Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Hukukçu olmayan üyelerimizin hukukla ilgili sorularına ayrılmış iletişim alanı. Lütfen Dikkat : THS bir hukuki danışmanlık sitesi değildir ve bu foruma da "hukuki danışma" niteliği taşıyan sorular yöneltilemez. Alanda soru sormadan önce lütfen Hukuk Soruları Alanı Kural ve İlkelerimizi okuyunuz.

Bilinçli taksir mi , olası kast mı

Yanıt
Old 11-06-2007, 10:31   #1
nurullah_karakas

 
Varsayılan bilinli taksir mi kast mı

öncelıkle merhaba....olayımız soyle:
A ve B yakın arkadas olup bir gun beraber kafayı cekerler..Alkolun de etkısıyle kan kardesı olmaya karar verırler.Önce A kendı bılegını derınce kesmıstır.Ancak B kendı bılegını korkusundan kesememıs ve A ya benım bılegımı de kes demıstır..Bunun uzerıne A,B nın bılegını de derınce kesmıstır..B nın bılegı derınce kesılmıs ve B asırı kan kaybetmıstır..Bunun uzerıne A , Byı hastaneye goturmusler ve Bnın koluna bellı sayıda dıkış atmışlardır..Burada kımlerın cezaı sorumlulugu vardır?...
Old 11-06-2007, 18:53   #2
elif dinler

 
Varsayılan

biliçli taksir ıle olası kasıt arasındakı en onemlı ayrım öngörmektir..bılınclı taksırde kışı yapmış oldugu eylemın sonucu bılmete ıstemekte ve ongormektedir..ornegın kalp hastası oldunu bılmesıne ragmen arkadası ıle kavga edıp ona yumruk atan kışı netıceyı ongorumuş anca umursamamıştır ve arkadasına vurmuştur... oysa taksırde kısı meydana getrdıgı hareketın sonucunu bılmekte yada bılmemekte ancak meydana gelecek olan netıceyı ıstememektedır..orneklemek gerekırse suratlı bırsekılde araba ıle seyir halınde olan kışı anıden kırmızı ısıgın yanması ıle yaya ya carpar..burda kışı kırmızı ısık yandıgında duramamış ancak bu duramamanın sonucunda bırıne carpacagını ongersede netıceyı ısteyerek meydana getırmemıştir..sızın olayınıza da bakarsak kanımca taksır vardır cunku kastı bır hareket soz konusu degıldır.
Old 14-06-2007, 10:01   #3
The_Turk

 
Varsayılan

Bilinçli taksir suçun kanuni tanımında yer alan neticesinin fail tarafından öngörülmesine rağmen gerçekleşmeyeceği düşüncesiyle icra hareketlerine devam edilmesidir.Olası kast ise neticenin öngörülmesinin yanında olursa olsun denilerek suçun icra hareketlerine devam edilerek gerçekleştirilen durumdur.Olayda A B'nin bileğini derince keserken eğer olursa olsun düşüncesiyle hareket etmişse olası kast, gerçekleşmeyeceği düşüncesiyle kesmişse bilinçli taksir söz konusu olmaktadır. Bence olayda bilinçli taksir söz konusudur.Saygılar.
Old 15-06-2007, 10:23   #4
burakocaoglu

 
Varsayılan

Olası kast,kişi asıl olarak baska bir seyi gerçekleştirmek istemesine rağmen buarada oetaya çıkabilecek sonuçları da göze almakta yani rıza göstmektedir.olayda bu nedenle olası kast yoktur.bilinçli taksirde ise sonuç öngörülmekte ama kişi yeteneği vb. gibi nedenlerle fiilin(davranış ve sonuç)gerçekleşmeyeceği inancıyla hareket etmektedir.tck22.m.burada olayı model ajan ölçütlerine göre yorumlamak gerekir,kişiyi bunun içinde değerlendirecek olursak bilinçli taksiri olduğu sonucuna ulasılır.
Old 17-06-2007, 18:29   #5
Deniz İpek

 
Varsayılan

olayda bılıclı taksır vardır cunku faıl netıceyı ongoruyor ama gerceklesmeyecegı dusuncesıyle hareket edıyor..
Old 17-06-2007, 19:11   #6
Av.Can

 
Varsayılan

bencede olayda bilinçli taksir var deniz ipek e katılıyorum
Old 27-06-2007, 08:48   #8
Av. Emrah GELEŞ

 
Varsayılan

OLAYDAKİ AYRIM İÇİN CEZA HUKUKUNDA FRANK FORMÜLÜ VARDIR...
BİLİNÇLİ TAKSİRLE OLASI KAST ARASINDAKİ FARFK;
-ÖLECEĞİNİ BİLSEYDİM YİNE DE YAPACAKSAM OLASI KAST
-ÖLECEİNİ BİLSEYDİM YAPMAZDIM İSE BİLİNÇLİ TAKSİR
KISTASLARI ARASINDADIR.OLAYIMIZA BU KISTASLARI KOYARSAK AÇIK BİR ŞEKİLDE BİLİNÇLİ TAKSİR ÇIKACAKTIR.

NOT: KAFAMA TAKILAN ŞEY KİŞİNİN O ANDA AYIRT ETME YETENEĞİNE SAHİP OLMAMASI VE ALDIĞI ALKOLLE SONRAKİ DAVRANIŞLARININ SONUÇLARINI PEŞİNEN(burası önemli) KABUL ETMİŞ OLMASIDIR. BU ŞEKİLDE BİR YORUM YAPARSAK BU DURUMDA DA OLASI KAST OLABİLECEĞİ ŞEKLİNDE BİR YORUM YAPILIR. UNUTULMAMALIDIR Kİ AMAÇ SUÇUN UNSURU DEĞİLDİR SADECE SÜRESİNDE VE MİKTARINDA BELİRLİDİR. KAST KONUSUNDA DA ALDIĞI ALKOLLE PEŞİNEN KABUL EDİLDİĞİNİ BELİRTTİK. BU DA AZINLIKTA KALAN FİKİR OLARAK KALSIN BURDA

OKUYANLARA TEŞEKKÜR EDER BAŞARILAR DİLERİM!!!
Old 27-06-2007, 10:49   #9
Av.Ersin VARGÜN

 
Varsayılan

Sorulan hadisede kişilerin maksadı kan kardeş olmaktır.Dolayısıyla taraflardan birinin bileğinin dikiş atılacak kadar derin kesilmiş olması arzu edilmeyen bir neticedir. Suç isnadı açısından bakıldığı zaman TCK'nın 22.maddesinin 3. fıkrasında belirtilen ' Bilinçli taksir ' hükmü düşünülebilir ancak madde metninde neticenin öngörülmesi gerektiği belirtilmiştir. Tarafların neticeyi öngöremeyecek kadar sarhoş olduklarını kabul edersek bu durumda Tck'nın 22.maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen Taksir hükümlerinin uygulanması gerektiği kanaatindeyim. Zira madde metninde taksir hükmü açıklanırken neticenin öngörülemeyerek gerçekleşmesinden bahsedilmiştir.

Hadiseye, tarafların alkolün etkisinde olmaları açısından baktığımızda ; Tck'nın 34. maddesinde düzenlenen '' Geçici nedenler, alkol ve uyuşturucu madde etkisinde olma'' başlıklı metni incelememiz gerekir. Buna göre : Şayet taraflar kendi iradeleri dışında alkol almış olsalardı gerçekleşen neticelerden mes'ul olmayacaklardı ancak somut hadisede iradi olarak alkol aldıklarından işledikleri fiillerden mes'uliyetleri sözkonusu olacaktır.
Old 12-07-2007, 08:34   #10
berkan_555

 
Varsayılan

Kasten Yaralama

MADDE 86. - (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Suçun basit şeklini düşünürsek yani hafif yaralamayı A,B'nin bileğini kesmeyi bilerek ve isteyerek kestiğinde bir şüphe yoktur.Dolayısıyla hafif yaralama kastla işlenmiştir.Bu açıdan bileğe ufak bir çizik atmakla biraz mübalağa olsa da bileği tamamen kesmek arasında bir fark yoktur.

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama

MADDE 87. - (1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;

d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hâllerde üç yıldan, ikinci fıkraya giren hâllerde beş yıldan az olamaz.

A'nın bu hükme girdiğini düşünürsek neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralamada en azından taksiri olduğundan bundan da sorumludur.

Sanırım bu olayı yazan arkadaş geçen yılki bir Yargıtay kararından esinlenmiş.

Saygılarımla!
Old 13-07-2007, 15:03   #11
sahinbiten

 
Varsayılan

1-)Olayı incelediğimizde taraflar iradi olarak alkol almışlardır. Buna göre olayda irade dışı yapılmıştır diye nitelenecek bir durum söz konusu değildir.(TCK-34/2) Kan kardeş olmak maksadı ile A kendi bileğini kesmiştir, B ise kesmeye korkmuştur. B'nin A dan bileğini kesmesini istemesi güvene dayalı bir harekettir. A'nın da bunu kabul edip kesmeyi onaylamsı da kendi ustalığına olan inancıdır. A burda fiili işlerken Ben Keserim ve Hiç Bir Şey Olmaz diyerek kesmiştir. Bundan dolayı bilinçli taksirdir. Eğer A Ben Keserim Bileği Derinden Kesilirse de Kesilir deseydi, işte bu durumda olası kast'dan söz ederdik
Old 13-07-2007, 23:59   #12
Ahmet Taşkan

 
Varsayılan

Olayın cevabı kısa ve öz biçimde deniz ipek tarafından yanıtlanmış, katılıyorum...
Old 14-07-2007, 00:18   #13
korayoz

 
Varsayılan

aslında bu ayrımın pratikte fazla bir önemi yok kimse böyle olcağını bilseydim genede yapardım demez dimi burada A arkadaşının bileğini kesiyor bu durumda bence olası kast vardır bir kişinin bileğini keserken bunun önemli bir yaralanmaya yol açabileceği öngörmeninde ötesinde bir durumdur ve olayı kastta çok yaklaştırır. kişi iradesiyle sarhoş olduğuna görede hareketlerini hiç sarhoş olmamış biri gibi değerlendirmek gereklidir.
Old 15-07-2007, 12:42   #14
adlig_recht

 
Varsayılan

olayda bilinçli taksir vardır.olası kasttan söz edebilmek için kişinin neticeyi göze alması gerekmektedir.olayda ise kişi arkadaşının bileğini kestiğinde birşey olmayacağına güvenmiştir bu nedenle olayda bilinçli taksir vardır.
Old 15-07-2007, 13:59   #15
korayoz

 
Varsayılan

olayda A önce kendi bileğini derince kesiyor yani durumu öngörüyor ve genede arkadaşının bileğini keserken bunu göze alıyor. ayrıca bir kişinin bileğinin kesilmesi durumunda bu olayın ağır bir yaralanmaya yol açacağı kesindir eğer kolunu kesmiş olsaydı ozaman öngörüyor fakat istemiyor diyebilirdik ama bileğini kestiği için A nın böyle bir sonucun meydana geliceğini bilseydim yapmazdım gibi bir savunmaya dayanamaması gerekir.
Old 16-07-2007, 16:09   #16
HÜSEYİN MISIRLI

 
Varsayılan

kast ve taksir ayrımı pratikte büyük öneme sahiptir.bilindiği gici TCK da kast başlığı altında olası kast hükümleri düzenlenmistir.kastın iki unsuru mevcuttur ki bunlar bilme ve istemedir.somut olayın verilerine baktığımızda kastın unsurları gerçeklesmemistir.olası kastla bilinçli taksir ayrımı önemli olup somut olaya gore değerlendirilmelidir.alkollü olmaları iradi olduğu içim bir sorun teşkil etmez.dolayısıyla bilinçli taksir hükümleri uygulanmalıdır.
Old 17-07-2007, 18:30   #17
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan Ne olasi kast ne de bilincli taksir vardir!!!

Degerli Meslektaslarim,

bu ilginc olayda, hukuki inceleme, öncelikli olarak kasten yaralama sucu acisindan yapilmalidir.
A’nin B’nin bilegini derince kesmesinde “kasten yaralama” sucu TCK madde 86 acisindan degerlendirme:

Bu sucun olusmasi icin, öncelikli olarak, yaralama sucunun tipiklik unsurlari olusmali, bunun icin A’nin B’nin bilegini kesmesi hareketi, B’nin vücuduna acı meydana gelmesi veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasi neticesinde, nedensel olmalidir. B’nin bilegi kesilmesiydi, vücudunda aci meydana gelmeyeceginden, yaralama neticesi acisinda, bilek kesme eylemi nedenseldir.
Bu durumda sucun maddi tipiklik unsuru olusmaktadir. Ancak, kasten yaralama sucu icin failinin manevi unsur acisindan, kastla, bu suc bakimindan da en az olasi kastla hareket etmis olmasi gerekir.
Kast, bir kisinin, hareketini ve hareketinin hukuka aykiriligini bilerek ve isteyerek gerceklestirmesidir.
Kisinin, eylemi ve sonuclarini bilerek ve istiyerek hareket ettigi durumlarda, direk kast vardir.
Kisinin, hareketini ve hareketin neticelerini bilmesi (en azindan öngörmesi) ancak, neticenin gerceklesmesine katlanmasi (neticenin gerceklesmesini istemesi mutlaka gerekli degildir) durumunda, olasi kast vardir.
A, B’nin bilegini bicakla keserken, onun vücut bütünlügünü eylememiyle bozacagini bilmekte ve bu neticeyi istemektedir (saikinin onun canini gercekten acitmak olmasinin ya da kan kardesi olmasinin burda herhangi bir önemi yoktur).
Burda, A’nin neticeye katlanmasi gibi bir durum söz konusu degildir. A, hareketini yaparken, yani bicakla B’nin cildini keserken, cildin kesilmesinin, A’nin caninin acimasina , onun vücut bütünlügünün bozulmasina sebep olacagini bilmektedir (öngörme söz konusu degil). Herkes bilir ki, bicakla bir insanin cildinin kesilmesi, kisinin vucut bütünlügünü ihlal edecektir bu kesin bir sonuctur, bunun gerceklesmeyecegini bilmemek mümkün degildir. Bu nedenle burda neticenin gerceklesecegini öngörerek (kesinlikten cok olasilik) buna katlanma söz konusu olmamaktadir.
A, neticenin gerceklesmesi icin, direk kastla hareket etmistir.
Buraya kadarki incelemeler, kasten yaralama sucunun kanuni unsurlarini (maddi ve manevi tipiklik unsurlari) meydana geldigini göstermektedir.
Ancak, bu hukuka aykirilik bir hukuka uygunluk sebebinin varligiyla hukuka uygun hale gelebilir.
Olayda, hukuka uygunluk sebeplerinden “riza” kurumunun (TCK Madde 26) incelenmesi gerekir.
Rıza, rıza ehliyeti bulunan kişinin, kendi istek ve iradesine uygun olarak, üzerinde yararlanma veya kullanabilme yetkisinin yer aldığı bir hakkına yönelik olarak yapmış olduğu, yazılı veya sözlü irade açıklamasıdır.
A önce kendi bilegini derince kesmis, B bunu görmüs, kan kardesi olmak istedigi arkadasina bilegini kendisi rizasiyla uzatmistir (olayda rizaya iliskin tüm sartlar olusugundan burda anilmamaktadir). Dolayisiyla bileginin derince kesilmesi icin kendisi riza göstermistir (A kendi bilegini de derince kestiginden, B’nin bilegini derince kesmesi sebebiyle hukuka uygunluk sebeplerinde sinirin asilmasi iddiasi burda yapilamaz).
Olayda hukuka uygunluk sebeplerinden, rizanin sartlari olustugu icin, A’nin eylemi hukuka uygun hale gelmektedir.
Olayda alkol, failin rizasiyla alindigi icin, alkole iliskin bir sorun yoktur.

Saygilarimla
Gülsün Ayhan Aygörmez
Old 17-07-2007, 19:00   #18
adlig_recht

 
Varsayılan

Sayın Gülsün Ayhan Aygörmez,rızayı tanımlarken;
Rıza, rıza ehliyeti bulunan kişinin, kendi istek ve iradesine uygun olarak, üzerinde yararlanma veya kullanabilme yetkisinin yer aldığı bir hakkına yönelik olarak yapmış olduğu, yazılı veya sözlü irade açıklamasıdır,demişsiniz
olayımızda B alkollüdür bu durumda B'nin bileğini kesmesi için A'ya ''rıza'' göstermesinin kendi istek ve iradesine uygun olduğunu nasıl söyleyebiliriz?B'nin alkollü olması onun açıkladığı bu rıza sırasında iradesinin sakat olduğu anlamına gelmez mi?Yazdığınız değerli bilgilerin ancak B'nin geçerli bir rıza vermesi durumunda geçerli olabileceğini düşünmekteyim.

teşekkürler.....
Old 17-07-2007, 21:31   #19
korayoz

 
Varsayılan

TCK M. 26\2' de "Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı ceza verilmez" şeklinde belirtilmiştir.

Bu hükmü hukuka uygunluk sebebi olarak değerlendirebilmemiz için kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği hakın çerçevesini belirlememiz gereklidir. Vücut bütünlüğü konusunda kişinin belirli ölçüce tasarruf yetkisi vardır. Bence kişinin bileğinin kesilmesine rıza göstermesi bu yetkiyi aşar.

Ayrıca kişinin rızasını açıkladığı sırada temyiz gücüne sahip olması gereklidir aksi halde böyle bir irade açıklaması üzerine işlenen fiil hukuka uygun olmaz.Olayımızda B içkili olduğundan bu şekilde bir rıza açıklamaya ehil değildir.
Old 18-07-2007, 16:34   #20
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan

Merhabalar Degerli Meslektaslarim,

degerli görüsleriniz ve yanitlariniz icin öncelikli olarak tesekkür ederim. Konuya girmeden önce, ilk iletimde direk kastin varligiyla ilgili yaptigim aciklamada, özellikle su noktayi vurgulamak istiyorum (yukarda bu nokta eksik kalmis). "Bicakla bilegin derin bir sekilde kesilmesi hareketi", bilek bölgesinde, damar kesisine sebep olur mu? Olayda üzerinde durulmasi gereken nokta, bu "sebep olmanin", bir kesinlik mi olasilik mi oldugudur. Damarlarin ve sinirerin son derece yüzeyel oldugu bilekte, derin bir kesinin, bölgedeki damarlari kesecegi kesindir. Bu bir olasilik degildir. O nedenle, neticenin öngörülmesinden cok, bilinmesi söz konusudur. Hele bir de bu kisi, önce kendi bilegini ayni sekilde derin bir bicimde kesmistir. Bu kisinin, derin bicak kesisiyle damar kesilmesini bilmeyecegi düsünülemez.

Bu ilaveden sonra, sayin Adlig_recht ve Korayoz’un konu hakkindaki “hakli” elestirilerine dönmek istiyorum. Ilk iletimde, dikkatimden kacan, aslinda konunun en cok tartismali, bir o kadar da önemli noktasi. O nedenle, iki meslektasima da degerli katkisi icin tesekkür ediyorum.

Konunun bundan sonraki, riza kisminin tartisilmasi icin benim söyle bir önerim var. Ben simdi bir hukuka uygunluk sebebi olarak “riza” kurumunun olusma sartlari konusunda, kisa bir bilgi veriyim ve sonrasinda sizlerin de katkilariyla, tartismalara devam edelim (bu notlar, benim burda kendi ögrencilerim icin de kullandigim notlar. Notlarda kullanilan kaynaklar, tamamen güvenilir, Alman ceza hukuku ders kitaplarindan alinmistir).

İLGİLİNİN RIZASI (DIE RECHTFERTIGENDE EINWILLIGUNG) TCK 26/2
TCK Madde 26 -(2) “Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez”.
Rıza, rıza ehliyeti bulunan kişinin, kendi istek ve iradesine uygun olarak, üzerinde tamamıyla yararlanma veya kullanabilme yetkisinin yer aldığı bir hakkına yönelik olarak yapmış olduğu, yazılı veya sözlü/sözsüz irade açıklamasıdır.
Dolayısıyla, ilgilinin rızasının, tipe uygun, hukuka aykırı hareketi, hukuka uygun hale getirebilmesi için, belli şartların bulunması gerekmekedir:
Üzerinde tasarruf (yaralanma) yetkisinin bulunduğu bir haktan (hukuken korunan bir değerden) vazgeçme (Disponibilität des geschützten Rechtsgut): Hukuken korunan değerler (haklar), yaşama hakkı, vücut bütünlüğünü koruma hakkı, malvarlığı üzerindeki haklar, şeref, hürriyet, cinsel özgürlük vs. Bunlardan, yaşama ve vücut bütünlüğüne karşı haklarda, kişinin mutlak (sınırsız) tasarruf hakkı bulunmamaktadır. Bunun neticesiyle, kişinin, bu haklardan vazgeçmesi mümkün değildir
Hak sahibi olmak (Die Verfügungsberechtigung): Kişinin, rıza gösterdiği hak ya da korunan hukuki değer üzerinde, hak sahibi olması gerekir.
Rıza ehliyetinin bulunması (Die Einwilligungsfähigkeit):
Bu durumda, rıza açıklamasında bulunan kişinin, akli ve ahlaki belli bir olgunluğa erişmiş olması, haktan vazgeçmenin anlamını ve neticesini bilmesi ve somut olaya uygun olarak değerlendirmesi gerekmektedir.
Rıza açıklaması sakat olmamalıdır:
Rıza, irade eksikliği (sakatlık) sebebiyle verilmiş olmamalıdır (wesentlicher Willensmängel). Bu sakatlık, zor kullanmadan (cebir veya ikrah, Nötigung), aldatma veya kandırmadan ya da hekimin aydınlatma yükümlülüğüne aykırı bir şekilde onam (rıza) almasından kaynaklanabilir. Ayrıca rıza, gerçekleştirilecek saldrırıya yönelik olarak verilmiş olmalıdır
Rıza açıklaması fiilden önce ya açık bir şekilde ya da sonuç doğurmaya yönelik olarak ifade edilmiş olmalıdır:
Fiilin gerçekleştirilmesinden sonra yapılan rıza açıklaması, ceza hukuku açısından anlam taşımamaktadır.
Subjektif bakış açısından fail (Täter) rıza sebebiyle ve rızayı bilerek hareket etmiş olmalıdır:
Rızaya yönelik bilgisi olmadan hareket eden failin hareketi, tamamlanmış değil, teşebbüs edilmiş fiile göre cezalandırılmalıdır (rıza üzerinde hatanın varlığı, hukuka aykırılığı ortadan kaldırabilir).
Saygilarimla
Gülsün Aygörmez
Old 19-07-2007, 17:08   #21
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan

Degerli Meslektaslarim,

olayda, alkollu olup, kendi bilegini derince kesen, bunu görmesine ragmen arkadasina kendinin de bilegini kesmesini söylen diger alkollü kisinin, "rizasinin" sartlarinin olusup olusmadigi tartismalidir.
Olayda ilk olarak, "vücut bütünlügünün korunmasi" hakkinin, üzerinde yararlanma haklarindan olup olmadigi tartisilan bir konudur. Bilindigi gibi, yasama hakkindan kisinin vazgecmesi, bizim hukuk sistemimizde kabul görmemektedir. Vücut bütünlügüne dokunulmamasi hakkindan vazgecme ise, belirli sartlar altinda olanaklidir. Mesela, tibbi müdahaleler, spor karsilasmalari vs. Tibbi müdahaleler, kisinin sagligina kavusmasi amaciyla bu hakkindan vazgectigi, yasamina bile mal olabilecek müdahalelerdir. Ayni sekilde spor karsilasmalari, (özellik boks burda anilmalidir) kisilerin kisisel zevkleri ya da sagliklarini korumak amaciyla yaptiklari, ama yine hayati tehlike yaratabililirler. Bunun disinda, daha güzel olmak amaciyla yaptirilan estetik ameliyatlarini da unutmamak gerekir. Burda kisiler, guzllesme amaci icin, hayati tehlikeleri bulunan ameliyatlari yaptirmakta, hukuk düzenimiz ise buna izin vermektedir.
Bu bilgiler isiginde, vücut bütünlügüne dokunulmamasi hakkindan vazgecmenin sinirlarinin belirlenmesnini oldukca zor oldugu görülmektedir. Almanya'da bu konuda onemli birkac kuram bulunmaktadir. Bazilari, vüc. büt. yönelik saldirinin hayati tehlikeliligine, bazilari ise agirligina, önem vermekte, eger saldiri hayati tehlike yaratiyor ya da agir (yogun) bir saldiriysa, kisinin bu haktan vazgecmesi mümkün olmaz demektedir. Bu kuramlar yukarda sayilan bircok saldiriyi icine almaktadir. Bu nedenle de baska bir görüs, kisinin gözünden olaya bakilmali, hayati tehlike olsa bile, kisin ulasmak istedi amac göz önünde bulundurulmalidir demektedir. Burda da kisi iyilesmek icin ameliyat oldugundan, güzellesmek icin ameliyat oldugundan vs. hakka saldirya riza göstermesi hukuken korunmaktadir.
Almanya'da, bizim riza kurumumuzdanbiraz farkli olarak, rizanin gelenek ve göreneklere ( ya da ahlaka) aykiri olmamasi aranmaktadir. Mesela, dilenci olmak isteyen birinin, bacagini kestirmek istemesi vs...
Olayda, bu haktan vazgecmenin mümkn olup olmayacagi, konusunda bilemiyorum siz ne düsünürsünüz??
Bence, neticeleri acisindan bilegin derince kesilmesi hayati tehlike yaratabilecek olsa da, bu tehlikenin, rizayla gerceklestirilen bir estetik ameliyattan daha büyük bir risk yarattigini düsünmüyorum. O nedenle bence kisinin bu olayda hakkindan vazgecmesi bu hak acisinda mümkün olmalidir kanaatindeyim.
Ikinci önemli nokta, alkol sebebeiyle, riza ehliyetinin olmamasi sorunu. Alkol, kisinin, idrak etme, olaylari algilama ve akillica degerlendirme yetenegini ortadan kaldirdigi icin, alkollü birinin verdigi riza, riza ehliyeti yoklugundan gecersiz olacaktir. Almanya'da, alkolun kisinin, kusur ehliyetini ortada kaldirmasi icin, 2,0 promil alkolun kaninda bulunmasi gerekiyor. Türkiye'de bu konudaki sinir nedir bilemiyorum. Olayimizda, kisinin bu sinir astigini düsünürsek (varsayarsak), kisinin riza aciklamasinda bulunma yetenegi yoktur.
Bu durumda, "vücut bütünlügüne dokunulmamasi hakkindan vazgecme " konusundaki veridigi riza gecersizdir. Böylelikle, A'nin eylemi, olayda hukuka uygunluk sebebi olan rizanin sartlari olusmadigindan ve baska da bir hukuka uygunluk sebebi bulunmadigindan, hukuka aykiri olmaktadir.

Peki tipe uygun, hukuka aykiri bu eylemden dolayi A cezalandirmali midir? Hukuk düzeni onu bu hareketinden dolayi kinamali midir??
Saygilarimla
Gülsün Aygörmez
Old 24-07-2007, 16:39   #22
Fatih Dönmez

 
Varsayılan Merhaba

Merhabalar,

ben Almanya'da okuyan, hukuk fakültesi 3. dönem ögrencisiyim. Araniza katilmis olmaktan mutluluk duydum. Türkcemizin gelismesine, Türkiye'deki meslaktaslarimizla olan bu tartismalarin yararli olacagini düsünüyorum
Tartisma konusu olayda, bilegi kesilen magdurun, alkol sebebiyle rizasi gecersiz olmus. Ama, bence bu konuda, A, rizanin sartlari olustugu konusunda hataya düsmüstür. A, B'nin, kendi bilegini de, kesmesini istedigini düsünmektedir (olaya göre, rizanin cercevesi belirtilmediginden, kendi bilegini de ayni sekilde derin kesecegini bilmektedir, ama bunun aksine bir rizada bulunmamis). A ise, B'nin rizasinin gecerli oldugunu düsünerek, onun bilegini derince kesmistir. Burda, riza bir hukuka uygunluk sebebi olduguna göre, hukuka uygunluk sebebinin sartlarinda bir hata yapilmistir. Almanya'da, bu hata da, kasti kaldiran bir hata türü olarak gecmekte. Yani kisinin, kasti bu hatada ortadan kalkmakta. Türkiye'deki durumu tam bilemiyorum. Ama Almanya'da da bu konuda cok cesitli teoriler bulunmakta. Bunlardan en baskin olan, teoriye göre de, hukuka uygunluk sebeplerinin sartlarinda hata yapilmasi halinda, kisinin hatasi, Alman Ceza Kanunu'nun 16 maddesi geregi, kastinin ortadan kalkmasini saglamakta. Bu durumda, A'nin hatasi kastini ortadan kaldirdigindan cezalandirilmamasi gerekmekte.

Herkese selamlarimi ve saygilarimi gönderiyorum.

Fatih Dönmez
Old 26-07-2007, 01:01   #23
hazelnil

 
Varsayılan

Bence de bilinçli taksirdir, zira kişi alkollüdür(evet iradidir ancak;alkol yüzünden böyle bir cesareti kendinde bulması daha kolaydır) ve kendi bileğini de "derinden" kesmiştir; derinden kesmenin gerekmediği "kan kardeşi olma" amacında kendi bileğini de derinden kesen kişinin, karşısındakine de benzer davranışı yapması kast ya da olası kast olarak yorumlanamaz...
Old 26-07-2007, 14:30   #24
Fatih Dönmez

 
Varsayılan

Merhaba arkadaslar,

olayda ne bilincli taksir ne de olasi kast vardir. Somut olayda fail bilerek ve isteyerek arkadasinin bilegini kesmistir ve bu yüzden olayda direkt kast vardir (dolus directus). Failin alkollü olmasi kasti ortadan kaldirmaz.
Ikinci bir durum da su ki fail arkadasinin bilegini kan kardesi olmak amacilya kesmistir yani amaci kan akitmakti ve kan akitmasi icin damari kesmek zorundaydi. Bilegi yüzeysel yani sadece deriyi kesmis olsaydi büyük bir ihtimalle kan akmayacakti ve bu arkadaslar kan kardesi olamayacaklardi. Hem bilekteki damar hemen derinin altinda ve bilege baktiginiz an damar görünür. Bu yüzden bilegi kesme hareketi damarin kesilmesine kesin bir sekilde yol acar. Ayrıca olayda kisinin sadece bilegi yüzeysel kesmek isteyipte damri kestigine dair bir bilgi yoktur. Üstelik riza gösterende bu konuda herhangi farkli bir istekte bulunmamistir, yani kendi bilegininin cok yüzeyel kesilmesine dair yani hic bir sekilde damarinin kesilmemesine dair bir veri yoktur. Olayda alkolün bulunmasi sadece onun verdigi rizanin gecersiz olmasini saglar cünkü alkol riza ehliyetini ortadan kaldirmistir.

Selamlar,

Fatih Dönmez
Old 28-07-2007, 16:01   #25
adlig_recht

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Fatih Dönmez
Merhaba arkadaslar,

olayda ne bilincli taksir ne de olasi kast vardir. Somut olayda fail bilerek ve isteyerek arkadasinin bilegini kesmistir ve bu yüzden olayda direkt kast vardir (dolus directus). Failin alkollü olmasi kasti ortadan kaldirmaz.
Ikinci bir durum da su ki fail arkadasinin bilegini kan kardesi olmak amacilya kesmistir yani amaci kan akitmakti ve kan akitmasi icin damari kesmek zorundaydi. Bilegi yüzeysel yani sadece deriyi kesmis olsaydi büyük bir ihtimalle kan akmayacakti ve bu arkadaslar kan kardesi olamayacaklardi. Hem bilekteki damar hemen derinin altinda ve bilege baktiginiz an damar görünür. Bu yüzden bilegi kesme hareketi damarin kesilmesine kesin bir sekilde yol acar. Ayrıca olayda kisinin sadece bilegi yüzeysel kesmek isteyipte damri kestigine dair bir bilgi yoktur. Üstelik riza gösterende bu konuda herhangi farkli bir istekte bulunmamistir, yani kendi bilegininin cok yüzeyel kesilmesine dair yani hic bir sekilde damarinin kesilmemesine dair bir veri yoktur. Olayda alkolün bulunmasi sadece onun verdigi rizanin gecersiz olmasini saglar cünkü alkol riza ehliyetini ortadan kaldirmistir.

Selamlar,

Fatih Dönmez


Selamlar...

Olayda arkadaşının bileğini keserken bu hareketin yani bileği kesme hareketinin kasti olduğuna şüphe yoktur.Burada bizi bilinçli taksir mi olası kast mı sorusuna iten bileği keserken arkadaşının yaralancağını öngörüp öngörmediği,eğer öngördüyse sonucu göze alıp almadığıdır.Eğer sadece öngördüyse bilinçli taksir ,öngörmekle beraber göze aldıysa olası kasttan bahsetmek gerekir.

Saygılar...
Old 29-07-2007, 20:37   #26
Murat Toprak

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Fatih Dönmez
alkol riza ehliyetini ortadan kaldirmistir.

Selamlar,

Fatih Dönmez

Sayın Fatih Dönmez,

Bu kişiler alkollü olsada olmasada kanımca burada rızaya uygunluk nedenleri yoktur.Medeni Kanunda belirtildiği üzere bir kimse kişiye sıkı sıkıya baglı haklarından kendi rızasıyla dahi olsa vazgeçemez.Buna beden bütünlügüde dahildir.Ortada kişinin menfaati ya da kamu yararı olmadığı bir kimsenin beden bütünlügüna zarar vermek rızası dahilinde bile olsa hukuka aykırıdır.Mesela hastanın doktor tarafından ameliyat edilmesi buradaki rıza hukuka uygundur.

Olayımızda iki kafadar alkolünde etkisiyle kan kardeşi olmaya karar veriyorlar.Arkadaşının bileğini derince kesmesi arkadaşının kan kaybına ugramasına neden olmuştur.Buradaki amaçta kan çıkartmaktır yani kast vardır neticeyi bilerek ve isteyerek gerçekleştirmiştir.


Taksir yada olası kast tartışmaları kanımca,olayımızdaki kişi kan kaybından öldüğü takdirde gündeme gelebilir.

Saygılar sevgiler
Old 30-07-2007, 13:52   #27
Fatih Dönmez

 
Varsayılan

Merhabalar,

Direkt kastin oldugu bir olayda baska kasit türlerinen yada taksirin bence hic düsünülmemesi gerekiyor. Fail arkadasinin bilegine bicak dayadiktan sonra bu bilegin kesilecegini mutlak surette bilmesi lazim ki failin amaci da zaten buydu.

Selamlar
Old 30-07-2007, 21:09   #28
üye16568

 
Varsayılan Ne bilinçli taksi ne de olası kast!

Olayda kastın olduğunda fikirlerinize katılıyorum. Ancak Ceza Knununun Vücut dokunulmazlığına karşı suçların, Basit Tıbbı Müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olması halinde mağdurun şikayeti bile aranmaksızın yaptırıma bağlamıştır. Mağdurun şikayeti rızası bile olsa anlamına gelmektedir. Kasten yaralama mağdurun rızası aranmamıştır. Bahsi geçen ameliyatların dayanağı ise yetkili kişiler tarafından yapılmasından kaynaklıdır. Bu hali ile aksi bir hüküm söz konusu olmadığından Kıyas yapılması da mümkün olmayacaktır. Kaldı ki BTM ile giderilebilecek bir kesinin olması halinde de mağdurun şikayetçi olması ceza tayini için yeterli olacaktır.
Old 30-07-2007, 22:36   #29
Fatih Dönmez

 
Varsayılan

Merhaba arkadaslar,

olayda rizaya uygunluk icin üzerinde tasarruf yetkisinin bulundugu bir haktan ki olayimizda vücut dokunulmazligindan vazgecme vardir. Bu vazgecme belli sartlar altinda, mesela ahlaka aykiri ( Sittenwidrigkeit) olmadigi zaman korunur. Bu almanyadaki genel kabul. Türkeyedeki durum hakkinda sn. Aygörmezin yukaridaki mesajinda bilgiler var. Olayda rizayi kaldiran kisinin alkollü oldugu icin riza ehliyetinen olmamasidir. (riza sadece insan hayati üzerinde ve ahlaka aykiri olaylarda mümkün degildir).
Vücud dokunulmazligi üzerinde riza olmasaydi eger kimse ne futbol oynayabilirdi ne boks yapabilirdi, ne de estetik ameliyatlarina izin verilirdi, cünkü bunlarda vücud dokunulmazligina saldiri vardir.
Almanyada ve türkiyede bildiginiz gibi boks maclari legaldir. Belki bildiginiz gibi son yillarda almanyada „ultimate fighting“ yani “nihai dögüs” tartisilmasi yapilmistir. Bu „ultimate fighting“ karsilasmalarinda göz cikarma ve cinsel organlara vurma haric hersey serbesttir. Almanyada ahlaka aykiri oldugu icin (sittenwidrig)yasaklanmistir daha dogrusu hic izin verilmemistir bu tür karsilasmalara. Ama böyle bir eylem hollanda da serbest.

Saygilar

Fatih Dönmez
Old 30-07-2007, 22:37   #30
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan

Degerli Meslektaslarim,

riza kurumu, Ceza Kanunumuz genel hükümler kisminda yer alan, suclarda magdurun onayiyla, tipe aykiri kasten islenen bir fiili hukuka uygun hale getiren bir kurumdur. Bu kurumun, özel hukukta yer alan riza kurumundan farkliliklari vardir. Daha önceli iletimde de rizanin genel sartlarinda belirttigim gibi, hukuka uygunluk sebebi olarak riza ceza hukukuna ait bir kurumdur ve özel hukuktaki rizadan ayrik tutulmasi gerekir.

Bununla birlikte, sikayet kurumu ceza hukuku doktirini icerisinde, cok ayri bir kurumdur. Sikayet, takibi sikayete bagli suclarda, sucun takibine baslanmasi icin bir önsart niteligindedir. Kisinin bu sucun takibi icin sikayette bulunmasi, onun ilk basta suc islenirken riza verdigi ya da vermedigi seklinde yorumlanamaz. Riza, mutlaka, eylemin gerceklesmesinden önce acik ve sonuc dogurmaya yönelik bir sekilde verilmelidir. Bu aciklanan sebeplerle, riza kurumu ve sikayet kurumu aslinda cakismayan, amaci ve düzenlenis sekilleri farkli iki farkli kurumdur.

Saygilarimla
Gülsün Aygörmez
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Olası Kast ile Taksirin Yarattığı Kafa Karışıklığı Edo Hukuk Soruları 39 20-12-2021 14:57
olası kast-bilinçli taksir ayırımı v.emre Ceza Hukuku Çalışma Grubu 47 07-11-2012 15:59
Cenaze nakil aracı şoför Melih ve Kast-Taksir-Kusursuzluk Sorunu mutlakadalet Hukuk Soruları Arşivi 4 25-12-2006 15:28
Olası Kasıt Av. Bülent Sabri Akpunar Hukuk Sohbetleri 3 03-11-2003 23:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08654594 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.