|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
01-11-2007, 16:40 | #1 |
|
limited şirkette hisse devri
İyi Çalışmalar, cevaplarınızın için şimdiiden teşekürler
Müvekkilim noterden hisse devir sözleşmesi yaparak hissesini 2001 yılında devretmiştir. Ancak bu devir ticaret siciline işletilmemiştir. Halen ticaret sicilinde ortk olarak gözükmektedir. Bu şirketin 2001 yılından bu yana borçları bulunmaktadır. Bu borçlar nedeniyle müvekkilin aracına haciz konmuştur. Yapılan bu hisse devir sözleşmesi esas alınara müvekkilin 2001 yılından bu yana şirket ortağı olmadığı ve şirket borçlarından sorumlu olamayacağı yönünde tespit davası açılabilir mi? Başka bir yol çizilebilir mi? teşekürler |
01-11-2007, 17:14 | #2 |
|
Sn. Zeynep hanım, kanaatimce işiniz biraz zor. Şöyle ki; mevzuat gereğince, lmited şirketlerde hisse devrinin geçerli olabilmesi için noterden yapılan devir sözleşmesi yeterli değildir. İlgili hisse devir sözleşmesinin ortaklar kurulunun en az %75'i tarafından da onaylanması, bu konuda ortaklar kurulunda bir karar alınması ve kararın da sicil gazetesinde yayınlatılması gerekmektedir. Kaldı ki, muhattabınızın vergi dairesi olması durumu daha da güçleştirmektedir. Vergi daireleri, şirketin vergi borcundan dolayı ortakların tamamını tüm borçtan sorumlu tutmakta ve ben senden alayım da, sen git diğer ortaklarından bu paraları geri al mantığı yürütmektedir. Dolayısı ile, üzülerek, müvekkilinizin, şirket ortağı olmadığı yönünde bir tespit davasını kazanamayacağınız düşüncesindeyim.
Saygılarımla, |
01-11-2007, 17:17 | #3 |
|
T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi Esas: 2004/567 Karar: 2004/2030 Karar Tarihi: 16.03.2004 ÖZET: Başka bir şirketin borcundan dolayı, kuruma borcu bulunmayan şirketin makinalarının haczi mümkün değildir. Ancak, davacı şahsın bu şirketteki hissesi oranında, kanuni yedek akçeler ayrıldıktan sonra safi karına veya kazanç payına haciz konulması mümkündür. Kuruma prim borcu olan şirketin ortağı olan şahıs, hisselerini devrettiği tarihten sonrakine ait prim borçlarından sorumlu tutulamaz. (6762 S. K. m. 11) (6183 S. K. m. 35, mükerrer m. 35) Davacılar, icra takibinin iptali ile borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir. Hükmün, davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi: 1- Davacı şirket ye şirket yönetim kurulu başkan vekili; Sosyal Sigortalar Kurumu'nun A. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin 1998/4-12, 1999/1-8, 2000/2-5. dönemlerine ait prim borcu nedeniyle 6183 sayılı Yasa uyarınca adı geçen şirket aleyhine icra takibi yaptığını, alacaklarını tahsil edemediğinden şirket ortaklarının mallarını haciz cihetine gittiğini, Erdal'ın A. Limited Şirketi'ndeki hisselerini 7.10.1999 tarihinde üçüncü kişilere devir etmesine rağmen, T. Plastik Enjeksiyon Kalıp San. A.Ş.'nde hissesi bulunduğundan ve bu şirketin yönetim kurulu başkanı olmasını fırsat bilerek, şirkete ait fabrikadaki makineleri haciz ettiğini, yapılan işlemin yasaya aykırı olması nedeniyle takibin durdurulmasına, şirketin Kuruma borcunun olmadığının tespitine, haciz işleminin iptaline, haczin kaldırılmasına, Erdal'ın taahhüt ettiği sermaye miktarı ile sınırlı sorumlu bulunduğuna karar verilmesini istemiştir. T. Plastik Enjeksiyon Kalıp San. A.Ş.'nin Kuruma prim borcu yoktur. Takibe konulan prim borcu A. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'ne aittir. Bu Limited Şirketin ortağı Erdal'ın, davacı şirketin yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle T. Plastik Enjeksiyon Kalıp Sanayi A.Ş.'ne ait fabrikadaki makineler üzerine haciz konulmuştur. Türk Ticaret Kanunu'nun 11. maddesinin 2. fıkrasında," bir müessesenin işletilmesi için daimi bir tarzda tahsis olunan unsurlar, mukavelede aksine hüküm bulunmadıkça, ticari işletmeye dahil sayılır." kuralı öngörülmüştür, Haciz edilen makineler davacı şirkete aittir. Başka bir şirketin prim borcundan dolayı haczi mümkün değildir. Ancak, davacı Erdal'ın bu şirket teki hissesi oranında (Türk Ticaret Kanunu'nun Anonim Şirketlerle ilgili kurallarına göre), kanuni yedek akçeler ayrıldıktan sonra safi karına veya kazanç payına haciz konulması mümkündür. Şirketin fabrikasındaki makineler üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, şirket hakkındaki davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 2- Davacı Erdal A. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin ortağıdır. Bütün hisselerini 7.10.1999 tarihinde üçüncü kişilere devir ettiğini iddia etmiştir. Şayet bu iddiasını ispat ederse, 7.10.1999 tarihinden sonrasına ait prim borçlarından sorumlu tutulamayacaktır. Öte yandan, Sosyal Sigortalar Kurumu A. Şirketine ait menkul malları haciz etmiş, mahcuz malları yediemine bırakmıştır, Sonradan bu malların yedieminde bulunmadığı tespit edilerek tutanak tutulmuştur. Kurumun bu şirketten alacağını tahsil edebileceği mahcuz bir mal bulunmamaktadır. Erdal, A. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin sadece ortağı ise 6183 sayılı Kanunun 35. maddesine göre; şayet şirketin kanuni temsilcisi konumunda ise aynı Kanun'un mükerrer 35. maddesine göre sorumluluğu cihetine gidilmesi gerekirken, Mahkemenin bu konularda hiçbir irdeleme yapmadan, bu yönünden de davayı reddetmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.3.2004, gününde oybirliği ile karar verildi. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** www.sinerjias.com.tr |
02-11-2007, 09:53 | #4 |
|
cevaplarınız için teşekür ederim,öncelikle şunu belirteyim ki müvekkilm ve kardeşi bu şirketi devretmek yerine sadece hisse devri yapmışlardır ve devirden sonrada bu şirket il ehiç bir bağlantıları fiili olarak kalmamıştır. yularıdaki yargıtay kararında 'Davacı Erdal A. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin ortağıdır. Bütün hisselerini 7.10.1999 tarihinde üçüncü kişilere devir ettiğini iddia etmiştir. Şayet bu iddiasını ispat ederse, 7.10.1999 tarihinden sonrasına ait prim borçlarından sorumlu tutulamayacaktır' demiştir.Acaba yargıtay hisse devrinin ispatı için ne aramaktadır. Noterdeki hisse devrini yeterli görmemekte mi?
|
02-11-2007, 10:54 | #5 |
|
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
************************************** Kanun No: 6762 Türk Ticaret Kanunu Kabul Tarihi: 29.06.1956 R.G. Tarihi: 09.07.1956 R.G. No: 9353 1. Devir: Madde 520 - Bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek şartiyle hüküm ifade eder. Devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için, ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması şarttır. Ortağın koymayı taahhüt ettiği sermaye ayın ise, payını şirketin kuruluşunu takip eden üç yıl içinde başkasına devredemez. Şirket mukavelesi payların devrini yasak edebileceği gibi yukarıki fıkralarda derpiş edilenlerden daha ağır şartlara da bağlı tutabilir. Payın devri veya devir vadi hakkındaki mukavele yazılı şekilde yapılmış ve imzası noterce tasdik ettirilmiş olmadıkça ilgililer arasında dahi, hüküm ifade etmez. |
02-11-2007, 11:00 | #6 |
|
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi Esas: 2001/4877 Karar: 2001/7509 Karar Tarihi: 08.10.2001 ÖZET: 6183 Sayılı kanunun 35. maddesi uyarınca amme alacaklarından zincirleme sorumlu olan Limited Şirket ortaklarından biri bu borcu ifa ederse, diğer ortaklara payları oranında doğrudan müracaat edebilecektir. Mahkemece yapılacak iş, şirket ticaret sicil dosyasının, davacı hakkında vergi dairesince yapılan icra dosyasının celbedilmek suretiyle, vergi borcunun tahakkuk döneminin tespit edilip, buna göre davalının o tarihte şirketin ortağı olup olmadığı belirlenerek, davalının sorumlu olduğu miktara karar vermektir. (6183 S. K. m. 35) (6762 S. K. m. 520, 540) Taraflar arasında görülen davada Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 22.2.2001 tarih ve 2000/758 - 2001/1592 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili ile davalının G. Ltd. Şti.nin ortağı olduğunu, şirketin vergi borcunun müvekkilinden tahsil edildiğini, ödenen miktarın davalıdan tahsili için yapılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takibin icra dosyasındaki miktarın yarısı yönünden devamına, %40 icra inkar tazminatına davalının mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin şirketteki hissesini 14.9.1999 tarihinde noterden G....E....'ye devir ettiğini, o gün davacının müvekkilinden dolayısıyla şirketin kasasından para alarak borcu ödediğini, makbuzda davacını isminin yazmasının parayı onun ödediği anlamını çıkarmayacağını savunarak davanın reddini, davacının %40 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından şirket adına ödemelerin davacı tarafından yapıldığı, davacının bu ödemelerle ilgili olarak ancak şirketin mallarına baş vurabileceği, icra takibinde de kötüniyetli olmadığından davacının ve davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1. Davacı, ortağı olduğu G. Ltd. Şti.nin vergi borcunu 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulu Hakkındaki Kanunun 35. maddesi hükmü uyarınca, ödediği miktarın davalı diğer ortağın payına isabet eden kısmı için yaptığı icra takibine olan davalının itirazının iptalini talep ve dava etmiştir. davalı savunmasında, davadan önce payını noter senedi ile devir ettiğini sorumluluğunun bulunmadığını belirtmiştir. TTK.nin 520. maddesine göre, bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kanunun aradığı ortak nisabının muvafakatı ile kayıt edilmek suretiyle hüküm ifade eder. Aynı kanunun 540. maddesi hükmü uyarınca da aksi kararlaştırılmış olmadıkça ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecburdurlar. Yine, Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre, ortak ayrıldığı döneme ilişkin borçlardan sorumludur. Bu açıklamalara göre, 6183 sayılı kanunun 35. maddesi uyarınca amme alacaklarından zincirleme sorumlu olan Limited Şirket ortaklarından biri bu borcu ifa ederse, diğer ortaklara payları oranında doğrudan müracaat edebilecektir. O halde, mahkemece yapılacak iş; G. Ltd. Şti.nin ticaret sicil dosyasının davacı hakkında vergi dairesince yapılan icra dosyasının celp edilerek, vergi borcunun tahakkuk döneminin tespit edilip, buna göre davalının o tarihte şirketin ortağı olup olmadığının belirlenerek, davalının sorumlu olduğu miktara karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 8.10.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** www.sinerjias.com.tr |
07-11-2007, 19:33 | #7 |
|
Müvekkiliniz şirketin müdürü mü idi, yoksa sade ortağı mıydı?
Müvekkilinizin aracına kimin tarafından haciz konduğunu açıklamışsınız. Diğer yazılanlara ek olarak, sorunuzdan anladığım kadarıyla, hisse devri sonucunda imza şirketin sirküleri de değişmiş mi? Haciz uygulayan, şirketin varlığından veya varlığı yoksa şirketin şimdiki müdür/müdürlerinden alacağını alamamamış mı? Şirket hakkında aciz belgesi düzenlenmiş mi? gibi daha pek çok soruya verebileceğiniz cevaplara göre farklı yaklşaımlarda bulunulabilir. Ama, eğer sorun vergi dairesi ise, en basitinden şöyle pratik bir yolu araştırabilirsiniz. Noterler, hisse devirlerini vergi dairelerine bildirirler. Şirketin vergi dairesindeki dosyasında hisse devrine ilişkin noter bildirimi mevcut mu, baktınız mı? Ayrıca hisse devrinin imza ve temsil yetkisinin değişikliğini gerektirmiyor ise, ticaret siciline tescili ve ilanı zorunlu değildir. Ama, bildirimi zorunludur. |
13-11-2007, 11:08 | #8 |
|
Limited Şirketlerde hisse devri için şu şartların hepsinin birlikte oluşması gerekmektedir: TTK.m.520
Öncelikle noterde düzenlenmiş hisse devir sözleşmesi, Ortakların sermayesinin 3/4' ü ve de ortakların en az 3/4' ünün bu devre muvafakat etmesi (bu husus önemlidir. Zira kanun koyucu da Yargıtay da hem sermaye çoğunluğunu hem de ortak çoğunluğunun onayını birlikte istiyor. Ancak 4' ten az ortaklı Limited Şirketler hakkında Yargıtay 11 HD' nin farklı kararları bulunmakta). Akabinde bu devrin pay defterine işlenmesi ve de ticaret siciline bildirilip Sicil Gazetesi' nde ilan edilmesi gerekmektedir. Kanun koyucu her nekadar pay devri, pay defterine işlenmekle hüküm bulur dese de hemen bunun akabinde bunun "bir karine" olduğunu ve aksinin ticaret sicil gazetesindeki ilanla ispat edilebileceğini söylüyor. Bu da 3. kişilerin haklarının teminat altına alınması amacı iledir. Bu veçhile, Ticaret Sicili' nde yayınlanmamış hiç bir hisse devri geçerli değildir Yargıtay 11 HD' nin kararları çok açıktır. |
13-11-2007, 16:48 | #9 |
|
"Ticaret Sicili' nde yayınlanmamış hiç bir hisse devri geçerli değildir" ?
////////////////////// Ticaret Sicili Memurluğunun yazılı görüşünden; Paylara sahip oldukları, ancak hisse devirlerinin Türk Ticaret Kanununun ve ilgili mevzuat gereğince tescil zorunluluğu bulunmaması nedeniyle hisse devir kararının tescil ve ilan edilmediği, Ticaret Sicili Tüzüğünün 71. maddesi uyarınca Memurluğumuza bildirim zorunluluğu getirildiği, |
14-05-2009, 09:39 | #10 |
|
Tartışılan konuda benim de öğrenmek istediğim bir husus var.Benim de müvekkilim limited şirket hissesini devretmiş ancak ticaret sicilde tescil yaptırılmamıştır.Cebri tescil yaptırma durumumuz söz konusu olabilir mi?Kulağa biraz tuhaf geliyor ama başka bir yol gelmedi aklıma.Ya da devralanları tescile zorlamak için yapabileceğimiz bir şey var mıdır?
|
14-05-2009, 16:26 | #11 |
|
"Tartışılan konuda benim de öğrenmek istediğim bir husus var.Benim de müvekkilim limited şirket hissesini devretmiş ancak ticaret sicilde tescil yaptırılmamıştır.Cebri tescil yaptırma durumumuz söz konusu olabilir mi?Kulağa biraz tuhaf geliyor ama başka bir yol gelmedi aklıma.Ya da devralanları tescile zorlamak için yapabileceğimiz bir şey var mıdır?"
Tartışmayı geliştirmek açısından eklemek isterim: Ortaklar kurulu onay veriyor. Devre onay verip vermemek yetkisi ortaklar kurulunda. Tescil ve ilanı da şirket yapıyor.Ortaklar kurulu karar almış ve şirket müdür tescili ihmal etmişse ticaret sicilin üçüncü kişiler açısından görünüşe güven ilkesinin sağladığı hukuki koruma devam ediyor. Vergi dairesi de üçüncü kişi olarak kabul edilecek olursa ortakların idareye karşı sorumluluğu da devam ediyor demektir. Benim konuya ilave sorular sorarak küçük bir katkım daha olabilir mi diye düşünmeden edemiyorum. Bu yaklaşımım biraz fantazi gibi görülebilir. Acaba, hisse devri dileği şirkete bildirildiği halde, haklı bir gerekçe gösterilmeksizin ortaklar kurulunca onaylanmayan yahut onay kararı tescil ve ilan olunmayan ortağın çıkma davası açmak hakkını öğrenme tarihinde kullanması mümkün olabilir mi? Eğer bu soruya olumlu cevap verebiliyor isek, çıkma kararının eski tarihli devir işlemine atıf yapılarak verilmesini sağlayacak bir talepte bulunmak mümkün olabilir mi? |
25-09-2011, 23:53 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
GÜncel
Eski ama güncel bir tartışma.
sorunuzdaki her iki aşama bir birinden farklı durumlardır. onaylanmaması halinde gerekçe göstermek zorunda olduklarını düşünüyorum. Yani hisseleri kendileri almak isteyebilirler. Onaylayıp, tescil edilmemesi ise, bu durum (eski müdürlük yoksa) devralanların sorumluluğundadır. Zaten AYM'nin 5766 sayılı Kanunun geçici 1. maddesiyle ilgili verdiği kararda da, devreden ortağın sorumlu olmadığına karar vermiştir. Vergi Dünyasının 2011 Ekim sayısında Nihal Hocanın bu konuda bir makalesinin yayımlanacağını kendisinden duydum. |
12-05-2012, 08:04 | #13 |
|
merhaba arkadaşlar, bnm de aynı dava konusu hakkında bir örneğe ihtiyacım var.Konu avzeyynepcan'ın konusu ile aynı ancak benm öğrenmek istediğim açacağım böyle bir tespit davasında husumeti kime yönelticem elinde bu konuda örneği olan var mı, şimdiden herese teşekkür ediyorum, iyi çalışmalar.
|
29-12-2012, 17:06 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
merhaba sayın av. themis banada şuan aynı konuya ilişkin bir dava geldi sorunuza yanıt bulabildiniz mi acaba ve eğer dava açtıysanız hangi aşamadasınız bilgilendirebilir misiniz acaba ? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
limited şirkette sorumluluk | Av.Ebru Caner | Meslektaşların Soruları | 1 | 08-08-2007 08:44 |
TTK mad 520/3 limited şirkette pay devri,kuluşundan itibaren 3 yıl imkansiz | GÜLİZ | Meslektaşların Soruları | 3 | 29-03-2007 10:55 |
ltd.şti.hisse devri | argilla | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 07-04-2006 17:29 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |