Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Uzmanlık Alanı Tecavüzü

Yanıt
Old 04-03-2009, 12:56   #1
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan Uzmanlık Alanı Tecavüzü

Panel:Tıp Hukuku 12 Mart 2009: 14.00

Düzenleyen:Afyon Tabip Odası

Konusmacilar:

1.Prof.Dr.Hamit Hanci: Ankara Universitesi Tip Fakultesi Adli Tip Anabilim Dali Başkani -Adli Bilimciler Dernegi Baskani. "Hekimin Cezai Sorumluluklari"

1.Av.Mustafa Guler: TTB Hukuk Musaviri: "Hekimin Tazminat Sorumluluklari ve Sigorta"

Bir adli tıp uzmanının "ceza sorumluluğu" anlatmasını nasıl karşılarsınız?

Tersine çevirelim: Bir avukat, "Adli Tıp Komplikasyonları" üzerine konuşabilir ve yazabilir mi?

Bu varsayımlarda bir anormallik veya etik dışılık ya da uzmanlık alanı tecavüzü algılıyor musunuz?
Old 04-03-2009, 13:30   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Bir avukat, "Adli Tıp Komplikasyonları" üzerine konuşabilir ve yazabilir mi?

Türkiye'de konuşabilir, yazabilir.

İsterseniz -meslektaşların dayanışması veya "soruları" bölümünde- "Adli Tıp Komplikasyonları" ile ilgili bir soru soralım. Bakın, kaç tane cevap alacağız.

Normal koşullarda herkes kendi mesleği ve uzmanlık alanı ile ilgili konuşmalıdır, yazmalıdır. Fakat bunun aksine dair bir yasaklama, engel hüküm de yoktur. Meydan herkese açık olduğu sürece ve dinleyen, okuyan bulundukça herkes, herşeyi konuşur, yazar...
Old 04-03-2009, 18:46   #3
arbitrator

 
Varsayılan

Lisans üstü eğitimin amacı gerek buna ilişkin Yüksek Öğretim Kanunu'nda ve gerek yönetmelikte,
farklı disiplinler arasında sentezlere ulaşmak olarak gösterilmiştir.

Ortaya çıkabilecek sıkıntıları gidermek için "bilimsel hazırlık programı" sistemi getirilmiştir.

Üstelik yüksek lisans başvurusu için "bir lisans diplomasına", doktora başvurusu için "bir yüksek lisans diplomasına" ihtiyaç bulunmaktadır. "Aynı alandan mezun olma" zorunluluğu bulunmamaktadır.

Hukukta yüksek lisans yaptıktan sonra, İşletme alanında doktoraya başvurmuştum. Enstitünün red kararı Eskişehir İdare Mahkemesi'nce iptal edildi ve Danıştay'ca da karar onandı.

Bu durumda bir tıp doktorunun, lisans üstü eğitim aşamasında hukuk alanında çalışması ve bu çerçevede tebliğ sunması mümkündür.
Saygılarımla.
Old 05-03-2009, 00:26   #4
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

O zaman şu sorulara bir cevap bulmamız lazım:

Tecrübeli bir diş teknisyeni, tek başına diş tedavisi (diş hekimliği faaliyeti) yapabilir mi?

Bir fiziko kimya profesörü, bitkisel ilaçlarla hasta tedavisi yapabilir mi?

Emekli bir icra müdürüne avukatlık hakkı tanınmalı mı?

Yoksa, bu soruları konu ile ilgisiz mi buluyorsunuz?

Bir mesleği icra etme yetkisi ile düşünce açıklama hakkı ve özgürlüğünü ayırmak gerektiği görüşünde misiniz?

Tartışmaya farklı boyutlar kazandırmak adına arz ederim.
Old 05-03-2009, 10:08   #6
arbitrator

 
Varsayılan

Yasal düzenlemeler çerçevesinde bakıldığında bu soruların yeknesaklık taşımadığını belirtmek isterim.

Mesela avukatlık yapmak için hukuk fakültesi mezunu olmak gerektiği Av.K.m.3'te, hekimlik ya da diş hekimliği yapmak için ilgili fakülteden mezun olmak gerektiği de 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatların Tarz-ı İcrasına Dair Kanun'da yazılıdır (m.1).

Bu şartları taşımayanlar (mesela hukuk fakültesi bitirmeyen bir icra müdürü) anılan meslekleri icra edemezler.

Gelelim düşünce açıklama özgürlüğüne.
Hukuk-tıp-etik üçgeninde insanların düşüncelerini açıklayabilmelerini makul görüyorum.

Mesela bir hukukçu ve tabip kürtaj, klonlama, tüp bebek vs. konusunda farklı pencerelerden bakarak farklı görüşler açıklayabilir. Bunu bir din adamı da yapabilir.
Fakat bu görüş açıklamanın sınırı, icrai işlemlerle sınırlıdır.

Mesela bir avukatın kürtajın şu veya bu aletle yapılması gerektiği (hukuki sorumluluk, kişilik haklarına saldırı vs. hariç) konusunda fikir beyan edemeyeceğini düşünüyorum.

Bir hekimin de dondurulmuş spermin kullanılması suretiyle donörün (vericinin) ölümünden 20 sene sonra doğurulan çocuğun miras hakkı konusunda fikir yürütemeyeceği kanısındayım.

Yukarıdaki üçgeni hukuk-tıp-tecrübe olarak da değerlendirmek gerekir.
Katıldığım bir sağlık sempozyumunda gazeteci Nevval Sevindi hanım, hastanede geçirdiği sürede yaşadıklarını anlatmıştı.

Tabiplerin "hastalık yoktur, hasta vardır" özdeyişi de bu fikrimi destekliyor sanırım. Zira herkesin başağrısı aynı değildir. Her sinüzit aynı bulguları vermeyebilir.
Doktorların isim bulamadıkları rahatsızlıkları komşu teyzenin tahmini üzerine teşhis eden hastalar vardır.
Şu noktayı belirginleştirmek gerekir ki, komşu teyzenin önerdiği ilacın kullanılması bu durumun dışındadır.

Kimya profesörünün bitkisel tedavisi bence çok ayrı bir konu.
Louise Pasteur da bir kimyagerdi. Fakat aşı buldu.
Bazı hastalıklara belirli dozlarda belirli vitamin, mineral vb. maddelerin endike oldukları tartışılmaz. Fakat bunların kullanımının, yarar/zarar denkleminin iyi kurulması gerektiğini düşünüyorum.
Çocuklarımıza niçin balık yediriyoruz? İçinde fosfor var ve çocukların beyin gelişimi için bu gerekli, onun için.
Peki biri çıkıp da, bir bitkiyi belirli bir süre kaynatıp için deyince ne yapmalıyız?
Evet, herşeyden önce bu kişinin bu alandaki bilimsel yeterliliğine bakmalıyız. Diğer yandan önerdiği tedavi şeklinin zararlı olmadığına ve ilgili hastalığın tedavisinde bu bitkide bulunan maddelerin kullanılabilirliğine bakmalıyız.
Evde, mutfak malzemeleri ile bunların tesbiti mümkün değil. Ama bu maddeler zaten sıklıkla tükettiğimiz elma kabuğu, bal, limon kabuğu rendesi gibi şeylerse denemekte pek risk görünmüyor.

Fakat bilmedik otların gözü kara biçimde vücuda alınması doğru değil. Zira esrar, eroin vs. narkotikler bitkilerden elde edildiği gibi, en güçlü ve etki mekanizması bilinmeyen zehirler de güzel görünümlü mantarlarda saklı. Bu bağlamda "tamamen doğal" denilerek penis veya göğüs büyütme ilaçlarının da internetten, hatta eczanelerin birer köşesine kurulan standlarda satılmasına da hayret ediyorum.

Bence önemli bir nokta, birinin bu şekilde ortaya çıkıp, bitkisel tedavi önermesi halinde, bunların hemen reddedilmemesi, dışlanmaması ve şarlatanlıkla suçlanmamasıdır. Zira kimyasal ilaç yapımının tarihi belki 200 senedir fakat insan soyu onbinlerce yıldır bitkisel tedavi ile ayakta durmaktadır.
Japonya'da hayvan parça ve hatta embriyolarından hastalık tedavi eden Kuroyaki bilimi kabul edilmiş ve bu iş için özel eczaneler kurulmuştur.
Sanırım ortaokul yıllarındaydı, Özel soyadlı bir bey, ki hekim değildi, zakkum ekstresi ile kanserin belirli türlerini tedavi edebildiğini iddia etti. O dönemin Tabipler Birliği Başkanı'nın tepkisi şu oldu: Sen git, bu maddenin işe yaradığını Amerikan makamlarına ispatla, aksi takdirde Türkiye'de kullanamazsın.

Bu utanç verici idi. Türkiye bu tür incelemeleri yapabilmeli ve eğer doğruysa hem bilim insanlarına sahip çıkmalı, hem de dünya kanser literatürüne adını yazdırmalıydı.

Nihayetlendirelim:
İnsanlar kendilerini belirli alanlarda yetiştirebilirler. Başka ilgi alanları ile uzmanlıklarını da birleştirebilirler. İdeal olan dürüst, savsaklanmamış, rüşvet, eş dost hatırı, oy pusulasının cep telefonuyla çekilmiş fotografı vs. olmadan, bu iddiaların bilimsel bir ciddiyetle incelenmesi ve faydalı tedavi yöntemlerinin topluma kazandırılmasıdır.

Bugünkü sorunumuz sanırım daha ziyade dürüstlük, ciddilik ve bilimsellik eksikliğidir.
Old 06-03-2009, 15:00   #7
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Herkes ne biliyorsa anlatabilir. Bir hekim adli tıp bilmiyorsa kural olarak yasal sorumluluktan anlamaz ama adli tıp uzmanı ise anlar. Tıbbın hukukla kesiştiği bir uzmanlık alanıdır adli tıp. Hekimlerin sorumlu olup olmadıkları konusunda hep kendilerine danışılıyor ve bilirkişi olarak görüşlerini sunuyorlarsa artık bu işin içindedirler ve söyleyecekleri sözler vardır tabii ki.
Old 06-03-2009, 17:51   #8
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

"Herkes ne biliyorsa anlatabilir" cümlesi, en azından "fikri haklar" platformuna yakışmıyor. O zaman "Ağzı olan konuşur!" deyip bu tartışmayı bitirecek miyiz?

Sağlık hukuku alanında elbette, adli tıp uzmanlarının da sözü olacaktır. Bilirkişi sıfatıyla oluyor zaten. Fakat "ceza sorumluluğu" anlatmak asgari hukuk formasyonu (lisansı) gerektirir. "Amaliyata katılan sağlık çalışanlarının ceza sorumluluklarını açıklayan ayrıntılı rapor tanzimi" türünden bir bilirkişi görevlendirmesi tasavvur edebilir misiniz?

Herkes kendi alanında söz söylerse, daha anlamlı ve değerli olur. Kaldı ki, dinleyeni olduktan sonra dileyen dilediğini anlatır/anlatıyor.

Hatta bendeniz de bu aymazlıktan aldığım cesaretle ve iki beyin cerrahisi operasyonu deneyimimle ve "hukuk doktoru" ismime de dayanarak (sığınarak) "Beyin Cerrahisinde Ortaya Çıkabilecek Komplikasyon Örnekleri ve Çözüm Önerileri" konulu bir konuşma hazırlıyorum. Beklerim.
Old 06-03-2009, 18:11   #9
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan HUKUKDOKTORU
Panel:Tıp Hukuku 12 Mart 2009: 14.00

Düzenleyen:Afyon Tabip Odası

Konusmacilar:

1.Prof.Dr.Hamit Hanci: Ankara Universitesi Tip Fakultesi Adli Tip Anabilim Dali Başkani -Adli Bilimciler Dernegi Baskani. "Hekimin Cezai Sorumluluklari"
...

Bir hekim, kendi mesleğine ilişkin "cezai sorumluluklar"ı öğrenemez mi?
Paneldeki sözkonusu konuşmacının Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı ve Adli Bilimciler Derneği Başkanı olduğu, "Prof.Dr." unvanına sahip olduğu anlaşılıyor. Bu akademisyen hekimin, kendi mesleğinin cezai sorumluluklarını bilmemesi olası mı? Bu konuda akademik bir çalışma yapmış olamaz mı? Hekimin cezai sorumluluklarını ille de bir hukukçunun anlatması gerekmiyor; bir akademisyen, üstelik mesleğinde akademik kariyer yapmış biri, bilgisini elbette insanlara ulaştırabilir.
Old 06-03-2009, 19:30   #10
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Prof.Dr. Hamit Hancı birdenbire ortaya çıkıp hekimlerin sorumluluğunu anlatma iddiasında olmamıştır, bundan 10 yıl önce tıp hukuku ve bu anlamda hekimin yasal sorumluluğu alanında ilk çalışmayı yapmıştır. Hekimin Yasal Sorumlulukları ve Hakları (Tıp ve Sağlık Hukuku) adındaki 1999 basım tarihli kitabın yazarıdır. Bu kitabı daha bu alanda Türkiye'de kimse çalışmazken yazmış olduğundan birikim sahibidir.
Old 06-03-2009, 20:41   #11
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Adli Tıp alanında iyi bir uzman olduğunu bildiğim sayın Hancı, maalesef 10 yıl önce "birdenbire" ortaya çıkıp, doğrusu boş bulduğu "Sağlık Hukuku" alanına girmiştir. Keşke adli tıbbın biz hukukçuların çok iyi bilmediği karmaşık problemlerini, o sempatik üslubuyla anlatmaya ve o alanda derinleşmeye devam etmiş olsaydı.

Tıp eğitimi almış ve üzerine adli tıp uzmanlığı koymuş bir akademisyenin, "Tıp ve Hukuk" veya "Sağlık ve Hukuk" üzerine değerlendirmeler yapması elbette mümkündür. Fakat öncelikle bir "hukuk dalı" olduğunu düşündüğüm "Sağlık Hukuku" alanına girerek "Hekimin Yasal Sorumlulukları ve Hakları" üzerine kitap yazmış olmasının yanlış olduğunu yıllar önce kendisine de ifade etmiştim.

Yanlış şurdadır: "Hak" ve "sorumluluk" kavramları, özellikle "ceza sorumluluğu" kavramı, teknik-hukuk kavramlarıdır. Bu kavramların tanımlanması ve unsurlarının açıklanması hukuk eğitimi ve formasyonu gerektirir.

Eğer hukuk diye bir bilim dalı varsa ve "ceza hukuku" diye bir uzmanlık alanı bulunuyorsa, her hangi bir sosyal ilişkiler konusunun "ceza sorumluluğu" bu alana ait sayılmalıdır.

Medeni hukuk profesörü bir hocamızın bir konuda " ... Ceza Sorumluluğu" diye bir yazısını hatırlar mısınız? Bir ceza profesörünün "... Tazminat Sorumluluğu" konulu yazısı akademik camiada "alan tecavüzü" olarak ayıplanırken; hukukla ilgisi "adli tıp" dersinden ibaret bir akademisyenin "ceza sorumluluğu" anlatması size gerçekten "normal" mi geliyor?

Ceza ile bir şekilde ilgili olmak, uzmanlık nedeni sayılıyorsa, o zaman ceza sorumluluğu konularında tecrübeli mahkumları, gardiyanları veya mübaşirleri konuşturmamız daha doğru olurdu.

Aksine görüş sahibi meslektaşlarımı da saygı ile selamlıyorum.
Old 06-03-2009, 21:07   #12
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Bir adli tıp uzmanının "ceza sorumluluğu" anlatmasını nasıl karşılarsınız?

Tersine çevirelim: Bir avukat, "Adli Tıp Komplikasyonları" üzerine konuşabilir ve yazabilir mi?

Bu varsayımlarda bir anormallik veya etik dışılık ya da uzmanlık alanı tecavüzü algılıyor musunuz?

Olayın etik ve bilimsel boyutunu bir tarafa brakıp, soruyu değişik bir şekilde soralım:

Bir avukat'ın, "Adli Tıp Komplikasyonları" üzerine konuşmasına ve/veya yazmasına engel olan yasa/hukuk kuralı var mıdır?

Sorunun amacının bu olmadığı kuşkusuz olsa da, sorunun, daha farklı biçimde dile getirilmesi mümkün olabilirdi diye düşünüyorum.
Old 06-03-2009, 21:12   #13
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Prof Dr. Hamit Hancı'nın internette özgeçmişini buldum. (http://www.medicine.ankara.edu.tr/in...icine/hcv.html)

Şu bölüm dikkatimi çekti: "Türkiye’de ilk örnek olarak Tıp Fakültelerinde 1996 yılından beri “Hekimin Yasal Sorumluluğu” konulu dersi vermekte."

Sayın HUKUKDOKTORU, sayın Hancı için "hukukla ilgisi adli tıp dersinden ibaret" diyorsunuz. Sanki sözkonusu akademisyen bizler gibi sadece fakültede Adli Tıp dersi görmüşcesine bir ifadeniz var. Oysa öyle değil, sayın Hancı bu alanda profesör olmuş ve panel konusu ile ilgili ders de veriyormuş.

"Ceza ile bir şekilde ilgili olmak"dan sözetmediğimizi bilecek durumda olmanıza rağmen, "ceza sorumluluğu konularında tecrübeli mahkumları, gardiyanları veya mübaşirleri konuşturmamız daha doğru olurdu." demenizi ise, konuya pek objektif bakamadığınızın göstergesi olarak yorumluyorum.
Old 06-03-2009, 21:20   #14
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Sayın Aladağ'a aynen katılıyorum. Saygılarımla
Old 10-03-2009, 00:22   #15
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Bir adli tıp profesörü, "üroloji", "hematoloji", "psikiyatri", "pediatri", "halk sağlığı", .... gibi tıp dallarında bile "uzman" sayılmazken, hukukçular tarafından ceza hukukunda uzman kabul edilmesini biraz yadırgadım doğrusu.

Ayrıca buna gerekçe olarak, epeyce bir süreden beri bu işi yapıyor olmasını göstermeleri de ayrı bir garabet olsa gerek.

Ben bu tartışmadan çok şey öğreniyorum.
Old 10-03-2009, 03:51   #16
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan HUKUKDOKTORU
Bir adli tıp profesörü, "üroloji", "hematoloji", "psikiyatri", "pediatri", "halk sağlığı", .... gibi tıp dallarında bile "uzman" sayılmazken, hukukçular tarafından ceza hukukunda uzman kabul edilmesini biraz yadırgadım doğrusu.

Ayrıca buna gerekçe olarak, epeyce bir süreden beri bu işi yapıyor olmasını göstermeleri de ayrı bir garabet olsa gerek.

Ben bu tartışmadan çok şey öğreniyorum.

Sayın HUKUKDOKTORU,
Tartışmaya katılan hukukçulardan kim, hangi mesajında sözkonusu kişiye "ceza hukukunda uzman" dedi, lütfen gösterebilir misiniz?
Karşı görüşleri yadırgayacak ya da "garabet" olarak niteleyecekseniz, biz çekilelim, siz kendi kendinize tartışın. Sonucu bize söylersiniz.
Old 10-03-2009, 18:46   #17
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Başa dönelim: Sorum şuydu: Tıp Hukuku ana başlıklı bir panel düzenleniyor ve bir adli tıp uzmanı ceza sorumluluğu anlatıyor. Bu durumun "fikri hukuk" açısından uzmanlık alanı tecavüzü sayılıp sayılamayacağını, normal olup olmadığını, etik olup olmadığını sormuş ve doğrusu şahsen yadırgadığımı da ihsas etmiştim.

Benim dışımdaki katılımcıların çoğunluğu ise burada pek bir anormallik görmemiş, isteyenin istediği konuyu anlatabileceğini vurgulamışlardır.

Eğer adı geçen konuşmacı "ceza hukukunda uzman" sayılmıyorsa, "ceza sorumluluğu" konusunun bu kişiye anlattırılması nasıl normal görülebiliyor?

Hekimin sorumluluğu üst başlıklı bir açık oturumda, bir hukukçunun tazminat, bir diğer hukukçunun ceza sorumluluğunu anlatması yanı sıra bir adli tıp uzmanının da hekimin sorumluluğu konusuna adli tıp perspektifinden bakması, deontoloji uzmanının etik açıdan bakması, bir psikiyatrın adli psikiyatri açısından bakması, konunun bütüncül şekilde ortaya konulması bakımından normal görülebilirdi.

Fakat hukuk alanında lisans, yüksek lisans veya doktora eğitimi almamış bir hekime "ceza sorumluluğu" gibi bir teknik hukuk konusunun bırakılması, o alanda uzman sayılması değil de nedir? Bu seçim, yerinde bir seçim değildir, en azından normal değildir.

Sayın Aladağ, "garabet", gariplik, farklı görme, tuhaf karşılama anlamlarında kullanılan bir kelimedir. Sizin gibi her tartışmaya aktif olarak katkıda bulunan bir tartışmacı için, tartışmadan çekilme sebebi sayılacak ölçüde alınganlık kaynağı görülmesini anlayamadım. Sonra tartışmada karşı görüşü yadırgamaktan daha normal ne olabilir?

Yokluğunuzun beni kendi halime yapayalnız bırakacağını nerden çıkardınız? "Biz" derken diğer arkadaşlarımızın vekaletine de sahip misiniz? İsterseniz deneme amaçlı bir çekilin, bakayım ne kadar yalnız kalıyorum.
Old 10-03-2009, 23:14   #19
Adli Tip

 
Varsayılan

Konu "tıp hukuku"...

Hukukla tıp, en cok Adli Tıp alanında yanyana gelir...
Bu konuda konusacak kisi HUKUKDOKTORU degilse, ya doktor olur ya da hukukcu...

Ulkemizde, kanun yapmak icin, adalet bakani olmak icin, hukuki yaptirimlari uygulamak icin ve bazen hakim olmak icin bile hukukcu olmak gerekmiyor.

Bence bir sempozyumda her hangi bir konuda konusacak kisi okur yazar dahi olmayabilir. Yeter ki; o konusmayi yapmaya layik gorulsun, dinleyen olsun...

Kaldi ki somut olayda bahsedilen bir AKADEMISYEN ve uzmanlik alani uzay bilimi degil.

Saygilar
Old 10-03-2009, 23:22   #20
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan HUKUKDOKTORU
Sayın Aladağ, "garabet", gariplik, farklı görme, tuhaf karşılama anlamlarında kullanılan bir kelimedir. Sizin gibi her tartışmaya aktif olarak katkıda bulunan bir tartışmacı için, tartışmadan çekilme sebebi sayılacak ölçüde alınganlık kaynağı görülmesini anlayamadım. Sonra tartışmada karşı görüşü yadırgamaktan daha normal ne olabilir?

Yokluğunuzun beni kendi halime yapayalnız bırakacağını nerden çıkardınız? "Biz" derken diğer arkadaşlarımızın vekaletine de sahip misiniz? İsterseniz deneme amaçlı bir çekilin, bakayım ne kadar yalnız kalıyorum.

Sayın HUKUKDOKTORU, keşke eliniz değmişken Türkçe sözlükte sadece "garabet"e değil, "biz"in tüm anlamlarına da baksaydınız.

Borçlar Hukuku "uzmanı" değilim ama bir tartışmaya katılmak/katılmamak için vekalet verilmeyeceğini tahmin (!) edebiliyorum. Ayrıca meslektaşlarım, kendi kararlarını kendileri verebilecek olgunluktadırlar.

Amacınızın konuyu tartışmaktan öte olduğunu düşünüyorum. Zira sorularımıza (yine "biz" kullandım, farkına vardıysanız ve yine çoğul değil, aynı "siz" gibi) yanıt vermiyorsunuz, sorular soruyor, yönlendirmeye çalışıyorsunuz. Verdiğiniz "o zaman şu da şöyle yapsın" biçimindeki örnekler, demagojik nitelikte.

Sordunuz: "Bir adli tıp uzmanının "ceza sorumluluğu" anlatmasını nasıl karşılarsınız?"

Yanıtladık.

Yanıtları beğenmediniz ve "yadırgadınız", "garabet" dediniz, "çok şey öğreniyorum" diyerek dalga geçtiniz. Sıkılıp bıraktık, "alınganlık" dediniz, hatta "İsterseniz deneme amaçlı bir çekilin, bakayım ne kadar yalnız kalıyorum." restini çektiniz.

Ben kimsenin düşüncesine ve düşüncesini açıklama özgürlüğüne ipotek koyma "cüretini" kendimde bulmam. Ama ben sıkıldım bu tartış(ama)madan, üslubunuzdan.

Buyrun, siz devam ediniz.
Old 10-03-2009, 23:42   #21
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Tıpta Uzmanlık Tüzüğü
RG., 19.6.2002, S.24790

Uzmanlık yetkisinin kullanılması
Madde 4 - "Bu Tüzük hükümlerine göre uzmanlık belgesi almayanlar, hiçbir yerde ve şekilde uzmanlık unvan ve yetkisini kullanamazlar ve uzmanlıkla ilgili tıbbi faaliyette bulunamazlar."

TABABET UZMANLIK YÖNETMELİĞİ

EK (Liste 3)
ÇEŞİTLİ BİRİMLERİN UZMANLIK SINAV JÜRİLERİ OLUŞUM LİSTESİ

.....
Adli Tıp: Farmakoloji, Patolojik Anatomi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, Genel Şirürji
Old 10-03-2009, 23:46   #22
Adli Tip

 
Varsayılan

Nimium altercenda verit (Aşırı tartışma halinde gerçek kaybolur)
Old 11-03-2009, 00:08   #23
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

7. HD., 20.06.1995, 1994/3644, 1995/7093: “davalı tarafın miras bırakanının mirasçılarının belirlenmesi için sulh hukuk mahkemesi zabıt katibinin bilirkişi olarak tayin edilmesi usul ve yasa hükümlerine tamamen aykırıdır”
Old 11-03-2009, 00:16   #24
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

“Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda” bilirkişiye başvurulamaz (HUMK.m.275, CMK.m.63/1).
Old 11-03-2009, 00:22   #26
Adli Tip

 
Varsayılan Katki

Yargitay
16 HD
E. 1991/3055
K. 1991/12849
T. 10.10.1991
Kesinleşen tesbitlere yönelik davalara Kadastro Mahkemesinde bakılmaz.
Old 11-03-2009, 00:36   #27
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

OTOPSİ VE HEKİMİN BİLİRKİŞİLİK GÖREVİ

Prof. Dr. İ. Hamit HANCI
Ankara Ü. Tıp Fak. Adli Tıp A.D

BİLİRKİŞİLİK

Hekimlerin sağlıkla ilgili konularda bilirkişilik görevi vardır. İnsan vücudunda meydana gelen lezyonların niteliği, nasıl yapıldığı, her türlü biyolojik delillerin incelenmesi, suçlunun, mağdurun ya da medeni haklarını kullanmak isteyenlerin durumlarının belirlenmesi ve tanımlanması bilirkişi hekim tarafından yapılır.
Old 11-03-2009, 17:35   #28
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Bir avukat da adli tıbbın uzmanlığı içinde olduğu kuşku götürmez olan otopsi, yaralama ve cinsel suç muayeneleriyle ilgili bir kitap yazmış ve kitap Adli Tıp uzmanı Prof.Dr. Hamit Hancı'nın editörlüğünü yaptığı Adli Bilimler Dergisi'nde tanıtılmıştır. Adli tıp uzmanları bu durumu olağan karşılamaktadır ki dergilerinde yer vermişlerdir.
Old 11-03-2009, 23:08   #29
Gemici

 
Varsayılan

Olayın püf noktası dönüp dolaşıp şu soruya odaklanıyor bence:

-Yapılanın doğru olup olmadığına mı bakacağız, yoksa yapanın doğru kişi olup olmadığına mı?

Saygılarımla
Old 12-03-2009, 09:49   #30
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Tıp hukuku konusunda yazıp konuşan çok sayıda hekim varken ve bunlardan biri de üyesi olduğunuz Tıp Hukuku E-posta Grubunun moderatörü Doç.Dr. Faik Çelik iken neden Prof.Dr.Hamit Hancı'yı hedef aldığınızı anlamak güç. Bu durum bir kişisel husumetin varlığını düşündürmektedir. Dolayısıyla bilimsel zemini olmayan bu tartışmaya katılmayı anlamsız buluyor ve tartışmadan çekiliyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
idari merci tecavüzü advocat63 Meslektaşların Soruları 14 16-09-2019 08:40
Sayın Opioid'in Başarısı - Tıpta Uzmanlık Sınavını Kazandı Armağan Konyalı Site Haberleri 25 30-12-2008 11:17
tecavüzü kim kanitlamalidir stizmir Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 3 27-05-2008 20:11
idari merci tecavüzü Aybüke Kağan Meslektaşların Soruları 3 08-06-2007 21:55
misilleme tecavüzü aslıhankart Kadın Hakları Çalışma Grubu 3 23-05-2007 23:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08378291 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.