Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Hukukçu olmayan üyelerimizin hukukla ilgili sorularına ayrılmış iletişim alanı. Lütfen Dikkat : THS bir hukuki danışmanlık sitesi değildir ve bu foruma da "hukuki danışma" niteliği taşıyan sorular yöneltilemez. Alanda soru sormadan önce lütfen Hukuk Soruları Alanı Kural ve İlkelerimizi okuyunuz.

İdarenin Kusursuz Sorumluluğu

Yanıt
Old 26-02-2008, 19:42   #1
sword_can

 
Soru İdarenin Kusursuz Sorumluluğu

Vatani görevini yapan bir askere çarşı izni esnasında araba çarpıyor ve asker ölüyor. Kaza raporunda şoförün 8/8 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Ölen askerin ailesi, idarenin kusursuz sorumluluğuna dayanarak, idare aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açabilir mi? Bu konuda bir danıştay kararı var mı? Bendeki bir kararda sıla izninden dönmekte olan askerin bindiği otobüs devriliyor ve asker ölüyor. İdare aleyhine açılan tazminat davası sonunda idare tazminata mahkum edilmiş. Benim aradığım sorumdaki olayla aynı bir kararın olup olmadığı...
Old 27-02-2008, 00:48   #2
kapgan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sword_can
Vatani görevini yapan bir askere çarşı izni esnasında araba çarpıyor ve asker ölüyor. Kaza raporunda şoförün 8/8 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Ölen askerin ailesi, idarenin kusursuz sorumluluğuna dayanarak, idare aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açabilir mi? Bu konuda bir danıştay kararı var mı? Bendeki bir kararda sıla izninden dönmekte olan askerin bindiği otobüs devriliyor ve asker ölüyor. İdare aleyhine açılan tazminat davası sonunda idare tazminata mahkum edilmiş. Benim aradığım sorumdaki olayla aynı bir kararın olup olmadığı...

merhaba Sayın sword_can,

Bilindiği üzere idarenin hem kusurlu hem de kusursuz sorumluluğuna gidebilmek için;

a)Mücbir Sebep
b)Kaza
c)Zarar Görenin Kusuru
d)Üçüncü Kişinin Kusuru

Bulunmaması gerekir.Bu gibi hallerde devlet ancak kendi kusuru oranında sorumludur yada hiç sorumlu değildir.
Danıştay bir kararında devletin yaptığı su kanalına başkaları tarafından açılan deliklerden dolayı tarlasını su basan ve zarara uğrayanın tazmin talebini reddetmiştir.Nedeni ise tamamen ''üçüncü kişinim kusuru bulunmasıdır''.(12.D. 1972/273)
Umarım işinize yarar kararlar bulabilirsiniz.,saygılarımla...
Old 27-02-2008, 03:12   #3
korayoz

 
Varsayılan

"bedelli askerlik hizmetini ifa etmekte iken, haftasonu izninde asker arkadaşlarının özel arabası ile kışlaya dönerken geçirilen trafik kazası sonucu sakatlanan davacının zararı doğrudan idareye bağlanamayacağı gibi, idarenin zararın faili ve sorumlusu olmasıda mümkün değildir." (yaman murat, askeri yüksek idare mahkemesi kararları ışığında idare hukukunda sorumluluk, hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kavramları, ayimd, 18 numaralı dergi)
Old 27-02-2008, 23:48   #4
sword_can

 
Mutlu

İlginiz için teşekkür ederim.Ama belirttiğim olayla aynı olan bir karar var mı yok mu onu öğrenmek istemiştim. Ama yazdığınız karar da işime kısmen yarayabilir. Tekrar teşekkür ederim.
Old 28-02-2008, 01:35   #5
korayoz

 
Varsayılan

belirttiğiniz olaya aynen uyan bir karar ama hükmü beğenmediniz galiba .
Old 28-02-2008, 17:04   #6
sword_can

 
Varsayılan

Beğenip beğenmeme meselesi değil. Verdiğiniz kararda olayın akışını bilmiyoruz. Belki de aracı kendisi kullanıyordu ve aşırı hızdan dolayı kaza yapıp yaralandı. Ya da aracı kullanan arkadaşıyla şakalaştı ve onun kaza yapmasına sebebiyet verdi. Kısaca söylemek gerekirse belki de olayda ilgililerin kusuru vardı. Bunları bilmediğim için öyle bir cevap verdim.
Old 29-02-2008, 04:43   #7
Av. Tamer Kahyaoğlu

 
Varsayılan

2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun kapsamında,idari başvuru yapabilirsiniz. Başvurunuza 60 gün içersinde cevap verilmez yada reddedilirse idare mahkemesine başvurma hakkınızda bulunmaktadır. Bahsettiğiniz olay açısından bu yolla tazminat hakkını sağlayabileceğinizi düşünüyorum.
Old 03-11-2010, 21:06   #8
ORHAN DUMAN

 
Varsayılan

Avukat bey, sormak istediğim bir konu var..Cevaplayabilirseniz çok sevinirim..

Organize Suç Örgütü Kurmak suretiyle Silah ve Mühimmat Kaçakçılığı suçundan yürütülmekte olan soruşturma kapsamında, Sulh Ceza Mahkemesinin Arama Kararı gereği, C. Savcısının talimatı ve İl J.K.lığının görevlendirmesi ile şüphelilerden bir tanesinin ev aramasına gittim. evin bahçe girişindeki düzensiz taş merdivenden inerken ayağımın burkulması sonucu, sağ ayağımın tarak kemiği kırıldı, tedavisi ve sonrasında 105 gün hava değişimi ve 15 gün kat'i doktor raporu aldım. J.Gn.K.lığından Nakti tazminat talep ettim. J.Gn.K.lığı adli müşavirliği, Komisyona yaralanmama sebep olan olayın 2330 sayılı Nakti Tazminat hakkındaki kanun ve yönetmeliği kapsamındaki belirtilen görevlerin ifası sırasında meydana gelmediği görüşü bildirmesi nedeni ile Nakti Tazminat Komisyonu "2330 sayılı Nakti TazminatKanun ve Aylık bağlanması Hakkındaki kanun kapsamına girmemesi nedeniyle adı geçen personele nakti tazminat ödenmemesine" (Reddine) oy birliği ile karar vermiştir..

Karar henüz bana tebliğ edilmedi, kararın tebliğ edilmesini müteakip AYİM.'ne kararın iptali ve tazminatın ödenmesi talepli dava açmak istiyorum. Bu konuda bana tafsiye edeceğiniz bir fikir olursa sevinirim.. Teşekkürler..
Old 20-12-2010, 22:52   #9
hazav

 
Varsayılan

Amaç
Madde 1 - Bu kanunun amacı; barışta güven ve asayişi korumak, kaçakçılığı men, takip ve tahkikle görevli olanların bu görevlerinden dolayı ya da görevleri sona ermiş olsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle derhal veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanma veya hastalık sonucu ölmeleri veya sakat kalmaları halinde ödenecek nakdi tazminat ile birlikte bağlanacak aylığın ve bu yüzden yaralanmaları halinde ödenecek nakdi tazminatın esas ve yöntemlerinin düzenlenmesidir.

Kapsam
Madde 2 - Bu kanun;
a) İçgüvenlik ve asayişin korunması veya kaçakçılığın men, takip ve tahkiki konularında görevlendirilen :
1. (Değişik :7/6/1990 - 3658/1 md.) Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelini,
2. Silahlı Kuvvetler mensuplarını,
3. Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarını,
4. Çarşı, mahalle ve kır bekçilerini,
5. (Değişik :7/6/1990 - 3658/1 md.) Orman memurları ve personeli ile Gümrük Muhafaza memurlarını,
b) Güven ve asayişi ihlal eden eylemlere ve kaçakçılığa ilişkin olayların soruşturma ve kovuşturma işlemlerini yürüten adli ve askeri hakimleri, Cumhuriyet savcı ve yardımcılarıyla askeri savcı ve yardımcılarını;
c) Güven ve asayişi ihlal eden eylemlerin önlenmesi esnasında güvenlik kuvvetleriyle birlikte olay mahallinde bizzat görev yapan mülki idare amirlerini;
d) Ceza ve tutukevlerinin iç ve dış güvenliğini sağlamakla görevli bulunan personeli;

5202

e) Güven ve asayişin korunmasında hizmetlerinden yararlanılması zorunlu olan ve yetkililerce kendilerine bu amaca yönelik görev verilen kamu görevlileri ve sivilleri;
f) (Ek :7/6/1990 - 3658/1 md.) İç güvenlik ve asayişin korunmasında veya kaçakçılığın men, takip ve tahkiki ile ilgili olarak güvenlik kuvvetlerine kendiliklerinden yardımcı olmuş ve faydalı oldukları yetkililerce tevsik edilmiş şahısları;
g) (Ek :7/6/1990 - 3658/1 md.) Devlet güçlerini sindirme amacına yönelik olarak yapılan saldırılara maruz kalan kamu görevlilerini;
h) (Ek :7/6/1990 - 3658/1 md.) Yukarıdaki bentlerde sayılanların yaptıkları görevler veya yardımlar sebebiyle saldırıya maruz kalan eş, füru, ana, baba ve kardeşlerini;
kapsar.
T.C.
DANIŞTAY
1. DAİRE
E. 1994/166
K. 1994/170
T. 27.10.1994
# DANIŞTAY`DAN İSTİŞARİ DÜŞÜNCE İSTEMİ ( Yürütmenin Görev ve Yetki Alanına Giren ve Re'sen İşlem Yapabileceği Konulara İlişkin Bulunmasının Gerekmesi )
# GÖREV MALULLÜĞÜ ( Verilen İkramiye Konusunda Düşülen Duraksamanın Giderilmesi İçin Danıştaydan İstenen Görüş )
# YÜRÜTMENİN GÖREV VE YETKİ ALANINA GİREN KONULAR ( Danıştaydan Görüş İstenebilecek Konular )
2330/m.2
3713/m.21
2575/m.23,42
ÖZET : Danıştay yasası`nın 23 ve 42. Maddelerine ilişkin istişari düşünce istemleri yürütmenin görev ve yetki alanına giren ve re`sen işlem yapabileceği konulara ilişkin bulunmalıdır.
İstemin Özeti : Vazife malülü aylığı bağlanan emniyet teşkilatı mensuplarına 3480 sayılı Malüller ile Şehit Dul ve Yetimlerine Tütün ve Alkol Ürünlerinin Satış Bedellerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun uyarınca verilen ikramiye konusunda düşülen duraksama ile ilgili olarak Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü`nün ... günlü ve ... sayılı yazısı eki İçişleri Bakanlığının ( Emniyet Genel Müdürlüğü ) ... günlü ve ... sayılı yazısında aynen:
"15.10.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3480 sayılı Malüller ile Şehit Dul ve Yetimlerine Tütün ve Alkol Ürünlerinin Satış Bedellerinden Pay Verilmesi Hakkındaki Kanun kapsamına giren ve vazife malülü ( şehit ) aylığı bağlanan Emniyet Teşkilatı mensuplarına verilmekte olan ikramiyelerin T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce, 1993 yılında ödenmesi durdurulmuş ve kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ödenenlerden de geriye tahsil edilmeye başlanmıştır.
Bu durumun düzeltilmesi ve ödemelerin sağlanması için konu, ... tarih ve ... sayılı yazımızla Maliye Bakanlığına intikal ettirilmiş, alınan ... gün ve ... sayılı cevabi yazıda, Emniyet Teşkilatı mensuplarının barışta olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı hallerde vazife malülü oldukları takdirde ikramiye verileceği belirtilmiş ve söz konusu kanunun 3 ncü maddesinin ( c ) fıkrası yorumlanarak "... asli görevinin sebep ve tesiri ile vazife malüllüğüne uğrayanlarla, ölen emniyet mensuplarına veya dul ve yetimlerine 3480 sayılı Kanuna göre ikramiye ödenmesi mümkün görülmemektedir." denilmiş ve T.C. Emekli Sandığınca yapılan uygulamaya devam edilmiştir.
Vazife malülü olan ve bu sebeple şehit dul ve yetim aylığının ödenmesini sağlayan yasal durum aşağıda izah edildiği şekildedir.
a. 3713 SAYILI TERÖRLE MÜCADELE KANUNU
Bu kanunun 21 inci maddesinde "memur ve kamu görevlilerinden yurtiçinde ve yurtdışında görevlerini ifa ederlerken veya sıfatları kalkmış olsa bile bu görevlerini yapmalarından dolayı terör eylemlerine muhatap olarak yaralanan, sakatlanan, ölen veya öldürülenler hakkında 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun Hükümleri uygulanır." denilmiştir.
b. 2330 SAYILI NAKDİ TAZMİNAT VE AYLIK BAĞLANMASINA İLİŞKİN KANUN
Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanmasına Dair 2330 Sayılı Kanunun kapsam başlığını taşıyan 2 nci maddesinde, "... iç güvenlik ve asayişin korunması veya kaçakcılığın men, takip ve tahkiki konularında görevlendirilen Emniyet Genel Müdürlüğü personeli..." denilmek suretiyle, Emniyet Teşkilatında çalışan bütün personel kapsama alınmış ve aynı kanunun 4 ncü maddesinde de yukarıda sayılan görevleri yaparken ölenlerin görev malülü olacağı, bunların dul ve yetimlerine en yüksek tazminatın ödeneceği ve görev malüllüğü aylığı bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
c. 5434 SAYILI T.C. EMEKLİ SANDIĞI KUNUNU
Bu Kanunun 44 ncü maddesi ile devam eden maddelerinde malüllük, adi malüllük, vazife malüllüğü ve harp malüllüğü olmak üzere üç başlık halinde ve üç ayrı durumda hükme bağlanmıştır.
Sözkonusu kanunun ilgili maddeleri tetkik edildiğinde, şehitlik tabirine rastlanmamakta, görevi başında ölen, diğer bir ifadeyle 3713 ve 2330 sayılı Kanuna göre görev malüllüğü aylığı bağlanan emniyet mensupları, kanunun 45 nci maddesinde iştirakcilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olursa şeklinde ifadesini bulan vazife malüllüğü kapsamına girmekte ve Emekli Sandığından da bu maddeye göre aylık ödenmektedir.
d. 3480 SAYILI MALÜLLER İLE ŞEHİT DUL VE YETİMLERİNE TÜTÜN VE ALKOL ÜRÜNLERİNİN SATIŞ BEDELLERİNDEN PAY VERİLMESİ HAKKINDA KANUN
Bu kanunun 3 ncü maddesinde, ikramiyeden yararlanacakları için;
a. Harp Malüllerine,
b. Şehit Dul ve Yetimlerine,
c. Barışta, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı haller ile ... güvenlik ve asayişin sağlanmasında Silahlı Kuvvetlerle birlikte veya ayrı olarak görevlendirilenlerden bu görevlerin çeşitli sebep ve tesirleri ile vazife malülü sayılan Jandarma ve Emniyet mensupları ile sivil görevlilere,
İfadesine yer verilmiş, Maliye Bakanlığı da verdiği görüşte, emniyet mensuplarından sadece ( c ) fıkrasına girenlere ikramiye ödenebileceğini, diğerlerinin ise bu kanundan yararlanmasının mümkün olmadığını belirtmiş ve ödemeler bu nedenle durdurulmuş, ödenenlerden de geriye tahsil edilmesine başlanmıştır.
e. SONUÇ
Görüş verilirken yukarıda belirtilen mevzuatın tümü birlikte değerlendirilmesi gerekirken sadece 3480 sayılı Kanunun 3 ncü maddesinin bir fıkrası yorumlanarak görüş verildiği ve bu sebeple yanlışlığa düşüldüğü kanaatı hasıl olmuştur.
Şöyle ki;
1. Başta 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununda, vazifesi esnasında ölenlerin vazife malülü sayıldığı ve bunların dul ve yetimlerine vazife malülü aylığı bağlanması gerektiği hükme bağlanmıştır.
2. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda, terör olaylarında ölen ve öldürülenlere 2330 sayılı Kanuna göre aylık bağlanacağı kabul edilmiştir.
3. 2330 sayılı Nakdi Tazminat Kanunu`nun 2 ve 4 ncü maddeleri, iç güvenliğin ve asayişin korunması ile kaçakçılığın men ve takibinde görevlendirilenlerden ölenlere görev malülü aylığı bağlanacağına amirdir.
4. Bu kanunlarda; şehitlik tabiri kullanılmamakla birlikte, vazife malüllüğünün 3480 sayılı Kanunda yer alan şehitlerin dul ve yetimleri deyiminin karşılığı olduğu kabul edilmesi daha doğru olacaktır ki, kanunda harp malülü ile diğer hususlar ayrı ayrı sayıldığına göre kimlere şehit denileceği hususuna cevap bulunamamaktadır.
5. 3480 sayılı Kanun yürürlüğe girinceye kadar uygulanmakta olan 2951 sayılı Tekel Bey`iyeleri Üçte Birlerinin Dağıtımı Hakkında Kanunun 3 üncü maddesi ile 3480 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi kapsam olarak aynı olmasına rağmen, o zaman böyle bir yoruma gidilmemiş ve vazife malüllerine söz konusu ikramiye ödenmiş olup, sonradan çıkarılan kanunlarda lehte iyileştirme yapmak genel prensip olduğuna göre her halde bu kanunla kısıtlamaya gidilmesinin amaçlandığı düşünülemez.
6. Kanunlarda vazife malüllüğü için sadece görevlendirilme veya vazifeli olma şartı yeterli kabul edilirken, Maliye Bakanlığınca verilen görüşte, olağanüstü hal yönetiminin bulunduğu yerlerde ölenlere ikramiye verileceğinin belirtilmesi, ... ile ...`da terör olayından ölen kamu görevlilerin ayrılması demektir ki bu yorum; görev anlayışı yönünden sakıncalı görülmektedir.
Açıklanan mevzuat ile birlikte gerekçeler doğrultusunda, 5434, 3713 ve 2330 sayılı Yasalara göre vazife malülü aylığı bağlanan Emniyet Teşkilatı mensuplarının 3480 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ( b ) fıkrası kapsamında değerlendirilmesi ve buna dayanılarak ikramiyelerin ödenmesi, ödenenlerden geriye tahsil işleminin durdurulması gerektiği kanaatı bulunmaktadır.
Bu sebeple, 2575 sayılı Danıştay Kanunu`nun 23 üncü maddesinin ( e ) fıkrasına göre Danıştay Başkanlığından görüş alınması hususunu delaletlerinize arz ederim." denilmektedir.
Gereği Görüşülüp Düşünüldü: 2575 sayılı Danıştay Kanunu`nun 23 ve 42 nci maddelerine dayanılarak yapılacak olan istişari düşünce istemlerinin yürütmenin göre ve yetki alanına giren ve re`sen işlem tesis edebileceği hususlara ilişkin bulunması gerekir.
5434, 3713 ve 2330 sayılı Yasalara göre vazife malülü aylığı bağlanan Emniyet Teşkilatı mensuplarının 3480 sayılı Malüller ile Şehit Dul ve Yetimlerine Tütün ve Alkol Ürünlerinin Satış Bedellerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin ( b ) fıkrası kapsamında değenlendirilmeleri ve buna dayanılarak payların ödenmesi, pay ödenenlerden geriye tahsil işleminin durdurulması hakkında İçişleri Bakanlığınca düşülen duraksamanın giderilmesi konusunda dairemizce bildirilecek görüş üzerine İçişleri Bakanlığı`nın, T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ile bu sandığın bağlı olduğu Maliye Bakanlığı`nı bağlayıcı nitelikte işlem tesis etme yetkisi bulunmadığından, istem hakkında görüş bildirilmesine yer olmadığına ve dosyanın Danıştay Başkanlığı`na SUNULMASINA, 27.10.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
DANIŞTAY
10. DAİRE
E. 1994/4951
K. 1995/5498
T. 13.11.1995
# NAKDİ TAZMİNAT ( Teröristlerce Öldürülen Öğretmenin Varislerine Bağlanması )
# TERÖRİSTLERCE ÖLDÜRÜLEN ÖĞRETMEN ( Varislerine Bağlanan Nakdi Tazminatın Cenaze Töreninde Çıkan Olaylar Nedeniyle Ödenmemesi )
# CENAZE TÖRENİNDE ÇIKAN OLAYLAR ( Teröristlerce Öldürülen Öğretmenin Varislerine Bağlanan Nakdi Tazminatın Ödenmemesi )
2330/m.1,3,4
3713/m.21
ÖZET : Teröristlerce öldürülen öğretmenin varislerine bağlanan nakdi tazminatın cenaze töreninde çıkan olaylar nedeniyle ödenmemesi hukuka uygun değildir.
İstemin Özeti: Davacıların eşi ve babası olan ... teröristlerce öldürülmesi nedeniyle 168.720.000 lira nakdi tazminat ödenmesi ve aylık bağlanması istemiyle açılan dava sonunda, Diyarbakır İdare Mahkemesi 10.2.1994 tarih ve E: 1993/73, K: 1994/64 sayılı kararıyla öğretmen olan davacılar murisinin görevi sırasında teröristlerce öldürüldüğü, bu haliyle davacının 3713 sayılı ve 2330 sayılı Yasaların ilgili maddeleri kapsamına girdiği, Nakdi Tazminat Komisyonunun 29.6.1992 tarihli kararıyla tazminat ödenmesini kabul ettiği halde cenaze töreninde meydana gelen olaylar nedeniyle bu kararını iptal etmesinin hukuken genel ilkeleri ve adalete uygun olmadığı, dolayısıyla 29.6.1992 tarihli kararla kabul edilen 105.123.000 lira nakdi tazminatın davacılara ödenmesi ve durumları değerlendirilerek aylık bağlanması gerektiği gerekçesiyle tazminat isteminin 105.123.000 liralık kısmına yönelik olarak davanın kabulüne, fazlaya ilişkin kısmın reddine, tazminata istemin reddedildiği tarihten itibaren yasal faiz yürütülmesine, Nakdi Tazminat Yasası hükümleri uyarınca davacılara aylık bağlanmasına karar vermiştir.
Davacı, tazminat miktarı hesaplanırken dava tarihindeki en yüksek devlet memuru maaşının dikkate alınması gerektiğini; davalı idare ise ölen kişinin terör örgütü lehine hareket ettiğini iddia ederek, anılan mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Davacı Savunmasının Özeti: Yerinde olmadığı ileri sürülen davalı idare temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı Savunmasının Özeti: Savunma verilmemiştir.
D. Tetkik Hakimi Y.B.`nin Düşüncesi: Temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı M.Y.`nin Düşüncesi: Davacıların murisi olan kişinin öğretmen olduğu ve göreve giderken faili meçhul kişilerce öldürüldüğü, Terörle Mücadale Yasası`nın 21. maddesine göre nakdi tazminat ödenmesi gerektiği iddiasıyla varisleri tarafından dava açıldığı, idare mahkemesince murisin göreve giderken ölümü sebebiyle yukarda anılan yasa hükmü kapsamında sayılarak tazminata hükmedildiği anlaşılmıştır.
Davacıların murisinin göreve giderken faili meçhul kişilerce öldürüldüğü sübuta ermişse de; ölenin cenaze töreninde cenazeye katılan 300 kişilik bir grubun devletimizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğüne karşı bir hareket içinde olan bu amaçla cinayetler işleyen yasa dışı örgüt lehine sloganlar attıkları da sübuta ermiştir. Nitekim davacılar vekilide bu durumu inkar etmemekte, sadece cenazeye katılanların fiillerinden ölenin varislerinin sorumlu olamayacağını öne sürmektedir.
Ölenin varisleri; cenaze töreninde yasa dışı örgütün devlet aleyhine gösteri yapıp, slogan atmalarını onaylamadıklarını ortaya koyup emniyet güçlerinden törenin iptal edilmesini, ya da törensiz olarak cenazenin kaldırılmasını istemeleri mümkün idi. Böyle bir tercihte bulunmadıklarına göre yasadışı örgütün gösteri ve sloganlarını onayladıkları sonucu çıkmaktadır. Devletine ve milletine bağlı bir vatandaşın devlet aleyhine gösteri yapılan bir törene katılmaması, gösteri önceden beklenmeyen biçimde ortaya çıkmışsa bile törenden ayrılması, emniyet güçlerinden de törenin sona erdirilmesini istemesi gerekir. Bu şekilde hareket etmeyen kişilerin devlet aleyhine hareketleri onayladıkları aşikardır. Cenaze törenlerine genelde ölenin akrabaları ve dostları katılır. Cenaze törenine yasadışı örgüt kaltıldığına göre ölen şahsın bu grupla ilişkisi olduğu düşünülmelidir. Terörist grup 3/5 kişiden ibaret olmayıp 300 kişiyi bulduğuna göre, bu hareketleri tesadüf olarak niteleyemeyiz. Dava dilekçesinde dahi cenaze törenindeki yasa dışı olayların davacı tarafça onaylanmadığına ilişkin bir ifade veya iddia yoktur. Bu durumda gerek ölenin gerekse yakınlarının örgüt mensubu olduğu kuşkusunu kuvvetlendirmekte, törene katılmaları bunu kuşkununda ötesinde kesinleştirmektedir.
Açıklanan bu durum karşısında; öleni şehit saymak, yakınlarıda mağdur kabul etmek olanak dışıdır. Devlete karşı olanların şehit sayılmaları, devlet aleyhine gösteriye katılanlarında ölüm dolayısıyla nakdi tazminata müstehak sayılmaları kamu vicdanını, adalet duygusunu incitecek bir yorumdur.
Bu sebeple idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü: İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 3622 sayılı Kanun ile değişik 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Bozulması istenen karar, usul ve hukuka uygun olup dilekçede ileri sürülen temyiz sebepleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile bozulması istenen kararın ONANMASINA, 13.11.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İyuk'na Göre İdarenin Üstünlüğü nfb Hukuk Sohbetleri 8 08-11-2007 18:23
İstihdam Edenin Kusursuz Sorumluluğu/ HGK.2003 -21-673E -2003/641K. SINIRSIZ Meslektaşların Soruları 1 11-07-2007 14:36
Kene Isırığı - Hukuki Sorumluluk - İdarenin Sorumluluğu OLCAYK Meslektaşların Soruları 4 11-06-2007 09:52
Kusursuz Sorumluluk Av.Zeynep Sevgi Meslektaşların Soruları 0 18-10-2004 10:53
Mahkemeler İdarenin Yerine Geçip Karar Almamalı! sbudak Meslektaşların Soruları 1 07-10-2004 15:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05974889 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.