Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

TTK madde 5/A kapsamında menfi tespit davalarında arabuluculuk

Yanıt
Old 02-01-2019, 16:27   #1
Av. Canan (:

 
Varsayılan TTK madde 5/A kapsamında menfi tespit davalarında arabuluculuk

İyi günler sayın meslektaşlarım,

Bilindiği üzere 01.01.2019 tarihi itibariyle ticari uyuşmazlıklarda da arabuluculuk uygulaması zorunlu hale getirildi. Ancak uygulamanın henüz bir zemine oturmamış olması nedeniyle yeterli bilgi birikimine ne yazık ki mevcut değiliz. Nitekim sözleşmeye aykırılık nedeniyle ifası beklenen hizmet muhatap firmaca yerine getirilmediğinden 200.000, 00 TL'lik çekin ödenmemesi için menfi tespit davası açmayı düşünmekteydik ancak TTK'nın ilgili maddesinin lafzından menfi tespite dair taleplerin zorunlu arabuluculuk kapsamına dahil edilip/ edilmediği konusunda tereddütlerimiz var. Konu hakkındaki görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Herkese iyi çalışmalar.
Old 02-01-2019, 18:28   #2
Admin

 
Varsayılan

Menfi tespit davalarının dava şartı arabuluculuk kapsamı içine girdiği değerlendiriliyor. Konuyla ilgili bugünkü seminerdeki konuşmacıyı dinleyebilirsiniz:
https://www.facebook.com/istanbulara...9824551674432/

Ayrıca şekilde arabuluculuk daire başkanının kişisel yorumu da bu şekilde:
Alıntı:
Bir tartismada menfi tespit davalari uzerinden gidiyor
Arkadaslar menfi tespit davalarinin konusu alacak oldugu icin biz dava sartina uygun oldugunu düşünüyoruz

Elbette bunlar daha dün yürürlüğe girmiş tek maddelik bir kanunun kişisel yorumları ve bu konuda nihai kararı Yüksek Mahkemeler verecek.

Öte yandan arabuluculuğa başvurmanın size muhtemelen hiçbir olumsuz getirisi yokken, başvurmamanın olabilir. Arabuluculuğa başvurursanız en kötü senaryoda anlaşamazsınız ve 2 ay zaman kaybederseniz (dava süreleri duruyor tabii) ve arabuluculuk sonunda dava açarsınız. Tabii bir ihtimal anlaşırsanız zaten dava konusu ihtilafı da çözmüş olursunuz.

Ancak arabuluculuğa başvurmadan dava açarsanız her zaman davanın bir noktada dava şartı yerine gelmediği için bozulma riskini alacaksınız. Alt mahkeme buna gerek görmeden davayı görse dahi, sonrasında üst mahkeme başvurmak gerekirdi diye davayı bozabilir. Bilmiyorum bu riske girmeye değer mi?
Old 03-01-2019, 11:52   #3
Av. Canan (:

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Menfi tespit davalarının dava şartı arabuluculuk kapsamı içine girdiği değerlendiriliyor. Konuyla ilgili bugünkü seminerdeki konuşmacıyı dinleyebilirsiniz:
https://www.facebook.com/istanbulara...9824551674432/

Ayrıca şekilde arabuluculuk daire başkanının kişisel yorumu da bu şekilde:

Elbette bunlar daha dün yürürlüğe girmiş tek maddelik bir kanunun kişisel yorumları ve bu konuda nihai kararı Yüksek Mahkemeler verecek.

Öte yandan arabuluculuğa başvurmanın size muhtemelen hiçbir olumsuz getirisi yokken, başvurmamanın olabilir. Arabuluculuğa başvurursanız en kötü senaryoda anlaşamazsınız ve 2 ay zaman kaybederseniz (dava süreleri duruyor tabii) ve arabuluculuk sonunda dava açarsınız. Tabii bir ihtimal anlaşırsanız zaten dava konusu ihtilafı da çözmüş olursunuz.

Ancak arabuluculuğa başvurmadan dava açarsanız her zaman davanın bir noktada dava şartı yerine gelmediği için bozulma riskini alacaksınız. Alt mahkeme buna gerek görmeden davayı görse dahi, sonrasında üst mahkeme başvurmak gerekirdi diye davayı bozabilir. Bilmiyorum bu riske girmeye değer mi?

Meslektaşım dünkü videoyu izlemiştim ancak yeterli bir açıklama getirmediği kanaatindeyim zira sizin de belirttiğiniz gibi henüz yeni bir uygulama olması sebebiyle doyurucu bir yorum getirilmemiş. Bizim olayımızda çekin vadesi 30.01.2019 bu durumda benim şu an acilen arabuluculuğa başvurmam gerek ancak daire başkanlığının altı haftalık süre sona ermeden dosyaların kapatılmaması yönünde açıklamalarda bulunduğunu duyuyoruz. Bu halde konuya yeni bir boyut getirmek gerekirse öncelikle mahkemeden ihtiyati tedbir kararı alıp sonrasında arabuluculuğa başvurarak süreci seyrinde ilerletmek mümkün müdür sizce?
Old 03-01-2019, 15:50   #4
Admin

 
Varsayılan

İhtiyati tedbir ve ihtiyati hacizler arabuluculuk kapsamında olmadığından, öncelikle bu başvuruyu yapıp daha sonra arabuluculuk müracaatında bulunabileceğinizi düşünüyorum.
Old 04-01-2019, 12:48   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
İhtiyati tedbir ve ihtiyati hacizler arabuluculuk kapsamında olmadığından, öncelikle bu başvuruyu yapıp daha sonra arabuluculuk müracaatında bulunabileceğinizi düşünüyorum.

Sayın Admin, muhtemelen ihtiyati haciz kararı infaz edildikten sonra(Aksi takdirde borçlu mal kaçırır) arabuluculuk başvurusunda bulunulabileceğini söylüyorsunuz. Konu ilgimi çekti. Alacaklı ihtiyati haciz kararını uyguladı ve borçlunun mallarını haczedip, muhafaza altına aldırdı. Bu aşamada mı, arabuluculuk başvurusunda bulunacak?
Old 07-01-2019, 14:00   #6
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Katkı

Alıntı:
Av. Canan
Alıntı:
200.000, 00 TL'lik çekin ÖDENMEMESİ için MENFİ TESPİT DAVASI açmayı düşünmekteydik

Alıntı:
Bizim olayımızda çekin vadesi 30.01.2019

Aramıza hoşgeldiniz sayın meslektaşım

Sayın Admin ve Suat üstadın değerli katkılarına ek olarak...

Dava şartı olarak arabuluculuk
6102 s. TTK. Madde 5/A - (Ek : 7155 - 6.12.2018 / m.20 / Yürürlük / m.26/1a)
(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen
TİCARİ DAVALARDAN,
konusu bir miktar PARANIN ÖDENMESİ olan
ALACAK ve TAZMİNAT talepleri hakkında
DAVA AÇILMADAN ÖNCE ARABULUCUYA başvurulmuş olması dava şartıdır.

Ticari davalar bakımından arabuluculuğun dava şartı olabilmesi için, uyuşmazlığın konusunun BİR MİKTAR PARANIN ÖDENMESİ olan alacak ve tazminat talebine ilişkin olması ön koşuldur.

Menfi Tespit davası İİK.’de düzenlenmiştir (m.72)
Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.

Görüş : Derhal ihtiyati tedbir talepli Menfi Tespit Davası açılmalıdır.

Saygılar
Old 16-01-2019, 08:42   #7
HsynTurkhan

 
Varsayılan

Merhabalar meslektaşlarım,

Biz de benzer bir durumda UYAP'tan menfi tespit davası açmak isterken, sistem dava türünün arabuluculuk şartına tabi olduğuna ilişkin uyarı verdi. Tabi çek vadesi Ocak sonu olduğu için bu tarihe kadar arabuluculuk faaliyetinin sonuçlanması mümkün değil. Diğer taraftan Arabuluculuk Kanunu'nda 'arabulucuya başvurmadan dava açılması halinde davanın usulden reddedileceği' açık bir şekilde belirtilmiş. Bu durumda bana göre de önce ödemeden men için ihtiyati tedbir kararı alıp sonrasında sırayla arabulucu ve dava yollarına başvurulması daha mantıklı geliyor.

Canan hanım siz nasıl ilerlettiniz süreci?

Teşekkürler.
Old 16-01-2019, 08:58   #8
Av. Canan (:

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan HsynTurkhan
Merhabalar meslektaşlarım,

Biz de benzer bir durumda UYAP'tan menfi tespit davası açmak isterken, sistem dava türünün arabuluculuk şartına tabi olduğuna ilişkin uyarı verdi. Tabi çek vadesi Ocak sonu olduğu için bu tarihe kadar arabuluculuk faaliyetinin sonuçlanması mümkün değil. Diğer taraftan Arabuluculuk Kanunu'nda 'arabulucuya başvurmadan dava açılması halinde davanın usulden reddedileceği' açık bir şekilde belirtilmiş. Bu durumda bana göre de önce ödemeden men için ihtiyati tedbir kararı alıp sonrasında sırayla arabulucu ve dava yollarına başvurulması daha mantıklı geliyor.

Canan hanım siz nasıl ilerlettiniz süreci?

Teşekkürler.
Bizler de uygulamayı esas alarak ihtiyati tedbir talepli dilekçemizi hazırladık. Hatta dilekçe içeriğine zorunlu arabuluculuk faaliyeti ve faaliyetin vade tarihine kadar sonuçlandırılmasının mümkün olmayacağını da özellikle ekledim. Nitekim sizlerin de bildiği gibi mahkemeler aslında dava öncesi ihtiyati tedbir kararı verilmesi noktasında biraz daha çekimser davranmaktalar. Talebin reddi halinde arabuluculuk süreci beklenen yararı açıkça zedeleyecek fakat bu noktada mecburen risk alıyoruz. Dava şartı arabuluculuk faaliyeti için de başvuru dilekçesi hazırladım. Şirketten gelecek onay doğrultusunda aynı gün içinde önce başvuruyu yapıp sonrasında tedbir talebinde bulunmayı uygun gördük. Başkaca fikriniz varsa paylaşırsanız sevinirim.
Old 12-02-2019, 20:19   #9
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın Admin, muhtemelen ihtiyati haciz kararı infaz edildikten sonra(Aksi takdirde borçlu mal kaçırır) arabuluculuk başvurusunda bulunulabileceğini söylüyorsunuz. Konu ilgimi çekti. Alacaklı ihtiyati haciz kararını uyguladı ve borçlunun mallarını haczedip, muhafaza altına aldırdı. Bu aşamada mı, arabuluculuk başvurusunda bulunacak?
Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığının Bilgilendirme Kitapçığında konu şöyle yorumlanıyor:

Alıntı:
Dava açılmadan önce talep edilen ve değişik iş dosyası
üzerinden karara bağlanan ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz talepleri
hakkında, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümlerin
uygulanmayacağı açıktır.
Dava açılmadan önce ihtiyati tedbir kararı verilmesi
hâlinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 397 nci
maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen iki haftalık, ihtiyati haciz
kararı verilmesi hâlinde ise 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun
264 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen yedi
günlük dava açma süresi, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından
son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar işlemez (HUAK
m. 18A/16).
Uygulamada genellikle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin
dava açıldıktan sonra ve dava dilekçesiyle birlikte yapıldığı
görülmektedir. Maalesef bu alışkanlık, dava şartı arabuluculuk
uygulaması bakımından birtakım tereddütler yaratmıştır.
Oysa ki ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talepleri dava açıldıktan
sonra yapılabileceği gibi dava açılmadan önce de yapılabilmektedir.
Burada yapılması gereken, koşullar gerektiriyorsa, dava açılmadan
önce değişik iş dosyası üzerinden ihtiyati tedbir ve ihtiyati
haciz kararının alınması, kararın yerine getirilmesinin talep edilmesi
ve daha sonra dava şartının sağlanması amacıyla arabuluculuğa
başvurulmasıdır.
Old 25-02-2019, 15:54   #10
because I am him

 
Varsayılan

Merhaba sayın meslektaşlarım,

Müvekkil Şirket'in ticari alacağını alabilmek amacıyla, borçlu şirkete ve şirketin devrettiği taşınmazın yeni malikine tasarrufun iptali davası açacağız.

Bu dava için arabulucuya başvurmak dava şartı mıdır? Görüşlerinizi alabilirsem çok mutlu olurum.

Saygılarımla,

AA
Old 27-02-2019, 11:58   #11
Av.BugraH

 
Varsayılan

MADDE 5/A- (1) Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ÖDENMESİ olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Kanun lafzından anladığım kadarıyla arabulucuk için, TTK4 ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri diyerek konuya ilişkin bir takım sınırlandırmalar getirmiştir. Burada zannımca incelenmesi gereken husus davanın eda talep mi yoksa tespit talepli mi olduğudur. Menfi tespit davası da hukukumuzda davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hak veya hukuki ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya denir. Kanun lafzına göre bir miktar paranın ödenmesine ilişkin açılan bir dava olmaması nedeniyle arabulucuya başvurmadan açabileceğimizi düşünüyorum. Her halükarda ihtiyatlı davranmakta fayda var. Çek ile ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçunda içtihat oluşana kadar yaşadıklarımız herkesin malumu...
Old 18-04-2019, 00:41   #12
avukatneşe

 
Varsayılan menfi tesbit davası

Merhaba,İstanbul BAM 14.Hd 21.3.2019 tarih ve 521/423 nolu kararına göre menfi tesbit davası arabuluculuğa tabi değil,karara göre menfi tesbit davasında bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur,bu davalar TTK m.5/A kapsamında değerlendirilemez diyor.Bence karar hukuka uygun,diyelim ki hakkınızda sahte senet düzenleyip icraya verme hazırlığında kötüniyetli bir kişi var,bu kişiye dava açmadan önce "gel elini vicdanına koy,o sahte senedi icraya verme anlaşalım,ben sana 5 değil 2 vereyim"demek zorunda mısınız?Hadi dediniz;bu kötüniyetli kişi arabuluculuk davetini alınca gider;ihtiyati haciz alıp haksız yere mallarınızı haczettirip takibi de kesinleştirir,bu aşamadan sonra artık menfi tesbit davası açacaksınız diye sizinle de uzlaşmaz.Siz uğraşın artık % 115 teminat bulup mallarınızın icrada satılmasına engel olmaya...Bu sebeple BAM kararını alkışlıyorum;TTK m.5/A'yı ticari hayatın gereklerine uygun ve adil bir şekilde yorumladıkları için.
Old 18-04-2019, 16:00   #13
hegulten

 
Varsayılan

Merhabalar meslektaşlarım,

İlgili karar aşagıda verilmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/521
KARAR NO : 2019/423

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/02/2019
NUMARASI : 2019/52E. 2019/44K.

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Alım Satım)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı asil dava dilekçesinde özetle: Davalı yanca İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2017/6592 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süresi içerisinde icra takibine itiraz ettiğini ve İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/769 esas sayılı dosyası ile dava açtığını, davaya konu borcu ödediğini, davalı yana borcunun bulunmadığını belirterek, İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2018/769 esas sayılı dosyası, GOP 3. İcra Müdürlüğünün 2018/13 talimat dosyalarında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden, dosya üzerinden karar verilmiş olduğundan, cevap dilekçesi bulunmamaktadır.

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanun'un 23. maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin iş bu davayı açmadan önce arabulucuya başvurduğunu, buna ilişkin belgelerin ve arabulucu tarafından düzenlenen son tutanağın dava dilekçesi ekinde sunulmasına rağmen, mahkemenin bu belgeleri incelemeden karar verdiğini, dava şartı eksikliği bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibariyle, İİK'nın 72. maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasıdır.

İlk derece mahkemesince, davanın ticari dava olup arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı, TTK'nın 5/A maddesindeki dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle, HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle TTK'ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, "(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır."

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu' nun 18/A maddesi uyarınca, "(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.

(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir."

Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde: Davacının iş bu davadaki talebi, menfi tespit istemine ilişkindir. TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminat olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır.

Menfi tespit davaları bu kapsamda değerlendirilemez. Çünkü, menfi tespit davalarında, bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Yani, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin karar gerekçesi bu nedenle usul ve yasaya aykırıdır.

Diğer taraftan, somut olayda davacının, iş bu davayı açmadan önce (ihtiyari olarak) arabulucuya başvurduğu, arabulucunun katılımıyla düzenlenmiş olan anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın dava dilekçesine eklendiği, istinafa konu kararın bu yönüyle de usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince dava şartlarına aykırı karar verildiği anlaşılmakla, HMK'nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.

KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,
4-Taraflarca istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair;
HMK'nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 21/03/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.[/font]
Old 03-07-2019, 16:04   #14
Av. Canan (:

 
Mutlu

Bu karar tüm dengeleri değiştirir. Teşekkürler.
Alıntı:
Yazan hegulten
Merhabalar meslektaşlarım,

İlgili karar aşagıda verilmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/521
KARAR NO : 2019/423

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/02/2019
NUMARASI : 2019/52E. 2019/44K.

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Alım Satım)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı asil dava dilekçesinde özetle: Davalı yanca İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2017/6592 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süresi içerisinde icra takibine itiraz ettiğini ve İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/769 esas sayılı dosyası ile dava açtığını, davaya konu borcu ödediğini, davalı yana borcunun bulunmadığını belirterek, İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2018/769 esas sayılı dosyası, GOP 3. İcra Müdürlüğünün 2018/13 talimat dosyalarında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden, dosya üzerinden karar verilmiş olduğundan, cevap dilekçesi bulunmamaktadır.

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanun'un 23. maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin iş bu davayı açmadan önce arabulucuya başvurduğunu, buna ilişkin belgelerin ve arabulucu tarafından düzenlenen son tutanağın dava dilekçesi ekinde sunulmasına rağmen, mahkemenin bu belgeleri incelemeden karar verdiğini, dava şartı eksikliği bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibariyle, İİK'nın 72. maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasıdır.

İlk derece mahkemesince, davanın ticari dava olup arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı, TTK'nın 5/A maddesindeki dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle, HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle TTK'ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, "(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır."

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu' nun 18/A maddesi uyarınca, "(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.

(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir."

Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde: Davacının iş bu davadaki talebi, menfi tespit istemine ilişkindir. TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminat olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır.

Menfi tespit davaları bu kapsamda değerlendirilemez. Çünkü, menfi tespit davalarında, bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Yani, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin karar gerekçesi bu nedenle usul ve yasaya aykırıdır.

Diğer taraftan, somut olayda davacının, iş bu davayı açmadan önce (ihtiyari olarak) arabulucuya başvurduğu, arabulucunun katılımıyla düzenlenmiş olan anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın dava dilekçesine eklendiği, istinafa konu kararın bu yönüyle de usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince dava şartlarına aykırı karar verildiği anlaşılmakla, HMK'nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.

KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,
4-Taraflarca istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair;
HMK'nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 21/03/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.[/font]
Old 04-07-2019, 09:32   #15
gndz

 
Varsayılan

merhaba, konuyla alakası var mı bilemedim ama bizim bir müvekkil hatalı eft işlemi yapmıştı. eft yi alan şirket de tasfiye sürecindeydi. İhtiyati tedbir talepli olarak doğrudan Ticaret mahkemesinde dava açtık ve reddedilmedi. Zira paranın tasfiye sürecinde alacaklılara dağıtılma ihtimali vardı. O yüzden arabulucuya gitmeden doğrudan tedbir talepli dava açtık. Bu olayda da bana göre arabulucuya gitmeye gerek yok. Menfi tespit davalarında doğrudan açılabilir diye düşünüyorum. Ama tabi belli de olmuyor. Dava şartı önünüze gelebilir.
Old 02-12-2019, 17:35   #16
AV.SEDAT

 
Varsayılan

İcra takibi öncesinde menfi tespit davamızı yerel mahkeme "arabuluculuk dava şartı" yerine gelmediği gerekçesiyle tensiple reddetti.. Ret kararıyla aynı gün yukarıda alıntılanan BAM 14.HD kararı yayımlandı. Aynı gün Erzurum BAM dairelerinden biri de benzer doğrultuda karar verdi. Her iki kararı da eklediğimiz istinaf dilekçemizle Bursa BAM'a başvurduk ve sonuç:

Bursa BAM 5HD istinaf başvurumuzu esastan reddetti...

Bizim davanın değeri çok ciddi miktarda olduğundan verilen karar temyizi kabil hatta aynı zaman duruşma sınırının da üzerinde... Bu yüzden sonuna kadar gideceğiz; gitmek de zorundayız çünkü dava dilekçesiyle birlikte tensiple ret kararını alan alacaklı yarım saat sonra bonoyu icraya koydu haliyle... Bu saatten sonra yeniden dava açmanın sonucu %15 yerine tüm dosya kapak hesabı + %15 vermek olacak...

Artık Yargıtay bir karar verecek...

Ama bu konu daha çok su kaldırır.. Çünkü dikkat ederseniz takip öncesi menfi tespit davasındaki ihtiyati tedbir kaynağını HMK 389vd maddelerindeki geçici hukuki korumalardan almıyor; doğrudan İİK 72'den alıyor. O madde de "menfi tespit davasına bakan mahkeme talep üzerine... kararı verebilir" şeklinde yazılmış. Yani ben takip öncesi menfi tespit davasından önce genel hükümlere göre değil, açtığım davaya bakan mahkemeden ihtiyati tedbir isteyebilirim..

E o zaman ortada bir mahkeme ve esas numarası yokken tedbiri kimden isteyeceğim? Başka şekilde sorarsam da karşı tarafı arabulucuya davet ettikten sonra alınacak ihtiyati tedbirin ihtiyati tedbir müessesesinin genel ilkeleri ile (yaklaşık ispat kuralı, gıyapta verilmesi gibi) ne alakası kalacak??

Ben karşı tarafı arabulucuya davet eder etmez icra dosyasını açan alacaklı, üstüne bir de ihtiyati haciz kararı alır ve gelip benim müvekkilimin tüm hesaplarını bloke edip tüm araçlarını ve üretim ekipmanını muhafaza altına alırsa; bu işlemleri tedbiren durdurabilmek için arabuluculuk son oturum tutanağının bağlanmasın mı bekleyeceğim?

