|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
19-08-2010, 11:02 | #31 |
|
Kesinleşmeden icraya konulamayan kararlar istisnasını bir yanda tutarsak, vekalet ücret alacağına KARAR tarihinden itibaren faiz işletilmelidir.
Ancak belirtildiği gibi söz konusu karar, kesinleşmeden icraya konulamayacak bir karar niteliğinde ise (gayrimenkulün aynına ilişkin , şahsi hak davası niteliğinde , fikri-sınai haklara ilişkin hükümsüzlük, terkin kararları, ceza davaları, boşanma davaları ve ferileri niteliğindeki davalar) kesinleşmeden icraya konulamaz. Dolayısıyla vekalet ücret alacağı henüz muaccel hale gelmemiş sayılacağından, bu durumda faiz kararın kesinleşme tarihinden itibaren işletilmelidir. Saygılar |
23-08-2010, 04:22 | #32 | |||||||||||||||||||
|
Para alacağına ilişkin ilamlar kesinleşmeden icraya konulabilir. Bu durumda ilamda yazılı avukatlık ücretine hangi tarihten itibaren faiz işletilecektir? Saygılar |
24-06-2011, 15:12 | #33 | |||||||||||||||||||||||
|
|
24-06-2011, 15:35 | #34 | |||||||||||||||||||||||
|
Evet, boşanma ilamının kesinleşmesinden itibaren faiz işler. Bu konuda THS'de onlarca forum açıldı. Alıntısını yaptığınız mesajımı sonradan tashih etmiştim. |
28-06-2011, 22:35 | #35 |
|
Aslında buradaki tartışılması veya ayırdedilmesi gereken nokta Temerrüt ve istenebilirlik/muacceliyet kavramlarıdır.
Kesinleşmeden icra edilemeyecek kararlar açısından bir sorun yok sanıyorum. Bunların fer'i si olan avukatlık ücreti de icra takibine konu edilemez/istenemez. İstenemeyecek bir alacak için faiz yürütülmesi de sözkonusu olamaz. Temel sorun kesinleşmeden icra takibine konu edilebilecek (örneğin bir tazminat veya alacak davası) sonucunda ilamda hükmedilen avukatlık ücretine hangi tarihten itibaren faiz yürütüleceğidir. Benim yukarda beyanlarımı belirttiğim süreçte 3. HD. KARAR İLE BORÇLUNUN TEMERRÜDE DÜŞMEYECEĞİ, BU NEDENLE KARAR ALTINA ALINAN AVUKATLIK ÜCRETİNE VARSA İHTAR YOKSA TAKİP TARİHİNDEN İTİBAREN FAİZ İŞLETİLMESİ GEREKTİĞİ görüşünde idi. Şimdi değişti mi bilmiyorum. Şimdi şöyle düşünelim: Dava dilekçesinde faiz istenmeksizin açılan bir alacak davasında hükmedilen alacağa hangi tarihten itibaren faiz yürütülecektir? Dava tarihinden itibaren yürütülemez. Çünkü faiz istemi yoktur. Karar tarihinden mi, takip tarihinden mi itibaren faiz işletilecektir? Burada istenebilirlik/muacceliyet ve temerrüt kavramlarına yeniden dönmek gerekir. Yasaya göre istenebilir bir borcun borçlusu kendisine ifa doğrultusunda yapılan ihtar neticesinde borcu ödemez ise temerrüde düşer/mütemerrid olur. İhtarın gerekmediği durumlar yasada ayrıca düzenlenmiştir. Bunlar borcun ödeneceği tarihin kesin bir tarih olması, ihtarın yararsız olacağının anlaşılması vb. dir. Burada önümüze farklı bir sorun çıkıyor: Yargı kararı ile saptanmış bir alacak var. Bu alacağın varlığına bir yargılama süreci sonucunda karar verilmiştir. yargılama süreci taraf teşkilinden sonra başlar. Yani yasanın kabulüne göre gerçekte karşı tarafın haberi olmasa da yasal olarak davadan haberdardır ve bu davada verilen hüküm bu tarafı bağlayacaktır. Şimdi; yasal olarak davadan haberdar olan bu şahsın kararı duyduktan sonra borçlu olduğu miktarı ödemesi gerekmez mi? Bu ilamdaki alacak nedeni ile borçluyu temerrüde düşürmek için ayrı bir ihtara gerek var mıdır? Bence hayır. Burçlu, en geç karar tarihinde borçlu olduğu miktarı ödemek zorunda olduğunu yargısal bir kararla öğrenmiştir Bu durmda artık ihtara gerek var mıdır? Bu durumda dürüst borçlu borcun ifası için gerekli eylemlerde bulunur (notere tevdi vb) bunu yapmamışsa karar tarihi itibarı ile ödemek zorunda olduğu bir borcun olduğunu bilen borçluya ayrıca ihtar çekmenin nasıl bir anlamı vardır? Borçlu ifa edilmesi gereken bir borcunun varlığını en geç karar tarihi itibarı ile bilmektedir. Yargıtay da bu durumda asıl borca karar tarihinden itibaren faiz işletilmesini kabul etmektedir. Bu konuda bir çekişme yoktur. Burada sorun asıl alacak ile birlikte hüküm altına alınan avukatlık ücretine faiz işletilmesi için neden ihtar ile temerrüde düşürülme gerektiği konusunda düğümlenmektedir. Neden hükmedilen asıl alacağa ihtara gerek olmaksızın faiz yürütülürken aynı ilam ile hüküm altına alınmış olan avukatlık ücretine faiz yürütülülmesinin ihtar veya takip tarihine bağlanmasıdır. Buradaki takip tarihinin temerrüdün başlangıcı (faiz işleme tarihinin başlangıcı) olarak kabulü da ayrı bir muammadır. Yasaya göre borçlu kendisine yapılan ihtar ve verilen süre sonunda borcu ifa etmez ise mütemerrit olur. Peki senin takip yaptığından borçlunun nereden haberi var ki sen takip tarihini temerrüt tarihi olarak kabul ediyorsun. Bu çerçevede; yasal koşullar çerçevesinda taraf teşkili sağlanarak yapılan yargılama sonucu bir borcun ifasına mahkum edilen borçlunun en geç karar tarihi itibarı ile ifa etmesi gereken bir borcu olduğunu öğrendiği, ifa etmesi gereken bir borcunun olduğunun yargı kakarı ile de öğrenmiş olan bu borçluyu temerrüde düşürmek için ayrıca ihtara gerek olmadığı, Aynı hükümle karar altına alınan asıl alacağa karar tarihinden itibaren faiz işletilirken avukatlık ücratine faiz işletilmesi için ayrıca ihtar veya takip koşulunun aranmasının hiç bir hukuki temeli olmadığı, takip tarihinin de temerrüt tarihi olarak kabulünün tam bir garabet olduğu kanısındayım. Saygılarımla. |
12-08-2011, 19:53 | #36 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Karar tarihinden itibaren faiz işletilir. (İstisnası: Kesinleşmeden icraya konamayan kararlarda kesinleşme tarihinden itibaren faiz işletilir.)
Kanuna aykırı bulduğunuz kararları buraya aktarınız. Kararların üzerinden tartışarak neyi yanlış anladığımızı bulalım. Saygılarımla |
16-02-2012, 14:26 | #37 |
|
İlam Vekalet Ücreti - Faiz Başlangıç Tarihi
"Borçlar Kanunun 'nun 101. Md.sine göre, muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrid olur. Davacı taraf, 28 Mart 2003 tarihli yazı ile alacağını talep etmiş olmasına gör; yazıda belirtilen sürenin bitiminden itibaren, talep edilen vekalet ücreti alacağına, faiz tahakkuk ettirilebilir.
Mahkemece, yanılgılı değerlendirme sonucu, vekalet ücreti alacağına karar tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. (3. HD. 25.10.2004 2004/12132-11624) Akt. Dr. Çetin ARSLAN - Av. Mustafa KIRMIZI, Türk Hukukunda Faiz ve Munzam Zarar, 2. Baskı, Mart 2007 Ankara, Sh.736 Saygılarımla. |
16-02-2012, 15:38 | #38 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Karar Kanun'a uygundur: Daha önce ihtar çekilmiş ve avukatlık ücreti istenmiş. Böylelikle temerrüt oluşmuş. Daha sonra sözü edilen avukatlık ücretini almak için dava açılması daha önce oluşan temerrüdü ortadan kaldırmaz. Bu nedenle Yargıtay'ca, davanın konusunu oluşturan ve asıl alacak niteliğinde olan avukatlık ücreti alacağına karar tarihinden itibaren faiz yürüyeceğine ilişkin karar bozulmuş, faizin ihtarname tarihinden itibaren yürüyeceği belirtilmiştir. Eğer yazı ile önceden avukatlık ücreti istenmemiş olsaydı elbette karar tarihinden itibaren faiz işleyecekti. Burada akla gelen soru şu olabilir: İhtarname çekilmemiş ve faizin karar tarihinden itibaren başlayacağına hükmedilen durumlarda neden faiz "dava dilekçesinin tebliği" tarihinden itibaren işlemiyor? Dava dilekçesi karşı tarafa tebliğ edildiğinde davacı alacaklının alacağını istediğini davalı borçlu öğrenmiş oluyor. Dava dilekçesinin tebliği ile ihtarname tebliği arasında ne fark var? Saygılarımla |
16-02-2012, 15:49 | #39 |
|
Sn. Konyalı;
Karardan kasıt sizin söylediğiniz gibi olsa idi gerekçede "BK 101 gereğince..." lafı değil ödeme için bu tarihe kadar mehil verilmiştir. lafı olurdu. Gerekçedeki BK.101 gereğince... lafı ihtarın arandığını ortaya koyuyor. Kaldi ki avukatın karar tarihinden itibaren işlemiş faiz istemi ile dava açtığı anlaşılmaktadır. (İstemden fazlaya hükmetme yasağı) Bu durumda büyük olasılıkla ihtarda da ücretin karar tarihinden itibaren ödenmesi istenmiştir. İhtarda neler yazdığını bilmiyoruz. Ama yukarıda da belirttiğim gibi Yargıtay'ın süre verilmiş olmasını değil BK 101 gereğince temerrüdün gerekliliğini arayan gerekçesi karşısında görüşünün bu yönde olduğu anlaşılmaktadır. Yani BK daki terimlerle borcun/ifanın ertelenmesi değil ihtar koşulu ve temerrüt tartışılmıştır. Bu açıdan bakıldığında karar doğru değil, yanlıştır. Saygılar. |
16-02-2012, 17:48 | #40 |
|
Anılan karara konu dava, faiz istemine dairdir:
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 25.10.2004 T., Esas: 2004/12132, Karar: 2004/11624: "Dava dilekçesinde 179.568.750 lira faiz alacağının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada, davacı kurumca davalı aleyhine İstanbul Vergi Mahkemelerinde açılan davalar sonucu hükmolunan avukatlık ücreti alacaklarının faizsiz ödendiğini, oysa ki kararların ittihaz tarihinden ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen süre için, faiz hesaplanması gerektiği iddia olunarak, hesaplanan faiz miktarı 179.568.750 TL'nin tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. BK.nun 101. maddesine göre, muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Davacı taraf, 28 Mart 2003 tarihli yazı ile alacağını talep etmiş olmasına göre; yazıda belirtilen sürenin bitiminden itibaren, talep edilen vekalet ücreti alacağına, faiz tahakkuk ettirilebilir. Mahkemece, yanılgılı değerlendirme sonucu, vekalet ücreti alacağına karar tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.10.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi" Saygılar... |
16-02-2012, 18:09 | #41 |
|
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=13138
Kararın tam metnini THS şerhine ekledim. Görüşümü de oraya yazdım. Saygılarımla |
16-02-2012, 18:38 | #42 | |||||||||||||||||||||||
|
- Davanın konusunun avukatlık ücreti olmadığı, faiz alacağı olduğu, - Yargıtay'ın ilama bağlı alacaklarda temerrüt oluşması için ayrıca ihtarname koşulu aramasının hakkaniyete aykırı olduğu kararın tamamı okununca anlaşılabiliyor. Bu nedenle Sayın Av.Nevra Öksüz'e ve Sayın Av.Can Doğanel'e teşekkür ederim. Saygılarımla |
11-05-2012, 14:15 | #43 |
|
Yukarıda ki bilgiler ışığında : Kesinleşmeden ilamlı icra yapılamayacak olan boşanma ilamına ilişkin icra takibinde
- Maddi-Manevi tazminata KESİNLEŞME TARİHİNDEN itibaren - Yargılama giderlerine (ve avukatlık ücreti)KESİNLEŞME tarihi - İŞTİRAK ve YOKSULLUK NAFAKASI içinse KARAR TARİHİNDEN itibaren faiz işletilmesi gerektiğini düşünüyorum. Nafakaya. ait ilamların icrasında kesinleşme şartı aranmadığı için , yine de tereddütte kaldım cevaplarınızı paylaşmanızı rica ediyorum |
24-05-2013, 15:16 | #44 |
|
ceza ilamları için kesinleşmeden itibaren faiz işletiliyor değil mi?
|
24-05-2013, 15:45 | #45 | |||||||||||||||||||||||
|
|
18-01-2014, 13:38 | #46 |
|
İlam Vekalet Ücreti - Faiz Başlangıç Tarihi
Olaya bir de şöyle bakalım:
Bilindiği üzere karşı taraf aleyhine hükmedilen avukatlık ücreti ilamda yer almakta ve niteliğine göre karar/kesinleşme tarihinden itibaren faiz istenebilmektedir. Yargıtay İİD'nin görüşü bu yolda olup sanırım tartışmacılar arasında da bu konuda bir uyuşmazlık yoktur. Tartışma konusu 3. HD kararına gelince: Karara konu olayda ilamda yer alan avukatlık ücreti müvekkil tarafından tahsil edilmiştir. İlam borçlusunun sorumlu olduğu bu alacak ilam alacaklısı tarafından tahsil edildiğinden artık ilama bağlı bir avukatlık ücretinden söz edilemeyecektir. Artık müvekkil ile vekil arasında farklı bir alacak borç ilişkisi doğmuştur. Buradaki alacak ilamda miktar olarak belirtilmiş olsa bile artık ilamdan kaynaklanan, ilama dayalı bir alacak değildir. İlam borçlusu borcunu ödemiş, ilam alacaklısı da alacağını tahsil etmiştir. Avukatlık yasasında "aksi kararlaştırılmadıkça ilamda yazılı olan avukatlık ücreti avukata aittir." hükmü gereğince avukatın kanundan doğan bir alacağı vardır. Yasada avukata ait olacağı belirtilmekle birlikte ödeme zamanı belirtilmemiştir. Karşı taraf aleyhine hükmedilen avukatlık ücretinin müvekkil tarafından tahsil edilip gecikmeli olarak avukata ödendiği gözetildiğinde taraflar arasındaki anlaşmada da bu ücretin avukata ait olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bu konuda da uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık ödemenin ne zaman yapılacağı ve buna bağlı olarak faizin ne zamandan başlayarak istenebileceğidir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında Yargıtay'ın bu alacağı ilama dayalı bir alacak olarak kabul etmeyip taraflar arasında BK hükümlerine göre bir alacak ilişkisinin olduğunu kabul ettiği anlaşılmaktadır. Yargıtay müvekkilin sorumluluk kaynağı üzerinde durmadığından bu ilişkiyi nasıl değerlendirdiğini bilemiyoruz. Bu borç ilişkisi isimlendirildikten sonra bağlı olduğu hükümlere göre faiz başlangıç tarihi saptanabilecektir. Sonuçta böyle düşününce karar bana yanlış gelmiyor. Yukarıdaki yorumum da bu açıdan bakınca geçersiz kalıyor. Saygılarımla. |
03-01-2023, 09:48 | #47 | |||||||||||||||||||||||
|
Konu çok net gerçekten. "ilamda, faiz ve faizin başlangıcı konusunda bir hüküm bulunmaması halinde karar tarihinden itibaren yasal faiz istenebilir. Ancak, hükmün infazı için kesinleşmesi gereken hallerde, faizin, kararın kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanması gerekir" (İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu'nun 24.11.1995 tarih, 1994/2 E. - 1995/2 K. sayılı ve HGK'.nun 05.04.2000 tarih, 2000/12–739 E. - 2000/746 K. sayılı ilâmlarında vurgulandığı üzere)." |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İlkbaharın Başlangıç Tarihi | Gemici | Site Lokali | 2 | 04-04-2010 13:20 |
tazminat ve fazin başlangıç tarihi | emirakif2 | Borçlar Hukuku Çalışma Grubu | 4 | 04-04-2007 12:22 |
Malülen emeklilikte aylığın başlangıç tarihi | advokat34 | Meslektaşların Soruları | 1 | 12-11-2006 13:12 |
Sigorta başlangıç tarihi | avegunduz | Meslektaşların Soruları | 2 | 10-11-2006 13:00 |
Ücret Alacağına Uygulanan Faizin Başlangıç Tarihi | İlgili | Meslektaşların Soruları | 2 | 21-06-2002 22:07 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |