Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk ve Felsefe Hukukun felsefi yönüne dair sohbetler. Hak, Hakkaniyet, Adalet, Eşitlik kavramlarına hukuk felsefesi gözüyle bakış

CERN ''Big Bang Deneyi'' yapacaksa hukuk ne yapacak?

Yanıt
Old 27-07-2011, 08:46   #61
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Bilimsel Gelişmeler - Hukuk

Bilimsel çalışmalar öncelikle /çoğunlukla askeri amaçlı...
Saniyen sermaye için yeni alanlar...

Askeri amaç...Sermaye... Sır / Gizlilik...

Bilimsel çalışmaların kamuya açıklanan sonuçları... Süzülen...Güç odaklarının imbiğinden...

Otoritenin ve ekonominin etkisinden bağımsız, yaptırım gücü olan evrensel hukuk kuralları...
Bilimsel çalışmaları -önceden- sınırlayabilmeli (mi?)...
Old 27-07-2011, 10:31   #62
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Otoritenin ve ekonominin etkisinden bağımsız, yaptırım gücü olan evrensel hukuk kuralları... Bilimsel çalışmaları -önceden- sınırlayabilmeli (mi?)...
Eskiden bilim adamları kişisel meraklarıyla ve çabalarıyla insanların yararına buluşlar yapardı. Bu kahramanları yenilikten hoşlanmayan, kuşkucu ve tutucu iktidarlara karşı korumak için bilimin özgürlüğü yolunda ulusal çapta kurallar gerekliydi. Üniversite özerkliği ve diğer düzenlemeler bu eski dönemin eseridir.

Şimdi ise bilimsel çalışmalar bütünüyle kâr amacıyla, büyük sermaye ve büyük ekiplerle yapılıyor. Bilimsel araştırmalar üniversitelerin çapını çoktan aştı. Hatta, CERN örneğindeki gibi, devletlerin çapını aştı. Eski romantik dönem kurallarının kâr amacı taşıyan yeni dönemde ne kadar yeterli ve ne kadar geçerli olduğunu düşünmek gerekir.

Sayın Av.Hulusi Metin'in yukarıdaki görüşüne katılıyorum: İyi insanlar uluslararası hukuku güçlendirmeli. Bu yaşamsal savunmayı yapamazlarsa iyi insanlar kötü insanların eline düşecek.

Kötüler uluslarası arenayı ele geçirdiler. İyiler ise hala ulusal hukukun huzurlu uykusunda.

Saygılarımla
Old 14-09-2011, 09:28   #63
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Kötüler uluslarası arenayı ele geçirdiler. İyiler ise hala ulusal hukukun huzurlu uykusunda.
Ekim ayı başında 1/3200 olasılıkla aramızdan birileri ölebilir:

"ABD Ulusal havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) 1991 yılında uzaya gönderilen 6.5 ton ağırlığındaki araştırma uydusunun bu ayın sonu veya ekim başında kontrolsüz bir şekilde Dünya’ya çarpacağını açıkladı."
"NASA, uydunun Dünya üzerinde 57 derece kuzey enlemi ile 57 derecedeki güney enlemi arasında bulunan bir yere çarpacağını belirtti. Bu enlemler arasında, Türkiye de bulunuyor. Parçaların nereye düşeceğini hesap edemiyoruz. Ancak büyük bir risk söz konusu değil' ifadelerine yer verildi. 2005 yılında başıboş kalan uydunun parçalarının bir kişinin kafasına düşme ihtimali 3 bin 200’de 1 olarak görülüyor".

Olasılık çok düşük ama yaşamsal bir tehlike var.

- Hukuk insan yaşamına ne kadar önem veriyor? Düşük olasılıklı ölüm riskleri düzenleme yapmaya değmez mi?

- Tazminat konusundaki mevcut düzenlemelere ek olarak, başımıza uydu düşmesini engelleyecek düzenlemeler gerekmez mi?

- Hukuk, olasılık ortaya çıkar çıkmaz mı harekete geçmeli? Yoksa olasılık gerçekleşince mi?

Saygılarımla


Meraklısına Terazi:

Riskler üzerine bir karşılaştırma yapalım.

Birinci Risk: Trafik kazasında ölüm riski
Türkiye'nin nüfusu 70 milyon. Yılda 5 bin kişi trafik kazasında ölüyor.
70milyon nüfus / 5000 kayıp = 14.000
Risk oranı: 1/14.000
Düzenlemeler: Trafik konusunda ölüm riski 1/14.000 olmasına karşın binlerce trafik ışığı, kilometrelerce yol çizgisi, binlerce trafik çalışanı, trafik mahkemeleri, trafik mevzuatı, plaka, ehliyet, ruhsat vs vs ile uğraşıyoruz. Ölüm karşısında bütün bu uğraşlar saygındır ve gereklidir.

İkinci Risk: Başımıza uydu düşme riski
Risk oranı: 1/3.200
Düzenlemeler: Tazminat hakkındaki genel hükümlerden ibarettir.

"Başımıza uydu düşme riski" "Trafik kazasında ölüm riski"ne göre 4,3 kat daha fazla.

Uydu için düzenlemelerin trafik için düzenlemelere göre 4 kat daha fazla olması gerekir.
Old 14-09-2011, 10:22   #64
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Meraklısına Terazi:

Riskler üzerine bir karşılaştırma yapalım.

Birinci Risk: Trafik kazasında ölüm riski
Türkiye'nin nüfusu 70 milyon. Yılda 5 bin kişi trafik kazasında ölüyor.
70milyon nüfus / 5000 kayıp = 14.000
Risk oranı: 1/14.000
Düzenlemeler: Trafik konusunda ölüm riski 1/14.000 olmasına karşın binlerce trafik ışığı, kilometrelerce yol çizgisi, binlerce trafik çalışanı, trafik mahkemeleri, trafik mevzuatı, plaka, ehliyet, ruhsat vs vs ile uğraşıyoruz. Ölüm karşısında bütün bu uğraşlar saygındır ve gereklidir.

İkinci Risk: Başımıza uydu düşme riski
Risk oranı: 1/3.200
Düzenlemeler: Tazminat hakkındaki genel hükümlerden ibarettir.

"Başımıza uydu düşme riski" "Trafik kazasında ölüm riski"ne göre 4,3 kat daha fazla.

Uydu için düzenlemelerin trafik için düzenlemelere göre 4 kat daha fazla olması gerekir.
Meraklısına Terazi:

Riskler üzerine bir karşılaştırma yapalım.

Birinci Risk: Trafik kazasında ölüm riski
Türkiye'nin nüfusu 70 milyon. Yılda 5 bin kişi trafik kazasında ölüyor.
70milyon nüfus / 5000 kayıp = 14.000
Risk oranı: 1/14.000
Düzenlemeler: Trafik konusunda ölüm riski 1/14.000 olmasına karşın binlerce trafik ışığı, kilometrelerce yol çizgisi, binlerce trafik çalışanı, trafik mahkemeleri, trafik mevzuatı, plaka, ehliyet, ruhsat vs vs ile uğraşıyoruz. Ölüm karşısında bütün bu uğraşlar saygındır ve gereklidir.

İkinci Risk: Başımıza uydu düşme riski
Risk oranı: 1/3.200
Düzenlemeler: Tazminat hakkındaki genel hükümlerden ibarettir.

"Başımıza uydu düşme riski" "Trafik kazasında ölüm riski"ne göre 4,3 kat daha fazla.

Uydu için düzenlemelerin trafik için düzenlemelere göre 4 kat daha fazla olması gerekir.

Sayın Konyalı,
hesabınıza aklım yatmadı bir türlü. Sizin hesabınıza göre nüfusu 70 milyon olan Türkiyede yılda 5.000 kişi trafik kazalarında ölüyor. Bu heasba göre Türkiyede yılda 21.500 ve Dünyada 215.000 kişinin ölmesi gerekir.
Trafik kazalarında kaç kişinin öldüğü ortada olan bir gerçek!
Uydu kazalarında kaç kişi ölmüş şimdiye kadar?
Benim bildiğim kadarı ile: sıfır
Dünyada kaç kişi ölmüş peki: 10 mu 15 mi?

Ben derim ki en iyisi atom gülleri ile uğraşmak.
Hiroşima'da kaç kişi öldü?
Çernobil'de kaç kişi öldü?
Fukuşima'da kaç kişi öldü?
Fukuşima'da ne kadar alan oturulmaz hale geldi?
Japonya'da neden başbakan şapkasını alıp gitti?
Almanlar neden atom santrallarını kapatıyor?
Veee...
tüm bunlara rağmen hangi ülkenin ilgili bir bakanı çıkıp bekarlıkta ölüm riski atomdan daha fazladır demekete ve yeni santraller açmakta kararlı?
Atom enerjisi kullanma bakımından ve bekarlık bakımından bizden daha ön sıralarda olan Almanyada neden insanlar Türkiyedekilerden daha fazla yaşıyor? Bakanımızın heasbına göre tersinin olması gerekmez mi?

Bundan önceki mesajımda sorduğum bir soruyu tekrarlıyayım: Ölümcül atom enerjisine karşı hukuk ne yapıyor???????????

Saygılarımla
Old 14-09-2011, 10:50   #65
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Uydu kazalarında kaç kişi ölmüş şimdiye kadar?
Benim bildiğim kadarı ile: sıfır
Benim de işaret etmek istediğim konu buydu:

Hukuk düzenleme yapmak için ölümleri beklemeli mi?

Not:
Konumuz genel olarak teknoloji olduğundan elbette nükleer düzenlemeler de konumuz içindedir.

Saygılarımla
Old 14-12-2011, 12:02   #66
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

http://www.hurriyet.com.tr/planet/19455431.asp

İsviçre'nin Cenevre kentinteki CERN laboratuarları, "Tanrı parçacağı" konusunda beklenen açıklamasını yaptı. Atlas Deneyinin Başkanı Fabiola Fianotti, "Tanrı parçacağı"nın izlerine rastlandığını ancak varlığıyla ilgili kesin açıklama için daha fazla deney yapılması gerektiğini söyledi.

Alıştıra, alıştıra söylenecek gibime geliyor..
Old 14-12-2011, 12:06   #67
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarı Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) şu sıralar evrenin sırrını çözmeye çalışıyor.

“Tanrı parçacığı” olarak adlandırılan Higgs bozonunun varlığını kanıtlamaya yönelik bu deneyler bilimin geleceği açısından kritik öneme sahip.Evrendeki anti-maddenin neden bütünüyle yok olduğu bilinmiyormuş. Madde ve anti-madde bütünüyle simetrik olmalı ve aynı şekilde davranmalıymış ama aynı şekilde davranmıyorlarmış.Varlık nedenimizin en büyük sorusu, “Evrende neden anti-madde bulunmadığı” imiş.

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) projesinin başındaki Dr. Lyndon Evans, kendisiyle yapılan bir söyleşide demiş ki: “Yaptığımız deneylerde madde ve anti-madde arasında mükemmel bir simetri olduğunu görüyoruz. Anti-madde yaptığımızda aynı oranda madde yapıyoruz. Eğer bu Büyük Patlama (Big-Bang) anında da böyle olsaydı madde ve anti-madde birbirini yok edecekti ve evrende ışık dışında hiçbir şey olmayacaktı. Gerçek dünya koşullarında anti-madde, madde ile temasa geçerse yok olur ve kozmik mikrodalga zeminini oluşturan bir ışık üretir. Evrenin yalnızca bu ışıktan oluştuğunu düşünebilir misiniz? Bizim burada olmamızın nedeni madde ve anti-madde arasında simetrinin bozulmuş olması. Yani en başta anti-maddeden daha fazla madde vardı. Artan maddeden oluştuk”.

Artan maddeden oluşanın insanlar ve evren olduğunu da açıklamış Dr. Evans. “Biz” demiş, “mükemmel bir simetri olmamasının sonucuyuz. Madde, anti-maddeden daha fazla olduğu için bütün anti-madde yok oldu ve geriye biraz madde kaldı. Yok olan anti-madde şimdi kozmik mikrodalga zeminini oluşturan ışığa dönüşürken arta kalan madde ise yıldızlar, galaksiler, biz ve evrenimiz oldu”.

“Varlığımızın” bozulan bir simetriye bağlı olduğunu vurgulayan Dr. Evans, “Yalnızca yaşamdan söz etmiyorum. Yıldızlar, galaksiler gibi kütlesi olan her şeyden söz ediyorum. Evrenimizde bir noktada her şeyin bir kum taneciğinden daha küçük olduğunu düşünmek akıl almaz ama deneysel gerçekler önümüzde ve artık çürütülemez” demiş (Elçin Poyrazlar, Cumhuriyet, 14.12.2011, s.9).
Old 14-12-2011, 13:05   #68
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarı Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) şu sıralar evrenin sırrını çözmeye çalışıyor.

“Tanrı parçacığı” olarak adlandırılan Higgs bozonunun varlığını kanıtlamaya yönelik bu deneyler bilimin geleceği açısından kritik öneme sahip.Evrendeki anti-maddenin neden bütünüyle yok olduğu bilinmiyormuş. Madde ve anti-madde bütünüyle simetrik olmalı ve aynı şekilde davranmalıymış ama aynı şekilde davranmıyorlarmış.Varlık nedenimizin en büyük sorusu, “Evrende neden anti-madde bulunmadığı” imiş.

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) projesinin başındaki Dr. Lyndon Evans, kendisiyle yapılan bir söyleşide demiş ki: “Yaptığımız deneylerde madde ve anti-madde arasında mükemmel bir simetri olduğunu görüyoruz. Anti-madde yaptığımızda aynı oranda madde yapıyoruz. Eğer bu Büyük Patlama (Big-Bang) anında da böyle olsaydı madde ve anti-madde birbirini yok edecekti ve evrende ışık dışında hiçbir şey olmayacaktı. Gerçek dünya koşullarında anti-madde, madde ile temasa geçerse yok olur ve kozmik mikrodalga zeminini oluşturan bir ışık üretir. Evrenin yalnızca bu ışıktan oluştuğunu düşünebilir misiniz? Bizim burada olmamızın nedeni madde ve anti-madde arasında simetrinin bozulmuş olması. Yani en başta anti-maddeden daha fazla madde vardı. Artan maddeden oluştuk”.

Artan maddeden oluşanın insanlar ve evren olduğunu da açıklamış Dr. Evans. “Biz” demiş, “mükemmel bir simetri olmamasının sonucuyuz. Madde, anti-maddeden daha fazla olduğu için bütün anti-madde yok oldu ve geriye biraz madde kaldı. Yok olan anti-madde şimdi kozmik mikrodalga zeminini oluşturan ışığa dönüşürken arta kalan madde ise yıldızlar, galaksiler, biz ve evrenimiz oldu”.

“Varlığımızın” bozulan bir simetriye bağlı olduğunu vurgulayan Dr. Evans, “Yalnızca yaşamdan söz etmiyorum. Yıldızlar, galaksiler gibi kütlesi olan her şeyden söz ediyorum. Evrenimizde bir noktada her şeyin bir kum taneciğinden daha küçük olduğunu düşünmek akıl almaz ama deneysel gerçekler önümüzde ve artık çürütülemez” demiş (Elçin Poyrazlar, Cumhuriyet, 14.12.2011, s.9).

Açıkçası bu açıklamalardan hiçbir şey anlamadım.

P.s. Dönüp dolaşıp, ruhu bulduk diyecekler.
Old 16-12-2011, 08:59   #69
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Açıkçası bu açıklamalardan hiçbir şey anlamadım.
Ben henüz elektriğin ne olduğunu bile kavramış değilim. Ama bunun sakıncası yok: Günün her anında elektrik kullanıyorum.

Öte yandan hukuk elektrik konusunda ne yapıyor? Bir örnek vermek istiyorum:
- Baz istasyonlarının onaylanmış elektrik projeleri var mı? Onaylanmış projeleri yok ise hukuk bu konuda görevli değil midir?

Özetle, bir hukukçu teknolojiyi takip etmek ve bilmek zorunda değildir. Ama hukuk teknolojinin dizginlerini bırakmamalıdır.

Saygılarımla
Old 16-12-2011, 09:09   #70
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Anti-madde yaptığımızda aynı oranda madde yapıyoruz. Bu Büyük Patlama (Big-Bang) anında da böyle olsaydı madde ve anti-madde birbirini yok edecekti ve evrende ışık dışında hiçbir şey olmayacaktı.

Alıntı:
Bizim burada olmamızın nedeni madde ve anti-madde arasında simetrinin bozulmuş olması. Yani en başta anti-maddeden daha fazla madde vardı. Artan maddeden oluştuk


"Anti-madde bitti, yok oldu, geriye madde kaldı" mı demek bu?

Yani anti madde öldü bitti, rahat olun, ruh muh yok kardeşlerim, boşuna çağırıp durmayın mı demek istiyor?

Yoksa ne diyor? Sayın Av-Ufuk, sizce?
Old 16-12-2011, 09:10   #71
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Ben henüz elektriğin ne olduğunu bile kavramış değilim. Ama bunun sakıncası yok: Günün her anında elektrik kullanıyorum.

Öte yandan hukuk elektrik konusunda ne yapıyor? Bir örnek vermek istiyorum:
- Baz istasyonlarının onaylanmış elektrik projeleri var mı? Onaylanmış projeleri yok ise hukuk bu konuda görevli değil midir?

Özetle, bir hukukçu teknolojiyi takip etmek ve bilmek zorunda değildir. Ama hukuk teknolojinin dizginlerini bırakmamalıdır.

Saygılarımla

Muhakkak haklısınız. Ancak iyi bir hukuk kuralı, bilinçli ihdas edilirse anlam ifade eder.
Old 16-12-2011, 09:14   #72
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
Av.Armağan Konyalı
Alıntı:
...hukuk teknolojinin dizginlerini bırakmamalıdır.

Zamanın hukuku saatin icadını "şeytan işi" olarak değerlendirmişti
Old 16-12-2011, 11:19   #73
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
"Anti-madde bitti, yok oldu, geriye madde kaldı" mı demek bu?

Yani anti madde öldü bitti, rahat olun, ruh muh yok kardeşlerim, boşuna çağırıp durmayın mı demek istiyor?

Yoksa ne diyor? Sayın Av-Ufuk, sizce?

Herşey zıddıyla kaimdir. Ve herşey simetriktir. Sağ- sol. Madde varsa anti madde de vardı-vardır? Nerede? diyorlar Üstad. Ve madde - antimadde denklemiyle hayatın ilk ortaya çıkışına kadar gelmek istiyorlar...Yani bizi aşar.. Bu arada ruhun kütlesi falan yok konu dışı. )))

İyi ki varlar
Old 16-12-2011, 11:26   #74
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av-ufuk
Herşey zıddıyla kaimdir. Ve herşey simetriktir. Sağ- sol. Madde varsa anti madde de vardı-vardır? Nerede? diyorlar Üstad. Ve madde - antimadde denklemiyle hayatın ilk ortaya çıkışına kadar gelmek istiyorlar...Yani bizi aşar.. Bu arada ruhun kütlesi falan yok konu dışı. )))

İyi ki varlar

Alıntı:
Yazan Av.Hulusi Metin
Zamanın hukuku saatin icadını "şeytan işi" olarak değerlendirmişti

Bunlar "şeytan işi".
Old 16-12-2011, 23:20   #75
fikirbay

 
Varsayılan

Tanrılı ya da Tanrısız, maddeli veya maddesiz, manalı veya manasız, diyalektik veya değil, madde/antimadde zıtlığıyla veya bunun tam zıddı... Sonuçta bir açmazdayız ve açamıyoruz, aşamıyoruz... Bilsek, anlayabilsek ve yapabilsek dahi, edilgeniz ve belirlenmişiz, belirleyici olamıyoruz... Birşeyin içindeyiz ve o şey nedir, şeyler toplamının anlamı nedir? Çır, çır, çırpınıyoruz ve çarpıştırıyoruz... İstediğimiz gibi çarparsa, belki... Belki bir mucize olur... Olsa ne olur? Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz... Hız eşittir yol bölü zaman... Limit değerler açısından; yol (mekan) ne kadar uzun (büyük) olursa olsun, zaman sıfırsa, hız sonsuz olur. İçinde bulunduğunuz mekanda sonsuz hıza sahip olabilseniz, işte o zaman, zaman sıfır olacak ve işte size ölümsüzlük veya zamandan muafiyet... Yine de yetmiyor. Birşeyler hep eksik kalıyor...
Old 17-12-2011, 13:45   #76
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı

Alıntı:
Yazan [B
Av.Mehmet Saim Dikici[/b]]


Açıkçası bu açıklamalardan hiçbir şey anlamadım.

Ben henüz elektriğin ne olduğunu bile kavramış değilim. Ama bunun sakıncası yok: Günün her anında elektrik kullanıyorum.

Öte yandan hukuk elektrik konusunda ne yapıyor? Bir örnek vermek istiyorum:
- Baz istasyonlarının onaylanmış elektrik projeleri var mı? Onaylanmış projeleri yok ise hukuk bu konuda görevli değil midir?

Özetle, bir hukukçu teknolojiyi takip etmek ve bilmek zorunda değildir. Ama hukuk teknolojinin dizginlerini bırakmamalıdır.

Saygılarımla
Sayın Konyalı, hukuk bilmediği ve tanımadığı teknolojinin, bilmediği, tanımadığı, göremediği ve tutamadığı dizginlerini nasıl elinde tutacak?

Saygılarımla
Old 17-12-2011, 14:05   #77
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Konunun felsefi tartışmalarının yanında, medyada ilgi çekiciliği artırmak adına kullanılan "tanrı parçacığı" ifadesi bilim insanlarınca eleştiriliyor. http://www.gokyuzuhaberci.com/17684/...ikiye-bolundu/
Old 17-12-2011, 23:29   #78
fikirbay

 
Varsayılan

Yakında beyin kontrolü gerçekleştiğinde, düşünce hürriyeti ebediyen rafa kaldırıldığında, tüm insanlık yeni dünya düzeni adı altında köleleştirildiğinde, sadece efendilere hizmet eden robotlara dönüştürüldüğünde, hukuk ve hukukçu kavramları sadece acı birer anı mı olacak? Düşünceler özgürse "hak" vardır. Belki de yakında var olmak için düşünmek yeterli olmayacak... Düşünüyorum, o halde yok mu edilmeliyim?
Old 18-12-2011, 16:30   #79
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ben
hukuk teknolojinin dizginlerini bırakmamalıdır.
Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın Konyalı, hukuk bilmediği ve tanımadığı teknolojinin, bilmediği, tanımadığı, göremediği ve tutamadığı dizginlerini nasıl elinde tutacak?
Yine başa döndük. Bakınız: Konu başlığı ve 1.mesaj
Old 18-12-2011, 17:09   #80
üye31284

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av-ufuk
http://www.hurriyet.com.tr/planet/19455431.asp

İsviçre'nin Cenevre kentinteki CERN laboratuarları, "Tanrı parçacağı" konusunda beklenen açıklamasını yaptı. Atlas Deneyinin Başkanı Fabiola Fianotti, "Tanrı parçacağı"nın izlerine rastlandığını ancak varlığıyla ilgili kesin açıklama için daha fazla deney yapılması gerektiğini söyledi.


Sonuç:

Aradığınız parçacığa şu an ulaşılamıyor lütfen daha sonra...

CERN ışık hızını geçme deneyini başarıyla gerçekleştirdikten sonra higgs bosonunu da bulur ben inanıyorum ama zaten din kitaplarında yazıyor, tasavvuf felsefesinde de var... İlle de ispat istiyor tabii bilim... Şaka bir yana tanrı parçacığı işin renkli kısmı çok büyük başka araştırmaları da var bu deneyin...

Sonuçları da gerçekten paylaşıyorlar mı emin değilim orası da ayrı...

Hukuk ne yapmalı? 2012 sonuna kadar CERN'e tam üyeliğimiz gerçekleşecekmiş. Tam üye olunca ne oluyor, gözlemci üye olunca ne oluyor, imzaladığımız sözleşme ne onu bilmek gerek sanırım. Temeli geçtikten sonra fizik ve nükleer enerji kursuna gitsek iyi olur...:P
Old 18-12-2011, 18:53   #81
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
...Anti-madde yaptığımızda aynı oranda madde yapıyoruz....

Anti-madde yapıldığında aynı oranda madde yapılıyorsa ve

Alıntı:
...Gerçek dünya koşullarında anti-madde, madde ile temasa geçerse yok olur...
ise;

maddeyi, anti-madde ile temassız şekilde mi yapabiliyorlar

Alıntı:
...en başta anti-maddeden daha fazla madde vardı...

Anti-madde, maddeyi üretebiliyor ama madde, anti-maddeyi üretmiyor mu??? Yok öyle değilse ilk başta maddenin daha fazla olmasını sağlayan neydi; bunu da bulabilmişler mi??? Hatta bunu bulmuşlar mı en çok onu merak ettim

Alıntı:
...Dr. Evans. “Biz” demiş, “mükemmel bir simetri olmamasının sonucuyuz. Madde, anti-maddeden daha fazla olduğu için bütün anti-madde yok oldu ve geriye biraz madde kaldı. Yok olan anti-madde şimdi kozmik mikrodalga zeminini oluşturan ışığa dönüşürken arta kalan madde ise yıldızlar, galaksiler, biz ve evrenimiz oldu”...

Biz artan madde isek ve anti-madde üretildiğinde o oranda madde oluşuyor ve anti-madde ile maddenin temasında anti-madde yok oluyorsa; ürettikleri anti-madde sonrası daha çok artan madde olmuş olması gerekmiyor mu? Dolayısıyla artan maddenin oluşturduğu iddia edilen:
Alıntı:
...Artan maddeden oluşanın insanlar ve evren olduğunu da açıklamış...
ise o halde şu anda CERN'in de oluşturduğu insanlar ve evren parçaları (yıldızlar, galaksiler v.s.) olması gerekmiyor mu? Bir tek patlamayı ne şekilde gerçekleştireceklerini mi bulamamışlar

Diğer taraftan anlatılmaya çalışılan anti-maddenin, simetrisi olan maddeyi (simetrisi olduğuna göre aynı oran ve miktarda) yok etmesi ise; ne kadar anti-madde üretilirse üretilsin o oranda madde üretildiğine göre, üretilen anti-madde ancak ürettiği maddeyi yok etmeyecek midir? Neticeten biz artan madde olarak kalmaya devam etmeyecek miyiz

Yok öyle de değilse maddeyi oluşturmadan, artan madde kadar anti-madde oluşturabilip bizi mi yok etmeye çalışıyorlar

Ben de nereye varılmaya çalışıldığını anlamadım

Saygılar...
Old 18-12-2011, 20:14   #82
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz





...maddeyi oluşturmadan, artan madde kadar anti-madde oluşturabilip bizi mi yok etmeye çalışıyorlar


Hemen kaybol üstadım.
Old 18-12-2011, 20:20   #83
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Hemen kaybol üstadım.
Anti-maddemi bulduklarında kaybolacağım üstadım
Old 18-12-2011, 20:27   #84
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kozmik Hippi
2012 sonuna kadar CERN'e tam üyeliğimiz gerçekleşecekmiş. Tam üye olunca ne oluyor, gözlemci üye olunca ne oluyor,
Bakınız: Yukarıdaki 26 nolu mesaj
Old 18-12-2011, 23:12   #85
Gemici

 
Varsayılan

Bilim genelde kamuoyunu fazla ilgilendirmez; Sensasyonel buluşlar ve bilimsel araştırmanın ürünü olan teknoloji bir istisna oluştururlar. Bilim öncelikle bilim adamının kafasında, deneylerde, laboratuarlarda, akademilerde, üniversitelerde, bilimsel yayınlarda gözlemlenir, genelde bilim çevrelerini ve meraklılarını ilgilendirir. Bilim adamı (toplumsal yapının gereği olarak, bilimle uğraşanlar genelde erkeklerdir. Bu sebepten bilimsel çalışmayı sadece erkelere mal etmişiz ve ‚bilim adamı‘ diyoruz, bilimle uğraşan kadınlar olsa bile) yerleşik düzene bağlı olarak çalıştığı, düzene ters düşmeyen fikirler ileri sürmediği sürece düzen tarafından desteklenir.Düzene ters düştüğü zaman, düzen elindeki olanakları kullanarak ( bu olanakların başında düzenin konserve ilacı hukuk gelir) bilim adamını susturur, Galile örneğinde olduğu gibi. Galile tek örnek değil elbette, bilinenlerin en başında doğru bildiğinden şaşmayan, doğruları uğruna ağu içen Sokrates geliyor. Sokrates batı kültürü için bir dönüm noktasıdır. Bu dönüm noktasının en kanıtlayıcı örneği ondan önce gelen filosofların ‚Sokrat Öncesi Filosoflar‘ olarak adlandırılmasında görülür. Yöneticilerin işine gelmeyen düşünceleri yüzünden belirli rejimler tarafından aforozlanan Darwin, Freud ve daha birçokları var. Bu arada haça gerilen ve sonradan günümüz batı medeniyetiene damagasını vuran İsa Peygamberi unutmamak gerekir. Veee ‚ ‚dünya buna rağmen döndüğü‘ için dün aforozlananlar ve unutturulmaya çalışılanlar günün birinde en üst köşeye oturtulabiliyor.

Aynı durum Peter Higgs ve teorisi için de söz konusu. Bügünlerde, fizikten anlasın anlamasın, herkesin dilinde olan çalışmasını Higgs 1964 yılında Avrupa Physics Letters’e sunmuş, çalışma geri çevrilmiş. Allahtan ki ABD var; Higgs gidip orada Physics Review Letters’de çlaışmasını yayınlamış. Avrupa Higgs’e ve çalışmasına aforozlanacak değer bile biçmemiş o zamanlar. Higgs-Parçacığı şimdilerde taraftarları ve karşıtları tarafından ideolojik bir çatışmanın aktörü olarak sahneleniyor.

Higgs teorisi doğru çıkarsa ve meşhur Higgs-Boson’u bulunursa ne olur? Bulunmasa ne olur?
Ya 82 yaşındaki Peters HiggsNobel Ödülünü almak için Stokholma yollanır, ya da bilim adamları dünyanın oluşumunu açıklıyacak başka teorilerin peşine düşer. Ya CERN araştırma merkezi 3.150 çalışanı, 10 binden fazla misafir bilim adamı, 2010 sayılarına göre 850 milyon € yıllık bütçesini ile kendisine verilen değeri hak ettiğini kanıtlar, ya da cakası bozulur ve kendisine verilen değeri hak etmek için başka teorilerin peşine düşer. Ama Higgs-Boson’u avı daha sona ermedi.

Göreceğiz.

Hukuk ne yapacak peki? Daha doğrusu hukuk birşey yapsın mı, yapmasın mı? Birşey yapar mı yapmaz mı?
Deneylerin dünyaya ve insanlığa bir zararı olacaksa, karışsın ve yasaklasın. İyi de deneylerin dünyaya ve insanlığa zararı olacağını bize/hukuka kim söyleyecek? Sahiden hukuku bilimsel bir teorinin yanlışlığına veya doğruluğuna kim inandıracak? Başka bir teori ile gelecek olan bilim adamları mı? Bu başka teorinin doğrluluğuna nasıl inanacağız peki? İki teoriyi birleştirecek üçüncü bir teori mi gerek? Tez, antitez, sentez sonucuna mı geldim yoksa? Hukukçu diyaletik felsefeye göre mi karar verecek?

Hukuk ne yapar sorusuna verilecek en basit cevap şu: CERN şimdiye kadar politikanın tavuğuna kış demedi, en azından projeyi destekleyen devletlerin yönetici tabakalarının tavuğuna. Kış demediği sürece de politikacılar CERNE dokunmaz. Demek ki ortada bir Sokrat, bir İsa Peygamber bir Galile örneği yok. Geriye şu soru kalıyor: Politikanın icazeti olmadan hukuk kendi başına bir maceraya kalkışır mı?

THS'de Ruh, Madde, Anti madde tarzında sürdürülen tartışma konusundaki düşüncem:
Anlaşıldığı kadarı ile olay bilimsel alana, daha doğrusu fizik bilimi alanına giriyor. Lisede fizik dersinden iyi not alırdım, buna rağmen şimdilerde fizikin (F)sinden bile anlamam. En iyisi sesimi çıkarmamam.

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Yine başa döndük. Bakınız: Konu başlığı ve 1.mesaj

Sayın Konyalı,
aslında başa felan dönmedik, kestirebildiğim kadarı ile tartışmanın başından beri ikimiz de aynı yerdeyiz: başta! İleri gitmedik ki geri başa dönelim. Siz kendi fikrinizdesiniz, ben kendi fikrimde. Değişen tek şey verilen örnekler.

Saygılarımla
Old 19-12-2011, 09:14   #86
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın Konyalı,
İleri gitmedik ki geri başa dönelim. Siz kendi fikrinizdesiniz, ben kendi fikrimde.
Sayın Gemici

Aramızda fikir ayrılığı yok. Sizin de isabetle belirttiğiniz gibi hukuku siyasetçiler yapar; hukukçular uygular. Bu nedenle "Hukuk ne yapacak?" cümlesindeki "hukuk" sözcüğü hukukçuları değil, siyasetçileri ifade etmektedir.
Alıntı:
Yazan Gemici
Politikanın icazeti olmadan hukuk kendi başına bir maceraya kalkışır mı?
Hukuk siyasetin koyduğu kurallardan oluştuğuna göre hukukçunun maceraya kalkışması kurallara karşı çıkması anlamına gelir. Halbuki hukukçunun görevi kurallara karşı çıkmak değil; kuralları uygulamaktır. Aksi halde hukukçu kendini kanun koyucu yerine koymuş olur.

Teknolojinin denetlenmesi ulusal hukukla mümkün değildir. Teknolojinin denetlenmesi için uluslararası hukuk kuralları gerekmektedir. Halbuki uluslararası bir siyasi görüş ve siyasi güç bulunmamaktadır. İnsanlık kendini "ulusal sınırlarla ayırma" aşamasından henüz kurtulmadan, teknoloji ulusal sınırları aşmıştır. Teknolojik gelişme insanlığın gelişmesinden öne geçmiştir.
Alıntı:
Yazan Av.Hulusi Metin
Zamanın hukuku saatin icadını "şeytan işi" olarak değerlendirmişti
Saat şeytan işi değildir ama saatli bomba insan işidir. İnsanın şeytana ihtiyacı yoktur. İnsanlık masum teknolojik ilerlemeleri bile kendi kötü emellerine alet etmektedir.

Sonuç: İnsanlık, en azından teknolojinin kötüye kullanılmasını engelleyecek kadar kendini düşünmek zorundadır. Bu ilerleme ancak uluslararası hukuk alanında sağlanır.

Bir başka deyişle, işimiz zor.

Saygılarımla
Old 19-12-2011, 09:39   #87
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
Av.Armağan Konyalı

Alıntı:
Sonuç: İnsanlık, en azından teknolojinin kötüye kullanılmasını engelleyecek kadar kendini düşünmek zorundadır. Bu ilerleme ancak uluslararası hukuk alanında sağlanır.

Sayın Konyalı,

“…teknolojinin kötüye kullanılmasını…” engellemek… Ulusal, uluslararası yasalarla mümkün olabilir elbet.

Alıntı:
Av.Armağan Konyalı

Alıntı:
Sonucu belirsiz bu büyük deneyin durdurulması için dava açılırsa hukuk ne yapacak acaba? Bilirkişi Raporu istemenin tam sırası bence.

“Saatin icadını” şeytan işi kabul eden hukuk döneminde sermaye güçlü değildi!

Günümüzde sermayenin hukuku, kullanılabilir sonuçları olduğuna ikna olduğu hiçbir deneyi önceden yasaklamaz/yasaklayamaz.

Cern deneyi tüm dünyaya duyuruldu. Ya bilmediğimiz başkaca deneyler!

Saygılarımla
Old 19-12-2011, 10:07   #88
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Teknoloji ve Hukuk

Suçun büyük ey teknoloji

"Birçok şirketin teknolojiden yoğun şekilde yararlandığı günümüzde şirketler bilgisayar, akıllı telefon veya internete bağlanabilen bir cihaz ile gezegendeki herhangi bir yerden suç aktivitesi riskine karşı kendilerini giderek daha savunmasız kılıyorlar. Teknoloji kullanımı arttıkça siber suç da artıyor. 2010’da ekonomik suçların yüzde 23’ünü teknoloji kullanılarak gerçekleştirilen ‘siber suçlar’ oluşturdu."

Kaynak:Cumhuriyet 19.12.2011,s.10. PwC’nin 78 ülkeden 3.877 kişi ile yaptığı "Küresel Ekonomik Suçlar Araştırması".

Koyulaştırma tarafımdan yapılmıştır.

Saygılarımla
Old 15-01-2012, 08:26   #89
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

"...
Bilime verdiğimiz önemi arttırmak, bilime daha fazla yatırım yapmak, bilimi el üstünde taşımak.

Örneğin, son yıllarda Türkiye’de gündeme ‘tanrı parçacığı’ diye de adlandırılan Higgs bozonunu bulmak için yaptığı muazzam deneyle gelen Avrupa Nükleer Araştırmalar Konseyi CERN’e bir an önce tam üye olmalıyız.

Elimin altında bir rapor var, CERN’e tam üye olmanın ülke sanayisine katkılarının araştırdığı bir rapor.

Raporun sonuçları, CERN üyeliğinin sadece üç beş bilim insanını ilgilendiren ve onların daha iyi bilim yapmalarına yardımcı olan bir şeyden ibaret olmadığını kanıtlar nitelikte.

CERN’e üyelik en basit konu. Türkiye istese birkaç ay içinde tam üyelik prosedürü tamamlanabilir.

Daha az basit olan konular var. Mesela kök hücre araştırmaları. Bunlara daha fazla kamu parasının akması ve yurt dışından kök hücre konularında çalışan başta Türk bilimciler olmak üzere bilimci getirtilmesi gerekiyor. Bu araştırmalardan çıkacak patentler gelecekte çok şeyi belirleyecek.

Mesela biyokimya alanı. Geleceği belirleyecek bir başka alan da bu.
...

Avrupa şirketleri CERN’den ne kazandı?

BİR ülke CERN’e tam üye olduğunda o ülkeyle CERN arasında sadece bilimsel araştırma ve bilimsel bilgi transferi yaşanmaya başlamıyor. Üyelikle birlikte başlayan bir başka şey, üye ülkenin firmalarının CERN tarafından açılan ihalelere girebilir olması oluyor.

Geçen yıl CERN, kendi ihalelerine katılan üye ülke firmalarıyla bir araştırma yaptı. Araştırmanın sonunda çıkan sonuçlardan bazıları şöyle:

Firmaların yüzde 38’i, bu ihaleler sayesinde yeni ürünler geliştirdiklerini söylediler.
Yüzde 13’ü bu yüzden araştırma-geliştirme departmanları kurdular.
Yüzde 14’ü yeni iş birimleri kurdular.
Yüzde 17’si yeni pazarlara açıldılar.
Yüzde 42’sinin uluslararası pazarı daha da genişledi.
Yüzde 44’ü teknolojik yenilikleri öğrendiğini söyledi.
Yüzde 52’si CERN olmasaydı daha kötü satış performansı yakalayacaklarını söyledi.
Yüzde 21’ü CERN olmasaydı istihdam kapasitelerinin daha yavaş artacağını söyledi.
Yüzde 41’i CERN olmasaydı daha düşük bir teknolojiyle yetineceklerini belirtti. "
(İsmet BERKAN, Hürriyet,15.01.2012).
Old 15-01-2012, 13:45   #90
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan İsmet Berkan
Bilime verdiğimiz önemi arttırmak, bilime daha fazla yatırım yapmak, bilimi el üstünde taşımak.
İnsanlar bilime şimdilik layık değil. İnsanlar başkasının hakkına el uzatmaktan ve bu nedenle öldürmekten vazgeçmedikçe bilim sandığa kaldırılmalı. Hırsızların ve katillerin eline verilen bilgi yararlı olmaz.

İnternette sahte yumurta imal edildiğine ilişkin bir haber dolaşıyor. Haber doğru mudur bilmiyorum:

Zararlı kimyasallar kullanılarak, gerçeğinden yerken bile ayırt edilemeyen sahte yumurta imalatı Çin'den başlayarak Malezya'dan devam ederek diğer ülkelere de hızla yayılıyormuş.

Sahte yumurtaları görmek için tıklayınız:
http://www.youtube.com/watch?v=0US7JEfhsrA
ve
http://www.youtube.com/watch?v=R54Ev...eature=related

Sahte yumurta haberi eğer doğruysa İsmet Berkan'ın bir önceki mesajda aktarılan CERN mantığıyla da değerlendirilmelidir:
Alıntı:
Firmaların yüzde 38’i, bu ihaleler sayesinde yeni ürünler geliştirdiklerini söylediler.
Sahte yumurta benzeri icatlar bu ihalelerin yüzünden olabilir.
Alıntı:
Yüzde 13’ü bu yüzden araştırma-geliştirme departmanları kurdular.
Sahte yumurta imal edenler de eminim ar-ge çalışmalarını sürdürüyordur.
Alıntı:
Yüzde 14’ü yeni iş birimleri kurdular.
Sahte yumurtayla ilgili yeni iş birimleri hızla yayılıyormuş.
Alıntı:
Yüzde 17’si yeni pazarlara açıldılar.
Sahte yumurta imalatı ülkeden ülkeye hızla yayılıyormuş.
Alıntı:
Yüzde 42’sinin uluslararası pazarı daha da genişledi.
Sahte yumurta haberinde de öyle söyleniyor.
Alıntı:
Yüzde 44’ü teknolojik yenilikleri öğrendiğini söyledi.
Sahte yumurta da teknolojik yeniliklerdendir.
Alıntı:
Yüzde 52’si CERN olmasaydı daha kötü satış performansı yakalayacaklarını söyledi.
Sahte yumurta da sıfır maliyet nedeniyle satış performansını arttırır.
Alıntı:
Yüzde 21’ü CERN olmasaydı istihdam kapasitelerinin daha yavaş artacağını söyledi.
Sahte yumurta imalatı da çığ gibi büyürken istihdam artışı sağlayacaktır. Ama tavuk çiftliklerine çalışanlar (ve tabii tavuklar) işsiz kalacaktır.
Alıntı:
Yüzde 41’i CERN olmasaydı daha düşük bir teknolojiyle yetineceklerini belirtti. "
Sahte yumurta icat edilmeden önce tavuk çiftliklerinde zavallı bir teknoloji vardı. Şimdi çiftliğe miftliğe gerek kalmadı.
Alıntı:
(İsmet BERKAN, Hürriyet,15.01.2012)
Bir gazeteci deneylerin konusu hakkında bilgi sahibi olmadan fikir beyan edebiliyor.

Bir hukukçu sahte yumurta hakkında bunca bilgi varken bir şey yapabilir mi? Hukuk bir şey yapamıyorsa hukukçunun da elinden bir şey gelmez. Hukukçunun elindeki sadece TCK 186.maddesidir ki cezası bir yıldan ibarettir. (Bir başka deyişle hagb sınırı içindedir) (Zorlama ile TCK 185 de uygulansa bile yine hagb sınırı içindedir)

Karşılaştırınız:
TCK 197 - parada sahtecilik - iki yıl ceza
TCK 185 - yiyeceğe zehir karıştırmak - iki yıl ceza

Sahte yumurtaya verilen ceza
sahte paraya verilen cezadan daha fazla değil.

İnsan sağlığına verilen önem
paraya verilen önemden daha fazla değil.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Almanya`da Avukat olarak çalışan kişi Türkiyede avukatlık yapacaksa staj zorunlu mu? üye15969 Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 7 16-10-2009 15:04
izmirde staj yapacak avukat arıyorum yer-sub Adliye Duvarı 1 06-02-2008 17:51
staj yapacak büro arıyorum(izmir) praetortribunus Adliye Duvarı 3 06-11-2007 15:01
Antalya Bölgesinde Staj Yapacak Büro Arıyorum şule BEDER Adliye Duvarı 0 15-02-2007 19:12
Mahkeme , 04.50'de keşif yapacak PINAR YILMAZ Hukuk Haberleri 0 08-08-2006 22:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09922099 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.