Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk ve Türkçe İle İlgili Haberler

Yanıt
Old 12-03-2007, 19:52   #31
Opioid

 
Olumsuz Ağzına sağlık KENAN BATILI..!! Aferin sana

Amaca giderken uygulanan her aracın
mübah olduğu konusunda söyleyeceklerim var.
Amaç 1. olmak değil, kendi kültürünü ve müziğini sergilemek olmalı.
Milli takımımızın ilk onbirini Brezilya'dan,
Arjantin'den futbolcuların Türk vatandaşlığına geçirip,
dünya kupasını kazansak mesela ve ben de desem ki
"arkadaşlar bu kupa bizim sayılmaz", eski kafalı olurum sanırım.
Eski kafalılık, benliğimize, değerlerimize önem vermekse,
sonuna kadar eski kafalıyım arkadaş!
Bu yarışma sanırsam amacından biraz sapmış.
Kendi öz dilleriyle sergilenen performansın değerlendirilmesine yönelik bir yarışma olmalıydı.
kulağa gelen lezzete göre de puanlandırma yapılmalıydı.
kazanamazsak kazanamayız canım. everyway that we can
we try to be first again olmamalı.

O insanın bizi temsil etmesi, bizim tescilli şapşallığımız olur.

shake it up Kenancığım..
ama beynini değil!

saygılarımla..
Old 13-03-2007, 22:46   #32
volkan23

 
Karar

Bence yavaş yavaş almanlarda türkleşiyor sana katılıyorum Bu konuda almanya da yaşayan türkleri büyük payı var daha önce yanıt veren arkadaşa katılmıyorum
Old 14-03-2007, 09:32   #33
mehmetseyrek

 
Varsayılan

Sayın volkan23,
Almanların Türkleşmesi ne derece sevindirici bilemiyorum.Ne var ki Türklerin Türk dilini kullanırken yeterince özen göstermemesi bir hayli üzücü.Özel adların ,'de-da'ların yazımı ve noktalama konusunda daha özenli olunmasının beklentisi içinde olduğumu bilmenizi isterim.Saygılar.
MEHMET SEYREK

www.blogcu.com/mehmetseyrek
Old 14-03-2007, 13:53   #34
Opioid

 
Varsayılan

o isimlerin Türkçe olduğuna dair benim de şüphelerim var..
ve bravo bize!
Türkçe isim ihraç etmişiz.. ne mutlu
Süper güç olmamıza sayılı dakikalar mı kaldı ne?
Old 14-03-2007, 16:05   #35
Hekimbaşı

 
Varsayılan Hiçbiri değil elbette

Sn.Katılımcılar,

Sıralanan isimlerin hiçbiri Türkçe değildir; din nedeniyle edindiğimiz isimlerdir. Aynı eğilim Hıristiyanlar ve Musevilerde de görülmektedir. Türkçe isimler arasında

Savaş, Barış, Tolga, Yonca, Ezgi, Yağız, Umut, Sezgi, Yağmur, Kartal, Özge, Buğu, Altuğ, Başbuğ, Göknel, Eren, Bilge, Bilgin, Sezgin, Sevgi, Sülün, Berk, Engin, Baybora, Doğan, Doğu, Gök, Göksel, Gül, Gülsüm, Işıl, İlgi, Benek, Su, Yeter, Sezer, ...

sayılabilir. İçinde ses uyumu kuralına aykırı, yani {e, i, ö, ü} ile {a, ı, o, u} nun birarada bulunduğu, hiçbir sözcük Türkçe değildir. {H, J} ile başlayan veya biten sözcüklerle, {B, C, D, G, V} ile bitenler de.

Bu arada, çok rastlananlardan 'Mehmet' in 'Muhammed', 'Hasan' ın 'Hassan', 'Ahmet' in 'Ahmed', 'Ayşe' nin 'Ayşa', 'Fatma' nın 'Fadime' ve 'Fatima' olduğunu da bilmemiz gerek.

Başlıkla ilgili şu söylenebilir: Orta ve doğu avrupalılar için Türk = Müslüman dır. Eğer dışarıdan gelen bir şey varsa, bu mutlaka Türklerin haltıdır. Anglosaksonlar, Hollandalılar ve uzak sömürge deneyimi olan diğerleri için bu algılama biraz daha farklıdır. Onlar Türk ile Müslümanı daha iyi ayırdedebilirler; çünkü Türk olmayan ama Müslüman sömürgeleri olmuştur.

Biliyorsunuz; batılılar için dünya her zaman onların etrafında döner. Onlar neyi nasıl algılıyorsa, öyledir. Dolayısıyla; söz konusu isimlerin Türk isimleri oldukları yorumuna şaşmamak gerekir. Hayret edilecek nokta, kayıt memurlarının bu isimleri kabul ederken ne yazacaklarına nasıl karar verdikleridir. 'İsmail' i Almanca kaydetmeyi hayal bile edemiyorum.

Sn.Bektaş gibi bize helal olsun diyemeyeceğim; ama Almanlara şöyle okkalı bir helal olsun diyeceğim. Bütün bu zorluklara, çok kısa süre önce ikinci dünya savaşında yaptıklarına rağmen, bizden daha ileri uygulamalara cesaret edebiliyorlar. Biz, en azından 20 farklı milletten oluşan dev bir imparatorluk mirasına sahip olduğumuz halde, anasının çocuğuna verdiği adı kaydetmekte bile tereddüt edebiliyor, zorluk çıkartabiliyoruz; ne hikmetse ...

Saygılarımla,
Old 14-03-2007, 16:50   #36
Opioid

 
İnceleme

Sn: Hekimbaşı'nun yanlış algısını düzelttikten sonra devam etmek istiyorum konuya..
Elbette o isimlerin Türkçe olmadığını kendi adım kadar iyi biliyorum
Ve elbette ki hiç bir anlam ifade etmeyen,
yalnızca bir kaç ailenin belki de sırf zevk olsun diye çocuklarına
o isimleri koyması olayı için kendimize bravo diyemem(kinaye mi dedi bir arkadaşınız? aferin 10 puan).
Türkiye'deki çoğu isimler Türkçe değildir. Doğrudur.
Hz.Muhammed'in, "çocuklarınıza güzel isimler koyun" demiş olmasıyla,
çocuklarına Arapça isimler koymayı anlamış bir milletin devamı
olmamız sebepli bir süregelimdir bu. Kezban örneğindeki gibi.
Yanılmıyorsam Arapça "yalancı" demektir ve biz çocuklarımıza "yalancı" diye isimler koyabiliyoruz.
Zaten dilimize giren bütün argo ve küfürler yüzde
yüze yakın Arapça'dır. Öz Türkçe tek bir küfür bile bulamazsınız.

Konumuza dönersek;
bütün Almanlar'ın çocuklarına Türkçe isim koymuş olmaları da beni
heyecanlandırmaz. Adliyelerinde silahlar patlayan, polisi bile eylem yapmak zorunda kalan,
baştan aşağı kokuşmuş sistemiyle dışa bağımlı sürüne sürüne,
zar zor ilerleyen ülkemi bir adım ileri
götürmeyecekse varsın herkes İlteriş olsun,
Gülsün olsun Almanya'da. Neye yarar ki?
Hani biraralar şöyle bir geyik vardı:
Türkiye 2050 de dünyanın hakimi olacak.
Nasıl mı? Çünkü bütün dünya ülkeleri uzaya
gidecek ve dünya yalnızca bize kalacak..
Bu iş ekonomiyle, diplomasiyle, siyasetle, eğitimle, sanatla olmalı.
Her ne kadar Cahit ismi Türkçe olmasa da,
Arf Uzayı'nı bulan merhum bilim adamı Cahit Arf'ın ismini,
her ne kadar gene Türkçe olmasa da Mehmet Öz'ün adını koysunlar çocuklarına..
Ve o ismin anlamını ve nerden geldiği çocuklarına sorulduğunda,
Türkler'i de anlatsın ve yayılsın dilden dile..
Türkler ve Türkçe hep ileriye..
Mantıklı ve bilinçli olarak ama..
Saygılarımla..
Old 16-03-2007, 19:09   #37
calikusu_kamuran

 
Acil

Alıntı:
Yazan mutlakadalet
Bazen TDK anasayfasının açılması dahi güçlükle oluyor. İnşallah bu sistemin çalışmasında sorunlar çıkmaz.

yukardaki linkten ulaşamadım, sayfa açılmıyor.
Old 21-03-2007, 15:45   #38
niles82

 
Varsayılan Tdk Başkanı'ndan 'Shake It Up Şekerim'e Tepki

Ferah IŞIK/ DENİZLİ, (DHA)

TÜRK Dil Kurumu (TDK), geçen yıl, işyerlerinde Türkçe isim kullanılması, mahalle, meydan, cadde ve sokaklara Türkçe isimlerin verilmesi için karar alan Denizli Belediyesi Meclisi'ne Türkçe'ye yaptığı katkılardan dolayı onur ödülü verirken, Kenan Doğulu'nun Eurovision'a İngilizce şarkı ile katılmasını eleştirdi.
TDK Başkanı Prof.Dr. Şükrü Haluk Akalın, Türkiye'nin Eurovision Şarkı Yarışması'na yabancı dilde şarkıyla katılmasını eleştirdi. Prof.Dr. Akalın, Türkiye'nin Eurovision Şarkı Yarışması'na İngilizce şarkıyla katıldığını hatırlattıktan sonra, ''En kötüsü de Türkçe bir kelime İngilizce imlayla yazılıyor'' dedi. Türkiye'nin temsil edildiği her ortamda Türkçe'nin etkin olarak kullanılmasını istediklerini hatırlatan Prof.Dr. Şükrü Haluk Akalın, şöyle dedi:

''Deniliyor ki, UNESCO'da Türkçe geçerli dil olarak kabul edilmiyor. İyi güzel de bizim oraya gönderdiğimiz temsilciler Türkçe değil İngilizce, Fransızca konuşurlarsa, böyle bir ihtiyaç olmazsa tercüme açısından niye kabul etsinler? Mayıs ayında Finlandiya'da yapılacak 52'nci Eurovision Şarkı Yarışması'na Türkiye, 'Shake It Up Şekerim' adlı şarkıyla katılacak. Eurovision Şarkı Yarışması'na İngilizce şarkıyla katılıyoruz. En kötüsü de Türkçe bir kelime İngilizce imlayla yazılıyor. 'Şekerim' kelimesi 'Sha' diye başlayan yazılışla veriliyor. Bu son derece tehlikeli'' diye konuştu.

Denizli Polisvi'ndeki törene katılan TDK Başkanı Akalın, Türkçe'nin bir legonun parçaları gibi olduğunu, kelimelerin birbirini tamamladığını ve bunun da öğrenmeyi kolaylaştırdığını belirtti. Alman bir bilim adamının Türkçe ile ilgili yaptığı araştırmaya da değinen Prof.Dr. Akalın, ''Araştırmanın sonucuna göre, dünyada ana dilini, dil bilgisi kurallarına göre en erken yaşta Türk çocukları öğreniyor. Türk çocukları, 2-3 yaşlarında dil bilgisi kurallarına göre ana dilini konuşmaya başlıyor. Bir Alman çocuğu 4- 5, Arap çocuğu 12 yaşlarında ana dilini öğreniyor'' diye konuştu. Türkçe'nin bir başka özelliğinin yaygın dilleri önemli ölçüde etkilemesi olduğuna dikkati çeken Akalın, şöyle devam etti:

''Türkçe, Çin'den başlayıp çağdaş dillere kadar pekçok dile kelime vermiş bir dil. Çince'ye yaklaşık 300, Farsça'ya 3 bin kelime vermişiz. En fazla kelime verdiğimiz dil Sırpça ve Ermenice. Sırpça'ya 9 bin, Ermenice'ye 4 bin 262 kelime vermişiz. Kelime sayısı 35- 40 bine ulaşıyor.''

TÜRKÜYLE KATILALIM ÖNERİSİ

Törene katılan Denizli Valisi Hasan Canpolat Eurovision Şarkı Yarışması'na Türkiye'nin İngilizce şarkı ile katılmasının yanlış olduğunu söyledi. Yarışmaya Türkçe bestelerle katılmanın doğru olacağını savunan Canpolat, ''Kurumun genel müdürü kendi kendine İngilizce bir şarkıyla katılma kararı alamaz. Türk Dil Kurumu böyle diyor, devletin bir başka kurumu tutuyor İngilizce şarkıyla katılıyor. Bunun mantığını anlamak mümkün değil. Bunu abartıyoruz. Eurovision'da çıkıp adam gibi Türkçe şarkı söylensin. Hatta yarışmaya türküyle katılalım. Çok yeni güzel türküler yapılıyor. İngilizce şarkıyla birinci olsan ne olur olmasan ne olur? Kendi içimizdeki uygulamaların çelişkili olması vatandaşın kafasını karıştırıyor'' dedi.

Konuşmaların ardından TDK Başkanı Akalın, kurumun onur ödülünü Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci'ye verdi. Akalın Vali Canpolat'a da Türkçe sözlük hediye etti. Ayrıca, Avrasya İşadamları Derneği Başkanı Mehmet Gökçe'ye de Türkçe konusundaki hassasiyetlerinden ötürü TDK Başkanı Akalın tarafından plaket verildi. (Doğan Haber Ajansı)
http://www.haberler.com/tdk-baskani-...-tepki-haberi/
Old 21-03-2007, 16:17   #39
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Bugün ilk kez bir kısmını dinledim. Akıllara zarar bir tırınım. Sonuç hezimet olacak ve ben sevineceğim, öyle umuyorum.

Bir kaç sene önce bağlamasıyla, diğer bizden sazlarıyla, bizim ezgilerimiz ve duru bir Türkçe ile çıkıp söyleyen ve 4. olan grubun adını ne yazık ki hatırlayamıyorum ama ne büyük bir iş yaptıklarını; Türkiye'den kimsenin değil destek, haberi bile olmadan, sessiz sedasız ve ancak kendinin farkında olmak gibi bir meziyetle, ezgilerimizi söyleyip, ayakta alkışlanırken -evet- ne büyük bir iş yaptıklarını şimdi daha iyi anlıyor, bu tavra o zamana nazaran şimdi daha çok değer veriyorum.

Saygılarımla.
Old 28-03-2007, 02:56   #40
libra

 
Varsayılan

Sayın Jeanne D'arc,

sanırım adını hatırlayamadığınız grup;
1997 yılında (yıllar çok hızlı geçtiği için size birkaç sene gibi gelmiş ama tam on yıl geçmiş ) Dublinde yapılan yarışmada ülkemizi,
sözlerini Mehtap Alnıtemiz'in yazdığı,
bestesini Levent Çoker'in yaptığı,
Anadolu ezgilerinden yararlanılan, düzenlemede saz ve ney'in ön plana çıkarıldığı,
"Dinle" isimli Türkçe parçayla temsil etmiş ve 121 puanla 3. olmuş Şebnem Paker ve Grup Etnik.

Ayrıca parçayı,
http://www.youtube.com/watch?v=6uqDxJcGk_Y adresinde dinleyebileceğinizi de hatırlatayım.

En hatırlatıcı kamu hizmetlerimle saygılar.
Old 28-03-2007, 12:00   #41
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın libra,

10 yıl mı???? Gerçekten mi yahu! Yaşlanmışım. Vallahi taş çatlasa 4-5 yıl öncesi gibi hatırlıyorum. Zamanı algı ve konumlandırmamda bir sorun var galiba. Bu da kesinlikle mesleğin falsosu. Zaten herşey bu ajanda takibi ile başladı biliyorum. Bir bakıyorsunuz, hop bir yıl bitivermiş, ne zaman geçti, nasıl??? Hakim duruşma günü veriyor, 7 ay sonrası, "ohoo çok var" diyorsunuz, bir bakıyorsunuz o duruşmadasınız. N'oluyor? Behçet Necatigil affetsin; "Bilmezdim günlerin ajanda takip ederken bu kadar çabuk geçeceğini" diyeyim nokta olarak yoksa susamayacağım.

Değerli bir üye tarafından, bir önceki iletime edilen teşekkür ile şarkının ve şarkıcının adı ve elde edilen derece, tarafıma iletilmişti. Sanırım yarışmanın tarihi konusundaki absürdlüğü fark ettiğinden olacak, sağ olsun yıl konusuna değinmemiş kendisi. ))

Gelelim verdiğiniz bilgilere;

Söz yazarı Mehtap Alnıtemiz'e,
Besteci Levent Çoker'e,
Ezgilerinden dolayı canım Anadolu'ya,
Vazgeçilmezlerimiz bağlama ve ney'e,
Kutsalımız Türkçe'ye,
Tınısı zihnimde yer etmiş; hala içsel bir melodi olarak terennüm ettiğim Dinle Şarkısı'na,
Grup Etnik'e,
Şarkıcı Şebnem Paker'e

Birilerine nispet kocaman teşekkürler ediyorum.

Ayrıca hem hatırlatma, hem bilgi, hem bağlantı adresi, hem de kamu hizmeti için size de teşekkürler Sayın libra.

En minnettar saygılarımla.
Old 28-03-2007, 13:54   #42
Hekimbaşı

 
Varsayılan

Sn.libra,

Verdiğiniz bağlantı için teşekkürler. Orta anadolu, yani yurt bellediğimiz bu toprakların bağrından doğma olağanüstü bir eseri yeniden dinleme olanağı buldum sayenizde.

Ne diyeyim. Yurt denen yerin anlamından mı söz edeyim; dilin inanılmaz örgüsünden mi. {2, 3, 2+3/3+2=5, 5+2/2+5 =7, 5+3/3+5=8, 5+5=10} ne isterseniz var. Ezgi bizden, söz bizden, benlik bizim benliğimiz, coşku ve hüzün birarada tamamen biziz.

Eseri ortaya çıkaranlara duyduğum sevgi, saygı ve hayranlığı bir kez daha sunmaktan kendimi alamıyorum. Ellerine, gözlerine, kulaklarına, beyinlerine, gönüllerine sağlık.

Saygılarımla,
Old 28-03-2007, 15:28   #43
Av. BNK

 
Varsayılan

Bu örövizyonmudur nedir ? Bu yarışmalara sanki Türkiye adına değil de kendi adlarına gidiyorlarmış gibi milletin en önemli kurumlarına posta koymuyorlar mı illet oluyorum. Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın "Türkçem benim ses bayrağım" dizesini bunlara ezberletmek lazım.

Şarkı söylemek bir sanat faaliyetidir. Sanat faaliyetini ticarileştirip para kazanma hırsını öne çıkardın mı ne dil ne edebiyat ne de ulusal onur kalır.

Bu şarkıyı yazanın da söyleyenin de cebinden kazandığı parayı çıkar geriye insan müsveddesi kalır. Yeni doğmuş çocuk bile daha kültürlü daha bilinçli sayılır.
Old 29-03-2007, 12:13   #44
libra

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Jeanne D'arc
Sayın libra,

10 yıl mı???? Gerçekten mi yahu! Yaşlanmışım. Vallahi taş çatlasa 4-5 yıl öncesi gibi hatırlıyorum. Zamanı algı ve konumlandırmamda bir sorun var galiba. Bu da kesinlikle mesleğin falsosu. Zaten herşey bu ajanda takibi ile başladı biliyorum. Bir bakıyorsunuz, hop bir yıl bitivermiş, ne zaman geçti, nasıl??? Hakim duruşma günü veriyor, 7 ay sonrası, "ohoo çok var" diyorsunuz, bir bakıyorsunuz o duruşmadasınız. N'oluyor? Behçet Necatigil affetsin; "Bilmezdim günlerin ajanda takip ederken bu kadar çabuk geçeceğini" diyeyim nokta olarak yoksa susamayacağım.

Değerli bir üye tarafından, bir önceki iletime edilen teşekkür ile şarkının ve şarkıcının adı ve elde edilen derece, tarafıma iletilmişti. Sanırım yarışmanın tarihi konusundaki absürdlüğü fark ettiğinden olacak, sağ olsun yıl konusuna değinmemiş kendisi. ))

Sayın Jeanne D'arc,

yıl konusuna değinmem, hatırladığınız olayın 4-5 yıl değil de 10 yıl öncesine dayandığını belirtmem vallahi de billahi de ( bakın yemin bile ediyorum ) tarih konusunda absürdlük düşündüğümden ya da size yaşlandığınızı düşündürmek için değildi, kusura bakmayın.

Yaşınızı bilmiyorum (ama benden epeyce genç olduğunuzdan kesinlikle eminim ),
fakat buradaki yazışmalarınızdan sizi tanıdığım kadarıyla, ne zamanı algı ve konumlandırmanızda bir sorununuz var, ne siz yaşlanmışsınız bu on yılda. Ve ne de yaşlanırsınız gelecek on yılda.
Diyeceksiniz ki niye? İşte öyle!
Sizin hakkınızda vardığım kanı bu. Enerjiniz, canlılığınız, esprili, heryere yetişebilen yapınız, zekanız, hazır cevaplılığınız sizi ilelebet genç tutacaktır.

Ancak, artık biliyor olsanız da, (TSM seven, ilgilenen biri olarak)
size bir şarkının sözleriyle hatırlatmak isterim ki ;

"Zaman değil sn.Jeanne D'arc, geçip giden zamansız, ömrün en güzel çağı ..." .

Aman ha dikkat! Sonra ajanda takibi, dava, duruşma derken, yine bir başka şarkının sözlerinde olduğu ve maalesef bir çoğumuzun dediği gibi;

"Rüya gibi uçan yıllar, şimdi durun durun biraz, kaybolan günlerim için
hesap sorun sorun biraz"
demeyin.

Ayrıca, verdiğim bilgiler benden önce değerli bir üyemizce tarafınıza ulaştırılmış ( üstelik de yıl konusuna değinmeyecek inceliği göstererek ) olmasına rağmen, yine de teşekkür etme nezaketini gösterdiğiniz için de ben teşekkür ederim.

Hep böyle genç kalmanızı dileyen saygılarımla.
Old 03-04-2007, 17:18   #45
_NALAN_

 
Varsayılan TBMM "Türkçe Komisyonu"

TBMM "Türkçe Komisyonu"
Devlet idaresinin dili, halkın dili, edebiyatın dili, eğitimin dili olarak, doğal bir dilin kullanıldığı her yerde kullanılan ve her türlü işlevi yerine getiren Türkçe, konuşur sayısı, yayılma alanı ve işlevleri açısından, yok olmak bir tarafa, tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor


NURETTİN DEMİR
TBMM "Türkçe'de Bozulma ve Yabancılaşmanın Araştırılması ve Türkçe'nin Korunması ve Etkin Kullanımı İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi" amacıyla bir Araştırma Komisyonu kurdu. Türkçe kirlendi, yozlaştı, öldü bitti feryatları göğe yükseldiği için doğrusu böyle bir gelişmede şaşılacak bir şey yok. Dile bu kadar ilgi gösterilmesi elbette sevindirici. Herhangi bir soruna çözümün komisyonlarda değil, bazen uzun yıllar sürebilecek ciddi, zahmetli, zaman zaman sinir bozucu araştırmalarla bulunabileceğini düşünen biriyim. Yine de komisyonun yararlı bilgiler ortaya koymasını yürekten arzu ederim. Ne var ki komisyondan, epeyce taraftarı olan "Türkçe yozlaşıyor, kirleniyor, bozuluyor" vb. gibi bir sonucun ortaya çıkma olasılığı da yüksek. Komisyona yardımcı olabilecek birkaç soru: Hem standart Türkçe hem de yabancı dil öğretiminde neden bu kadar başarısızız? İnsanlar, Türkçe kelime bulamadıkları için mi işyerlerine yabancı isimler veriyor? Neden dil konuları "ciddi" havasındaki programlarda bile şaşılası bir sığlıkla tartışılır? Türkiye'de satılan malların Türkçe açıklamaları olması için neler yapılmalıdır? Dil zaptiyeliği yapan dernekler, mesela Türkçe 'kılavuz' kelimesini niçin 'klavuz' biçiminde yazarlar? Türkiye'de üretilen bilgi yabancı dilde yayınlanırsa neden daha itibarlı olur? Soruları çoğaltmak mümkün, ama yazının asıl amacı o değil?
Komisyondaki konuşmacılardan bazılarının görüşleri basına yansıyorMesela şu sözler, özellikle bilgisayar terimlerinin Türkçeleştirilmesine büyük emeği geçmiş olan Prof. Dr. Aydın Sayılı'ya ait: "Türkçe, eşi emsali olmayan bir bilim dilidir. İngilizce'ye her yönden fark atar. /.../ Türkçe'de bir kirlenmeden bahsediliyor. Türkçe'de kirlenme yok... Türkçe çöküyor. Türkçe, kendisini ölecek diller arasında ilan etti. Üstelik bunu da devlet eliyle yapıyor. Eski bir YÖK Başkanı, 'Türkçe bilim dili olamaz' dedi. Osmanlı döneminde halkın yüzde 90'ı okur-yazar değildi. Bu yüzden Türkçe halk arasında korunmuştur. Fakat şimdi durum tersi. Aydınlarımız, gençlerimiz, yöneticilerimiz, Batı'nın propagandalarına teslim oldular. Bazı insanlar, 'Türkçe'deki Ğ, Ş, Ö ve Ü harflerinden iğreniyoruz' diyorlar. Eğer bir 20 yıl daha üniversitelerde yabancı dille öğretim devam ederse, Türkçe, silinme tehlikesiyle yüz yüze kalacak" (21 Mart 2007, Bugün, s. 5).
Prof. Sayılı, vahim öngörülerde bulunmuş. Ancak bu öngörüler dilbilim verileriyle örtüşmüyor. Yabancı dille eğitimi, eski YÖK başkanının ipe sapa gelmez görüşlerini eleştirirken topuzu biraz değil, epeyce fazla kaçırmış. Yabancı dille eğitimin yararları zararları, Türkçe'nin bilim dili olamayacağı gibi bir safsatayı eleştirmek ayrı bir yazı konusu. Yine de yüreklere su serpecek bir bilgi vermekte yarar var. Türkçe'nin konuşulduğu alanlarda eğitim yüzyıllarca yabancı dillerde yapılmış, devleti yönetenler yabancı dilleri konuşmuş, şairi yabancı dilde yazmış. Ama Türkçe yok olmamış. Kaç kişinin yüksek eğitim aldığı ve bunun dile yansımasının ne olduğu apayrı bir araştırma konusu. Türkiye'de her üniversitede yabancı dille eğitim verilmediği gibi, yabancı dille 20 yıl eğitim sonucu ortadan kalkmış bir dil de yoktur. Prof. Sayılı, eğer gazete haberi doğruysa, biraz abartmak suretiyle konuya dikkat çekmek istemiş olmalı. Ancak Prof. Sayılı'nın sözleri tam aktarılmamış olsa bile, bu tür görüşlerin epeyce yaygın olduğu gözardı edilemez. Bu nedenle dillerin nasıl yok olduğuna kısaca değinmekte ve Türkçe'nin durumuna bakmakta yarar var.

Fark atılamaz
Bugün yeryüzündeki dillerin sayısıyla ilgili farklı görüşler mevcuttur. Verilen sayılar 5,000-6,900 arasında değişiyor. Bu dillerin hepsi, konuşurlarının sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarına cevap verecek zenginlikte. Hiçbiri, bir şekilde insan doğasına daha uygun olma anlamında üstün değil. Hepsi de son derece karmaşık sistemler. Hiçbirinin diğerine "fark atması" diye bir şey söz konusu değil. Antropolojik anlamda ilkel topluluklar olduğu gibi, ilkel diller de olacağı inancı uzun zaman taraftar bulmuş ise de yapılan çalışmalar bunun doğru olmadığını gösterdi...
Yaşayan dillerden bazıları ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Konuşur sayısı bir görüşe göre 6 bin, bir başka görüşe göre de 10 binin altında olan diller bunlar ve dünyadaki bütün dillerin yarısından fazlasını oluşturuyorlar. Ama dillerin yok olmasında nüfus azlığı tek etken değil. 'En kritik' durumda olan diller, 70 yaşın üstünde ve az sayıda konuşura sahip olanlardır. 40 ve üstü yaştan konuşuru olanlar, 'ciddi tehlikede', 20 yaş ve üstü konuşuru olanlar ise 'tehlikede' sayılıyor. Buna karşılık, bir dilin çocuk ve yaşlı konuşuru olduğu halde çocukların hepsi bu dili konuşmuyorsa o dilin güvende olmadığı düşünülüyor. Çocuk ve yaşlı konuşuru olmakla birlikte, konuşur sayısı az olan diller de istikrarlı görülmekle birlikte güvende kabul edilmiyor. Her ortamda ve herkesçe konuşulan dillerin ise güvende oldukları düşünülüyor.
Yok olma tehlikesi altındaki dillerde yabancı dillerden yoğun alıntılar görülse de dillerin yabancı dilden kelime almak, yabancı dille eğitim, işyerine yabancı isim vermek vb. nedenlerle yok olduğu görülmedi. Araştırmacılar dillerin yok olmasında en önemli rolü sosyal işlev kaybının oynadığını söylüyorlar. Dilin toplum içerisinde herhangi bir işlevinin kalmaması, ailelerin çocuklarına anadillerini aktarmaktan vazgeçmeleri dillerin asıl yok olma nedenidir.
Dil yitimi konusuna hümanist bakış açısıyla yaklaşan bilim insanları; bir dilin ölümüyle birlikte o dille üretilmiş yaşama biçimi ve kültür zenginliğinin, bitkiler ve doğal yaşam hakkındaki bilgilerin yok olacağı, mesela Avusturalya yerlilerinde olduğu gibi, konuşurlarda kimlik kaybı sonucu ortaya sosyal sorunlar çıkacağı, diller üzerinde yapılan karşılaştırmalı çalışmalarda her dilin vazgeçilmez olması vb. nedenlerle, dillerin yok olmasını engellemek için çabalıyorlar.
Devlet idaresinin dili, halkın dili, edebiyatın dili, eğitimin dili olarak; bir doğal dilin kullanıldığı her yerde kullanılan ve her türlü işlevi yerine getiren Türkçe, konuşur sayısı, yayılma alanı ve işlevleri açısından, yok olmak bir tarafa, tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor. Türkçe, tarihte konuşulduğu alanı sürekli genişletmiş bir dildir. Kelime alışı, başka bir dilde eğitim vb. gibi nedenlerle yok olacak olsaydı şimdiye dek izinin kalmamış olması gerekirdi. Türkçe'nin, ne gelecek 20 yılda, ne 120 yılda ne de öngörülebilir herhangi bir zamanda ölümünü ilan ettiğini gösteren bir şey vardır. Varsa da bir dilci olarak ben göremiyorum. Kimbilir, belki görme becerim bu kadardır.

NURETTİN DEMİR: Prof. Dr., Başkent Üni., öğr. üyesi
Radikal 2 01.04.2007
Old 05-04-2007, 09:34   #46
Seyda

 
Varsayılan Alfabedeki 29 Harf az mı geliyor??

TBMM Türkçe Komisyonu’na bilgi veren Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, "Türkçe’de 29 harf yerine 32 harf olsa daha iyi olurdu" diyerek yeni bir tartışmaya kapı açtı. Koç’un danışmanı "Bakan daha çok sesli harf olmasını istedi" dese de Koç’un hangi harfleri kastettiği anlaşılamadı.

KÜLTÜR
ve Turizm Bakanı Atilla Koç, TBMM Türkçe Komisyonu’ndaki toplantıda önce "Türklerin dudaktan, İranlıların damaktan, Arapların da gırtlaktan" konuştuklarını söyledi. İnsanlar gibi dilin de zamanla değiştiğini kaydeden Koç, "Diller de insanlar gibi uzun boylu, kısa boylu, şişman veya zayıf olabilir" dedi. Koç özetle şunları söyledi:

TÜRKÇE GÜÇLÜ DİL Türkçe, İngilizceden güçlü bir dildir. Ama İngilizcenin arkasında Britanya ve ABD imparatorluğu olunca herkes selam duruyor. Türkler eskiden beri gramer felsefesine sahip değil. Bunda göçebe yaşam da etkili. Türkçe zor bir süreçten geçiyor. Türkçenin yozlaştığı, kirlendiği ve bozulduğu kanaatinde değilim. Lütfen dilimize bühtan (kara çalma, iftira) etmeyelim. Türkçenin en güçlü dönemini yaşadığı bir zamanda, konuşur sayısı 10 bini aşmayan diller için söylenen yok olma tehlikesinin, Türkçe için de geçerli olduğu korkusunu yaymak gereksiz. Türkçe bugün daha önce hiçbir dönemde olmadığı kadar geniş coğrafyada konuşuluyor. Bazı Avrupa ülkeleri ve Avustralya buna örnek. Bugün dilde en tutucular bile 100 yıl öncesinin dilini konuşamaz. 100 yıl sonraki kuşaklar da bugünün Türkçesini konuşmayacaklar.

HARF SAYISI GAFI Bir dili öğrenmek için öncelikle o dilin gramerinin iyi bilinmesi gerekir. Latin alfabesi, 11. alfabemiz oldu. 29 harften oluşan alfabe Türkçedeki bazı sesleri karşılamıyor. Alfabede 32 harf olsa bazı sesleri daha rahat karşılardı. Allahın bir mucizesi olan dili, devlet yönetemez. Çağatay ve Oğuz lehçelerinden yeni bir sözlük oluşturulsun.

DANIŞMAN DÜZELTTİ Bakanın bu sözleri, daha sonra Kültür ve Turizm Bakanı Danışmanı Bülent Erandaç tarafından düzeltildi. Erandaç, bakanın "Alfabede 32 harf olsa bazı sesleri daha rahat karşılardı" sözüyle herhangi bir harfi kastetmediğini vurguladı. Erandaç, Koç’un daha fazla sesli harf sayısı ile bazı kelimeleri daha rahat anlatılabileceğini savunduğunu söyledi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/62...rid=3429&oid=9
Old 26-04-2007, 15:15   #47
eren60

 
Varsayılan

Sesli harf değil, ama 'x' harfinin alfabeye sokulmasında bir sakınca yok gibi. Sonuçta kullandığımız alfabe de latin alfabesidir, bir harfini daha almak sorun olmaz.
Old 02-06-2007, 22:11   #48
ecesaka

 
Varsayılan

Bence bu şarkı Türkiye'nin Türkçe'yi yavaş yavaş kaybettiğini, Türkçe'nin İngilizce'den ne kadar etkilendiğini ve kültürümüzün eğer önlem alınmazsa yok olacağının göstergesiydi... Yarı İngilizce, yarı Türkçe bir şarkı olmasına karşıydım, karşıyım ve sanırım sonuna dek karşı olacağım.

Öte yandan bence bu tür yarışmalara beste, söz, yorumcunun ses kalitesi ve sahne gösterisi göz önüne alınarak, bu öğeleri mükemmele ulaştırarak katılmalıydık... Sanırım artık iki dıptıs, bir-iki dile dolanacak söz ile sanatçı olunmadığının farkına varmamız gerekiyor. Oysa o "dıp-tıs"'ların arasına biraz da bizim kendi ezgilerimizden katarak güzel bir sentez sunsak ortaya? Buna uygun bir de sahne gösterisi... Sanırım Sertab Erener'in o sene 1. gelmesinin nedeniydi bu işi ciddiye almak...
Old 04-06-2007, 11:42   #49
Av. BNK

 
Varsayılan

Sertap Erener'in şarkısında ve gösterisinde bize ait olan hiç bir şey yoktu. Yaptığı sadece harem gösterisiydi.

Batı Doğuya hep uçkurundan bakar. Kendi saraylarındaki rezillği görmez ama Doğunun harem dünyasını ballandıra ballandıra anlatır. Sertap Erener Batıya bu zevki tattırdı.

Başarı arıyorsanız üçüncü olduğumuz "Dinle" şarkısına bakın kendi müziğimiz orada var.
Old 04-06-2007, 12:01   #50
uSaRe01

 
Varsayılan

Makyavelist zihniyetin tezahürlerinden birini de burada görüyoruz. Biz bizlikten çıkacaksak niye bizim adımıza giriyoruz ki yarışmaya.Zaten onlar kendi adına giriyor,dışardan biri olarak "biz"i neden alsınlar ki kendileri olarak. İçimizdeki İrlandalılar tabirini burada da kullansak fena olmayacak.
Old 03-08-2007, 13:43   #51
_NALAN_

 
Varsayılan

Aydın Belediye Meclisinin aldığı karar uyguladığı söylenemz. Bunu anlamak için bulvarda dolaşmak yeter.
Old 25-09-2007, 18:29   #52
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan Telekomünikasyon Kurumu'ndan Cep Telefonlarında Türkçe Harf Kararı

TK'DEN CEP TELEFONLARINDA TÜRKÇE HARF KARARI

Telekomünikasyon Kurumu (TK), 18 Eylül 2007'de aldığı kararla Türkçe harfleri yazma olanağı olmayan cep telefonlarının yurda girişini yasakladı; uygulama 1 Temmuz 2008'de başlayacak. TK'nın kararı gereği, GSM işletmenleri de 1 Ocak 2008'den başlayarak Türkçe harf içeren kısa iletilerden (SMS'lerden) çift ileti ücreti alamayacak.
Kararla ilgili haberlere aşağıdaki bağlantılardan erişilebilir:Haberin Kaynağı: http://www.dildernegi.org.tr/TR/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF3 D26410A22C2CA34
Old 31-10-2007, 13:34   #53
Marat Ahmadi

 
Varsayılan

Kurultaydaki hüsranı Sezer faktörüne bağlıyoruz. Bütün Türkler gönül insanıdır. İnşallah cumhurun yeni başı Gül, kardeş ilişkisinde gül devrini yaşatır. Seçilir seçilmez Nazarbaevin tebrike gelişi bunun emareleridir.
P.S
Kırılmayın ama konu başlığı dahil Kırgızca, Kazakça, Azerice ve Türkmence olarak yazdıklarınızın %95 i hatalıdır.
Old 31-10-2007, 13:43   #54
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Marat Ahmadi
Kırılmayın ama konu başlığı dahil Kırgızca, Kazakça, Azerice ve Türkmence olarak yazdıklarınızın %95 i hatalıdır.

Sayın Marat Ahmadi,

İlginize teşekkür ederiz. Ancak konu başlığı dahil; Kırgızca, Kazakça, Azerice ve Türkmence olarak yazılanlar bana ait değil; tam tersine yazının altındaki linkten de görüleceği üzere gazeteye aittir.

Doğrusunu yazma zahmetine katlanırsanız, ayrıca seviniriz.

Saygılarımla
Old 31-10-2007, 14:13   #55
Marat Ahmadi

 
Varsayılan

sonradan gördüm kusura bakmayın, doğrusunu yazmak için zaman harcamaya değmez. selamlar
Old 31-10-2007, 14:56   #56
Marat Ahmadi

 
Varsayılan

avien'e - yazdıklarımı olgunlukla karşılayacağınız ümidiyle:

Türk dünyasının en büyük talihsizliklerinden biri Osmanlı Türklerinin birden bire 1923 de kurdukları devlete Türkiye adını vermeleri ve kendilerini Osmanlı yerine artık Türk ismiyle anmaya başlamalarıdır. Türk ismi öyle bir yüce mevhum ki herkesin aidiyetle övüneceği ancak kimsenin sahip olamayacağı erişemeyeceği bir değerdir, öyleydi ve öyle de kalmaliydı. Herkes ben Türküm der referans olarak da şanlı ecdadını gösterirdi. Anadolu dışındaki herkes Türk olduğunu bilir ve bununla övünürdü, sovyet döneminde bile bu böyleydi. Ancak demir perde aralanıp kardeşler kavuşunca birileri ağabeylik taslamaya kalktı. Ve ağabeyin vasıfları o eski şanlı ecdadın vasfına hiç de uymuyordu. Ama ne hikmetse isimler aynıydı Hüsran ve hayal kırıklığı boy gösterdi.
Bir de şöyle düşünün, yıllardır hiç görmediğiniz kardeşinize başka birileri bakmış sizden haberi olmamış, büyüyünce gelip ağabeylik taslamaya kalkarsan nasıl olur gerçek hayatta? Bir de daha yeni bağımsız olmuş milli benliğini yeni kazanmaya başlamış bir devlet mensubuna durup dururken sen azeri değilsin türksün denir mi Allah aşkına? 15 yıllık devlet bunlar 15 yaşındaki çocuk gibi yani. Onlar reddetse bile (sizin yüzünüzden) dünya alem biliyo azeri, kazak, kirgiz, türkmenlerin saf kan türk olduğunu. Anadolu Türklerinin aksine orta asyada herkes 7 ceddini, soy sopunu iyi bilir. Taa sakaların zamanından, hunların, göktürklerin zamanından beri aralarının yaşadığı topraklarda yaşıyor bu insanlar. Belki eğitimsiz, belki asırlarca zulum görmüş kafaları yıkanmıştır, her yaftayı takabilirsiniz ancak onlar saf kan Türktür, sizden bizden daha saf. Anadoludaki Türkler, kendi 84 yıllık Türklük felsefelerini tekrar gözden geçirmelidirler. Tek başına at koşturduğunuz zamanlar geride kaldı. Her şeyi kendi görüşünüze göre yorumlamaktan, kendi değerlerinie göre ölçmekten vazgeçmek gerek artık. Zira artık dünyanız 75 milyonluk (ne kadarı Türk tartışılır) ve tek bir Türkiyeden müteşekkil değildir. 230 milyonluk bir coğrafya ve 5 bağımsız Türk devleti var artık. 84 yıl önceki gözlükle ve kafa yapısıyla bu dünyaya bakarsanız alacağınız yanıtı siz tahmin edin saygılar
Old 31-10-2007, 17:56   #57
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Türk dünyasının en büyük talihsizliklerinden biri Osmanlı Türklerinin birden bire 1923 de kurdukları devlete Türkiye adını vermeleri ve kendilerini Osmanlı yerine artık Türk ismiyle anmaya başlamalarıdır

Bu ifadelere çok üzüldüm. Cevap verip saçma sapan bir tartışma yaratma niyetinde değilim ama şunu hatırlatmakta fayda var: Edirne'den Kars'a at başı gibi uzanan bu çoğrafyanın adıdır, Türkiye.

Osmanlı Türkleri diye bir kavram olduğunu da düşünmüyorum. Hatta bazılarına göre, Osmanlıllar Türkleri hor görmüş, aşağılamıştır. Osmanlı İktidarın adıdır, Halkın değil.

Mustafa Kemal sayesinde, Türkler, gerçek anlamda ulus olmuştur. Etnik bağ umrumda değil. Bu nedenle Azerbaycan'da yaşayan bir türk kökenli bir azeriden çok, Türkiye'de yaşayan Farsi kökenli Kürt, bana daha yakın geliyor.
Old 31-10-2007, 18:04   #58
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan korayad
Bu ifadelere çok üzüldüm. Cevap verip saçma sapan bir tartışma yaratma niyetinde değilim ama şunu hatırlatmakta fayda var: Edirne'den Kars'a at başı gibi uzanan bu çoğrafyanın adıdır, Türkiye.

Osmanlı Türkleri diye bir kavram olduğunu da düşünmüyorum. Hatta bazılarına göre, Osmanlıllar Türkleri hor görmüş, aşağılamıştır. Osmanlı İktidarın adıdır, Halkın değil.

Mustafa Kemal sayesinde, Türkler, gerçek anlamda ulus olmuştur. Etnik bağ umrumda değil. Bu nedenle Azerbaycan'da yaşayan bir türk kökenli bir azeriden çok, Türkiye'de yaşayan Farsi kökenli Kürt, bana daha yakın geliyor.

Buyrun Sayın Marat Ahmedi, ayıklayın pirincin taşını!
Sayın korayad sizi üzen satırlar pek çoğumuzu da üzdü.
Son virgülünüzden sonrasına minnacık bir ek yapmak isterdim ama vazgeçtim eklemekten. Hassasiyetinizi alkışlıyorum. Selam ve saygılarımla.
Old 31-10-2007, 18:15   #59
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.H.Sancar Karaca
Buyrun Sayın Marat Ahmedi, ayıklayın pirincin taşını!
Sayın korayad sizi üzen satırlar pek çoğumuzu da üzdü.
Son virgülünüzden sonrasına minnacık bir ek yapmak isterdim ama vazgeçtim eklemekten. Hassasiyetinizi alkışlıyorum. Selam ve saygılarımla.

Bir iki nuans dışında aynen, ben de.
Old 31-10-2007, 19:35   #60
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Korayad'a ben de katılıyorum, bu coğrafyanın adı Türkiye'dir ve bu, Osmanlıdan önce de böyleydi Osmanlıdan sonra da. Bu coğrafyada yaşayan ulusun adı da Türk ulusudur. Türk kimliğini aşağılık olarak hissettiren Osmanlı sona erdikten sonra Türk ulusu yeniden var olabilmiştir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hukuk Terimleri ve Türkçe Karşılıkları Av.Cengiz Aladağ Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 58 02-09-2011 11:51
Hukuk ve Türkçe İle İlgili Etkinlikler Doç. Dr. Özge Yücel Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 19 20-09-2010 21:07
Hukuk ve Türkçe İle İlgili Yasal Düzenlemeler Doç. Dr. Özge Yücel Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 7 30-04-2010 23:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10061097 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.