Hayattan komik anlar,diyaloglar,..

Toplumda bazı anlar, diyaloglar vs ile karşılaşırız ki; kahkaha atmamak,en azından bir tebessümde bulunmamak elde değil. Ben de bu anları kelimelerde dondurmak amacıyla bu konuyu açıyor katılımlarınızı bekliyorum

Sigaramın kalmadığı aklıma gelince önünde durduğum Tekel bayiine girecekken minibüs geldi. Apar topar bindim. Şoföre parayı uzatıp, 'Bir Monte Carlo' dedim! Adam birkaç saniye yüzüme bakıp, 'Abi bu Bakırköy'e gider' diye cevap verdi! İşte o an benim ve şoförün bittiği andır.

*

Mükemmel bir yerde inebilir miyim? (yolcunun kafası karşık sanırım, kendisi de dolmuştakilerle güler söylediine) Şöför kadını indirirken: Buyrun size layık değil ama!

*Yolcu musait bi yerde inmek ister ama dili surcer; Musait bi yerde iner misiniz? Şöför : Niye sen mi kullancan ?

Pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi. Tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı çocuklardan biri şoföre parayı uzattı; Abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın

Yer Bahariye, İstanbul. Ana yoldan geçmekte olan bir polis arabasındaki megafondan bir anons yükseliyor:

"X plakalı aracın sahibi, lütfen hareket ediniz."

Karşı taraftan geçmekte olan diğer bir polis arabasının megafonundan duyulan anons ise şu:

"Lütfenini yiyimm Mistafaaaa."

*Yurdum polisi yaaaa.*

İki arkadaş balık almaya giderler, içlerinden birisi su dolu kovanın içinde yüzen balıklara bakarak ;

"Bunlar taze mi?" diye sorar.

Balıkçı cevabı yapıştırır ;

"Yok abla pil takıp oynatıyoruz..."

Rumeli-Hisarüstü otobüsü taksim'e dogru gitmekte. Adamın biri Besiktas dolaylarında gayet aceleci bir tavirla; Kaptan orta kapıyı rica edebilir miyim?? Bizim soför olaya hakim: Tabi abi ayıp ettin. al götür. senden kıymetli mi ?

Trabzon- sürmene arasında çalışan dolmuş yolda ilerlerken, İleride yol üstünde duran bir bayan dolmusa el kaldırdı, elinde çantaları vardı. dolmuş şoforu zaman kazanmak için kadının önünde durur durmaz arabadan indi ve dolmuşun arkasına bagajı açmak için yöneldi. bu sırada kadın dolmuşa bınmek için kapıyı açtı; Aaa bu dolmuşun soforu yok.. deyıp bınmeden kapıyı kapattı.

dolmuş tıka basa dolu, tam kalkicak, elemanın biri açtı kapıyı, içerde tıkış tıkış olmuş yolcular, önde 3 kişi arkada 4 ... Eleman hala bir umut sordu: "Kaptan, yer var mi?". Şöför de arkasını dönüp cevap verdi: "Bilmiyorum, üst kata bi bak bakalım"

iki kadın,yaya geçidi kullanmaksızın trafiği içine dalarak,trafiği altüst ederler..trafik polisi seslenir
-bacı bacı nereye??
kadın yanıtlar..
-kaynımgillere gidiyommm sananeee!!!

Karadenizli bir yolcu havaalanını arar ve sorar:
---- İyi akŞamlar hanfendi Trabzon-istanbul arası ne kadar sürüyo acaba ?
----(Bayan, adamı beklemeye alır) Bi saniye efendim!
----Tamam teşekkürler,iyi akşamlar (Telefonu
kapatır)

ceza usul sınavından sonra hoca sınıfta soruları cozmektedir,arkadaşlardan biri;
-hocam dogru sonuca yanlış gerekçe ile ulaşırsak nolur?
Hoca,
-ben ulaşırsam doktrin,siz ulaşırsanız fahiş hata olur

Telefona ingilizce hat geldiğini ekrandan gören personel tuşları çevirir:
Reservation : may i help you?
---- Aa ben yanlış basmıştım. Şimdi İngilizce bastım diye İngilizce mi konuşmam gerekicek

- haapşşuuuu
- çok yaşa abi...
- karışma lan allahın işine, kızıyor sonra...
- ha??

Seneler sonra ev sahibi olmusuz yeni evle ilgili hazirlik yapiyorum.. En buyuk uzuntum ise uzun sure oturdugum evde cicek yetismemesi.. Ev dendiginde aklima gelen tek sey ise saksi cicekleri..

Buyuk bir alisveris merkezinin bitki reyonunda dolasiyorum.. Ve buyuk pankartlar yazilmis.. Soklanmis gul... Rengarenk harika guller.. İclerinden bir iki tane secip oradaki gorevliye yoneldim..

"kardes bunun soklarini nasil acacagiz?"

Gorevli yuzume "deli mi ne?" der gibi baktiktan sonra..

"Hanimefendi guller degil, fiyatlari soklu yani indirimde" dedi ve yanimdan yurudu gitti..

Unatanmak yeride gulmekten yerlere yattim. Bu olayin ustunden 10 yil gecmesine ramen halen gulerim..

İzmir'de otobüsler de kent kartların kullanıldığı ilk günler...teyzenin biri otobüse biniyor ve nereye tutacağını bilemediği kent kartı şoförün yüzüne tutuyor..o sırada şoför,kıvrak zekayla yanıt veriyor...
-bippppppp)))))))))

tarih hocası yazılıda sorar :
1.dünya savşının çıkma nedenini yazınız.
En arkadaki çalışkan ögrenci yazar:
'veliahtın öldürülmesi'
bu cevap arkadan öndeki ögrenciye kadarkopyayla gelirken mutasyona ugramıştır:
melahatın öldürülmesi..

İş adamı traş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir.

Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler. Berber, iş adamının kulağına fısıldar; “Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi…”

Berber çocuğa seslenir: “Ali, buraya gel!”. Bunun üzerine çocuk sakince dükkana girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar.

Berber işadamının kulağına sessizce, “bak şimdi” diye fısıldar ve bir elinde bir milyon, diger elinde yirmimilyon’luk bir banknot olduğu halde çocuğa sorar: “Hangisini istiyorsan alabilirsin?”

Çocuk dalgın dalgın bir bir milyona bir de yirmimilyona bakar ve sonunda bir milyonluk banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır.

Berber işadamına döner ve gülerek: “Gördün mü? Sana söylemiştim.” der.Traş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali’yi görür. Yanına giderek, neden yirmimilyonluk değil de, bir milyonluk banknotu aldığını sorar.

Çocuk hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir:

“Hehehe… Eğer yirmimilyonluğu alırsam oyun biter.

Öğretmen,Öğrencilere:
- Sizlere sorular soracağım.Birinci soruyu bilene ikinci soru
sorulmayacak. Simdi söyle bakalım Ahmet,bir hindinin kaç tane tüyü vardır?
- 9567 tane tüyü vardır Öğretmenim!
- Nereden öğrendin bunu?
- Öğretmenim, hani ikinci soru sorulmayacaktı.

Temel ile Dursun ormanda uyuyorlar. Bir ara Temel Dursun’a sesleniyor.
- Dursun ormanın güzelliğine bak. Dursun:
- Ağaçlardan göremiyorum ki!..

- 50 kuruşu ne yapacaksın? diye sorar ali:
- Bir yaşlı adama verecem der. Annesi:
- Nerdeymiş bu yaşlı adam der, ali:
- Şu köşede dondurma satan adam diye cevap verir.

Adamın karısı hamileymiş. Bir gece yarısı sancılanmış. Çağırılan ebe tam doğuma başlarken elektrikler kesilmiş. Adamcağız mecburen fener tutarak doğuma yardımcı oluyormuş. Nihayet bebek sağlıkla doğmuş. Ancak ebe bakmış bir bebek daha geliyor. Onu da doğurtmuş. Bitmemiş ardından bir tane daha…
Adam derhal feneri söndürmüş. Ebe;
- Ne yaptın,yak şu feneri!..
- Olmaz ebe hanım, baksana ışığı gören geliyor!..

Şahit olmadım, başkasından duydum.
Ceza hocalarımızdan biri ders anlatırken sürekli tecavüz olaylarıyla bezeli örnekler veriyor.
Öğrencilerden biri soruyor:
- hocam neden hep tecavüzle ilgili örnek veriyorsunuz?
- ben sapığım.

Sabah kalkıp saate baktığında daha alarmın çalmasına 2 saat olduğunu gören genç, mutluluktan uyuyamadı

Alıntı: Yazan ocean10 İzmir'de otobüsler de kent kartların kullanıldığı ilk günler...teyzenin biri otobüse biniyor ve nereye tutacağını bilemediği kent kartı şoförün yüzüne tutuyor..o sırada şoför,kıvrak zekayla yanıt veriyor... -bippppppp)))))))))

Kentkartla ilgili benimde şahit olduğum bir olay var. İzmirde yaşayanlar veya yolu düşenler bilirler toplu ulaşımda kentkart kullanılır, kartın içine para yüklenir ve her geçişte yüklenilen paradan bilet parası düşer, kentkartta bozukluk varsa o an kart okunamadıysa veya yeterli bakiye olmaması durumunda sesli olarak makinadan uyarı duyarsınız.
Öğrencilik yıllarında (2. sınıf Borçlar Hukuku sınavından çıktım) elimde kocaman bir kitap, yurda dönmek için yarım saate yakın otobüs bekledikten sonra nihayet otobüs geldi, en önde boş bir yer görüp dünyanın en güzellikleri bana bahşedilmiş sevinciyle boş yere kuruldum.
Bir iki durak sonra, otobüs bekleyen bir yolcu, elinde evrak çantası takım elbisesi, gözünde güneş gözlüğüyle kendinden emin bir beyfendi otobüse durması için işaret verdi. Bekleyen tek yolcu o olduğundan izmirin çılgın eshot şoförü, daha yolcu otobüse binerken hızla hareket etmeye başladı.
Tabi otobüs birden hareketlenince daha bir ayağı otobüsün içinde diğeri dışında kalan yolcu dengesini kaybedip düşecek gibi oldu bu sırada da kafasını kentkart makinasına çarptı.
Buraya kadar olan olayları dehşeler içinde seyrederken beyfendi kafasını kentkart makinasına çarpınca makinadan " bakiye yetersiz" şeklinde uyarının gelmesiyle olayın şokundan kurtulmam ve kahkahayı patlatmam bir oldu(beyni yok gibi algılandı ve tüm yolcular kahkalarla gülmeye başladı). Seneler geçmesine rağmen hala aklıma geldikçe gülüyorum

duruşma saolununda dosya sırasını beklerken sanıkların yargılandığı duruşmada hakim gün verdi sonra meslaktaşlarımıza hitaben gün uygun mudur dedi sanıklar tek ağızdan "uygundur efendim" dediler hakim bile bu duruma güldü

Alıntı: Yazan Av. Hakan VARAN duruşma saolununda dosya sırasını beklerken sanıkların yargılandığı duruşmada hakim gün verdi sonra meslaktaşlarımıza hitaben gün uygun mudur dedi sanıklar tek ağızdan "uygundur efendim" dediler hakim bile bu duruma güldü

Bir arkadaşımın, dostumun başından geçen bir duruşma vakası. Her ne kadar şahit olmasamda arkadaşımın anlatmasıyla şahit olanlar kadar güldüğüm olayı aktarıyorum

"Van Erciş Adliyesi'nde Nevi şahsına münhasır bir mübaşirimiz bulunmakta. Bu mübaşir arkadaşımız Kürt Kökenli olmadığı ve Kürtçe bilmiyor olmasına rağmen, Ağır Ceza Mahkemesinde Kürtçe Tercümanlık bile yapmıştır bir ara. Tarzan Kürtçesi ile yaptığı tercümeler, en ciddi ağır ceza duruşmalarında bile mahkeme heyetini ve avukatları güldürmüştür. Sanırım artık bu müthiş kürtçe tercümana bu görevi vermemekteler, ama o dönemlerdeki maceraları hala dilden dile dolaşır
Bir cinayet davası görülmektedir. Tanık sandalyesine geçen ve Türkçe bilmeyen yaşlı bayana Mahkeme Reisi sorular sormaktadır:
-Silah seslerini duymuşsun. Söyle bakim bu sesleri tek bir silaha mı aitti yoksa makineli bir silahın sesimiydi?
Bu mübaşirimizin tanığa, bu soruyu kürtçe olarak tercümesi müthiş idi.
- Meti (hala, teyze), silah TAK TAK , yan (yoksa) TIRIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII "

Bunu okuyunca, yakın zamanda kaybettiğimiz bir dostumun anısı geldi aklıma. Savaş Ay köşesinde de yazmıştır. Şöyle:

http://www.sabah.com.tr/Yasam/2011/0...ohikanina_veda

BAKİ'YE SOR!..
Yüzlerce anısı var ama en matraklarından biriyle "güle güle" diyeyim kardeşime de, en acılı hallerinde bile gülebilen yüzüne yaraşsın. Meydan gazetesinde çalışmaktadır o dönem. Şefi Bâki Avcı ilk kez kullanacakları bankamatik kartlarını servise dağıtır, "Maaşları bununla, para çekme kulübelerinden çekeceksiniz artık" der. Ahmet'in kartı da şubeye yollanır hep orada diye. Telefonla nasıl kullanacağını da tarif eder Ahmet'e Bâki Avcı. Bir süre sonra Ahmet, şefi Bâki'yi arar.
Tuşlara bas her şeyi söyler diyordun Bâki. - Evet...
Kaç param var diye bakayım dedim söylemiyor makine. Sana yönlendiriyor beni. - Nasıl bana yönlendiriyor?
Ne bileyim kardeşim, ekranda öyle yazıyor, "bakiye sor" diyor.

Alıntı: Yazan kezzy Kentkartla ilgili benimde şahit olduğum bir olay var. İzmirde yaşayanlar veya yolu düşenler bilirler toplu ulaşımda kentkart kullanılır, kartın içine para yüklenir ve her geçişte yüklenilen paradan bilet parası düşer, kentkartta bozukluk varsa o an kart okunamadıysa veya yeterli bakiye olmaması durumunda sesli olarak makinadan uyarı duyarsınız. Öğrencilik yıllarında (2. sınıf Borçlar Hukuku sınavından çıktım) elimde kocaman bir kitap, yurda dönmek için yarım saate yakın otobüs bekledikten sonra nihayet otobüs geldi, en önde boş bir yer görüp dünyanın en güzellikleri bana bahşedilmiş sevinciyle boş yere kuruldum. Bir iki durak sonra, otobüs bekleyen bir yolcu, elinde evrak çantası takım elbisesi, gözünde güneş gözlüğüyle kendinden emin bir beyfendi otobüse durması için işaret verdi. Bekleyen tek yolcu o olduğundan izmirin çılgın eshot şoförü, daha yolcu otobüse binerken hızla hareket etmeye başladı. Tabi otobüs birden hareketlenince daha bir ayağı otobüsün içinde diğeri dışında kalan yolcu dengesini kaybedip düşecek gibi oldu bu sırada da kafasını kentkart makinasına çarptı. Buraya kadar olan olayları dehşeler içinde seyrederken beyfendi kafasını kentkart makinasına çarpınca makinadan " bakiye yetersiz" şeklinde uyarının gelmesiyle olayın şokundan kurtulmam ve kahkahayı patlatmam bir oldu(beyni yok gibi algılandı ve tüm yolcular kahkalarla gülmeye başladı). Seneler geçmesine rağmen hala aklıma geldikçe gülüyorum