Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. Üyelerimizin yazdığı ve bizlerle paylaştığı şiir, öykü, deneme ve diğer yazınsal türler.

akdevrim / şiirler

Yanıt
Old 09-04-2010, 11:43   #3361
akdevrim

 
Varsayılan

bir başka bahara kaldı,

yazmak en güzel şiiri,
sevgiye aşka dairi,
gecebilmek bir nehiri,
bir başka bahara kaldı!...

güneş doğsun ya doğmasın,
yağmur yağsın ya yağmasın,
bir bilsem ki ne yamasın?
bir başka bahara kaldı!...

mantıksız her hareketin,
anlamak o kadar çetin,
anlamak için ol metin,
bir başka bahara kaldı!...

akdevrim.istanbul.
Old 10-04-2010, 18:11   #3362
akdevrim

 
Varsayılan

ömrümün kapsadığı,dakıkalara inat...
sanıyorum yas tutmuş edebiyat ve sanat...
tutuklanmış sözçükler matemdedir kainat...
ve çoğalmış şeytanlar!...

akdevrim.istanbul...
Old 10-04-2010, 19:03   #3363
akdevrim

 
Varsayılan

..Şiirlerimde dağ köyü olarak gecen,ve saygı duyduğum bir abim tarafından kaleme alınan yöremi tanıtan yazıyı şiirler sayfama almak istedim....saygılarımla...

......................GAMAN....................... .............
İnsanın teninde doğduğu topraklardan hep bir koku kalır. O yer; kimliğinin ve kişiliğinin şekillendiği ilk yerdir. Aynı zamanda ilk anılarını biriktirmeye başladığı yerdir de. Belki bu yüzden o toprakların geçmişini de merak eder insan. Bu cümleden olarak benim doğduğum köyün geçmişine; yaşlılardan edindiğim bilgiler ışığında kısa bir yolculuk yapmak düşüncesindeyim.
Gaman; Samsun’un güneyinde koyaklar içinde kurulmuş, kente kuş uçuşu 10 km. ama inişli çıkışlı dağ yolları nedeniyle 20 km. uzaklıkta bir yerdir. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı olmakla birlikte para akışı daha çok mevsimlik işçilik diye tanımlanan gurbet mesaisinden karşılanır. Bugün Çayırkent Bucağı olarak bilinmektedir.
Köy; Samsun’un en eski köylerinden biridir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıktığında köyün adı Gaman’dır ve sakinlerinin büyük çoğunluğu Pontus Rumlarıdır. Halen Pontus Rumlarından kalma bazı mimari eserlerin kalıntıları mevcuttur. Kilise, han ve kiremithane bunlardan birkaçıdır.
Kurtuluş Savaşından sonra Pontus Rumlarının bir kısmı Yunanistan’a, bir kısmı da Batum’a göç edince; köy bir süre metruk (terkedilmiş) halde kalır. Köyün yeniden şenlendirilmesi 1930’lu yılların başına rastlar. O tarihlerde Sürmene’den, Of’tan, Çaykara’dan ve Batum’dan gelen göçler sonucu köy canlanır. Adı halen Gaman’dır ve yeni dönemin ilk Muhtarı; Durmuş Kanca’dır. Durmuş Kanca adını daha sonra Elhuri Hakkadoğru olarak değiştirir. Zonguldak-Kilimli’ye din görevlisi olarak atanır ve oraya yerleşir. Ondan sonraki Muhtar ise; Bayram Akbulut’tur. Onu diğerleri takip eder. Halen görev yapmakta olan Muhtar Celal Uzuntaş da eski Muhtar Bayram Akbulut’un damadıdır.
Yine o yıllarda köyün adı Sınamataş olarak değiştirilir. Sınamataş’a Küçükköy ve Yeniköy de bağlıdır. Bugün bu iki köy; ayrı birer muhtarlıktır. Küçükköy’ün adı Kestanepınar’dır. 1950’li yıllarda köyün adının Gökçepınar olduğunu görürüz. Aslında Gökçepınar diye bilinen mahalle bugünkü Kestanepınar’dır. Gaman olan bucak merkezinin adı da Çayırkent olmuştur. Bucak Merkezinin kuruluşu yine 1950’li yılların başına rastlar. Eskilerden edindiğim bilgiye göre; ilk Bucak Karakolu Nasıfoğlu İbrahim’in evidir. O ev bugün oğlu İlyas Özdemir’in evi olarak bilinmektedir ve halen ayaktadır. Bu evin önünde Karadeniz’in tipik mimari özelliğini gösteren ve yörede “Paçka” diye adlandırılan bir mısır sereni vardır. O da ayaktadır. Çayırkent bucağına; kurulduğu tarihte 14 pare köy bağlanmıştır. Adatepe ve Teknepınar köyleri hariç Samsun’un güneyinde kalan ve Asarcık’a kadar olan köylerdir bunlar. Yıllar geçtikçe bu sayı çoğalmıştır. Yine o tarihlerde Samsun’un güneyindeki bu köyler iki ad altında toplanmıştır: Sınamataş ve Gebigödekli.
Çayırkent; gerçekte şanssızdır. Çünkü kuruluş tarihlerinde Samsun’a bağlı üç bucak merkezinden biriyken, diğer ikisi; Tekkeköy ve Asarcık sosyal ve ekonomik gelişmeler gösterdiği için ilçe statüsüne kavuşmuş, Çayırkent ise; bir zamanlar 2500 nüfuslu bir yerleşim yeriyken, nüfusu 500 dolaylarına düşmüştür. Bu durum; şu sonucu ortaya koymaktadır: Demek ki Samsun’un en çok göç veren bucağı Çayırkent olmuştur. Bunun nedeni de kanımca; diğer köylerin yerlilerden, Gökçepınar’ın ise; göçü tanıyan Doğu Karadeniz halkından oluşmasıdır.
Kuşkusuz göçün arkasındaki asıl neden ekonomiktir ama diğer köylerin bu kadar göç vermeyişi ilk tezimi güçlendiriyor. Bugün Dünya Coğrafyasının dört bir yanında yerleşmiş çok sayıda Gamanlı yaşamaktadır.
Gaman adı nereden gelmektedir? Köyün en eski yerlilerinden Hacı Hüsnü Dayıdan (Hüsnü Demir) edindiğim bilgiye göre; Pontus Rumları zamanında adı Gama olan zengin bir adam, Samsun-Kavak ticaret yolu üzerinde bir Han kurar. Bu hanın yerleştiği arazi halen merhum amcam Hüseyin Kanca’nın varislerinin mülkiyetindedir. Taştan yapılan bu han çevrede Gama’nın hanı diye ün salmıştır. Gama’nın hanı zamanla “Gaman” haline dönüşmüş ve köyün adı olarak kalmıştır. Halen bu handan geriye tek bir taş bile kalmamıştır. Yine de burası “Hanyeri” olarak anılmaktadır. Kilise ise; bugünkü Kaşıkçılar Mahallesinin hemen üstündedir. 1980’li yılların başında bu kiliseyi gidip göreyim istedim. Kiliseden geriye bir tek temel kalmıştı. Gürgen ve meşe ağaçlarının kapladığı bir çöküntü dikkati çekiyordu yalnızca. Kanımca bugünkü durumu o günkünden pek farklı değildir. Kiremithane ise; Yesifler Mahallesinde ve İğneci Hasanbey Dayının (Hasanbey Aydın) tarlasındaydı. Çocukluğumda eski kiremit parçaları ve pişmiş tuğlalar dikkatimi çekmiş, Anneme sormuştum: “Bu kadar çok kiremit, bu kadar çok tuğla burada ne arıyor? O zaman buranın kiremithane olduğunu ve Rumlardan kaldığını öğrenmiştim. Rumlardan geriye yalnızca bunlar kalmamıştı. Çok daha dikkat çekici olan geride bıraktıkları meyve ağaçlarıydı. Özellikle “Bıldırcın Armutları” ve “Karaüzüm Asmaları”. O bıldırcın armut ağaçlarından birisi Dursunbey Dayının (Dursunbey Aydın); diğeri Tasalı Ayşe Ninenin (Ayşe Özdemir), bir diğeri de Mithat Dayının (Mithat Kanca) tarlasındaydı. Her üçü de Yesifler Mahallesindedir. Yine Hacı Hüsnü Dayıdan edindiğim bilgiye göre; Gaman, kırmızı şaraplarıyla ünlüydü ve Samsun’un ehli keyif zenginleri “Gaman Şarapları”nı yıllarca dinlendirdikten sonra çok özel günlerinde konuklarına ikram ediyordu. Bugün o Karaüzüm asmalarından bir tanesi bizim tarlamızın sınırındadır ve asmalarını gürgen ağaçlarının en uzak dallarına kadar uzatmasına rağmen bakımsızlıktan neredeyse yabanileşmiştir.
Gökçepınar köyü beş ayrı mahalleden oluşmaktadır: Kaşıkçılar, Yesifler, Palikar, Çilingir ve Bağyeri Mahalleleri. Yesifler ve Palikar adlarından da anlaşılacağı üzere; bu iki mahalle, köyün eski sakinleri tarafından kurulmuştur. Yesif(Josef); insan adıdır ve bizim kültürümüzdeki karşılığı Yusuf’tur. Palikar kelimesinin aslı “Palikarya”dır ve Rumca olan bu kelimenin karşılığı da “Delikanlı” demektir. Helenika’da Palikarya olan bu kelime neden Palikar olarak geçmektedir? Pontus Rumlarının kullandığı dile “Romeika”denilmektedir ve kökende aynı olmakla birlikte Helenika’dan farklı özellikler göstermektedir. Kaşıkçılar, Çilingir ve Bağyeri mahalleleri ise; Doğu Karadenizli göçmenler tarafından iskân edildiğinden Türkçe adlar almıştır.
Göç olgusu; köyün boşalmasına neden olmuştur ama o topraklarda doğanların “sıla” özlemini ve sevgisini yok edememiştir. Eskilerin “Sıla-i Rahim” dediği olgudur bu. Gökçepınarlı birisiyle ne zaman karşılaşsam, hep bu sevgiyi dile getirdiklerine tanık oldum. Sanki gizli bir güç onları doğdukları topraklara bağlıyor. Yurt sevgisi denilen gizemli güç bu olsa gerek. “çayırkent.com” sitesine bu yazıyı yazma gerekçelerimden birisi de buydu.

Gökçepınar Köyü İlkokulu ilk kez 1950’li yılların başında kurulmuştur. Yarısı lojman; tek sınıflı bir bina. İlk mezunları bugün 60’lı yaşlarının ikinci yarısında. İlkokuldan sonra lise düzeyinde ilk tahsil gören kişi: Hasan Bayraktar. Onu Salih Kanca izlemiş. Bugün her ikisi de öğretmen emeklisi. Köşelerine çekilmişler. Onlara sevgi ve saygılarımı sunuyor, uzun ve sağlıklı ömürler diliyorum. Hasan Bayraktar benim öğretmenim. İlkokula başladığımda beş sınıf bir arada eğitim görüyorduk. İlk öğretmenim; Hasan Bayraktar’ın da öğretmeni olan Hasan Yılmaz. Hasan Yılmaz aslında köyün ilk öğretmeni. Üçüncü sınıfa geçtiğimiz yıl; eski binanın yanına ek bir bina daha yapıldı ve ilk üç sınıf biz oraya taşındık. Hasan Bayraktar da bizim öğretmenimiz oldu. Onun bizim köyümüzün insanı olduğunu sonradan öğrenmiştim. İlkokuldan sonra okumak köy çocukları için ağır bir yüktü. Kentte okuması için ya yatılıyı kazanması ya da bir ev kiralayıp bütün ihtiyaçlarını kendisinin karşılaması gerekiyordu. İkinci durum her ailenin kaldırabileceği bir yük değildi. Dahası köy okullarının bitirenlerin eğitim düzeyleri de çok düşüktü. Bugün ne durumdadır? Ayrıntılı bir araştırmam yok ama çok da farklı olduğu kanısında değilim.
Bizim ve bizden önceki dönemin eğitim konusunda gözle görünür bir hamle yaptığını ifade edebilirim. Tahsil görenlerin aklımda kalanlarını sıralamak istersem, şöyle bir tablo çıkar karşımıza: Behzat Öz. Çalışkan ve zeki bir adamdı. Çok genç yaşta aramızdan ayrıldı. Ona Allah’tan rahmet diliyorum. Ağabeyimiz konumundaydı. Zeynel Özdemir, Ali Balcı, Muhammet Akbulut, İsmail Bayraktar, Veysel Çebi, onların arkasında ben varım. Bir de Kaşıkçılardan olup kentte oturan dursun Ali Akbulut vardı. Bizden sonra Miral Özdemir,Hasan Alp ERDOĞAN, Necip Işıldar geliyor. Onları kimler takip etti? O kadar ayrıntıyı bilmiyorum ama epeyce tahsil yapanlar oldu; bunu biliyorum. Eğer kendine pay biçti demezseniz, Gökçepınar Köyü İlkokulundan mezun olup da üniversite bitiren ilk kişinin âcizane şahsım olduğunu söyleyebilirim. Aramızda tahsil görüp de bir yerlere gelmeyen olmadı. Zeynel’le Veysel öğretmen, Dursun Ali Akbulut; Tarih Profesörü oldu. Diğer arkadaşlarımızın bir kısmı din görevlisi, bir kısmı teknisyen. Bir kısmı da hayatın başka alanlarında iş buldu.
Okuyanlar iş gereği zaten köyden ayrılmak durumundaydı. Okuyamayanlar da hayatın zorlamasıyla ayrılınca; ortaya bu tablo çıktı. Ben bu tabloya “Kırlangıç Fırtınası” adını verdim. Her birimiz bir yerde. O fırtınadan nasibini almayan çıkmadı. Şimdi sanal bir dünyada buluşuyoruz. İyi ki teknoloji var da bize bu imkânı veriyor. Değilse, yalnızca aldığımız haberlerle yetinip gidecektik.
Hayat; böyle bir şey: Tutulmayagör onun fırtınasına. Geride ne saman kalır, ne harman. Arada bir gideceğiniz harman yeri var diye sevinirsiniz. Bu da küçümsenecek bir şey sayılmaz. Hiç değilse, o var dersiniz. Hiçten Mutluluk duyarsınız.
Gaman’ın kısa özgeçmişinden birkaç kesitti size sunmak istediğim.
Şimdi de size bazı adlar sıralayacağım. Kuşkusuz aralarında tanıdıklarınız çıkacaktır. Onlarla ilgili anılarınızı, yorumlarınızı yazarsanız, hem eskileri rahmetle yadetmiş oluruz; hem de kişisel tarihimize bir tuğla daha eklemiş oluruz. İnsanların kişisel tarihleri; aynı çağı bölüştüğü insanlarla hayat bulur çünkü.

1-Keleşin Fadime(Ninem),
1-Tasalı Ayşe Nine (Ayşe Özdemir),
3-Hüseyin Kanca(Aga),
4-Posof Arslan (Arslan Kanca),
5-Nuri Kanca,
6-İsmail Kanca,
7-Elmas Kanca,
8-Güleser Kanca,
9-Nevzat Kanca,
10-Necip Fazıl Kanca,
11-Mehmet Özdemir (Pehlivan Mehmet),
12-Muhammet Özdemir (Derviş Muhammet),
13-Hamdiye Özdemir,
14-Zehra Çilingir(Zehra Nine),
15-Sait Çilingir (Bakkal Hacı Sait),
16-İlyas Hoca (Bakkal İlyas Bahar),
17-Fazlı Bahar (Ağam),
18-Nazmiye Özdemir,
19-Bayram Akbulut (Muhtar),
20-Hüseyin Akbulut(Şamil Dayı),
21-Muhittin Akbulut (Muhtar),
22-Ali Akbulut,
23-Sefer Akbulut,
24-Mustafa Balcı (Domdom)
25-Saffet Genç,
26-Behzat Öz,
27-Rasim Yıldırım (Bakkal Hacı Rasim),
28-İdris Işıldar (Şoför Hacı İdris),
29-Mehmet Işıldar (Hacı Koreli Mehmet),
30-Muhammet Bayraktar (Hacı Muhammet Usta),
31-Müslim Bayraktar (Demirci Hacı Müslim Usta),
32-Hanım Erdoğan (Vunitli Hanım Nine),
33-Şükrü Erdoğan (Çavuş Amca),
34-Osman Erdoğan (Vunitli Osman Dayı),
35-Hüsnü Demir (Hafız Hüsnü Dayı),
36-Zihni Ustabaş (Değirmenci Hacı Zihni Dayı),
37-Osman Kara (Değirmenci Gozal Osman),
38-Osman Uzuntaş (Cimilitli Hacı Osman Dayı),
39-Hakkı Yılmaz (Kuşali Hakkı Dayı),
40-Kemal Yılmaz (Şakacı Kemal Abi),
41-Alaattin Yılmaz,
42-Ahmet Yılmaz (Kara Ahmet Dayı),
43-Aziz Sekban (Aziz Ağa),
44-Ziynet Sekban (Ziynet Hala),
45-Rıza Sekban,
46-Hasan Kanca (Hasan Onbaşı),
47-Mehmet Kanca (Onbaşı Mehmet),
48-Dursunbey Çilingir (Dursunbey Dayı),
49-Niyazi Çilingir (Şakacı Niyazı Dayı),
50-Cemal Karaduman,
51-Remziye Karaduman,
52-Dursun Peker (Hafız Peker Amca)
53-Mehmet Peker,
54-Fikret Peker,
55-Dursun Çilingir (Dursun Amca),
56-Hüseyin Usta (Şoför Hüseyin Dayı),
57-Hamit Akbulut (Kaşıkçı Hamit Dayı),
58-Ahmet Çebi (Bekçi Ahmet Dayı),
59-Ali Çebi (Ali Molla),
60-Polat Saka (Bekçi Polat),
61-Ferhat Saka,
62-Ahmet Salihoğlu (Boksör Ahmet),
63-Hasan Salihoğlu (Gicani Hasan),
64-Muzaffer Yazıcı Şakacı Muzaffer Dayı),
65-Dilcer Yazıcı (Dilcer Nine)
Yukarıda sıraladığım insanların hiç birisi aramızda değil. Bir zamanlar birlikte aynı zamanı bölüştüğümüz bu insanların anıları halen yaşıyor. Hiç kuşkum yok ki bu adların yakınları vardır bu sitede. Daha pek çok insanımız da vardır ebedi istirahatgahına yolcu ettiğimiz. Onları da siz hatırlatırsanız memnun edersiniz bizi. Bu liste benim hafızamda tuttuklarımdan oluşuyor. Her hangi bir sıralama sözkonusu değildir. Hatırladıkça yazmaya çalıştım.
Gün gelir de birisi akıl edip Gökçepınar’ın ve Gökçepınarlıların geçmişini kaleme alırsa, bu yazdıklarım kaynak olur umudumu taze tutarak bilgilerin eksiksiz ve doğru olmasına özen gösterdiğimi ifade etmeliyim.
“Kırlangıç Fırtınası”na tutulmuş olsak da hayat devam ediyor.
İzmir,8.4.2010-Prş.

alıntı,Cemil KANCA'dan..
Old 11-04-2010, 06:14   #3364
akdevrim

 
Varsayılan

kalkdım,
gün ışımış...
dışarda inçir ağacı
sanırım gece üşümüş...
kuş konmuyor dallarına...

ve günlerden pazar...
ördeklerim var,
bekller beni...
okey masam yoktu köyde,
yeşil soğan ve pırasam,
ağaçlar ve kuşlar çoktu köyde...
bu nasıl kayde!...

akdevrim.
Old 11-04-2010, 09:53   #3365
akdevrim

 
Varsayılan

yaşamak mı denir buna,
köyüme gönderin beni...
döndüm yanacak oduna,
feryadım değil ki yeni...

kar fırtına bora vardır,
bekle bekle kura vardır,
içimde bir yara vardır,
ne var imanı ne dini...

hayat mevsimim son bahar,
her gün acı bir dert doğar,
küçüçük kalbime sığar,
dostum canım diyen hani..


akdevrim.istanbul.
Old 12-04-2010, 12:20   #3366
akdevrim

 
Varsayılan

sözümü tutmam lazım,
kalbimi bedenimden,
furlatıp atmam lazım...

ne gece ne gündüzle
barışık adamım ben...
beni bir yerde gizle!...

asla bulan olmasın...
dönmiyeyim geriye,
gercek yalan olmasın....

akdevrim.istanbul.
Old 12-04-2010, 13:57   #3367
akdevrim

 
Varsayılan

doğum günümü bana
hatırlatan melektir...
sevgi dostluk adına,
susmayan bir yürekdir...
bu dostlarım olmasa,
varım yokum anlamam,
şiir bulutlarından
dizelere damlamam...

cennet meleği gibi,
ana yüreği gibi,
göğün direği gibi,
biliyorum dostumu...

diliyorum can dostum,
dünyanın çicekleri,
yollarına dökülsün...
hainlerle şeytanlar,
iki büklüm bükülsün...

örnek bir insan diye,
dünyamıza hediye,
Tanrı seni göndermiş!...

siliyorsun ansızın,
yüreğimin pasını...
şiirin en hasını,
yazabilsem diyorum...
............................
............................

akdevrim.istanbul.
Old 13-04-2010, 15:32   #3368
akdevrim

 
Varsayılan

lekesiz bir gök yüzü,
güneşli bir istanbul,
sokağında öküzü,
adam etmemiş okul...
kırar gelip geceni...

akdevrim.istanbul
Old 13-04-2010, 17:29   #3369
akdevrim

 
Varsayılan

mevsimler gibi duygum,
an gelir göğe çıkar...
yedi kat yere iner,
sanmam ki sevgim diner!...

ateşe tutar gibi,
ıpinsiz bir sokakta,
bir nara atar gibi
hissederim kendimi...
seninde yüreklerin,
benim gibi yandımı...

saygı duyduğum kadın,
yüreğimde en güzel,
yere koyduğum kadın,
denizden ötededir...
martı şarkısı dinler...
ve gelip gecer günler...

bengisu içer gibi,
denizi gecer gibi,
yıldızı tutup aldım...
kadının hayalini,
belkide seyre daldım...

akdevrim.istanbul.
Old 14-04-2010, 16:36   #3370
akdevrim

 
Varsayılan

gözlerinin içine senelerce baksaydım,
azgın bir nehir olup,yüreğine aksaydım,
güzelim saçlarına,cennet gülü taksaydım,
zaman donsa yerinde,sen hep aşkım olsaydın,
yüreğimin içinden güneşini alsaydın!...

akdevrim.istanbul.
Old 15-04-2010, 06:16   #3371
akdevrim

 
Varsayılan

ilgilendirmez seni, nefes alıp verdiğim,
unutulmuş gençliği ayağına serdiğim!...

ateş kan barut namlu hayalini süslemiş,
her doğan gün bir şeytan yüreğini beslemiş!...

duymayan et ve kemik,yüreksiz bir taşsın sen,
zehirli bir yılanda,zehirli bir başsın sen!...

çıkmaz sokaklar yolun,cehennem son durağın,
şeytandan daha şeytan olmak senin merağın!...

akdevrim iyi tanı,her gecen gün haini,
melek görünebilir,yönetir bir ayini!...

akdevrim.15.04.2010.istanbul.Atatürk hava limanı.
Old 15-04-2010, 12:29   #3372
akdevrim

 
Varsayılan

hayatıma kast eden,
hain bir kadınsın sen...
yağmur mu yağar bilmem,
gidersem daha gelmem...

acıma tuz basmışım,
dün gece hayalimi,
ıssız yerde asmışım...

başka bahara kaldı,
görüşmek bir hainle...


akdevrim.istanbul.
Old 16-04-2010, 14:21   #3373
akdevrim

 
Varsayılan

güneşli bir istanbul,
tartsana bana biraz,
ve üstüne koy kiraz...

güneşi içenlerin,
sırattan gecenlerin,
türküsünü çağırdım.
seni hiç göremedim,
varsın diye düşündüm,
akşam sabah bağırdım...

kulakların sağırmış,
günahların ağırmış,
yokmuşsun aralarda...

haydı dükkancı dayı,
güneşli bir istanbul,
tartsana bana biraz,
ve üstüne koy kiraz...

akdevrim.istanbul.
Old 20-04-2010, 13:16   #3374
akdevrim

 
Varsayılan

...Sevgili Dostlarım,bir kaç günlüğüne bir şehid cenazesi için Samsuna gittim...Akrabamız bir polis şehid oldu.Bu akan kardeş kanına bir son!...
....Allah rahmet etsin....
....Bu nedenle birkaç gün yazamadım.
...kendimi toplayıp yazmaya devam.Zira yazdıkca aclığım dinmektedir.Sevgili okuyucularımın bilgisine arz ederim.

akdevrim.istanbul.
Old 20-04-2010, 13:20   #3375
akdevrim

 
Varsayılan

birini gördünüz mü,kendi kendine yazan?
kalk silkinde gidelim birden öttü borazan...

yerim yok aranızda,
niyeyim sıranızda?

akdevrim.istanbul.
Old 21-04-2010, 14:14   #3376
Gülümse

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hasan alp erdoğan
...Sevgili Dostlarım,bir kaç günlüğüne bir şehid cenazesi için Samsuna gittim...Akrabamız bir polis şehid oldu.Bu akan kardeş kanına bir son!...
....Allah rahmet etsin....
....Bu nedenle birkaç gün yazamadım.
...kendimi toplayıp yazmaya devam.Zira yazdıkca aclığım dinmektedir.Sevgili okuyucularımın bilgisine arz ederim.

akdevrim.istanbul.

Başınız sağolsun sevgili dostum, sizin acınız bizim de acımızdır
Old 22-04-2010, 11:34   #3377
Av. Bulut

 
Varsayılan

Sayın Hasan Alp Erdoğan; hepimizin başı sağolsun...
Old 24-04-2010, 11:13   #3378
akdevrim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gülümse
Başınız sağolsun sevgili dostum, sizin acınız bizim de acımızdır

...İçtenlikle teşekkür ediyorum,sevgili dostum....
...saygılarımla....

akdevrim.istanbul.
Old 24-04-2010, 11:18   #3379
akdevrim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Bulut
Sayın Hasan Alp Erdoğan; hepimizin başı sağolsun...

Sn.Av.Bulut,duyarlılığınıza çok çok teşekkür ediyorum.Allah razi olsun...
Bu kanın durması lazım.İnsanın kanı donuyor,ateş düştüğü yeri yakıyor.şehidin 13, 12 yaşlarında çoçukları vardı.Çok acı görüntüler belleğime kurşun gibi saplantı...
saygılarımla...

akdevrim.istanbul.
Old 25-04-2010, 21:07   #3380
akdevrim

 
Varsayılan

sözçükler kilitlenir,
bir can düşünce toprağa,
sanki ben can veriririm,
hüzünlenir gök yüzü,
yerde ben eririm!...

anlıyor musun beni,
şehidim!...
duymam,düşünmem,
tutukluyum kendi içimde...
bulutlar bile ağladı,
kara düğünde...

ben et ve kemik,
mekanık,
yer samsunda ilce,
canık..
her insan ayrı yanık!..

şehidim,
şahidim,
düzgün ve özgün bir insan olduğuna,
güle güle
sana!...

akdevrim.istanbul.
Old 29-04-2010, 14:54   #3381
akdevrim

 
Varsayılan

acıyla kavrulmuşum,
bilmediğim bir yere,
sensizken savrulmuşum
duyacağın yok beni...

hayalime yön veren,
duygudaşım ol dedim,
her nefes alışımda,
yüreğimde kal dedim!...

karanlık her gecenin
düşünüleni sensin,
neredeysen varım de,
içimde acı dinsin...

yıldızları toplarım,
bulutlar engel olur,
kime el uzatırsam,
düşman olur el olur...

durduğum yerde yandım,
kimse tanımaz beni,
hangi renge boyandım!...

akdevrim.istanbul,firaristan.
Old 03-05-2010, 13:23   #3382
akdevrim

 
Varsayılan

yürüdü beynini eline aldı,
aşık mıyım dedi kendi kendine,
vurgun yedim dedi bu gece yine,
sabahı beklerken öylece kaldı...

söndü ışıkları ağırdı gece,
duymadı sesini bağırdı gece,
dediki tüysem burdan gizliçe,
tükendi bunaldı,umudu saldı...

akdevrim.istanbul
Old 04-05-2010, 18:07   #3383
akdevrim

 
Varsayılan

en küçük umudum olmasa bile,
demir kapı beni salmasa bile,
gelip biri beni bulmasa bile,
hiç beklendiğini bilecek misin?
güneşim batarken gelecek misin?

ne hain kadınsın duyacağın yok,
kalbimin ritmine uyacağın yok,
şaşarım dünyaya doyacağın yok,
niçin sevdiğimi görecek misin?
güneşim batarken gelecek misin?

akdevrim.04.05.2010.istanbul.Atatürk hava limanı.
Old 08-05-2010, 21:39   #3384
akdevrim

 
Varsayılan

düşümü yazarım,
nefes alırken...
sabahleyin kalkdım ,
öylece erken...


güneş doğmuş,
kaldırımlar şenlenmiş,,
tavşan kanı çaylar gördüm demlenmiş!...
bahar gelmiş,
yeşil soğan manavda...

parmağımın uçunda bir umut var...
gözlerimin bebeğine yazılı...

kimsenin görmediği,
görmeyeceği...


akdevrim.istanbul.
Old 09-05-2010, 08:17   #3385
akdevrim

 
Varsayılan

güneş doğar,
ay kaybolur gizliden..
peynir ekmek,
birde aklımı yerim...
bir hayata bağlanacak var neden,
gök yüzünden ışık yağar aniden,
yaşayan ben miyim kendime derim...
ellerimin içindedir yıldızlar,
karanlığa bakar bakar gülerim...

akdevrim.istanbul
Old 09-05-2010, 11:10   #3386
akdevrim

 
Varsayılan

sessiz ve gölgesiz mezar,
yazdıkca hayalim uzar,
unuttum ne demiş sezar,
gündüzümü şişlemişler,
bir çinayet işlemişler!...

akdevrim.istanbul.
Old 09-05-2010, 12:54   #3387
akdevrim

 
Varsayılan

birde baktım bulutlanmış gök yüzü,
silinmiş kaybolmuş bir sözün özü,
zinçire vurulmuş derler gündüzü,
güneş doğmuş,ben gecede sanırım,


akdevrim.istanbul.
Old 10-05-2010, 09:05   #3388
akdevrim

 
Dikkat

ne gündüzmüş ne geceymiş,
beynimde küçük cüceymiş,
işkenceymiş eğlenceymiş,
sanki bana vız geliyor...
sıcacık bir yaz geliyor,
şiirmiş yazıymış derim,
her şey bana az geliyor...

yüce dağı öpen bulut,
bereketi tepen bulut,
gözlerimden kopan bulut,
akdevrim yalnız geliyor...

akdevrim.istanbul.
Old 10-05-2010, 15:03   #3389
akdevrim

 
Varsayılan

nasıl duygu taşıyorum yorulmaz,
kundağıma konmuş,ben sallanırken...
yüreğim var taşar taşar durulmaz,
ekmeği düşündüm akıllanırken...

okula yordular durmadan beni...
bir şey vermediler yormadan beni,
beklettiler burda sormadan beni,
emeği düşündüm,hep pullanırken...

akdevrim.istanbul.
Old 10-05-2010, 18:42   #3390
akdevrim

 
Varsayılan

düşümü kantara vurdum,
kuyunun başında durdum,
yuvarlanan hayalimdi,
kendimi yaktım kavurdum...

varım yoğum belli değil,
kurtuluşum elli değil,
pullu değil,allı değil,
birden öfkemi savurdum...

mesaj vermem hiç bir yere,
akar gider nehir dere,
insan olduğuma göre,
nedeni niçini sordum....

akdevrim.istanbul.Atatürk hava limanı.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hukuklu Cinaslı Şiirler Av.H.Sancar KARACA Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. 41 31-12-2009 16:57
Yitik Aşk'a Şiirler Arda İnal Kitap 6 10-05-2009 12:19
Cinaslı Şiirler ozanyazar Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. 6 08-07-2008 17:00
Kadınlarla İlgili Şiirler ! SPARTACUS Site Lokali 3 24-08-2007 13:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10419297 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.