Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. Üyelerimizin yazdığı ve bizlerle paylaştığı şiir, öykü, deneme ve diğer yazınsal türler.

Kısaca

Yanıt
Old 07-08-2016, 04:42   #61
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Mutluluk, „dışında“ ve „dışarıda“ değildir dostum.
Kafanla olduğun her yer ve koşulda, içindedir.
Old 16-08-2016, 20:31   #62
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

İzmir sıcağı. Belediye otobüsünden indiğinde, gölge bir yer bulmaya çalıştı. Bir şişe su aldı, birazını içip kalanıyla yüzünü yıkadı. Yıllar önce de gelmişti ama şehir durmuyor, habire değişiyordu. Yolu sordu, yokuşu tırmanmaya başladı. Mezarlığın kapısına geldiğinde belleğini yokladı; sağ tarafa, biraz daha yukarı gitmesi gerektiğini anımsadı. Birkaç dakika sonra buldu dostlarının yattığı yeri.

Şu mermerin altındaydı Hüseyin, Nurcan'la yanyana. Çoktan toprağa karıştıklarını, O'nu duyamayacaklarını biliyor, aslında kendi kendine konuşuyordu. Melih Cevdet'in dizeleri yazılıydı mermerde, onları okudu kısık sesle.

"Neredeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma"

Bir başka mermerde daha yazıyordu arkadaşlarının adları; Yalova'da, Deprem Anıtı'nda. Nasıl olmuşsa kızları Ekin de "Ekim" diye yazılmıştı enkazdan sağ çıkarıldığı halde. Büyümüş, üniversiteyi bitirmişti o zamanlar 8 yaşında olan küçük kız. Yıllar geçtikçe Nurcan'a benzemiş ama uzun boyunu Hüseyin'den almıştı.

Oturdu bir ağacın dibine, anılara dalıp gitti. Etraf sessiz, mermer suskundu. Öyle uzaktaydı ki görüştükleri son akşam, konuştuklarından bir sözcük bile aklında kalmamıştı. Tek anımsadığı, televizyonda Leon filminin tekrar yayınlandığıydı. Hayat akıp gitmiş, Hüseyin hep otuz yedi yaşında kalmıştı.

Kalktı. Ağaçların arasından ilerleyip güneşli yola çıkar çıkmaz kurudu gözyaşları.

(16.08.2016)
Old 25-08-2016, 14:15   #63
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Ölmemek lazım be Hüseyin. Orada toprağın içindesin; toprağın ta kendisisin. Şu mezar taşının, arkasındaki şiirin, ağaçların, manzaranın sana hiç yararı yok. Sen yoksun artık; sen diye mermerle, toprakla, kendi kendimle konuşuyorum işte...

Çevreye bakıyorum, her yer mezar. Mermerlerin üstünde isimler. Hepsi birilerinin eşiydi, dostuydu, sevdiğiydi... Anası, babası, oğlu ya da kızıydı birilerinin... Bir tanesiydi, dünya güzeliydi, en değerlisiydi... Ölmemek lazım be Hüseyin! Hepsi toprağa karıştı, ardından ağlandı, yası tutuldu. Sonra ne oldu? Unutuldular mı? Unutulmamaları mümkün müydü?

Bak, 17 yılda iki defa geldim sadece. Kızın gelmiştir, dostların, akrabaların... Gelseler ne olur, gelmeseler ne! Gelen kendini avutur, kendine ağlar ağlarsa. Ne görebilirsin, ne duyabilirsin... Ölmemek lazım be Hüseyin!

Mezarlığın etrafı binalarla dolmuş. Şu tepeler boştu örneğin. Ölümü bekleyenler, ölümü bekleyenlere evler yapmışlar, ölümü beklerken otursunlar diye. Ölümü beklerken oralarda oyalanacak insanlar; sevip nefret edecekler, sevinip üzülecekler, yiyip içecekler... Bekleyiş bitince buraya gelecekler; şuralarda bir yerde onların da iki metre toprağı olacak, bir mermere adları yazılacak. Ölmemek lazım be Hüseyin!

Şimdi gidiyorum, kim bilir bir daha ne zaman gelirim... Yaşadığım sürece ara sıra, hele de 17 Ağustoslarda anımsar, buraya gelmesem ve hiç sesim çıkmasa bile senle konuşurum sanırım. Ne zaman unuturum, ne zaman ölürüm, ne zaman unutulurum; hiçbirini bilmiyorum. Ölmemek lazım be Hüseyin!

(25.08.2016)
Old 01-10-2016, 20:11   #64
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Ne iyi insanlarsınız siz!

Ne yapsanız, ne söyleseniz doğru. Politik görüşleriniz, ülkeyi uçurumdan kurtaracak kadar mükemmel. Verdiğiniz kararlar tam isabet. Pazarda karpuz seçseniz, kan kırmızı; domatesler hormonsuz, mis kokulu.

Hepiniz güzel, yakışıklısınız. Dünyada eşiniz yok! İnanın, herkes size gıpta ile bakıyor, kıskanılıyorsunuz. Her biriniz nazar boncuğu takmalısınız. Tüm güzellikleri, dünyanın bütün mutluluklarını hakediyorsunuz.

Çok seviliyorsunuz. Herkes size hayran. Bayılıyorlar sizin için, ölüyorlar. Güneş olmasa da farketmezdi, dünya sizin etrafınızda dönmeye devam ederdi. Kulunuz, köleniz olalım...

Çalışkansınız, işinizi en iyi siz yaparsınız. Zafer sizin göbek adınız, başarı kaderiniz. Sadece kendi mesleğiniz değil, diğer her şey de sizden sorulur. Bilmediğiniz yok kuşkusuz.

Karakteriniz benzersiz. Her yönünüzle harikasınız. Mükemmel olduğunuzu söylemiş miydim? Sizi tarif etmek için sözcükler aciz, dilim yetersiz... Siz var ya, siz...

Ama birini sevdiniz mi?

Birini mutlu ettiniz mi, biriyle mutlu oldunuz mu?

Hastalığına geçmiş olsun, hapşırığına çok yaşa, yemeğine eline sağlık, gözyaşına hayırdır ne oldu... dediniz mi?

Kuru nasılsınlardan öte, derdini sordunuz mu birinin? Dinlediniz mi?

Karşılıklı sustunuz mu?

Elini tuttunuz mu, omzuna dokundunuz mu?

Sarıldınız mı hiç bir insana? Gözlerinin içine baktınız mı?

Evet, siz süpersiniz. Ama ara sıra da olsa, insan gibi davrandınız mı?

(01.10.2016)
Old 25-02-2020, 12:35   #65
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Uyuyamıyor musunuz? Çözümü kolay: Çitten atlayan koyunları saymaya başlayın. Bir, iki, üç, dört... Yok, çite takılıp düşen o koyuna takılıp kalmayın... Devam... Altmış beş, altmış altı, altmış yedi... Çitin arkasında upuzun bir koyun kuyruğu var. Hatta bazıları araya kaynak yapmaya çalışıyor, kavga çıkıyor. Devam edin siz saymaya. Yüz kırk beş, yüz kırk altı... Çitten atlayanların bir kısmı hemen oracıktaki çimenleri yemeye başlıyor. Çitin o tarafındaki çimenlerle bu tarafındakiler arasında bir fark göremiyorsunuz. Çekilin diye bağırın, yoksa atlayanlar otlayanların üstüne düşecek. Hayır, hayır çimenleri saymayın... Üç milyon sekiz yüz on üç bin altı yüz yetmiş dört, üç milyon sekiz yüz on üç bin altı yüz yetmiş beş... Gökteki güneş mi, ay mı acaba? Çok aydınlık. Bu ışıkta uyuyamazsınız, ortalığı biraz karartalım. Ama bu sefer de yıldızlar göründü. Sakın onları saymaya girişmeyin. Yedi milyar iki yüz kırk dört milyon üç yüz on bir bin dokuz yüz seksen üç, yedi milyar iki yüz kırk dört milyon üç yüz on bir bin dokuz yüz seksen dört... Saatin tik takları daha fazla duyulmaya başlıyor. Sekiz sokak ötede havlayan köpeği ve beş yüz metre uzaktaki caddeden geçen arabayı duymaya başladıysanız, kalkıp bir kahve yapın. Ama sakın gözünüz kahve taneciklerine takılmasın...
Old 16-09-2023, 17:49   #66
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Yine denize döndüm yüzümü, arkamda kalan kentin gürültüsü yavaşça kısılıp kayboldu. Eylül güneşinin ışıkları suyun üstünde ilginç şekiller oluşturup dans ediyor, biraz aşağıda yosunlar iki yana salınıyor, altın sarısı kumlar kuyumcu vitrini gibi ışıldıyordu.

Kayalıklara daha bir yakınlık duydum bugün. Yer yer parçalanmış yüzeyleri bin yılların yükünü taşıyor, benim gibi yaşlı ve kederli görünüyorlardı. Üst kısımları dalgaların bile temizleyemediği kirlerle kaplıydı; bencil insanlığın her yere bıraktığı ayak izleriyle.

Dünyanın bütün bulutları Bandırma'dan geçer aslında. Ama bugün buralara uğramadan uzaktan katar katar gidiyorlardı. Yağmur ihtimali sıfıra yakın, lodostan eser yok, çocukluktan alışık olduğum poyraz ise pek nazlıydı. Hava böylesine sakin, fırtına içimdeydi.

Kalabalığa karıştım sonra, alışamadığım kalabalığa.

16.09.2023, Bandırma
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04730392 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.