Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ortak hayatın Kurulamaması nedeniyle boşanma

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-05-2008, 15:50   #1
masimo

 
Varsayılan Ortak hayatın Kurulamaması nedeniyle boşanma

Müvekkilim ile eşi berdel usuluyle 1984 yılında evleniyorlar.(muvekkilim 12 yaşında iken). müvekkilim eşiyle yaşadığı sorunlar neticesinda şiddetli geçimsizli k sebebine dayalı dava açıyor. bu sırada müvekkilim ayrı bir bayanla birlikte yaşamaya başlıyor ve 2 çoçuğu oluyor. hakimde davacının 2. eşiyle resmi evlilik yapma amacı güttüğünden dolayı davayı redediyor.(Müvekkilimin ailesi tabiatıyla boşanma davasını bir türlü kabullenmiyorlar ve gerek müvekkil gerekse tanıklar üzerinde ciddi baskılar uyguluyorlar. ) Boşanma kararı 22.12.2003 tarihinde kesinleşiyor. bizde ortak hayatın kurulamaması sebebiyle boşanma davası açtık . davalı yanda davacının sıksık eve geldiğini, müvekkille aynı odayı paylaştığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.müvekkil 2002 yılıında beri ankarada yaşıyor. dinlettiğimiz tanıklardan 2 tanesi davacının eve gitmediğini, ankarada yaşadığına dair bilgi sahibi olduklarını belirttiler diğer tanık ise davacının oğlunun arkadaşı olduğundan dolayı daha makul beyanda bulundu. davalı tanıkları ise 1 çocukları, davalının teyzesi, kapıcı ve market ise müvekkilin eve gel,p gittiği yönde beyanda bulundular. bende hakimin davayı rededeceğini düşünerek esas hakkında beyanda bulunmak için süre talep ettim.


Bu aşamada izlemem gereken yöntemler konusunda tecrübeli meslektaşlarımın yardımına ihtiyacım var.

saygılar
Old 07-05-2008, 21:26   #2
Av. Zeynep KILIÇ KAYA

 
Varsayılan

merhaba sayın masimo

burda önemli olan davalı tanıklarının beyanlarının içeriği davalı tanıkları ortak hayatın yeniden kurulduğuna ilişkin yani müvekkilinizin davalı ile barıştığı ve evliliklerini idame ettirdiği yönünde mi beyanda bulundular yoksa sadece müvekkilinizin birkaç kez eve geldiğine mi şahitlik ettiler. çünkü ortak hayatın yeniden kurulmasından amaç tarafların evliliği tüm yükümlülükleri ile devam etmeye başlamasıdır. Bu konuda size yardımcı olabilecek bikaç yargıtay kararı ekliyorum. kanaatimce izlemeniz ve özellikle üzerinde durmanız gereken konu ortak hayatın yeniden kurulmuş olmasının kabul edilebilmesinin koşulları üzerinde durmak

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU


Esas No.
2006/2-364
Karar No.
2006/463
Tarihi
21.06.2006


4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/166


BOŞANMA DAVASI
TANIK ANLATIMLARI
EŞLERİN BİRLEŞMESİ


ÖZET
DAVALI TANIĞI ÜMMAHAN'IN 2001 YILI ŞUBAT AYINDA EŞLERİN 3-4 GÜN BERABER KALDIĞINI İFADE ETMİŞSE DE BU BERABERLİK EVLİLİK BİRLİĞİNİN YENİDEN KURULDUĞU ŞEKLİNDE YORUMLANAMAZ. TÜRK MEDENİ KANUNUNUN 166/SON MADDESİNİN ARADIĞI KOŞULLAR OLUŞMUŞTUR. DAVACI KOCANIN DAVASININ KABULÜNE KARAR VERMEK GEREKİRKEN YAZILI ŞEKİLDE KARAR VERİLMESİ DOĞRU OLMAMIŞTIR.


DAVA :

Taraflar arasındaki `Boşanma` davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Büyükçekmece Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.6.2004 gün ve 2004/658 E. 631 K. sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 30.5.2005 gün ve 2005/7914 E. 8411 K. sayılı ilamı ile,

( ...1- Davacı duruşma isteğinde bulunmuş ise de; duruşma giderlerini yatırmadığından bu isteğin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

2- Davacı temyizinin incelenmesine gelince;

Davacı kocanın açmış olduğu boşanma davası reddedilmiş hüküm 31.12.1999 tarihinde kesinleşmiştir. Bu dava 9.12.2002 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Dinlenen davacı tanıkları tarafların bir araya gelmediklerini beyan etmişlerdir. Davalı tanığı Ümmahan'ın 2001 yılı Şubat ayında eşlerin 3-4 gün beraber kaldığını ifade etmişse de bu beraberlik evlilik birliğinin yeniden kurulduğu şeklinde yorumlanamaz. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinin aradığı koşullar oluşmuştur. Davacı kocanın davasının kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır... ( ,

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR :

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre ve özellikle her ne kadar davalı tanığı Ümmühan Aslan, davacının gelip davalıyı alıp gittiğini, davalının 3-4 gün sonra dönüp yapamayacağını söylediğini ifade etmiş ise de, yer ve zaman belirtilmeyen soyut nitelikteki şahit beyanına itibar edilemeyeceğinden, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ :

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 2


Esas No.
2005/8542
Karar No.
2005/14418
Tarihi
18.10.2005


4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/166


REDLE SONUÇLANAN BOŞANMA DAVASI
EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMIŞ SAYILMASI


ÖZET
KOCANIN BİR YANDAN AÇILMIŞ BULUNAN TÜRK MEDENİ KANUNUNUN 166/SON MADDESİYLE İLGİLİ DAVAYI DEVAM ETTİRMESİ BİR YANDAN DA EŞİYLE BİRLİKTELİĞİNİ SÜRDÜRDÜĞÜNÜ DÜŞÜNMEK HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR


Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün taraflar tebligata rağmen gelmediler. İşin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Redle sonuçlanan ilk davanın kesinleştiği 25.2.2000 tarihinden bu davanın açıldığı 12.3.2003 tarihi arasında, eşlerin evlilik birliğini sürdürmek amacıyla bir araya gelmedikleri sabittir. Kocanın bir yandan açılmış bulunan Türk Medeni Kanununun 166/son maddesiyle ilgili davayı devam ettirmesi bir yandan da eşiyle birlikteliğini sürdürdüğünü düşünmek hayatın olağan akışına aykırıdır.

Bu konuda davalı tanıkları Sıdıka, Sema ve Ayşen'in "tarafların bu davadan sonra bir araya geldikleri" şeklindeki sözleri dikkate alınamaz. Türk Medeni Kanununun 166/son madde şartları oluşmuştur. Davanın kabulü gerekirken yazılı olduğu şekilde red hükmü kurulması doğru olmamıştır.

SONUÇ : Temyize konu edilen hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz yönlerinin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.10.2005 gününT.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 2


Esas No.
2005/7914
Karar No.
2005/8411
Tarihi
30.05.2005


4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/166


BOŞANMA DAVASI
EVLİLİK BİRLİĞİNİN YENİDEN KURULMASI


ÖZET
DAVALI TANIĞI, EŞLERİN 304 GÜN BERABER KALDIĞINI İFADE ETMİŞSE DE, BU BERABERLİK EVLİLİK BİRLİĞİNİN YENİDEN KURULDUĞU ŞEKLİNDE YORUMLANAMAZ. TÜRK MEDENİ KANUNU'NUN 166/SON MADDESİNİN ARADIĞI KOŞULLAR OLUŞMUŞTUR. DAVACI KOCANIN, DAVASININ KABULÜNE KARAR VERMEK GEREKİR


Taraflar arasındaki davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm duruşmalı olarak temyiz edilmişse de duruşma masrafı yatırılmadığından duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

1- Davacı duruşma isteğinde bulunmuş ise de; duruşma giderlerini yatırmadığından bu isteğin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

2- Davacı temyizinin incelenmesine gelince;

Davacı kocanın açmış olduğu boşanma davası reddedilmiş hüküm 3.12.1999 tarihinde kesinleşmiştir. Bu dava 9.12.2002 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Dinlenen davacı tanıkları tarafların bir araya gelmediklerini beyan etmişlerdir. Davalı tanığı Ü.'ın 2001 yılı Şubat ayında eşlerin 304 gün beraber kaldığını ifade etmişse de bu beraberlik evlilik birliğinin yeniden kurulduğu şeklinde yorumlanamaz. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinin aradığı koşullar oluşmuştur. Davacı kocanın davasının kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün 2. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildide oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
boşanma halinde eşlerin ortak banka hesabının durumu? Av. Nevin Meslektaşların Soruları 12 24-08-2014 17:23
Boşanma Davası sırasında Ortak Konutta Kim Kalacak,Şiddetten Korunma? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 5 22-03-2008 11:50
ortak hayatın yenidin kurulamamasına yönelik açılacak bir boşanma davası av_sibelll Meslektaşların Soruları 5 29-02-2008 04:20
Boşanma davası, tazminat- ortak mallar ayrımı! avorbay Meslektaşların Soruları 5 05-07-2007 21:43
Ortak hayatın yeniden kurulamaması Av.Aslı Aile Hukuku Çalışma Grubu 6 04-04-2007 21:59


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07114697 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.