Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Site Lokali Edebiyat, Müzik, Spor, Sinema, Bilgisayar.. Site üyelerimizin hukukla ilgisiz konularda sohbetleri için. [Siyaset ve din bu sitede konu dışıdır!]

Son kez ne yapmak isterdiniz?

Yanıt
Old 16-10-2007, 14:18   #1
av.sally

 
Varsayılan Son kez ne yapmak isterdiniz?

Biliyorum şimdi bu foruma giripte okuyan herkes bana ilkin kızacak yüzü buruşacak oysa benim bu forumu açmamdaki amaç aslında bu gerçeği çıplaklığıyla bilmemize rağmen beynimizde yüreğimizde geçiştirmemiz.Bugün yahut yarın ya da kısa süre sonra hayatınızın son bulacağını bilseydiniz ki biliyorum düşünmesi bile insanın yüreğini daratmaya yetiyor hemen geç kalmadan,belki de düşünmeden yapmak isteyeceğiniz şey ne olurdu.Lakin cevap verirken iki defa düşünmeleri sahiden o durumda olduklarını hissetmeleri.Eğerki düşündüyseniz neden hayatınızın son bulmasını bekliyorsunuz bu kadar çok yapmak istediğiniz yada geç kaldığınızı düşündüğünüz şeyi yapmak için?Eğer elinizdeyse kısa sürede yapmadıklarınızı hatırlayıp,yapmaya ne dersiniz?
Aslında en çok korkulan şey GEÇ KALMAK OLMALIYKEN yaşamda...
Old 16-10-2007, 14:45   #3
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Es geçtiğimiz ne varsa üzerine gitmek, koşturmaca içinde zaman ayırmadıklarımıza zaman ayırmak isterdim.

Kitabı defteri kapatıp, sokağa çıkmak isterdim. Yolda gördüğüm, tanıdığım tanımadığım herkesle konuşur, "yalnızca gülümseyin, itişmeyin, kakışmayın, darılmayın, entikalarla vakit kaybetmeyin, mutsuzsanız nedenini başkasında aramayın, kendinizde arayın, çok geç olmadan yaşadığınızın farkına varın, Ahmet'in gömleğini, Fatma'nın son model arabasını dert edinmeyin, başkalarının dedikodusuyla vakit kaybetmeyin, kendinizle uğraşın ve mutlu olmaya bakın" derdim. Dertlerini, sevinçlerini, hayallerini, yaşama hangi gözlükle baktıklarını dinlemek isterdim. Bir yere yetişme telaşı olmayacağından, gördüğüm ama yeterince göremeden geçtiğim ayrıntılarda huzur arardım. Deniz kenarında bir bankta oturur, yarım saat ekmeğe üşüşen balıkları izler, bir kedinin başını okşardım. Bir çay bahçesinde dergi okur, son notlarımı ve benden sonra yapılmasını istediklerimi yazardım.

Her şeyden önce kızımı çok istediği uçağa bindirir, ertelemeden Disney Land'e götürürdüm.

Bu arada, yanlış başlık açmışsınız. Fazla yanıt alacağınızı sanmam. Düşününce bile ürktüm! Yapmayı tasarladığım şeyleri "son kez" yapıyor olduğumu bilerek hayal kurmak, zor oluyor doğrusu
Old 16-10-2007, 15:10   #5
suskun_juliette

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avsevil
.Lakin cevap verirken iki defa düşünmeleri sahiden o durumda olduklarını hissetmeleri....

Ben o durumu yaşadım.O an tek başımaydım ve cidden ölümü hissettim.O öyle bir durum ki,o kısacık saniyelere her şeyi sığdırmak istiyorsunuz.O an size bin asır bile verseler çok kısa geliyor,kırdığınız kapleri iyileştirmek istemekle yetinmeyip bir de onlarla eksik yaşanmışlıklarınızı tamamlamak istiyorsunuz.Bir de düşünüyorsunuz,beyninizden binlerce görüntü geçiyor yekpare bir zamanda.Şimşek gibi çakıp duruyor,o an başım bunlardan alabildiğince dönmüştü..Hissettiğim tek şey EKSİKLİK'ti.Tek başımaydım,annemi aramak istedim,beni affetmesini,iyi bir evlat olmayı beceremediğimi söylemeyi hatta iyi bir evlat nasıl olur bilmediğimi anlatmayı istedim.Tüm ailemin son kez sesini duymak istemiştim..Ama bana bu fırsat verilmeyecekti biliyorum..Cidden,o pskilojiye kelimelere dökmek tam manasıyla mümkün olmuyor.Ama yüreğimde öylesine derin bir boşluk belirmişti ki,ben günden güne onu doldurduğumu sanıyormuşum,seviyoruz seviliyoruz bu yeterli diyordum,sevenler nazıma katlanır diyordum,bencilliğim benliğime ket vurmuştu..O boşluğun içine çekildiğimi fark ettim..'SON' olduğunu bile bile bir şey yaşamaya değmez derdim önceleri..Ama hani o gözüm açık gider dediğimiz şeyler vardır ya içimizdeki uhdeler...O an bana sil baştan bir yaşam verilmesini dilemiştim..Nitekim öyle oldu.Ama düşünüyorum da yine yarım yamalı bir hayat sürüyorum..Bazen saniyeler çok uzundur bazen de asırlar bana zerre gibi gelir..İşte zaman kavramının çürütüldüğü bir durum bu..Yardımına başvuracağın kimse yok..Elimi yüzüme son kez değdirmiştim..Solup gidecek demiştim...Ama şimdi hayattayım.Ne yaşar ne yaşamaz durumu..Boş yaşadığımın farkındayım o boşlukları doldurmaya çalışıyorum..İşte o anı hayal etmekle yetinseydim keşke,ben o durumu direkt yaşadım..Diyebileceğim tek şey,her şey geçici,hiçbir şeye sahip değiliz,sahip olduğumuzu sandığımız şeyler de yok olacak zamanın çukurunda..Bu yüzden doya doya yaşayalım..Şahsen ben artık bunu yapmaya çalışıyorum..Hiçbir şey için gereğinden fazla üzülmeye değmez,ben yeterince üzüldüm deyip kenara çekilenlerdenim..
Old 16-10-2007, 15:10   #6
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

) Durun durun daha senaryoları görmediniz. Film bile çıkar bu gidişle THS den ...
Old 16-10-2007, 18:14   #7
cemaydın

 
Varsayılan

Topu kendi yarı alanıma çekip, kendi kendime paslaşarak zaman karşı oynardım.
Old 16-10-2007, 18:21   #8
av.sally

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Es geçtiğimiz ne varsa üzerine gitmek, koşturmaca içinde zaman ayırmadıklarımıza zaman ayırmak isterdim.

Kitabı defteri kapatıp, sokağa çıkmak isterdim. Yolda gördüğüm, tanıdığım tanımadığım herkesle konuşur, "yalnızca gülümseyin, itişmeyin, kakışmayın, darılmayın, entikalarla vakit kaybetmeyin, mutsuzsanız nedenini başkasında aramayın, kendinizde arayın, çok geç olmadan yaşadığınızın farkına varın, Ahmet'in gömleğini, Fatma'nın son model arabasını dert edinmeyin, başkalarının dedikodusuyla vakit kaybetmeyin, kendinizle uğraşın ve mutlu olmaya bakın" derdim. Dertlerini, sevinçlerini, hayallerini, yaşama hangi gözlükle baktıklarını dinlemek isterdim. Bir yere yetişme telaşı olmayacağından, gördüğüm ama yeterince göremeden geçtiğim ayrıntılarda huzur arardım. Deniz kenarında bir bankta oturur, yarım saat ekmeğe üşüşen balıkları izler, bir kedinin başını okşardım. Bir çay bahçesinde dergi okur, son notlarımı ve benden sonra yapılmasını istediklerimi yazardım.

Her şeyden önce kızımı çok istediği uçağa bindirir, ertelemeden Disney Land'e götürürdüm.

Bu arada, yanlış başlık açmışsınız. Fazla yanıt alacağınızı sanmam. Düşününce bile ürktüm! Yapmayı tasarladığım şeyleri "son kez" yapıyor olduğumu bilerek hayal kurmak, zor oluyor doğrusu

Beni çok şaşırrtınız doğrusu.Neden mi ?Çünkü bu saydıklarınızı yapmak için en azından çoğunu(çocuğunuzun hayali için küçük çaplı piyango gerekli ise de)yapmanız için anımsadığınız zamanları beklemeye gerek yok oysa.Ne kadar yüzümüzü buruşturup bu sözleri duymak hoşumuza gitmese de bu gerçeği çoğu kez unutarak yaşasakta zaman zaman sanırım birilerinin hatırlatmasına ihtiyaç duysakta bu gerçeği unutmamak en has olan.Bu gece kızınıza şöyle tabii ukalalık olarak algılamazsanız içten özlem duyarak ve hatta sıkarcasına sarılmaya ne dersiniz
Old 16-10-2007, 18:53   #9
av.sally

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Güldal
EVLENİRDİM

Geçenlerde okuduğum gazete haberinde kızın amansız olarak yakalandığı kanserden kurtulamaya çabalarken son zamanlarının geldiğini söyleyen doktorlara rağmen hasta yatağında ve ölümüne 3 saat kala evleniyor.Son isteği buymuş.Ben gazetenin yalancısıyım tabi.Doğrusu okuduğumda hem dramatik hemde romantik gelmişti.Ama şimdi sizi düşünüyrumda.Buna gerek olmadığı kanaatindeyim.
Old 16-10-2007, 19:00   #10
halit pamuk

 
Varsayılan

Bu sorunuzu aslında sizin bir iç sesiniz olduğu düşünüyorum. Yani kendinize sesleniyorsunuz.

Uzun zaman önce şunun farkına vardım: Hayatın sonu, insanlığın sonu, evreni sonu gibi bütün bu sonlar, bizim yarattığımız şeyler.

Yani sizin anladığınız anlamda bir son olduğuna inanmıyorum.

Daha iyi anlatmam gerekirse, şu anda 1923'te cumhuriyet kuruluyor. 1980'de Darbe oluyor. Ve Kenan Evren açıklama yapmak üzere.. 1914 Sırp veliahtı Avusturya da öldürülmek üzere.. 2036 da Marsa ilk astronotumuzu göndermek üzereyiz, Bu ara Koray 2010 da, şiddetli bir kalp krizi geçiriyor.

Bütün bunları diyelim ki bir imkanı olup dışarıdan seyreden,aynı anda Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Şehzade Mustafa'nın babasının planladığı hain bir pusuyla boğularak Öldürüldüğü anı görebildiği gibi; kafasına sağa çevirerek, Mustafa Kemal'in Latife'ye kur yaptığı anı da görebilir.

İşte buradaki mesele kafanın sağa çevrilmesiyle anlatılmak istenendir. Yani mesele yer değiştirmektir. Zaman dediğimiz şey bir çeşit yer değiştirmektir, mekan değiştirmektir.

Kaybolan, yok olan bir şey yok. Ölsek bile hep varız.Sadece,ortalama 70 x 12 x 30 x 24 saatlik bir alan işgal etmiş oluyoruz.

Eğer,30 yıl yaşamış olsak 70 yerine 30 yazacağız fark sadece o kadar.

Anlamadığımız nokta ise tam burası: bu yaşadığımız şeylerin hiçbiri yok olmayacak.

Şimdi sorunuzu cevaplarsak, benim hayatımda hiçbir şey değizmezdi. Yazarın dediği gibi, ölüm bir son değil;sonuçtur.
Old 16-10-2007, 19:53   #11
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avsevil


Beni çok şaşırrtınız doğrusu.Neden mi ?Çünkü bu saydıklarınızı yapmak için en azından çoğunu(çocuğunuzun hayali için küçük çaplı piyango gerekli ise de)yapmanız için anımsadığınız zamanları beklemeye gerek yok oysa...


Şaşırmanıza şaşırdım... Son anlar denince çılgınca, ya da oldukça zor olduğunu düşündüğümüz bir şeyleri yapmamız, bir telaşa kapılmamız gerektiği düşünüldüğündendir belki. Disneyland dışındakileri yapmadığımı söylemedim. Eğer son anlarımı yaşadığımı düşünseydim, beklentim yazdıklarımdan fazlası olmazdı. Bunu söylemek istedim galiba.

Tempoyu alabildiğine yavaşlatıp, saat kadranlarımıza bakarak geçtiğini düşündüğümüz zaman denen kavramı olabildiğince ağırlaştırmak, yaşamın derinliklerine nüfuz etmek istemek, belki de. Yaşam yeterince hızlı (yine görece, sayın Korayad'a nazire ) akıp giderken, ölüme bir karşı duruş, belki de.

Çocuk yaşta babasını kaybeden Elias Canetti ölüm üzerine çok kafa yormuş. Hatta "Ölüm Üzerine" adında bir kitap yazmış. Kaybını kabullememenin ve ölüm gerçeğini kavrayamamanın, kabullenememenin getirdikleriyle, ölüm fikriyle sürekli uğraşmış, bir tür, ölüme savaş açmış.

Kitabının arka yüzünde yazılanlardan aklımda kalan özetle şöyle:

"Pascal 39'na dek yaşadı. Ben 37'yim. Onun kader hesabıyla kaba taslak 2 senem var. Eğergünün birinde benim başıma da bu gelecekse -ki gelecek- ona karşı kurşunkalemle yazılmış bekleyen tehditkar sözlerim olsun isterim."

Yazdığı kitap, ölüme karşı savaşının ganimeti, zaferinin delili belki de. O bugün -görece - yaşamıyor, ama işte, kitabıyla bu mesajın içinde

Saygılarımla...
Old 16-10-2007, 20:16   #12
av.sally

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan korayad
Bu sorunuzu aslında sizin bir iç sesiniz olduğu düşünüyorum. Yani kendinize sesleniyorsunuz.

Uzun zaman önce şunun farkına vardım: Hayatın sonu, insanlığın sonu, evreni sonu gibi bütün bu sonlar, bizim yarattığımız şeyler.

Yani sizin anladığınız anlamda bir son olduğuna inanmıyorum.

Daha iyi anlatmam gerekirse, şu anda 1923'te cumhuriyet kuruluyor. 1980'de Darbe oluyor. Ve Kenan Evren açıklama yapmak üzere.. 1914 Sırp veliahtı Avusturya da öldürülmek üzere.. 2036 da Marsa ilk astronotumuzu göndermek üzereyiz, Bu ara Koray 2010 da, şiddetli bir kalp krizi geçiriyor.

Bütün bunları diyelim ki bir imkanı olup dışarıdan seyreden,aynı anda Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Şehzade Mustafa'nın babasının planladığı hain bir pusuyla boğularak Öldürüldüğü anı görebildiği gibi; kafasına sağa çevirerek, Mustafa Kemal'in Latife'ye kur yaptığı anı da görebilir.

İşte buradaki mesele kafanın sağa çevrilmesiyle anlatılmak istenendir. Yani mesele yer değiştirmektir. Zaman dediğimiz şey bir çeşit yer değiştirmektir, mekan değiştirmektir.

Kaybolan, yok olan bir şey yok. Ölsek bile hep varız.Sadece,ortalama 70 x 12 x 30 x 24 saatlik bir alan işgal etmiş oluyoruz.

Eğer,30 yıl yaşamış olsak 70 yerine 30 yazacağız fark sadece o kadar.

Anlamadığımız nokta ise tam burası: bu yaşadığımız şeylerin hiçbiri yok olmayacak.

Şimdi sorunuzu cevaplarsak, benim hayatımda hiçbir şey değizmezdi. Yazarın dediği gibi, ölüm bir son değil;sonuçtur.

Sayın Korayad,

İç sesim olduğu evet kısmen doğru.Yani zaman zaman bunu içimden hep tekrarlarım akıp giden zaman ve geçen koca yahut bilinmez kısa ömür geri gelmeyecek öyleyse niye bu kadar sıkıntı üzüntü yaşarız.Ben bunu zaman zaman düşünürken kafamı kaldırıp çevremi gördüğümde karşılaştığım manzara herkesin bu gerçeği ne yazıkki unutarak hatta umursamayarak yaşadığıdır.Ölümün sizin gibi bitiş değil başlangıç olduğunu düşünenlerdeniz.Ancak şu da bir gerçekki kim son anlarını bilse bu bedende nefes alıp verirken hep yapmak istediği ve belki de hiç yapmaya zaman bulamadığı şeyi yapak istemez???
Old 16-10-2007, 20:55   #13
Armağan Konyalı

 
Varsayılan



Ölüm insana çok şey öğretiyor. Bundan yıllar önce arabamı bir köy yolunda durdurduğumda bunu öğrenmiş oldum.

Birkaç dakika sonra ölecektim. Yaşamak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Mücadele gücümü kaybetmiş, ölüme razı olmuştum. Böyle bir durumda son arzum sevdiklerime bir mektup bırakmak oldu.

Oturduğum koltuktan arabanın torpido gözüne eğildim. Orada hep bir not defteri ile deftere iliştirilmiş tükenmez kalem bulundururdum. Bu kez elime sadece kalem geldi. Defteri de bulmak için elimi umutla dolaştırdım. Kağıt mendil kutusunu buldum. Kapris yapacak durumda değildim. Bir mendil çekip direksiyonun ortasındaki düzlüğe serdim. Epeydir kullanılmamaktan kurumuş tükenmezin ucunu kağıda öylesine sürttüm. Bir yandan da ne yazacağımı düşünüyordum. Kalemin mürekkebi henüz akışkanlık kazanamamıştı. Göz ucuyla baktığımda ölümün sinsice yaklaştığını gördüm. Ama hala en azından bir dakikam vardı.

İlk aklıma gelen ‘’üzülmeyin, mutlu ölüyorum, sizi seviyorum’’ yazmak oldu.

Ben öldüğümde üzülmemelerini istemek çok saçmaydı ama çok da soylu bir davranıştı. Saçmalık ile soyluluk ölüm anında bile kol kola oluyor. ‘’Üzülmeyin’’ yazmaktan vazgeçtim. Kalem hala yazmamakta direniyordu. Yırtılmasını göze alarak kağıda daha sert sürtmeye başladım.

‘’Mutlu ölüyorum’’ demek belki sevdiklerimin acısını azaltırdı. Öte yandan ölüm, sevdiklerimle sonsuz ayrılık demekti. Ayrılığa mutlu gitmek de saçmaydı. Üstelik böyle bir veda benim sevgim konusunda kuşku uyandıracaktı. Onu da yazmaktan vazgeçtim. Kurumuş mürekkebin nefesimin sıcaklığıyla çözüleceğini umut ederek kalemi ağzıma yaklaştırıp avucumun içinde ucuna hohladım.

‘’ Sizi seviyorum ‘’ sözcükleri klasik bir çekicilik taşıyordu. Ama böyle bir ifadenin ne yararı olacaktı? Sevdiğim zaten biliniyordu. Bu cümle duyguları tahrik edecek ve ardımdan daha çok üzüntüye yol açacaktı. Kalemin inadını kırmaya nefesimin sıcaklığı yetmemişti. Kalemi bacağıma uzun süre ileri geri hızla sürttüm. Sürtünmenin yarattığı sıcaklık ve sarsıntı belki işe yarardı. Bacağım ateş gibi oldu. Karşı tarafı zorlarken insan kendini de zora sokuyor.

Hiçbir şey yazmamak en iyisiydi. Yazmaktan vazgeçtim. Bir elimde kalem, bir elimde kağıtla beni bulduklarında ne düşünecekleri belliydi: ‘’Bir şey yazacakmış ama fırsat bulamamış.‘’ diye hayıflanacaklardı. Kağıttan kalemden hemen kurtulmam gerekiyordu.

Kağıt mendili katlayıp göğüs cebime tıkıştırdım. Bir ucu dışarıda kaldı. O anda fark ettim ki ceket cebime tıkıştırmışım. Ceketimde kravatıma uygun olmayan bir mendille beni bulmaları hoş olmazdı; mendili çıkarıp pantolon cebime sokuşturdum. İnsanın yaşamı eğer saçmalıklarla geçiyorsa ölüm anında da öyle oluyor. Bu arada dikiz aynasından ölümün hemen birkaç adım ötemde olduğunu fark ettim.

Tükenmez kalemi telaşla hala açık duran torpido gözüne attım. Kalem torpido kapağının kenarına çarptı, yere düştü. Nereye düştüğünü göremedim. Eğilip kalemi ararken elimi ön koltuğun altına soktum. Elim kalem yerine soğuk bir cisme değdi. Cismi koltuğun altından alıp doğrulduğumda bunun bir tabanca olduğunu gördüm. Bu sırada ölümün karaltısı yan camda belirmişti.

Tabancanın emniyetini açıp, bütün kurşunları yan cama boşalttım. Sonra da kontağı çevirip, gaza bastım. Dikiz aynasından baktığımda ölümün sendeleyerek arkamdan koştuğunu gördüm. Ağaçların arkasında ilk kavşaktan dönerek izimi kaybettirdim.

Tükenen tükenmez kalem yaşamımı kurtarmıştı. Becerikli biri olsaydım attığım kalem torpido gözüne girmiş olacaktı. Yaşamın terslikleri yaşamın yamukluklarını düzeltiyor.

Veda mektubuna yazacak tek sözcük bulamamıştım. Demek ki yüreğimde saf bir sevgi vardı. Bu saflık içinde tek sözcük bile fazlalıktı. Ama belki de yazmama kararım aslında ‘yazmayan kaleme yenilgime’ karşı bir rasyonalleştirmeydi. İnsanın ne düşündüğünü kimse anlayamaz; hatta kendisi bile.

Ölüm insana çok şey öğretiyor. Bundan yıllar önce son arzumu düşündüğümde hiçbir arzum kalmadığını öğrenmiş oldum.
Old 16-10-2007, 20:58   #14
Gülümse

 
Varsayılan

Benim cevabım kısa ve net.. Çocuklarımla beraber olmak isterdim...
Old 16-10-2007, 22:53   #15
Veysel

 
Varsayılan

Bu saatten sonra öteki tarafa faydası olurmu bilmem ama, bildiğim tüm duaları ardı ardına okumaya başlardım. Bir de çevrede ne kadar türbe, ulu, ulema, şeyh, dede varsa hepsini ziyaret ederdim.
Old 16-10-2007, 23:32   #16
slide

 
Varsayılan

sevgisini gösteremeyen biri olarak herkesi çok sevdiğimi gösterirdim...özellikle annemi buna inandırmaya çalışırdım..o beni çok soğuk bulur..halbuki çok severim ama mesafe koyarım çünkü hayatıma müdahle etmesinden hiç hoşlanmıyorum..bunu biliyor ama engel olamıyor kendine..bir de aslında babamı hep ondan daha çok sevdiğimi söylerdimbir de vaktim varsa 9ay bir bebek dünyaya getirirdim..
Old 17-10-2007, 09:10   #17
S.Orhan

 
Varsayılan hiç ölmeyecekmiş gibi yaşardım:)

nazım hikmet'in aşağıdaki şiiri yeterli sanırım
YAŞAMAYA DAİR
1
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak, yani ağır bastığından.
1947

YAŞAMAYA DAİR
2
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da yine sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.


Old 17-10-2007, 09:39   #18
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

DİLEK AĞACI

Dikili bir dilek ağacımın olmasını ve o ağacın her gün ihtiyacı olan herkese dilediğini, ihtiyacı ölçüsünde vermesini isterdim...
Old 17-10-2007, 13:07   #20
tuval2310

 
Varsayılan

iki ay önce balayına gidiyorduk eşimle,gece uykusuz ve dikkatsiz sürücünün yaptığı hatalı bir sollama yüzünden epeyce hızlı gelen bir kamyonla burun buruna geldik,en ön koltukta oturuyorduk...olası bir çarpışmada ölümümüz kaçınılmazdı..
o anda gördüğüm tek şey kamyonun farları,duyduğum tek şeyse şöförün olanca gücüyle bastıgı korna sesiydi...sonra sadece 1 günlük evli oldugum eşime sıkıca sarıldım...film şeridi gibi derler ya hani beraber geçirdiğimiz 7 yıl işte öyle geçti gözlerimin önünden..o anda istediğim tek şey_eger öleceksem_eşimle ölmekti..

çünkü ben onu son nefesim kadar çok seviyorum...
Old 17-10-2007, 18:28   #21
Gülümse

 
Varsayılan

Aslında büyük bir parti vermek ve tüm sevdiklerini toparlamak da güzel bir fikir olabilir.. Tabi ölmek üzere olduğunu kimseye söylememek kaydı ile
Old 17-10-2007, 20:53   #22
Envanter

 
Varsayılan

Hiç bir şey yapmazdım.
Bir gün doğduk bir gün öleceğiz. Hepsi bu.
Old 18-10-2007, 10:26   #23
uye8490

 
Varsayılan

-Öncelikle aylardır duruşmalarına girip durduğum ve ücretlerinin -getirilen can sıkıcı düzenlemeler yüzünden-küçük bir miktarını alabildiğim CMK dosyalarımı toparlar,CMK alacaklarımı çekerdim.Ne de olsa geride küçük bir kızım var.

-Topluluk sigortası primlerimi öderdim.Kimseye borçlu kalmak istemem çünkü.

-Eşimin "sen hala roman mı okuyorsun" diyerek bana okumamı dikte ettiği felsefi,teorik kitaplara inat bugüne kadar okumak istediğim ama okuyamadığım romanlar var onları okumak isterdim.Bir de Vedat Türklali'nin "Kayıp Romanlar'dan sonra bir kitabı çıkmadı(yanılıyorsam düzeltin lütfen) bana Vedat Türkali'nin son kitabını da okuyabilmem için süre tanınmasını talep ederdim.

-Evim ve bürom her zaman düzenlidir ama ,ölümümün şüpheli ölüm olarak değerlendirilip savcılığın soruşturma başlatma ihtimaline binaen,evimi büromu toparlar tertemiz bırakırdım.

-Kendimi sorgulamadan canım istedikçe,aklıma estikçe sigara içerdim.
Old 18-10-2007, 11:42   #24
Gülümse

 
Varsayılan

Sayın Yaren,

Lütfen zaman istemişken Vedat Türkalinin son iki romanını demeyi unutmayın hem sizin hemde kendilerinin sağlığı uzamış olur

Sevgi ile
Gülümseyin...
Old 18-10-2007, 12:22   #25
uye8490

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gulumse
Sayın Yaren,

Lütfen zaman istemişken Vedat Türkalinin son iki romanını demeyi unutmayın hem sizin hemde kendilerinin sağlığı uzamış olur

Sevgi ile
Gülümseyin...

Ben hadi neyse de (çünkü , her ne kadar bir gün yazacağım dememe rağmen yaş oldu otuz iki hala bir şey yazamadım)Vedat Türkali'nin kaybı edebiyat dünyası adına çok büyük bir kayıp olur.Daha ,uzun yıllar yaşamasını dilerim.
Old 18-10-2007, 15:12   #26
Gülümse

 
Varsayılan

Vedat Türkali son romanını yazarken inşallah tamamlarım diyordu, gerçekten başardı..

Dilerim Yaren dostumuz bizi öteki dünyaya yolculamadan kitabını yazarda bizde okuma şerefine ereriz..
Old 26-10-2007, 17:23   #27
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Gideceksem , son kez kızkardeşimle güzel bir veda yemeği yemek isterdim.
Old 01-11-2007, 18:57   #28
Av.Nur

 
Mutlu

Bütün hayatım boyunca huzursuz olduğum bir şey vardı. Bu konudaki sorun 5 sene önce benim için bitti. Bu nedenle halen ne yapıyorsam aynı şekilde devam ederdim.
Old 14-03-2008, 20:44   #29
üye15184

 
Varsayılan

çocukluğumun geçtiği dağlarda, kırlarda koşmak ve fırat nehrini son bir kez daha uzun uzun seyretmek
Old 16-03-2008, 18:09   #30
diclee

 
Varsayılan

sevdiklerime sıkı sıkı sarılmak isterdim sanırım.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kahve yapmak bir sanattır Av.Nebi Site Lokali 18 05-02-2009 06:16
Denizli'de Avukatlık Yapmak Işıkk Konumuz : Hukukçular 5 06-03-2008 14:03
Ankara da Avukatlık Yapmak av.yağmur deniz Konumuz : Hukukçular 2 14-05-2007 17:05
yazın staj yapmak gerekli mi? melbaska Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 4 21-03-2007 23:36
Çekiçle Felsefe Yapmak, Kıvılcım Hukuk Sohbetleri 2 23-01-2007 00:21


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09049511 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.