Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Anayasa Mahkemesine Bİreysel başvuru kriterleri

Yanıt
Old 19-12-2010, 00:23   #1
Samet İLDEŞ

 
Varsayılan Anayasa Mahkemesine Bİreysel başvuru kriterleri

2010 DEĞİŞİKLİKLERİ SONRASINDA ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU
VE
KABUL EDİLEBİLİRLİK KRİTERLERİ
Anayasamızda 12 Eylül 2010 rarihli 5982 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru (doktrinde Anayasa Şikayeti ifadesinin kullanıldığı da vakidir) yolu açılmıştır. Bireysel başvuru yolu Anayasamızın 148. maddesinde ;

Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.
Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.
Bireysel başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.

biçiminde ifade edilmiştir. Böylelikle insan hak ve özgürlüklerinin korunmasında hukuk devleti ilkesi yolunda önemli bir adım atılmıştır.

Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti 1987 yılından itibaren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru yapılabilmesini kabul etmiştir. Takip eden süreçte Türkiye’nin AİHM nezdinde insan hakları performansı pek iç açıcı olmamıştır. Tablonun böyle olmasına büyük ölçüde etkin iç hukuk yollarının olmaması sebep olmuştur. Gerçekten AİHM kararlarında da etkin bir Anayasa Şikayeti kurumunun olması, insan hak ve özgürlüklerinin korunması açısından önemlidir. İşte bu ihtiyaca binaen yapılan son değişikliklerle yeni bir iç hukuk yolu ihdas edilmiş oldu. Böylece AİHM ‘ne bireysel başvuruların sayısında azalma hedeflenmektedir. AİHM’nin bireysel başvuruları kabul etme yetkisini kabul eden üye devletlere bakıldığında başvuru sayılarının nispeten daha düşük olduğu görülmektedir.
Anayasa Mahkeme’sine bireysel başvuru yolunun anayasal düzlemde kabul edilmesiyle birlikte mahkemeye başvuru sayılarında ani artış gözlemlenmiştir. Vatandaşlar veya sivil toplum kuruluşlarının mahkemeyi “dilekçe yağmuruna” tuttuğuna ilişkin haberlere medyada rastlanmıştır. Lakin mahkemenin yargılamayı hangi surette gerçekleştireceğine ilişkin bir kanunun olmayışı başvuruların sonuçsuz kalmasına sebep olmuştur.
Bu çalışma akademik bir çalışma olmaktan uzaktır. Lakin bireysel başvuru konusundaki belirsizliğe ve uygulayıcıların hızlı bir şekilde sonuç alma isteğine binaen kaleme alınmıştır. Gerçekten ülkemizde idarenin bir çok alanda hak ve özgürlük ihlaline sebebiyet veriyor olması aşikardır ve bireysel başvuru hakkı bu ihlallerin izalesi yönünde ümit verici bir gelişmedir. Bu noktada mahkemye yapılan bireysel başvurularda kabul edilebilirlik kriterlerine değinmek yerinde olacaktır.

1.Taraf ehliyeti
Bir hakkın ahllai halinde bu ihlali dava etme yetkisi kural oalrak o hakkın sahibine aittir. Taraf ehliyeti hak ihlali sebebiyle kimin bireysel başvuru yoluna başvurulabileceğine ilişkin bir kavramdır. Anayasamızda bireysel başvuru yoluna “herkes” in başvurabileceği ifade edilmektedir. Böylelikle temel hakları ihlal edildiyse sadece vatandaşların değil aynı zamanda yabancıların da bireysel başvuru yoluna gidebilmesi mümkündür. Pek tabi yabancılar, “sadece vatandaşlara tanınan haklar”ın ihlali dolayısıyla bireysel başvuru yoluna başvuramayacaklardır. Örneğin; yabancılar seçme seçilme haklarının veya siyasi parti kurma haklarının ihlal edildiği dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvuramayacaklardır. Özel hukuk tüzel kişilerinin de kamu gücü tarafından ihlal edilmesi muhtemel olan haklarının ihlali halinde bireysel başvuru yoluna başvurmaları mümkündür. Örneğin, bir ticari işletme mülkiyet hakkı veya çalışma özgürlüğü’nün ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa mahkemesine başvurabilecektir. İspanya örneğinde olduğu gibi başsavcılığın ve kamu denetçisinin de başvuru hakkına sahip olması ise henüz temennimizdir.
2.Dava Ehliyeti
Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler, dava ehliyetine sahiptir. Şu halde hakkının ihlal edildiğini düşünen kişilerin bizzat veya kanuni temsilcileri aracılığıyla dava açabilmeleri mümkündür.
3.Başvuru Konusu
Bireysel başvuru yoluna Anayasada belirtilen hakları ihlal edilen kişiler başvurabilir. Anayasanın ilgili hükmünde, herkesin, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabileceği hükme bağlanmıştır. Böylelikle ihlalinden bahsedilecek hakkın hem Anayasa’da hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenleniyor olması gerekmektedir. Hükmün bu hali açıkça göstermektedir ki Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının, AİHM’ye başvuruların sayısının azaltılmasına yönelik bir subap vazifesi görmek üzere ihdas olunduğu anlaşılmaktadır.
Anayasa yine aynı hükümde bu ihlalin bir kamu gücü eliyle yapılması gerektiğini hükme bağlamıştır. Bu kamu ihlalinden anlamamız gereken, yasal düzenlemeler, idare faaliyetleri, mahkeme kararlarıdır.
Ayrıca bu ihlalin başvurucuyu doğrudan etkilemiş olması gerekmektedir. Hak kişisel bir hak olmalıdır, Ayrıca hakkın güncel bir hak olması gerekmektedir.

4.Diğer Hukuki Yolların Tüketilmiş Olması

Başvurucu bireysel başvuru yoluna gitmezden evvel gerek idari gerek yargısal tüm yollara başvurmuş olmalı ve sonuç alamamış olmalıdır. Anayasa bunu “Başvuruda bulunabilmek için olağan kanunyollarının tüketilmiş olması şarttır. şeklinde ifade etmektedir. Aksi takdirde başvuru kabul edilmeyecektir.

5.Hukuki Yarar Şartı

Hukuki yarar şartı aslında bir usul hukuku kavramıdır. Eğer bir hak ihlali dava edilecekse hak ihlalinin halen devam ediyor olması yani hukuki yararın sürüyor olması gerekmektedir. Hak ihlalinin bertaraf edilebilmesi için başka bir hukuki yol olanaklıysa (örneğin başka bir yargı organı) anayasa mahkemesine bireysel başvuruda bulunmak gerekli değildir.

6. Dilekçe ve Gerekçeli Başvuru

Anayasa Şikayeti başvuruları dilekçe vasıtasıyla yani yazılı yolla yapılmalıdır. Başvuru yapılırken gerekçe de belirtilmek durumundadır. Başvuruların ücretsiz olması temennimizdir. Lakin gereksiz yere yapılan başvuruların müeyyideye tabi tutulması mahkemenin iş yükünün azaltılması için gerekli olduğu düşünülebilir. Nitekim kökleşmiş bir anayasa şikayeti uygulamasıa sahip bulunan Alman Hukukunda durum bu minvaldedir.



7. Süre

Henüz uygulama kanunu yasalaşmamışken üzerinde kesin bişey söyleyemeyeceğimiz tek mevzu süredir. Bu konuda dünya anayasalarında da çok değişik süreler öngörüldüğü için belirli bir tahminde bulunmak yersiz olacaktır.

DEĞERLENDİRME

Anayasada yapılan bu son değişiklikle insan hak ve özgürlükleri bakımından ideal hukuk devleti ilkesine bir adım daha yaklaşacağımızı temenni etmekteyiz. Unutulmamalıdır ki Anayasa yargısının insan hak ve özgürlükelri konusunda yargılama yetkisine sahip olamsı ikincil niteliktedir. Şu halde başta mahkemeler arkasından idare insan hak ve özgürlükleri konusunda öncelikle titiz davranmalıdır. Diğer yandan bireysel başvurunun yer almadığı bir Anayasa yargısı da eksik olacaktır. Her ne kdar ikincil seviyede de olsa Anayasa Mahkemesine bu konuda çok büyük vazifeler düşmektedir. Umarız Mahkeme’nin yapısına ve yargılama safahatını bildirecek olan uygulama kanunu da aynı hassasiyetle hazırlanacaktır. Ve yine dileğimiz odur ki mahkemenin sayın üyeleri bu zamana kadar ki acib mahkeme görüntüsünden kıurtulmak için ellerine geçen bu şansı insan hak ve özgürlükleri doğrultusunda değerlendirebilsinler.
Nihayetinde şu söylenebilir ki; yukarıda bahsettiğimiz kabul edilebilirlik kriterleri henüz yasa çıkmadığı için kesin olduğu söylenemez ama Anayasa Hukuku genel teorisi bize bu verileri sağlamaktadır. En sağlıklı yorumlar ve analizler pek tabi kanun yürürlüğe girdikten sonra olacaktır. Bizim de bu konudaki birikimlerimizi sizlerle paylaşmak pek tabi vazifemiz olacaktır. Saygılar...

Araş.Gör. Samet İLDEŞ
samet.ildes@gmail.com

YARARLANILAN KAYNAKLAR

-Göztepe,Ece, “Anayasa Şikayeti”, Ankara 1998

-Kılınç,Bahadır, “Karşılaştırmalı Anayasa Yargısında Bireysel Başvuru (Anayasa Şikayeti) kurumu
ve Türkiye Açısından Uygulanabilirliği” adlı makalesi




Old 05-01-2013, 08:17   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Kişi yönünden yetkisizlik

" Anayasa’nın 127. maddesinin birinci fıkrası uyarınca yöneticileri doğrudan seçimle işbaşına gelen ve kamu tüzel kişiliğini haiz mahalli idare birimi olan köye, kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru yapamayacaklarını hükme bağlayan 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yapma hakkı tanınmamıştır."

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Başvuru Numarası: 2012/22
Karar Tarihi: 25.12.2012

http://www.resmigazete.gov.tr/main.a...1/20130105.htm

KAYNAK: RG. 05.01.2013, Sayı :28519

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 25/12/2012 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 26/9/2012 tarih ve 2012/22 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

20. Başvurucu, Çankırı İli, Orta İlçesi, Büğdüz ve Dodurga Köyleri arasındaki yayla ve mera uyuşmazlığından kaynaklanan, Kızılcahamam ve Orta Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülen davanın, yargılama ve kanun yolu incelemeleri sürecinde usul hükümlerinin yanlış uygulanması nedeniyle Büğdüz Köyü aleyhine sonuçlandığını belirterek, Anayasa’nın 36 ve 138. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

21. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”

22. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”

23. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
“(2)Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz.”
24. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca, Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla medeni haklara sahip gerçek ve tüzel kişiler bireysel başvuru yönünden dava ehliyetine sahiptir.

25. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, bireysel başvurunun ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabileceği kurala bağlanmış, buna karşılık aynı maddenin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde ise kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru yapamayacakları belirtilmiştir.

26. Anılan fıkrada belirtilen “kamu tüzel kişisi” kavramı içine, merkezi idare birimleri yanında, mahalli idareler de girmektedir. Bu açıdan mahalli idareler üzerindeki vesayet denetiminin gevşek veya sıkı olmasının ya da ilgili idarenin içinde bulunduğu hukuki ilişkinin niteliğinin bir önemi yoktur.

27. Anayasa’nın 127. maddesinin birinci ve beşinci fıkraları uyarınca “köy”, köy halkının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturulan, kuruluş esasları kanunla düzenlenen ve merkezi idarenin idari vesayet denetimi altına bulunan kamu tüzel kişiliğine sahip bir mahalli idare birimidir. 442 sayılı Kanun’da ise vergi salma ve ceza verme gibi kamu gücü ayrıcalıkları ve yetkileriyle donatılmış köyün karar organlarının seçimle işbaşına geleceği düzenlenmiştir.

28. Bireysel başvuru, kamu gücünün kullanılmasından kaynaklanan hak ihlallerine karşı tanınan bir yol olduğundan kamu tüzel kişilerine bireysel başvuru hakkı tanınması, bu anayasal kurumun hukuki niteliği ile bağdaşmamaktadır.

29. Anayasa’nın 127. maddesinin birinci fıkrası uyarınca yöneticileri doğrudan seçimle işbaşına gelen ve kamu tüzel kişiliğini haiz mahalli idare birimi olan köye, kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru yapamayacaklarını hükme bağlayan 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yapma hakkı tanınmamıştır.

30. Açıklanan nedenlerle kamu tüzel kişisi olan başvurucunun bireysel başvuru ehliyeti bulunmadığı anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Başvurunun, “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 25/12/2012 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.
Old 05-01-2013, 08:32   #3
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Zaman bakımından yetkisizlik

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Başvuru Numarası : 2012/51
Karar Tarihi: 25.12.2012

“ Hukukun genel ilkelerinden birisi hukuk güvenliği prensibidir. Bu ilke, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmelerini, devletin de hukuki düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Kanunlar, ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır. Bu nedenle, bireysel başvurular bakımından Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir.”

http://www.resmigazete.gov.tr/main.a...1/20130105.htm


KAYNAK: RG. 05.01.2013, Sayı :28519


IV.İNCELEME VE GEREKÇE

11. Mahkemenin 25/12/2012 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 1/10/2012 tarih ve 2012/51 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları
12. Başvurucu, eşinin ameliyatında yapılan tıbbi hata nedeniyle yaşamını yitirdiğini ve hukuk yollarına başvurmasına rağmen sonuç alamadığını belirterek, Anayasa’nın 17 ve 36. maddeleri ile tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.

B.Değerlendirme

13. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”

14. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”

15. 6216 sayılı Kanun’un 76. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bu Kanunun;
a)45 ilâ 51 inci maddeleri 23/9/2012 tarihinde,

yürürlüğe girer.”

16. 6216 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”

17. Anılan Anayasa ve kanun hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir.

18. Hukukun genel ilkelerinden birisi hukuk güvenliği prensibidir. Bu ilke, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmelerini, devletin de hukuki düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Kanunlar, ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır. Bu nedenle, bireysel başvurular bakımından Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir.

19. Başvuru konusu olayda başvurucu, eşinin ölümü sebebi ile Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açmış, bu dava anılan Mahkemenin 1/10/2010 tarih ve E. 2005/394, K. 2010/178 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Söz konusu ret kararı Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2/2/2012 tarih ve E. 2010/13450, K. 2012/1325 sayılı kararı ile onanmıştır. Başvurucunun karar düzeltme talebi ise anılan Dairenin 14/6/2012 tarih ve E. 2012/5613, K. 2012/10506 sayılı kararı ile reddedilmiş, ret kararı aynı tarihte kesinleşmiştir.

20. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu kararın bireysel başvuruların incelenmeye başlandığı tarih olarak belirlenen 23/9/2012 gününden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM
Başvurunun, “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 25/12/2012 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.
Old 05-01-2013, 08:39   #4
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Mağdur sıfatı

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Başvuru Numarası : 2012/95
Karar Tarihi: 25.12.2012

“ …özel hukuk tüzel kişisi olan başvurucu Derneğin mağdur sıfatı taşımadığı anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM
Başvurunun, “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 25/12/2012 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi. “

KAYNAK: RG.05.01.2013, Sayı : 28519

http://www.resmigazete.gov.tr/main.a...1/20130105.htm
Old 05-01-2013, 08:47   #5
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Başvuru Numarası : 2012/388
Karar Tarihi : 25.12.2012

Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23.09.2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir.

KAYNAK: RG.05.01.2013, Sayı : 28519

http://www.resmigazete.gov.tr/main.a...1/20130105.htm
Old 27-03-2013, 08:38   #6
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Başvuru Yollarının Tüketilmemiş Olması

Başvuru Yollarının Tüketilmemiş Olması
Başvuru Numarası: 2012/74
Karar Tarihi: 5/3/2013

Resmî Gazete,27.Mart.2013,ÇARŞAMBA, Sayı : 28600

B.Değerlendirme

13.Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”

1430/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”

15.Bu düzenlemeler uyarınca, başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir.

16.İdari işlemler, idarenin kamu kudretini kullanarak tesis ettiği, tek yanlı irade açıklaması ile hukuksal sonuç doğuran, başka bir deyişle, hukuk düzeninde değişiklik yapan işlemleridir. İdari işlemlere karşı idari yargıda 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde tanımlanan iptal davası açılabileceği gibi, idari işlemler nedeniyle bir zarar doğmuşsa, bunun giderilmesi için aynı fıkranın (b) bendinde belirtilen tam yargı davası açılması imkânı da bulunmaktadır.

17.Bunun yanı sıra 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göreDanıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri düzenlenmiştir.

18.Öte yandan anılan Kanun’un 11. maddesinde ise idare tarafından bir idari işlemin tesis edilmesi durumunda, ilgililerin dava açmadan önce bu işlemin kaldırılmasını, geri alınmasını, değiştirilmesini veya yeni bir işlem yapılmasını üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde isteyebilecekleri belirtilmiştir.

19.Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemelerinde, olağan kanun yolları ile çözüme kavuşturulması esastır. Bireysel başvuru yoluna, iddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim mekanizması çerçevesinde giderilememesi durumunda başvurulabilir.

20.Başvuru konusu olayda, başvurucunun anılan öğretim programına kaydının yapılmaması üzerine, öncelikle yazılı olarak idari makamlara başvuruda bulunması, bunun reddi üzerine 2577 sayılı Kanun’un 7., 10. ve 11. maddelerinde belirtilen süreler içinde idari yargı mercilerinde dava açması ve olağan kanun yollarını tüketmesi gerekirken, belirtilen usulü takip etmeyip söz konusu işleme karşı doğrudan bireysel başvuruda bulunduğu görülmüştür.

21.İncelenen başvurunun, başvurucunun idari işlem aleyhine kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamını tüketmeden doğrudan bireysel başvuruda bulunması nedeniyle, 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca kabul edilebilirlik kriterlerini taşımadığı anlaşılmaktadır.

22.Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu işleme karşı idari ve yargısal kanun yollarının tamamı tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V.HÜKÜM

Başvurunun “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 5/3/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

http://www.resmigazete.gov.tr/main.a...3/20130327.htm
Old 27-03-2013, 08:46   #7
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Zaman bakımından yetkisizlik

Zaman bakımından yetkisizlik

Başvuru Numarası: 2012/73
Karar Tarihi: 5/3/2013

27 Mart 2013 ÇARŞAMBA, Resmî Gazete Sayı : 28600
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

B. Değerlendirme

14. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasında herkesin, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabileceği hükmüne yer verilmiştir. Anayasa’nın geçici 18. maddesinin yedinci fıkrasında bireysel başvuruya ilişkin düzenlemelerin iki yıl içinde tamamlanacağı ve uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel başvuruların kabul edileceği, 6216 sayılı Kanun’un 76. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise Kanunun 45 ilâ 51 inci maddelerinin 23/9/2012 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

15. 6216 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”

16. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Bu açık düzenlemeler karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir.

17. Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir. (B. No: 2012/51, § 18, 25/12/2012)

18. Başvuru konusu olayda başvurucu, başvurusunun idarece reddedilmesi işleminin iptali ile ödediği katma değer vergisinin iadesine karar verilmesi istemiyle Manisa Vergi Mahkemesinde dava açmış ve dava anılan Mahkemenin 5/6/2012 tarih ve E.2012/131, K.2012/472 sayılı kararı ile reddedilmiş, bu karara karşı Manisa Bölge İdare Mahkemesi nezdinde itirazda bulunmuş, anılan Mahkemenin 7/9/2012 tarih ve E.2012/361, K.2012/253 sayılı kararıyla itiraz isteminin reddine ve Manisa Vergi Mahkemesinin kararının onanmasına karar verilmiştir. Karar,24/9/2012 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu bu karara karşı karar düzeltme yoluna başvurmamıştır. Böylece hukuk yolları bireysel başvuru yönünden Manisa Bölge İdare Mahkemesinin 7/9/2012 tarihli kararıyla tüketilmiştir.

19. Açıklanan nedenlerle, olayda iç hukuk yolunu tüketen nihai kararın, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce verildiği anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Başvurunun, “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 5/3/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

http://www.resmigazete.gov.tr/main.a...3/20130327.htm
Old 27-03-2013, 08:51   #8
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Kişi bakımından yetkisizlik

Kişi bakımından yetkisizlik

Başvuru Numarası: 2012/743
Karar Tarihi : 5/3/2013

B. Değerlendirme

11. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
“Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz.”

12. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca, Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma hakkı tanınmıştır.

13. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, bireysel başvurunun ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabileceği kurala bağlanmış, buna karşılık aynı maddenin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde ise kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru yapamayacakları belirtilmiştir.

14. Anılan (2) numaralı fıkrada belirtilen “kamu tüzel kişisi” kavramı içine, merkezi idare birimleri ve yerinden yönetim kuruluşlarının yanında, kanunla kurulan meslek kuruluşları da girmektedir.

15. Anayasa’nın 135. maddesinin birinci fıkrasında “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir.” hükmüne yer verilerek, meslek kuruluşlarının kamu kurumu niteliğinde olduğu belirtilmiştir.

16. 5174 sayılı Kanun’un 4. maddesinde “Odalar; üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslekî disiplin, ahlâk ve dayanışmayı korumak ve bu Kanunda yazılı hizmetler ile mevzuatla odalara verilen görevleri yerine getirmek amacıyla kurulan, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.” hükmüne yer verilmiştir.

17. Anayasa’nın 135. maddesinin birinci fıkrası ve 5174 sayılı Kanun’un 4. maddesine göre karar organları seçimle işbaşına gelen ve kamu tüzel kişiliğini haiz meslek kuruluşu olan Doğubayazıt Ticaret ve Sanayi Odasına, kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru yapamayacaklarını hükme bağlayan 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yapma hakkı tanınmamıştır.
18. Başvuru konusu olayda başvuru, kamu tüzel kişiliğine sahip olan Doğubayazıt Ticaret ve Sanayi Odasını temsilen yapılmıştır. Oysa başvurucunun kamu tüzel kişiliğine sahip olması nedeniyle bireysel başvuru ehliyeti bulunmamaktadır.

19. Açıklanan nedenlerle kamu tüzel kişiliğine sahip olan başvurucunun bireysel başvuru ehliyeti bulunmadığı anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “kişi bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM
Başvurunun, “kişi bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 5/3/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

http://www.resmigazete.gov.tr/main.a...3/20130327.htm
Old 27-03-2013, 08:55   #9
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Konu bakımından yetkisizlik

Konu bakımından yetkisizlik

Başvuru Numarası: 2012/837
Karar Tarihi: 5/3/2013

B.Değerlendirme

10. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un, “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
“Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.”

11. 6216 sayılı Kanun’un, “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.”

12. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca, Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden kişilere Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ehliyeti tanınmıştır.

13. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrasında ise yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemlerin doğrudan bireysel başvuru konusu yapılamayacağı açıkça düzenlenmektedir.

14. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca çıkarılan kanunlar ve alınan meclis kararları yasama işlemlerini oluşturmaktadır. Kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından Anayasa’da belirlenen usullere uyulmak suretiyle yapılan, Cumhurbaşkanınca Resmî Gazete’de yayımlanan ve meclis kararları dışında kalan işlemlerdir. Meclis kararı ise Türkiye Büyük Millet Meclisinin, yapısına ve iç işleyişine yönelik veya yürütme ve yargı organlarıyla olan ilişkilerine dair kanun dışında yaptığı işlemlerdir.

15. Bireysel başvuru yolu, bireylerin maruz kaldığı temel hak ihlallerinin tespitini yapan ve tespit edilen ihlalin ortadan kaldırılması için etkin araçları içeren anayasal bir güvencedir. Bu güvence kapsamında, bireylere doğrudan yasama işleminin iptalini isteme yetkisi tanınmamıştır.

16. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, kamusal bir düzenlemenin soyut biçimde Anayasa’ya aykırılığının ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak düzenlenmemiştir.

17. Bir yasama işleminin, temel hak ve özgürlüğün ihlaline neden olması durumunda, bireysel başvuru yoluyla doğrudan yasama işlemine değil ancak yasama işleminin uygulanması mahiyetindeki işlem, eylem ve ihmallere karşı başvuru yapılabilecektir. Bu şekilde bireysel başvuru yolunun kullanılabilmesi için söz konusu işlem, eylem ve ihmallere karşı varsa başvurulabilecek kanun yollarının da daha öncesinde tüketilmiş olması gerekmektedir.

18. Başvuru dilekçesinde, 5174 sayılı Kanun’un 40. maddesinin üçüncü fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali gerektiği iddia edilmiştir. Bireysel başvuru kapsamında, bir yasama işleminin doğrudan ve soyut olarak Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvuru yapılamaz.

19. Açıklanan nedenlerle, doğrudan ve soyut olarak yasama işlemlerinin iptali talebini içerdiği anlaşılan başvurunun “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V.HÜKÜM

Başvurunun, “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 5/3/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

http://www.resmigazete.gov.tr/main.a...3/20130327.htm
Old 06-04-2013, 06:49   #10
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Başvuru Yollarının Tüketilmemiş Olması

Başvuru Yollarının Tüketilmemiş Olması

Başvuru Numarası: 2012/26
Karar Tarihi: 26/3/2013

http://www.resmigazete.gov.tr/main.a...4/20130406.htm

V.HÜKÜM
Başvurunun “başvuru yollarının tüketilmemesi" nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, , yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 261312013 tarihinde OY BİRLIĞİYLE karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
2010 değişiklikleri çerçevesinde Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Yolu Samet İLDEŞ Hukuk Sohbetleri 0 19-12-2010 00:21
avrupa insan hakları mahkemesine başvuru orhan üçyıldız Meslektaşların Soruları 1 18-03-2008 18:20
insan hakları mahkemesine başvuru ottomann Meslektaşların Soruları 2 15-03-2006 11:45


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08699489 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.