10-12-2009, 15:58 | #31 |
|
Tam bir sene önceydi, iyi hatırlıyorum çünkü günlüğümü okudum, benim beceriksizliğimin seni rahatsız etmeye başladığı zamanlar, aşkın beni sersemlettiği zamanlar. Bir senedir çok şey kötü şeyler yaşandı aramızda, ama sonuçta hiç bir şey değişmemiş ben hala aynı sersem sen hala aynı özlem...
7 Aralık, 21:22 |
14-12-2009, 02:20 | #32 |
|
Aşk hayal kırıklığıdır. Bazen hayal kırılığı, kalbinizi kırar ve yere cam kırıkları saçılır. Sonra yürümeye çalışırken bu cam kırıkları ayağınıza batar. Önce kalbinizin kırılmasının sonra bu kırıkların ayaklarınıza batmasının acısını yaşarsınız. Ama yine dönüp dolaşıp aşkı ararsınız...
08 Aralık, 15:15 |
16-12-2009, 00:05 | #33 |
|
Dünyaya yeniden gelsem yine severdim, yine acı çekerdim. Hatta aynı kişiyi severdim, ondan vazgeçemezdim, bu sefer benim olacak diye yine onu severdim yine onu beklerdim sonra yine acı çekerdim sonra yeniden dünyaya gelsem yine severdim yine acı çekerdim. Zaten merak ettiğim ben değilim, dünyaya yeniden gelsem ne olacağı belli, benim merak ettiğim; acaba o, dünyaya yeniden gelse yine bana acı çektirir miydi?
10 Aralık, 19:14 |
20-12-2009, 23:50 | #34 |
|
Aşk, sabretmesini öğrenmektir bazen, bazen de sabrederek beklemek, elde edemeyeceğini bilerek.
13 Temmuz, 22:24 |
21-12-2009, 14:29 | #35 |
|
Ben şiir yazamam ki şair olayım. Leyle ile Mecnunun aşkını anlatamam ki. Sadece o aşkı yaşarım ki sadece Leyla'yı ararım. Öyle bir Leyla ki sürekli isim değiştirir, çehre değiştirir ister ki onu bulamayayım. Onu unutamam ki aramaktan vazgeçeyim, bana dediklerine üzülmeyeyim. Eğer ben Mecnun değilisem Leyla karşıma hiç çıkmayacak olsa gerek ki belki o zaman şiir yazayım, şair olayım...
09 Aralık, 23:25 |
27-12-2009, 00:55 | #36 |
|
Kızıl saçlı, temiz kalpli arkadaşım, hayatlarımız sadece bir kabustan diğerine geçmekten ibaret, değil mi? Korktukça tutsak, umut ettikçe özgürüz, bu kabuslarda esir kalmaktan sıkıldım, yıprandım ve acılar yaşadım. Biraz da özgür olalım, özgür olmaya inanalım. Umut et, benim gibi, belki bir gün umut ettiğin ama inanmadığın bir şey bu kabuslardan alıverir seni...
13 Aralık, 01:07 |
29-12-2009, 09:55 | #37 |
|
Neyleyeyim bu dünyada Fuzuli olmak varmış. Fuzuli yazınca büyük şair olur, biz yazınca bu çoçuk kesin aşık, aklı bundan karışık olur, halbuki aşık filan olduğum yok belki de aşka karnım tok. Sadece acısını yaşadım, anlatmaya çalıştım.
11 Aralık, 23:55 |
29-12-2009, 23:38 | #38 |
|
Uzun zamandır hiç bu kadar şaşırmamıştım, bu geceki kadar şaşırıp heyecanlanmamıştım, heyecanlanıp konuşamamıştım... Ben hayatımı ilginç sanırdım ta ki bu geceye kadar meğersem onlar sadece ilginç bir hayata hazırlıkmış. Asıl ilginçlik bir gece aniden kapın çalınca başlarmış...
15 Aralık, 03:43 |
30-12-2009, 23:18 | #39 |
|
Hayata tutunabilmek zordur, zahmetlidir. Bazen hayata tutunabilmek için çok şey yapmak gereklidir. Belki de en kolayıdır, umut etmek. Umut etmek, güvercinlerine benzer, bir anda aniden ellerinden havalanıverir, uzaklara gider çok uzaklara... Güvercinler döner mi diye arkaya bakmaya gerek yoktur. Bir gün elbet döner, muhakkak döner...
16 Aralık, 01:37 |
01-01-2010, 19:59 | #40 |
|
Yalnızlığı seviyorum, kadim dostumdur. Bugüne kadar ne insanlar feda ettim kadim dostumu daha fazla sevdiğim için. Şimdi ise kadim dostumu bir nefeste sildim yüzünü bile görmediğim birisi için...
17 Aralık, 20:41 |
01-01-2010, 23:49 | #41 | |||||||||||||||||||||||
|
Sözleri okurken için kıpır kıpır ediyor, bir şeyler yaşatıyor...Çok güzel yazmışsınız ellerinize sağlık... |
01-01-2010, 23:51 | #42 | |||||||||||||||||||||||
|
Çok güzel her bir söz... |
02-01-2010, 18:40 | #43 |
|
İnsanın hiç farkı yokmuş, emeklemeye yeni başlayan ve kendini yolunda özgürce gidebileceğini sanan çocuktan. Kader, er ya da geç, ebeveyn gibi gelir onu gitmesi gitmesi gereken yöne sürüklermiş. Hatta bu, bazen o kadar hızlı olurmuş ki bu kadar köklü değişiklik nasıl bu kadar hızlı oldu diye hayrete düşermiş insan. Kalıcı devrimler aniden olurmuş her zaman, farkına bile varamadan.
18 Aralık, 01:50 |
03-01-2010, 15:41 | #44 |
|
Kumar oynamaktan ne kadar nefret edersem edeyim. Seni seviyorum ya. İşte bu sebepten kendimi kumar oynamaya mecbur hissediyorum. Başka alternatifim olsaydı, seni bir an önce elde edebilmenin bir başka yolu olsaydı şüphen olmasın onu denerdim, ben kumar oynadım, günahmış, seni kaybetmek günah değil mi?
19 Aralık, 18:41 |
04-01-2010, 19:58 | #45 |
|
Bir garip çocuk vardı gideceği yol taşlarla, çekilmez acılarla dolu olan. Bir de kızıl bir gül vardı, güneşin altında pırıl pırıl parlayan yoldan geçenleri kendine hayran bırakan. Nice yolcular geçmişti önünden o gülün. Bu garip çocuk da o yolda çok bahçeler gördü, bahçelerde nice güller gördü, ama kader işte. Kimse kusursuz değildi ama bu yolun kenarında yaşanan sevda ancak bu kadar kusursuz olabilirdi.
20 Aralık, 19:39 |
05-01-2010, 14:40 | #46 |
|
Çok sevmiştim ama belli edememişim. Şehirlerarası aşk derlermiş, buna. Sabır ve dikkat istermiş, ben istedim yetmedi, bazen istemek yetmezmiş. Ben sustum ama yeterince sessizlik olmadı. Ben durdum ama sular durulmadı. Bunun adı şehirlerarası aşktı, gönlümü bir çırpıda yaktı.
21 Aralık, 10:49 |
06-01-2010, 13:27 | #47 |
|
Ve yalnızlık her zaman kapısını açar bana tıpkı bugün açtığı gibi., hiç bir zaman gücenmez, onu terk etsem bir başkasına gitsem bile giderken söz söylemez, döndüğüm de ilk günkü gibi sever beni. Kadim dostumdur yalnızlık, ben ne yaparsam yapayım her zaman bana açar kapılarını, siler gözyaşlarımı...
21 Aralık 2009, 12:21 |
07-01-2010, 18:12 | #48 |
|
Yüksek dozda aşk almak, gereklidir bazen. Bazen de gereksizdir, sebepsizdir, elinde değildir. Öyle ya da böyle bu yüksek dozda aşka sebep olacak birisi gelir, sonra gider. Yüksek dozda aşk almak cesaret ister, cahillik ister ve cahilce sevebilmek ister. Bağımlı olduğunu haykırarak ihtiyacı olana ulaşmak ister...
26 Aralık, 02:50 |
08-01-2010, 23:24 | #49 |
|
Umursamıyorum çünkü umursamak değer vermektir. İyi yönde - kötü yönde fark etmez, umursamak değer vermektir, yani değer vermiyorum. Değer vermek istemiyorum, çünkü üzüntüye sebep oluyor. Nasıl ki eşeğe altın semer vurursunuz da semer ağırmış diye üzülür ya hayvancağız, en iyisi değer vermemek umursamamaktır işte, bırakın eşekler semersiz gezsin.
28 Aralık 2009, 01:36 |
10-01-2010, 15:45 | #50 |
|
Seviyorum, sevmemem gerekiyor biliyorum, neden sevdiğimi sorguluyorum, bir sebep bulamıyorum. Belki de sebepsiz sevdiğim için unutamıyorum. Gözlerimi gözlerinden alıkoyamıyorum. Sadece seviyorum, ilk günkü gibi saf bir şekilde. Neden? Bilmiyorum, sebebi yok ama seviyorum işte.
28 Aralık 2009, 20:59 |
10-01-2010, 20:07 | #51 | |||||||||||||||||||||||
|
Raşitciğim, eşek haksız sayılmaz bence. Çünkü, eşek semer istemediği için üzülüyordur kesin. Özgür olmak istiyordur, mesala hiç olmazsa kimsenin sırtına binmemesini, yük taşımamayı istiyordur. Yoksa semerin ağır veya hafif olduğundan, ya da altın veya bronz olduğundan dolayı değildir, üzüntüsü. Bir de böyle bakmak lazım bence. |
10-01-2010, 21:48 | #52 | |||||||||||||||||||||||
|
Haklısınız abi ben de o açından bakmaya çalıştım zaten. Bir eşek neden vardır ki, varoluş sebebine göre sorgulama yapmayı denemiştim asıl olan bizim düşüncelerimiz olarak kabul etmiştim sonradan fark ettim sayende. Sonra tavsiyelerine uydum |
10-01-2010, 21:51 | #53 | |||||||||||||||||||||||
|
İşte ben de onu diyorum. |
12-01-2010, 14:10 | #54 |
|
Yalnızlık, en büyük özgürlüktür. Ama insanoğlu zavallıdır, tutsak olmaya meraklıdır. Pek akıllıdır o yüzden özgür olmak acı verir, gezinir gezinir, tutar gönlünü birine verir. Gider gelir, özgürlük acı verir, oluverir bir zalime esir. Öyle birisidir onun karşısında güneşin karşısındaki buz gibi erir. Yalnızlık en büyük özgürlüktür, ama insanlar köle olma eğilimdedir.
30 Aralık 2009, 00:18 |
13-01-2010, 21:40 | #55 |
|
Bir gün seni tamamen unutmuş olacağım. Ama hiç bir zaman unutamayacağım bir an var; hani yan yana oturuyorduk ben sana bir şey söylemiştim, sen de dönüp sol yanağımdan beni öpmüştün. işte o öpücüğün hala yanağımda. Sana hiç söylemedim ama o öpücük hala orada. Beynim bir gün sana ait ne varsa siler ama yanağımda dudaklarından kalan o izi hiç bir zaman silemeyecektir.
30 Aralık 2009, 23:40 |
16-01-2010, 17:27 | #56 |
|
Bir yıl daha geçmiş ne önemi var ki sen gelmedikten sonra. Bu yılbaşının diğerlerinden farkı ne ki yanımda sen olmadıktan sonra. Hepsi birbirinin aynısı hepsi birbirinin devamı, bir yılbaşı anlamlıysa ise ancak varlığınla anlamlı. Yoksan yanımda eğer, yokluğunu mu kutlamalı? Ey sevgili en iyisi kutlamaları senin geldiğin yılbaşına saklamalı...
31 Aralık 2009, 21:55 |
20-01-2010, 00:30 | #57 |
|
Dün akşam seni aramayı düşündüm, telefonu elime aldım. Tam olarak hatırlayamadım numaranı ama ufak bir kopyayla numaranı tuşladım. Sonra korkmaya başladım. Anlamı yoktu korkmanın ama korkuyordum işte. Seni aramayı çok istemiştim, sonra vazgeçtim. Anlamı yoktu seni aramanın ama arıyordum neredeyse...
02 Ocak, 00:57 |
21-01-2010, 04:06 | #58 |
|
Geride kalan yılın sonunda kutlama yapmadım, çünkü kutlayacak kadar güzel hadiseler olmadı. Hatta belki de ağlamalıydım, düşünmedim de değil. Geride kalan yılın tek cümlelik özeti şu olacaktı: Birçok kişiyi sevdim, hiçbir şey olmadı. Bir kişiyi sevdim, hayatım değişti. Aslında tek cümle olacaktı, denedim ama yapamadım kimse kusura kalmasın.
03 Ocak, 00:45 |
25-01-2010, 15:13 | #59 |
|
Fark ettim de rüzgarlara çok benziyorum. Yerim yurdum yoktur benim. Estiğim zaman gittiğim yerde izim kalır ama geçicidir, pek uzun süreli kalamam, bazen fırtına bazen de meltem rolü oynarım. Hangisi kaderimize yazılmışsa artık. Rüzgardan enerji üretmesini bilmeyen herkes elbet bir gün yaptıkları hatanın farkına varır, keşke der. Ama hiç bir rüzgar geri dönmez, dönemez, doğamızda yoktur.
04 Ocak, 02:04 |
29-01-2010, 23:17 | #60 |
|
Bir çeşmenin musluğundan damlayan su damlaları bir kayayı parçalayıverdi. Her su tanesinin amacı aslında bir kayayı parçalayıvermekti. Ama ben yapamadım, ben bir denizdim, halbuki binlerce su tanem vardı, sahildeki kayalıkları parçalayamadım. Beğenmediğim çeşmeden akan su tanelerinin yaptığını yapamadım. Fırtınayla geldim, imbatla geldim ama şu kayalıkları geçemedim...
06 Ocak, 01:47 |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Mirasçılar arasında ecrimisil | Av.Alper Fırat Depmeci | Meslektaşların Soruları | 9 | 16-11-2015 14:33 |
Roma Heykelleri Arasında Gezinti | üye3578 | Kültür ve Sanat | 1 | 12-01-2009 15:07 |
Eşler arasında ki mal paylaşımı | olcsvl | Meslektaşların Soruları | 4 | 14-10-2008 13:57 |
Komşular Arasında İhtilaf | Nur | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 21-11-2005 21:44 |
Eşler Arasında Mal Rejimi | avuka8890 | Meslektaşların Soruları | 2 | 28-07-2005 11:08 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |