25-10-2008, 16:44 | #61 |
|
Ben
senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasindan gelen gideni bulacak mi zannediyorsun? Nazım Hikmet |
06-11-2008, 10:35 | #62 |
|
Memleketimi Seviyorum
Memleketimi seviyorum : Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım. Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı memleketimin şarkıları ve tütünü gibi. Memleketim : Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya, kurşun kubbeler ve fabrika bacaları benim o kendi kendinden bile gizleyerek sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir. Memleketim. Memleketim ne kadar geniş : dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana. Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum. Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum ve güneye pamuk işleyenlere gitmek için Toroslardan bir kerre olsun geçemedim diye utanıyorum. Memleketim : develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler, kavak söğüt ve kırmızı toprak. Memleketim. Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven alabalık ve onun yarım kiloluğu pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarla Bolu'nun Abant gölünde yüzer. Memleketim : Ankara ovasında keçiler : kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması. Yağlı, ağır fındığı Giresun'un. Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması, zeytin incir kavun ve renk renk salkım salkım üzümler ve sonra karasaban ve sonra kara sığır ve sonra : ileri, güzel, iyi her şeyi hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır, çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım yarı aç, yarı tok yarı esir... Nazım Hikmet Ran |
07-04-2009, 13:04 | #63 |
|
"Kocalmaya alışıyorum dünyanın en zor zanaatına,
kapıları çalmaya son kere, durup durmadan ayrılığa. Saatler, akarsınız, akarsınız, akarsınız... Anlamaya çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına. Bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim. Dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı. Ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı. Kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller, öylesine başlarından aşkın işleri" Nazım Hikmet |
07-04-2009, 13:09 | #64 |
|
"Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım ne ayılabilirim ne ayılmak isterim başım ağır dizlerim parçalanmış üstüm başım çamur içinde yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim" N.Hikmet |
07-04-2009, 13:18 | #65 |
|
"Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldanmadan durdum. Sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtımı duvara. Bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. Toprak, güneş ve ben... Bahtiyarım..." N.Hikmet |
12-04-2009, 22:07 | #66 |
|
MAVİ LİMAN
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan. Seyir defterini başkası yazsın. Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman. Beni o limana çıkaramazsın. Nazım Hikmet RAN |
12-04-2009, 22:12 | #67 |
|
Belki tekrar olacak ama Nazım Hikmet'in bu şiirini tekrar anımsadım ve aktardım.
PİRAYE İÇİN Ne güzel şey hatırlamak seni; ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken... Ne güzel şey hatırlamak seni: bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının... İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti... Parmaklarının ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının, güneşli bir rahatlık ve etin daveti: kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak koyu bir karanlık... Ne güzel şey hatırlamak seni, yazmak sana dair hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek: filanca gün, falanca yerde söylediğin söz, kendisi değil edasındaki dünya... Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine: bir çekmece bir yüzük, ve üç metre kadar ince ipek dokumalıyım. Ve hemen fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım... Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken... N.Hikmet... |
12-04-2009, 22:23 | #68 |
|
Yorum; Nacizane bir yorumum olacak Üstad; Nazım Hikmet RAN hakkında...
İlk olarak şair bir deha... Çok güzel bir Türkçe kullanmış tüm şiirlerinde...Betimlemeleri çok güzel. Çok akıcı bir uslubu var. Kısaca Nazım Hikmet Ran'ı hayranlık ve saygıyla anıyorum.. |
15-04-2009, 13:50 | #69 |
|
O mavi gözlü bir devdi
Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, Bahçesinde ebruliii Hanımeli açan bir ev. ................. Nazım Hikmet |
19-04-2009, 02:33 | #70 |
|
MEMEDE SON MEKTUBUMDUR
Bir yandan cellatlar girdi araya, Bir yandan, oyun etti bana bu mendebur yürek, Nasip olmayacak Memed'im yavrum, seni bir daha görmek. Biliyorum, buğday başağı gibi delikanlı olacaksın, ben de öyleydim gençliğimde, kumral, ince, uzun; gözlerin ananınkiler gibi kocaman, bazen de bir parça bir tuhaf mahzun; alnın alabildiğine aydınlık; herhalde sesin de olacak - berbattı benimkisi - türküler döktüreceksin yanık mi yanık... Konuşmasını mı bileceksin - ben de becerirdim o işi sinirlenmediğim zamanlar - bal damlayacak dilinden. Vay, Memet, kızların çekeceği var senin elinden. Müşküldür babasız büyütmek erkek evladı. Ananı üzme oğlum, ben güldürmedim yüzünü, sen güldür. Anan, ipek gibi kuvvetli, ipek gibi yumuşak; anan, nineliğinde bile güzel olacak onu ilk gördüğüm günkü gibi, Boğaziçi’nde, on yedisinde ay ışığı, gün ışığı, can eriği, dünya güzeli. Anan, ayrıldık bir sabah, buluşmak üzre, buluşamadık. Anan, anaların en iyisi en akıllısı, yüz yıl yaşar inşallah... Ölmekten, oğlum korkmuyorum, ama ne de olsa iş arasında bazen irkilip ansızın, yahut yalnızlığında uyku öncesinin günleri saymak biraz zor. Dünyada doymak olmuyor, Medet, doymak olmuyor... Dünyada kiracı gibi değil, yazlığa gelmiş gibi de değil, yaşa dünyada babanın eviymiş gibi... Tohuma, toprağa, denize inan. İnsana hepsinden önce. Bulutu, makineyi, kitabi sev, insani hepsinden önce. Kuruyan dalın sönen yıldızın sakat hayvanın duy kederini, hepsinden önce de insanın. Sevindirsin seni cümlesi nimetlerin sevindirsin seni karanlık ve aydınlık, sevindirsin seni dört mevsim. ama hepsinden önce insan sevindirsin seni. Memet, memleketler içinde bir şirin memlekettir Türkiye, bizim memleket, insanı da, su katılmamışı, çalışkandır, ağırbaşlı, yiğittir, ama dehşetli fakir. ............. ............... Memet, ben dilimden, türkülerimden, tuzumdan, ekmeğimden uzakta, anana hasret, sana hasret, yoldaşlarıma, halkıma hasret öleceğim, ama sürgünde değil, gurbet ellerde değil, öleceğim rüyalarımın memleketinde, beyaz şehrinde en güzel günlerimin. NAZIM HİKMET |
21-04-2009, 17:07 | #71 |
|
Olmaz mı ?
Yön yön sarılmışım ne yana baksam; Sarılan olur da saran olmaz mı? Kim bu yüzü çizen sanatkâr ressam; Geçip de aynaya, soran olmaz mı? Bir parçacığım ben, bütüne hasret; Zaman döne dursun, o güne hasret; Ruhumsa zamanın üstüne hasret, Ebediyet boyu bir an....Olmaz mı? Necip Fazıl Kısakürek |
03-05-2009, 10:13 | #72 |
|
GÖZLER
Bir şey kalmaz, yalınız, Kalır maziden gözler. Ölür de her yanımız, Sağ kalır, neden gözler? Birer yıldız olur da, Kırpışırlar havada, Kupkuru bir kafada, Apaçık giden gözler... Necip Fazıl KISAKÜREK. |
03-05-2009, 11:15 | #73 |
|
Necip Fazıl Kısakürek'i ve şiirlerini daha iyi tanımama yardımcı olan sayın dostlara teşekkürler..
|
10-05-2009, 02:48 | #74 |
|
HERKES GİBİ
Gönlümle başbaşa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Maziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni eminim Kalbimde kalbine yok bile kinim Bence artık sen de herkes gibisin. Temmuz 1920 Nazım Hikmet Ran |
04-06-2009, 08:56 | #75 |
|
Şair Nazım Hikmet 46 yıl önce bu dünyadan göç etmiş. Bugün, gazetelerde Şairin ölüm yıldönümündeki etkinlikleri okurken mezarı başındaki törende Büyükelçimizin , "özür" temalı konuşma yaptığını öğrendik. Şair Sunay AKIN'DAN aktarılan bir anı da var bu haberler arasında, yeni öğrendim. Nakledilen olay şu: Ölümünden kısa bir süre önce uçakla Türkiye üzerinden Tanzanya'ya giden Şair, Anadolu topraklarını görünce yanındakilere “Şu anda bu uçağın düşmesini istiyorum” demiş.
İlk gençliğimizde Nazım’ı bilmezdik, gençliğimizin kitaplarla haşır neşir olmaya başladığımız bölümünde ise Nazım’ın “vatan haini” olduğuna ilişkin öyle çok yazı okuduk ki, Nazım’ı okumaya ihtiyaç bile duymadık, astık, kestik, küfrettik. Nazım’ı Nazım’dan okumaya başladığımızda ise deryayı tanıdık, memleket sevdasını, halkını kucaklayan koskocaman yüreğini, savaşını, sabrını, özlemini, aşklarını öğrendik. Büyük Usta’yı saygı ile anıyorum. |
23-06-2009, 08:26 | #76 |
|
Kimbilir belki bu kadar sevmezdik birbirimizi
uzaktan seyretmeseydik ruhunu birbirimizin. Kimbilir felek ayırmasaydı bizi birbirimizden Belki bu kadar yakın olamazdık birbirimize…(Nâzım Hikmet) |
29-06-2009, 23:23 | #77 |
|
Destan
Allahın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul NFK |
29-06-2009, 23:25 | #78 |
|
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte yani yürekte NHR |
29-06-2009, 23:32 | #79 | |||||||||||||||||||||||
|
Zindandan Mehmed'e Mektup Zindan iki hece, Mehmed'im lafta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de, geri adam,boynun da yafta Halimi düşünüp yanma Mehmed'im Kavuşmak mı?.. Belki...Daha ölmedim Sultan-ı Şuara |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Dr.Necip Hablemitoğlu'na Yapılan Saldırıyı Kınıyorum. | tansel | Site Lokali | 0 | 20-12-2002 10:39 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |