10-04-2008, 18:41 | #1 |
|
Affa UĞrayan Dİsİplİn Cezalarinin RÜtbe Terfİİnde DeĞerlendİrİlmesİ-i
AFFA UĞRAYAN DİSİPLİN CEZALARININ RÜTBE TERFİİNDE
DEĞERLENDİRİLMESİ-I I-GİRİŞ; Bilindiği üzere kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alan persolelin terfileri, ceza süresi kadar gecikmekte, bazende bu ceza daha sonra ayrıca liyakat yokluğu şeklinde değerlendirilmekte ve sonuç olarak cezalı personelin terfisi geç yapılmaktadır. Af yasalarının uygulanması ile ilgili Danıştay kararlarından yola çıktığımızda, iki farklı hatta taban tabana zıt durumlarla karşı karşıya gelmekteyiz. Terfi ile ilgili diğer hususları bir başka yazı konusu yapılacağından, burada sadece bu iki zıt karar ve sonuçlarının değerlendirilmesi yapıacaktır. II-AÇIKLAMA; A-Aşağıda belirtilen 2003 tarihli karara göre, kademe ilerlemesi durdurma cezası alan personelin bu cezası tatbik edilmiş ve kişi terfi etrilmemiş ise, affa uğrayan bu ceza süresi terfiden sayılmamakta, etkisi devam edecek şekilde, rütbe terfisi yapılmamaktadır. Diğer taraftan ceza almış ancak bu cezası henüz uygulanmamış olan personel, rütbe terfiinde etkilenmemekte, aldığı ceza süresi rütbe terfiinden sayılmaktadır. Bir örnek üzerinde somutlarsak, a-Komiser Ahmetin 10 ay durdurma cezası olsun. Ahmet, 2002 yılında terfi etmesi gerekirken, 10 cezası olduğu için terfi edememiş ve 2003 yılında terfi etmiş olsun. Af kanun 2005 yılında çıktığından Ahmet için uygulamada, aldığı 10 aylık ceza infaz edildiği için, ceza süresi olan 10 ay silinmeyecek ve Ahmet emsallerinden 10 ay sonra terfi etmeye devam edecektir. b-Eğer komiser Ahmet, 2005 yılında terfiye tabi olsaydı ve cezayı da 2005 yılıhnda almış olsaydı, özetle ceza henüz infaz edilmemiş olsaydı, bu kez Ahmet in aldığı ceza süresi terfiinde sayılacaktı. Yani burada kriter cezanın infaz edilip, edilmemesidir. c-Ancak buradan 3.bir melez durum ortaya çıkıyor. Ahmet ceza almış ve cezasının ifazı başlamış olsun. Örneğin 24 ay durdurma cezası almış ve bu cezasının infazı bitmeden ve infazı devam ederken, af çıkmış olsaydı, bu kez yine ceza henüz infaz edilmediğinden, aldığı ceza rütbe terfiine engel olmayacak ve terfi etmesi gerekecektir. B-Aşağıda belirtilen 1991 tarihli karara göre ise, bu ayrım yapılmıyor ve af kanunu kapsamına giren bütün cezalar ileri yönelik etkileri bakımından esas alınıp siliniyor. Kısaca ceza süreleleri, az veya çok olsun, infaz bitmiş veya devam ediyor olsun, terfiden sayılması gerektiğini belirtiyor. C-Şimdi Danıştayın bir birine taban tamana zıt iki kararını yakından inceleyelim. 1-Danıştay 5.Dairesinin (DAN-DER, SAYI:84-85) yayınlanan 13/11/1991 tarih ve 1088/2085 esas, 1991/2132 sayılı kararında da; affa uğrayan disiplin czalarının süresinin Rütbe terfiinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu kararda "Dava, davacının 3249 sayılı (AF) yasa ile ortadan kalkan 24 ay uzun süreli durdurma cezası süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmemesine ilişkin işlemin iptali isteğiyle açılmıştır. İdare Mahkemesi kararıyla; 3249 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Kanunun 1.maddesiyle bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenmiş fiiller nedeniyle verilen ve kurumla sürekli olarak ilişik kesilmesi sonucunun doğrudan disiplin cezalarıyla yer değiştirme cezaları dışında kalan disiplin cezalarının bütün sonuçlarıyla affedildiği ancak, (((-bu affın ilgililere geçmiş süreler için parasal yönden herhangi bir talep hakkı vermeyeceği hükmünün yeraldığı)))- davacının 15.5.1984 tarihinde aldığı 24 ay uzun süreli durdurma cezasının 3249 sayılı yasa kapsamına girmesi nedeniyle maaş ve müktesebinin yeniden düzenlendiği buna karşılık rütbe terfii yönünden herhangi bir işlem yapılmadığının dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı, oysa davacının 3249 sayılı yasa kapsamına giren disiplin cezasının bu yasa ile bütün sonuçlarıyla birlikte affedilmiş olması ve davacının rütbe terfii yapamamasının bu disiplin cezasının bir sonucu olması nedeniyle belirtilen disiplin cezası süresinin davacının rütbe terfiinde değerlendirilmesinin sözü edilen yasanın bir gereği olduğu gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir. Davalı idare rütbe terfii için her rütbede üç yıl olmak gerektiğini, af yasası kapsamına giren sürenin değerlendirilmesi halinde davacının bulunduğu rütbede bekleme süresinin 3 yıldan az olacağını öne sürmekte ve anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir. İ..... İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına" karar verilmiş ve davacı lehinekrar verilmiştir. 2-Danıştay 5.Dairesinin 30.09.2003 tarih ve 2001/243 esas, 2003/2259 sayılı kararındada "Davacının aldığı 10 ay kısa süreli durdurma cezasının 4455 sayılı Yasa ile affa uğraması nedeniyle Başkomiserliğe terfi tarihinin düzeltilmesi ve Emniyet Amirliğine terfi ettirilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır. . .. İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararıyla; davacının 30.6.1992 tarihinde komiser rütbesine terfi ettiği, ... İl Polis Disiplin Kurulunun 4.5.1994 günlü kararıyla 10 ay kısa süreli durdurma cezası ile cezalandırıldığı, Merkez Değerlendirme Kurulunca Başkomiser rütbesine terfi durumu 1997 yılında görüşülerek 30.4.1997 tarihi itibariyle Başkomiser rütbesine terfi ettirilmesine karar verildiği, 4455 sayılı Yasa ile disiplin cezasının geleceğe yönelik olarak sicilden silindiği ve memurlara geçmişe yönelik bir hak sağlanmadığı, ceza af nedeniyle ortadan kalmış durumda olsa da rütbe yükselmelerinde bulunulan rütbeye fiilen atanılan tarihin esas alınması gerektiği bu durumda terfi durumunun geçmişe yönelik olarak değerlendirilip terfi tarihinin düzeltilmesine olanak bulunmadığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Davacı tarafından, 4455 sayılı Yasada affın geçmişe yönelik bir hak sağlamadığı yolunda bir hükme yer verilmediği, ldarece ve kademe yönünden durumu düzeltilmesine rağmen disiplin cezasının rütbe terfiine etkisinin sürdüğü ,anılan yasa ile disiplin cezalarının tüm sonuçları ile birlikte affedildiği, emniyet teşkilatına yönelik mevzuatta da affın rütbe terfisine yansımayacağı yönünde herhangi bir düzenleme bulunmadığı öne sürülmekte İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, ... sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına" karar verilerek, davacı aleyhine karar verilmiştir. Bu karar oy çokluğu ile verilmiş ve karşı oy kullan üye gerekçe olarak "4455 sayılı yasa ile istisnai bir kısım ceza dışında disiplin cezaları bütün sonuçları ile birlikte affedildiğinden 10 ay kısa süreli durdurma cezası nedeniyle Başkomiserlik rütbesine terfi durumu 1996 yılında değerlendirilemeyen davacının, başkomiser rütbe terfiinin 1996 yılı kıdem sıralamasındaki yeri ve liyakati dikkate alınarak yeniden değerlendirilmesi; kadro sayısı, kıdem sırası ve liyakat yönünden terfisine engel bulunmadığının tespiti halinde başkomiser rütbesine terfi tarihinin düzeltilmesi gerektiğinden dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına karşıyım." şeklinde karar verilmiştir. III-SONUÇ: A-2003 tarihli Danıştay kararı uygulamaya esas alındığında; sorun ve çıkmaz burada başlıyor. Çelişkilen birbirini takip ediyor.... Nasıl mı? Çok ağır suç işleyen ve daha fazla ceza alan avantajlı oluyor ve aftan yararlanarak ceza süresini terfizinden saydırıyor. Basit bir suç işleyip daha az ceza alan personel ise korunmuyor, aftan yararlanamıyor ve ceza süresini terfisinden saydıramıyor. Şöyle örnek üzerinden açıklayalım. Komesir Ahmet 2004 yılında suç işliyor ve aynı yıl içinde 4 ay kısa süreli durdurma cezası ile cezalandırılıyor. Komiser Hasan ise daha ağır bir suç işliyor ve 2004 yılı içinde 24 ay uzun süreli durdurma cezası alıyor. Bu durumda 2005 yılında af çıktığında, 4 ay kısa süreli durdurma cezası olan komiser Ahmet, cezasının ifazı tamamlandığı için, terfi edemeyecek, dolayısı ile emsallerinden geri kalacaktır. Ancak komiser Hasan 24 ay durdurma cezası aldığı ve bu ceza devam ettiği için bu aftan yararlanacak vealdığı ceza süresi rütbe terfiinden sayılacaktır. Sonuç olarak 4 ay ceza alanan aftan yararlanamamamsı, ancak 24 ay ceza alan aftan yararlanması gibi, yabakoyucunun amacında olmayacak, hukuken ve mantiken kabul edilemeycek bir durum ortaya çıkacaktır. Sizce yasaların yorumu ile gelinen bu sonuç hukuka uygun mu? Yasa koyucunun amacı bu olabilir? Bu durum eşitlik ilkesine uygun mu? Elbette hayır.... B-1991 tarihli karar uygulandığında, bir sorun kalmıyor. Çelişkiler doğmadan bitiyor. C-Danıştayın bu kararları sadece davanın taraflarını sadece o iş bakımından bağlar ve benzer durumlarda zorlayıcı etkisi olmaz. Zira İdare bu kuraldan hareket ile her dava konusunu tarafları açısından değerlendirmektedir. Dolayısı bir rehber ve emsal karar kullanılacak ise, birbirine zıt iki karar bulunmaktadır. Saygılar.... Önder özlem |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Memur Dİsİplİn Affi Kanunlarinin Uygulama Şekİl Ve SonuÇlari | üye19576 | Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 09-04-2008 15:49 |
affa uğrayan telefon borcunun ödenen ilk taksiti asıl alacaktan fazla ise ne olur? | anti-leviathan | Hukuk Soruları Arşivi | 6 | 06-01-2007 16:32 |
Affa Girecek Mi? | Ercan Şenyay | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 18-02-2002 20:22 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |