Enişteye "Niye Öptün" Cezası

Yargıtay, baldızını dudağından ve boynundan zorla öpen bir kişinin, baldızı şikâyetini geri almasına rağmen 10 yıla kadar hapis istemiyle yargılanması gerektiğine karar verdi

Gökçer Tahincioğlu

Samsun'un Bafra ilçesinde yaşayan bir kişi, eşinden habersiz bir biçimde evine gittiği baldızını dudağından ve boynundan zorla öptü. Baldız da eniştesi hakkında suç duyurusunda bulundu. Enişte hakkında "cinsel saldırı" suçundan soruşturma başlatıldı.
Soruşturma sürerken bir kez daha başvuruda bulunan baldız, şikâyetini geri çekti. Savcılık buna rağmen enişte hakkında dava açtı. Bafra Asliye Ceza Mahkemesi ise olayın "şikâyete bağlı suç" kapsamında olduğu gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verdi.
Karara itiraz eden savcılık, dosyayı Bafra Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Asliye Ceza Mahkemesi'ni haklı bulan bu mahkeme de iddianameyi iade etti. Adalet Bakanlığı, kesinleşen kararı, yazılı emir yoluyla bozulması istemiyle Yargıtay'a taşıdı.

Şikâyet gerekmez
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, TCK'nın 102/3. maddesinde söz konusu eylemin suç olarak düzenlendiğini belirterek yerel mahkemeyi haksız buldu. Kararda, "Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı söz konusu suçun işlenmesi durumunda, şikâyet gerekmeksizin sanığın hapisle cezalandırılması gerekir" denildi. Daire, bu nedenle sanığın 3 yıldan 10.5 yıla kadar hapisle cezalandırılması gerektiğini belirtti.
Karara göre, kendisinin ve eşinin üçüncü dereceye kadar akrabalarına yönelik cinsel saldırı suçunu işleyen kişilerin, haklarında şikâyet olmasa bile cezalandırılmaları gerekiyor.

http://www.milliyet.com.tr/2007/01/03/yasam/yas06.html

1.

Alıntı: ALTINCI BÖLÜM Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar Cinsel saldırı MADDE 102. - (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır. (3) Suçun; a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, c) Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı, d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte, İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır. (4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır. (5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. (6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

İsterseniz Ceza Kanunu'nun 102. maddesini hep beraber okuyalım. 102/1. şikayeti öngörüyor. 102/2. aynı suçun ağırlaştırılmış bir türünü göz önünde bulunduruyor ve bu suçu şikayete bağlı suç olarak kabul etmiyor. Tek bir istisnası var şikayete bağlı olmamanın, o da suçun eş tarafından işlenmesi. 102/1 deki şikayete bağlı olma koşulu kesintiye uğramış ve devam etmiyor. Maddenin uygulanacağı diğer durumlarda(102/3.,102/4.,102/5 ve 102/6.), şikayet koşulu aranmıyor artık. Bunu göz önünde bulundurunca:

Alıntı: Karara göre, kendisinin ve eşinin üçüncü dereceye kadar akrabalarına yönelik cinsel saldırı suçunu işleyen kişilerin, haklarında şikâyet olmasa bile cezalandırılmaları gerekiyor.

Karara göre değil, kanun hükmüne göre demek gerekir. Kısaca belirtmek gerekirse bu türden bir suçun şikayete bağlı suç olmaması keyfiyeti Yargıtay'a ve Yargıtay Kararına göre değil, kanuna göredir.Bu açıdan bakınca Yargıtay kararı TCK'nın 102/3. maddesinin doğru uygulamasından başka birşey değil. Gönül isterdi ki aynı görüş Bafra Asliye Ceza ve Bafra Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından ileri sürülsün.

2.

Alıntı: Enişteye "Niye Öptün" Cezası

Boyalı basının kullandığı başlıkların THS'sine taşınıp başlık olarak kullanılmasını hem Yargıtay'ın doğru bir kararına hem de THS'nin ciddiyetine uymayan bir haksızlık olarak değerlendiriyorum.

3.
Aynı başlık, uğradığı tecavüzü gururuna yediremiyen, belki de kendisi için kötü sonuçlar doğurabilecek bir şikayeti, çevreden gelebilecek tüm tepkilere ve aşağılamalara rağmen göze alan, cinsel tecavüze uğramış bir kadına haksızlıktır. Şikayetini geri alması da büyük bir olasılıkla çevrenin baskısı sonucu olmuştur.

4.
Bir kimseyi rızası dışında zorla öpmeye çalışmak veya öpmek cinsel tecavüzdür. Kadın karşı koymayıp kendisini savunmasaydı, sadece öpmekle kalmıyacaktı herhalde.

Saygılarımla

İğrenç bir haber ancak bu kadar güzel açıklanabilirdi.

Alıntı: Boyalı basının kullandığı başlıkların THS'sine taşınıp başlık olarak kullanılmasını hem Yargıtay'ın doğru bir kararına hem de THS'nin ciddiyetine uymayan bir haksızlık olarak değerlendiriyorum.

Sayın Gemici, birde olaya şöyle bakalım bu haber bu başlıkla yayınlanmamış olsaydı sizin değerli ve öğretici açıklamanıza nasıl erişebilirdik.

Sayın Gemici,

Suçun şikayete tabi olup/olmaması konusunda müteredditim. Yerel mahkeme ve itirazı inceleyen ağır ceza mahkemesinin yorumu, bana daha doğru geldi. Yani bence de; TCK'nın 102/3. maddesi suçun, şikayete tabi olup/olmamasından ziyade, ağırlaştırıcı nedenlerini düzenliyor gibi.

Başlığın aynen THS'ye taşınması konusunda, sanırım bu genel bir uygulama. Bildiğim kadarıyla; haberin başlığına ve içeriğine, site yönetimince müdahale edilmiyor.

Alıntı: Aynı başlık, uğradığı tecavüzü gururuna yediremiyen, belki de kendisi için kötü sonuçlar doğurabilecek bir şikayeti, çevreden gelebilecek tüm tepkilere ve aşağılamalara rağmen göze alan, cinsel tecavüze uğramış bir kadına haksızlıktır.

Sayın Gemici, size katılıyor; habere konu kadının onuruna ve mağduriyetine hassasiyet göstererek; onun bir de basın yoluyla mağdur edilişine dikkat çektiğiniz için de teşekkür ediyorum. Keşke aynı hassasiyeti gösterebilecek düzeyde gazetecilerimiz ve gazetelerimiz olsaydı ...

Saygılarımla.

Alıntı: Boyalı basının kullandığı başlıkların THS'sine taşınıp başlık olarak kullanılmasını hem Yargıtay'ın doğru bir kararına hem de THS'nin ciddiyetine uymayan bir haksızlık olarak değerlendiriyorum.

Sayın Gemici,

Medya konusunda sizinle hemfikiriz. Hukuk Haberleri alanına haber gönderen üyelerimizden "Başlıkları değiştirin" şeklinde bir talebimiz olmadı. Kaldı ki, üyelerimizden haber içerisinde ismi geçen gerçek ve tüzel kişilerin isimlerini de sansürlemesini istiyoruz(Benim değil THS'nin kuralı). Zaten zahmetli olan bir işi daha fazla zahmetli hale sokmamaya çalışmaktayız.

Gazetede haberin başlığı "Bayram değil, seyran değil; eniştem beni niye öptü" şeklinde ve halk arasında kullanılan veciz(!) söze atıfta bulunmak amacıyla ve dikkat çekmesi için bu şekilde yapılmış olabilir.

Sayın Jeanne D'arc'a kısmen katılıyorum. Haberdeki başlık aynen yansıtılırsa THS yönetiminin müdahalesi sözkonusu olmamaktadır(Haberin kendisi THS kurallarına aykırı ise, zaten yayınlanmamaktadır). Ancak üyeler gönderdiği habere kendisi de başlık atabilmektedir. Bu durumda müdahele edilebilmektedir.

Sayın Av.Selim Balku'ya tamamen katılmaktayım.Biz de(Alan Yönetimi olarak) okunmak istiyoruz.

Habere getirdiği yorum bakımından ise Sayın Gemici'ye (Genellikle olduğu gibi)tamamen katılmaktayım.

Saygılarımla