|
Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM) Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM), THS Hasta Hakları Çalışma Grubu projesidir. Bu foruma siteye üye olmadan soru gönderilebilir ancak forum sadece hasta haklarına ilişkin konulara açık olup, diğer hukuki soru ve sorunlar alanda yayınlanmaz. [HASDEM Portalı] |
07-09-2011, 14:50 | #1 |
|
Hastanede Yatan Hastaya HIV Bulaşı
Karedeşim x hastanesinde operasyon geçirdi.Bu sırada birden çok sayıda kan da verildi.
Sonraki zamanlarda kardeşim HIV tanısı aldı. Dosyadaki bilgilere göre kardeşim hastaneye yatırıldığında anti-HIV testi negatifti. Hastanede yatarken HIV tanısı almasında hastanenin sorumluluğu ve kusuru nedir? Hukuken ne yapabiliriz? |
07-09-2011, 20:59 | #2 |
|
ilk olarak Hıv virüsünün adı geçen hastanede kardeşinize bulaştığı hususunun ıspatlanması gerekmektedir. Biz buna illiyet bağının ıspatı demekteyiz. Bu durumun aşılması halinde idare aleyhine hizmet kusuruna dayananılarak tam yargı davasının açılabileceği kanaatindeyim. Saygılarımla
|
08-09-2011, 10:08 | #3 |
|
Merhaba,
Öncelikle "geçmiş olsun" dileklerimi sunarım. Değerli Meslektaşımın belirtiği gibi, öncelikle hastanızın hastaneye geldiğinde "HIV+" olmadığını, hastanede virus bulaşmış olduğunu ispat etmek durumundasınız. Bunun için hasta dosyasına vakıf olmanız lazım. Operasyon geçirecek her hasta için asgari kan tahlilleri ve HIV testi daha baştan yapılması gerektiğinden bu bilgilerin dosyada mevcut olması gerekir. Bunu belgelediğinizde hastanenin sorumluluğu kaçınılmazdır. Eğer kamu hastanesi ise idari yargıda, özel hastane ise adli yargıda dava açabilirsiniz. Tekraren geçmiş olsun dileklerimle kolaylıklar dilerim. |
11-09-2011, 12:51 | #4 |
|
Böyle durumlarda herzaman iyi ve kötü durumu düşünmek gerektiğini düşünüyorum. Tüm evrakların elinizde olduğunu kontrol edin
Sorumlu sadece hastahane değildir; işlemi yapan ( hemşire, hasta bakıcısı v.s ) şahıs kim ise oda sorumlu olacaktır. Burada bir tedbirsizlik dikkatsizlik söz konusudur. Her nekadar isteyerek yapılmamış olsada işlemi yapan kişinin bir hatası bir kusuru mevcuttur. İşlemi yapmaya ehil olmayan birini işe alarakta hastahane dolaylı olarak sorumlu olacaktır. Yapabileceklerim: Arkadaşların da söylediği gibi mevcut evrakları toplamak, sorumlu olan kişi- kişiler ve kuruma dava açmak, bir avukat yardımı almak, sağlık bakanlığına bildirmek ( SABİM 184 ü arayınız ) sağlık bakanlığı hasta hakları birimine ulaşmak. basit bir hata değil işin peşini sakın bırakmayın. Geçmiş olsun Av. Yasemin GÜLLÜOĞLU ( L.L.M-still PHD ) |
14-09-2011, 00:36 | #5 |
|
İnsaffffff
Sayın konuk
"Sahtecilik" olayından bahsedilmiş, Böyle bir olayda kimse sahtecilik, evrak üzerinde oynama yapmayı düşünmez. Bunu düşünebilmek konuya vakıf olamayanların komplo teorisidir. Şöyle ki; 1)Evrakları bilerek ortadan kaldırmanın hiçbir işe yaramayacağını her doktor bilir; çünkü evrakı değilde kan veren donörü ortadan kaldırmak yani öldürmek lazım. 2)Hastanelerde kullanılan kan ya kan merkezlerinden (Kızılay v.s.) veya hasta yakınlarının getirdikleri kişilerden temin edilir. 3)Eğer hastanede HIV bulaştı diye iddia olunursa kanı veren kişi veya kişiler bellidir. Bu kişilere tekrar HIV bakılarak bu durum ispatlanabilir. Bunu bilen doktor evrakları düşünmez bile. 4)Kan merkezinden temin edilen tüm kanların bir seri numarası vardır. Hastane hangi seri numaralı kanı kullandığına dair evrakı yok etse bile kan merkezleri hangi hastaneye hangi kanı gönderildiğinin kaydını zaten saklamaktadır. Eğer kan merkezinden gelen kanda HIV vardı ise sorumlu olan kan merkezidir, kanı kullanan hastane sorumlu değildir. 5)Hastane bünyesinde hazırlanan kan ile bulaşmada belirtiğim gibi kanı veren kişilerin tekrar test edilmesi ile kolayca saptanabilir. 6) Komplonun gerçekleşmesi için hastane ve kan merkezi birlikte evrak sahteciliğine gitmeli. 7)Hasta yakınları kan verdiyse komploya onlarda dahil olup hastalarını yüz üstü bırakmalı. Avukat olmasam bile davanın veya soruşturmanın şu şekilde açılabileceğini düşünmekteyim. X hastanede x tarihinde ameliyat olan kişide sonradan HIV saptandı. Hangi kurumun ihmalinin olduğu ilk planda belli değildir, onun için ilk aşamada ihmali olan kurum tespiti ve sonrasında sorumlu kuruma karşı maddi- manevi tazminat şeklinde yürütülebilir. İspatı zaten kanı kullanılan kişilerden adli tıpta veya hakem tayin edilen bir devlet hastanesinde tekrar HIV bakılası ile olacaktır. Kişilerin HIV testi negatif çıkarsa kurum veya kuruluşlar suçsuz bulunacaktır.Sağlık Bakanlığına ihbarda bulunulması halinde müfettişler konuyu araştırıp ihmali olan kurumu yani ilk aşamayı halledecektir diye düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı sürecinin biraz yavaş ilerlediğini hatırlatmakta fayda var. |
14-09-2011, 08:27 | #6 |
|
Merhabalar,
HIV’in tüm bulaşma yolları içinde kan transfüzyonu bir kişiden diğer kişiye virüsün geçişini sağlayan en etkin yol olarak kabul edilmektedir. Optimal laboratuvar koşullarında taranan transfüze kanda HIV olma riski çok düşüktür. Bu şekilde infekte olma olasılığı gelişmiş ülkelerde oldukça azalmıştır. Bu azalmanın nedeni bazı ortak uygulamalardır. Temin edilen kandan HIV’i bertaraf etmek için iki uygulama vardır: HIV infekyon riski taşıyanların kan bağışı yapmamaları ve tüm bağış kanlarının HIV yönünden taranması. Kan nakli yolu ile HIV infeksiyonu geçme riski sıfıra yaklaşmış olmasına rağmen, iki faktör bu riskin sıfır olmasını engellemektedir. Bunlardan birincisi, HIV’i tespit etmek için kullanılan antikor testi yüksek oranda hatasız olmasına rağmen, çok düşük oranlarda yanlış sonuç verebilmektedir. İkincisi ise; HIV infekte olmuş kişiler ilk haftalar içerisinde antikor üretemeyebilirler. Bu bireyler eğer riskli davranışta bulunduklarını bilmiyorlarsa ve tarama testi ile belirlenebilecek kadar antikor ürememişse, kanlarını bağışlayabilirler ve sonuçta nakil yolu ile başka insanları infekte edebilirler.(1) Açıklanan tıbbi bilgiler karşısında kan yolu ile hastaya HIV bulaşının iki sebebi olabilir. 1-Vericin kanında serolojik testler yapılmamış olabilir. Bu açık bir kusur olarak değerlendirilebilir. 2-Vericinin kanında serolojik testler yapılmış,HIV negatif bulunmuş fakat verici daha önce infekte olduğu halde henüz yeterli antikoru üretmemiştir. Pencere dönemi olarak adlandırılan bu dönemde verilen kan HIV bulaşına yol açabilir. Vericilerin kanında doğrudan antijen aranması tekniği -ki maliyeti de yüksek bir testtir-rutin bir uygulama değildir. Tartışılması gereken şey,kan merkezinde alınan kana test uygulanmış ve HIV negatif çıkmış ise, Bu kanı hekim hastasına vermiş ise Hastaya HIV bulaşmış ise , Kusur ve zarardan sorumluluğun kime ait olacağıdır. 1- http://www.hatam.hacettepe.edu.tr/72/5_69-70.rtf Dr. Aygen Tümer |
15-09-2011, 10:39 | #7 |
|
Verilen yanıtlara ek olarak, her serviste, Kan Transfüzyon (Kan nakli) dosyaları olur. Serolojik inceleme yapılmadan operasyon yapılamayacağı gibi, Sayın Habibe Hanım'ında belirttiği konular dışında, ne kan isteyen doktorun (çünkü kan alan kızılay ya da hastane kan merkezinin çalışmasına ve labaratuarına güvenmek zorundadır), ne de uygulayan hemşire ya da sağlıkçının sorumluluğundan söz edilemez diye düşünüyorum. ( Hemşire de doktorun orderını (istemini) sorgulayamaz ya da denetleyemez)
Takılan kan da HIV negatifse, bunda kimin sorumluluğu olur? Üstelik HIV taşıyıcıları da operasyon geçirmekte ve onlara da kan nakli HIV ne gatif olarak uygulanmaktadır. |
18-09-2011, 21:21 | #8 |
|
Merhaba geçmiş olsun,
Öncelikle gerçekten çok ciddi ve araştırılması gereken bir konu. Bu sebeple yargısız infazlara kulak asmamanızı tavsiye ederim. Kan ve kan ürünleri ile ilgili kısa bir bilgi vermek gerekirse; Ülkemizde kan, kan ürünleri ve kan bankacılığı ile ilgili tüm iş ve işlemleri (temini, plan, kontrol vs) Sağlık Bakanlığı onayıyla Bölge Kan Merkezleri (BKM) yürütmektedir. Ancak ihtiyaç halinde acil durumlarda BKM'lerden kan temini yapılamazsa ya da Transfüzyon Merkezi (TM)'nde kan bulunmadığı takdirde yine BKM izni dahilinde TM tarafından donörlerden kan temini yapılabilmekte. Ülkemizde özel BKM kurulabilmesine imkan bulunmasına rağmen Kızılay bu konuda tekel konumundadır. BKM'nin temin ettiği kanlar kendi laboratuvarlarında (ki bunlar aynı zamanda Sağlık Bakanlığı tarafından referans kabul edilen laboratuvarlardır) TM'den temin edilen kanlar da TM'nin bağlı olduğu kurum laboratuvarında kontrolden geçerler. Onaylanmış ürünlerin bilgileri (alfabetik ve sayısal olarak) üzerine etiketlenerek gerekli yerlere gönderilirler. Buralarda uygulanan temel laboratuvar testleri: 1) ABO, Rh D kan grubu, 2) HBsAg, 3) Anti-HCV, 4) Anti-HIV 1/2, 5) Sifiliz taramasıdır. Bu testler sonucu elde edilen verilerin elektronik ortamda 30 yıl saklanma zorunluluğu vardır. Ayrıca şahit numunelerin de en az 1 sene saklanması zorunludur. Bunlar üzerinde yetkili kişi dışında kimse düzeltme yapamaz, yaptığı takdirde düzeltme tarihi ve imzasını atmak durumundadır. Laboratuvar cihazlarının kontrol ve kalibrasyonlarının ulusal ya da uluslar arası sistemle kalitelerinin güncellenmesi gerekmektedir. Eğer buraya kadar anlattığım süreçlerle ilgili bir şüpheniz varsa (cihazların kontrollerinin tam olarak yapılmadığı, hatalı bilgi vs) ilgili BKM (Kızılay)ya da TM'nin laboratuvarının bulunduğu kurum hakkında dava açabilirsiniz. Göz göre göre HIV pozitif kan alıcıya verilmişse burada kusurun ilk başta kanı temin eden kurum olmak üzere kan transfüzyonundan sorumlu hekim, hemşire vs tüm sağlık personelinin olduğu kanaatindeyim. Testler sonucu HIV negatif kandan bulaş olduysa yukarıda da belirttiğim gibi kanı temin eden kurumun incelenmesi gerekir. Sn. YILMAZ KAYAR'ın da belirttiği gibi yanlış negatif sonuçlar cihazların tüm kontrolleri yapılmış olsa da hastalıkların pencere fazı denilen laboratuvar imkanları ile tespit edilemeyen dönemine bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Bu durumda ise ne yazık ki bunun kan transfüzyonuna bağlı komplikasyon olduğu kanaatindeyim. Çünkü modern tıbbin gereklilikleri yerine getirilmiş, kusur bulunmadan gereken özen gösterilmiş olmasına rağmen belirtildiği üzere hastalığın kendisine özgü niteliğinden dolayı yanlış negatif sonuçlar alınabilmekte. Ne yapılabilir derseniz mevzuatımız gereği tıbbi uygulama hatası var ise tazminata karar verilebiliyor. Komplikasyonlara ise herhangi bir ödeme söz konusu değil. Bu sebeple sistem hasta-hekimi karşı karşıya getirip suçlu arayışına giriyor. Bu yüzden özellikle tıbbi uygulama hatalarına karşı değil de sosyal devletin gereği olarak genel tüm zarar gören hastalar için sigorta sistemleri geliştirilmeli. Böylece hem öncelikle dava süreci içerisinde hastaların mağduriyeti giderilmiş olur hem de direk bir suçlu arayışı içerisine girilmemiş olur. Sonrasında kamu davası ya da şikayet üzerine dava açılarak eğer ortada suçlu varsa suçlu hem cezasını çeker hem de rücu edilir. Diğer taraftan hasta dosyasına gelir isek hasta dosyası zaten kuruma değil hastanın kendisine aittir. Kurumlar dosyaları hastanın kendisi için ve oluşabilecek sorunlar için saklarlar. Asılları olmasa da onaylı nüshalarını istenildiği an vermek zorundadırlar. Hatta hastaların bilgi alma hakkı nedeniyle istenmesine gerek kalmadan zaten birçok kurum bu bilgileri orjinaline bağlı kalarak onaylı özet şeklinde hastaya vermekte. Resmi evrakta sahtecilik konusunda ise Sn. hukuksever_dr dediklerine büyük ölçüde katılıyorum. Resmi evrakta sahtecilik suç kapsamında olup tabi ki sadece sağlık kurumlarına değil mahkeme kayıtlarında, kolluk kuvvetleri kayıtlarında, tapu kayıtlarında vs (suçun niteliği sebebiyle) tüm resmi kurum kayıtlarında sahtecilik yapılabilir. Ama bu farklı bir konu olup ceza hukuku alanına girer. Tüm bu durumlar teknik konular olup profesyonel hukuki destek almanızı öneririm. Tekrar geçmiş olsun. |
19-09-2011, 08:15 | #9 |
|
Sayın Konuk, bir konuyu belirtmekte yarar görüyorum. Bütün yanıtlar sizin beyanınız dikkate alınarak, yani hastaneden bulaşma olasılığına yönelik verilmiştir.
Hastaneden bulaşmamışsa, hastanenin ve suçlanan kurum ve kişilerin de hukuki hakları vardır. Yeniden geçmiş olsun dileklerimizle. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
yatalak hastaya hapis cezası engellenebilir mi? | selhan | Meslektaşların Soruları | 4 | 18-05-2011 23:33 |
hastaya tam ve açıklayıcı bilgi vermeme | Av.Burcu Tayanç | Meslektaşların Soruları | 3 | 28-07-2010 08:15 |
Başkasının kimliği ile kayıt yaptıran hastaya baktığında sorumluluğu nedir. | Dr. Adem Şentürk | Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM) | 2 | 28-01-2010 01:46 |
Dini İnanç Nedeniyle Doktorun Hastaya Müdahale Etmemesi - Uzuv Kaybı | GLocher | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 30 | 16-10-2007 23:41 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |