Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Anket Sonucu: Banka kartının şifresinin üçüncü kişilerce ele geçirilmesi durumunda zarara
Kart hamili katlanmalıdır 5 20,00%
Banka Katlanmalıdır 16 64,00%
Kararsızım 4 16,00%
Oy Verenler: 25. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 318)

Banka kartının ve şifresinin üçüncü kişilerce ele geçirilip kullanılması halinde kart hamilinin sorumluluğu

Yanıt
Old 11-10-2011, 23:26   #1
isungur

 
Önemli Banka kartının ve şifresinin üçüncü kişilerce ele geçirilip kullanılması halinde kart hamilinin sorumluluğu

Değerli hukukçu arkadaşlarım,
Gerek bankacılık operasyonlarımız gerekse de bilirkişilik yaptığımız bazı davalarda sıkça karşılaştığımız bir sorun vardır. Kart hamillerinin elinden bazı düzeneklerle banka kartları çalınıyor, çalan kişiler kart hamilinin şifresini de bir şekilde ele geçiriyor ve kartını şifresi ile birlikte kullanarak paralarını çekip kart hamilini zarara uğratıyorlar.
Bankalar bu konunun kötüye kullanımını önlemek için düzenledikleri sözleşmelere, kartların şifre ile birlikte kullanılması halinde işlemlerden kesinlikle kart hamilinin sorumlu olacağı hükmünü eklemekte ve kart hamillerinin imzasını almaktadırlar.
Şifre yalnızca kart hamili tarafından bilinen özel bir bilgi olduğu için, kartın bu şifre ile birlikte kullanılması durumunda kart hamilinin şifresini saklamakta kusuru olduğu bu nedenle de zarardan sorumlu olacağı banka sektörünün egemen görüşüdür.
Son yıllarda ATM cihazlarının kart yuvalarına kartın sıkışmasını sağlayacak düzenekler koyup, kartları makinada kalan kişilerin makina başından ayrılmasını takiben bu kartları yuvadan alan ve kullanan pek çok kötüniyetli kişi saptanmıştır. Kartın çaldırılması tek başına zarar doğuracak bir eylem değildir. Yanında mutlaka şifreye de gerek vardır. Bu tür vakalarda dolandırıcılar genellikle yardım etme görüntüsü altında kart hamilleri ile temas kurarak onlardan şifrelerini öğrenmektedirler.
Konu mahkemelere taşındığında da kart hamilleri genellikle şifrelerini vermediklerini ileri sürmektedir. Ancak şifrenin çalındığı da davalarda bir vakıa olarak durmaktadır.
Burada tartışılmasını arzu ettiğim konu, banka sözleşmelerinde yer alan kartın şifre ile birlikte kullanılması halinde sorumluluğun kart hamiline ait olacağı hususunun hukuken ne derece koruma altında olduğu veya, bu hükmün, kart hamilini yükümlülükten kurtulmak için olayda kusuru olmadığını (kusursuzluğunu) ispat mükellefiyeti altına sokup sokmadığı hususudur.
Bankalar bu hükmü sözleşmeye koyarak, kartların usulsüz kullanımından doğan sorumluluğu doğrudan kart hamiline transfer etmeyi, sorumluluktan kurtulmak için ispat mükellefiyetini kart hamiline transfer etmeyi, amaçlamaktadır.
Kartın çaldırılması peşinen kart hamilinin ağır kusuru olarak kabul edilmekte ve zarardan sorumlu tutulmaktadır. Bu tutum hukuken ne kadar geçerlidir ve koruma altındadır.

Kart hamillerinin banka kartlarını alırken bu riskleri bildiğini, sistemin getirdiği kolaylıklardan yararlanmak amacıyla bu riskleri göze aldıklarını, banka hesaplarında tasarrufta bulunmak için banka kartının mutlak gerekli bir araç olmadığını da göz önüne alırsak, kart hamillerinin bu tür olaylarda gerçekten de sorumlu olmaları gerektiği, sorumluluktan kurtulmalarının kusursuz olduklarını ispat şartına bağlı olduğu yolunda, bankacıların yaklaşımına yakın kişisel bir görüşüm olduğunu da bildirmek isterim.

Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu konudaki tartışmaların, konunun içtihatlarla açıklığa kavuşmasına da katkısı olacağına inanıyorum.

Saygılarımla,
İlhan Sungur
Old 12-10-2011, 11:21   #2
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan isungur
Değerli hukukçu arkadaşlarım,
Gerek bankacılık operasyonlarımız gerekse de bilirkişilik yaptığımız bazı davalarda sıkça karşılaştığımız bir sorun vardır. Kart hamillerinin elinden bazı düzeneklerle banka kartları çalınıyor, çalan kişiler kart hamilinin şifresini de bir şekilde ele geçiriyor ve kartını şifresi ile birlikte kullanarak paralarını çekip kart hamilini zarara uğratıyorlar.
Bankalar bu konunun kötüye kullanımını önlemek için düzenledikleri sözleşmelere, kartların şifre ile birlikte kullanılması halinde işlemlerden kesinlikle kart hamilinin sorumlu olacağı hükmünü eklemekte ve kart hamillerinin imzasını almaktadırlar.
Şifre yalnızca kart hamili tarafından bilinen özel bir bilgi olduğu için, kartın bu şifre ile birlikte kullanılması durumunda kart hamilinin şifresini saklamakta kusuru olduğu bu nedenle de zarardan sorumlu olacağı banka sektörünün egemen görüşüdür.
Son yıllarda ATM cihazlarının kart yuvalarına kartın sıkışmasını sağlayacak düzenekler koyup, kartları makinada kalan kişilerin makina başından ayrılmasını takiben bu kartları yuvadan alan ve kullanan pek çok kötüniyetli kişi saptanmıştır. Kartın çaldırılması tek başına zarar doğuracak bir eylem değildir. Yanında mutlaka şifreye de gerek vardır. Bu tür vakalarda dolandırıcılar genellikle yardım etme görüntüsü altında kart hamilleri ile temas kurarak onlardan şifrelerini öğrenmektedirler.
Konu mahkemelere taşındığında da kart hamilleri genellikle şifrelerini vermediklerini ileri sürmektedir. Ancak şifrenin çalındığı da davalarda bir vakıa olarak durmaktadır.
Burada tartışılmasını arzu ettiğim konu, banka sözleşmelerinde yer alan kartın şifre ile birlikte kullanılması halinde sorumluluğun kart hamiline ait olacağı hususunun hukuken ne derece koruma altında olduğu veya, bu hükmün, kart hamilini yükümlülükten kurtulmak için olayda kusuru olmadığını (kusursuzluğunu) ispat mükellefiyeti altına sokup sokmadığı hususudur.
Bankalar bu hükmü sözleşmeye koyarak, kartların usulsüz kullanımından doğan sorumluluğu doğrudan kart hamiline transfer etmeyi, sorumluluktan kurtulmak için ispat mükellefiyetini kart hamiline transfer etmeyi, amaçlamaktadır.
Kartın çaldırılması peşinen kart hamilinin ağır kusuru olarak kabul edilmekte ve zarardan sorumlu tutulmaktadır. Bu tutum hukuken ne kadar geçerlidir ve koruma altındadır.

Kart hamillerinin banka kartlarını alırken bu riskleri bildiğini, sistemin getirdiği kolaylıklardan yararlanmak amacıyla bu riskleri göze aldıklarını, banka hesaplarında tasarrufta bulunmak için banka kartının mutlak gerekli bir araç olmadığını da göz önüne alırsak, kart hamillerinin bu tür olaylarda gerçekten de sorumlu olmaları gerektiği, sorumluluktan kurtulmalarının kusursuz olduklarını ispat şartına bağlı olduğu yolunda, bankacıların yaklaşımına yakın kişisel bir görüşüm olduğunu da bildirmek isterim.

Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu konudaki tartışmaların, konunun içtihatlarla açıklığa kavuşmasına da katkısı olacağına inanıyorum.

Saygılarımla,
İlhan Sungur

Sayın Sungur önce bir yasal duruma bakalım. Sonra devamını meslektaşların da katılımıyla getiririz diye umuyorum.

Alıntı:
Yazan 5464 sayılı Banka ve Kredi Kartları Kanunu

KART ÇIKARMA VE BUNA İLİŞKİN YÜKÜMLÜLÜKLER

Madde 8 - Kart çıkaran kuruluşlar, talepte bulunmayan veya sözleşme imzalamayan kişiler adına hiçbir şekil ve surette kart veremezler. Bu kuruluşlarca genel müdürlük veya şube haricinde kredi kartı talebi toplanabilecek yerler Kurumun uygun görüşü alınarak Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği tarafından müştereken belirlenir.
Asgarî tutarın son ödeme tarihini takip eden üç ay içinde ödenmemesi durumunda kart çıkaran kuruluşça kart hamiline yapılacak bildirimden itibaren bir aylık süre içerisinde bu tutarın ödenmemesi ya da banka kartı ile kredi kartı kullanımından dolayı adli cezaların uygulanması halinde, ilgili kart çıkaran kuruluşça kart hamiline verilen kredi kartları iptal edilir ve borcun tamamı ödeninceye kadar yeni kredi kartı düzenlenemez.
Kart çıkaran kuruluşlar, kartların düzenli ve güvenli kullanımı ile bildirim, talep, şikâyet ve itirazlara ilişkin gerekli tedbirleri almaya yönelik sistemi kurmak ve kesintisiz olarak açık tutmakla yükümlüdür.
Kart çıkaran kuruluşlar, kartın verilmesi anında kart hamilini yeteri derecede bilgilendirmek ve talep edilmesi halinde, gerçekleştirilmiş işlemlere ait kayıtları otuz günü geçmemek üzere işlemin mahiyetine uygun bir süre zarfında sağlamakla yükümlüdür. Yurt dışı işlemlerinde bu süre altmış gün olarak uygulanır.
Kart çıkaran kuruluşlar, kartların kullanılması bir kod numarası, şifre ya da kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa, bu tür bilgilerin gizli kalması amacıyla gerekli önlemleri almak ve harcama ve alacak belgesinin müşteri nüshası üzerinde ve yazışmalarda kart numarasının açıkça yer almasını engellemekle yükümlüdür.
Kart çıkaran kuruluşlar, banka kartı ve kredi kartlarının asıl kart hamiline teslim edilmesini sağlayacak önlemleri almak, reşit olmayan ek kart hamilleri adına düzenlenen banka ve kredi kartlarının asıl kart hamillerine teslimini sağlamakla yükümlüdür.

KARTIN HAKSIZ KULLANIMI VE SİGORTALANMASI

Madde 12 - Kartın ya da 16 ncı maddede belirtilen bilgilerin kaybolması veya çalınması halinde kart hamili, yapacağı bildirimden önceki yirmidört saat içinde gerçekleşen hukuka aykırı kullanımdan doğan zararlardan yüzelli Yeni Türk Lirası ile sınırlı olmak üzere sorumludur. Hukuka aykırı kullanımın, hamilin ağır ihmaline veya kastına dayanması veya bildirimin yapılmaması hallerinde bu sınır uygulanmaz.
Kart çıkaran kuruluş, yapılacak talep ve ilgili sigorta prim bedelinin ödenmesi koşulu ile kart hamilinin birinci fıkrada belirtilen yüzelli Yeni Türk Lirası tutarındaki sorumluluğunun sigortalanmasını sağlamakla yükümlüdür. Kartların sigortalanması ve sorumluluğun paylaşılmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

KART KULLANIMINA İLİŞKİN YÜKÜMLÜLÜKLER

Madde 15 - Kart kullanımından doğan sorumluluk, sözleşme imzalandığı ve kartın zilyetliğine geçtiği veya fizikî varlığı bulunmayan kart numarasının öğrenildiği andan itibaren, kart hamiline aittir.
Kartın imza hanesinin kart hamili tarafından imzalanmış olması zorunludur. Üye işyerinin talep etmesi durumunda kart hamili, kartın kullanımı sırasında kimlik belgesi ibraz etmek zorundadır.
Bu Kanunun 20 nci maddesi uyarınca harcama belgesi düzenlenmeksizin çeşitli iletişim araçları yoluyla veya sipariş formu vasıtasıyla yapılan mal ve hizmet alımlarındaki hukuka aykırı kullanımlardan kaynaklanan zararlardan kart hamili sorumlu tutulamaz.

BİLDİRİM ZORUNLULUĞU

Madde 16 - Kart hamili, kendisine tevdi edilen kartı ve kartın kullanılması bir kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa bu bilgileri güvenli bir şekilde korumak ve başkaları tarafından kullanılmasına engel olacak önlemleri almak, kartın kaybolması, çalınması veya iradesi dışında gerçekleşmiş herhangi bir işlemi öğrenmesi halinde kart çıkaran kuruluşu derhal haberdar etmek zorundadır.
Kart hamili adresinde meydana gelen değişiklikleri, değişiklik tarihinden itibaren onbeş gün içinde kart çıkaran kuruluşa bildirmekle yükümlüdür.
KARTIN KONTROL VE KABULÜ

Madde 17/2 - Üye işyerleri, mal ve hizmet bedeli karşılığını banka kartı veya kredi kartı ile ödemek isteyen kişilerin imza gerektiren işlemlerde imza kontrolünü yapmak, kartın tahrifata uğrayıp uğramadığını kontrol etmek ve üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlarca kendilerine ulaştırılan bilgiler çerçevesinde kartın geçerliliğini tespit etmekle yükümlü olup, gerekli durumlarda kart üzerinde yer alan bilgilerle kimlik belgesi üzerinde yer alan bilgileri karşılaştırmak üzere geçerli bir kimlik belgesi ibrazını talep etmek ve harcama belgesi üzerindeki bilgilerle kredi kartı üzerindeki bilgileri karşılaştırarak kontrol etmekle yükümlüdür. Bu kontrollerin yapılmamasından doğan zararlardan üye işyerleri sorumludur.
GERÇEĞE AYKIRI BEYAN, SÖZLEŞME VE EKİ BELGELERDE SAHTECİLİK

Madde 37 - Banka kartı veya kredi kartını kaybettiği ya da çaldırdığı yolunda gerçeğe aykırı beyanda bulunarak kartı bizzat kullanan veya başkasına kullandıran kart hamilleri ile bunları bilerek kullananlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve ikibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar.
Kredi kartı veya üye işyeri sözleşmesinde veya eki belgelerde sahtecilik yapanlar veya sözleşme imzalamak amacıyla sahte belge ibraz edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına mahkûm edilirler.


Alıntı:
Yazan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakıında Kanun

SÖZLEŞMEDEKİ HAKSIZ ŞARTLAR

MADDE 6.- (Değişik madde ve başlığı: 4822 - 6.3.2003 / m.7 - Yürürlük m.38) Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır.
Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir.
Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir.
Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez.
Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir.
6/A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/A, 10, 10/A ve 11/A maddelerinde yazılı olarak düzenlenmesi öngörülen tüketici sözleşmeleri en az oniki punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir ve sözleşmede bulunması gereken şartlardan bir veya birkaçının bulunmaması durumunda eksiklik sözleşmenin geçerliliğini etkilemez. Bu eksiklik satıcı veya sağlayıcı tarafından derhal giderilir.
Bakanlık standart sözleşmelerde yer alan haksız şartların tespit edilmesine ve bunların sözleşme metninden çıkartılmasının sağlanmasına ilişkin usul ve esasları belirler.




Old 12-10-2011, 11:42   #3
Admin

 
Varsayılan

Bence sorunuzun yanıtı şifrenin üçüncü kişilerin eline ne şekilde geçtiğine ve bu dolandırıcılıkta bankanın ve kart hamilinin ne derece kusuru olduğuna göre değişecektir.

İnternet bankacılığı şifrelerinin üçüncü kişilerin eline geçmesi durumunda bankanın sorumluluğunu bu başlıkta tartışmıştık. Orada da arz ettiğim üzere benim kişisel görüşüm GENEL KURAL OLARAK zarara katlanacak olan kişinin hesap sahibi olacağı şeklindedir, zira bu şifrelerin korunmasında bankanın bir kusuru yoktur. Yine başlıkta verdiğim örneğin arkasındayım: Otomobilizin anahtarını bir kişi dolandırıcılık yoluyla sizden alıp otomobilinizi çaldığında otomobil üreticisini sorumlu tutamayacağınız gibi, internet şifrenizi veya kart şifrenizi dolandırıcılık yoluyla çaldırdığınızda da bankayı sorumlu tutamazsınız, zira hesap/kart şifrenin teknik olarak otomobil anahtarından hiçbir farkı yoktur ve bunun muhafazası sizin sorumluluğunuzdadır.

Ancak yanıtımın başında da belirttiğim gibi, bu şifrenin nasıl elinizden çıktığı ve bu olayda bankanın herhangi bir dahli olup olmadığı da dikkate alınması gereken bir durum ve gerektiğinde bu genel kurala istisnalar getirilmesine yol açabilir. Örnek vermek gerekirse, şifreniz ATM cihazlarına takılan bir araç yoluyla kopyalandıysa bu durumda bu cihazın sahibi olan bankanın sorumlu olmadığı sonucuna varmak güç, zira bu olayda cihazının güvenliğini sağlamayarak şifrenizin elinizden çıkmasına yol açan banka.

Dolayısıyla şifrenizin ne şekilde elinizden çıktığını dikkate alıp, her olayda bankanın ve şifre sahibinin sorumluluğunu ayrı ayrı değerlendirmek gerektiğini ve genel olarak şifre sahibinin sorumlu olacağına dair kuralada zaman zaman istisnalar tanınması gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca bankaların bu teknolojileri hepimizin hayatına -tehlikelerinden hiç bahsetmeden- sokarken müşterilerini bilgilendirme yükümlülüklerini ne kadar yerine getirdiklerini de her olayda ayrı ayrı değerlendirmek gerekebilir inancındayım. Dolandırıcılar teknolojik bankacılık sistemlerinde banka müşterlerini kandırmak için hergün yeni taktikler geliştirirken, "sorumluluk sahibi" bankaların hukuki sorumluluğu doğrudan üstlenmeseler bile en azından bu konularda müşterilerini bilgilendirme yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerini düşünmek gerekir. Örneğin bankaların her ay müşterilerine gönderdikleri bilgilendirme mektubu, ekstresi, email'i, SMS'i gibi iletişim yöntemlerinde yeni ortaya çıkan dolandırıcılık yöntemleri için de bilgilendirme yapmalarını beklemek hayalcilik olmamalıdır inancındayım. Bu konulara "güvenlik müşterinin sorumluluğu, bizi ilgilendirmez" şeklinde sırtını dönen bankaların, ortaya çıkan zararlarda sorumluluğu en azından kısmen yüklenmeleri gerekebilir. Tıpkı sigara içmek ve bu nedenle zarara uğramak sigara içenlerin sorunu olmasına rağmen sigaranın zararları konusunda tüketiciyi yeterince bilgilendirmeyen sigara şirketlerinin uzun yıllar tazminat ödemeye mahkum edilmeleri gibi.

Orta vadede bu konunun en kolay çözümünün ise, gerek bankaların, gerekse kart sahiplerinin bu zararlara karşı "zorunlu sigorta" güvencesi altına alınması gerektiğine olduğuna inanıyorum. Kredi kartlarının başka kişiler tarafından kullanımıyla ilgili olarak uzun yıllar aynı tartışmaları yaşadık, sonuçta yasal düzenleme ile zorunlu sigortalılık getirildi ve sorun çözüldü. İnternet bankacılığı ve ATM kartlarının şifreleri konusunda da benzer bir düzenleme tüm bu tartışmalara nokta koyacak ve en önemlisi mağduriyetleri engelleyecektir.
Old 12-10-2011, 12:00   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Bence sorunuzun yanıtı şifrenin üçüncü kişilerin eline ne şekilde geçtiğine ve bu dolandırıcılıkta bankanın ve kart hamilinin ne derece kusuru olduğuna göre değişecektir.



Ancak yanıtımın başında da belirttiğim gibi, bu şifrenin nasıl elinizden çıktığı ve bu olayda bankanın herhangi bir dahli olup olmadığı da dikkate alınması gereken bir durum ve gerektiğinde bu genel kurala istisnalar getirilmesine yol açabilir. Örnek vermek gerekirse, şifreniz ATM cihazlarına takılan bir araç yoluyla kopyalandıysa bu durumda bu cihazın sahibi olan bankanın sorumlu olmadığı sonucuna varmak güç, zira bu olayda cihazının güvenliğini sağlamayarak şifrenizin elinizden çıkmasına yol açan banka.

Dolayısıyla şifrenizin ne şekilde elinizden çıktığını dikkate alıp, her olayda bankanın ve şifre sahibinin sorumluluğunu ayrı ayrı değerlendirmek gerektiğini ve genel olarak şifre sahibinin sorumlu olacağına dair kuralada zaman zaman istisnalar tanınması gerektiğini düşünüyorum.


Sayın Admin'in yukarıda yer alan görüşüne katılıyorum. ATM cihazlarının, çalışır vaziyette olması, üçüncü kişilerin müdahalesi sonucunda aparat takılmış olmaması ve güvenliğini tesis etmek öncelikle bankanın sorumluluğundadır. Bu ilk aşamada kartın 3.kişilerin eline geçmesine neden olan taraf, gerekli tedbirleri almayan banka olduğundan sorumludur. Kartın şifresi, yine ATM'ye kurulmuş bir kamera ile yahut ek klavye ile ele geçirilmişse, bu ikinci aşama bakımından da banka doğrudan sorumlu olur.

Kart ATM'deki aparat vasıtasıyla ele geçirilmesine rağmen kartın şifresi, kart sahibinin saflığından veyahut tecrübesizliğinden istifade edilerek ele geçirilmişse, bu son halde ise "Birlikte kusur" (Bakınız, BK.44) temelinde olaya yaklaşmak gerekir kanaatindeyim.

Tüm bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere sözleşmeye konulacak sorumsuzluk klozu ancak ve ancak hafif kusur hallerinde geçerli olacaktır. Somut örnekte banka ağır kusurludur ve sorumsuzluk klozundan yararlanamaz. (Bakınız, BK.99)
Old 12-10-2011, 12:17   #5
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan Katkı...

Meselenin Yargıtay içtihatlarına yansımasına da bakalım.

Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/4928

K. 2010/16043

T. 2.11.2010

• KREDİ KARTININ ÇALINMASI VE HAKSIZ KULLANILMASI NEDENİYLE TAZMİNAT ( Kart Hamili Şifrenin Muhafazasından ve Güvenliğinden Sorumlu Olduğu )

• KART HAMİLİNİN SORUMLULUĞU ( Şifrenin Muhafazasından ve Güvenliğinden Sorumlu Olduğu )

• KREDİ KARTININ HUKUKA AYKIRI KULLANIMI ( Ağır Kusuru Bulunan Davacı Çalıntı İhbarı Yapılana Kadar Olan Harcamalardan Sorumlu Olduğu )

5464/m.12,16


ÖZET : Davacı, kredi kartının çalınması ve haksız kullanımı nedeniyle tazminat talebinde bulunmuştur. Kart hamili, şifrenin muhafazasından ve güvenliğinden sorumludur. Dosya kapsamından, dava konusu kredi kartı ile yapılan işlemlerde şifre kullanıldığı anlaşılmaktadır. Haksız olarak ele geçirilen kredi kartının kullanımı, kart şifresinin bilinmesi ile mümkündür. Davacının kredi kartının şifresine kısa süre içinde ulaşılması, şifrenin güvenli seçilmediğini ya da iyi muhafaza edilmediğini göstermektedir. Kredi kartının hukuka aykırı kullanımında ağır kusuru bulunan davacı, çalıntı ihbarı yapılana kadar olan harcamalardan sorumludur. Bu durumda davalı banka yönünden de davanın reddine karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki kredi kartı davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı banka avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, içinde davalı bankaya ait kredi kartının da bulunduğu cüzdanının 06.07.2007 tarihinde çalındığını, 07.07.2007 günü öğle saatlerinde durumu fark ettiğini, hemen bankaya haber verdiğini, ancak kısa süre içinde kredi kartı ile nakit çekimi ve alışveriş olmak üzere toplam 9.091,45.-TL harcama yapıldığını, bir gecede bu kadar çok harcama yapılmasına rağmen davalı bankanın kendisini aramadığı ve ikaz etmediği için kusurlu olduğunu, buna rağmen bu meblağı ihtirazi kayıt koyarak ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, 9.091,45.-TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı banka, üye işyerlerinin sorumlu olduğunu, davacının ihbarını müteakip kartın kullanıma kapatıldığını, sözleşmenin 5. maddesine göre davacının kredi kartını korumak ve muhafaza etmekte dikkat ve özen göstermediğini, kredi kartının şifre ile birlikte kullanıldığını, bu itibarla tüm kusurun davacıda olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalı banka yönünden 9.091,45-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı banka tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı bankanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Yukarıda kısaca özetlendiği gibi, dava, davacıya ait kredi kartının çalınması ve haksız kullanımı nedeniyle tazminata ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesinde ve 5464 Sayılı Kanunun 16. maddesinde, banka kartları ve şifrelerinin özenle korunması, bilgilerinin saklanması hususunda kart sahiplerine görev ve sorumluluk yüklenmiştir. Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, dava konusu kredi kartı ile yapılmış olan alışverişler ve nakit çekim işlemlerinin "şifre ( pin )" girilerek yapıldığı belirtilmiştir. Haksız olarak elde edilen kredi kartının kullanımı aynı zamanda kart şifresinin de bilinmesi ile mümkündür. Kart hamili şifrenin muhafazasından ve güvenliğinden sorumludur. Şifreyi seçerken kolay bulunan, örneğin kimlik bilgileri içinde yer alan rakamların seçilmemesinin gerektiği günümüzde bilinen bir gerçektir. Davacının kartının şifresine bu kadar kısa sürede ulaşılmış olması, şifrenin güvenli bir şekilde seçilmediğini ya da muhafaza edilmediğini göstermektedir. Hal böyle olunca davacının olayda ağır kusurunun olduğu ve 5464 Sayılı Yasanın 12. maddesinden yararlanamayacağı ortaya çıkmaktadır. Bankanın müşterisinin limitini doldurmasına müsaade etmesinde kusurundan söz edilmesi mümkün değildir. Bu durumda, kartın hukuka aykırı kullanımında ağır kusuru olan davacının, çalınma ihbarı yapılana kadar olan harcamalardan ve nakit çekimlerden sorumluluğu bulunmaktadır. Mahkemece, davalı banka yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı bankanın sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı banka yararına BOZULMASINA, peşin alınan 122.75.-TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 02.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
</H4>
Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/767

K. 2009/7032

T. 22.5.2009

• İSTİRDAT DAVASI ( Çalınan Kredi Kratının Şifresi Kullanılarak Kart ile Çekilen Avans Kredinin Kusurlu Olduğu İddiasıyla Bankadan İstirdadı - Kart Sahibi Kredi Kartının Güvenliğinden Sorumlu Olduğundan Ulaşılabilir Şifre Seçmekle Ağrı Kusurlu Olduğu 5464 S.K.'dan Yararlanmayacağı )

• KREDİ KARTININ ŞİFRESİ KULLANILARAK AVANS KREDİ ÇEKİLMESİ ( Kredi Kartının Kullanılabilmesi İçin Öncelikle Şifresinin Bilinmesi Gerketiğinden Kimlik Bilgisi Gibi Kolay Bulunan Rakamların Seçilmemesi Gereği - Kart Sahibinin Kolay Bulunan Rakamlar Seçmekle Ağır Kusurlu Olduğu )

• ÇALINAN KREDİ KARTININDAN NAKİT AVANS ÇEKİLMESİNDE BANKANIN SORUMLULUĞU ( Daha Önce Nakit Avansı Çekmeyen Müşterinin Bu Hakkı Ne Zaman Kullanacağının Bilinemeyeceği - Bankanın Limitin Doldurulmasına Müsade Etmesinde Kusurlu Olmadığı Kolay Bulunan Şifre Seçen Kart Sahibinin Ağır Kusurlu Olduğu )

• KREDİ KARTINA KOLAY BULUNAN ŞİFRE SEÇİLMESİ ( Kart Hamili Şifrenin Muhafazasından ve Güvenliğinden Sorumlu Olduğu Kimlik Bilgisi Gibi Kolay Bulunan Şifre Seçilmemesi Gereği - Kredi Kratının Çalınıtısının Bildirildiği Sürede Şifresi Kullanılarak Kredi Çekilmesinin Güvenli Şifre Seçilmediğini Gösterdiği )

5464/m. 12


ÖZET : Bankanın daha önce nakit avansı çekmeyen müşterisinin bu hakkını ne zaman kullanacağını bilmesine imkan olmadığından, limitini doldurmasına müsaade etmesinde kusurundan söz edilmesi mümkün değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, Tıp Kongresi için Belçika'dayken 20.10.2006 tarihinde saldırıya uğradığını, çantası, kimliği, parası ve kredi kartlarının gasp edildiğini, hemen Uluslararası kart iptal merkezini aradığını, polise başvurduğunu, ardından Fındıkzade şubesini arayıp iptali doğrulattırdığını, buna rağmen iki saat içinde karttan 3900 Euro nakit çekildiğini, 5464 sayılı Kanun'un 12. maddesi gereğince çalınma durumunda kart hamilinin yapacağı bildirimden önceki 24 saat içinde gerçekleşen hukuka aykırı kullanımın sadece 150,00 YTL'sinden sorumlu olduğunu, limitin rızası dışında yükseltildiğini, zararın artmasına sebebiyet verildiğini, bankanın kendisini sorumlu tutması nedeniyle ihtirazi kayıtla 7.180, 00 YTL ödeme yapmak zorunda kaldığını ileri sürerek bunun ödeme tarihinden faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, sözleşmenin 13. maddesi gereğince kartın güvenliğinden davacının sorumlu olduğunu, kartın çok kısa sürede kullanılmasında davacının ağır kusurunun bulunduğunu ve 12. maddeden yararlanamayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, şifrenin kolay bulunmasının davacının kusuru olmadığına dayanılarak 5464 sayılı Yasa'nın 12 maddesi gereği 150, 00 YTL'nin düşülmesi suretiyle 7.030, 00 YTL'nin ödeme tarihinden faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, gasp edilmesi nedeniyle çalınan kredi kartı için hemen başvuruda bulunduğunu, ancak çok kısa süre içinde karttan 3900 Euro nakit çekildiğini, 5464 sayılı yasanın 12. maddesi nedeniyle 150, 00 YTL dışındaki kısımdan sorumlu olmadığı halde 7.180, 00 YTL yi ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Dosya içerisinde 20.10.2006 gün saat 14.22 de çalıntı ihbarının yapıldığı, nakit çekimlerinin ise aynı gün 13.11 ile 13.49 gibi çok kısa bir sürede gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda kartın bu kadar kısa sürede kullanılmasının şifrenin hemen bulunmasından kaynaklandığı ve davacının şifreyi iyi muhafaza edememesi nedeniyle kusurlu olduğu, bankanın da daha önce hiç nakit avansı çekmeyen davacının bir anda bu kadar çok nakit çekerek limiti bitirmesi karşısında daha duyarlı davranması gerektiği ve bankanın da müterafik kusurunun olduğuna dayanarak kusur oranının paylaştırıldığı görülmüştür. Kartın kullanılabilmesi için öncelikle şifrenin çözülmesi gerekmektedir. Kart hamili şifrenin muhafazasından ve güvenliğinden sorumludur. Şifreyi seçerken kolay bulunan, örneğin kimlik bilgileri içinde yer alan rakamların seçilmemesinin gerektiği günümüzde bilinen bir gerçektir. Davacı kartının şifresine bu kadar kısa sürede ulaşılmış olması şifrenin güvenli bir şekilde seçilmediğini göstermektedir. Hal böyle olunca davacının olayda ağır kusurunun olduğu ve 5464 sayılı Yasa'nın 12. maddesinden yararlanamayacağı ortaya çıkmaktadır. Bankanın daha önce nakit avansı çekmeyen müşterisinin bu hakkını ne zaman kullanacağını bilmesine imkan olmadığından, limitini doldurmasına müsaade etmesinde kusurundan söz edilmesi mümkün değildir. Bu durumda kartın hukuka aykırı kullanımında ağır kusuru olan davacının, çalınma ihbarı yapılana kadar olan nakit harcamalardan sorumluluğu bulunmaktadır. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 22.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. yarx
</H4>
Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/12361

K. 2009/2549

T. 27.2.2009

• BANKANIN SORUMLULUĞU ( ATM Cihazlarındaki Kart Yuvalarını Kötüniyetli 3. Kişilerin Müdahalelerine Açık Bırakan ve Bu Cihazlara Telefon Düzeneği Yerleştirilmesini Engelleyecek Tedbirleri Almayan Bankanın Asli Kusurlu Olduğu )

• ASLİ KUSUR ( ATM Cihazlarındaki Kart Yuvalarını Kötüniyetli 3. Kişilerin Müdahalelerine Açık Bırakan ve Bu Cihazlara Telefon Düzeneği Yerleştirilmesini Engelleyecek Tedbirleri Almayan Banka )

• MÜTERAFİK KUSUR ( Kart Sahibinin - Banka Kartı ve Bilgilerini Özenli ve Güvenli Bir Şekilde Korumak ve Kaybolması ya da Çalınması Durumunda Bankayı Derhal Haberdar Etmek Zorunda Olduğu )

• ATM CİHAZLARINDAKİ KART YUVALARI ( Kötüniyetli 3. Kişilerin Müdahalelerine Açık Bırakan ve Bu Cihazlara Telefon Düzeneği Yerleştirilmesini Engelleyecek Tedbirleri Almayan Bankanın Asli Kusurlu Olduğu )

5464/m.10,12

818/m.43, 50


ÖZET : Dava menfi tespit istemidir. ATM cihazlarındaki kart yuvalarını kötüniyetli 3. kişilerin müdahalelerine açık bırakan ve bu cihazlara telefon düzeneği yerleştirilmesini engelleyecek tedbirleri almayan banka asli kusurludur. Kart sahibi ise, banka kartı ve bilgilerini özenli ve güvenli bir şekilde korumak ve kaybolması ya da çalınması durumunda bankayı derhal haberdar etmek zorunda olduğu için müterafik kusurludur.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı bankadan aldığı kredi kartını ATM cihazında kullandığı sırada kartın cihazda takılı kaldığını, bağlı bulunan telefon ile bankayı aradığını ve iptal işlemini gerçekleştirdiğini, ancak, telefon düzeneğinin kötüniyetli kişilerce gerçekleştirildiğini ve kartının elde edilerek 1.600 TL nakit, 261,99 TL alışveriş yapıldığını, olayın davalının yeterli güvenlik önlemi almamasından kaynaklandığını ileri sürerek, icra tehdidi ile ödediği 2.045,89 TL'nin tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının kendi kusuru ile kartını ve şifresini üçüncü kişilere verdiğini, olayda kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalı bankanın ATM Cihazında yeterli güvenlik tedbirini almadığı ve davacı zararından sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Yukarıda da kısaca özetlendiği gibi, davacı, davalı bankadan aldığı kredi kartını ATM cihazında kullanırken kartın sıkıştığını, o sırada yanında bulunan kişinin uyarı ve telkinleri doğrultusunda ATM cihazında tesis edilmiş telefonu kullanarak kredi kartını iptal etmeye kalkıştığını, ancak, kartının ve bilgilerinin kötüniyetli kişi tarafından elde edilerek kullanıldığını, olayda davalı bankanın kusurlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı, maddi olayın oluşu yönünden bir itiraz ve açıklamada bulunmamış, ancak, kusurun kart bilgilerini üçüncü kişilere veren davacıda olduğunu savunmuştur. Şu hale göre, ATM cihazlarındaki kart yuvalarını kötüniyetli üçüncü kişilerin kolayca müdahalelerine imkan tanıyacak şekilde bırakan ve yine, ATM cihazlarına kötüniyetli üçüncü kişilerin telefon düzeneği yerleştirmelerini engelleyecek ve bu konuda yeterli denetim tedbirlerini almayan davalı bankanın olayda asli kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Ne var ki, kart sahibi olan davacı da, gerek davalı banka ile imzaladığı sözleşmenin 10. maddesi ve gerekse, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 12. maddesi hükmü gereğince, kendisine tevdi edilen kartı ve bilgilerini özenle ve güvenli bir şekilde korumak ve iradesi dışında kartın veya bilgilerin kaybolması veya çalınması durumunda kart çıkaran bankayı derhal haberdar etmek zorundadır. Kartı ATM cihazına sıkışan davacı daha güvenli yollardan kart çıkaran bankayı haberdar etmek yerine kötüniyetli kişilerin talimatı ile hareket edip kart ve bilgilerinin onların eline geçmesine sebebiyet verdiğine göre, olayda davacının da müterafik kusurlu olduğunun kabulü zorunludur. Öyle olunca mahkemece, tarafların olaydaki kusur ve sorunluluklarının yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte yazılı nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 27.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. yarx
</H4>
Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/10284

K. 2009/1389

T. 9.2.2009

• MENFİ TESPİT İSTEMİ ( Davacı Kart Sahibi Kaybolan Kartla Yapılan İşlemlerden Dolayı Sorumlu Olduğuna Göre Bu Harcama Bedellerini Sözleşmede Öngörülen Sürede Davalı Bankaya Ödemekle Yükümlü Olduğu )

• HARCAMA BEDELLERİNDEN SORUMLULUK ( Menfi Tespit İstemi - Davacı Kart Sahibi Kaybolan Kartla Yapılan İşlemlerden Dolayı Sorumlu Olduğuna Göre Bu Harcama Bedellerini Sözleşmede Öngörülen Sürede Davalı Bankaya Ödemekle Yükümlü Olduğu )

• NEGATİF NİTELİKLİ KREDİ KARTI KÜTÜĞÜNDEKİ KAYDIN SİLİNMESİ ( İlişkin Koşullar Oluşmadığı Halde Kaydın Silinmesine Karar Verilerek Davalı Aleyhine Yargılama Gideri ve Vekalet Ücretine Hükmedilemeyeceği )

• YARGILAMA GİDERLERİ ( Davacının Negatif Nitelikli Kredi Kartı Kütüğündeki Kaydın Silinmesine İlişkin Koşullar Oluşmadığı Halde Kaydın Silinmesine Karar Verilerek Davalı Aleyhine Yargılama Gideri ve Vekalet Ücretine Hükmedilemeyeceği )

2004/m.72

5464/m.12,16


ÖZET : Dava, menfi tespit istemidir. Davacı kart sahibi kaybolan kartla yapılan işlemlerden dolayı sorumlu olduğuna göre, bu harcama bedellerini sözleşmede öngörülen sürede davalı bankaya ödemekle yükümlüdür. Davacı bu ödeme yükümlüğünü yerine getirmemiştir. Davalı bankanın kart borcunu ödemeyen davacı hakkında, alacağın tahsili ve kredi kartı kütüğüne negatif nitelikle işlem yapılması için bildirimde bulunmasında yasaya ve sözleşmeye aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yargılamanın bu aşamasında, davacının negatif nitelikli kredi kartı kütüğündeki kaydın silinmesine ilişkin koşullar oluşmadığı halde, kaydın silinmesine karar verilerek davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı bankadan aldığı kredi kartını en son 19.3.2006 tarihinde kullandığını, 21.3.2006 tarihinde kartı kaybettiğini farkettiğini, derhal davalı bankaya bildirimde bulunduğunu, davalı bankanın bu esnada kartın kullanılmamış olduğunu bildirdiğini daha sonra gönderilen hesap ekstresinde kaybolan kart ile 1.667.00 YTL harcama yapıldığının anlaşıldığını, davalının kayıp bildirimine rağmen kartı kullanıma kapatmamakla kusurlu olduğunu belirterek, 1.667, 00 TL borçlu olmadığının tesbiti ile Merkez Bankası kayıtlarında gözüken borçlu olduğuna dair kaydın silinmesine, Bankalararası Kart Merkezine borçlu olmadığının bildirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, husumetin kaybolan kartla alışveriş yapılan üye işyerlere yöneltilmesi gerektiğini, davacının kayıp bildirimini 21.3.2006 günü yaptığını, bildirim de bulunulan tarihe kadar 1.667.00 YTL'lık harcama yapıldığını, bildirimden önce 24 saat içinde yapılan son harcama 342.00 YTL'nin sigortadan karşılanarak davacıya iade edildiğini, davacının kartını özenle saklamadığı için diğer harcamalardan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu 12 ve 16 maddeleri gereğince davacının kredi kartını saklamada özensiz davrandığı bu nedenle davalı banka aleyhine dava açılamayacağı gerekçesiyle menfi tesbit talebine ilişkin davanın reddine, negatif nitelikte kredi kartı kütüğündeki kaydın silinmesi talebinin kabulü ile anılan kaydın silinmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının, davalı bankadan aldığı kredi kartının 19.3.2006 tarihinde kaybolduğu, davacının 21.3.2006 tarihinde kartın kaybolduğuna dair bankaya bildirimde bulunduğu, bildirimden önceki dönemde 20.3.2006 tarihinde yapılan 885.00 YTL ve 440, 00 YTL'lık harcamalardan davacının sorumlu olduğu, bu harcamalar nedeniyle davalı bankaya ödeme yapmadığı dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu hususlar mahkemenin de kabulündedir.
Davacı kart sahibi kaybolan kartla yapılan işlemlerden dolayı sorumlu olduğuna göre, bu harcama bedellerini sözleşmede öngörülen sürede davalı bankaya ödemekle yükümlüdür. Yukarıda belirtildiği üzere davacı bu ödeme yükümlüğünü yerine getirmemiştir. Davalı bankanın kart borcunu ödemeyen davacı hakkında, alacağın tahsili ve kredi kartı kütüğüne negatif nitelikle işlem yapılması için bildirimde bulunmasında yasaya ve sözleşmeye aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yargılamanın bu aşamasında, davacının negatif nitelikli kredi kartı kütüğündeki kaydın silinmesine ilişkin koşullar oluşmadığı halde, kaydın silinmesine karar verilerek davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının reddine ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün davalı lehine BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 09.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. yarx
</H4>
Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/13661

K. 2007/2723

T. 27.2.2007

• MENFİ TESPİT DAVASI ( Kredi Kartıyla Limit Üstünde Yapılan Harcama Tutarından Borçlu Olunmadığı - Kredi Kartının Çalınması/Bankaya Harcama Yapıldıktan 2 Gün Sonra Bildirilmesi )

• KREDİ KARTININ ÇALINMASI ( Bankaya Harcama Yapıldıktan 2 Gün Sonra Bildirilmesi - Limit Üstünde Yapılan Harcama Tutarından Provizyon Veren Bankanın Kusurlu Davrandığı/Borçlu Olunmadığının Tespiti Davası )

• KREDİ KARTI LİMİTİNİ AŞAN HARCAMALAR ( Bankanın Tedbirli Bir Tacir Gibi Davranarak İzin Vermemesi Gerektiği - Limit Aşılarak Yapılan Harcamaya Provizyon Veren Bankanın Kusurlu Davrandığı )

• BANKANIN KUSURU ( Kredi Kartının Çalınması/Bankaya Harcama Yapıldıktan 2 Gün Sonra Bildirilmesi - Limit Aşılarak Yapılan Harcamaya Provizyon Veren Bankanın Kusurlu Davrandığı )

• KREDİ KARTINIA LİMİTİ AŞAN HARCAMALAR İÇİN PROVİZYON VERİLMESİ ( Bankanın Kusurlu Davrandığı - Tedbirli Bir Tacir Gibi Davranarak İzin Vermemesi Gerektiği )

• BANKANIN ZARARIN ARTMASINA NEDEN OLMASI ( Kredi Kartının Çalınması - Limit Aşılarak Yapılan Harcamaya Provizyon Veren Bankanın Kusurlu Davrandığı )

2004/m. 72

5464/m. 8, 9, 12, 16, 33


ÖZET : Uyuşmazlık, çalınan kredi kartı ile limit üzerinde yapılan harcamalardan davacının sorumlu olup olmadığı hususudur. Davacı limit üstünde yapılan harcama tutarından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Kural olarak kredi kartı sahibi kart limitinin üzerine çıkamaz. Kart sahibi limit üzerinde harcama yapma girişiminde bulunduğu takdirde, bankanın normal olarak provizyon vermemesi gerekir. Bu gibi durumlarda bankanın tedbirli bir tacir gibi davranarak limit aşımı harcamaya izin vermemesi gerekir. Hal böyle oluna, limit aşılarak yapılan harcamaya provizyon veren bankanın kusurlu davrandığı ve zararın artmasına neden olduğu sonucuna varılmalıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı bankadan aldığı kredi kartının çalındığını fark etmesi üzerine 11.6.2005 tarihinde durumu Cumhuriyet Savcılığına ve davalı bankaya bildirdiğini, çalınan bu kart ile 09.06.2005 tarihinde 3.326.00 YTL tutarında alışveriş yapıldığını, oysa kredi kartı limitinin 1.183.00 YTL olduğunu belirterek limit üstünde yapılan harcama tutarı 2.208.00 YTL'den borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka, kredi kartının çalındığının bildirilmesinden önce yapılan alışverişlerden kendilerinin sorumlu olmadığını, kimlik kontrolü yapılmaksızın harcama yapılmışsa üye işyerlerinin sorumlu olacağını davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; kredi kartının 09.06.2005 tarihinde alışveriş yapıldığını, davalı bankaya 11.6.2005 tarihinde başvurulduğu, harcamaların bankaya bildirimden önce gerçekleştiği, bu nedenle bankanın sorumlu olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Davacının, davalı bankadan aldığı kredi kartının çalındığı, davacının bu olayı davalıya 11.6.2005 tarihinde bildirdiği, ancak çalınan kartla 09.06.2005 tarihinde üye işyerlerinden 3.326.330.000 TL'lik harcama yapıldığı, kredi kartı limitinin 1.183.00 YTL olduğu dosya içeriğinden, anlaşıldığı gibi bu husus tarafların da kabulündedir.
Davacı çalınan kredi kartı ile yapılan harcamalardan kredi kartı limiti olan 1.183.00 YTL'sinden sorumlu olduğunu kabul etmektedir.
Uyuşmazlık, çalınan kredi kartı ile limit üzerinde yapılan harcamalardan davacının sorumlu olup olmadığı hususudur.
Kredi kartı, bankanın kart hamili üyesine kredi kartı limiti dahilinde nakit ödeme yapmasına gerek olmaksızın üye işyerlerinden alışveriş yapmasını, hizmet satın almasını veya nakit çekmesini sağlar. Kredi kartı sahibi kural olarak kartın kendisine temin ettiği bu hizmetlerden hangisinden faydalanırsa faydalansın sözleşmede öngörülen limitin üzerine çıkamaz. Bu limit sözleşmede kart sahibinin sosyal ve ekonomik durumu ödeme gücü vs. etkenler gözetilerek saptanır. Hayatın olağan akışı içinde kart sahibi limit üzerinde harcama yapma girişiminde bulunduğu takdirde, banka normal olarak provizyon vermemesi gerekir.
Kart ile yapılan harcamanın tanınan limiti aşması halinde provizyon verme yetkisi tamamen bankaya aittir. Bu gibi hallerde banka tedbirli bir tacir gibi davranmalıdır. Özellikle kart sahibinin rızası dışında harcama yapılmak istendiği de düşünülmeli ve bu değerlendirme sonucunda limit aşımı suretiyle yapılan harcamaya izin verilmemelidir. Somut uyuşmazlıkta kartın çalınmasından önce davacıya gönderilen hesap ekstrelerinde kart limiti 1.183.00 YTL olmasına karşılık 8.7.2005- 8.2.2006 arası aylık dönemlerde davacı harcamalarının sırayla 749.39 YTL 577.59 YTL, 532.79 YTL 489.16 YTL,490.53 YTL, 486.93 YTL, 22.48 YTL ve 22.55 YTL olduğu anlaşılmaktadır. Bu harcamaların hiçbirinde limit aşılmamıştır. Buna karşılık uyuşmazlık konusu olan 3.326.46 YTL'lik harcamaların tamamı 09.06.2005 tarihinde bir günde yapılmıştır.
Davalı banka kart sahibinin 09.06.2005 tarihine kadar aylık harcaması limitinin yarısını aşmadığı halde, bir günde limit aşılarak yapılan 3.326.46 YTL'lik harcamaya provizyon vermekle kusurlu davranmış, zararın artmasına neden olmuştur. Bu durumda, mahkemece bankacılık ve kredi kartlarında uzman yeni bir bilirkişi heyetinden somut olayın özelliklerini de gözeterek limit aşımı suretiyle harcamaya izin veren, zararın artışına neden olan bankanın müterafik kusuru saptanıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 27.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi. yarx
</H4>
Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/5522

K. 2008/9441

T. 14.10.2008

• MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVASI ( Çalınan Kredi Kartı İle Üye İşyerinden Yapılan Alışverişler Sonucunda Oluşan Borçtan Kaynaklanan Davalar - Tüketici Mahkemesinin Görevli Olacağı )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Menfi Tespit ve İstirdat Davası - Çalıntı Kredi Kartı İle Yapılan Alışveriş Sonucunda Oluşan Borçlar/Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )

• KREDİ KARTI ( Çalınan Kredi Kartı İle Üye İşyerinden Yapılan Alışverişler Sonucunda Oluşan Borçtan Kaynaklanan Davalar - Menfi Tespit ve İstirdat Davası/Tüketici Mahkemesinin Görevli Olacağı )

5464/m.15, 17, 44

4077/m. 22, 23


ÖZET : Menfi Tespit ve İstirdat davasında, davacı davalılardan olan banka tarafından düzenlenen kredi kartının kimliği belirsiz kişilerce çalındığını ve harcama yapıldığını ileri sürerek üye işyerleri ve banka hakkında yasal işlem yapılmasını talep etmiştir. Çalınan banka kartı ile üye işyerinden yapılan alışverişler sonucunda oluşan borçtan kaynaklanan davalara bakmaya Tüketici Mahkemeleri görevlidir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılardan Teknosa A.Ş vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı davalılardan Akbank tarafından düzenlenen kredi kartının kimliği belirsiz kişilerce çalındığını ve 5.259.367.445.TL harcama yapıldığını ileri sürerek üye işyerleri ve banka hakkında yasal işlem yapılmasını talep etmiş, davacı vekilleri ise 03.08.2005 havale tarihli dilekçeyle bu miktarın banka dışındaki davalılardan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Uğur İletişim A.Ş vekili kartını çaldıran davacının kusurlu olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Teknosa A.Ş vekili davacının kendi kusurlu davranışı ile hukuka aykırı kullanıma yol açtığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Akbank A.Ş vekili davacının talebi üzerine kartın kullanıma kapatıldığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Boyner A.Ş vekili davacının kredi kartını özenle koruma ve kullanma yükümlülüğünü yerine getirmediğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Ankara 3.Tüketici Mahkemesince davalı Akbank A.Ş hakkında açılan davanın takip edilmemesi nedeniyle HUMK.nun 409.maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, diğer davalılar hakkında açılan davanın ise sözleşme dışı haksız fiile dayalı kullanımdan kaynaklandığı ve 4077 sayılı Yasa’nın kapsamına girmediği gerekçesiyle görev yönünden reddine karar verilmiş ve dava dosyası Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
Ankara 26.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı Akbank hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve karar kesinleştiğinden bu hususta yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiş,hüküm davalılardan Teknosa A.Ş vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının hamili olduğu ve çalındığı iddia edilen banka kredi kartı ile üye işyeri durumundaki davalı şirketlerden yapılan alışverişler sonucunda oluşan borçtan kaynaklanmaktadır.
01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 15.maddesinde kart hamillerinin yükümlülükleri, 17.maddesinde ise üye işyeri ve üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlara ilişkin yükümlülükler hükme bağlanmıştır.Uyuşmazlığın çözümünde belirtilen bu yasa hükümlerine başvurulması gerekmektedir. Aynı yasanın 44/1.maddesinde ise bu Kanunun uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22. ve 23.maddesi hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Bu durumda mahkemece davanın tüketici mahkemelerinin görevine girdiği ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiği düşünülmeden somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yaranına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi. yarx
</H4>
Old 12-10-2011, 14:59   #6
isungur

 
Varsayılan

Emek vererek yasaldurumu özetleyen Ava. Sayın Ömer Güntay'a, çok değerli kişisel yorumu için Admin'e, yine kişisel yorumu ile katkılarını esirgemeyen Av. Sn. Mehmet Saim Dikici'ye, ilgili Yargıtay içtihatlarını ekleyen Av. Sn. Ömer Günaltay'a teşekkür ediyorum.
Bu yorumlar ve içtihatlar, sizlerin de değindiği gibi, her olayın koşullurına göre ayrı değerlendirilmesi tarafların kusur oranlarının irdelenmesi gerektiği yönündedir.
Benim görüşüm de esasen bu yolda olmakla birlikte, sözleşmenin ilgili hükmünün peşinen bankayı sorumluluktan kurtarıp kurtaramayacağı, bu şartı kabul eden kart hamilinin , kusursuzluğunu, bir anlamda bankanın kusurunu ispata mecbur olup olmadığı hususu takıldığım asıl noktadır.
Özellkle kart hamili, "Ben şifremi kimseye vermedim" derken, ortamda şifrenin kaydına veya gözetlenmesine yarayacak ve aldatma kabiliyetine sahip herhangi bir donanım/tesisat da yoksa, kart hamilinin bu iddiası ne derece geçerli olacaktır. Böyle bir durumda bankanın, kart hamilinin kusuru olduğunu ispat etme mecburiyeti olmasa gerek. İspat külfeti kart hamilinde olmalıdır.
Olay en sade, en yalın hali ile sonuçlandırılabilirse, değişik koşullara sahip olayları bu temel üzerinde çözümlemek çok daha kolay olacaktır diye düşünüyorum.
Lütfen değerli katkılarınıza devam ediniz.
Teşekkürlerimle.
İlhan Sungur
Old 12-10-2011, 15:09   #7
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan isungur
Emek vererek yasaldurumu özetleyen Av. Sayın Ömer Güntay'a, çok değerli kişisel yorumu için Admin'e, yine kişisel yorumu ile katkılarını esirgemeyen Av. Sn. Mehmet Saim Dikici'ye, ilgili Yargıtay içtihatlarını ekleyen Av. Sn. Ömer Güntay'a teşekkür ediyorum.
Bu yorumlar ve içtihatlar, sizlerin de değindiği gibi, her olayın koşullurına göre ayrı değerlendirilmesi tarafların kusur oranlarının irdelenmesi gerektiği yönündedir.
Benim görüşüm de esasen bu yolda olmakla birlikte, sözleşmenin ilgili hükmünün peşinen bankayı sorumluluktan kurtarıp kurtaramayacağı, bu şartı kabul eden kart hamilinin , kusursuzluğunu, bir anlamda bankanın kusurunu ispata mecbur olup olmadığı hususu takıldığım asıl noktadır.
Özellkle kart hamili, "Ben şifremi kimseye vermedim" derken, ortamda şifrenin kaydına veya gözetlenmesine yarayacak ve aldatma kabiliyetine sahip herhangi bir donanım/tesisat da yoksa, kart hamilinin bu iddiası ne derece geçerli olacaktır. Böyle bir durumda bankanın, kart hamilinin kusuru olduğunu ispat etme mecburiyeti olmasa gerek. İspat külfeti kart hamilinde olmalıdır.
Olay en sade, en yalın hali ile sonuçlandırılabilirse, değişik koşullara sahip olayları bu temel üzerinde çözümlemek çok daha kolay olacaktır diye düşünüyorum.
Lütfen değerli katkılarınıza devam ediniz.
Teşekkürlerimle.
İlhan Sungur

Konunun diğer yönlerinin tartışılabilirliği bir yana banka ile müşteri arasındaki sözleşmede bankayı "peşinen" sorumluluktan kurtaracak içerikteki hükümlerin önce 5464 sayılı yasanın bankayı kimi konularda yükümleyen hükümlerine, daha özel olarak da, müşterinin tüketici tanımına girdiği hallerde 4077 sayılı yasanın 6. maddesine takılacağı kanısındayım.
Naçizane katkımız sürecektir.
Saygılarımla.
Old 12-10-2011, 15:32   #8
isungur

 
Varsayılan Sözleşmenin statüsü

Sn. Güntay,
Belirttiğiniz hususlar oldukçu kritik konular. Eğer yargı nezdinde bu hükümler bağlayıcı kabul edilmez, yok hükmünde sayılırsa, bankaların bu hizmeti tümüyle durdurması gerekebilir. Çünkü böyle bir durumda bankalar, baş edemeyecekleri bir risk ile karşı karşıya kalabilirler. O nedenle, kart hamillerinin bu hizmeti, riski ile birlikte aldıkları düşünülebilir mi?
Saygılarımla,
İlhan Sungur
Old 12-10-2011, 15:42   #9
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan isungur
Sn. Güntay,
Belirttiğiniz hususlar oldukçu kritik konular. Eğer yargı nezdinde bu hükümler bağlayıcı kabul edilmez, yok hükmünde sayılırsa, bankaların bu hizmeti tümüyle durdurması gerekebilir. Çünkü böyle bir durumda bankalar, baş edemeyecekleri bir risk ile karşı karşıya kalabilirler. O nedenle, kart hamillerinin bu hizmeti, riski ile birlikte aldıkları düşünülebilir mi?
Saygılarımla,
İlhan Sungur

Sayın Sungur,
Bu ilişkide bankanın üzerine düşenler olduğu gibi kart hamilinin üzerine düşenler de söz konusudur. Üzerine düşen edimleri kabul etmiş olarak bu hizmeti aldıkları kabul edilmelidir.
Bu edimlerin dengesini banka veya kart hamili aleyhine bozmaya hukuk düzeni cevaz vermemelidir.
Her bir somut olayda, tarafların edimleri 5464 ve 4077 sayılı yasalar çerçevesinde irdelenerek sonuca varılmalıdır. Görüldüğü üzere, kimi zaman tarafların karşılıklı ve/veya eşlik eden (müterafik) kusurları da söz konusu olabiliyor...
Elbette ki, bankaların bu husustaki tip sözleşmeleri 5464 sayılı yasa, 4077 sayılı yasa ve genel/emredici hükümler çerçevesinde geçerli kabul edilmelidir.
Saygılarımla.
Old 12-10-2011, 16:23   #10
Admin

 
Varsayılan

Sayın isungur,
Alıntı:
Yazan isungur
Eğer yargı nezdinde bu hükümler bağlayıcı kabul edilmez, yok hükmünde sayılırsa, bankaların bu hizmeti tümüyle durdurması gerekebilir. Çünkü böyle bir durumda bankalar, baş edemeyecekleri bir risk ile karşı karşıya kalabilirler.
Sn.Av.Ömer Güntay'ın 4077. sayılı kanun 6.maddeyle ilgili görüşüne ben de katılıyorum.

Yargı organlarının bu sözleşme maddelerini yok sayması durumunda ise bankaların hizmeti durdurmayı düşünmek yerine sözleşme maddelerini 4077.sayılı kanun 6. madde hükmüne UYGUN getirmeyi değerlendirmeleri daha doğru olabilir.

Malumunuz veçhile bu kanun maddesinin uygulanabilmesi için sözleşme hükmünün tek taraflı, iyiniyet kurallarına aykırı şekilde, tüketici aleyhine dengesizliğe yol açacak şekilde oluşturulmuş olması gerekmektedir ki, bankaların müşterilerinin önüne koyduğu sözleşmelerin hemen hepsinde durumun kesinlikle böyle olduğu da tartışmasızdır. Bu sözleşmeleri hazırlayan banka hukuk müşaviri meslektaşlarımız, bu maddeleri kaleme alırken sadece kurumlarını değil, tüketicinin de menfaatlerini koruyacak bir format kullanırsa maddelerin hükümsüz kalması durumu ortaya çıkmaz, kimse de mağdur olmaz.

Somut örnek vermek gerekirse, "banka kartı şifresinin müşterinin elinden çıktığı her durumdan müşteri sorumludur, banka hiçbir sorumluluk kabul etmez!!!" şeklinde gayet tek taraflı ve adaletsiz bir maddeyi sözleşmeye koyup, hizmet almak isteyen herkese de ZORLA imzalatan bir banka, bu maddenin 4077/6 kapsamında iptali durumunda da "şimdi nasıl ticaret yapacağım!" diye de hayıflanmamalıdır.

Hiç şüphe yok ki aynı madde sözleşmede "Müşterinin şifresinin korunması konusunda hem müşteri, hem banka hayatın doğal akışına uygun tüm önlemleri alırlar. Bu şifrenin bankanın kusuru ile kaybedilmesi durumunda doğacak zararlardan banka, müşterinin kusuru ile kaydedilmesi durumunda doğacak zararlardan ise müşteri sorumludur" şeklinde kaleme alınsa, hiçkimse itiraz etmeyeceği gibi, yargı organlarınının da sözleşmeyi "genel işlem şartı" kabul etme ihtimali pek azalacaktır.

Banka sektörünün durum değerlendirmesi yaparken kendine sorması sorulardan biri Türkiye'de bu sözleşme maddesini bu şekilde kaleme alan bir banka olup olmadığı olmalıdır diye düşünüyorum.
Old 12-10-2011, 21:59   #11
isungur

 
Varsayılan

Sn. Güntay'ın ve Sn. Admin'in katkıları için teşekkürler.
Banka kartları operasyonlarında en kritik konu maalesef şifre konusudur. Şifre de kart hamilinin beyninde olan, başka kimsenin bilmediği, herhangi bir yere kayıtlı olmayan bir bilgidir.
Banka kartının ele geçirilmesi, ya da herhangi bir şekilde kopyalanması ve yeniden üretilmesi her zaman yapılabilecek bir şeydir. Bunun önüne geçmenin imkanı pek yoktur. Belki banka kartlarında da chip uygulamasına geçilmesi bir çözüm olabilir. Netice olarak kart bilgileri veya kart bir şekilde ele geçirilebilir ve kopyası üretilebilir. Ancak şifre ele geçirilmediği sürece bu kartlar hiçbir şekilde kullanılamayacaktır.
Kart hamili kartın şifresini kötü niyetli üçüncü şahıslara verebilir, kartının kopyasının üretilmesine de izin verebilir. Bu durumda üçüncü şahıslar kartı ve şifreyi kullanarak kişinin hesabındaki parayı boşaltabilirler. Kart hamili de kartım elimde şifremi de benden başkası bilmiyor diye savunma yapabilir ve zararının tazminini bankadan isteyebilir. Böyle bir olayda banka kart hamiline dönük herhangi bir kusurlu hareket tesbit edemeyecektir. Bu tür olaylara karşı bankayı koruyacak olan tek silah maalesef banka sözleşmesinde bulunan tartıştığımız hükümdür. Bu hükmün tartışmalı hale gelmesi açıkladığımız risklere karşı bankaları savunmasız bırakabilir. Bu nedenle kusuru olmadığının ispatı mükellefiyetinin kart hamiline bırakılması, kusursuzluğunu ispat etmediği sürece kart ve şifrenin birlikte kullanıldığı işlemlerde sorumluluğu üstlenmesi 5464 ve 4077 sayılı yasalara aykırı olmayabilir. Çünkü bu hüküm sözleşmenin en önemli unsurudur. Bu hükmün yok sayılması, sözleşmenin tümüyle batıl hale gelmesi sonucunu doğurmalıdır. Sözleşmenin diğer unsurları bence tamamlayıcı diğer detaylardan ibarettir.
Sigortanın konuyu tüketiciyi ve bankayı koruma yönünden bir çözüm olabileceği düşünülüyorsa da, kanaatimce kesin çözüm olamayacaktır. Çünkü sigorta şirketleri, tazminatı kimin adına ödüyorsa, halefiyet ilkesi doğrultusunda o tarafın tüm haklarına sahip olacak ve ödediği tazminat nedeniyle kusurlu gördüğü tarafa rücu davası açabilecektir. Bu davada da aynı sorunlar gündeme gelecektir.
Konuyu aydınlatıcı katkılarınız için şimdiden teşekkürler.
Old 13-11-2011, 01:16   #12
isungur

 
Varsayılan

Son gelişmeler karşısında güncelleme:
Değerli arkadaşlarım, son zamanlarda gelişen bazı olaylar konu hakkında fikrimi değiştirmeme neden oldu. Bazı kart hamilleri kartlarını Ukrayna gibi memleketlerde ATM'lerde para çekme amacıyla kullanıyor daha sonra aynı kart numarasıyla başka ATM'lerden de usulsüz çekimler yapıldığı anlaşılıyor. Kartın açıkca sahtesi üretilmiş. İlginç olan şifrenin de elde edilmiş olması. Kart hamili kimseyle muhatap olmadığını ve kimseye şifresini vermediğinden emin.
BU durumun tek açıklaması vardır, o da kartı daha önce kullanmış olduğu ATM üzerinden kart ve şifre bilgilerinin çalınmış olduğu. İki bilginin birden bir arada olduğu başka bir ortam yoktur. İçeriden kötü niyetli bir yazılımcı okunan karta ait bilgileri ve klavyeden girilen şifreyi rahatlıkla kopyalayabilir. BU bilgiler başka yerde yaniden kart üretilip kullanılmasını sağlar. Bu durumda şifrenin kullanılmasının kart hamilinin ağır kusuruna karine teşkil etmesi iddiası çökecektir.
Ayrıca, bugünkü teknolojik çevrede, kart hamili statik şifre ile işlem yapmaya da zorlanamaz, çünkü şifrematik denilen küçük aletler her işlemde yeniden ve değişik bir şifre üretilmesini sağlıyor. Bu şekilde kullanılan bir şifrenin ise çalınması kopyalanması bir anlam ifade etmeyecektir, çünkü o tek kullanımlık bir şifredir. Bu şartlar altında banka, sözleşmedeki tartışma konusu hükümleri hizmetin olmazsa olmaz koşulu olarak savunamayacaktır, çünkü hizmet daha güvenli bir şekilde verilebilmektedir. Şifrematiğin çalınması gibi bir durum ise bankayı artık bağlamayacaktır, çünkü bankanın hizmet verdiği ATM sistemi üzerinde bir kuşku oluşmayacaktır, bankalar kendilerini kuşkudan koruyabileceklerdir. Kart hamili şifrematik cihazını korumak ve şifresini kimseye vermemek konusunda tamamen hür iradesi ile hareket etmektedir ve sorumluluk kendisine aittir.
Konuyu bu boyutuyla tekrar görüşlerinize sunuyorum.
Saygılarımla
İlhan Sungur
Old 13-11-2011, 15:19   #13
Admin

 
Varsayılan

Sayın isungur,
Alıntı:
Yazan isungur
Ayrıca, bugünkü teknolojik çevrede, kart hamili statik şifre ile işlem yapmaya da zorlanamaz, çünkü şifrematik denilen küçük aletler her işlemde yeniden ve değişik bir şifre üretilmesini sağlıyor. Bu şekilde kullanılan bir şifrenin ise çalınması kopyalanması bir anlam ifade etmeyecektir, çünkü o tek kullanımlık bir şifredir. Bu şartlar altında banka, sözleşmedeki tartışma konusu hükümleri hizmetin olmazsa olmaz koşulu olarak savunamayacaktır, çünkü hizmet daha güvenli bir şekilde verilebilmektedir. Şifrematiğin çalınması gibi bir durum ise bankayı artık bağlamayacaktır, çünkü bankanın hizmet verdiği ATM sistemi üzerinde bir kuşku oluşmayacaktır, bankalar kendilerini kuşkudan koruyabileceklerdir. Kart hamili şifrematik cihazını korumak ve şifresini kimseye vermemek konusunda tamamen hür iradesi ile hareket etmektedir ve sorumluluk kendisine aittir.
Konuyu bu boyutuyla tekrar görüşlerinize sunuyorum.
İnternet şubesi giriş şifrelerine yönelik olarak söylediğinize kısmen katılabilirim ancak kredi kartı/banka kartı şifrelerine yönelik olarak şifrematik kullanımı zorunlu tutmanın pratik olmadığını düşünüyorum ve bu nedenle de şifrematik verilmediği için sorumluluğun kayıtsız şartsız bankaya yüklenmesine dair görüşünüze katılma imkanı bulamıyorum. Kredi kartı/banka kartıyla birlikte bir de şifrematik cihazı taşımak pratik olarak kolay değildir ve "smart phone" olarak adlandırılan ve bu cihazların yaptığı işlevi yazılımsal olarak kullanan cep telefonları daha yaygın hale gelinceye kadar da ne kart hamillerine ne de bankalara bu konuda bir zorlama yapılamaz diye düşünüyorum. Hatta bu telefonların kullanımı durumunda dahi, her alışveriş sonrası şifreyi telefonlarla üretmenin beklenmesi vs. parekende mağazalarında kasalarda ciddi bir sorun yaratacaktır.

Neticede böyle bir öneri getireceksek, o zaman dünyadaki uygulamalarını da incelemeliyiz kanaatindeyim. Dünyada yüzlerce değişik banka/finans kuruluşu debit ve kredi kartı vermektedir, bunların kaç tanesinde alışveriş, pos ve ATM işlemlerinde şifrematik cihazı kullanımı zorunlu tutulmaktadır? Hangi modern hukuk sistemi bu sistemi zorunlu tutmayan bankaların tüm kart dolandırıcılıklarından tek başına sorumlu olduğu müeyyidesini getirmektedir? Konuyu araştırmış değilim ama bu oranların yüksek çıkmayacağı (hatta belki hiç rastlanmayacağı) görüşündeyim.

Sanıyorum konunun teknik anlamda uzmanısınız ve bu açıdan verdiğiniz örnekte bilgilerin çalınmasının nasıl yapıldığını benden daha iyi analiz edebileceğinizi düşünüyorum ancak kişisel görüşüm Ukranya örneğinde bilgilerin ele geçirilmesi Türkiye'de de sıkça yapılan bir yöntemle olmuş: ATM makinesine kopyalama aleti yerleştirmek ve şifreyi de uzaktan kamera/dürbün vs. vasıtasıyla öğrenmek VEYA alışveriş yapılan yerde kartı ikinci bir makineden geçirip şifre girilirken de gözle takip etmek. Neticede bu işlemlerden alışveriş yapılan yerin veya ATM makinesi bankanın sorumlu olduğuna hiç şüphe yok elbette ama kredi kartını veren bankanın müşteriden daha kusurlu olduğu görüşünde değilim.

Ama bu konuda sorumluluğu bu tip olaylara karşı kartı sigortalamamak şeklinde sınırlandırırsanız, evet o zaman bence de kredi kartını veren bankanın sorumluluğunu düşünmek gerekir, zira daha önce de arz ettiğim üzere BENCE bu tip olaylardaki kimseyi mağdur etmemenin tek yolu zorunlu sigortayı değerlendirmek.
Old 20-08-2013, 14:08   #14
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan + Katkı

Yargıtay 13 HD. 2011/2709 E. 2011/11207 (Rahmi Ünal (Yargıtay 13 HD. Bşk.), Candaş İlgün (Yargıtay 13 HD Üyesi); TBK'nda Faize İlişkin Yenilikler & Banka Kartları ve Kredi Kartları Uygulaması, HUKAB Yayınları,2013, s.54)

Davacı, banka kartı ile ATM'de işlem yapmak isterken kartın bloke olduğunu ve geri alamadığını, kartını kullanıma kapattırmış ise de, bu arada başkaları tarafından kullanılarak hesabından para çekildiğini, gerekli güvenlik önlemlerini almayan bankanın olaydan dolayı sorumlu olduğunu belirterek, hesabından çekilen paranın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır.

Hemen belirtmek gerekir ki, ATM cihazlarında yeterli önlem ve güvenlik tedbirlerini almayarak, banka kartının kötü niyetli üçüncü kişilerce ele geçirilmesine olanak veren davalı banka, kusurlu ve davacının zararından sorumludur. Bununla beraber, 5464 sayılı kanunun 16. maddesinde, Banka kartları ve şifrelerin özenle korunması ve bilgilerin saklanması hususunda, kart sahiplerine de görev ve sorumluluk yüklenmiştir...

Somut olayda, davacının da, kart şifresini kötü niyetli üçüncü kişilerin öğrenmesine imkan vermesi ve olayı müteakip Bankayı aramakta gecikmesi nedeniyle müterafik kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece,yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda tarafların kusur oranları belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken...
Old 28-08-2013, 15:59   #15
feyzaday

 
Varsayılan

Kredi kartı şifresi olarak doğum tarihini kullanmak ağır kusur sebebidir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi K. 2011/15442
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kredi Kartının İş Amaçlı Kullanılması nedeniyle Bankanın Biriken Bonusları vermemesi Av.Selim HARTAVİ Meslektaşların Soruları 9 16-06-2008 02:28
Bilişim Sistemleri Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Av.Bepi Meslektaşların Soruları 1 25-03-2008 01:50
düzeltme hakkının kullanılması halinde vekalet ücreti av. aslı uçaravcı Meslektaşların Soruları 9 21-09-2007 13:29
kredi kartının kötüye kullanılması Av.Ebru Caner Meslektaşların Soruları 15 19-01-2007 15:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10946989 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.