Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Cevaba cevap süresi(Boşanma ve itirazın iptali davaları) - Adli Tatil

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 22-07-2012, 23:21   #1
oguzhand0

 
Varsayılan Cevaba cevap süresi(Boşanma ve itirazın iptali davaları) - Adli Tatil

İyi geceler değerli meslektaşlarım

Kanun her ne kadar açık olsa da birçok kez okumama rağmen kafamda net bir cevap oluşturmadım.

Doğrudan soruma geçeyim.

Söz konusu 2 olay; biri itirazın iptali davası diğeri ise boşanma davası. Her ikisinde de davacıyız. Ayrıca boşanma davasında velayeti de talep ediyoruz.

Her iki işin de cevaba cevap dilekçelerini verme süresi normal şartlar altında salı günü mesai bitimi ile doluyor.

Bu iki iş için de dilekçelerimi salı günü sonuna kadar vermeli miyim yoksa adli tatilin bitimine kadar bekleme hakkına sahip miyim?

Cevap ve fikirleriniz için şimdiden teşekkürler.

Saygılarımla
Old 23-07-2012, 08:54   #2
feyzaday

 
Varsayılan

Bu konuda İstanbul Barosu sayfasında geçen hafta duyuru yapılmış, anayasa mahkemesi kararından söz edilmiiş ve avukatlar uyarılmıştır. Tedbirli olup, adli tatil süresi yokmuş gibi işlemleri yapmak en doğrusu. Kolay gelsin
Old 23-07-2012, 10:51   #3
Av.Deniz Dilek

 
Varsayılan

iki davanız da 6100 sayılı kanunun 103. maddesinde sayılan işlerden olmadığı için burada aynı kanunun 104. maddesinden yararlanamayacağınızı düşünüyorum.
Old 23-07-2012, 12:20   #4
oguzhand0

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan d_dylecc
iki davanız da 6100 sayılı kanunun 103. maddesinde sayılan işlerden olmadığı için burada aynı kanunun 104. maddesinden yararlanamayacağınızı düşünüyorum.
Daha da bir karıştı kafam..
104. maddeyinin devreye girmesi için, davanın 103' te sayılanlardan OLMAMASI gerekiyor diye biliyorudum.
Old 23-07-2012, 12:28   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Oğuzhan Dayar
Daha da bir karıştı kafam..
104. maddeyinin devreye girmesi için, davanın 103' te sayılanlardan OLMAMASI gerekiyor diye biliyorudum.

Doğru biliyorsunuz.
Old 24-07-2012, 14:50   #6
Av.Deniz Dilek

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Oğuzhan Dayar
Daha da bir karıştı kafam..
104. maddeyinin devreye girmesi için, davanın 103' te sayılanlardan OLMAMASI gerekiyor diye biliyorudum.

ben tersten yazmışım.. dikkatsizce davrandığım için özür dilerim. Sizin dediğiniz gibi olacak...
Old 05-08-2013, 17:36   #7
Bronz Atlı

 
Varsayılan

Yeni bir konu açmayayım dedim. Benimde sulh hukukta tahliye istemiyle açılan bir davam var. Davaya cevap dilekçesini adli tatil sonrası verebilir miyim?
İnanın bir iki gündür bu hususta sorduğum her kişiden farklı yorumlar çıkıyor. Hatta şunu söyleyeyim yukarıdaki soruyu sorduğum sulh hukuk hakimi önce yüzüme baktı, sonra dedi ki vallaha bilmiyorum. Yazı işleri müdürlerine soruyorum. Süreler durur diyen de var. Temyiz bile durmuyor sen getir dilekçeni diyen de. Avukat arkadaşlara soruyorum kimseden net bir cevap alamadım. Gerçekten adli tatil hususu pek bilinmiyor.
Şahsi fikrim HMK'da ilgili maddelerini gerekçeleriyle birlikte okuduğumda, benim olayımda adli tatilin süreyi durdurduğunu düşünüyorum. Sizlerin fikirleri nedir sayın meslektaşlarım?
Old 05-08-2013, 20:39   #8
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Fatih Avşar
Yeni bir konu açmayayım dedim. Benimde sulh hukukta tahliye istemiyle açılan bir davam var. Davaya cevap dilekçesini adli tatil sonrası verebilir miyim?
İnanın bir iki gündür bu hususta sorduğum her kişiden farklı yorumlar çıkıyor. Hatta şunu söyleyeyim yukarıdaki soruyu sorduğum sulh hukuk hakimi önce yüzüme baktı, sonra dedi ki vallaha bilmiyorum. Yazı işleri müdürlerine soruyorum. Süreler durur diyen de var. Temyiz bile durmuyor sen getir dilekçeni diyen de. Avukat arkadaşlara soruyorum kimseden net bir cevap alamadım. Gerçekten adli tatil hususu pek bilinmiyor.
Şahsi fikrim HMK'da ilgili maddelerini gerekçeleriyle birlikte okuduğumda, benim olayımda adli tatilin süreyi durdurduğunu düşünüyorum. Sizlerin fikirleri nedir sayın meslektaşlarım?

Basit yargılamaya tabi işlerde adli tatil süreleri kesmez.
Old 05-08-2013, 22:46   #9
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Basit yargılamaya tabi işlerde adli tatil süreleri kesmez.

Basit Yargılamaya tabi işlerin adli tatilde görüleceğine ilişkin HUMK da yer alan hüküm, HMK da yer almadı.


Sitede daha önce paylaşılan 19 hd'nin bu kararının da anlayamadım:

T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2012/15666
KARAR NO : 2013/2812

Y A R G I T A Y İ L A M I

Davacı mirasçıları Mustafa Hakan Arslan vs. İle davalı aralarındaki itirazın iptali davası hakkında Sulh Mahkemesinden verilen 16.04.2012 gün ve 69-437 sayılı hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu.

- K A R A R -

Mahkeme hükmü davalı vekiline 17.08.2012 tarihinde tabliğ edilmiş, temyiz dilekçesi, HUMK'un 437. Maddesinde öngörülen 8 günlük yasal süre geçirildikten sonra 28.08.2012 tarihinde temyiz defterine kaydedilmiştir. Süresinde sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yagrıtay tarafından da karar verilebileceğinden süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, peşin harcın istek halinde iadesine 14.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 05-08-2013, 23:08   #10
halit pamuk

 
Varsayılan

Aşağıda Hukuk Genel Kurulu Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen davaların adli tatilde görülemeyeceğini sürenin uzayacağını kabul etmiştir:

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2012/11-1096

K. 2013/382

T. 20.3.2013

DAVA : Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 5.Sulh Hukuk Mahkeme’since davanın kabulüne dair verilen 18.02.2010 gün ve 2008/1402 E.-2010/113 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 22.12.2011 gün ve 2010/7428 E.-2011/17547 K. sayılı ilamı ile;

( ... Davacı vekili, müvekkiline sağlık sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan Sibel’in davalıya ait araçta yolcu iken meydana gelen kaza sonucu yaralandığını, tedavi giderlerinin müvekkili tarafından karşılandığını ileri sürerek, 2.931,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, aracın sevki sırasında sürücünün aniden ölümünün mücbir sebep olmadığı, bu nedenle davacıya sigortalı Sibel’in yaralanması nedeniyle oluşan tedavi giderlerinden davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, sağlık sigorta sözleşmesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir.

2918 sayılı KTK'nun 86/1.madde hükmüne göre işleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.

Somut olayda, davacıya sağlık sigorta sözleşmesi ile sigortalı kişinin davalı şirkete ait araçta taşınması sırasında sürücünün aniden ölümü nedeniyle meydana gelen kaza sonucu yaralandığı ve tedavi giderlerinin davacı tarafından karşılandığı hususları uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, meydana gelen kaza sonucu yaralanmadan dolayı davalı araç malikinin sorumlu olup olmadığı, daha doğru bir ifade ile sürücünün aracı sevki sırasında ani ölümünün işleteni sorumluluktan kurtaran bir neden olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Bir olayın mücbir sebep olarak nitelendirilebilmesi için o olayın önceden sezilemez, karşı konulamaz olması ve harici bir etkenden ileri gelmiş olması gerekir. Bu unsurları içermeyen bir olay umulmayan bir hal niteliğini taşısa dahi mücbir sebep olarak kabul edilemez. Somut olayda, sürücünün ani ölümü açıklanan unsurları içermekte olması nedeniyle mücbir sebep olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, mahkemece, davalı işletene, kazanın aracın teknik bir arızasından kaynaklandığı gibi başka bir nedenle kusur izafe edilemediğine göre sürücünün ani ölümü sonucu aracın kaza yapması neticesinde oluşan zarardan davalı sorumlu olmayıp, davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, sağlık sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece; aracın sevki sırasında sürücünün aniden ölümünün mücbir sebep olmadığı, bu nedenle davacının sağlık sigortalısı Sibel’in yaralanması nedeniyle oluşan tedavi giderlerinden davalı araç işleteninin sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nda uyuşmazlığın esasının görüşülmesinden önce; yerel mahkeme direnme kararının davalı vekiline 09.08.2012 günü tebliğ edildiği ve temyiz dilekçesinin ( 8 ) günlük sürenin dolduğu 17.08.2012 Cuma günü mesai bitimine kadar verilmediği dosya kapsamı ile sabit olup, bu halde; 1086 sayılı HUMK’nın 176/10.maddesi uyarınca Sulh Mahkemelerindeki davaların adli tatilde de görüleceğinin belirtilmesine rağmen somut olaydaki tebliğ tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş bulunan 6100 sayılı HMK’nın 103.maddesinde Sulh Mahkemelerindeki davaların adli tatilde görülecek davalar arasında sayılmamış olması nedeniyle davalının temyiz dilekçesinin süresinde kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı hususu ön sorun olarak ele alınıp tartışılmıştır.

Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesinin ( 1 ).fıkra hükmü; “Bölge Adliye Mahkemeleri'nin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2'nci Maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” şeklindedir.

1086 Sayılı HUMK’nın 437.maddesinin yeniden düzenlenmesi ( 5236 sayılı kanunun 16.md. ) önceki hali; “... Sulh mahkemesi kararlarına karşı temyiz süresi sekiz gündür. Bu süre ilamın usulen taraflardan herbirine tebliği ile işlemeye başlar...” şeklindedir.

Görüldüğü üzere, eldeki dosyada kararı veren Sulh Hukuk Mahkemesi, somut olayda kararın tebliğ tarihi itibariyle ( 8 ) günlük temyiz süresine tabidir. Bu hususun ortaya konmasından sonra önsorunun çözümü için tespiti gereken husus, bu sürenin son gününün adli tatil süresi içinde dolması halinde temyiz süresinin hangi tarihte sona ereceğinin belirlenmesi konusudur.

Tebliğ tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş bulunan ve adli tatilin sürelere etkisini düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 104.maddesi; “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır” hükmünü içermektedir.

Somut olayda da; davalı vekiline tebligat Ağustos ayında ( adli tatil içinde ) yapılmış olduğundan temyiz süresi adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılacaktır, zira; 1086 sayılı HUMK’nın 176.maddesinin 10.fıkrası uyarınca Sulh Mahkemelerindeki davaların adli tatilde de görüleceğinin belirtilmesi nedeniyle önceki yasa döneminde adli tatil içerisinde dolan temyiz süreleri artık yeni yürürlüğe girmiş bulunan 6100 sayılı HMK’nın 103.maddesinde sulh mahkemelerindeki davaların adli tatilde görülecek davalar arasında sayılmamış olması nedeniyle aynı yasanın 104.maddesi uyarınca adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzayacağından davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süresinde olduğu oyçokluğu ile kabul edilerek uyuşmazlığın esasının görüşülmesine geçilmiştir.

Bozma ve direnme kararının nitelikleri itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; karayolunda seyir halindeki araç sürücünün ani ölümünün KTK’nun 86.maddesi anlamında “mücbir sebep” olarak kabulünün mümkün olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre, aracın kaza yapması neticesinde davacı sigorta şirketinin sigortalısı yolcu için yapmak zorunda kaldığı tedavi giderlerinden davalı işletenin sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ( KTK )’nun 85.maddesinde işletenin hukuki sorumluluğu düzenlenmiştir. Buna göre; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olur. İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.

İşletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğun azaltılması hallerini düzenleyen aynı Kanunun 86.maddesinin birinci fıkrası; “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur” hükmünü içermektedir.

Bu aşamada, yasa metninde geçen “mücbir sebep” kavramı üzerinde durulmadır:

Öğretide mücbir sebep; araç işleteninin işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış kuralının mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde ihlaline yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. Mücbir sebep olarak kabul edilen olayın mutlaka işletenin işletmesi ( aracı ) dışında oluşan bir olay olması gerekir. Mücbir sebep sayılan olayın, araç dışında bir olay olması özelliğine “mücbir sebebin hariciliği” unsuru denilmekte olup, aracın direksiyonunun kopması, fren patlaması, sürücünün bayılması, uyuması gibi olaylar mücbir sebep değildir. ( Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop, Borçlar Hukuku, 4.Bası, s.539 ).

Sürücünün ani ölümü, kendini kaybetmesi, uyuklaması gibi olaylar da aracın işletilmesine yabancı olan olaylardan değildir ( Haluk Tandoğan, Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk Hukuku, 1981, s.247; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, a.g.e., s.540 )

Bu itibarla, araç sürücüsünün seyir halinde iken ölümü sonrası meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluşan zararlardan işleten sorumlu olup, kazanın mücbir sebepten kaynaklandığı savunmasında bulunamayacaktır.

Bu durumda, davacı sigorta şirketinin trafik kazasında yaralanan sigortalısı için sağlık sigorta poliçesi kapsamında ödemek zorunda kaldığı tedavi giderlerini tazmin etmesi için işletene rücu etme hakkı bulunduğundan, benzer gerekçe içeren direnme kararı usul ve yasaya uygundur.

Ne var ki, bozma nedenine göre tazminat miktarına ilişkin temyiz itirazları Özel Daire’ce incelenmediğinden, bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daire’ye gönderilmelidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan davalının işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK'un 440/III-2.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.03.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 06-08-2013, 12:11   #11
handegun

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlarım,
Adli tatil içerisinde tebliğ edilen Temyiz dilekçesine Cevap süresi için de süre uzar mı? (DAvamız bir boşanma davası)
Old 13-08-2013, 08:12   #12
Bronz Atlı

 
Varsayılan

Sayın Koray karar için çok teşekkür ederim. Bu durumda cevap için adli tatilin bitmesini gönül rahatlığıyla bekleyebilirim
Sayın Ergin Yargıtay'ın bu kararından sonra görüşünüz değişti mi? Yoksa siz başka bir gerekçeye mi dayanıyorsunuz?
Old 13-08-2013, 23:28   #13
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Fatih Avşar
Sayın Ergin Yargıtay'ın bu kararından sonra görüşünüz değişti mi? Yoksa siz başka bir gerekçeye mi dayanıyorsunuz?

1- Tatildeyim

2- Bazı üyelerle polemiğe girmemeyi tercih ediyorum.

Tatilden sonra ve başka platformda mutlaka görüşümü yazarım.
Old 14-08-2013, 13:20   #14
Bronz Atlı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
1- Tatildeyim

2- Bazı üyelerle polemiğe girmemeyi tercih ediyorum.

Tatilden sonra ve başka platformda mutlaka görüşümü yazarım.
Üstad amacımız polemik yaratmak değil yanlış anlaşılmasın Sadece görüşünüzü merak ediyorum tüm samimiyetimle.
Old 14-08-2013, 13:22   #15
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Fatih Avşar
Üstad amacımız polemik yaratmak değil yanlış anlaşılmasın Sadece görüşünüzü merak ediyorum tüm samimiyetimle.

Ben de
Old 15-08-2013, 00:43   #16
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Fatih Avşar
Üstad amacımız polemik yaratmak değil yanlış anlaşılmasın Sadece görüşünüzü merak ediyorum tüm samimiyetimle.

Sözüm size değildi. Ayrıca, sayın üyemiz aslanlar gibi Yargıtay kararı sunmuş; benim görüşümün ne önemi kaldı ki?
Old 15-08-2013, 11:37   #17
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sözüm size değildi. Ayrıca, sayın üyemiz aslanlar gibi Yargıtay kararı sunmuş; benim görüşümün ne önemi kaldı ki?

Fatih Bey'in yerine cevap vereyim:

Peki...
Old 15-08-2013, 11:45   #18
Bronz Atlı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
Fatih Bey'in yerine cevap vereyim:

Peki...
Kusuruma bakmayın ama adıma verdiğiniz cevaba muvafakat etmiyorum üstad Zira doktrinde her görüşün değeri bence aynıdır. Yargıtay bir görüşü benimsemiş olabilir.Ancak ben halen ısrarla Sayın Ergin'in görüşünü beklemekteyim
Old 15-08-2013, 12:21   #19
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Fatih Avşar
Kusuruma bakmayın ama adıma verdiğiniz cevaba muvafakat etmiyorum üstad Zira doktrinde her görüşün değeri bence aynıdır. Yargıtay bir görüşü benimsemiş olabilir.Ancak ben halen ısrarla Sayın Ergin'in görüşünü beklemekteyim

Peki...
Old 15-08-2013, 13:03   #20
uSaRe01

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sözüm size değildi. Ayrıca, sayın üyemiz aslanlar gibi Yargıtay kararı sunmuş; benim görüşümün ne önemi kaldı ki?

Yargıtay Haklı abi )
Old 15-08-2013, 16:59   #21
Av.Nihalcan

 
Varsayılan


Peki 103. maddede Her çeşit nafaka davaları ile soybağı, velayet ve vesayete ilişkin dava ya da işler adli tatilde görülür denirken, boşanma davası ile birlikte açılmış olanlar için durum ne olacaktır? Nafaka ve velayet talepli bir boşanma davasına cevap süresi adli tatil süresi sonuna kalıcaktır diye düşünüyorum ben ama. Yanlış mıyım?

Old 17-08-2013, 14:05   #22
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan uSaRe01
Yargıtay Haklı abi )
Sen de haklısın.
Old 17-08-2013, 14:05   #23
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Fatih Avşar
Kusuruma bakmayın ama adıma verdiğiniz cevaba muvafakat etmiyorum üstad Zira doktrinde her görüşün değeri bence aynıdır. Yargıtay bir görüşü benimsemiş olabilir.Ancak ben halen ısrarla Sayın Ergin'in görüşünü beklemekteyim
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Menfi tespit davası süresi hakkında adli tatil hükümleri uygulanır mı? ilhan13 Meslektaşların Soruları 9 19-10-2011 20:12
Adli Yardımdan Alınan Davaları Açma Süresi tiryakim Meslektaşların Soruları 11 02-08-2011 16:29
Tüketici Mahkemelerinde temyiz süresi ve adli tatil Av. Gnc Meslektaşların Soruları 2 29-01-2010 15:10
Cevaba Cevap Süresi avfatih Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 6 02-06-2009 09:04
itirazın iptali davaları Av.TYILMAZ Meslektaşların Soruları 2 30-05-2009 17:45


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08993101 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.