Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Hakim-Savcı,Yargıtay seçimleri yargıya güven

Yanıt
Old 11-08-2016, 22:54   #1
İzzet Doğan

 
Varsayılan Hakim-Savcı,Yargıtay seçimleri yargıya güven

EMEKLİ BİR YARGICIN YARGI HAKKINDAKİ İZLENİMLERİ
Av. İzzet DOĞAN.
Medyada çıkan haberlere göre Umut Kitabevi’ne bombalı saldırıya ilişkin iddianameyi hazırlayan savcı Ferhat Sarıkaya itiraflarında:
“ O zaman Van’da 3. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı, sonradan Yargıtay üyesi olan İlhan Kaya Şemdinli’deki olayla ilgili soruşturma bana verildikten sonra beni yönlendirmeye başladı. Özellikle Yaşar Büyükanıt üzerinde yoğunlaşmamı istedi. Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olacağı kesin gibiydi. Şemdinli’deki olayın içerisine özellikle Yaşar Büyükanıt’ı katmamı istiyordu.(……..)
Mahkeme başkanı iddianame taslağını hazırladıktan sonra görmek istedi. Ben de kendisine taslağı verdim. İlhan Kaya, bu taslak üzerine çalıştı. Birkaç paragrafını da kendisi yazdı. Yazdığı paragraflardaki iddialar çok ağırdı. Bunların içerisinde bulunmamasını istedim ancak “bir şey olmaz” dedi. Ben de bir askeri darbeye engel olacağımı düşünerek yazılanlara bir şey demedim. İlhan kaya, bu iddianamenin kendi mahkemesine düşmesini istiyordu. Bunu da sağladı. İki gün içerisinde iddianameyi kabul etti. “ demektedir. İşte bu itiraflar ve yargı mensupları hakkındaki son güncel yayınlar bize , 26.10.2013 tarihinde İstanbul Barosu’nun ,İngiltere ve Galler Hukuk Cemiyeti ile birlikte düzenlediği “Savunmanın Savunulması “konulu konferansta ki görüşlerimizi bir kez daha yinelemek gereğini anımsattı:

Türkiye’de hâkim ve savcılar iç içe ve birlikte çalışırlar. Ceza davalarında verilecek hükümlerde görüşlerinin benzer olması çoğu zaman bir rastlantı değildir. Biz de hâkim, savcı ve avukat yargının saç ayakları sayılır. Avukat bu ikiliye (hakim-savcı) karşı durumdadır. Bir başka söyleyişle “ silahların eşitliği “ ilkesi henüz yaşama geçirilmemiştir. Yasa koyucuda hâkimlik ve savcılık mesleğinin özlük işlerinde iki ayrı kurul yerine Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulu adlı tek bir kurulu görevlendirmekte sakınca görmemiştir.
Ancak hâkim, savcı sayısının artırılması, ihtisas mahkemelerinin kurulması, usul yasalarının değiştirilmesi, adliyenin fiziki koşullarının iyileştirilmesi gibi iyileştirmeler bile yargının başarılı olması ve iyi çalışması için yeterli değildir. Bizim mesleğimizde insan unsuru ve kalitesi çok önemlidir. Dünyanın en iyi kanunları, kötü uygulayıcılar elinde kötü sonuçlar, en kötü kanunları ise iyi uygulayıcılar elinde iyi sonuçlar doğurur diye bir söz vardır. Bu bağlamda özellikle son yıllarda Türkiye’de yetişen hukukçuların kaliteli olduğunu söylemek zordur. Çünkü yaklaşık olarak sayıları kırk beşe varan hukuk fakülteleri kaliteli hukukçu yetiştiremediği gibi, mezun olan hukukçularda mesleklerine başlarken yeterli bir staj görmemektedirler. Biz de hukukçular fakülteyi bitirdikten sonra doktrinle ilgilenmezler, bilimsel araştırmalara ve gelişmelere gerek duymazlar. En önemlisi de son yıllara kadar uluslararası sözleşmeleri ve karşılaştırmalı hukuku araştırmamalarıdır. Bir davanın çözümlenmesinde genel olarak Yargıtay’ın emsal içtihatları araştırılır. Bu klasik anlayış nedeniyle hukukta yaratıcılık yoktur. Özellikle hâkimlerimizin bu klasik anlayıştan uzak olması, doktrinle yakın ilişki kurması ve Yargıtay içtihatlarına, gerekli araştırma ve incelemeyi yaparak doğruluğuna inandıkları takdirde bu kararlara uymaları gerekmektedir.
Yargıtay’ımızın da genel olarak bilgi ve kültür yönünden yeterli insan gücüne sahip olduğunu söylemek güçtür. Bunun nedenlerinden biri Yargıtay üyesi seçimlerinde kariyer dışında bazı etkenlerin devreye girmesidir. Yani Yargıtay üyeliğine seçilmenin yolu her zaman olmasa bile bazı zamanlarda ahbap çavuş ilişkilerinden geçebilir. Adalet Bakanı ve müsteşarı Yargıtay’a üye seçimlerinde görevli Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda her zaman istediklerinin bir kısmını yaptırabilmek gücüne sahip olmuştur. Anayasamıza göre Adalet Bakanı Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulunun başkanı, müsteşarı ise doğal üyesidir. Türkiye’de siyasal gücün, yargının kendi çıkarları yönünde çalışmasını isteme hastalığından kurtulup kurtulmadığı her zaman tartışılma konusu olmuştur. Siyasal gücün dümen suyuna kapılma riski bulunan bir yargının bağımsız ve tarafsız olamayacağı kuşkusuzdur. İşte böyle riskin gerçekleştiği dönemlerde halkın yargıya olan güven duygusu ağır yara almaktadır.
Yargının bağımsız ve tarafsızlığı ölçüsünde, halk yargıya güven duyar. Burada yargının bağımsızlığından kastımız; yasama ve yürütme erklerine karşı bağımsızlığı, yargının tarafsızlığından kastımız ise, yargının taraflara eşit mesafede olmasıdır. İstanbul Baro’ su dergisinde yayınlanan bir makaleye göre: “ son dönemde yapılan bir anket sonucuna göre halkın % 68’i yargıya güven duymamaktadır. Toplumda böyle bir yargının oluşmasında, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde yapılan siyasal nitelikli yargılamalardan edinilen izlenimin etkili olduğu görüşü egemendir ( Av. Başar Yaltı. Adil Yargılanma Hakkına Yargıcın Etkisi. İstanbul Barosu Dergisi, Temmuz- Ağustos 2012.Cilt 86. S. 70 ) “.
Türkiye’de çok dikkat çeken hususlardan biriside devletle vatandaş arasında çok sayıda dava açılması ve dava dosyasının bulunmasıdır. Bu davalarda devlet çıkarlarıyla bireyin çıkarları biri birleriyle çeliştiğinde mahkemelerin her zaman devletin çıkarlarına öncelik verdiği ileri sürülmektedir. Bu konuda yayınlanan bir makalede şu saptamalar yapılmıştır : “Türkiye’de yargının bağımsızlığı kadar belki de ondan daha önemli olan yargının devletten bağımsızlığı bir başka deyişle yansızlığı sorunu bulunmaktadır. Türkiye’de yargı, asker ve sivil bürokratlar gibi kendisine siyaset üzerinden vesayetçi bir rol biçmiştir ve yargı kendini devletin sahipleri arasında görmektedir. Devletin çıkarlarıyla bireyin çıkarları birbiriyle çeliştiğinde mahkemeler hemen her zaman devlete öncelik vermektedir. Türkiye’de yargıçlar halk adına yetki kullanan bağımsız otoriteler olarak davranmamakta, tam tersine kendilerini yerleşik kurumsal yapı içinde devletin ve bu devletin ideolojisinin bekçileri olarak görmektedirler“ ( Mehmet Turhan, Anayasanın Hak Temelli Yorumu ve Anayasa Yargısı, Mehmet Turhan/Nur Uluşahin, Anayasa Hukukuna Liberal Bakışlar, Ankara 2009,s.117 )
Öte yandan yine Anayasamıza göre,” hâkimler idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar. Hâkimler ve Savcılar Kanununun 5. Maddesi’ne göre de “ Adalet Bakanı, yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin görevleri hariç olmak üzere hâkimler ve savcılar üzerinde gözetim hakkına sahiptir. Bu kurallar bize göre anayasamızda hâkimlerin bağımsızlığını düzenleyen 138. Maddesine açıkça aykırıdır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
HSYK, yargıya güven eksikliğini tehdit saydı tiryakim Hukuk Haberleri 0 06-07-2012 14:50
hakim-savcı sınavları murateker Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 0 01-07-2007 23:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03475499 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.