Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Fiili Ödeme Günündeki meblağ mı? İlamda gösterilen meblağ mı?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-02-2008, 18:28   #1
Av.Kaan

 
Varsayılan Fiili Ödeme Günündeki meblağ mı? İlamda gösterilen meblağ mı?

Saygı değer meslektaşlarım. Bir hususta görüşlerinize ihtiyacım var.

Bir boşanma davasında ziynetlere ilişkin uyuşmazlık söz konusu. Netice olarak Mahkeme kararının hüküm fıkrasında: "8 adet burma bilezik 15 gr x 8 adet (değeri 2.220,00 YTL), ....,178 adet çeyrek altın (değeri 5.785) aynen iadesine, olmadığı takdirde bedellerinin iadesine (toplam 9.565 YTL)" denmiş.

Mahkeme kararının gerekçe kısmında açıkça "ziynetlerin satılarak araba alındığı sabit görüldü" denilmekte.

Anılan bu karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Bunun üzerine de kararda hkmedilen 9.565,00 YTL (diğer tazminat vs ile birlikte) tevdi mahalli tayini suretiyle banka hesabına yatırılmıştır.

Ancak, karşı taraf ziynetler bakımından "bugün itibariyle değeri 14.930,00 YTL etmektedir diyerek ödenen meblağı mahsup edip 5.365,00 YTL için ilamlı icra yoluna başvurmuştur(hesaplama bilirkişi marifetiyle değil internet sitesinden bakılarak yapılmıştır).

İcra işlemine karşı, ilamda açıkça bedele hükmedildiği ve bu bedelin de ödenmiş olduğu, ayrıca hesaplama yapılacaksa bile bunun bilirkişi marifetiyle yapılması gerektiği gerekçeleriyle İcra Mahkemesine başvurmuş bulunuyoruz. Mahkemece anılan bilirkişi raporunda takibin haksız olduğu belirtilmektedir. Ancak hakim raporu beğenmediğini açıkça söyledi ve duruşmayı erteledi(Sanırım hakim aksi görüşteydi, incelemek adına duruşmayı erteledi).

Bu konuya ilişkin görüşlerinizi paylaşırsanız ve faydalanabileceğim içtihat sunarsanız çok sevinirim.
Old 06-02-2008, 11:46   #2
avmurat

 
Varsayılan

Konuyla ilgili olarak İİK m.24'ü incelemenizi öneririm.Zira burada sizi ilgilendiren iki husus var:Birincisi zaten alacaklı doğrudan bedel tahsili için takip yapamaz.Öncelikle menkullerin teslimini talep etmesi gerekir.Eğer menkuller yedinde bulunmazsa "ilamda yazılı değeri alınır." Görüleceği gibi ilamda bir değer belirtilmiş se bu değerin ödenmesi gerekir; raiç bedelin değil.Çünkü fıkra devam ediyor: Menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu taktirde icra müdürü tarafından takip tarihindeki raice göre takdir olunur. Kolaylıklar dilerim, saygılarımla.
Old 06-02-2008, 12:26   #3
Av.Kaan

 
Varsayılan

Aynen dediğinize katılıyorum.Ancak izah etmem gereken bir durum var sanırım. Kafamı kurcalayan mesele de bu.

İlk duruşmada hakim "bu dava hemen biter, biz bunu bilirkişiye gönderelim, yarın rapor gelsin, ertesigün de kararı verelim" dedi. Rapor lehimize gelince, çantayı sallaya sallaya duruşmaya gittim,ancak hakim duruşma başlar başlamaz bana dönüp "Avukat bey, ben raporu beğenmedim, duruşmayı bitirmeyecem" deyince aklıma ister istemez hakimin aksi görüşte olduğu fikri geldi. Çünkü bu dava hemen biter dediğine göre, ya şikayetin kabulüne ya redddine, bir görüşü vardı. Rapor kabulüne şeklinde gelip de hakim davayı hemen bitirmiyorsa ilk görüşüyle rapor çelişti demektir.

İşte bu nedenle hakimi ikna edebileceğim olaya uygun içtihat arıyorum.
Old 06-02-2008, 13:32   #4
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/11872
K. 2003/2050
T. 3.3.2003
• EŞYA ALACAĞI DAVASI ( Davalı Eşte Kalan Ziynet Eşyalarının İadesi Bu Mümkün Olmazsa Bedellerinin Verilmesinin İstenilmesi )
• MİSLİ EŞYANIN AYNEN İADESİ ( Aynen İade Kararı Üzerine Dava Konusu Altın Takıların İcra Takip Tarihindeki Değerlerini Alabilme Olanağının Olması )
• MİSLİ EŞYANIN İADESİ MÜMKÜN OLMADIĞI TAKDİRDE BEDELİNİN TAHSİLİ ( Aynen İade Kararı Üzerine Dava Konusu Altın Takıların İcra Takip Tarihindeki Değerlerini Alabilme Olanağının Olması )
• DEĞER BİLDİRİLMESİ ( Eşyaların İcra Takip Tarihindeki Değerleri Alınabilecekken Dilekçede Bildirilen Değerin Altındaki Değere Göre Karar Verilmesinin Hakkaniyete Uygun Düşmemesi )
1086/m.74
2004/m.24
ÖZET : Davalı eşte kalan ziynet eşyalarının aynen iadesi, iade mümkün olmazsa bedellerinin verilmesi istemine ilişkin bir davada; davacının, aynen iade kararı üzerine dava konusu misli eşyaların ( altın takı ) icra takip tarihindeki değerlerini alabilme olanağı varken, sadece dava dilekçesinde değer bildirmiş olması nedeniyle bunun altındaki bir değere göre karar verilmesi hakkaniyete uygun düşmez. Ancak, davacının temyiz dilekçesinde eşyaların dava tarihindeki değerlerini faiziyle istediğini bildirmesi halinde, bilirkişi tarafından belirlenen dava tarihindeki değerler esas alınmak suretiyle hüküm kurulmalıdır.

DAVA : Davacı Özlem vekili tarafından, davalı Mehmet aleyhine 18.5.2001 gününde verilen dilekçe ile davalı eşte kalan eşyaların istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.4.2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava davalı eşte kalan ziynet eşyalarının aynen iadesi, iade mümkün olmazsa bedellerinin verilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karar davacı tarafından da temyiz edilmiştir.

Davacı, dava konusu altın takıların aynen verilmesini, ancak bu mümkün olmaz ise bedellerinin ödenmesini istemiştir. Bu kapsamda dava harcına esas alınmak üzere göstermiş olduğu değer HUMK.nun 74. maddesi anlamında talebin sınırlandırılması olarak kabul edilemez. Esasen dava konusu eşyalar türleri itibariyle misli eşya niteliğinde olup, yerine konulabilir durumdadır. Davacının asıl isteği de bu eşyaların aynen verilmesine yöneliktir. Bu durumda aynen iade isteminin kabulü biçiminde verilecek hüküm İİK.nun 24. maddesinde gösterilen infaz şekline göre, infazı olanaklıdır. Anılan madde de, misli eşyalar aynen bulunamaz ise mahkeme kararında gösterilen değerleri, mahkeme kararında bir değer gösterilmemişse takip tarihindeki değerlerinin hüküm altına alınacağı düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında davacının dava dilekçesinde göstermiş olduğu değerin bir bağlayıcılığının olmadığı daha açık biçimde ortaya çıkar. Ne var ki davacı, temyiz dilekçesinde bu isteminden vazgeçerek, ziynet eşyasının dava tarihindeki değerinin hüküm altına alınması gerektiğini belirtmiştir. Şu haliyle davacı dilekçesindeki istemine sınırlama getirmiştir.

Öyleyse davacının aynen iade kararı üzerine dava konusu misli eşyaların ( altın takıların ) icra takip tarihindeki değerlerini alabilme olanağı varken, sadece dava dilekçesinde değer bildirmiş olması nedeniyle bunun altındaki bir değere göre karar verilmesi hakkaniyete de uygun düşmez. Ancak, davacı temyiz dilekçesinde eşyaların dava tarihindeki değerlerini faiziyle istediği anlaşıldığından, bilirkişi tarafından belirlenen dava tarihindeki değerler esas alınmak suretiyle hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın ( 2 ) sayılı bentte gösterilen nedenle davacı yararına ( BOZULMASINA ), davalının tüm davacının diğer temyiz itirazlarının ise ( 1 ) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 3.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 06-02-2008, 15:33   #5
avmurat

 
Varsayılan

Sn.Akpunar'ın sunduğu karar aile mahkemesinin eşya iadesi konusunda nasıl karar vermesi gerektiğine dair ve bizim de yararlanacağımız bir karar.Bu nedenle karar için öncelikle teşekkür ederiz ancak Kaan Bey'in sorusundaki olayda artık yargılama süreci sona ermiş ve infazla ilgili bir sıkıntı var.Zaten Yargıtay da kararında mahkemeye diyor ki alacaklı tarafı rakamla bağlama ki infaz sırasında raiç değeri alabilsin.Yani Kaan Bey'in karşı tarafı kendi kararlarını bu nedenle Yargıtay'a götürseydi ve "Mahkeme rakamla beni bağlamış, bu nedenle raiç bedeli talep edmiyorum" deseydi Yargıtay kararı bozacaktı.Ancak artık bu süreç geçmiş ve Yargıtay'ın görüşüne aykırı da olsa karar bu şekilde verilmiş.Gelinen noktada artık İİK m.24 çerçevesinde ilamda değer belirtildiği için önce menkullerin aynen iadesi istenecek bu sağlanamazsa ilamda yazılı değeri tahsil edilecek.Kaan Bey, bu konuda Av.Talih Uyar'ın kitabında içtihatlar var.Bunlardan faydalanabilirsiniz, saygılarımla
Old 06-02-2008, 17:33   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Konuyla ilgili karar

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/11187
K. 2005/14586
T. 5.7.2005
• İLAMA DAYALI TAKİP ( İlamda Yazılı Eşyaların Aynen Değil İse Her Birinin İlamda Belirtilen Değerlerinin Ayrı Ayrı Tahsiline Karar Verilmesi - Alacaklı Borçlunun Teslime Hazır Ettiği Eşyaları Eskimiş Olduğundan Teslim Almayarak Bedellerinin Tahsilini İsteyebileceği )
• İLAMDA AYNEN İFAYA VEYA EŞYALAR YOKSA BEDELİNİN AYRI AYRI TAHSİLİNE HÜKMOLUNMASI ( Alacaklı Borçlunun Teslime Hazır Ettiği Eşyaları Eskimiş Olduğundan Teslim Almayarak Bedellerinin Tahsilini İsteyebileceği )
• İLAMIN AYNEN İNFAZI ( İlamda Yazılı Eşyaların Aynen Değil İse Her Birinin İlamda Belirtilen Değerlerinin Ayrı Ayrı Tahsiline Karar Verilmesi - Alacaklı Borçlunun Teslime Hazır Ettiği Eşyaları Eskimiş Olduğundan Teslim Almayarak Bedellerinin Tahsilini İsteyebileceği )
• EŞYALARIN ESKİMİŞ OLMASI NEDENİYLE BEDELİNİN TAHSİLİ TALEBİ ( Eşyaların Mevcut İse Aynen İadesi Değilse Belirlenen Değerlerinin Tahsiline İlişkin İlam Nedeniyle Alacaklının İsteyebileceği )
2004/m. 24, 32
ÖZET : Takip dayanağı ilamda, ilamda yazılı eşyaların aynen, değil ise her birinin ilamda belirtilen değerlerinin ayrı ayrı tahsiline karar verilmiştir. İnfaz aşamasında alacaklı, borçlunun teslime hazır ettiği eşyaları eskimiş olduğundan teslim almayarak bedellerinin tahsilini istemiştir. Bu durumda alacaklının talebinde usul ve yasaya uymayan bir yön yoktur. ıcra mahkemesince yapılması gereken iş, ilamın aynen infazını sağlamaktır. Yorum yoluyla hüküm fıkrasını değiştirilemez.

DAVA : Mahkeme kararının onanmasını mutazammın 29.03.2005 tarih, 3596/6539 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklının ilamların icrası yolu ile başlattığı takipte dayanak ilamın incelenmesinde, ilamda yazılı eşyaların mevcut ise aynen, değil ise her birinin ilamda belirtilen değerlerinin ayrı ayrı tahsiline karar verildiği görülmüştür. Öte yandan, ilamda hükmedilen faizin ise 13. Hukuk Dairesi tarafından ilam metninden çıkarılarak hüküm düzeltilerek onanmıştır. İlamın infazı aşamasında alacaklının borçlunun teslime hazır ettiği eşyaların aynen kavramına uymadığı, eskimiş olduğu görüldüğünden teslim almayarak ilamda belirtilen bedelleri istemesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. İcra mahkemesince yapılması gereken iş, ilamın hüküm bölümünün aynen infazının sağlanmasıdır.

Mahkeme yorum yolu ile hüküm fıkrasını değiştiremez. Bu nedenle, geçen beş yıllık süre içinde eşyaların eskidiği de kabul edildiğinden ve aynen infazı da mümkün olmadığından ilamda belirtilen değerlerinin istenmesi yerinde olmakla borçlu isteminin reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde ilamın infazını sonuçsuz bırakacak biçimde hacizlerin ve satış kararının iptaline karar verilmesi isabetsizdir. Mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile dairemizin 29.03.2005 tarih 2005/3596 Esas, 2005/6539 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 05.07.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 06-02-2008, 17:36   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Konuyla ilgili karar-2

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/2885
K. 2002/4259
T. 1.3.2002
• MENKULUN TESLİMİNE DAİR OLAN İLAM ( Menkullerin Borçludan Zorla Alınacağı/Bulunmadığı Halde Bedelinin Borçludan Alınacağı - Memurun Aksine İşleminin Yasaya Aykırı Olduğu/Şikayetin Kabulü Gerektiği )
• MENKULUN BEDELİNİN BORÇLUDAN ALINMASI ( Menkulun Teslimine Dair İlama Göre/Menkulun Borçluda Bulunmadığı Halde Bedelinin Borçludan Alınacağı - Memurun Aksine İşleminin Yasaya Aykırı Olduğu/Şikayetin Kabulü Gerektiği )
• ŞİKAYET ( Menkulun Teslimine Dair İlama Göre/Menkulun Borçluda Bulunmadığı Halde Bedelinin Borçludan Alınacağı - Memurun Aksine İşleminin Yasaya Aykırı Olduğu/Şikayetin Kabulü Gerektiği )
2004/m.24/3-4
ÖZET : İİK' nun 24/3. maddesinde ilamda yer alan menkullerin borçlu elinde bulunduğu hallerde bunların zorla alınıp alacaklıya verilmesi öngörülmüştür. Aynı maddenin 4. bendinde ise menkullerin bulunamaması halinde ilamda yazılı değerinin borçludan alınacağı, vermediğinde haciz yoluyla tahsil edileceği açıklanmasına rağmen memurun aksine işlemi yasaya aykırı olup, şikayetin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi hatalıdır.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : İİK' nun 24/3. maddesinde ilamda yer alan menkullerin borçlu elinde bulunduğu hallerde bunların zorla alınıp alacaklıya verilmesi öngörülmüştür. Aynı maddenin 4. bendinde ise menkullerin bulunamaması halinde ilamda yazılı değerinin borçludan alınacağı, vermediğinde haciz yoluyla tahsil edileceği açıklanmasına rağmen memurun aksine işlemi yasaya aykırı olup, şikayetin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının çelişkili bulunması da usul hükümlerine uygun değildir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca bozulmasına, 1.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 06-02-2008, 18:20   #8
Av.Kaan

 
Varsayılan

Cevaplarınız için öncelikle çok teşekkür ederim.
Aslında uzun bir araştırma yaptıktan sonra kendimce yeterli veriye ulaşamadığımı düşünerek burada soru sorma gereği duydum. Sizin de göndermiş olduğunuz içtihatlar mutlaka işime yaramakla beraber, (Av.Akpunar Bey'in göndermiş olduğu içtihat dahi Av.Murat beyin yorumu doğrultusunda işime yaramakta) bana asıl olarak biraz daha nokta vuruşu içtihat lazımdı. Çünkü bahsi geçen tüm bu hususlar gerek bizim gerekse de bilirkişi tarafından Mahkemeye söylenmişti. Bunlar yetmediğine göre dahası da var mı diye görüşlerinize başvurdum .
Cevaplarınızdan anladığım kadarıyla, siz de ilamda yazılı değerin ödenmesinin yeterli olduğunu belirtmektesiniz. Bu dahi benim için önemliydi.
Yardımlarınız için teşekkür ederim. Saygılarımla...
Old 06-02-2008, 19:00   #9
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Fiili Ödeme Günündeki meblağ mı? İlamda gösterilen meblağ mı?

Arkadaşlar;

Hüküm fıkrasını bir daha okursak;

...gr altın (..bedel.

Öncelikle altının aynen iadesi mümkün olmadığı taktirde bedelinin (ki bence burada ifade edilen bedel Sn. Akpunar'ın verdiği karardaki gibi dava dilekçesindeki bedel değil rayiç bedeldir)hükümde belirtilen gramdaki altının rayiç değeridir.

Olaya şu açıdan da bakılmasını öneririm. Geçmişte TL uluslararası dolaşım gücüne sahip değildi. O zaman Hükümet hangi paranın kaç para ettiğine karar veriyordu. Ama bu karar uluslararası piyasalarda hiç bir değer ifade etmiyordu.

Özal döneminde para serbest dolaşıma açıldı (Yanılıyor olabilirim ama sanırım konvertabl olarak ifade ediliyor.)Bu tarihten sonra TL nin değeri hükümetler tarafından alınan kararlar ile değil, uluslararası piyasa tarafından belirlenmeye başlandı.

Aynı yıl İİK da yapılan bir değişiklikle yabancı para üzerinden takip yapma olanağı sağlamak üzere değişiklik yapıldı. Yani 80 lere kadar dolar veya mark bedeli esas alınarak takip yapılamazdı.

Türk Parası da uluslararası dolaşıma açılarak böyle bir olanak sağlandı.

Bunu niye anlattım:

Önce bir fıkra ile başlayayım

Birileri bir dönem iktidarları sarsılacağı konusunda kuşkuya duyarak milli maçın sonucunun ikinci bir emre kadar yasaklanması kararı almışlar.

Dolar mark böyle idi. Kaç paraya alınıp kaç paraya satılacağına "ekonominin gereklerini gözeterek" hükümet karar veriyordu. Ama altın böyle bir sıkıntıyı hiç yaşamadı. Altın her dönem uluslararası piyasalarda değerini buşdu ve sizin hükümetiniz ne derse desin o fiyattan alıcı buldu.

Bu kadar boş konuşmamın nedenine gelince;

Dediğim gibi altının her zaman uluslararası bir değişim değeri (şu veya bu oranda stabl) bir değeri vardır. Mahkeme de .. gr. iadesine mümkün olmaz ise bedelinin alınıp verilmesine" demiş. Ben burada öncelikle aynen ifa kavramı kullanıldığından hareketle bedelin temel alınamayacağını düşünüyorum. Çünkü altın misli bir eşyadır ve ... gr. altın her zaman yeryüzünde vardır.

Ya aynı eşyalar uyşmazlık olmaksızın iade edilecektir. ya da .. gr altın bedeli ödenecektir. (Kaldı ki aynı eşyalar aynen iade edilse bile, ben haksız kullanım nedeni ile oluşan yıpranma nedeni ile munzam zarara dayanılarak dava açılabileceğini düşünüyorum.

Bu çerçevede ben altın üzerinden takip yapılabileceğini buna bir engel olmadığını düşünüyorum. Ödenen bedel ödeme tarihindeki borsa rayicine göre ödenmesi gereken altın miktarından düşülür kalan miktar için takip devam eder.

Benim burada merak ettiğim bir konu var:

Altın üzerinden takip yaptım. Burada faiz isteyebilir miyim, hangi oranda?

Ben yasal faizin istenebileceğini düşünüyorum.

İçgüdü.

Saygılar
Old 06-02-2008, 23:05   #10
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Sayın Erdoğan,

Bazı hususlarda size katılmıyorum. Şöyle ki, ilamda misli malın iadesine, olmadığı halde bedelinin tazminine karar verilmiştir, bu da örneğin 178 adet çeyrek altın olarak ifade edilmiştir.Borç parça borcu değildir, bu nedenle kullanım nedeniyle tazminat istenebilmesi bence mümkün değildir.

Ayrıca altın üzerinden takip yapılabilir derken, takipten kastınızın menkul malın iadesine dair ilamın icrası olarak anlıyorum;Yoksa "altın" üzerinden doğrudan ilamsız takip yapılabilmesi mümkün değildir.
Old 07-02-2008, 09:54   #11
avmurat

 
Varsayılan

Sayın Erdoğan'ın yorumuna katılamıyorum zira İİK m.24 çok açık.Hilafına düşüncenin de yine yasal gerekçelerle açıklanması gerektiğini düşünüyorum.Mahkeme kararında çok açıkça bedeller yazılmış.Hal böyleyken bu hususu ve ilgili maddeyi gözardı ederek yorum yapmanın bir faydası olmayacağı düşüncesindeyim.Nitekim bu konuda çok sayıda Yargıtay kararı da mevcut olup maalesef buraya aktaramıyorum,saygılarıma.
Old 07-02-2008, 15:28   #12
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Fiili Ödeme Günündeki meblağ mı? İlamda gösterilen meblağ mı?

Öncelikle dava tarihi nedeni ile açılmış olan bir davada hükmedilen altın miktarının dava tarihindeki bedeli esas alınacağından arada geçen zamanın alacaklı aleyhine sonuç doğurmasının hakkaniyete aykırı olacağı düşüncesi ile bir yorumda bulunmuş olduğumu belirtmeliyim.

Beni sıkıştırarak çalışmama neden olduğunuz için öncelikle teşekkür ediyorum.

Şimdi gelelim yasal dayanaklara:

19.2.1947 T., 1947/7 K. sayılı YİBK.
"Konusu altın olan borçların ödenmesinde -mislin piyasadan saplanması araştırıp bulunması olanaklı bulundukça- mislen işlem yapılması, aksi takdirde BK. 83.TK 566,643. maddeleri gereğince ödeme günündeki ve ödeme günü bulunmayanlarda yasa uyarınca ivedi olduğu gündeki sürüm değerin temel tutulması gerekir." Yargıtay İçtihadi Birleştirme Kararları, Yargıtay Yayınları, 1980, Hukuk C:3, Sh. 629.

Önceki yazımda da belirttiğim üzere ... gr altının iadesine denildiğine göre öncelikle altının alınarak verilmesi gerekmektedir. Bu gereklilik benim açıkladığım bakış açısı ile uyum göstermektedir. Bu çerçevede altınların elden çıkmış olduğu bir savunma olarak ileri sürülemez. Yani İİK 24 deki İlamda belirtilen miktar ya da icra memurunca takip tarihindeki miktarın tespiti ile bunun ödetilmesine ilişkin hükümler burada uygulanamayacaktır.

Tazminata ilişkin düşünceme gelince;
Bilindiği üzere bilezikler altın değerlerinin yanında işçilik değerlerini de içermektedir. Bu nedenle bileziğin gerçek değeri salt altın olarak gram değerinden farklıdır. Bu fark bir zarar oluşturmaktadır. Öte yandan Aynen iade sözkonusu olsa bile altınlar geçen zaman içinde sürtünme nedeni ile gramaj yitirmektedir. Bu nedenle çeyrek altınların da fiyatları tarihlerine göre belirlenmektedir. Bu da bir zarar kalemi oluşturur düşüncesindeyim.

Çokmu ince eleyip sık dokudum?

Saygılar
Old 07-02-2008, 16:11   #13
Av.Kaan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Muzaffer ERDOĞAN
dava tarihi nedeni ile açılmış olan bir davada hükmedilen altın miktarının dava tarihindeki bedeli esas alınacağından arada geçen zamanın alacaklı aleyhine sonuç doğurmasının hakkaniyete aykırı olacağı düşüncesi ile bir yorumda bulunmuş olduğumu belirtmeliyim.
Haklısınız, ancak bu hemen hemen tüm davalarda karşılaşılan bir durum değil midir? Ve faiz kavramı bu düşünce ile devreye girmemiş midir?
Ayrıca, şu hususu da göz önüne alırsak acaba aynı çekinceniz devam etmekte midir?
Alıntı:

“Hükmolunan şeyin değeri “ilamda yazılı ise” aynen ifa yaptırılamayan durumlarda, borçludan bu yazılı değer alınmakla beraber, malın değeri i l a m t a r i h i n d e n s o n r a yükselmişse, aradaki farkı alacaklı, “borçlunun ilamın verilmesinden sonraki kusuru sonucunda aynen ifanın mümkün olmadığını” kanıtlamak suretiyle, borçludan ayrı bir davayla isteyebilir. Çünkü,ilamdan sonraki kusurun incelenmesine ve hukuki sonuçlarını tesbite, “kesin hüküm” engel olmaz.” Bkz. Talih UYAR, Taşınır Teslimine İlişkin İlamlı Takipler,syf 4
Şu soru da benim aklıma takılıyor? Şayet misli mallar piyasadan her zaman temini mümkün mallar olması sebebiyle aynen iadelerine hükmedildiklerinde, aynı mallar olmasa dahi mislilerinin piyasadan temini gerekiyorsa, neden Mahkeme hüküm fıkrasında "olmadığı takdirde bedellerinin iadesine Toplam 9.565" diyor?

Verilen kararın belirtmiş olduğunuz İBK'na veyahut diğer içtihatlara aykırı olduğunu kabul etsek dahi bu temyizi ilgilendiren bir mesele değil mi? Kararın infazında göz önüne alınamaz kanısındayım. Örneğin, haksız fillerde faiz başlangıç tarihi olay tarihidir, ancak Mahkeme dava tarihinde itibaren faize hükmetmişse ve bu karar temyiz edilmemişse, bu aşamada faize olay tarihinden itibaren hükmedilmeliydi diyebilir miyiz?

Saygılarımla
Old 07-02-2008, 16:44   #14
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Fiili Ödeme Günündeki meblağ mı? İlamda gösterilen meblağ mı?

Sayın Kaan;

Sanırım aramızda çok fazla anlaşmazlık kalmadı,

Bence mahkeme kararı aynen iadesine olduğu sürece bütün misli malların piyasadan bulunarak aynen iade edilmesi gerekir. Olmaz ise ifadesi 2. olarak başvurulacak yolu bel
irtir. Şöyle ifade edelim: Bir otomobil aldınız arızalı çıktı. Dava açtınız dava sırasında fabrika sizin otomobilinizin üretimini durdurdu. Mahkeme otomobilin yenisi ile değiştirilmesine karar verdi. (Aldığınız otomobil 0 Km. Mahkeme de aynı marka aynı model 0 Km. otomobil verilmesine hükmetti). Burada İcra müdürlüğünce yapılması gereken işlem öncelikle o otomobilin tarafınıza tesliminin sağlanmasıdır. Bunun için yazışma mı yapılır hacze mi gidilir. Bunlar uygulama sorunları. Ancak hiç bir icra veya (istisnalar hariç) yargılama merciinin hüküm fıkrasını kendi kafasına göre yorumlayarak değiştirme hakkı yoktur. (Kesinleşmemiş kararlar için, kesin karada hiç kimsenin hakkı yoktur.)

Olata bu çerçevede baktığımızda zaten yapılması gereken .. altının iadesidir. Öncelikle bu sağlanmaya çalışılmalıdır. Ama siz ilamı daireye götürüp infazını istediğinizxde karşılaşılacak ilk itirazlardan birisi ben gidip sana altın mı alacağım, hem işim artar hem de sorumluluğum olacaktır. Bu nedenle genellikle ilamda hükmedilen paranın tahsili yoluna gidilir. Bu kolay yoldur ama hukuki değildir.

Ama otomobil örneğinde olduğu gibi eşyanın aynen teslimi artık olanaksız hale gelmniş ise bu durumda yapılacak bir şey yoktur. İlamda yazılı bedel alınacaktır. Sizin de belirttiğiniz gibi alacaklı uğramış olduğu zararı ayrı bir dava ile talep edebilecektir.

Yani hükümde yer alan olmaz ise ifadesi yeni bir dava açılmaz zorunda kalınmaksızın zararın tazminine, hukuki tasarruf ilkesine yöneliktir. Yoksa ben altınları değil ilamda yazılı bedeli ödemek istiyorum ifadesi hele hele fark ciddi boyutlara ulaşmış ise iyi niyetli bir davranış olarak görülemez. Hukukun da böyle bir davranışı korumaması gerekir.

Ben böyle düşünüyorum.

Saygılarımla
Old 07-02-2008, 16:58   #15
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Fiili Ödeme Günündeki meblağ mı? İlamda gösterilen meblağ mı?

Aslında bir açıklama yapmaya girmiştim ama Sn Kaan'ın notunu görünce açıklamayı unuttum.

Burada karşımıza şöyle bir sorun çıkabilir:

Bedel ilamda yazılı ise ilamda yazılı olan bedel alınacak. Zarara uğrayan alacaklı dava açabilecek.

Bedel ilamda yazılı değilse icra memuru takip tarihindeki bedeli saptayarak ona göre karar verecek.

Yasadaki bedel ilamda yazılı değilse veya taraflar arasında uzlaşmazlık varsa ifadesini nasıl yorumlayacağız?

Olayımıza dönersek.

İlamda bir bedel yazılı ama taraflardan biri yahu .. gr. altın bedeli bu olabilir mi, olamaz diyor.

Yargıtay'dan edindiğim izlenim İİK 24 deki veya kelimesini ve şeklinde yorumladığı. Yani taraflar arasında uzlaşmazlık halinde icra müdürlüğünün değer tespit edebilmesini ilamda bedel yazılı olmaması koşuluna bağlamak eğiliminde olduğu. Net bir karar bulamadım. Ama böyle bir yorumun yasaya aykırı olduğu, aynen ifanın mümkün olmadığı hallerde icra müdürlüğünün kıymet taktiri yapması gerektiğini düşünüyorum. Burada hukuki bir dayanağım yok. Ama böyle bir yorumun hakkaniyete aykırı olduğunu düşünüyorum.

Yapılan değişiklikle takip tarihi yerine haciz tarihindeki değerin esas alınacağına ilişkin yasa kuralı da benim görüşümü destekler niteliktedir diye düşünüyorum.


Saygılarımla
Old 11-03-2008, 18:44   #16
Av.Kaan

 
Varsayılan

İcra Mahkemesi İİK m.24'ü dayanak alarak ve de ilamda hükmedilen menkulun değerinde sonradan artış meydana gelmişse kusuruyla geç teslim eden borçluya karşı ayrı bir dava açılması gerektiği sebepleriyle talebimizi kabul ederek icra takibin iptaline karar vermiştir . Tabi buraya kadar sevindirici de şu hususlar aklıma takılıyor, araştırmalarımdan da kesin bir neticeye varamadım;

1.Takibin iptaline karar verilse de bu karar henüz kesinleşmedi. Mahkemenin bu kararının kesinleşmesi beklenmeli midir?
2.Müvekkilin maaşına haciz konduğundan her ay kesinti yapılmaktadır. Şayet, mevcut kararla -kesinleşmeden- takibin iptalini sağlayamıyorsak bile en azından müteakip kesintileri önleyebilir miyiz?

Bilgisi veya görüşünü paylaşanlara teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.
Old 26-07-2011, 15:25   #17
yalcinhukukbürosu

 
Varsayılan

"menkul malın iadesine dair ilamın icrası" na ilişkin elinde örnek teşkil edebileck ÖE veya TT örneği olan varsa ve yayınlayabilirse çok sevinirim. Zira buna ilişkin ilk defa takip hazırlamam gerekecek. Teşekürler
Old 08-04-2022, 19:37   #18
nahidelaw

 
Varsayılan

Merhabalar sevgili meslektaşlarım. Yıllar sonra aynı konuyu tekrar gündeme getirme çabası içine girmek zorunda kalıyorum. 10 adet 22 ayar 17.5 Gr ağırlığında üçlü burma bileziğin aynen, mümkün değilse dava tarihindeki değeri olan 37.500 TL üzerinden nakden iadesine karar verdi yerel mahkeme ve ilgili karar istinaf incelemesi sonunda kesinleşti. Ben kararı icra takibine, sadece aynen iade açısından konu etmek istiyorum. Öyle ki dava tarihi itibariyle belirlenen rakam, aynen iade bedelinin şu an için 1/4 u civarında.
Aynen iade talebiyle açacağım icra takibinde, icra müdürlüğünün hükümde geçen miktarı kendiliğinden dikkate alma durumu var mıdır?

Hükümde geçen, aynen iade mümkün olmazsa kısmı, olayimizda geçerli değil zira yukarıda belirtilen özelliklerde bilezikler piyasada mevcut. Bir de yerel mahkeme aynen iade kararını, bileziklerin evlilik içerisinde erkek tarafindan satıldığını bilerek veriyor. Yani aynen iade, bizzat o bileziklerin değil, o ölçü ve ayardaki bileziklerin aynen iadesi şeklinde veriliyor. Yoksa satıldığı bilinen bilezikler için aynen ibaresini kullanması mümkün olmazdı. Demek ki ben bilezikleri aynen, icra takibine konu edildiği veya fiili ödeme tarihindeki rakam üzerinden talep edebilirim. Olmaz ise kısmı, piyasada belirtilen niteliklerde bilezik bulunmaz ise olarak yorumlanır bence. Yani işin özü, bileziklerin satıldığı bilindiği halde, aynen iadeye karar veren mahkeme bana bu hakkı tanıyor, hukumde geçen rakamı kabul etmek zorunda değilim. Sizce? Teşekkür ederim şimdiden.
Old 08-04-2022, 19:48   #19
nahidelaw

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/11872
K. 2003/2050
T. 3.3.2003
• EŞYA ALACAĞI DAVASI ( Davalı Eşte Kalan Ziynet Eşyalarının İadesi Bu Mümkün Olmazsa Bedellerinin Verilmesinin İstenilmesi )
• MİSLİ EŞYANIN AYNEN İADESİ ( Aynen İade Kararı Üzerine Dava Konusu Altın Takıların İcra Takip Tarihindeki Değerlerini Alabilme Olanağının Olması )

Sn Bülent Sabri Akpunar meslektaşımızın paylaşmış olduğu kararda, davacı temyiz dilekçesi ile aynen iade ibaresinden vazgeçip, dava tarihinden itibaren yasal faiziyle talep ettiği için aynen iade talebinde ısrarcı olma hakkını kaybeder diyor. Benim olayımda böyle bir vazgeçme de söz konusu değil. Bu karara göre aynen iade konusunda ısrarcı olabilirim sanırım.

Bunu da eklemek istedim. Tekrar teşekkürler.
Old 30-10-2023, 10:24   #20
Av. Mert Akgün

 
Varsayılan

Meslektaşım merhaba bu konuyla ilgili yaptığınız takipte ne sonuç aldınız acaba ?
Old 13-11-2023, 19:53   #21
nahidelaw

 
Varsayılan

Merhaba meslektaşım
TL üzerinden bir rakam belirtmeden icra takibi açamadım ama aynen iade talep ettim. Borçlu da TL üzerinden mahkemenin belirlediği rakamı yatırıp icra dosyasını kapattı. Bunun üzerine, ziynetler yönünden aile mahkemesinde munzam zarar davası açtım. Derdest...
Old 03-01-2024, 17:47   #22
avduygut

 
Varsayılan

Meslektaşım merhaba, başınıza gelen talihsizlik benim de başıma geldi. Bu yüzden davanızın ne aşamada olduğunu sormak istedim.

Alıntı:
Yazan nahidelaw
Merhaba meslektaşım
TL üzerinden bir rakam belirtmeden icra takibi açamadım ama aynen iade talep ettim. Borçlu da TL üzerinden mahkemenin belirlediği rakamı yatırıp icra dosyasını kapattı. Bunun üzerine, ziynetler yönünden aile mahkemesinde munzam zarar davası açtım. Derdest...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İlamda gösterilen davalılardan birisi tebligatı alıyor... Av.ZAFER İŞERİ Meslektaşların Soruları 9 25-04-2007 18:27
Gayrimenkulde gerçek değer ile tapuda gösterilen değer arasındaki fark Av.Dostum Meslektaşların Soruları 2 08-03-2007 17:12
Serbest meslek kazancının tesbiti,gider olarak gösterilen harcamalar ZERYA Hukuk Sohbetleri 0 15-01-2007 13:11
İbra - Muharrer Senet - Meblağ ayanlar07 Meslektaşların Soruları 13 29-12-2006 18:16
Mal Beyanında Bulunmama - Düşük Meblağ tiyerianri Meslektaşların Soruları 4 19-12-2006 14:17


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07960796 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.