
ÖZET : Dava, haricen satın alınan taşınmaz için ödenen satış bedeli ile sözleşme de kararlaştırılan cezai şartın tahsili talebine ilişkindir. Tapulu taşınmazların satışı resmi şekle tabi olduğundan harici sözleşmeler geçersizdir. Geçersiz sözleşmede yer alan cezai şart talep edilemez. Cezai şart talebinin tümden reddi gerekirken mahkemece yazılı şekilde kısmen kabule karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalıya ait taşınmazları haricen satın alıp bedelini ödediği halde, davalının açtığı meni müdahale davası sonucu taşınmazlardaki kullanım hakkına son verildiğini ileri sürerek, ödemiş olduğu toplam 174.8oo.oo0.-TL satış bedeli ile 70.000.000.- TL cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, geçersiz sözleşme ile aldığı taşınmazları iadeye hazır olduğunu, cezai şart istenemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

KARAR : Mahkemece, 495 parsel için ödenen 52.000.000.-TL'nin, BK'nun 161/3 maddesi uyarınca indirim yapılarak 45.000.000.- TL cezai şartıyla birlikte, 484 parsel için davalıya ödenen 22.800.000.-TL bedelin yine indirilmiş 18.000.000.-TL cezai şartıyla, 494 parsel için ödenen l00.000.000.-TL'nin sözleşme tarihinden yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Taraflar arasında düzenlenmiş olan 25.01.1993, 13.05.1991. 08.02.1992 tarihli harici satış sözleşmeleri, tapulu taşınmazların mülkiyetinin devrine yönelik olup, resmi şekilde yapılmadıklarından geçersizdir. ( TMK. m. 706, Tapu Kanunu 26. madde, BK. 213. md ) geçersiz sözleşmelerin ferileri olan cezai şartlar da geçersizdir. Davacı geçersiz sözleşmeye dayanarak cezai şart isteyemez.

Mahkemece cezai şart talebinin tümden reddi gerekirken, yazılı şekilde BK. 161/3. maddesi uyarınca tenkis yapılarak kısmen kabulü şeklinde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.

Öte yandan davacı BK'nun 101. maddesi gereğince dava açılmadan davalıyı bir ihtarla temerrüde düşürmemiştir. Davalının dava tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü zorunludur. Mahkemece bu yön gözetilmeden dava tarihi yerine sözleşme tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de doğru değildir. Açıklanan bu nedenlerle kararın bozulması gerekir.

SONUÇ : Birinci bent gereğince diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 03.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
--
T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/700
K. 2003/825
T. 4.2.2003
• GEÇERSİZ SÖZLEŞME ( Adi Sözleşmeye Dayanarak Tapu İptal Ve Tescil Talebi - Resmi Şekilde Yapılmadığı İçin Geçersizliği/Talebin Reddi Gereği )
• CEZAİ ŞART ( Adi Sözleşmeye Dayalı Olarak Tapu İptali ve Tescille Birlikte Talep Edilen - Resmi Şekilde Yapılmadığı İçin Sözleşmeyle Birlikte Geçersiz Olacağı )
• TAPU İPTAL VE TESCİL ( Resmi Şekilde Yapılmayan Sözleşmeye Dayanarak Talep Edilmesi - Geçersiz Sözleşme/Cezai Şart Hükmünün de Geçersizliği )
818/m. 11, 12, 158, 213
743/m. 634
4721/m. 706
ÖZET : Davacı, satış vaadi sözleşmesine dayalı hak talep etmemiştir. Sonradan adiyen düzenlenmiş sözleşme uyarınca talepte bulunmuştur. Adi sözleşmeye dayalı olarak tapu iptali, tescil ve cezai şart talep etmiştir. Adi sözleşme resmi şekilde yapılmadığından geçersizdir. Geçersiz sözleşmedeki cezai şart hükmü de geçersizdir. Esasen davacı adi sözleşmeye taraf da değildir. Davanın reddi gerekirken, kabulü hatalıdır.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 6.1.1999 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil ve cezai şartın tahsilinin istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.3.2002 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 4.2.2003 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Av. M. A. geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra davalılar vekilinin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içe risindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı Vesile vekili, 221 ada 1 parsel sayılı 8.276 metrekare yüzölçümündeki tarlanın 11/20 payının müvekkilinin oğlu Akif adına kayıtlı iken tapudan 24.1.1996 tarihinde davalı Hasan'a satıldığını, ancak bu satışın gerçek bir satış olmayıp müvekkilinin oğlunun anılan şahıstan almış olduğu borcun teminatı olarak gerçekleştirildiğini, borç ödendiğinde taşınmazın iadesini sağlamak bakımından davalı Hasan'ın 16.7.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile söz konusu 11/20 hisseyi davacı Vesile'ye satmayı vaad ettiğini, bilahare satış vaadi hükümlerinden vazgeçerek davalı Hasan, müvekkilinin oğlu Akif ve dava dışı Hamit arasında 8.10.1998 tarihli adiyen bir sözleşme düzenlendiğini, bu sözleşme ile taşınmazın 11/20 payına tekabül eden 4551 metrekare yerin 2500 metrekarelik kısmına tekabül edecek payın Hamit isimli kişiye satılarak bedelinin davalı Hasan tarafından tahsil edilmesinin, böylece Hasan'ın müvekkilinin oğlu Akif'ten olan alacağının ödenmesinin, kalan payın da Vesile'ye bedelsiz olarak devredilmesinin kararlaştırıldığını, davalı Hasan'ın bu anlaşmaya aykırı davranarak 11/20 payı bütünüyle, tapudan, Hamit'in kayınpederi olan diğer davalı Hüseyin'e muvazaalı olarak sattığını belirterek 2051 metrekare için tapu iptali tescil ve 1.000.000.000. Lira cezai şartın tahsilini terditli olarak da 1.500.000.000 Lira tazminat ile 1.000.000.000 Lira cezai şartın tahsilini istemektedir.

Mahkeme; davanın ilk kademe istek yönünden kabulüne karar vermiş, hükmü; davalılar vekili temyiz etmiştir.

Açıklanan iddia biçiminden de anlaşılacağı üzere; davacı vekili satış vaadi sözleşmesine dayalı bir hak talep etmemektedir. Adiyen düzenlenmiş 28.10.1998 tarihli sözleşme uyarınca istekte bulunulmakta, satış vaadi sözleşmesi muvazaa iddiasının kanıtı olarak ileri sürülmektedir. Nitekim satış vaadi sözleşmesinde 11/20 payın satışı vaad edildiği halde bu pay için cebri tescil istenmemekte, adi sözleşme uyarınca 2051 metrekare için tapu iptali ve tescil istenmektedir.

Davacı tarafça ileri sürülen muvazaa vakıası, iddiaya göre davacının oğlu ile davalı Hasan arasında gerçekleşmiş, davacının oğlu tapudaki 11/20 payını borcun teminatı olarak Hasan'a devretmiş, o da daha sonra adi sözleşme hükümlerine aykırı davranarak, muvazaalı bir biçimde diğer davalı Hüseyin'e satmıştır.

Şu hali ile ileri sürülen muvazaa vakıalarına dayalı olarak bir hak talebi söz konusu olacak ise; bunu davacının değil ayni hakkı tapudan devreden davacının oğlu Akif'in ileri sürmesi gerekir. Bunun yanı sıra davacının, satış vaadi sözleşmesi uyarınca talepte bulunmayıp adi sözleşme uyarınca talepte bulunduğu da gözetilecek olursa; Medeni Kanunun 634, Borçlar Kanununun 213 ve Noterlik Kanunu'nun 89'ncu maddelerine göre resmi biçimde yapılmayan akit geçerli olmayacağından, bu sözleşmedeki cezai şart hükmü de geçerli olmayacağından, esasen davacı adi sözleşmede de taraf olmadığından yazılı olduğu şekilde davanın kabulü doğru değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, ( 275.000.000 ) Lira duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 4.2.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 01-12-2006, 23:35   #9
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için geçerli bir sözleşme olması gerekir. Sözleşme resmi şekilde yapılmamıştır. Bu nedenle 4822 sayılı kanun ile değişik, 4077 sayılı kanundan kaynaklanan bir uyuşmazlık yoktur. Dava Borçlar Kanununun Genel Hükümlerine göre açılmış sözleşmenin iptali ve geçersiz sözleşme nedeniyle ödenen paranın tahsili isteğine ilişkin olması nedeniyle dava genel mahkemelerde görülmelidir. “ (13.HD. 04.01.2006 T. 2005/15059 E. 2006/76 K. )

Yüklenici şirketin yaptığı inşaat işi TTK 12.maddesine göre ticari iştir. Ayrıca daire alım satımı yüklenici şirketin ticari işletmesi ile ilgilidir. TTK 21 / 2 maddesine göre bir taraf için ticari sayılan iş diğer taraf için de ticari sayılır. Bu yönden dava ticaret mahkemesinde açılmalıdır.

TMK. 706 BK.213 , Tap.K. 26, Noterlik K. 60 ıncı mad. göre tapulu taşınmazların harici satışları geçersiz olup, herkes verdiğini iade eder. Bu durumda alıcı verdiğini güncelleştirilmiş şekliyle geri isteyebilir. Yanıtlarda belirtildiği gibi ceza-i şartlar geçerli değildir.

İyiniyet durumu ile ilgili ; konuya uygulanabilecek 30.09.1988 T. 2/2 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı vardır. Bu karar da “ Kat mülkiyetine tabi olmak üzere başlanılan inşaattan geçerli bir sözleşme olmaksızın bağımsız bölüm satın alınması halinde alıcının tüm borçlarını eda etmesi , onu malik gibi kullanması ve satıcının da bağımsız bölümü teslim etmesine rağmen satıcın tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması halinde MK.nun 2.mad.si gözetilerek alıcı tarafından açılan tesci
l davasının kabul edilebileceğine “ ilişkindir.

Görülmektedir ki somut olaydaki koşullara uymamaktadır. Kararın gayesi inşaat halinde konut almak isteyen alıcıların satıcıya karşı hukuken korunmasıdır. Bir an için İç.Br.K.nın ters çevrilerek satıcı yerine alıcı aleyhine uygulanmak istense dahi, teslim şartı oluşmadığından yinede olaya uygulanması mümkün değildir.


Faiz konusu ; 3095 sayılı kanun son şekline göre “ ticari faiz “ şeklinde bir tanım mevcut değildir. Salt ticari faiz ifadesinin yasal faiz olarak algılanması tehlikeli mevcuttur. Yasanın 1.mad. göre "ana para faizinde" hem ticari işlerde ve hem de ticari olmayan işlerde yasal faiz uygulanır. Yasanın 2. Maddesine göre ticari işlerde temerrüt halinde “ ticari temerrüt faizi “ istenebilir. Yukarıdaki gerekçe ile ortada her iki taraf için de ticari iş söz konusu olduğundan daha önce temerrüte düşürülmemiş ise dava tarihinden itibaren
" ticari temerrüt faizi ( veya merkez bankasının avans işlemlerine uyguladığı faiz de denilebilir ) " istenebilir. Diye düşünüyorum.
Saygılarımla.
Old 04-12-2006, 22:43   #10
Av.Yasemin Işık

 
Olumlu

Degerli Meslektas Arkadaslarim,
yanıtlarınız için çok tesekkürler aslında kafamda olan ama bi turlu toparlayamadıgım bilgilere ulastım cevaplarınızla, ama kafamdakileri en guzel özetleyen sayın Yücel Kocabas olmus kendisine özel olarak tesekkur etmek istiyorum. Butun meslektas arkadaslara basarılar ve iyi calısmalar ve de tesekkurler
Old 05-12-2006, 02:22   #11
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Yasemin Işık,

"Verilmiş olan paraların faizleri" ibarenizden, alım satımın taksitler halindeki ödemelerle gerçekleştirildiğini düşünüyorum.

Bu durumda, TKHK m. 3 ve m.6/A'yı da bir inceler misiniz?

Saygılarımla...
Old 06-12-2006, 18:47   #12
Av.Yasemin Işık

 
Varsayılan

degerli meslektaş arkadaşlarım,
yardımlarınız için çok tesekkürler
Old 21-06-2010, 12:08   #13
üye15755

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için geçerli bir sözleşme olması gerekir. Sözleşme resmi şekilde yapılmamıştır. Bu nedenle 4822 sayılı kanun ile değişik, 4077 sayılı kanundan kaynaklanan bir uyuşmazlık yoktur. Dava Borçlar Kanununun Genel Hükümlerine göre açılmış sözleşmenin iptali ve geçersiz sözleşme nedeniyle ödenen paranın tahsili isteğine ilişkin olması nedeniyle dava genel mahkemelerde görülmelidir. “ (13.HD. 04.01.2006 T. 2005/15059 E. 2006/76 K. )

Yüklenici şirketin yaptığı inşaat işi TTK 12.maddesine göre ticari iştir. Ayrıca daire alım satımı yüklenici şirketin ticari işletmesi ile ilgilidir. TTK 21 / 2 maddesine göre bir taraf için ticari sayılan iş diğer taraf için de ticari sayılır. Bu yönden dava ticaret mahkemesinde açılmalıdır.

TMK. 706 BK.213 , Tap.K. 26, Noterlik K. 60 ıncı mad. göre tapulu taşınmazların harici satışları geçersiz olup, herkes verdiğini iade eder. Bu durumda alıcı verdiğini güncelleştirilmiş şekliyle geri isteyebilir. Yanıtlarda belirtildiği gibi ceza-i şartlar geçerli değildir.

İyiniyet durumu ile ilgili ; konuya uygulanabilecek 30.09.1988 T. 2/2 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı vardır. Bu karar da “ Kat mülkiyetine tabi olmak üzere başlanılan inşaattan geçerli bir sözleşme olmaksızın bağımsız bölüm satın alınması halinde alıcının tüm borçlarını eda etmesi , onu malik gibi kullanması ve satıcının da bağımsız bölümü teslim etmesine rağmen satıcın tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması halinde MK.nun 2.mad.si gözetilerek alıcı tarafından açılan tesci
l davasının kabul edilebileceğine “ ilişkindir.

Görülmektedir ki somut olaydaki koşullara uymamaktadır. Kararın gayesi inşaat halinde konut almak isteyen alıcıların satıcıya karşı hukuken korunmasıdır. Bir an için İç.Br.K.nın ters çevrilerek satıcı yerine alıcı aleyhine uygulanmak istense dahi, teslim şartı oluşmadığından yinede olaya uygulanması mümkün değildir.


Faiz konusu ; 3095 sayılı kanun son şekline göre “ ticari faiz “ şeklinde bir tanım mevcut değildir. Salt ticari faiz ifadesinin yasal faiz olarak algılanması tehlikeli mevcuttur. Yasanın 1.mad. göre "ana para faizinde" hem ticari işlerde ve hem de ticari olmayan işlerde yasal faiz uygulanır. Yasanın 2. Maddesine göre ticari işlerde temerrüt halinde “ ticari temerrüt faizi “ istenebilir. Yukarıdaki gerekçe ile ortada her iki taraf için de ticari iş söz konusu olduğundan daha önce temerrüte düşürülmemiş ise dava tarihinden itibaren
" ticari temerrüt faizi ( veya merkez bankasının avans işlemlerine uyguladığı faiz de denilebilir ) " istenebilir. Diye düşünüyorum.
Saygılarımla.

Kıymetli Üstadım;

Bir tarafı tüketici olan istisna akitlerinden neşet eden uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği hususunda sizinle hemfikrim.

Müessese olarak Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olan "istisna akti" ancak her iki taraf da tacir olursa ticari yargıya (nispî ticarî dava) konu olabilir.

Öte yandan, somut olay sizin de işaret buyurduğunuz gibi TTK 21/2. m. mucibince her iki tara için de bir ticarî iştir. Ama her ticarî iş ticarî davaya vücut vermez. Zira ticarî davada ölçü "dava konusunun ticarî iş olması" değildir. Bazı ticarî işler (TTK'da düzenlenen ticarî işler) ticarî davaya vücut veriken bazı ticarî işler ticarÎ yargıya konu edilemezler. Kanun "her ticarî iş ticarî davaya vücut verir" diye bir düzenleme içermiyor, nelerin ticarî dava olduğunu bizatihi kendisi sıralıyor:

TicarÎ davalar; (1)mutlak ticarî davalar, (2)nispî ticarî davalar ve (3)havale, vedia ve telif hakkından kaynaklanıp bir ticarî işletmeyi ilgilendiren ticarî davalar diye üçe ayrılır.

1-) Mutlak ticarî davalar:
- TTK'da düznlenen hususlardan doğan davalar
- MK'da sayılan rehin karşılığı ödünç para verme işinden kaynaklanan davalar
- BK düzenlenen ticarî işletmenin devri, hizmet sözleşmesi sebebiyle rekabetin ihlali, neşir (yayım), itibar mektubu, alım-satım komisyonculuğu, ticari mümessil ve ticarî vekilden kaynaklanan davalar
- Markalara ilişkin mevzuattan doğan davalar
- Borsa, sergi, antrepo, menkul kıymetlerle alakalı davalar
- Bankalar Kanunu ve Ödünç Para Verme Kanunu'ndan kaynaklanan davalar
- Kooperatifler Kanunu'ndan kaynaklanan davalar
- Finanasal Kiralama Kanunu'ndan kaynaklanan davalar
- Ticarî İşletme Rehni Kanunu'ndan kaynaklanan davalar
- İflas davaları
- Oda ve borsa üyelerine ilişkin disiplin işlemlerine karşı açılacak davalar

2-) Nispî ticarî davalar:
Konusu ne olursa olsun, her iki tarafı da tacir olan (TTK21/2'deki gibi ticari iş sayılan değil) davalar nispi ticari davadır.

3-) Havale, vedia ve telif hakkından kaynaklanan ve bir ticarî işletmeyi ilgilendiren davalar da ticari davadır.

Somut olaydaki istisna akti Ticaret Kanunu'nda değil Borçlar kanunu'nda düzenlenen hususlardan olduğu için mutlak ticarî dava değildir. Somut olayda İstisna aktinin her iki tarafı da tacir olmadığından nispî ticarî dava da değildir. Zaten somut olayın konusu 3. maddede sayılan havale, vedia ve telif ile alakalı bir husus da değildir.
Görüldüğü gibi somut olay hiçbir ticarî dava kategorisinde olmadığından ticarî davaya vücut vermez.

İyi çalışmalar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Araç satım sözleşmesi/ Galeriye bırakmak tellallık sözleşmesi mi? Av.Nebi Meslektaşların Soruları 22 24-11-2006 09:40
Kadastro tespiti/tapusuz taşınmaz/satım hidayet Meslektaşların Soruları 4 30-09-2006 21:53
şiddetli geçimsizliğe dayalı dava kesinleşmeden yeni bir dava açılabilirmi? avukatyildiz Meslektaşların Soruları 17 25-09-2006 13:56
bulunan kimlikle yapılan satım sözleşmelerde gerekli özeni göstermemek mslmklvz Meslektaşların Soruları 3 16-08-2006 00:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06476092 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.