Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kültür ve Sanat Resim, Heykel, Tiyatro, Bale, Opera, Modern Dans vs.kültür ve sanat faaliyeti ile ilgili sohbetler

Nobel Edebiyat Ödülü Pamuk'un

Konuyu Kilitleyin
Old 16-10-2006, 13:31   #31
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
12 Ekim 2006
Nobel Pamuk'un



Nobel Orhan Pamuk'un. 2006 Nobel Edebiyat Ödülü Türk yazar Orhan Pamuk'a verildi.Akademinin açıklamasında, "yaşadığı kentin melankolik ruhunu arayışında Pamuk'un, kültürlerin çatışması ve birleşmesinde yeni semboller bulduğu" ifade edildi. Pamuk, aynı zamanda 1.36 milyon dolar (yaklaşık 2 milyon YTL) para ödülünün de sahibi oldu.


Nobel Edebiyat Ödülü verilen ilk Türk yazarı olan Orhan Pamuk 1952'de İstanbul'da doğdu. “Cevdet Bey ve Oğulları” ve “Kara Kitap” romanlarında anlattığına benzer kalabalık bir ailede, Nişantaşı'nda büyüdü.

Otobiyografik kitabı “İstanbul”da anlattığı gibi, çocukluğundan 22 yaşına kadar yoğun bir şekilde resim yaparak ve ileride ressam olacağını düşleyerek yaşadı.

Liseyi İstanbul'da Robert College'de okudu. İstanbul Teknik Üniversitesinde üç yıl mimarlık okuduktan sonra, mimar ve ressam olmayacağına karar verip okulu bıraktı.

İstanbul Üniversitesinde gazetecilik okuyan ama bu işi de hiç yapmayan Pamuk, 23 yaşından sonra romancı olmaya karar verdi.

Pamuk'un ilk romanı “Cevdet Bey ve Oğulları” 1982'de yayımlandı. İstanbullu, zengin ve Pamuk gibi Nişantaşı'nda yaşayan bir ailenin üç kuşaklık hikâyesi olan bu roman “Orhan Kemal” ve “Milliyet Roman Ödülleri”ni aldı.

Pamuk ertesi yıl “Sessiz Ev” adlı romanını yayımladı ve bu kitabın Fransızca çevirisiyle 1991'de “Prix de la Decouverte Europeene”i kazandı.

Venedikli bir köle ile bir Osmanlı alimi arasındaki gerilimi ve dostluğu anlatan romanı “Beyaz Kale” (1985), 1990'dan sonra başta İngilizce olmak üzere pek çok dilde yayımlanarak Pamuk'a uluslararası ününü sağlayan ilk romanı oldu.

"PRİX FRANCE CULTURE ÖDÜLÜ”NÜ KAZANMIŞTI

Orhan Pamuk, 1985-1988 yılları arasında New York'ta Columbia Üniversitesinde ”misafir alim” olarak bulundu.

Büyük bir çoğunluğunu burada yazdığı, İstanbul'un sokaklarını, geçmişini, kimyasını ve dokusunu, kayıp eşini arayan bir avukat aracılığıyla anlatan “Kara Kitap”, 1990'da Türkiye'de yayımladı. Fransızca çevirisiyle “Prix France Culture Ödülü”nü kazanan Pamuk, bu romanla ününü hem Türkiye'de hem de yurt dışında artırdı.

Pamuk'un 1991 yılında “Kara Kitap”taki bir sayfalık hikayeden senaryolaştırdığı “Gizli Yüz” filme çekildi.

Orhan Pamuk'un 1994'te Türkiye'de yayımlanan, esrarengiz bir kitaptan etkilenen üniversiteli bir genci hikâye ettiği “Yeni Hayat” adlı romanı en çok okunan kitaplarından biri oldu.

“BENİM ADIM KIRMIZI”

Pamuk'un Osmanlı ve İran nakkaşlarını, batı dışındaki dünyanın görme ve resmetme biçimlerini bir aşk ve aile romanının entrikasıyla hikâye ettiği “Benim Adım Kırmızı” adlı romanı 1998'de yayımladı.

Orhan Pamuk, bu kitapla Fransa'da “Prix Du Meilleur Livre Etranger”, İtalya'da “Grinzane Cavour” (2002) ve İrlanda'da “International Impac-Dublin” (2003) ödüllerini kazandı.

Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli gazete ve dergilere yazdığı edebi, kültürel makaleler ve kendi not defterlerinden oluşturduğu geniş bir seçmeyi 1999 yılında “Öteki Renkler” adıyla yayımlayan Pamuk, “İlk ve son siyasi romanım” dediği “Kar” adlı kitabını 2002'de yayımladı.

“Kar” kitabı New York Times Book Review tarafından 2004 yılının en iyi 10 kitabından biri seçilen Pamuk'un 2003 yılında yayımladığı son kitabının adı ”İstanbul”.

Alman Yayıncılar Birliği tarafından 1950 yılından beri verilmekte olan, Almanya'nın kültür alanındaki en seçkin ödülü olarak kabul edilen “Barış Ödülü” 2005'te Orhan Pamuk'a verildi. Aynı yıl, Fransa'da her yıl en iyi yabancı romana verilen “Le Prix Medicis Etranger”i Orhan Pamuk'un “Kar” adlı romanı aldı.

1982'DEN BU YANA NOBEL KAZANAN EDEBİYATÇILAR
Nobel Edebiyat ödülünü 1982'den bu yana kazananların listesi şöyle:

2006: Orhan Pamuk (Türkiye)
2005: Harold Pinter (İngiltere)
2004: Elfriede Jelinek (Avusturya)
2003: John Maxwell Coetzee (Güney Afrika)
2002: İmre Kertesz (Macaristan)
2001: V.S. Naipaul (İngiltere)
2000: Gao Şingcian (Çin)
1999: Günter Grass (Almanya)
1998: Jose Saramago (Portekiz)
1997: Dario Fo (İtalya)
1996: Wislawa Szymborska (Polonya)
1995: Seamus Heaney (İrlanda)
1994: Kenzaburo Oe (Japonya)
1993: Toni Morrison (ABD)
1992: Derek Walcott (St. Lucia)
1991: Nadine Gordimer (Güney Afrika)
1990: Octavio Paz (Meksika)
1989: Camilo Jose Cela (İspanya)
1988: Necib Mahfuz (Mısır)
1987: Joseph Brodsky (ABD)
1986: Wole Soyinka (Nijerya)
1985: Claude Simon (Fransa)
1984: Jaroslav Seifert (Çekoslovakya)
1983: William Golding (İngiltere)
1982: Gabriel Garcia Marquez (Kolombiya)





http://www.hurriyet.com.tr/kultursan...rid=3428&oid=2
Old 17-10-2006, 16:10   #32
Viyola

 
Varsayılan

Sabah gazetesi yazarlarından Yılmaz Özdil'in bir yazısını okudum.Sizinle de paylaşmak isterim.
**********
Ağlama, çalış...

Yoğurt...
En sevdiğim kelimedir.
Biz icat ettik.
Adını da biz koyduk.
Dünyanın neresine giderseniz gidin, yoğurdun üzerinde yoğurt yazar.
İnsan, gurbet ellerdeki marketleri gezerken, rafta, emmioğlunu görmüş gibi olur.
Ama yoğurt dışında, insanlığa pek katkımız olduğu söylenemez.
Bu nedenle, tıp, fizik, kimya ve barış Nobel'leri sayılırken, bizi hatırlayan pek olmaz.
Çünkü "sahte para" icat ederek, kimya ödülü almak mümkün değil.
SSK'yı soymak için erkeklere sezaryen faturası keserek, tıp ödülü almak da imkansız...
Ya da ne bileyim...
"Pinpon topu titreyince deprem olacağını anlıyoruz" diyene, fizik ödülü vermiyorlar.
Geriye ne kalıyor?
Edebiyat Nobeli.
Gidin kitapçılara...
Şaheser dolu.
Kimi, Nişantaşı'nda nasıl suşi yediğini karalamış, "roman" diye satıyor.
Kimi, gazete köşesindeki eski yazılarını ciltleştirmiş, "öykü" niyetine kakalıyor.
Nasıl doğurduğunu kitaplaştıran bile var...
Zannedersin Hazreti İsa'yı doğurdu kadın.
Bu yüzden çok önemsiyorum Orhan Pamuk'un Nobel'e aday olmasını...
Evet, "Türkler 1 milyon Ermeni'yi ve 30 bin Kürt'ü öldürdü" dediği iddia ediliyor.
Hatta bu yüzden yargılanıyor.
Hatta bu yüzden...
Nobel'i alabilir.
Öfkelenirsin, sevmezsin, okumazsın... Ayrı konu.
Ama gurbet ellerde kitapçı gezme merakı olanlar, Türkiye'den sadece onu görüyor...
Market rafındaki yoğurt gibi.
Böyle yazmışım 2 yıl önce.
Ve, Pamuk, Nobel'i aldı.
Fransa'daki rezaletle birleştirince, bugünkü durumumuz özetle şudur:
"Soykırım yoktur" diyene...
Hapis.
"Soykırım vardır" diyene...
Nobel.
Orhan Pamuk, 1 milyon Euro alacak.
Biz, adam başı, birer yıl yatıp, 45'er bin Euro ödeyeceğiz.
Hazindir.
Lütfen, hiç kimse çıkıp, "edebiyat ödülüdür" falan demesin.
Ödül, siyasidir... Kasıtlıdır.
Ama bu hazin durum, şu gerçeği değiştirmez...
Var mı "soykırım yoktur" u belgelerle, kanıtlarla "tüm dünyaya" haykıran, edebiyatla anlatan bir tane Türk yazar?
Yok.
Çıkarabilmiş misin, Orhan Pamuk'a rakip?
Çıkaramamışsın.
Ağlamayacaksın o zaman.
Bu iş yumurta atmakla olmaz.
Fransa gibi bir süper gücü, yumurta kapıya dayandıktan sonra tehdit etmekle de olmaz...
Lobiyle olur.
Halkla ilişkilerle olur.
"Adam satın almakla" olur.
Akılla olur.
Hukukla olur.
Dünyanın dört bir yanındaki Türkler'i... Heba ettiğin, hiç ilgilenmediğin... İnanılmaz insan gücünü organize etmekle olur.
Yoksa neden... Cephede erkek gibi kazandığını, masada dansözlere kaybettiğini sanıyorsun bunca zamandır?
********

Bu tartışmaların üzerinden epeyce bir vakit geçtikten sonra akıllarda kalan şey umarım"2006 Nobel Edebiyat ödülünü bir Türk aldı" olur.
Old 17-10-2006, 22:14   #33
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Alıntı:
Var mı "soykırım yoktur" u belgelerle, kanıtlarla "tüm dünyaya" haykıran, edebiyatla anlatan bir tane Türk yazar?


Bir Türk yazar, bunu, klasik olacak bir eserle yazsa bile; uluslararası arenada kesinlikle kabul göreceğini sanmıyorum. Böyle bir beklenti safdillik olur ancak!

Alıntı:

"Adam satın almakla" olur.

Aman eksik kalsın! Biz "satın alınanlar" hususunda daha iyiyizdir oldum olası.
Old 17-10-2006, 22:46   #34
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Var mı "soykırım yoktur" u belgelerle, kanıtlarla "tüm dünyaya" haykıran, edebiyatla anlatan bir tane Türk yazar?
Yok.
Çıkarabilmiş misin, Orhan Pamuk'a rakip?
Çıkaramamışsın.
Ağlamayacaksın o zaman.
Bu iş yumurta atmakla olmaz.



"Yoktur" un, belgesi,kanıtı,ispatı olmaz ki. Varlık iddiası ispata muhtaç.


Nobelden sonra, edebiyatçılarımıza yeni misyonlar yükledik...
Old 17-10-2006, 23:14   #35
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL



Nobelden sonra, edebiyatçılarımıza yeni misyonlar yükledik...

buna katılıyorum.

Old 17-10-2006, 23:44   #36
Tiocfaidh

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ege
buna katılıyorum.


Ben de size katılıyorum, 'misyoner'lik Orhan Pamuk'a çok yakışan bir sıfat.

Old 18-10-2006, 09:58   #37
Güldal

 
Varsayılan

Orhan Pamuk neden bu kadar eleştiriliyor anlayamadım.siyasaset yaparak bu ödülü aldı diyenleri anladım da edebi yanını eleştirmeye kalkanlar var.bu edebi elştirmenin neye dayandığı bu kadar açıkken gerçekten saklayabildiklerini mi düşünüyorlar.şunu hatırlatayım edebi yanını eleştirdiğimiz yazarın eserleri 34 dile çevrilmiş acaba kaç yazarımız bunun tadına vardı
Kanımca Orhan Pamuk şu sözleri söyledi ve ödülü kazandı diye tartışan bizden başka ülke yoktur.bence ödülün bir türk tarafından kazanıldığı söyleniliyordur ve bu da gurur verici birşeydir...Ayrıca bizlerin yaptığı bu eleştiriler türk edbiyatının neden dünya çapında istenilen düzeye gelinemediği sorusunun çok açık bir cevabıdır.Bir de bu yorumu bu kesim yapıyorsa başkalarını düşünmek bile istemiyorum
Old 18-10-2006, 13:38   #38
Tiocfaidh

 
Varsayılan

Sayın Gülan,

Nobel edebiyat ödülünün de Orhan pamuk'un da ulaştığı üne dair yazılması gereken milyonlarca paragraf yazı olmasına rağmen, forumu politize etmekten ve bir hukuk sitesi olan bu alanda tartışmayı uzatmaktan çekindiğim için kısa cevaplar vermekle yetindim şimdiye kadar.

Nobel edebiyat ödülünü yere göğe sığdıramayan ve bu vesileyle sitede küçük bir Orhan Pamuk fan club kuran katılımcılarla, öncelikle Nobel edebiyat ödülünün geçmişten günümüze süregelen ününün ne derece gerçekçi olduğunu tartışmaya açmak isiyorum.

Kendi bilgilerimden yola çıkarak Nobel edebiyat ödülünün kısaca yakın tarih geçmişinden bahsedeceğim, eksiklerimi veya yanlışlarımı tesbit edenler müdahale etmek kaydıyla düzeltmeme vesile olurlarsa sevinirim.

Nobel edebiyat ödülü, soğuk savaş sırasında komunizme karşı Atlantik blokunun diğer ülkeler üzerinde nüfuz sahibi olması amacıyla propaganda ve empoze maksatlı olarak verilmeye başlanmış bir batı icadıdır. Bu yüzden yazdığı yazılarla açıkça batının yanında yer almayan, veya doğu blokunu savunan fikirler üretmiş hiç bir edebiyatçı(ne kadar başarılı olursa olsun) bu ödüle layık görülmemiştir. Louis Aragon, Andre Malraux , Proust, Joyce, Tolstoy, Musil, Roth, Malaparte dünyada binlece yıl sonra dahi hatırlanacak eserler bırakmalarına rağmen bu ödüle aday dahi gösterilmemiş edebiyatçı ve şairlerdir. Yüksek kültür seviyesine sahip kişiler olduğumuzu varsayarsak, bu kişilein sanat dünyasına yaptıkları katkıları hepimizin az çok b bildiğini söyleyebiliriz. Diğer yandan bu ulu ödülü kazanmasına rağmen bir kaç ay içinde unutulan, şahsen benim de adlarını konu gereği yeni duyduğum, kişilerin isimlerini savıma destek amaçlı bir diğer örnek olarak verebilirim. Theodor Mommsen, Bjönsterne Bjönsson, Jose Echegaray, Giosue Carducci, Christoph Euken, Ludwig Heyse, Karl Gjellerup, Georg Spitteler, Jacinto Benavente, Stanislaw Reymont, Axel Karlfeldt, Frans Emil Sillanpaa, Wilhelm Jensen, Haldor Laxnesss,Gao Xingjian, Wislawa Szymborska. Aramızda ilk grupta saydığım, sanat dahisi olmalarına rağmen (ne ilginçtir ki)bu ödülü kazanamamış kişilerle, ikinci grupta ödülü kazanma başarısını(!) göstermiş kişilerin geçmişini kıyaslayarak ödülün ne derece saygın olduğu konusunda yorum yapacak olan birileri var mı? Sanırım ve umarım kitapları okuyarak eleştiri yapan sayın Gülan bu konuda bizlere yardımcı olabilir.

Kişiliği, icraatları, ve insanlığa vurduğu olumlu ve olumsuz damgalarla hep tartışılan siyasetçi Winston Churchill'in bu ödüle layık görülmesi de acaba halen gerçekleri görmemizi sağlayacak bir kanıt teşkil etmiyor mu?

İşin en trajik, aynı zamanda da komik kısmı ise hararetli Nazım Hikmet savunucularının(sitemizde de gözüme ilişti bu konu içerisinde) Orhan Pamuk'a korkunç bir sevgi beslemeleri ve ulusal kahraman olarak ilan etmeleri. Oysa Nazım Hikmet'in herkesçe(hangi ideolojiye mensup olursa olsun) kabul gören edebi başarısı ve üstün yetenekleri Nobel edebiyat ödülüne aday olma başarısını dahi gösterememişti. Burada oturup Nazım Hikmet ile Orhan Pamuk'un sanatsal ve edebi kıyaslamasını yaparak gülünç duruma düşecek değilim, sadece verilen ödülün kimlerin tekelinde bulunduğunun ve kimler için bir maşa olduğunun altını çizmek istedim. Nazım Hikmet'in yaşadığı dönemde batı için neyi ifade ettiği, bugün ise Orhan pamuk'un batı tarafından nasıl algılandığı bu garip paradoksun açılım noktası olacaktır.

Saygılarımla
Old 18-10-2006, 14:02   #39
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Mutlu olanlar nazarınızda bir taraf mıdır ? Sayın tiocfaidh

Yazınızı eleştiremeyecem zira neyi hedeflediğinizi ben anlayamadım.
Old 18-10-2006, 15:04   #40
enour

 
Varsayılan

nobel alması ülkemiz için çok güzel ancak baska yazarlarimizda ermeni soykırımı vardır veya kürtler katledildi diye guardiana seçkin dergilere demeç verse ona da seneye vereceklerinden şüphede yok galiba..yazar basarılı ama son açıklamaları samimi değildir..
Old 18-10-2006, 19:39   #41
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Tiocfaidh,

Verdiğiniz tarihçe, getirdiğiniz açılım ve yorumunuz için teşekkür ederim. Güzeldi!

Saygılarımla.
Old 18-10-2006, 20:06   #42
Tiocfaidh

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Mutlu olanlar nazarınızda bir taraf mıdır ? Sayın tiocfaidh

Yazınızı eleştiremeyecem zira neyi hedeflediğinizi ben anlayamadım.

Sayın Balku, neyi hedeflediğim şu sorulara vereceğiniz cevaplarla ortaya çıkacaktır.

(Ünlü)Şair Louis Aragon, Axel Karlfeldt'ten daha alt sınıf bir sanatçı mıdır? Ya da kimdir bu Karlfeldt adını sanını duyan biri var mı?

Tolstoy'un anlatımı ve uslubu Wislawa Szymborska'nınkinden daha mı kötüdür?

En azından hayatınızda kaç adet Szymborska kitabı gördüğünüzü söyleyebilir misiniz(okuduğunuzu sormuyorum, adamın tek bir kitabının ismini duyduysanız o da yeterli)?

Saygılarımla

PS: Ben de size teşekkür ederim sayın Jeanne D'arc, foruma yaptığınız olumlu katkının artarak devam etmesi dileğiyle.
Old 18-10-2006, 23:11   #43
Cest la vie

 
Varsayılan

"Benim Adim Kirmizi" ilk ciktigi donemlerdi. Buyuk bir hevesle almis ancak bir iki aya yakin elimde dolandirdiktan sonra "kitap okumaktan sogumaya basladigimi" dusundugum icin kitabi rafa kaldirmistim. Zevk meselesi, benim tarzim degil, olmak zorunda da degil. Ancak ustunden bir-iki yil kadar zaman gectikten sonra, hazirlik sinifinda dersime bir donem girmis sonra ulkesine geri donmus olan Amerikali bir hocamdan mail aldim: "Ahu, bu aralar burda bir Turk yazarin kitabi cok meshur, Orhan Pamuk- RED, okudun mu sen de?" gibi birseyler diyordu. O zaman o kitabi sevmemis olsam da gururlandim. Su an Nobel odulu almis olmasindan cok o zaman yasadim gururu. Cunku ortada politik bir neden yoktu. Kimse kimseye politik dusuncesinden dolayi rant saglamamisti, kitap, edebi acidan begenilmis, baska ulke vatabdaslari tarafindan da tutulmus, dunyaya acilmisti ve bu gercekten basariydi.
Ancak su an ben sevinemiyorum acikcasi. Politikanin edebiyati da olmaz, sanati da, odulu de. "Evet siz haklisiniz benim ulkem ermenileri katletti soyle oldu boyle oldu" diyerek baska ulkelerin kucaklarina gidip "hadi iste ben sizdenim odulu hak ettim di mi?" demek, bir AYDIN(!)a yakismaz.
Ancak tabii ki yine de "odul aldi" diye sevinenlere ceza verilmesi taraftari degilim.. Henuz Fransizlar kadar demokrat degilim, dusunce ve ifade ozgurlugum onlar kadar gelismis degil, o yuzden yapamam bunu
Sevgiler
Ahu
Old 18-10-2006, 23:19   #44
Gemici

 
Varsayılan

Misyonerden satılmışlığa kadar varan kötülemeler ve aydın değile kadar varan değer vermeme. Kimin ne yazdığını temcit pilavı gibi yeniden ortaya getirmek niyetinde değilim. Göründüğü kadarı daha hızımızı tam alamadık, yazılacakların arkası gelecek.

Önemli olan ‚Aynı Kişi’ hakkında düşüncelerini bildiren katılımcıların yazılarını okurken, gerçekten aynı kişiyi mi tanımlıyorlar hissine kapılmam.

Orhan Pamuk aynı Orhan Pamuk olduğuna ve değişmediğine göre eksi uçtan artı uca kadar varan değerlendirmenin gerçek nedeni nedir diye sormakta haklı görüyorum kendimi.

Aklıma gelen tek olanak, "Nedenin" cevabının değerlendirenlerde olabileceği. Orhan Pamuk’a Nobel Ödülü’nü verenleri değil Türkiye’deki değerlendirenleri kast ediyorum. Diyeceksiniz ki "insanlar hemen hemen her konuda değişik düşünür, Orhan Pamuk ve Nobel Ödülü konusunda değişik düşüncede olmaları çok mu önemli?" Cevabım: "Evet, eğer durum futbol takımı tutma kabilinden bir saplantıya dünüştü ise çok hem de çok önemli".

Demokrasi, fikir özgürlüğü, bizim fikrimizde olmayanların fikirlerine saygı gösterme, kırıldığına inandığımız gururumuzun gölgesinde kalıyor. Neden herşeyi gurur meselesi yaptığımızı ve batıya karşı tutumumuzu en iyi değerlendirenlerden birisi Orhan Pamuk. Bunun en iyi örneklerini Kara Kitap'ta ve Batı Basını'na verdiği demeçlerde bulmak mümkün.

Sayın Tiocfaidh,
herhangi biryerden alıntı yaparken, alıntı yaptığınızı belirtirseniz ve yaptığınız alıntının doğru olup olmadığını araştırırsanız, alıntı yaptığınız kimsenin hatasını tekrarlamazsınız. Engin Ardıç Akşam’daki ‚Allah’ın emri Orhan yazısı’nda’ 1944 senesinin Nobel Edebiyat Ödülü’nu alan yazarın ismini başka bir yazarla karıştırmış. O nun düştüğü hataya Siz de düşmüşsünüz.

Engin Ardıç’ın ve Sizin verdiğiniz isim Wilhelm Jensen. Jensen Alman bir yazar. 1837 ile 1911 arasında yaşamış. Yazılarında aydınlanmayı, toplumsal kalıplardan kurtulmayı işlemiş. 150 Ciltlik eseriyle Nobel Edebiyat Ödülü’nü alabilecek tanınmış bir yazar, ama alamamış.

Ödülü alan Jensen, 1873 ile 1950 yılları arasında yaşamış olan Danimarkalı Yazar Johannes Vilhelm Jensen’dir. Vilhelm Jensen ülkesi için sıradan bir yazar değil. Kongens Fald (Kralın Düşüşü) adlı romanı Danimarka’nın önde gelen gazeteleri tarafından 1999 yılında yüzyılın kitabı olarak seçilmiş. Jensen Nobel Edebiyat Ödülü’nü 1944 senesinde, 1940 ile 1943 seneleri arasında verilmeyen ödülün üç yıllık aradan sonra yeniden verilmesiyle almış.

Gördüğünüz gibi bir yazarın iyi veya kötü oluşuna Türk okuyucusu karar vermiyor.
Komitee’nin ödül verirken her zaman objektif kriterlerden hareket etmediğini ve bazı yazarların, ödülü hak etmiş başka yazarlar varken ödül almasını eleştirebilirsiniz, ve bu eleştirilerinize yüzde yüz katılırım. Yazdıklarınızdan ödül tamamen keyfi olarak dağıtılıyor ve bu dağıtımda tamamen edebiyat dışındaki kriterler rol alıyor sonucunu çıkarıyorum. Ben bunun doğru olmadığı düşüncesindeyim. Ödül alanlar belki en iyiler değiller, ama en iyilerdenler.

Sagılarımla
Old 18-10-2006, 23:21   #45
Cest la vie

 
Varsayılan

RAHMETLI AHMET TANER KISLALININ ORHAN PAMUK HAKKINDA 1999 YILINDA KALEME ALDIGI YAZI ASAGIDADIR:



Alıntı:
BALO MASKESİZ OLSUN!

Kimileri "ortaoyunu"nu maskeli balo ile karıştırıyor.
Ortaoyunu güldür güldür, bu güldürmüyor...
Maskeli balonun bir gizemi vardır, bu ise sadece cirkinlikleri gizliyor.
Kimileri maskelerin ardındaki gerçeği bilmiyor.
Kimileri ise bildiği halde susuyor.
Ya çıkar gereği... Ya da korkudan!
Balo maskesiz olmalı ki, kimin kiminle dans
ettiği bilinsin... Maskeler inmeli ki, o maskelerin ardındaki suratları beğenmeyenler, aldatılmaktan kurtulsun!
>
>* * *
>
Önce, bir romancımızın son kitabının 50 bin adet basıldığı yazıldı.Arkasından kısa sürede 100 binlik bir satışın gerçekleştiği açıklandı.
Derken, çıktığı günden beri ikinci cumhuriyetçi çizgisini korumaya özen gösteren Aktüel dergisi, romancıyı Türkiye'nin "bir numaralı aydını" ilan etti.
Bu romancımızın adı Orhan Pamuk'tu!
Ben bu "Büyük" (!) yazarımızın bir romanını okumayı denemiştim. Başladığım şeyi bitirme konusundaki tüm inatçılığıma karşın, bitirememiştim.
Ama "Kara Kitap" basında öylesine övüldü ki,
ikinci bir deneye girişmekten kendimi alamadım. Ve o çabamda da, daha yarıya gelmeden havlu atmak durumunda kaldım. Tahsin Yücel ve Emin Özdemir gibi, çok saydığım isimlerin bu yazarla ilgili oldukça ağır eleştirilerini anımsadım. Ama beğenenlerin de "beğenme hakkı"na saygı duydum.
Ta ki... Bir okurum "Kara Kitap"ta gizlenmiş bir
bölüme dikkatimi çekinceye kadar... "Çocukluğunda kız kardeşi ile tarlada karga kovalayan sapık bir padişah" gibi bir anlatım vardı bu bölümde!

>* * *
Prof. Çetin Yetkin yönetiminde, "Müdafaa-i Hukuk" adlı çok değerli aylık bir dergi çıkıyor. İlginç bir rastlantı olarak, derginin Aralık 1998 sayısında, Prof. Fahir İz'in bir incelemesi yayımlandı:"O. Pamuk'taki Atatürk Anlayışı..." Meğer benim artık okumayı denemediğim kitaplarında daha neler varmış!

İşte birkaç örnek:
"Sonra kasaba alanına dolanır. Atatürk heykellerine sıçan güvercinleri ayıplar..."
"Atatürk kendini içkiye vermiş meyhane kalabalığına, cumhuriyeti emanet etmiş olmanın güveniyle gulümsüyordu..."
"Atatürk'ün leblebi zevkinin ülkemiz için ne büyük felaket olduğunu..."
"Sonra bir cumhuriyet, Atatürk, damga pulu havasına girdiğimizi hatırlıyoruz..."

Sayın İz, 275 sayfalık bir kitapta, tam sekiz
yerde ve " hiç gerekmediği halde" Atatürk'e sataşıldığını saptamış. Şöyle diyor:"Bunlar kitaptan çıkarılsa hiçbir şey değişmez. Yalnız yazarın kimi ruhsal gereksinimleri tatmin edilmemiş olur!"

Kim bilir, belki de Orhan Pamuk'un " en birinci aydın" ilan edilmesinde, bu incelemenin de büyük katkısı olmuştur!

>* * *

Ben, inandıklarını açıkça savunanlara hep saygı duymuşumdur... O düşüncelere karşı olsam bile! >Ama o yürekliliği gösteremeyip de bunu sinsice yapmaya çalışanlara... oraya buraya "bityeniği" sokuşturanlara... hep tiksinerek bakmışımdır.
Bunu hep zayıf bir kişiliğin, zavallı bir ruh halinin yansıması olarak görmüşümdür.
Oyun maskesiz oynanmalıdır!
Çirkinlikleri gizleyen maskelerin indirilmesini de tüm "gerçek aydınlar" görev saymalıdır!
Ve de Pamuk adlı yazarı, isteyen okumalı, isteyen sevmelidir... Ama ne olduğunu, kim olduğunu bilerek!.. Maskenin arkasındaki gerçek yüzü görerek!...
>
>A. Taner KIŞLALI - Cumhuriyet, 27
>Ocak 1999 (Ben Demokrat Değilim )



Saygilarimla
Old 18-10-2006, 23:21   #46
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Alıntı:
Meğer Nobel garantiymiş!

Ne haftaydı, tam bir tozkoparan fırtınası, sapla saman birbirine karıştı.
Önce Fransız Meclisi, "Bu memlekette, Türklerin Ermeni soykırımı yapmadıklarını söylemek yasaktır" diye, düşünce özgürlüğünden ne anladıklarını ortaya koyan bir yasayı kabul etti.
Arkadan, tuhaf şey, aynı gün saat farkıyla Nobel Edebiyat Ödülü Türk romancı Orhan Pamuk'a verildi.
Kafalar iyice karıştı.
***
Çünkü Orhan Pamuk "Türkler bu topraklarda 1 milyon Ermeniyi, 30 bin Kürdü katlettiler!" diyerek, bilimsel kanıtı olmayan, "tarafsız Türklüğü"nü ortaya çıkarmıştı.
Bu yüzden "Nobel'i Orhan Pamuk'a bu tarafsızlığından dolayı verdiler" gibi iddialar ortaya atıldı, lakin Orhan Pamuk, resmi kayıtlara "Romanlarıyla ödül kazandı" diye geçti.
Onun için Türk olan Orhan Pamuk'u kutlamamak gibi bir yaklaşımımız olamaz, Orhan Pamuk Türktür, Nobel'i de bir Türk olarak kazanmıştır.
Önce bunu kabul edeceğiz.
***
Ama bunu kabul etmemiz, "Türkler 1 milyon Ermeniyi, 30 bin Kürdü katlettiler!" hezeyanını sineye çekmemiz anlamına gelmez.
Orhan Pamuk hayatı boyunca, hem Nobel ödülü, hem de bu hezeyanla birlikte anılacaktır.
En azından biz öyle yapacağız.
***
Bazı laflar vardır ki unutulmaz, Başbakan Erdoğan'ın "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" lafı gibi.
Erdoğan da ömrü boyunca bu lafla anılacak, her şehit cenazesinde, "Onlar yan gelip yatmadılar, düşmanla çarpıştılar, al bayraklarında yatıyorlar" tepkileriyle karşılaşacaktır.
Bir de özür dilemesi var ki!
Uğur Dündar'a, "Bu sözümden üzülenler olmuş, ben o annelerden babalardan özür dilerim!" diyor.
Yani "üzülenler olmuşsa" özür diliyor.
İnsaf, üzülmeyip de ne yapacaklardı ki!
Neyse gelelim Orhan Pamuk'a...
***
Hani geçen hafta Türkiye nefesini tutmuş, Orhan Pamuk Nobel'i kazanacak mı, kazanmayacak mı? diye fal açarken, meğer Prof. Erol Manisalı, 18 Aralık 2005 günkü yazısında garanti vermiş, yazının başlığı "Orhan Pamuk Nobel'i Garantiledi" imiş...
Erol Manisalı'ya göre, Orhan Pamuk "Türkler soykırım" yaptı açıklamasıyla ABD ve AB'nin resmi görüşüne destek vermişti. (x)
Yine Prof. Manisalı'ya göre, Başkan Bush da İstanbul'a geldiğinde Galatasaray Üniversitesi bahçesinde yaptığı konuşmada, Pamuk'tan övgüyle söz etmişti. Danışmanlarının eline tutuşturdukları kâğıttan bu övgüyü okumuştu:
"Avrupa halkının yüzde 70'inin hiç sevmediği, Amerikalıların bile 2006 yılı başı itibariyle üçte ikisinin politikalarını eleştirdiği faşist bir siyasetçi, Orhan Pamuk'u neden över ki! Üstelik Bush'un edebiyatla uzaktan yakından ilgisi olmadığını dünya âlem tahmin edebilir.
Ama Orhan Pamuk, Bush gelmeden önce de Batı'nın sömürge politikalarına destek veren açıklamalar yapıyordu."
***
YANİ?..
Yoooo, kırk yılda bir Nobel aldık, neredeyse alanı da Bush'a benzeteceğiz!
Sağ olsun, Manisalı Hoca da durup durup öyle şeyleri hatırlayıp yazar ki!
Ama aylar önce "Pamuk Nobel'i garantiledi!" diye yazanın da bu kadar laf etmeye hakkı olsun.
***
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Fransız Meclisi'nin kararı üzerine, Fransız devletinin kendisine verdiği en önemli nişanı geri göndermiş...

TARİHTE ADAMLARA DA YER VARDIR, "ADAMCIKLARA" DA ...
(x) Attillâ İlhan'la Hayatın İçinden; Truva Yayınları, Ekim 2006.

h.pulur@milliyet.com.tr


Sayın Hasan Pulur'un Milliyet'te bugün yayınlanan yazısndan sonra, Sayın Tiocfaidh'in yazısı daha bir anlam kazanmaya başlamadı mı?

Başka söze ne hacet?

Saygılarımla.

Not:Orjinalinden farklı olarak, yazı içindeki son cümle tarafımca büyük harfe dönüştürülmüş ve yine bir kısım cümleler de kalın hale getirilmiştir.
Old 19-10-2006, 09:37   #47
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Toplum olarak yargılamaya o kadar düşkünüz ki bir örneğini burada da görüyoruz. Savunmamı yapılyor fikir mi beyan ediliyor belli değil, Hasan Pulur dan, Kışlalıdan makaleler sunuluyor, evet bu makaleleri okumuştuk şimdi Orhan Pamuk rolcü mü oldu, misyoner mi oldu ne oldu yani ? Şimdi bende mi onlarca tanınmış yazarın makalesini ekleyim, bak ben öyle düşündüm aynısını Hasan Pulur da düşünüyor, ne mutlu size şimdi Hasan Beyde, Kışlalıda öyle düşünmüş, tebrik ederim...

Bir taraftan medya olayları saptırıyor ve abartıyor diye düşüneceksiniz, diğer taraftan salt medyadan aldığınız bilgilerle yargı yapacaksınız, bu adam söylediği bir sözden dolayı yargılanmadı mı ? Sonuç ne oldu peki? Orhan Pamuk misyonermiş şuymuş buymuş, ya allahınızı severseniz, kaynağınız nedir? Bir dergide ki bir beyanı...

Ya peki bu adamın ağzından, demeci alan gazetecenin ağzından, veya avukatının ağzından, ne duydunuz ne biliyorsunuz da adamın arkasından bu kadar konuşuyorsunuz. Dedim ya yargılamayı çok seviyoruz.

Önce yazara laf atacaksın, tutmazsa aldığı ödülün prestijine gölge düşürmeye çalışacaksın, o da tutmazsa ne olacak merakla bekliyorum, acaba bu sefer hangi yazarın makalesi gelecek buraya, çok şükür kimsenin yönlendirilmesine ihtiyacım olmayan fikirlerim tazeliğini koruyor, kimsenin makalesine ihtiyacım yok!

Bu tartışmada taraf değilim ve olmayacağım, bu sebeple sonuna varamayacağız bu tartışma arenasında daha fazla boş meydan arayıp, boş konuşmamak için kendimce tartışmaya son veriyorum.Herkese Saygılar...
Old 19-10-2006, 09:57   #48
Güldal

 
Varsayılan

Sayın Gemici Sayın Tiocfaidh in bana biçtiği görevi sizin yerine getirmiş olduğunuzdan dolayı teşekkür ederim.umarım ona ve diğer katılımcılara biraz olsun faydası olur.biz aynı şeyleri tekrar edip duruyoruz o yüzden yeni şeyler eklemek istemiyorumyorum.ödül sonunda Türkiye ye geldi benim aklımda kalan bu.herkesin aklında böyle klalması dileğiyle...
Old 19-10-2006, 10:05   #49
Viyola

 
Varsayılan

Sayın Balku,
Foruma makale ekleyerek katılan bir üye olarak ne benim fikirlerimin ne de makale ekleyen diğer arkadaşların fikirlerinin yönlendirilmeye ihtiyacı olmadığı kanaatindeyim. Makale eklemekteki amacım; buna ihtiyacım olduğu için değil,farklı düşüncelerin özgürce tartışıldığı forum ortamında bu makaleleri diğer üyelerle de paylaşma isteğimdir. Diğer arkadaşların da farklı bir amacı olmadığı düşüncesindeyim.
Saygılar,
Old 19-10-2006, 11:44   #50
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Erol Mütercimler'in Komplo Teorileri adlı kitabını ilgilenecek olanlara tavsiye ediyorum.

Nobel ödülü henüz verilmemişti kitabın basım tarihinde. Ama eğer verilmiş olsaydı, sanıyorum kitabın içinde kendine bir yer bulurdu.

Saygılarımla...
Old 19-10-2006, 12:51   #51
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Av. Selim Balku,

Sizinle aynı fikirde olmayan katılımcıları eleştirdiğiniz tüm hususlar itibariyle, tam da eleştirdiğiniz nokta nazarından; dönüp son iletinizi kızgınlığınız geçtiğinde, dönüp bir daha -en azından bir kez olsun- okumanızı rica ediyorum. Katılımcılara yönelen tavrınızın küçümser bir hal aldığını düşünmüyor musunuz?
Old 19-10-2006, 13:02   #52
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Sehper, Sayın Ahu, Sayın Elvan, Sayın Tiocfaidh, Sayın Ege, Sayın Merhaba ve dahi ben Jeanne D'arc,

Ne kadar da fikirsizsiniz! Sizin aklınız yok mu? Bir yazar bir şey demeden bir şey düşünemiyor musunuz yahu! İllaki yönlendirileceksiniz! Kimmiş o Erol Mütercimler? Medyadan mı? E canım medya hakkında da bir öyle bir böyle diyorsunuz? Yılların çınar gibi yazarı Hasan Pulur bile medya olduktan sonra Erol Mütercimler de kim? Esamesi okunur mu? Ben dinlemem, bir köşe yazarının fikri ile 3. sayfa haberinin farkını! Banane!Bulmuşunuz meydanı boş, boş konuşup at koşturuyorsunuz. Kuzum reklam mı yapıyorsunuz? Evet reklamın iyisi-kötüsü olmaz da bu reklam Erol Mütercimler'in mi yoksa siz kaset mi çıkaracaksınız?

Saygılarımla.

Not:İleti önce sadece Sayın Sehper'e ithafen yazıldığı için mesaj içeriğinde sadece alıntılanan yazarlardan Erol Mütercimler'in adı geçmiştir. Şahsında tüm yazarlara şamildir.
Old 19-10-2006, 15:33   #53
Viyola

 
Varsayılan

Sayın D'arc,
Bu ne yaman çelişki böyle?
Old 19-10-2006, 16:02   #54
Merhaba

 
Varsayılan Fİkİrsİzler Saha DiŞina...!!!

Fikirsizler saha dışına !!!!!

Lütfen her kes sussun, ben de dahil….!!!

Sayın Darc sahada tek başına top koşturmak istiyor.
Çalımlarınızdan rahatsız.
Kalecisiz kaleye gol atmanın rahatlığını ve kolaylığını bağışlayalım ona…
Lütfen saha dışına çıkalım….!!!

Ve Sayın Darc kaleye doğru rahatlıkla ilerlerken, bir yandan da, 1901 den itibaren günümüze kadar verilen Edebiyat, Fizik, Kimya, Tıp, Ekonomi ve Barış ödüllerini kazananların hainlik hikayelerini anlatsın bize.

Ve bizler sessizce yalnız dinleyelim.

O, golünü atsın ve rahatlasın.!!!!


(Anımsamasına yardımcı olur diye, bir siteden aldığım listeyi aşağıya aktarıyorum.)

Ve dinliyoruz Sayın Darc….

Merhaba.




NOBEL EDEBİYAT


1901
René F. A. Sully Prudhomme (France)
1902
Theodor Mommsen (Germany)
1903
Björnstjerne Björnson (Norway)
1904
Frédéric Mistral (France) and José Echegaray (Spain)
1905
Henryk Sienkiewicz (Poland)
1906
Giosuè Carducci (Italy)
1907
Rudyard Kipling (U.K.)
1908
Rudolf Eucken (Germany)
1909
Selma Lagerlöf (Sweden)
1910
Paul von Heyse (Germany)
1911
Maurice Maeterlinck (Belgium)
1912
Gerhart Hauptmann (Germany)
1913
Rabindranath Tagore (India)
1915
Romain Rolland (France)
1916
Verner von Heidenstam (Sweden)
1917
Karl Gjellerup (Denmark) and Henrik Pontoppidan (Denmark)
1919
Carl Spitteler (Switzerland)
1920
Knut Hamsun (Norway)
1921
Anatole France (France)
1922
Jacinto Benavente (Spain)
1923
William B. Yeats (Ireland)
1924
Wladyslaw Reymont (Poland)
1925
George Bernard Shaw (Ireland)
1926
Grazia Deledda (Italy)
1927
Henri Bergson (France)
1928
Sigrid Undset (Norway)
1929
Thomas Mann (Germany)
1930
Sinclair Lewis (U.S.)
1931
Erik A. Karlfeldt (Sweden)
1932
John Galsworthy (U.K.)
1933
Ivan G. Bunin (Russia)
1934
Luigi Pirandello (Italy)
1936
Eugene O'Neill (U.S.)
1937
Roger Martin du Gard (France)
1938
Pearl S. Buck (U.S.)
1939
Frans Eemil Sillanpää ( Finland)
1944
Johannes V. Jensen (Denmark)
1945
Gabriela Mistral (Chile)
1946
Hermann Hesse (Switzerland)
1947
André Gide (France)
1948
Thomas Stearns Eliot (U.K.)
1949
William Faulkner (U.S.)
1950
Bertrand Russell (U.K.)
1951
Pär Lagerkvist (Sweden)
1952
François Mauriac (France)
1953
Sir Winston Churchill (U.K.)
1954
Ernest Hemingway (U.S.)
1955
Halldór Kiljan Laxness (Iceland)
1956
Juan Ramón Jiménez (Spain)
1957
Albert Camus (France)
1958
Boris Pasternak (U.S.S.R.) (declined)
1959
Salvatore Quasimodo (Italy)
1960
St. John Perse (Alexis St.-Léger Léger) (France)
1961
Ivo Andric (Yugoslavia)
1962
John Steinbeck (U.S.)
1963
Giorgios Seferis (Seferiades) (Greece)
1964
Jean-Paul Sartre (France) (declined)
1965
Mikhail Sholokhov (U.S.S.R.)
1966
Shmuel Yosef Agnon (Israel) and Nelly Sachs (Sweden)
1967
Miguel Angel Asturias (Guatemala)
1968
Yasunari Kawabata (Japan)
1969
Samuel Beckett (Ireland)
1970
Aleksandr Solzhenitsyn (U.S.S.R.)
1971
Pablo Neruda (Chile)
1972
Heinrich Böll (Germany)
1973
Patrick White (Australia)
1974
Eyvind Johnson and Harry Martinson (both Sweden)
1975
Eugenio Montale (Italy)
1976
Saul Bellow (U.S.)
1977
Vicente Aleixandre (Spain)
1978
Isaac Bashevis Singer (U.S.)
1979
Odysseus Elytis (Greece)
1980
Czeslaw Milosz (U.S.)
1981
Elias Canetti (Bulgaria)
1982
Gabriel García Márquez (Colombia)
1983
William Golding (U.K.)
1984
Jaroslav Seifert (Czechoslovakia)
1985
Claude Simon (France)
1986
Wole Soyinka (Nigeria)
1987
Joseph Brodsky (U.S.)
1988
Naguib Mahfouz (Egypt)
1989
Camilo José Cela (Spain)
1990
Octavio Paz (Mexico)
1991
Nadine Gordimer (South Africa)
1992
Derek Walcott (St. Lucia)
1993
Toni Morrison (U.S.)
1994
Kenzaburo Oe (Japan)
1995
Seamus Heaney (Ireland)
1996
Wislawa Szymborska (Poland)
1997
Dario Fo (Italy)
1998
José Saramago (Portugal)
1999
Günter Grass (Germany)
2000
Gao Xingjian (China)
2001
V. S. Naipaul (UK)
2002
Imre Kertész (Hungary)
2003
J. M. Coetzee (South Africa)
2004
Elfriede Jelinek (Austria)
2005
Harold Pinter (UK)
2006
Orhan Pamuk (Turkey)
Old 19-10-2006, 16:25   #55
medenikal

 
Varsayılan

herkesin ifade özgürlüğü var;

eleştiri hakkı da dolayısıyla söz konusu;

sanki pamuk için katli vaciptir;derhal buluna ; kellesi uçurula dendi;

bu tavır ve anlayış ;

pamuk ça türk milletine yapılmıştır;

pamuk hükmünü verdi;savcı oldu;hakim oldu;kendi delil ortaya koydu

bir den daldı ; biraz titredi sanki bir sara nöbetine girmişti;

evet evet dedi;

görüyorum şuan ; bir kahin edasıyla haykırdı;

ermenilere soykırım yapıldı;1 milyon ermeni katledildi; ve yanında 30 bin kürtte öldürüldü;

ben o güne gittim gördüm ve şimdi size buyuruyorum;

bu konu da tarihçilere bilim adamlarına ve onların elinde olan delillere bakmanıza gerek yok;

ben orhan pamuk olarak söylüyorum;

diyorum ki hitlerin yaptığı neyse türkler de aynısını aynı irade ile yapmıştır;


diyeceksin sonrada ; aynı gün nobeli alacaksın;

ben de ne büyük yazar mışsın diyeceğim;

türk milletini suçlayacaksın ;soykırımcı diyeceksin;

bu ödülü bu nedenle sana verilecek ve ben seni kutlayacağım;
Old 19-10-2006, 17:02   #56
av.yıldıray

 
Varsayılan

Muhalif olmak,
Bir kitap ismimiydi, galiba Nuray Mert yazmıştı. Evet yazr-aydın muhalif olmalı. Kötüye, çirkine, haksızlığa, zulme, işkenceye, ahlaksızlığa vs. Bu topraklar onlarca muhalif yazar-aydın çıkardı. Nazım Hikmet'de muhalifti, Necip Fazıl'da, Yaşar Kemal'de vs. Bunların bir kısmı dünya çapında tanındı. Alkış aldı. Kitapları onlarca dile çevrildi. Muhalif olmak takdir görmenin ana koşuluydu oldular, iyi de ettiler. Ama hiçbirsi NOBEL almadı. Çünkü hiçbirisi küfretmedi sığınıp düşünce özgürlüğüne. Sizce Yaşar Kemal daha kötü bir yazar Orhan Pamuk'tan. Hayır. Yada daha mız az tanınıyor. Hayır. Ya Nazım Hikmet. Sorgulayabilirmisiniz edebi kişiliğini. Ama, NOBEL almak için muhalif olmak yetmiyor, hakaret temek, yargılamak gerekiyor insanını. Yetmiyor, Ermeni Soykırmını kabul etmen gerekiyor. Pamuk'un bu açıklamalarını hep fikir özgürlüğünde değerlendirdim, taki bu ödülü alana kadar. Keşke almasaydı da benim gözümde hep iyi bir yazar-aydın olarak kalsa idi. Yazık
Old 19-10-2006, 22:07   #57
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan Hayal ve Gerçek

Alıntı:
HAYAL ve GERÇEK

...II. Avrupa İnsan Hakları ve Sözleşmesi ve Mahkemesi: Düşünce ve İfade Özgürlüğü: 'Voltaire ile Fransızlar'

12 Ekim 2006 tarinde, Fransa Meclisi'nde değerlendirilen ve oylanan 'Ermeni Soykırımını Red Edenlere Ceza Verilmesine Dair Kanun' taslağı değerlendirmeleri esnasında; bazı milletvekileri 'Tarihçi ve Araştırmacılar' ermeni soykırımı konusunda görüş söyleyebilir diye bir madde eklenmesini değerlendiriyor, fakat kabul görmüyor.

Böylece, Halkın 'düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı', bu konuda elinden alıyor, yasaklıyor. 'Halkı cahil olarak' telakki ediyor olmalılar ki; 'cahile konuşma hakkı da vermiyor'. Bu konuda, kendi ülkelerinde bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne düşünür ? Herkes gibi bizde merak ediyoruz !.

AİHM, AİHS'nin 10. maddesi "İfade Özgürlüğü" ve 33. maddesi "Devlet Başvuruları" gereği olarak, dava açma hakkımızı mı kullanmamızı bekliyorlar ?! Ayrıca, AİHM'nin içtihatları ile yarattığı "POTANSİYEL MAĞDURİYET" kavramina da dayanabiliriz. ...

...Voltaire'in; "düşüncelerine karşıyım, ama onları açıklama özgürlüğünü hayatımın sonuna kadar savunurum" ilkesi, yersiz kalıyor. Çünkü, Fransa'da, Mecliste onaylananların dışında bir fikir üretmek yasak. Galiba, Fransızlar 'dibe vurdukları için, dışa vuruyorlar'.

Amerikalı yazar John Rolstan Sole'un, 'Les Bâtards de Voltaire - La dictature de la raison en Occident' başlıklı eserine bakacak olursak; 'Voltaire mi halkını inkar ediyor ?, Halkı mı Voltaire'i ?' veya özetle; 'Düşüncenin, çıkar karşısındaki değersizliği mi ortaya çıkıyor ?'.

'Genellikle insanlar, uygarlık sürecinde 'hayal ile gerçek'' arasındaki ayrımı yapamıyorlar'. ...

...Bununla birlikte, Türkiye'de 'Ermeni soykırımı vardır' diyen, Türk tarihçiler malesef mevcut. Hatta, rastlantı mı bilemiyoruz, ama bir edebiyatçımıza Nobel (1,4 milyon Euro ve madalya) ödülü bile kazandırmıştır. Ancak bildiğimiz kadarıyla, Ermenistan da 'Ermeni soykırımı yoktur' diyebilen, bir tarihçi bile yok !. Fransa'da bu söyleyene ise; 'hapis ve 45.000 Euro para cezası' öngürülüyor.

Amerikalı tarihçi Bernard Lewis ise; bu olayın ’soykırım olmadığını' ve ’savaşın bir yan ürünü’ olduğunu söyledikten sonra, sembolik bir ceza alıyor. 'Soykırım olmadığı' görüşünü paylaşan diğer tarihçilerde, kendilerini baskı altında hissetmelerinden dolayı, artık pek de sesleride pek çıkmıyor. ...

...Fransız Anayasa Hukukçusu Prof. Olivier Duhamel; “Mecliste onaylanan İnkar Kanunu; Fransız Anayasa Konseyi’nin ifade özgürlüğü ile ilgili verdiği kararlara aykırı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) ihlâl ediyor ve dış politikada tek yetkili olan Cumhurbaşkanının hakkına müdahale niteliğinde” olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, 2001’deki 'Ermeni Soykırımı'nı kabul eden kanunun, hiçbir zaman Anayasa Konseyi’ne taşınmadığına, 'Ermeni Soykırımı kabul eden kanunun' ve Meclisin 12 Ekim 2006'da kabul ettiği 'inkar kanunu''nun, 'Fransız Anayasa'sına aykırı olduğunu' ifade ediyor.

Buna ilave olarak Prof. Olivier Duhamel; "'Soykırımı kabul eden kanunun', Anayasa Konseyi’nin, 1984 yılında ‘ifade özgürlüğü ve düşüncenin özgür bir şekilde ifade edilebilmesiyle’ ilgili temel kararlarıyla çelişiyor. Anayasa Konseyi’nin söz konusu kararlarıyla ‘düşüncenin özgürce ifade edilmesini’ temel özgürlükler kapsamında değerlendirdiğini ve ifade özgürlüğü ilkesine ‘çok güçlü anayasal değerler’ yüklediğine ve eğer Anayasa Konseyi’ne taşınırsa kanun'un iptal edileceğini bildiriyor. İlave olarak, Meclisin onayladığı 'Ermeni soykırımının yaşanmadığını söyleyenleri cezalandırmayı öngören kanunu' ise; “düşünce özgürlüğüne, araştırma özgürlüğüne ve araştırmacıların bağımsızlığı ilkelerine saldırı niteliği taşıyor” şeklinde değerlendiriyor.Bu durumda, öncelikle bu konuyu Fransız Anayasa Mahkemesi'ne götürmek gerekiyor.

Avrupa'nın kuruluş ruhunda yerini alan, 'Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik' ilkeleri, bir başka deyişle; 'Kopenhag Kriterleri güme gitmemeli' diye düşünüyoruz...

...III. Hukuki Açıdan Ermeni Soykırımı: 'Malta ve Berlin Ceza Mahkemesi ile BM Soykırım Sözleşmesi ve Tarihçiler Komisyonu'

Türk Hükümetinin, Fransa'nın Cezayir Soykırımı yaptığına dair TBMM'nde yasa taslağı hazırlama (misilleme) girişimleri, bu aşamada büyük bir hata olur.

Bu aynı zamanda geçmişte Türkiye'nin savunduğu 'Tarihçilere bırakın tezinin reddi' anlamında yorumlanır. Bundan dolayı Ankara, Büyük Millet Meclisi'ndeki 'Cezayir Soykırımı Kanun' tasarı çalışmalarını geri çekmekli ve itibarına gölge düşürmemelidir. Onurlu ciddi tavrını da ortaya koymalı ve korumalıdır.

Bununla birlikte, 'Soykırım' gibi ağır bir itham konusunun değerlendirilmesini, TC Başbakanının geçen yıl yaptığı çağrıda belirttiği 'Uluslararası Tarihçiler Komisyonu' oluşturulmasına; iddia sahibi ve deslekleyen ülkelerden herhangi bir cevap dahi gelmemiştir. Yani, kimse yüzleşmeye yanaşmamaktadır. Hatırlatmak isteriz ki; eğer bu mümkün olacak olsa dahi, böyle bir baskı ve kargaşa ortamından ziyade, sakin ve salim kafayla yapılması ve değerlendirilmesi gereken ciddi bir bilimsel çalışma olmalıdır.

Elbetteki, 1948 sayılı BM Soykırım Sözleşmesi vardır, ancak Türkiye 1950 imzalamıştır ve geriye dönük olaylara uygulanmaz. Zaten, içerik olarakta, Ermeni Tehcir'ine uygun değildir ve uygulanamaz. Ancak belirtmek isteriz ki; bu yöndeki iddiaların hukuken değerlendirildiği, MALTA (1921) [DELİL YOK, İDDİALARDAN VAÇİLİYOR] ve BERLİN CEZA MAHKEMESİ (1921) [Talat Paşa'nın katli / Soghomon Tehlirian (Tayleryan) Ceza Davası - SAHTE ANDONYAN BELGELERİ ve RED KARARI] kararlarında yeterince açıktır.

Ermeniler bu işin başından beri; neredeyse hukukçuların dahi anlayamayacağı, eşi-benzeri görülmemiş bir mantık yürütmektedirler. Bu iradenin mevcudiyetini başlangıçta, tamamen düzenleme (sahte) olan 'Andonian Belgelerine' dayayan Ermeniler ve taraftarları, sonradan bunların sahtelikleri arşivler açılınca ortaya çıkınca, büyük bir pişkinlikle, 'bunun bir şeyi değiştirmediğini, çünkü Ermeni soykırımının zaten bir gerçek olduğunu ve başka belgelerinde muhakkak bilindiğini (?!), ama şu sıralarda daha erişilemediğini' ileri sürmüşlerdir !..

Hukuk mantığına aykırı gelen afaki tarafı ise; dünya kamuoyunun, ispat yükünü; 'iddia eden Ermenilerden' alıp 'biz Türklere vermiş' olmasıdır. Ermenilere 'sen iddialarını ispat et' diyeceğine, biz Türklere 'sen bunun doğru olmadığını ispat et' demektedirler. Hatta, daha da ileri giderek 'bizim müdafaamızı bile dinlememiş ve dinlememektedirler'. Fransızların tabiri ile, buraya kadarı diyelim ki "bonne guerre". Kısaca, Devletler arasında hak hukuk değil, 'menfaatler hakim'dir...
...

Hakan HANLI, Avukat

Uluslararası ve Avrupa Hukuku Uzmanı
13 Ekim 2006



18 Ekim 2006 - 01:13


Alıntı yazının tamamı için:

http://www.kodadimedya.com/detay.asp?ID=8948
Old 19-10-2006, 23:07   #58
Cest la vie

 
Varsayılan

@Sayin Balku, Bir onceki mesajlarimizda kendi fikirlerimizi beyan ettigimizi hatirlatir, eklenen makalelerin ise halihazirda onlari okumus olanlardan cok, okumamis olanlarla paylasma amaci guttugunu belirtmek isterim. Yine de vakit ayirip okudugunuz icin tesekkurler.

@Merhaba,
1901'den beri Nobel odulu alan ulkeleri buraya tasiyip bizleri aydinlattiginiz icin tesekkurler. Ancak benim aklima yine de su soru takilmadan edemiyor: Gelmis gecmis en iyi yazarimiz ve edebiyatcimiz Orhan Pamuk mudur? O yuzden mi aldi bu odulu yani? Bu bir futbol maci degil ki, kazanan o yilin nobel odulunu alsin. Ben dahil, cogu kisi Orhan Pamuk'un kitaplarindan-tarz, dil ve uslubundan pek haz almazken (bilmiyorum belki de bizlerin entellektuel zekalari bunu kaldirmaya yetmiyordur); kaldi ki verilen odulun amacinin bile Orhan Pamuk'un edebi basarisindan ote "kültürlerin çatışma sembolleriyle ilgili çalışmaları" oldugunun Isvec Bilim Akademisi tarafindan bizzat belirtilirken, gelmis gecmis en iyi Turk Edebiyatcinin Orhan Pamuk oldugunu sirf bu odule dayanarak iddia edebilmemiz imkansiz. Oyleyse, bu odulun amacinin biraz daha sorgulanmasi gerektigi kanisindayim.

Saygilarimla
Old 20-10-2006, 00:05   #59
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Merhaba,

Az biraz dikkat edip-anlamaya gayret gösterseydiniz, farkedecektiniz ki; adınızın geçtiği mesajda benim de adım geçmektedir. Size ve diğer "alıntılı" üyelere ithafen dile getirilen her bir nazire, üçüncü şahsın kaleminden, aynen kendime de yöneltilmiştir. Burada alıntı yapan bütün üyelere "kendinize has bir fikriniz yok, fikirsizsiniz, yazarların görüşleri ile hareket ediyor, yönlendiriliyorsunuz" tavrına kinaye yoluyla cevap verilmek istenmiştir. Mesajın tez-antitez sahibi farklı tüm üyelere ithafen yazılması ve dahası içinde yazanın kendisinin adının geçmeside mi, "noluyor" cinsinden biraz durup düşünmenizi sağlamadı? Enterasan!

Yani alıntı yapan -ben dahil- üyelere "fikirsiz" diyen ben değildim. Bu kişilerin boş konuştuğunu, meydanı boş bulduğunu söyleyen, çalımlardan rahatsız olan, boş kaleye gol atmak isteyen de ben değildim. Son mesajın üstüne atlamak yerine forumu iyi takip etmenizi tavsiye ederim.

Ancak yanlış anlamış olsanız bile, meydanı bana bırakmak bir yana bilakis fazlasıyla işgal ettiniz. 1901'den beri her alanda verilen ödüllerden bana ne? Hainlik öykülerini mi bekliyorsunuz? Nerede "hain" dedim, önce ona cevap verin. Kaldı ki akademi üyeleri bu ödülün ülkelerinde zaten muhalif olanlara verildiğini kendileri beyan etmedi mi? Tamamen mantık çıkarımı ile her muhalif hain midir? Elbette değildir ancak her muhalif hain değildir de doğru bir önerme değildir.

Alıntı:
Fikirsizler saha dışına !!!!!
Lütfen her kes sussun, ben de dahil….!!!

Sayın Darc sahada tek başına top koşturmak istiyor.
Çalımlarınızdan rahatsız.
Kalecisiz kaleye gol atmanın rahatlığını ve kolaylığını bağışlayalım ona…
Lütfen saha dışına çıkalım….!!!
Ve Sayın Darc kaleye doğru rahatlıkla ilerlerken, bir yandan da, 1901 den itibaren günümüze kadar verilen Edebiyat, Fizik, Kimya, Tıp, Ekonomi ve Barış ödüllerini kazananların hainlik hikayelerini anlatsın bize.
Ve bizler sessizce yalnız dinleyelim.
O, golünü atsın ve rahatlasın.!!!!
(Anımsamasına yardımcı olur diye, bir siteden aldığım listeyi aşağıya aktarıyorum.)
Ve dinliyoruz Sayın Darc….

















Old 20-10-2006, 00:08   #60
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Elvan,
Alıntı:

Sayın D'arc,
Bu ne yaman çelişki böyle?

Enterasan! Sanırım sadece siz anladınız

Saygılarımla.
Konuyu Kilitleyin


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Dönmezer Ödülü 2006 kezzy Adliye Duvarı 0 15-09-2006 14:28
Çokkültürlü Bir Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi: Elias Canetti Gemici Site Lokali 0 08-10-2004 22:14
1000 Kadın Nobel Barış Ödülünü devran Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 19-05-2004 19:12
2002 Nobel Edebiyat Ödülü Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 1 14-11-2002 22:15
Edebiyat----- Halikarnas Balıkçısı Av.Mehmet Saim Dikici Site Lokali 0 14-04-2002 16:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,19203591 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.