Baştan aşağı saçmalık... Kanun açık işte, konusu bir paranın ÖDENMESİ olan demiş; ÖDENMEMESİ değil... Zaten bu arabuluculuk müessesesi saçmalıkta başka birşey değil.. Konusu para bile olsa öyle... İcra takibi açmışım, karşı taraf itiraz etmiş; bu saatten sonra neyin arasını bulacak ki arabulucu? Dendiği gibi başarılı bir uygulama da değil; eskiden ikale sözleşmesiyle veya karşılıklı güvenle ibraname falan alınarak bitirilen ilişkiler şimdi ne olur ne olmaz diye her halükarda arabulucuya gittiği için başarılı bir iş yapıldığı sanılıyor... Halbuki arabuluculuk kurumu olmasa o anlaşma tutanaklarının en az %90'ı davaya falan dönüşmeyecek şeyler...
Old 17-01-2021, 13:57   #17
hukuksever38

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.SEDAT
Baştan aşağı saçmalık... Kanun açık işte, konusu bir paranın ÖDENMESİ olan demiş; ÖDENMEMESİ değil... Zaten bu arabuluculuk müessesesi saçmalıkta başka birşey değil.. Konusu para bile olsa öyle... İcra takibi açmışım, karşı taraf itiraz etmiş; bu saatten sonra neyin arasını bulacak ki arabulucu? Dendiği gibi başarılı bir uygulama da değil; eskiden ikale sözleşmesiyle veya karşılıklı güvenle ibraname falan alınarak bitirilen ilişkiler şimdi ne olur ne olmaz diye her halükarda arabulucuya gittiği için başarılı bir iş yapıldığı sanılıyor... Halbuki arabuluculuk kurumu olmasa o anlaşma tutanaklarının en az %90'ı davaya falan dönüşmeyecek şeyler...
Aynen katılıyorum Davalarda Arabulucuya başvurunun dava şartı olarak kabul edilmesi durumunda, arabulucu sürecinde takip devam edeceğinden borçlu daima haciz baskısı altında olacak, alacaklı ise bir an önce alacağına kavuşmak arzusu ile hacizlere başlayacaktır. Oysa borçlu olmadığını düşünen takip borçlusunun bir an evvel dava açıp takibin devamını önlemek için tedbir talep etmekte menfaati bulunmaktadır. Diğer taraftan arabuluculuk süresince başlatılan veya başlatılacak icra takibinin duracağı yönünde bir hüküm bulunmadığına göre, menfi tespit davası açılmadan önce arabulucuya başvurunun dava şartı olarak kabul edilmesi silahların eşitliği prensibine de aykırılık oluşturacaktır.
Old 26-02-2021, 13:50   #19
Av.Honoré

 
Varsayılan

Saygıdeğer Meslektaşım;


Aramakta olduğunuz Yargıtay 19. HD. E. 2020/85 K. 2020/454 T. 13.2.2020 tarihli karara linkten ulaşabilirsiniz.
İyi çalışmalar dilerim.
Old 03-03-2021, 08:49   #20
karabekir

 
Varsayılan

Maalesef Yargıtayın o kararına rağmen halen birçok mahkeme menfi tespit davasını zorunlu arabuluculuk kapsamında değerlendiriyor.

Bir arabulucu olarak bu şekildeki dosyaların zorunlu arabuluculuk kapsamında olmadığını belirterek iade etmekten de endişe duyuyoruz.

vatsapp arabuluculuk guruplarında, konuyla ilgili olarak başvuru yapılması halinde zorunlu üzerinden devam edilmesi şeklinde bir kabul var.

Ben, bu konuyu vatsapp üzerinden sorduğumda guruptaki bazı avukat arkadaşlarım da davalarının reddedildiğini, bu sebeple zorunlu üzerinden başvuru yapmak durumunda olduklarını söylediler.

Konu hala problemli. Benzer şekilde Yargıtay kararlarının artması veya HGK kararı çıkana kadar bu belirsizlik devam edecek gibi.
Old 04-06-2021, 10:00   #21
Admin

 
Varsayılan

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4396 E. , 2021/3198 K. 01.04.2021T.

Taraflar arasında görülen davada Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 29.03.2019 tarih ve 2019/96 E. - 2019/166 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 19.09.2019 tarih ve 2019/851 E- 2019/1045 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle

dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı banka şubesinde 2010 yılında Genel Tarımsal Kredi Sözleşmesine kefil olarak imza attığını, söz konusu kredi sözleşmesine ilişkin imzası bulunan dosya kapatıldığı halde, imzasının, beyanının ve kabulünün bulunmayan başka bir dönemsel Genel Tarımsal Kredi Sözleşmesine ilişkin kendisinin yükümlülüklerini devam ettirdiğini ve kefil gösterdiğini tespit ettiğini, belirterek icra dosyasında borcunun olmadığının tespitine, kendisinden haksız yere tahsil edilen paranın yasal faizi ile tarafına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine, % 40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya göre, bankacılık işlemi niteliğindeki tarımsal kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsiline yönelik yapılan ilamsız icra takibinin dayanağı olan tarımsal kredi sözleşmesinde davacının kefilliğinin bulunmamasına dayalı olarak menfi tespit davası açıldığı, Tarımsal Kredi Sözleşmesi'ne dayalı davalar TTK'nın 4/1-f maddesi kapsamında mutlak ticari dava niteliği bulunduğundan görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olduğu, yargı çevresinde münferit yargılama yapan ticaret mahkemesi bulunmadığından davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakıldığı, diğer yandan eldeki davanın 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi kapsamında dava şartı arabuluculuğa tabi davalardan olduğunun anlaşıldığı, davacının dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmadığı, davada davacının dava açmadan önce 6102 sayılı TTK'nın 5/A maddesi kapsamında dava şartı arabulucuya başvurmadan dava açtığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, davaya esastan karar verilmediğinden davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, davacı, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurduğuna dair beyanda bulunmadığı gibi dosya içerisinde de arabuluculağa başvuruya (ve sona ermesine) ilişkin belge de bulunmadığı, bu durumda 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesine göre davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir hal söz konusu olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bir ticari davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olabilmesi bazı koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Buna göre; (a) Öncelikle konusu, bir miktar paranın ödenmesi olmalı, (b) Sonra dava konusu olan bir miktar paranın ödenmesi için yapılan talep, bir alacak veya tazminat talebi olarak ileri sürülmelidir. Bu koşulların bulunması halinde dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olacaktır. Bu koşulların gerçekleşmediği ticari davalarda davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak kabul edilmeyecektir.
Kanun maddesinin metni ve gerekçesi bu kadar açık ve net olup zorlamayla da olsa genişletici bir yorum yapılmasına elverişli değildir. Zaten ileri ve özgürlükçü hukuk düzenlerinde zorunlu ve emredici kuralların dar yorumlanması esastır. Menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nun 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi sayısız hukuki sakıncalara da neden olacaktır. Bu itibarla kanun hükmünde öngörülen açık ifadelere rağmen dava şartı arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi doğru değildir.
HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece arabulucuya başvurulmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 01.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kat Mülkiyeti KMK 33. madde kapsamında Hakimin Müdahalesi, yöneticinin değiştirilmesi Can TATAR Meslektaşların Soruları 10 08-06-2017 10:51
TCK 141. Madde kapsamında hırsızlığın değerlendirilmesi Av. Selçuk ERDEVİR Meslektaşların Soruları 1 13-12-2016 17:33
EK5.inci madde kapsamında sigortalılığın iptali avukat48 Meslektaşların Soruları 0 11-03-2016 12:44
İİK. Madde 110 Kapsamında Haczin Düşürülmeyeceğine İlişkin İcra Mahkemesi Kararının Temyiz Edilip Edilemeyeceği Occupatio Meslektaşların Soruları 0 19-06-2014 16:11
Ltfn Acil! Dernekler kanunu madde 32 kapsamında adli para cezası avesrademr Meslektaşların Soruları 3 03-12-2008 14:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,12061906 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.