Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İtİrazin Kaldirilmasi Davasinda Banka Dekontu Delİl Sayilabİlİr Mİ

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-01-2013, 10:52   #1
av.metebey

 
Varsayılan İtİrazin Kaldirilmasi Davasinda Banka Dekontu Delİl Sayilabİlİr Mİ

Merhaba,
Bir firmaya olan borcumuzu bankaya talimat vermek suretiyle ödemek istedik.Talimat veren arkadaşımızın hatası üzerine banka aynı miktarda ödemeyi gün içinde iki defa yapmış.şimdi bir takip başlatarak bunun tahsilini istedik.borçlu itiraz etmiş.itirazın kaldırılması için dilekçe hazırlıyorum ve elimdeki en önemli delil banka dekontları.bunlar benim işime yarar mı yoksa başka belgeler de sunmam gerekir mi?
Old 09-01-2013, 10:59   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2011/3783
Karar: 2011/20295
Karar Tarihi: 20.10.2011


İTİRAZIN KALDIRILMASI İSTEMİ - İDARE MAHKEMESİ İLAMI VE BANKA DEKONTLARINA DAYANILARAK BAŞLATILAN TAKİP - ALACAĞIN TAHSİLİNİN GEREKİP GEREKMEDİĞİNİN YARGILAMAYA MUHTAÇ OLUP OLDUĞU - İTİRAZIN KALDIRILMASI İSTEMİNİN REDDİ GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda, takibin dayanağı olarak gösterilen idare mahkemesi ilamı ve banka dekontları İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili maddesinde belirtilen belgelerden değildir. Bu durumda, alacağın tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamaya muhtaç olup, mahkemece itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 68)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği düşünüldü:

Karar: Alacaklı tarafından idare mahkemesi ilamı ve banka dekontlarına dayanılarak başlatılan genel haciz yoluyla takibe karşı, borçlunun süresinde itiraz etmesi üzerine, alacaklının, haksız itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, alacağın İİK’nun 68 inci maddesinde sayılan belgeden kaynaklandığı gerekçesiyle itirazın kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

İİK’nun 68/1 inci maddesi gereğince, talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir.

Somut olayda, takibin dayanağı olarak gösterilen idare mahkemesi ilamı ve banka dekontları İİK’nun 68 inci maddesinde belirtilen belgelerden değildir. Bu durumda, alacağın tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamaya muhtaç olup, mahkemece itirazın kaldırılması isteminin açıklanan sebeplerle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulü isabetsizdir.

Sonuç: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK. 366 ve HUMK’nun 428 inci maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 20.10.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 09-01-2013, 11:00   #4
av.metebey

 
Varsayılan

dekontlarda herhangi bir açıklama yapılmamış.sadece gönderen kurum ve alacaklı kurumun isimleri var dekontta.hangi alacağa mahsuben olduğu vb. yazmıyor
Old 09-01-2013, 11:00   #5
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/11376
Karar: 2007/13735
Karar Tarihi: 03.07.2007


İTİRAZIN KALDIRILMASI DAVASI - ALACAKLININ KEFİL OLARAK ÖDEMEK ZORUNDA OLDUĞU ÖDEMELER İÇİN YAPILAN TAKİP - BANKA DEKONTLARI - YARGILAMA YAPILMASI İHTİYACI - İSTEMİN REDDİ GEREĞİ

ÖZET: Takip dayanağı banka dekontları, alacaklının, borçlu şirketin kredisi sözleşmesinin kefili olarak muhtelif tarihlerdeki ödemelerine ilişkindir. Takibin alacaklının kefil olarak ödemek zorunda olduğu bu ödemeleri borçlu şirketten geri alma amacı ile yapıldığı ve banka dekontlarının borç ikrarını havi belge olmadığı görülmektedir.


(2004 S. K. m. 68)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Takip dayanağı banka dekontları, alacaklının, borçlu şirketin kredisi sözleşmesinin kefili olarak muhtelif tarihlerdeki ödemelerine ilişkindir. Takibin alacaklının kefil olarak ödemek zorunda olduğu bu ödemeleri borçlu şirketten geri alma amacı ile yapıldığı ve banka dekontlarının İİK. nun 68/1 maddesinde yazılı borç ikrarını havi belge olmadığı görülmektedir.

Borçta, borçlu şirket tarafından kabul edilmediğine göre, alacağın tahsilinin gerekip gerekmediği kefilin ne miktar için asile rücu edebileceği yargılama yapılmasını zorunlu hale getirmektedir. Alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddi yerine mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 03.07.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 09-01-2013, 11:01   #6
Covuc

 
Varsayılan Daha güncel bir karar var mı bakmak lazım.

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/16052

K. 2004/20543

T. 30.9.2004

• SÜRESİZ ŞİKAYET ( Takip Talebindeki Alacak Miktarı ve Faize İlişkin Kısmın Hatalı Olduğu İddiası - Havale Dekontunun İİK 68. Maddedeki Belge Niteliğinin Bulunmaması ve İtirazın Kaldırılmasına Esas Alınamayacağı )

• TAKİP TALEBİNİN YASAYA UYGUN DÜZENLENMEDİĞİ İDDİASI ( Süresiz Şikayete Konu Edilebileceği )

• HAVALE DEKONTUNUN İİK 68. MADDEDEKİ BELGE NİTELİĞİNİN BULUNMAMASI ( İtirazın Kaldırılması Talebinin İncelenmesine Esas Alınamayacağı )

• İTİRAZIN KALDIRILMASI TALEBİ ( Takip Talebinin Yasaya Uygun Düzenlenmediği İddiasının Süresiz Şikayete Konu Edilebileceği - Havale Dekontunun İİK 68. Maddesi Gereği İmzası İkrar Edilmiş Belge Niteliğinde Olmaması )

2004/m.58/3,68

ÖZET : İİK.nun 58/3. maddesine aykırı olarak bir takibin yapıldığı iddiası süresiz şikayete tabi olup, itirazın kaldırılması aşamasında veya İcra Mahkemesine yapılan itirazla ilgili yargılama aşamasında Mahkemece re'sen dikkate alınacak bir husus olduğu için, somut olayda da borçlu tarafından anılan maddeye aykırı takip yapıldığından bahisle İcra Mahkemesine yaptığı şikayet dosyası ile alacaklının genel haciz yolu ile yapılan takipte borçlu itirazının kaldırılmasına ilişkin mahkeme dosyalarının birleştirilmesinde olaya özgü olarak yasaya uymayan bir yol yoktur. İncelenen takip talepnamesi ve ödeme emrinde alacaklının İİK.nun 58/3. maddesine uygun işlem yaptığı görülmüştür. Ancak, takip dayanağı olarak gösterilen havale dekontu İİK.nun 68. maddesinde belirtilen borç ikrarını havi bir belge olmadığından, alacağın tahsilinin gerekip gerekmeyeceği yargılamayı icap ettirdiğinden İcra Mahkemesince bu gerekçe ile itirazın kaldırılması isteminin reddine karar vermek gerekirken görevsizlik kararı vererek, dosyanın nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermesi isabetsizdir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İİK.nun 58/3. maddesine aykırı olarak bir takibin yapıldığı iddiası süresiz şikayete tabi olup, itirazın kaldırılması aşamasında veya İcra Mahkemesine yapılan itirazla ilgili yargılama aşamasında Mahkemece re'sen dikkate alınacak bir husus olduğu için, somut olayda da borçlu tarafından anılan maddeye aykırı takip yapıldığından bahisle İcra Mahkemesine yaptığı şikayet dosyası ile alacaklının genel haciz yolu ile yapılan takipte borçlu itirazının kaldırılmasına ilişkin mahkeme dosyalarının birleştirilmesinde olaya özgü olarak yasaya uymayan bir yol yoktur. İncelenen takip talepnamesi ve ödeme emrinde alacaklının İİK.nun 58/3. maddesine uygun işlem yaptığı görülmüştür. Ancak, takip dayanağı olarak gösterilen havale dekontu İİK.nun 68. maddesinde belirtilen borç ikrarını havi bir belge olmadığından, alacağın tahsilinin gerekip gerekmeyeceği yargılamayı icap ettirdiğinden İcra Mahkemesince bu gerekçe ile itirazın kaldırılması isteminin reddine karar vermek gerekirken görevsizlik kararı vererek, dosyanın nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermesi isabetsizdir.
SONUÇ : Taraf vekillerinin açıklanan yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK.nun 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 30.09.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 09-01-2013, 11:01   #7
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/16052
Karar: 2004/20543
Karar Tarihi: 30.09.2004


HAVALE DEKONTUNA DAYALI İCRA TAKİBİ - İTİRAZIN KALDIRILMASI TALEBİ - BORÇ İKRARINI İÇEREN BELGE NİTELİĞİ - SÜRESİZ ŞİKAYET

ÖZET : İncelenen takip talepnamesi ve ödeme emrinde alacaklının İİK.nun 58/3. maddesine uygun işlem yaptığı görülmüştür. Ancak, takip dayanağı olarak gösterilen havale dekontu İİK.nun 68. maddesinde belirtilen borç ikrarını havi bir belge olmadığından, alacağın tahsilinin gerekip gerekmeyeceği yargılamayı icap ettirdiğinden İcra Mahkemesince bu gerekçe ile itirazın kaldırılması isteminin reddine karar vermek gerekirken görevsizlik kararı vererek, dosyanın nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermesi isabetsizdir.

(2004 S. K. m. 58/3, 68)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: İİK.nun 58/3. maddesine aykırı olarak bir takibin yapıldığı iddiası süresiz şikayete tabi olup, itirazın kaldırılması aşamasında veya İcra Mahkemesine yapılan itirazla ilgili yargılama aşamasında Mahkemece re'sen dikkate alınacak bir husus olduğu için, somut olayda da borçlu tarafından anılan maddeye aykırı takip yapıldığından bahisle İcra Mahkemesine yaptığı şikayet dosyası ile alacaklının genel haciz yolu ile yapılan takipte borçlu itirazının kaldırılmasına ilişkin mahkeme dosyalarının birleştirilmesinde olaya özgü olarak yasaya uymayan bir yol yoktur. İncelenen takip talepnamesi ve ödeme emrinde alacaklının İİK.nun 58/3. maddesine uygun işlem yaptığı görülmüştür. Ancak, takip dayanağı olarak gösterilen havale dekontu İİK.nun 68. maddesinde belirtilen borç ikrarını havi bir belge olmadığından, alacağın tahsilinin gerekip gerekmeyeceği yargılamayı icap ettirdiğinden İcra Mahkemesince bu gerekçe ile itirazın kaldırılması isteminin reddine karar vermek gerekirken görevsizlik kararı vererek, dosyanın nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermesi isabetsizdir.

Sonuç: Taraf vekillerinin açıklanan yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK.nun 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 30.09.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)




Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 09-01-2013, 11:05   #8
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Genel mahkemelerde itirazın iptali davası açıp, başkaca delil ve tanıklarınızı da göstermelisiniz. Dava istirdat davası niteliğinde olacaktır. Yargıtay uygulamasında havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacı ile yapıldığı kabul edilmektedir. Siz burada ikinci havale tutarı için karşı yana borçlu olmadığınızı, borç olmayan bir parayı sehven ödediğinizi ispat etmek zorundasınız.
Old 09-01-2013, 11:07   #9
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2011/6896
Karar: 2011/10863
Karar Tarihi: 23.06.2011

ÖZET: Borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Bu madde de belirtilen yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunanda bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Başka bir deyişle davacı idarenin hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir. Herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemelerin idare tarafından sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği açıklanmıştır. Herhangi bir şart tasarrufuna dayanmayan salt hatalı ödemenin Borçlar hukukunun haksız iktisap kuralları çerçevesinde istenip istenemeyeceği tartışılmadan davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

(818 S. K. m. 62) (YHGK. 05.12.1984 T. 1982/13-387 E. 1984/997 K.)

Dava: Dava dilekçesinde 3.206 TL alacağın faizi ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Karar: Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davalı vekili dava dilekçesinde, davalının Yenişehir Göğüs Hastanesinde doktor olarak çalışmakta iken 6 ay süre ile Dicle Üniversitesinde kurs gördüğü ve kendisine bu süre içinde döner sermaye ek ödemesine 3.206 TL fazla ödeme yapıldığı tespit edildiği, davalıdan 19.11.2008 tarihli yazı ile geri ödenmesi istendiği halde, davalının sadece ana parayı ödemeyi kabul ettiği halde ödemediğini bu nedenle davalıya fazla ödenen 3.206 TL'nin tahsilini talep etmiştir.

Davalı cevabında, kendisine ek ödeme için bir talebi olmadığını, kurs sırasında ek ödemenin kesileceğinin de bildirilmediğini, 60 günlük sürenin geçtiğini belirterek reddini dilemiştir.

Mahkemece, 60 günlük dava açma süresi geçtikten sonra dava açıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.

Dosya kapsamında davalıya yapılan ödemenin daha önce bu yolda alınmış bir idari karara dayandığı iddia ve ispat edilmediği anlaşılmaktadır. Davalıya yapılan ödemenin hatadan kaynaklandığı ve hatalı ödemenin 2007 Ocak-Haziran ayları arasında tarihinde yapıldığı ve davanın ise 25.03.2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

BK'nun 62. maddesi gereğince, borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Bu madde de belirtilen yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunanda bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Başka bir deyişle davacı idarenin hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir.

HGK'nun 05.12.1984 tarih, 1982/13-387 E. 1984/997 K. sayılı kararı ile herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemelerin idare tarafından BK.nun sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği açıklanmıştır.

Herhangi bir şart tasarrufuna dayanmayan salt hatalı ödemenin Borçlar hukukunun haksız iktisap kuralları çerçevesinde istenip istenemeyeceği tartışılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesis isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.06.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 09-01-2013, 11:09   #10
av.metebey

 
Varsayılan

o zaman doğrudan ayrı bir alacak davası açmam mı gerekiyor...bu arada itirazdan sonra borçlu müzakerelerimiz sırasında paranın bir kısmını dosyaya yatırdı.fakat itirazı kaldırmadı.buradaki para ne olacak kalacak mı öylece.
Old 09-01-2013, 11:09   #11
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2010/3609
Karar: 2010/17009
Karar Tarihi: 17.12.2010

ÖZET: Olayda, mahkemece işin esasına girilerek davacının istirdada haklı bir miktarın bulunup bulunmadığının araştırılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 72) (818 S. K. m. 62)

Dava: Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalının abonesi olduğunu, 02.07.2007 tarihinde tarımsal sulama suyu ile ilgili elektrik sayacında sorun olduğunu fark ettiğini, sayacın davalı tarafından değiştirildiğini, ancak daha sonradan sayaca haricen müdahale edildiğinden bahisle borç tahakkuk ettirildiğini ve ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, 11.552,69 TL'nin tahsilini istemiştir.

Davalı, sayaca haricen müdahale edildiğini, yapılan borç tahakkuk işleminde usulsüzlük bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, abone olan davacının ödeme yaparken ihtirazı kayıt ileri sürmediği, bu nedenle borcu kabul etmiş olduğu sonucuna varılarak dava red edilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Yukarıda da kısaca özetlendiği gibi, dava, haksız tahsil edildiği ileri sürülen kaçak elektrik bedelinin istirdadına ilişkindir. Abone olan davacı hakkında 02.07.2007 tarihinde kaçak-usulsüz elektrik kullandığından bahisle tutanak tutulduğu ve cezalı olarak borç tahakkuk ettirildiği, davacının da son ödeme tarihi itibari ile tahakkuk ettirilen miktarı ödedikten sonra eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında abonelik sözleşmesi olduğu kabul edilmekte olup, davalı, davacının sözleşmeye aykırı olarak kaçak ve usulsüz elektrik kullandığını ileri sürmekte, davacı ise, usulsüz işleminin bulunmadığını, kendisinden haksız para tahsil edildiğini, bir başka deyişle davalının sebepsiz zenginleştiğini belirtmektedir. Öncelikle olaya sebepsiz zenginleşme ile ilgili yasal düzenleme ve ilkeler çerçevesinde bakılacak olursa; Borçlar Kanunu'nun 62. maddesinde, <borçlu olmadığı şeyi ihtirazlarıyla veren kimse hataen kendisini borçlu zannederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez> şeklinde düzenleme yapılmıştır. Oysa somut olayda davacı, borçlu olmadığı değil, davalı tarafından tahakkuk ettirilen borç miktarını ödediği açık ve belirgindir. Öte yandan, davalı tarafından düzenlenen 02.07.2007 tarihli kaçak-usulsüz elektrik tespit tutanağında davacıya ait elektriğin kesildiği ve mühürlendiği de belirtilmiştir. Akabinde son ödeme tarihi 28.03.2008 olan cezai tahakkukun yapıldığı ve bunun üzerine davacının ödeme yaptığı anlaşıldığına göre, elektriği kesilen ve icra tehdidi altında olan davacının yaptığı ödeme ile böyle bir borcu dolayısıyla kaçak kullanımı benimsediğinden söz etmek mümkün değildir. Böyle olunca mahkemece işin esasına girilerek davacının istirdada haklı bir miktarın bulunup bulunmadığının araştırılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 17.12.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 09-01-2013, 11:09   #12
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/6346
Karar: 2009/8843
Karar Tarihi: 26.05.2009

ÖZET: Borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Bu madde de belirtilen yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunanda bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Başka bir deyişle davacı idarenin hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir.

(818 S. K. m. 62) (YHGK. 05.12.1984 T. 1982/13-387 E. 1984/997 K.)

Dava: Dava dilekçesinde 2.306.25 YTL alacağın faiz ve masraflarla, birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Karar: Temyiz isteminin süresinde içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının 2006-2007 yıllarında mesleki eğitim kursu aldığı dönemde kursiyer olmasına rağmen göreve başlamış gibi maaş ödendiğini, bu nedenle davalıya fazla ödenen 2.306.25 YTL'nin tahsilini talep etmiştir.

Davalı cevabında, mesleki eğitim kursu devam ederken uzmanlık sınavını kazandığını ve davacı idare tarafından 12.01.2007 tarihinde gelir uzmanlığı kadrosuna atandığını, fazla ödeme olmadığını beyan etmiştir.

Mahkemece; 60 günlük dava açma süresi geçtikten sonra dava açıldığından, bahisle davanın reddine karar verilmiş hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.

Dosya kapsamından, davalıya yapılan ödemenin, daha önce bu yolda alınmış bir idari karara dayandığı iddia ve ispat edilmediği anlaşılmaktadır. Davalıya yapılan ödemenin hatadan kaynaklandığı ve hatalı ödemenin 15.05.2007 tarihinde yapıldığı ve davanın ise 21.11.2007 tarihinde açıldığı sabittir.

BK.nun 62. maddesi gereğince borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Bu madde de belirtilen yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunanda bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Başka bir deyişle davacı idarenin hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir.

HGK'nun 05.12.1984 tarih, 1982/13-387 E. - 1984/997 K. sayılı kararı ile herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemelerin idare tarafından BK.nun sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği açıklanmıştır.

Bu durumda mahkemece; uzman bilirkişi aracılığı ile davalıya yapılan fazla ödeme nedeniyle davacının almaya hak kazandığı miktarın araştırılarak, alınacak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

Herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin Borçlar Hukukunun haksız iktisap kuralları çerçevesinde istenip istenemeyeceği tartışılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.05.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 09-01-2013, 11:10   #13
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Eskİ 818 Sayili Bk.62; 6098 Sayili Yenİ Tbk 78
Old 09-01-2013, 11:14   #14
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Alacak davasına gerek yok, itirazın iptali davası da açabilirsiniz. Çünkü itirazın iptali davaları aynı zamanda alacağın varlığını da tesbpit etmektedir. Yalnız davadan önce ödemeleri düşmek sureti ile (kalan miktar yönünden örneğin .....TL için itirazın iptali ile takibin ......TL asıl alacak,...TL işlemiş faiz üzerinden devamına) itirazın iptalini talep edin.
Old 27-12-2014, 00:14   #15
yigiturk

 
Varsayılan

"Somut olayda" kelimesinden aklıma şu soru geldi. İlamsız takibi bankanın kestiği haksız dosya masrafı ya da komisyon nedeniyle yapmış olsak, elimizde de bankanın kesintiye ilişkin imzalı dekontu varsa, itirazın kaldırılması yoluna gidilebilir mi ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İtİrazin Kaldirilmasi Davasinda Vekalet Ücretİ emran Meslektaşların Soruları 6 31-03-2016 13:01
banka dekontu yazılı delil başlangıcı olabilir mi? av.bengü bulut Meslektaşların Soruları 17 29-03-2011 22:41
İtİrazin Kaldirilmasi R.K.A. Meslektaşların Soruları 5 02-12-2010 16:30
Tahlİye TaahhÜdÜne Yapilan İtİrazin Kaldirilmasi Defensour Meslektaşların Soruları 11 13-09-2010 22:19
İtİrazin Kaldirilmasi İ.İ.k Md. 68 Sayilacak Belgeler KARİNE Meslektaşların Soruları 7 20-03-2008 12:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06697893 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.