|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
27-04-2009, 15:24 | #1 |
|
cep telefonu faiz
Yargıtayın cep telefon faturasının ödenmemesinden dolayı reeskont faizi istenebileceğine bunu aşan faizin haksız şart olduğuna dair 2008 yılı kararını arıyorum.
|
28-04-2009, 11:14 | #2 |
|
İstediğiniz yönde bir karar bende yok. Ama aşağıdaki sorularıma cevap yazarsanız size çok faydalı olacağına inandığım bir Yargıtay kararı gönderebilirim.
1- borçlu gerçek kişi mi, tüzel kişi mi? 2- takibe konu faturalar hangi döneme ait? 3- takibe konu asıl alacak, işlemiş faiz miktarları neler? |
28-04-2009, 11:58 | #3 |
|
gerçek kişi,2006 yılı,asıl alacak 100 tl faiz %92
|
28-04-2009, 14:00 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
Yargıtay kararlarında diğer GSM operatörlerinin uyguladığı faiz oranlarına bakılıyor eğer davacının talep ettiği miktar diğer GSM operatörlerinin faiz oranlarından, fahiş oranda farklı ise diğer operatörlerin faiz oranları seviyesine düşürülmesine karar veriyor.
Bu yönde bir kaç karar var ama sizin istediğiniz yönde bulamadım değerli Meslektaşım
|
29-04-2009, 12:46 | #5 |
|
T.C.
YARGITAY 13. Hukuk Dairesi Esas: 2005/11099 Karar: 2005/17357 Tarih: 24.11.2005 ÖZET: Mahkemece sair telefon şirketlerinin uyguladığı faiz oranlarının dava konusu olan fatura tarihindeki ortalamasının hesaplanması o dönemdeki sair ekonomik etkenlerde dikkate alındığında uygulanan faiz oranının haksız ve fahiş olup olmadığının bilirkişi vasıtası ile araştırılması ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile ve sözleşmedeki şartın geçersiz olduğu açıklanarak işlemiş faiz talebinin tümden reddi ile asıl alacağa takip gününden itibaren reeskont faizi yürütülmesine karar verilmesi hatalıdır. (4077 sayılı TKHK. m. 6) KARAR METNİ: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı sebeplerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de miktar itibariyle red edilmesi üzerine edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, cep telefonu abonesi olan davalının borcunu ödemediğini, bu sebeple hakkında yapılan icra takibinde asıl alacağı kabul etmesine rağmen 1.078.113.193 TL´lik kısma itiraz ettiğini öne sürerek, itirazın iptal edilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile asıl alacağa takip gününden itibaren Merkez Bankasınca belirlenen değişen oranda reeskont faizi yürütülmesi kaydıyla takibin devamına, fazla talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki abone sözleşmesinin 5.1.6. maddesinde, faturada belirtilen son ödeme tarihini geçen ödemeler için uygulanacak faiz oranlarının, abonelere gönderilen faturalarda bildirileceği belirtilmiş olup, davalıya gönderilen faturalarda bu faiz oranının aylık %8 üzerinden günlük olarak hesaplanacağı açıklanmıştır. Mahkemece de kabul edildiği gibi, 4822 s. kanun ile değişik 4077 s. TKHK.nun 6. maddesi gereğince "satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar, tüketici için bağlayıcı değildir." Bu halde mahkemece sair telefon şirketlerinin uyguladığı faiz oranlarının dava konusu olan fatura tarihindeki ortalamasının hesaplanması o dönemdeki sair ekonomik etkenlerde dikkate alındığında uygulanan faiz oranının haksız ve fahiş olup olmadığının bilirkişi vasıtası ile araştırılması ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile ve sözleşmedeki şartın geçersiz olduğu açıklanarak işlemiş faiz talebinin tümden reddi ile asıl alacağa takip gününden itibaren reeskont faizi yürütülmesine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarda açıklanan sebeplerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istem halinde temyiz edene iadesine, 24.11.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Kaynak: Corpus Arşiv [Copyright © Ced Dağıtım Medya Yazılım - Corpus Mevzuat ve İçtihat Programı] |
29-04-2009, 13:00 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2004/3-203 Karar: 2004/213 Tarih: 07.04.2004 ÖZET: Taraflar arasında düzenlenen abonelik sözleşmesinde faturanın zamanında ödenmesi halinde gecikme faizi oranının açıkça gösterilmeyip, bu hususu belirleme yetkisi davacı şirkete bırakılmış olduğuna göre, davacı şirketin makul bir faiz oranını belirleme yükümlülüğünün bulunduğunun kabulü gerekir. Davacı şirket tarafından emsal şirketlerin belirlediği oranların çok üzerinde bir oran belirlenmesi ve istenmesi hakkaniyete uygun değildir.Sözleşme serbestisi ilkeisi tek taraflı faiz yetkisini belirleme hakkına sahip olan taraf bu hakkını öncelikle, objektif iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına uygun olarak kullanmak zorundadır. (3095 sayılı Faiz K. m. 1) (818 sayılı BK. m. 1) (4721 sayılı MK. m. 2) KARAR METNİ: Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 2.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.12.2002 tarih ve 1361-1571 s. kararın tetkiki davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 14.10.2003 tarih ve 12445-12199 s. ilamı ile; (...Davada, davalının ödemediği telefon borcu 61.580.000 TL.asıl alacak + 208.470.000 TL.yıllık %144 faizi ile toplam 271.050.000 TL.nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talep edilmektedir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 61.580.000 TL. asıl alacak +101.262.603 TL. %70 avans faizi olmak üzere toplam 162.842.603. TL.lik miktar üzerinden itirazın iptal edilmesine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir. Taraflar arasında düzenlenen abonelik sözleşmesinde faturanın zamanında ödenmesi halinde gecikme faizi oranının açıkça gösterilmeyip, bu hususu belirleme yetkisi davacı şirkete bırakılmış olduğuna göre, davacı şirketin makul bir faiz oranını belirleme yükümlülüğünün bulunduğunun kabulü gerekir. Davacı şirket tarafından emsal şirketlerin belirlediği oranların çok üzerinde bir oran belirlenmesi ve istenmesi hakkaniyete uygun değildir. Ancak buna rağmen senelik faiz oranının % 144'den %96'ya indirilerek hükmedilmesi gerekirken, mahkemece, davacı aleyhine daha düşük oranda %70 reeskont (avans)faizine karar verilmesi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN : Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı Telsim Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. vekili, davacı şirketin abonesi olan davalının düzenlenen fatura bedelini ödemediğini, bunun tahsili için girişilen icra takibinde de borca ve istenilen faize haksız biçimde itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptal edilmesine ve asgari %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı davaya cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır. Yerel Mahkemece verilen; asıl alacak miktarına yönelik itirazın yerinde olmadığı; ne var ki, taraflar arasında, faiz oranı konusunda bir sözleşme hükümü bulunmaması nedeniyle, davacının alacağına ancak avans faizi isteyebileceği, senelik %144 oranındaki faiz uygulamasının hukuka aykırı bulunduğu gerekçesine dayalı, davanın kısmen kabulüne, takip konusu işlemiş faiz miktarının avans faizi oranına göre 101.262.603 TL. olarak belirlenmesine, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ait istemin reddine dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur. Taraflar arasında 16.7.1998 günlü "GSM Abonelik sözleşmesi" imzalandığı ve bu sözleşmenin 4.6.maddesinde, fatura bedelini zamanında ödemeyen abonenin, faturada belirtilen oranda aylık faiz ödemeyi kabul ve taahhüt etmiş sayılacağı yolunda hüküm bulunduğu; davalı abonenin, son ödeme tarihleri 20.7.1998, 20.8.1999 ve 20.9.2000 olan toplam 61.580.000 TL. tutarlı üç adet fatura bedelini ödemediği, her üç faturada da "Gecikme bedeli, ödenecek tutara aylık %12 olarak uygulanır" biçiminde açıklama yer aldığı çekişmesizdir. Hemen belirtilmelidir ki, sözleşme hükümleri ve tarafların beyanları birlikte değerlendirildiğinde, faturalarda "gecikme bedeli" olarak adlandırılan ödemenin, fatura bedelinin ödenmesinde gecikilmesi halinde uygulanacak faiz oranına, eş söyleyişle temerrüt faizine ait olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Abonelik sözleşmesinin az yukarda değinilen 4.6. maddesindeki hükme göre de, temerrüt halinde uygulanacak faiz oranının taraflarca birlikte kararlaştırılması yoluna gidilmemiş; faiz oranını belirleme yetkisi davacı şirkete bırakılmıştır. Bir sözleşmenin taraflarının, temerrüt faizi oranını birlikte belirlemek (akdi faiz oranını kararlaştırmak) yerine, bu konudaki belirleme yetkisini aralarından birine bırakmaları, hukukumuza egemen olan "sözleşme serbestisi ilkesi" çerçevesinde mümkün ve böylesi bir sözleşme hükümü geçerlidir. Dolayısıyla, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinin faize ait anılan hükmünün hukuken geçerli bulunduğunda kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Ne var ki, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirleme yetkisi karşılıklı özgür iradeyle kendisine bırakılan tarafın, bu konudaki yetkisinin sınırsız ve denetim dışı olmayacağı da açıktır. Bu yetkinin kullanılması, öncelikle, objektif iyiniyet ve hakkaniyet kurallarının gerektirdiği sınırlamalara tabidir. Eş söyleyişle, yetki kendisinde olan taraf, böylesi bir belirlemede bulunurken, iyiniyetle ve hakkaniyete uygun davranmakla yükümlüdür. Aksine davrandığı ve taraflar arasında bu yönde bir uyuşmazlık doğduğu takdirde, yetkinin bu çerçevede kullanılmış olup olmadığı, hakim tarafından değerlendirilir. Bu değerlendirmenin sonucunda, anılan kurallara aykırılık saptandığı takdirde, hakim, objektif ve hakkaniyete uygun belirlemeyi bizzat yapar ve her iki tarafı buna uymakla yükümlü kılar. Somut olayda da, davacının tek taraflı olarak belirleyip bildirdiği aylık %12 faiz oranı yönünden taraflar arasında uyuşmazlık ortaya çıkmıştır. O halde, görülmekte olan davada, bu oranın yukarda açıklanan objektif iyiniyet ve hakkaniyet ilkelerine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Davacı şirket abonelerine GSM hizmeti vermektedir. Dosya kapsamından, Ülkemizde kendi abonelerine aynı hizmeti veren dava dışı sair bazı şirketlerin, benzer durumlarda aylık %8 oranında temerrüt faizi uyguladıkları açıkça anlaşılmaktadır. Her ne kadar, aynı hizmeti veren öteki işletmecilerin uyguladığı faiz oranları davacı şirket yönünden bir bağlayıcılık taşımaz ise de; bu oranların, davacının tek taraflı olarak belirleyip, davalıdan talep ettiği aylık faiz oranının objektif iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına uygun olup olmadığının değerlendirilmesinde uygun ölçüt durumunda bulundukları yadsınamaz. Sözleşmenin ve ortaya çıkan uyuşmazlığın niteliği, tarafların durumları ve dosya kapsamı itibariyle, somut olayda, başkaca uygun ölçütlerin varlığı ileri sürülüp kanıtlanmış da değildir. Somut olayın bu özellikleri gözetildiğinde, davacının, aynı hizmete vermekte olan başka şirketlerce, o dönemde abonelere uygulanan temerrüt faizi oranından çok daha yüksek bir oranda faiz talep etmesinin, objektif iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına uygun bulunduğunun kabulü mümkün değildir. Eş söyleyişle, olayda davacıdan beklenen ve anılan kurallara uygun tutum, aynı hizmeti veren sair şirketler gibi, aylık %8 (yıllık %96) oranında temerrüt faizi talep etmektir. Ancak, önemle vurgulanmalıdır ki, objektif iyiniyet ve hakkaniyet kuralları; davacının isteyebileceği faizin bu orana indirilmesine olanak verdiği gibi ve kadar, bundan daha düşük oranları uygulamak yükümlülüğü altına sokulmasına da engeldir. Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde: Yerel Mahkemenin, davacının uyguladığı aylık %12 oranındaki temerrüt faizini objektif iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına aykırı bulan değerlendirmesi bütünüyle doğru olmasına karşın; davacının avans faizi uygulamakla, dolayısıyla, aynı hizmeti veren öteki şirketlerden daha az bir oranda faiz talep etmekle yükümlü kılınması yanlıştır. Gözden kaçırılmamalıdır ki, 3095 S. Kanun'un uygulamada reeskont faizi ve avans faizi olarak adlandırılan düzenlemeleri (md.1 ve 2), taraflarca akdi faizin kararlaştırılmadığı sözleşmeler yönünden hüküm ifade eder. Taraflar faiz oranını birlikte kararlaştırmış veya bunu içlerinden birine bırakmış ve o taraf objektif, hakkaniyete uygun bir oran belirlemiş ise, artık yasadaki oranların uygulanmasına yer yoktur. Yine, ilgili tarafın bu ilkelere aykırı davrandığı iddiasıyla açılan bir davada, mahkemenin söz konusu ilkelere uygun oranın yasada öngörülenden daha yüksek olduğunu belirlediği durumlarda da, anılan Kanun kurallarının uygulama yeri yoktur. Buraya kadar söylenenler özetlenirse: Somut olayda, objektif iyiniyet ve hakkaniyet kuralları, davacının, davalı tarafından süresinde ödenmeyen fatura bedelleri için aylık %8 (yıllık %96) oranında temerrüt faizi uygulamasını gerektirmektedir. Bu kurallar, davacının daha yüksek oranda faiz talep etmesine olduğu kadar, davalının bunun altında bir faiz ödemekle yükümlü kılınmasına da engeldir. Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece aynı yöne işaret eden Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istem halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 7.4.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Kaynak: Corpus [Copyright © Ced Dağıtım Medya Yazılım - Corpus Mevzuat ve İçtihat Programı] |
01-05-2009, 12:05 | #7 |
|
Turkcell'in faizi Yargıtay'dan döndü
11 Aralık 2008 19:50 Nurettin KURT/ANKARA GSM abonesi Tanju Çekinel, cep telefonu borcuna yüzde 96 faiz uygulayarak hakkında icra takibi başlatan Turkcell’e karşı davayı kazandı. Turkcell’in itirazlarına ’dur’ diyen Yargıtay, şirketlerin bankalardan daha fazla faiz uyguladığını belirtti. Yargıtay, şirketlerin Merkez Bankası faizlerini uygulaması gerektiğini de belirtti. YARGITAY, piyasa koşullarını bahane ederek tüketiciye yüksek faiz oranları uygulayan iletişim firmalarına "dur" dedi. Yargıtay, şirketlerin "Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranlarının uygulamasına" karar verdi. Tüketici dava açtı GSM abonesi Tanju Çekinel, cep telefonu borcuna yüzde 96 faiz uygulayarak hakkında icra takibi başlatan Turkcell’e karşı dava açtı. Bu aşamadan sonra, yargı süreci şöyle işledi: "Başvuruyu değerlendiren Ankara 4. Tüketici Mahkemesi Tanju Ç.’yi haklı bularak ’alacağa yüzde 96 faiz işletilmesi kötü niyettir, bankaların kredi kartlarına uyguladığı faiz oranından bile fazla olan yüzde 96 faiz uygulanması kötü niyettir. Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranlarının uygulanması gerekir’ diyerek tüketicinin lehine karar verdi. Yargıtay kararı onadı Bu aşamadan sonra Turkcell karara itiraz ederek temyize gitti. Ancak Yargıtay 13. Hukuk Dairesi "yerel mahkemenin kararı yerindedir" diyerek kararı onadı. 27 Mayıs 2008 tarihinde verilen karar tüm tüketiciler için emsal teşkil edecek. Ankara 4. Tüketici Mahkemesi Hakimi Haluk Kahraman’ın verdiği kararın gerekçesinde ilginç saptamalara yer verildi. İyi niyet kurallarına uyulmalı Kararda özetle şöyle denildi: "Temerrüt faiz oranını belirleme yetkisi karşılıklı özgür irade ile kendisine bırakılan tarafın bu konudaki yetkisini sınırsız ve denetim dışı olmayacağı açıktır. Bu yetkinin kullanılması, öncelikle objektif iyi niyet ve hakkaniyet kurallarının gerektirdiği sınırlamaya tabidir. Eş söyleyişle, yetki kendisinde olan taraf böylesi bir belirlemede bulunurken iyi niyet ve hakkaniyete uygun davranmakla yükümlüdür. Satıcı veye sağlayıcının tüketici ile müzakere etmeden tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar, tüketici için bağlayıcı değildir." Kendi kendine yüksek faiz Tüm GSM şirketlerinin piyasa şartlarını kendileri belirleyip yaklaşık faiz oranları göstermeleri durumunda hakimin sözleşmeye müdahalesi şartlarının oluştuğu kabul edildiği belirtilern açıklamada, "Yapılan araştırmlalar sonucunda hizmet satan davacı firmanın kredi veren bankalardan daha fazla temerrüt faizini tüketicilerden talep ettiği tespit edilmiştir" |
01-05-2009, 12:06 | #8 |
|
Bu yayımda geçen kararı arıyorum.
|
01-05-2009, 12:28 | #9 |
|
Konuyla alakalı 2 Yargıtay kararına ulaştım ancak bu kararlarda "emsal faiz" uygulamasını benimsiyor Yargıtay.
T.C. YARGITAY Onüçüncü Hukuk Dairesi Esas No: 2005/966 Karar No: 2005/6645 Tarih: 19.4.2005
Abone sözleşmesinde, abonenin sözleşme bedelini zamanında ödememesi durumunda faturada belirtilen orandaki aylık faizide ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, faturaların aylık olarak düzenlenip abonenin adresine ihbarsız ve kayıtsız olarak gönderileceği abonenin aylık fatura ödemelerini faturanın adresine ulaşmasını beklemeksizin yapmakla mükellef olduğu, faturası eline ulaşmayan abonenin fatura bilgilerini anlaşmalı bankalardan ve Cep fatura hattından öğrenebileceği hususları kararlaştırılmıştır. Buna göre davalı adresine bırakılan faturaların son ödeme gününden borcunu ödememişse bu tarih itibariyle borç muaccel olmuş olup, faturada yazan gecikme faizi oranı üzerinden borcunu ödemekle yükümlüdür. Sözleşmede açıkça bir faiz oranı kararlaştırılmayıp, ileride gönderilecek faturalara atıf yapılmış ise de faturalarda belirlenen faiz oranlarının belirlenmesinde, davacı şirketin makul bir faiz oranını belirleme yükümlülüğü altındadır. Bu belirleme yükümlülüğü çerçevesinde emsal şirketlerinin belirlediği oranlar araştırılarak makul bir faiz oranının belirlenmesi gerekir. DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Davacı, Cep telefonu abonesi olan davalının fatura bedelini ödememesi nedeniyle başlatılan icra takibine yöneltilen itirazın iptalini ve inkar tazminatına hükmolunması, takibinde %96 sözleşme faizi ile devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, asıl alacağı kabul etmiş, fazlaya ilişkin bedeli kabul etmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 331.976.089 TL asıl alacağın %26 faiz oranı ile tahsiline, %40 inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, Cep telefonu abonesi olan davalıya ait 6.7.2001-26.7.2001-6.8.2001-27.8.2001-6.10.2001-26.10.2001 son ödemeli 6 adet fatura bedelinin süresinde ödenmemesi nedeniyle 852.750.000 TL asıl alacak, 179.860.000 TL ( faturada gösterilen %12 aylık temerrüt faizi ) işlemiş faiz alacağı üzerinden davalı hakkında takip başlatmış, davalı takibe ve faize itiraz etmiştir. Mahkemece faturalardaki son ödeme tarihinin davalıyı temerrüde düşürmeye yeterli olmadığı için takip yapılmasıyla temerrüde düşüldüğü, yine faturalarda belirtilen aylık %12 yıllık %144 faiz oranının tek taraflı olarak ve tüketici aleyhine belirlenen faiz olduğu gerekçesi ile devlet bankalarının 1 yıllık mevduata uyguladığı %20 faiz oranının %30 fazlası olan %26 oranda faiz uygulama hakkı olduğunu belirterek asıl alacağın takip tarihinden itibaren %26 faiz yürütülerek takibin devamına karar verilmiştir. Dosyaya sunulan abone sözleşmesinin 4.7./2. bendinde özetle, abonenin sözleşme bedelini zamanında ödememesi durumunda faturada belirtilen orandaki aylık faizide ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, 4.2. maddenin de faturaların aylık olarak düzenlenip abonenin adresine ihbarsız ve kayıtsız olarak gönderileceği abonenin aylık fatura ödemelerini faturanın adresine ulaşmasını beklemeksizin yapmakla mükellef olduğu, faturası eline ulaşmayan abonenin fatura bilgilerini anlaşmalı bankalardan ve Cep fatura hattından öğrenebileceği hususları kararlaştırılmıştır. Buna göre davalı adresine bırakılan faturaların son ödeme gününden borcunu ödememişse bu tarih itibariyle borç muaccel olmuş olup, faturada yazan gecikme faizi oranı üzerinden borcunu ödemekle yükümlüdür. Ne varki sözleşmede açıkça bir faiz oranı kararlaştırılmayıp, ileride gönderilecek faturalara atıf yapılmış ise de faturalarda belirlenen faiz oranlarının belirlenmesinde, davacı şirketin makul bir faiz oranını belirleme yükümlülüğü altındadır. Bu belirleme yükümlülüğü çerçevesinde emsal şirketlerinin belirlediği oranlar araştırılarak makul bir faiz oranının belirlenmesi gerekirken, 4077 sayılı kanunda tüketici kredi sözleşmesi ve taksitli satışlar için öngörülen faiz uygulanmasının olayda uygulama yeri olmayan abone sözleşmelerine kıyasen uygulanması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C. YARGITAY Onüçüncü Hukuk Dairesi Esas No : 2005/1009 Karar No : 2005/6651 Tarih : 19/04/2005 ÖZET : Taraflar, arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. ... İÇTİHAT METNİ Taraflar, arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, Cep telefonu abonesi olan davalının fatura bedelini ödememesi nedeniyle başlatılan icra takibine yöneltilen itirazın iptalini, inkar tazminatına hükmolunmasını ve takibin % 96 sözleşme faizi ile devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.198.900.000 TL. asıl alacağa takipten itibaren % 26 faiz yürütülerek devamına, fazlaya ilişkin talebin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
www.diaport.com.tr |
01-05-2009, 12:35 | #10 |
|
Bu kararda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu "avans faizi" uygulanamaz demektedir.
T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2004/3-203 Karar No: 2004/213 Tarih: 7.4.2004
Taraflar arasında düzenlenen abonelik sözleşmesinde faturanın zamanında ödenmesi halinde gecikme faizi oranının açıkça gösterilmeyip, bu hususu belirleme yetkisi davacı şirkete bırakılmış olduğuna göre, davacı şirketin makul bir faiz oranını belirleme yükümlülüğünün bulunduğunun kabulü gerekir. Davacı şirket tarafından emsal şirketlerin belirlediği oranların çok üzerinde bir oran belirlenmesi ve istenmesi hakkaniyete uygun değildir. Sözleşme serbestisi ilkesi tek taraflı faiz yetkisini belirleme hakkına sahip olan taraf bu hakkını öncelikle, objektif iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına uygun olarak kullanmak zorundadır. Yerel Mahkemenin, davacının uyguladığı aylık %12 oranındaki temerrüt faizini objektif iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına aykırı bulan değerlendirmesi bütünüyle doğru olmasına karşın; davacının avans faizi uygulamakla, dolayısıyla, aynı hizmeti veren öteki şirketlerden daha az bir oranda faiz talep etmekle yükümlü kılınması yanlıştır. Gözden kaçırılmamalıdır ki, 3095 Sayılı Kanun'un uygulamada reeskont faizi ve avans faizi olarak adlandırılan düzenlemeleri ( md.1 ve 2 ), taraflarca akdi faizin kararlaştırılmadığı sözleşmeler yönünden hüküm ifade eder. Taraflar faiz oranını birlikte kararlaştırmış veya bunu içlerinden birine bırakmış ve o taraf objektif hakkaniyete uygun bir oran belirlemiş ise, artık yasadaki oranların uygulanmasına yer yoktur. Yine, ilgili tarafın bu ilkelere aykırı davrandığı iddiasıyla açılan bir davada, mahkemenin söz konusu ilkelere uygun oranın yasada öngörülenden daha yüksek olduğunu belirlediği durumlarda da, anılan Yasa kurallarının uygulama yeri yoktur. Buraya kadar söylenenler özetlenirse, somut olayda objektif iyiniyet ve hakkaniyet kuralları, davacının davalı tarafından süresinde ödenmeyen fatura bedelleri için aylık %8 ( yıllık %96 ) oranında temerrüt faizi uygulamasını gerektirmektedir. Bu kurallar, davacının daha yüksek oranda faiz talep etmesine olduğu kadar, davalının bunun altında bir faiz ödemekle yükümlü kılınmasına da engeldir. DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 2.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.12.2002 gün ve 1361-1571 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 14.10.2003 gün ve 12445-12199 sayılı ilamı ile; ( ...Davada, davalının ödemediği telefon borcu 61.580.000 TL.asıl alacak + 208.470.000 TL.yıllık %144 faizi ile toplam 271.050.000 TL.nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talep edilmektedir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 61.580.000 TL. asıl alacak +101.262.603 TL. %70 avans faizi olmak üzere toplam 162.842.603. TL.lik miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir. Taraflar arasında düzenlenen abonelik sözleşmesinde faturanın zamanında ödenmesi halinde gecikme faizi oranının açıkça gösterilmeyip, bu hususu belirleme yetkisi davacı şirkete bırakılmış olduğuna göre, davacı şirketin makul bir faiz oranını belirleme yükümlülüğünün bulunduğunun kabulü gerekir. Davacı şirket tarafından emsal şirketlerin belirlediği oranların çok üzerinde bir oran belirlenmesi ve istenmesi hakkaniyete uygun değildir. Ancak buna rağmen yıllık faiz oranının % 144'den %96'ya indirilerek hükmedilmesi gerekirken, mahkemece, davacı aleyhine daha düşük oranda %70 reeskont ( avans ) faizine karar verilmesi doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı Telsim Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. vekili, davacı şirketin abonesi olan davalının düzenlenen fatura bedelini ödemediğini, bunun tahsili için girişilen icra takibinde de borca ve istenilen faize haksız şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve asgari %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı davaya cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır. Yerel Mahkemece verilen; asıl alacak miktarına yönelik itirazın yerinde olmadığı; ne var ki, taraflar arasında, faiz oranı konusunda bir sözleşme hükmü bulunmaması nedeniyle, davacının alacağına ancak avans faizi isteyebileceği, yıllık %144 oranındaki faiz uygulamasının hukuka aykırı bulunduğu gerekçesine dayalı, davanın kısmen kabulüne, takip konusu işlemiş faiz miktarının avans faizi oranına göre 101.262.603 TL. olarak belirlenmesine, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur. Taraflar arasında 16.7.1998 tarihli "GSM Abonelik sözleşmesi" imzalandığı ve bu sözleşmenin 4.6.maddesinde, fatura bedelini zamanında ödemeyen abonenin, faturada belirtilen oranda aylık faiz ödemeyi kabul ve taahhüt etmiş sayılacağı yolunda hüküm bulunduğu; davalı abonenin, son ödeme tarihleri 20.7.1998, 20.8.1999 ve 20.9.2000 olan toplam 61.580.000 TL. tutarlı üç adet fatura bedelini ödemediği, her üç faturada da "Gecikme bedeli, ödenecek tutara aylık %12 olarak uygulanır" şeklinde açıklama yer aldığı çekişmesizdir. Hemen belirtilmelidir ki, sözleşme hükümleri ve tarafların beyanları birlikte değerlendirildiğinde, faturalarda "gecikme bedeli" olarak adlandırılan ödemenin, fatura bedelinin ödenmesinde gecikilmesi halinde uygulanacak faiz oranına, eş söyleyişle temerrüt faizine ilişkin olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Abonelik sözleşmesinin az yukarıda değinilen 4.6. maddesindeki hükme göre de, temerrüt halinde uygulanacak faiz oranının taraflarca birlikte kararlaştırılması yoluna gidilmemiş; faiz oranını belirleme yetkisi davacı şirkete bırakılmıştır. Bir sözleşmenin taraflarının, temerrüt faizi oranını birlikte belirlemek ( akdi faiz oranını kararlaştırmak ) yerine, bu konudaki belirleme yetkisini aralarından birine bırakmaları, hukukumuza egemen olan "sözleşme serbestisi ilkesi" çerçevesinde mümkün ve böylesi bir sözleşme hükmü geçerlidir. Dolayısıyla, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinin faize ilişkin anılan hükmünün hukuken geçerli bulunduğunda kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Ne var ki, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirleme yetkisi karşılıklı özgür iradeyle kendisine bırakılan tarafın, bu konudaki yetkisinin sınırsız ve denetim dışı olmayacağı da açıktır. Bu yetkinin kullanılması, öncelikle, objektif iyiniyet ve hakkaniyet kurallarının gerektirdiği sınırlamalara tabidir. Eş söyleyişle, yetki kendisinde olan taraf, böylesi bir belirlemede bulunurken, iyiniyetle ve hakkaniyete uygun davranmakla yükümlüdür. Aksine davrandığı ve taraflar arasında bu yönde bir uyuşmazlık doğduğu takdirde, yetkinin bu çerçevede kullanılmış olup olmadığı, hakim tarafından değerlendirilir. Bu değerlendirmenin sonucunda, anılan kurallara aykırılık saptandığı takdirde, hakim, objektif ve hakkaniyete uygun belirlemeyi bizzat yapar ve her iki tarafı buna uymakla yükümlü kılar. Somut olayda da, davacının tek taraflı olarak belirleyip bildirdiği aylık %12 faiz oranı yönünden taraflar arasında uyuşmazlık ortaya çıkmıştır. O halde, görülmekte olan davada, bu oranın yukarıda açıklanan objektif iyiniyet ve hakkaniyet ilkelerine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Davacı şirket abonelerine GSM hizmeti vermektedir. Dosya kapsamından, Ülkemizde kendi abonelerine aynı hizmeti veren dava dışı diğer bazı şirketlerin, benzer durumlarda aylık %8 oranında temerrüt faizi uyguladıkları açıkça anlaşılmaktadır. Her ne kadar, aynı hizmeti veren öteki işletmecilerin uyguladığı faiz oranları davacı şirket yönünden bir bağlayıcılık taşımaz ise de; bu oranların, davacının tek taraflı olarak belirleyip, davalıdan talep ettiği aylık faiz oranının objektif iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına uygun olup olmadığının değerlendirilmesinde uygun ölçüt durumunda bulundukları yadsınamaz. Sözleşmenin ve ortaya çıkan uyuşmazlığın niteliği, tarafların durumları ve dosya kapsamı itibariyle, somut olayda, başkaca uygun ölçütlerin varlığı ileri sürülüp kanıtlanmış da değildir. Somut olayın bu özellikleri gözetildiğinde, davacının, aynı hizmete vermekte olan başka şirketlerce, o dönemde abonelere uygulanan temerrüt faizi oranından çok daha yüksek bir oranda faiz talep etmesinin, objektif iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına uygun bulunduğunun kabulü mümkün değildir. Eş söyleyişle, olayda davacıdan beklenen ve anılan kurallara uygun tutum, aynı hizmeti veren diğer şirketler gibi, aylık %8 ( yıllık %96 ) oranında temerrüt faizi talep etmektir. Ancak, önemle vurgulanmalıdır ki, objektif iyiniyet ve hakkaniyet kuralları; davacının isteyebileceği faizin bu orana indirilmesine olanak verdiği gibi ve kadar, bundan daha düşük oranları uygulamak yükümlülüğü altına sokulmasına da engeldir. Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde: Yerel Mahkemenin, davacının uyguladığı aylık %12 oranındaki temerrüt faizini objektif iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına aykırı bulan değerlendirmesi bütünüyle doğru olmasına karşın; davacının avans faizi uygulamakla, dolayısıyla, aynı hizmeti veren öteki şirketlerden daha az bir oranda faiz talep etmekle yükümlü kılınması yanlıştır. Gözden kaçırılmamalıdır ki, 3095 Sayılı Kanun'un uygulamada reeskont faizi ve avans faizi olarak adlandırılan düzenlemeleri ( md.1 ve 2 ), taraflarca akdi faizin kararlaştırılmadığı sözleşmeler yönünden hüküm ifade eder. Taraflar faiz oranını birlikte kararlaştırmış veya bunu içlerinden birine bırakmış ve o taraf objektif hakkaniyete uygun bir oran belirlemiş ise, artık yasadaki oranların uygulanmasına yer yoktur. Yine, ilgili tarafın bu ilkelere aykırı davrandığı iddiasıyla açılan bir davada, mahkemenin söz konusu ilkelere uygun oranın yasada öngörülenden daha yüksek olduğunu belirlediği durumlarda da, anılan Yasa kurallarının uygulama yeri yoktur. Buraya kadar söylenenler özetlenirse: Somut olayda, objektif iyiniyet ve hakkaniyet kuralları, davacının, davalı tarafından süresinde ödenmeyen fatura bedelleri için aylık %8 ( yıllık %96 ) oranında temerrüt faizi uygulamasını gerektirmektedir. Bu kurallar, davacının daha yüksek oranda faiz talep etmesine olduğu kadar, davalının bunun altında bir faiz ödemekle yükümlü kılınmasına da engeldir. Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece aynı yöne işaret eden Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 7.4.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. |
01-05-2009, 12:39 | #11 |
|
Haber doğruysa sanırım Yargıtay görüş değiştirmiş.
|
01-05-2009, 12:46 | #12 |
|
Olabilir. Çünkü yukarıdaki kararlar 5 sene öncesinin. Zaten kararlarda bende hakkaniyet göremedim. Bir şirketin en az diğer şirketler kadar faiz alması gerektiğine hükmediyor. O zaman şirketler arası mutabakatla faiz sürekli yüksek tutulabilir. Bence de kararın değişmesi gerekir. Umarım değişmiştir.
|
01-05-2009, 12:48 | #13 |
|
Kesinlikle size katılıyorum.
|
01-05-2009, 13:15 | #14 |
|
Piyasa böyle deyip faiz indirimine gitmeyen yargıtay da en az GSM şirketleri kadar kusurludur bence. Böyle bir durumda borca ticari temerrüd faizi uygulanması hukuka daha uygun olacaktır. Diğer bir deyişle faiz oranının 2009 yılı itibariyle %27'nin üzerinde olmaması gerekirdi umarım son kararlarında yargıtay gerçektende bu eski görüşünden vazgeçmişitir.
|
23-06-2010, 10:57 | #15 |
|
Yayımdaki kararı ben de iki gündür arıyorum fakat bulamadım. Tarih olarak sanırım yanlış bilgi içeriyor, çünkü Yargıtay'ın 27 Mayıs 2008 tarihli kararları arasında yok. Ya da ben bulamıyorum. Bulan olursa çok sevinirim.
İyi çalışmalar. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
cep telefonu ayrıntıları | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 02-04-2009 15:37 |
Şuyulandırma Bedeli - Dava Süresince Faiz Tahakkuku - Uygulanacak Faiz | zeki83 | Meslektaşların Soruları | 6 | 03-10-2007 22:11 |
İtirazın İptali Cep Telefonu Faiz Oranı | Mehmet Ovayolu | Meslektaşların Soruları | 1 | 07-09-2007 10:43 |
Ayıplı maldan dolayı, bedel iadesinde ticari faiz mi, yasal faiz mi istenmeli | Av.Ömer GÖKÇE | Meslektaşların Soruları | 7 | 13-04-2007 22:03 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |