03-08-2007, 11:34 | #1 |
|
Avukat: İşkence, Emniyet: Düşme
İSTANBUL - Avukat Muammer Öz, iki polis tarafından Kadıköy Moda'da dövüldüğünü ve hakarete uğradığını söyleyerek şikâyetçi oldu. Öz, "Ağabeyime kimlik sordukları sırada cep telefonum çaldı. Ben
arayan kişiyle konuşurken 'Bizim yanımızdayken nasıl telefonla konuşursun' diyerek üzerime saldırdılar" dedi. Öz, iki polis hakkında suç duyurusunda bulunurken İstanbul Valisi Muammer Güler, Radikal'in, Basın Müşaviri Nazır Şentürk aracılığıyla ilettiği görüşme isteğini, "Bu konuyla ilgili soruşturma başlatıldı" yanıtıyla geri çevirdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada da Öz'ün iddiası yalanlanarak çıkan arbedede polis memurlarının yaralandığı iddia edildi. İstanbul Üniversitesi'nin avukatlarından Muammer Öz, sekiz ay önce İstanbul'a gelerek çalışmaya başlamıştı. 29 Temmuz pazar günü ağabeyi, ağabeyinin eşi ve amcasının çocuklarıyla Moda'ya gitti. Buradaki bir parkta oturdukları sırada üniformalı iki polis yanlarına geldi. Polislerden biri, Muammer Öz'ün ağabeyi İbrahim Öz'e, "Seni birine benzettim" dedi ve kimliğini göstermesini istedi. Sarı sopa ve biber gazı Öz bundan sonra yaşadıklarını şöyle anlattı: "Bu sırada telefonum çaldı. Polis, 'Benim yanımda nasıl telefonla konuşursun' diye bağırdı. Avukat olduğumu söyleyerek kimliğimi gösterdim. Üzerime saldırdılar. Akrabalarım beni kurtarmaya çalışıyordu. Polislerden biri arabadan sarı bir sopa alarak bana doğru savurdu. Yüzüme üç kez biber gazı sıktılar. Bütün yüzüm yandı. Defalarca vurdular. Daha sonra çevredeki ekipler de geldi. Onlar ağabeyim ve diğer akrabalarımı tuttular. Beni polis otosuna götürdüler. Ailemi başka ekip otolarıyla götürüyorlardı." Dayağın burada devam ettiğini anlatan Öz şöyle devam etti: "Beni kelepçelediler. Sürekli vuruyorlardı. 'Biz 15 senedir polisiz. Bize bir şey olmaz. Biz senin gibi çok avukat s... Seni de s...' dediler. Kadıköy İskele Karakolu'na gittik. Karakolun kapısında dövmeye devam ettiler. Savcı geldi, ona da anlattım. Hastaneye sağlık kontrolüne getirildiğimde doktorun odasına polisler de geldi. Burnumun kırık olmasına karşın 'kırık yok' raporu verdiler. Beni savcılığın talimatıyla serbest bıraktılar." Avukat Muzaffer Öz, karakoldan çıktıktan sonra vücudundaki darp izlerinin fotoğrafını çekti. Gözü morarmış, burnu kırılmıştı. Vücudunda morluklar vardı. Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nden rapor alarak bunu belgeledi ve polis memurları Bülent Okumuş ile Uğur Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulundu. Emniyet: Polisler yaralandı İddiaları yalanlayan İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne göre olay çok farklı gelişti. Öz, polislere hakaret ve küfür etmiş, kaçarken düşmüş. Emniyet'in açıklamasında şöyle denildi: "Muzaffer Öz isimli şahıs, 'Polislerin böyle bir yetkisi yok' diyerek kimlik verilmesini engelledi. Görevlilerimiz kademeli olarak zor kullanarak şahısları etkisiz hale getirdi. Olay anında çıkan arbede sonucunda görevli iki polis memuru muhtelif yerlerinden yaralanmıştır." İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, Öz'ün yaptığı suç duyurusunun takipçisi olacaklarını söyledi. Kolcuoğlu şöyle konuştu: "Birkaç avukata daha kötü muamele yapıldığı bize ulaştı. Yasa değişikliği yapılacağı zaman, 'Bu değişiklik geriye gidiş, kötüye kullanılacak. Adli kontrolün dışında böyle yetkilerin verilmesi sakıncalı, demiştik. Nitekim şimdi yaşanmaya başladı. Avukatlara böyle yapılıyorsa vatandaşın halini düşünemiyorum." Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok da "Polis sorumlulukla hareket etmeli. Avukat da, güvenlik güçlerine belirli bir meşru zemin içinde ilgi göstermeli. Bunlar yapılıyor da polis dövüyorsa onun hemen doktora götürülmesi, psikolojisinden ötürü sorgulanması lazım" diye konuştu. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Yavuz Önen de kanunun değişmesiyle polisin aşırı güç kullanımının arttığını belirtterek "Yapılan bir pervasızlık" dedi. İddialar dur durak bilmiyor İşkence ve kötü muamele iddiaları, 1 Haziran'da Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle arttı. Bu tarihten sonra meydana gelen bazı olaylarsa şöyle: Özgür Hayat Gazetesi Yazıişleri Müdürü Serkan Tekpetek, 26 Temmuz'da Şişhane'de zorla sokulduğu polis aracında dövülüp Karaköy'de yola atıldığını belirtti. Ümraniye'de 14 Haziran'da hırsızlık iddiasıyla gözaltına alınan Mustafa Kükçe, üç karakol gezdirilip cezaevine konuldu. Kükçe, ertesi gün öldü. Transeksüel Öznur Dağ, 10 Haziran'da Tarlabaşı'nda yürürken bir kadının sivil giyimli iki kişi tarafından dövüldüğünü gördü. Buna müdahale eden 24 yaşındaki Dağ da dayak yedi. Polislerin gözaltına almak istediği saldırganlar, kimlik gösterip 'Polisiz' dedi. 32 yaşındaki işadamı Sezai Yakar, 8 Haziran'da Cumhuriyet Caddesi üzerinde trafik polislerince durduruldu. Götürüldüğü Taksim Polis Merkezi'nde yumruk ve tekmelerle dövüldüğünü söyleyen Yakar'ın burnu ve eli kırıldı. Şaban Bakır, 6 Haziran'da İstiklal Caddesi'nde polis, bir kişiye biber gazı sıkarken arada kalınca kendisine de 3-4 kez sprey sıkılıp dövüldüğünü iddia etti. Travesti Ü.E, 21 Mayıs'ta Taksim Polis Merkezi'nde dövüldüğünü söyledi. İnsan Hakları Derneği'ne son altı ayda Taksim'de meydana gelen 22 işkence şikâyeti ulaştı. 03/08/2007 http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=228817 |
05-08-2007, 08:49 | #2 |
|
Yukarıdaki haberin düşündürdükleri hoş değil. Herkes hakkını hukukunu iyi bilmeli. Bu nedenle, 14 Haziran 2007’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda yapılan düzenlemeyi de dikkate alarak avukatların aranması, gözaltına alınması gibi konularda görüşlerinizi bekleriz.
Saygılarımla |
06-08-2007, 09:33 | #3 |
|
|
06-08-2007, 17:52 | #4 |
|
Bu ve benzer olaylarda polisin davranışını kurallara aykırı bulan avukat üyelerimizin kurallara dayanan gerekçeli görüşlerini yazmaları beklenir. Gazeteler bizi yazıyorken biz kuralları yazamıyoruz.
Daha somut bir soru ile devam edelim: Bir avukat parkta otururken, çantasını aramak isteyen polise direnirse karakola zorla götürülebilir mi? Saygılarımla |
09-08-2007, 22:57 | #5 |
|
http://www.istanbulbarosu.org.tr/Det...atID=2&ID=2857
Baromuzun üyesine sahip çıktığını belirttiği sert ! basın duyurusunu okumanızı rica ediyorum. Bu duyuruyu baştan sona okudum. Bundan böyle bana yanımda telefonla konuşma diyen polis olursa derhal telefonumu kapatacağım. Beni tartakladığında, avukatım demeyeceğim... Dur dediğinde duracağım, otur dediğinde oturacağım, kalk dediğinde de kalkacağım... Neme lazım nasıl olsa arkamızda dağ gibi baromuz var... |
09-08-2007, 23:24 | #6 |
|
Saldırıya uğrayan meslektaşımızın yerinde olsam, Baro bildirisinden adımın çıkartılmasını ister ve "gölge etme, başka ihsan istemem" derdim herhalde. Durum vehamet derecesinde üzücü!
Yazacak çok şey var ancak muhatabımın anlaya/algılaya/bilme kapasitesinden şüpheliyim. Saygılarımla. Ps. Aklıma gazetede okuduğum bir haber geldi. Bir başhekimin intiharı, Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin yaptığı denetimin mutad süreyi aşmasına, denetim süresince başhekim ve doktorlara kötü muamele edilmesine, bu süreçte yaşanan olumsuzluklara ilintilenmişti. Bu iddialar üzerine Tabibler Odası, Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin eylemlerini incelemek üzere doktorlar görevlendirmişti. Hayretler içinde "vay be!" diyerek, haberi inanamayarak okuyan bendeniz de tıpkı meslektaşım Muammer Öz gibi bir avukatım!!! Baro ve Barolar Birliği mensubuyum!!! Mesleğimle ilintili olarak yaşayabileceğim olumsuzlarda da mesleki teşekkülümün koruması altındayım!!!! |
10-08-2007, 02:04 | #7 |
|
Belki de bu haber, aşağıdaki linke eklenmeliydi :
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=16080 Kurt, kuzu, saman ve tek sandal örneği geldi yine aklıma... |
10-08-2007, 18:11 | #8 |
|
Üyeleri arasından Baro Başkanı çıkaramayacak bir THS düşünemiyorum.
Forza THS! Bir dahaki seçimlere THS damgasını vurmalıdır! |
14-08-2007, 14:07 | #9 |
|
dün sana, bugün bana yarın sana vız gelir
koyunlar var oldukça, ulumalar hep olacak dün bana, bugün ona yarın sıra sana gelir yine de bir umut var, bu engel de aşılacak Not: meslektaşımıza geçmiş olsun dileklerimi iletirken, duyarsız davranan tüm baroları ve birliği de esefle kınıyorum. bizler avukat olmanın yanıda "insanız" ve insani muameleyi hak ediyoruz. yoksa hak etmiyor muyuz? terddütüm için özür diliyorum |
01-11-2007, 14:53 | #10 |
|
daha öncede belirttim ve hep belirteceğim.polisin mantığı bize birşey olmaz şeklindedir ve bu konuda da haklıdırlar.haklarında soruşturma başlatıldıkları kurumları tarafından soruşturmaya gerek yok,delil yok vs hükümler çıkıyor .Festus okey'in karakolda ensesine yanlışlıkla ateş edilmeside bunun örneği.
ve size şunuda söylüyorum.bu polisler hakkında da soruşturmaya yer olmadığına dair karar verilecek ve muammer öz arkadaşımız görevli memura direnme suçundan ceza alacaktır.Çünkü emniyet mensuplarının tutmuş oldukları tutanak resmi belge olarak kabul edilmekte.yani gene mağdur sanık pozisyonları yanlış biçimde yer değiştirecektir. meslektaşımıza geçmiş olsun diliyorum. |
08-01-2010, 17:17 | #11 |
|
AV. MUAMMER ÖZ'Ü KASTEN YARALAMAK VE HAKARET SUÇUNDAN İKİ POLİS MAHKÛM OLDU
29 Temmuz 2007 tarihinde akrabaları ile birlikte Moda Sahil yolunda iki polis memurunun kimlik denetimiyle karşılaşan, denetim sırasında çıkan tartışma sonucu avukat olduğunu belirtmesine rağmen hakarete uğrayan ve çeşitli darpla burun kemiği kırılan Av. Muammer Öz�ün şikâyeti üzerine yargılanan polis memurları mahkûm oldu. Kadıköy Asliye Ceza mahkemesinde görülen davada, iki polis memurunun zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşıldığı, müştekinin burun kemiğinin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralandığı gerekçesiyle iki polis memuru ayrı ayrı 1 yıl 5 ay 15 günü hapisle cezalandırıldı. Mahkeme, sanıkların sabıkasız oluşlarını dikkate alarak cezalarının takdiren ertelenmesine ve sanıklar için iki yıl denetim süresinin belirlenmesine karar verdi. Mahkeme ayrıca sanıkları, müdahile hakaret suçundan dolayı ayrı ayrı 5 ay 25 gün hapis cezası ile cezalandırdı. Sanıklar sabıkasız oldukları için bu cezalar da takdiren ertelendi ve her iki sanık için 2 yıl denetim süresi belirlendi. Sanıkların iki yıllık denetim süresi içinde başka bir suç işlemeleri halinde ertelenen cezaların tamamı infaz kurumunda çektirilecek. Davayı baştan sona İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi büyük bir dikkatle izledi. Müşteki vekili İstanbul Barosu Başkanı Av. Muammer Aydın, Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ufuk Özkap, Avukat Hakları Merkezinden Av. Ömer Kavili, Av.Fatih Arslan, Av. M. Coşkun Karakaş, Av.Özlem Aksungar, Av.Aysun Kuşakçı, Av.Müyesser Berat Tükel, Av. Cem Kaya Karatün, Av. Nurdan Düvenci Tarkan davaya müdahil olarak katıldılar. www.istanbulbarosu.org.tr |
09-01-2010, 20:22 | #12 |
|
2007 yılında yazmış olduğum yorum ile ne kadar yanıldığımı gördüm.
Meğerse hukuk bazen gerçekten işliyormuş...! |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İcra Takibinin Düşme Süresi | avorbay | Meslektaşların Soruları | 12 | 14-03-2019 13:25 |
Emniyet Adres Araştırması sadece borçluya tebligat yapılamadığında mı istenebilir? | avorbay | Meslektaşların Soruları | 18 | 16-08-2017 13:18 |
Düşme Hissiyle Uyanma | Batu Han | Site Lokali | 13 | 27-03-2013 17:52 |
Aydın'da Emniyet Müdürlüğü önünde kurşunlandık | Brusk | Ceza Hukuku Çalışma Grubu | 20 | 20-11-2008 01:16 |
emniyet personelinin branş değişikliği | soner | Meslektaşların Soruları | 2 | 12-01-2007 10:20 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |