|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
22-12-2008, 22:31 | #1 | |||||||||||||||||||||||
|
Mahkeme kendiliğinden delil toplayabilir mi?
Sayın meslektaşlarım,
Medeni Kanun'un 184. maddesi uyarınca boşanma davaları, bu maddedeki kurallar dışında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na tabidir. MK 184. madde şu ayrık hükümleri koymuştur:
Bu madde ya da HUMK uyarınca boşanma davalarında mahkemenin kendiliğinden delil toplama yetkisi var mıdır? Örneğin, zina nedenine dayalı bir boşanma davasında mahkeme, "zabıta aracılığı ile taraflardan birinin eşi dışındaki biri ile evliymiş gibi yaşayıp yaşamadığının araştırılmasına, bu konudaki beyanların imzalı olarak alınmasına" ya da pek kötü davranma nedenine dayalı davada "zabıta aracılığı ile tarafların müştereken yaşadıkları daireye komşu dairelerde yaşayan kişilerin imzalı beyanlarının alınarak, tarafların kavga edip etmedikleri, birbirlerine karşı hakaret, sövme, darp gibi fiilleri işleyip işlemediklerinin araştırılmasına" (bir tür mahkeme dışı tanık dinlenmesi gibi) karar verebilir mi? |
22-12-2008, 22:41 | #2 |
|
Ben yasa metninden hakimin resen delil toplayabileceği anlamını çıkaramadım.
|
22-12-2008, 23:31 | #3 |
|
sayın meslektaşım, aile mahkemeleri de ceza mahkemeleri gibi kendiliğinden delil toplayabilir. zira toplumu ilgilendiren bir konudur. bu nedenlede aile mahkemelerinde cevap sureleri (karşı dava suresi hariç)dikkate alınmaz. hakim delil toplama hakkını kullanmış oluyor.
|
22-12-2008, 23:57 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, bu görüşünüzün hukuksal dayanağını belirtir misiniz? |
23-12-2008, 11:27 | #5 |
|
Fikrimce de anılan kanun maddesinden hakimin kendiliğinden delil toplayabileceği çıkarılamaz.Böyle istisnai bir hükümde istisna kapsamına giren konuların açıkça belirtilmesi gerektiği, kanunun da bu şekilde düzenleme yaptığı kanaatindeyim.
|
23-12-2008, 12:28 | #6 |
|
Sayın meslektaşım,istanbul 1. aile mahkemesinde görülen bir dosyamızda hakim taraflarca sunulan tanık listesinin dışında başkaca tanıklara (örneğin apartmanın kapıcısına ,apartman yöneticisinin beyanına ) başvurdu . tarafların delil listesinde olmamasına rağmen telefon kayıtlarına başvurarak davayı sonlandırdı.Dolayısyla bahsetmiş bulunduğunuz 184/4. bendi hakimler bu şekilde yorumlamakta.Ceza davaları gibi (ki uygulamada bile taraflar yönlendirmekte )tamamen resen hareket edilmese bile boşanma davaları kamu düzenine ilişkin olduğundan delillerde resen takdir edilebilmekte
|
23-12-2008, 14:44 | #7 |
|
Yasakoyucu tarafından Hakimin resen kanıt toplayabilmesi amaçlansaydı 184/4 "Hakim kanıtları resen toplamak ve takdir etmek yetkisine sahiptir" şeklinde olması gerekirdi diye düşünüyorum. Mevcut 184/4'ten, taraflarca sunulan kanıtların, hakim tarafından serbestçe takdir edileceği anlamı çıkıyor.
|
23-12-2008, 15:04 | #8 |
|
Boşanma davaları çekişmeli davalar ise de ve kural olarak çekişmeli yargıda taraflarca hazırlama ilkesi uygulanmakta ise de boşanma davalarında re'sen araştırma ilkesi sınırlı bir şekilde uygulanmakta.Buna göre tarafların bildirdiği olayların araştırmasını hakim yaptırabilir zira boşanma davası kamu düzenine ilişkin ve hakimin taraflarca bildirilen olayların varlığına kanaat getirmesi gerekmekte.
HUMK.75/1 cümle 1'in atfıtla TMK.184 kanunun istisna eylediği hallerdendir.Saygılarımla. |
23-12-2008, 15:31 | #9 |
|
Hakim,tarafların bildirdiği delilleri araştırabilir..Ve bunları serbestçe takdir eder,
ek olarak: T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 1987/8623 K. 1987/9446 T. 27.11.1987 • BOŞANMA DAVASI ( Mahkemenin Re'sen Tanık Çağırması ve Delilleri Değerlendirmesi ) 743/m.134 1086/m.74,75 ÖZET : Boşanma davalarında mahkemenin, taraflarca bildirilmeyen kanıtları kendiliğinden ( re'sen ) gözönünde tutması ve gösterilmeyen tanıkları çağırarak dinlenmesi olanaksızdır. DAVA : Şevki ile Naile arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda, tarafların boşanmalarına dair verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle; evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Boşanma davaları tarafların delilleri hazırlayıp ibraz ve ikame etmeleri gereken bir dava türüdür. Bu sebeple mahkemenin taraflarca bildirilmeyen delilleri kendiliğinden ( re'sen ) gözönünde tutması ya da gösterilmeyen tanıkları çağırarak dinlemesi mümkün bulunmadığından bunlara dayanarak hüküm kurulması Usul ve Kanun’a aykırıdır. SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi. |
23-12-2008, 15:36 | #10 |
|
Aslında çok yalın bir mantık yürütülebilir:
Boşanma davalarında (eğer) hakim kendiliğinden (re'sen) delil toplamak yetkisine sahip olsaydı, şiddetli geçimsizliklerini bir şekilde duyduğu tarafları da re'sen boşamak yetkisine sahip olması gerekirdi ki bunun mümkün olmadığı/olmayacağı kuşkusuz açıktır. |
23-12-2008, 15:53 | #11 |
|
Boşanma davalarında,"Hakimin resen delil toplama ve araştırma yapma yetkisi " yoktur.
Bu tür davalar,resen araştırma ilkesinin mevcut olduğu, kamu düzenine tabii davalar değildir.Mahkeme hakimi tarafların ileri sürdükleri hususlar ve delillerle bağlı olup,delilleri serbestçe takdir eder.Ancak tarafların ikrarlarıyla da bağlı değildir. Boşanma davası içinde ayrıca velayet konusu görüşülüyor ise,bu takdirde hakim delilleri resen toplama,çocuk hakkında gereken tedbirleri alma ve taraflar sunmasa dahi çocuğun geleceği ile ilgili karar verebilmek için resen araştırma yapmak yetkisi mevcuttur.Yine ikrar, velayette hakimi bağlamaz. Türk yargı sisteminde ilke olarak hakim bir davayı kendiliğinden inceleyerek uyuşmazlığı çözemez. ( HMUK. m. 72 ) Usulün 74. maddesi uyarınca hakim tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup istekten fazlaya da karar veremez. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği itibarıyla davada ( delillerin taraflarca hazırlanması prensibi ) egemen olup taraflar dinletmek istedikleri tanıkların ve bilgisine başvurulmasını istedikleri bilirkişilerin masraflarını karşılamakla yükümlüdürler. Bunun tek istisnası kamu düzenine dayanan re'sen araştırma ilkesinin olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Davanın niteliğine göre,iş davalarında "sosyal güvenlik ilkesi gereği ","velayet davaları,çekişmesiz yargı davaları,veraset davalarında ise kamu düzeni ve devletin hükümranlık hakları " vs gibi ibarelerle resen araştırma ilkesinin neden kaynaklandığı anlatılmaya çalışılmaktadır. Yine çekişmesiz yargıda da ,resen araştırma ilkesi mevcut olup,hakim tarafın iddası ile beğlı değildir.Bu tür davalar maddi anlamda da kesin hüküm teşkil etmezler.Bu tür davalarda hakim delil toplayabilir,araştırma yapabilir.. Bunun sebebini Yargıtay HGK 25.6.1997 tarihli kararında şöyle açıklıyor: " Çekişmeli yargı ile çekişmesiz yargı arasındaki en belirgin farkı belirten ölçü "ihtilaf" çekişme yolu kıstasıdır. Çekişmeli yargıda, taraflarca ihzar prensibi geçerli olduğu halde çekişmesiz yargıda re'sen araştırma prensibi egemendir. Takibi talebe bağlı çekişmesiz yargı işlerinde resen araştırma prensibinin cari olması, bu gibi işlerde kural olarak mukabil ( zıt ) alakalı bir kimsenin olmaması düşüncesine dayanır. Burada da taraflarca ihzar prensibi cari olsa idi, o zaman çekişmesiz yargı hakimi, talepte bulunan tarafların iddia ettiği vakıalar ve ileri sürdüğü delillerle yetinmek zorunda kalırdı ki, bu durum gerçeğin ortaya çıkarılması ilkesiyle bağdaşmazdı. Diğer taraftan kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda, hakim belli vakıaları kendiliğinden araştırma yetkisine ve yükümlülüğüne sahip olduğu için davayı değiştirme yasağı bu uyuşmazlıklarda uygulanmaz. ( HUMK. 185/2 )" Boşanma davasının çekişmeli yargıya tabi olması ve bu tür davalarda taraflarca hazırlama ilkesinin uygulanması,iddia ve delillendirilmelerin taraflarca yapılması bana göre "Maruf ve meşhur vakalardan " olduğundan bu hususta karar bulamadım. Ancak,mahkeme hakiminin, ileri sürülmeyen hususlarda araştırma yapması ve cevap olarak ileri sürülse dahi delillendirilmeyen hususlarda,resen delil toplamaya girişmesi mümkün değildir.Bu durum,hakimin tarafsızlığına gölge düşürebilir. (genellikle bu cevabı hiç yazmam ve sevmem) Saygılarımla |
23-12-2008, 16:10 | #12 |
|
Sayın Meslektaşım,
Bir tane karar buldum. Demek ki "maruf ve meşhur bir vaka " değilmiş... Saygılarımla T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 1987/8623 K. 1987/9446 T. 27.11.1987 • BOŞANMA DAVASI ( Mahkemenin Re'sen Tanık Çağırması ve Delilleri Değerlendirmesi ) 743/m.134 1086/m.74,75 ÖZET : Boşanma davalarında mahkemenin, taraflarca bildirilmeyen kanıtları kendiliğinden ( re'sen ) gözönünde tutması ve gösterilmeyen tanıkları çağırarak dinlenmesi olanaksızdır. DAVA : Şevki ile Naile arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda, tarafların boşanmalarına dair verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle; evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Boşanma davaları tarafların delilleri hazırlayıp ibraz ve ikame etmeleri gereken bir dava türüdür. Bu sebeple mahkemenin taraflarca bildirilmeyen delilleri kendiliğinden ( re'sen ) gözönünde tutması ya da gösterilmeyen tanıkları çağırarak dinlemesi mümkün bulunmadığından bunlara dayanarak hüküm kurulması Usul ve Kanun’a aykırıdır. SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi. |
23-12-2008, 16:32 | #13 |
|
Hukuki dayanak kanaatimce daha önce de belirttiğim üzere HUMK.75/1'dir.Burada kanuni istisnalar dışında hakimin iddia edilmeyen olayları,delilleri inceleyemeyeceği ve dahi onları hatırlatamayacağı düzenlenmiş.
Ancak TMK.184 bu kuralın bir istisnası.Zira boşanma davaları kamu düzenine ilişkin. Mevzuat mantığa bence yer bırakmamış bu husustaSaygılarımla. |
23-12-2008, 16:38 | #14 |
|
Son olarak ilgili kararı eklemek isterim konuyu açıklamış.EMK.md.150,TMK.184'ün karşılığıdır.Saygılarımla.
T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2002/5498 K. 2002/6349 T. 10.5.2002 • TANIK LİSTESİ ( Ancak Bir Kere Verilebileceği - İkinci Listenin Geçerli Olmaması ) • BOŞANMA DAVASI ( Hakimin Tanık Sözleriyle Bağlı Olmayıp Olayları Re'sen Araştıracağı ) • RE'SEN ARAŞTIRMA YETKİSİ ( Boşanma Davasında Hakimin Tarafların Delilleriyle Bağlı Olmaması ) • YOKSULLUK NAFAKASI ( Başlangıç Tarihi ) • NAFAKADA BAŞLANGIÇ TARİHİ ( Yoksulluk Nafakasında ) • BOŞANMANIN FER'İ NİTELİĞİNDEKİ NAFAKA VE TAZMİNAT TALEPLERİ ( Harca Tabi Olmaması - Avukatlık Ücretine Hükmedilememesi ) • AVUKATLIK ÜCRETİNE HÜKMEDİLEMEMESİ ( Boşanmanın Fer'i Niteliğindeki Nafaka ve Tazminat Talepleri İçin ) 1086/m.274 743/m.143,150 ÖZET : 1-Davada ancak bir tanık listesi verilebilir. İkinci listedeki tanıklar dinlenerek hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. 2- Tanıklardan olaylar hakkında ne şekilde bilgi sahibi olduklarını, taraflarla olan ilişkilerinin derecesini, olayın geçtiği yer ve zamanını, olayların ne şekilde ve nasıl başladığını, bu olaylardan sonra tarafların bir birlerine karşı olan tutum ve davranışlarının ne şekilde geliştiğini, somut olayın karı koca arasında alışkanlık haline gelmiş bir davranışın veya sözün gereği mi, yoksa belirli bir amaca yönelmiş olarak mı söylendiği veya oluştuğu ve benzer konular etraflıca sorulmalıdır. Bu yönler gözetilmeden ve şahitler yeniden dinlenmeden oluşturulan hüküm doğru bulunmamıştır. 3- Yoksulluk nafakasına, boşanma ile ilgili hükmün kesinleşmesi tarihinden itibaren hümolunması gerekirken, dava tarihinden itibaren hükmolunması doğru bulunmamıştır. 4-Boşanma davası içinde talep edilen boşanma ile ilgili nafaka ve tazminat istemleri boşanma davasının fer'i niteliğinde olup, kabul ve reddedilen kısım üzerinden ayrıca avukatlık ücretine hükmolunamaz. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : 1-Davada ancak bir tanık listesi verilebilir. Davalı 24.4.2001 tarihli tanık listesini vermiştir. Bu listedeki tanıklar dinlenerek delillerin değerlendirilmesi gerekirken ( HUMK.md.274 )ikinci listedeki tanıklar dinlenerek hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. 2-Davacı tanıklarından olayların yeri, zamanı bundan sonra birliğin devam edip etmediği sorulmamıştır. Hakim Boşanma için gösterilen olayların varlığına vicdanen inanmadıkça sabit adedemez. İki tarafın bu konudaki kabulleri dahi hakimi bağlamaz. Hakim gösterilen delilleri serbestçe takdir eder. ( MK.150 md ) Boşanma davaları kamu düzenini ilgilendirdiğinden Hakime geniş takdir hakkı tanınmıştır. Tarafların bu dava üzerinde serbestçe hareket etme imkanı yoktur. Hakim evlenme sözleşmesiyle oluşan hukuki durumu mümkün olduğu ölçüde korumakla yükümlüdür. Toplumun en küçük birimini oluşturan ailenin korunması ön planda tutulur. Ancak evliliğin devamı toplumun düzenini zedeler hale gelmiş, toplum için sorun oluşturmaya başlamış ve evlilik, sosyal ve ahlaki yönden çökmüş ise, bu durumda evliliğin korunmasında gerek karı-koca ve gerekse çocuklar yönünden bir yarar kalmamış demektir. Hakimin böyle bir evliliği sona erdirmesi en uygun çözüm olacaktır. Hakim belirtilen ilkeleri irdelemek bunlar hakkında yeterli bilgi toplamak evlilik birliğinin gerçekten onarılmaz şekilde kökünden sarsılıp sarsılmadığı hakkında bilgi ve kanaat sahibi olmak zorundadır. Sağlıklı bir sonuca ulaşılması olayların yeri, zamanı, ne şekilde oluştuğu, kimin davranışının öncelikli olduğu, karşı tarafın söz ve davranışlarının art niyetsiz bir tepki, bir öfke sonucu olup olmadığının bilinmesine bağlıdır. O halde tanıklardan olaylar hakkında ne şekilde bilgi sahibi olduklarını, taraflarla olan ilişkilerinin derecesini, olayın geçtiği yer ve zamanını, olayların ne şekilde ve nasıl başladığını, bu olaylardan sonra tarafların bir birlerine karşı olan tutum ve davranışlarının ne şekilde geliştiğini, somut olayın karı koca arasında alışkanlık haline gelmiş bir davranışın veya sözün gereği mi, yoksa belirli bir amaca yönelmiş olarak mı söylendiği veya oluştuğu ve benzer konular etraflıca sorulmalıdır. Bu yönler gözetilmeden ve şahitler yeniden dinlenmeden oluşturulan hüküm doğru bulunmamıştır. 3-Hüküm açık infazda tereddüde yer vermeyecek şekilde olmalıdır. ( HUMK. md. 388 )Bu yön gözetilmeden yoksulluk nafakasına, boşanma ile ilgili hükmün kesinleşmesi tarihinden itibaren hümolunması gerekirken, nafaka dava tarihinden itibaren hükmolunması da doğru bulunmamıştır. 4-Boşanma davası içinde talep edilen boşanma ile ilgili nafaka ve tazminat istemleri boşanma davasının fer'i niteliğinde olup ayrıca harca tabi olmadığı gibi, kabul ve reddedilen kısım üzerinden ayrıca avukatlık ücretine de hükmolunamaz. Bu yön gözetilmeden bu konu ile ilgili avukatlık ücretine hükmolunması da bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. Kazancı Yay. |
23-12-2008, 16:46 | #15 |
|
Evet mevzuat boşluk bırakmamış ama hakimin resen delil toplayamayacağı konusunda.
Eklediğiniz kararda ise hakimin delilleri resen toplayabileceği değil, delilleri serbestçe takdir edeceği vurgulanmış. Ben mi yanlış anlıyorum. |
23-12-2008, 16:46 | #16 |
|
Zannediyorum,karıştırılan bir husus var..
Mahkeme hakiminin delilleri serbestçe takdir etmesi ve davanın kamu düzeninden olması (Bu nedenle tarafların ikrarlarıyla bağlı olmaması ) ile mahkeme hakiminin taraflarca ileri sürülmese de yeni delil toplaması,resen araştırma yapması hususu karıştırılıyor.. Bu iki konu birbirinden tamamen farklı... Yoksa ben mi karıştırıyorum. Saygılarımla |
23-12-2008, 16:47 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Yanlış anlamıyoruz. Saygılarımla |
23-12-2008, 16:48 | #18 |
|
Sayın hidayet, eklediğiniz kararda da "tarafların göstermediği delillerin toplanabileceği" hususu yoktur. Tersine, tarafların bildirdiği delillerin değerlendirilmesi (tanıkların yeniden dinlenmesi) ile ilgilidir.
Karardaki aşağıdaki ibareler, bunu doğrulamaktadır: "Davada ancak bir tanık listesi verilebilir. Davalı 24.4.2001 tarihli tanık listesini vermiştir. Bu listedeki tanıklar dinlenerek delillerin değerlendirilmesi gerekirken ( HUMK.md.274 ) ikinci listedeki tanıklar dinlenerek hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. " "Hakim gösterilen delilleri serbestçe takdir eder." "Bu yönler gözetilmeden ve şahitler yeniden dinlenmeden oluşturulan hüküm doğru bulunmamıştır. " |
23-12-2008, 16:51 | #19 | |||||||||||||||||||||||
|
Yanlış anlamıyorsunuz. "Hakim gösterilen delilleri serbestçe takdir eder", gösterilmeyen delilleri toplayamaz. |
23-12-2008, 17:06 | #20 |
|
TMK.184/b.4"hakim kanıtları serbestçe takdir eder".
TMK.184/b.1"hakim,boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe,bunları ispatlanmış sayamaz" Şu durumda sunulan deliller karşısında hakim boşanmaya yönelik olaylara kanaat getirmedi ancak yukarıdaki kararın başlığında yer aldığı üzere hakim tanık beyanını yetersiz buldu ve yine tanık beyanlarını esas alarak olayı araştırmak istedi bu durumda hakim ben gösterilmeyen delilleri araştıramam deyip davayı ispat edilemediği için red mi edecektir yoksa ben salt bildirilen delillerle bağlı değilim bunlardan yola çıkarak araştırma yaptırabilirim ve bu kapsamda gerekirse re'sen tanık dinlerim mi diyecektir? Özellilke boşanmaya yönelik iddia edilen olaylar müşterek çocuklar,kamu vb.açısından önem arz eden konular ise? |
23-12-2008, 17:11 | #21 |
|
Benim başıma geldi. Hakim "tanık anlatımlarına göre davanızı kanıtlayamadınız, reddediyorum" dedi.
Birçok meslektaşımın da başına gelmiştir sanırım. |
23-12-2008, 17:28 | #22 |
|
Aile mahkemelerinde de; delillerin nasıl toplanacağı,tanıkların nasıl dinleneceği,ispat yükünün kimde olacağı vb.tüm yargılamaya ilişkin sorunlar usul kanunu kurallarına göre çözülür. Bu nedenle Aile Mahkemesi hakimi "tarafların göstereceği delilleri serbestçe takdir etme" dışında resen delil toplayamaz.Nitekim Yargıtay'da "delil listesi dışı tanık dinlenemez" (2.HD.,2003/2480 E.,2003/3823 K.) şeklindeki kararı ile, bu noktaya açıkça işaret etmiştir.
Saygılarımla. |
23-12-2008, 21:51 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dülger, Siz de karıştırmıyorsunuz, diğer katılımcılar da sizden farklı bir şey demiyor. Yani gördüğüm kadarıyla herkes aşağı yukarı aynı şeyi farklı kelimelerle ifade ediyor. Hukuk mahkemelerinde hakim maddi gerçeği araştırmakla yükümlü ve yetkili değildir. Bu itibarla kendiliğinden delil araştıramayacağı gibi, kendiliğinden kanunla sınırları çizilen yetkilerin dışına çıkıp, harekette de bulunamaz. Bu dava boşanma davası da olsa, başka bir dava da olsa fark etmez. Bunu herkes aşağı yukarı ifade etmiş zaten. Soruyu yönelten Sayın Aladağ anladığım kadarıyla boşanma davalarının kamu düzeni niteliği itibariyle 184. maddede belirtilen ve özel hukuk davalarından ayrılan istisnai yetkilerinin bir nevi "kendiliğinden araştırma, maddi gerçeği re'sen bulma" ya benzediğini ve bu nedenle tartışılması gerektiğini düşünüyor veya belki istiyor. Saygılarımla. |
23-12-2008, 22:07 | #24 |
|
Serbestçe takdir etmek
Tartışılan hususta, konu dönüp dolaşıp "hakimin gösterilen delilleri serbestçe takdir edeceği" noktasında buluşuyor.
Hukukçu arkadaşlarımın, "serbestçe takdir"den ne anlam çıkardıklarını merak ediyorum. Örnekleme yoluyla bu ilkeden anladığımızı tartışabilirmiyiz? |
23-12-2008, 22:20 | #25 | |||||||||||||||||||
|
Kesinlikle doğru bir tespit. MK 184 1. Hakim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz. Oysa normal özel hukuk davalarında kanuni-kesin delillerle ispatlanan hususlar bakımından hakim somut olayda, delilin maddi gerçeğe uygunluğu itibariyle vicdanen kanaat getirmese bile davadaki kesin delil nedeniyle davayı kabul etmek zorundadır. (Şekli gerçek) 2. Hakim, bu olgular hakkında gerek resen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez. Normal Hukuk Davalarında yemin delili, kanuni delillerdendir ve yemin önerilebilir. 3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz. Normal hukuk davalarında ikrar edilmiş husus ispatlanmış sayılır ve hakimi bağlar. 4. Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder. ?? 5. Boşanma veya ayrılığın fer'i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz. Nrmal hukuk davalarında tarafların kabul ettikleri sözleşme hükümleri emredici hukuk kurallarına aykırı olmadıkça hakimi de bağlar. 6. Hakim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir. Bu husus özel hukuk davaları bakımından da bazı şartlarla geçerlidir... |
23-12-2008, 23:35 | #26 |
|
Olay 1: Mahkeme davacının 20, davalının 1 tanığını dinler ve MK 184/1 ve 4 uyarınca davacının 20 tanığının beyanlarının doğruluğuna vicdanen kanaat getirmediğinden, delilleri serbestçe takdir ederek, davalının tek tanığının anlatımlarına göre davayı reddeder; kararında da bu takdir yetkisine göre neden 20 tanığa değil, bir tek tanığın beyanına göre karar verdiğini açıklar.
Olay 2: Mahkeme tarafların delillerini toplar, tanıklarını dinler ve iddiaların doğru olup olmadığının yeterince açığa çıkmadığı düşüncesi ile ve MK 184/1 ve 4.maddelerinin verdiği yetkiyi kullanarak, tarafların müşterek hanesine komşu hanelerde yaşayanların ad ve adreslerinin muhtarlık kayıtlarından araştırılmasını ister ve bu kişileri re'sen tanık olarak çağırıp dinler, tarafların tanıklarının beyanlarına itibar etmeyerek, re'sen dinlenen tanıkların beyanlarına göre davayı reddeder. |
24-12-2008, 00:29 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Saim, MK 184 üncü maddeyi, boşanma davası dışındaki hukuk davaları ile başarılı bir şekilde mukayese etmişsiniz. Buna mukabil tartışılmasında büyük yarar olduğuna inandığım, maddenin 4 üncü fıkrası olan, "hakim, kanıtları serbestçe takdir eder" konusunda mukayesenizi ?? işaretleri ile vurgulamışsınız. İşte konunun ve fıkranın önemi burada. Bunun üzerinde "serbestçe" tatışmamızda inanın çok yarar var. İlk önce, 1 inci fıkra'daki "... davasının DAYANDIĞI olguların varlığına VİCDANEN kanaat getirmedikçe bunları ispatlanmış sayamaz." hükmü ile, 4 üncü fıkradaki, "Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder." hükmünü birleştirmekte fayda var diye düşünüyorum. Zira, toplumun kutsal nüvesi olan aile birliğinin sonlandırılması veya devam ettirilmesinde alınacak yanlış bir kararın, kamu hukukundan sayılan aile hukukunun toplumun yararına değil zararına olacağını kanun koyucu son derece isabetle öngörmüştür. Dikkat edersek, her iki fıkrada da emredici bir üslup kullanılmıştır.1 fıkra saymaz değil, SAYAMAZ ifadesi ile, 4 üncü fıkra ise TAKDİR EDER ifadesiyle sonlanmaktadır Bu nedenle aile hukukunda ve özellikle boşanma davasında hakimin takdir yetkisine olağanın dışında ve kanun hükümlerinin bizatihi her biri olaya yeterli olamayacağı düşüncesiyle, vicdan kanatine daha fazla yer vermiştir. Her davada olduğu gibi kanıtlar boşanma davalarında da önemlidir. Hatta, belki daha fazla önemlidirler. Çünkü, özel hayatın gizliliği, dokunulmaz kişilik hakları gibi ilkelerle korunan karı ve koca arasındaki gizlilik ve özellik duvarları ile aleni olmayan ilişkilerin kanıtlanması her zaman kolay olmamaktadır. Bazan kanıtın gerçekten gizli olması, bazan da tarafların bizzat bunları gizlemesi davanın sıhhatli sonuçlandırılabilmesine engel olmaktadır. Bütün bu geniş bir yelpaze içindeki değişik olgu ve olayları kanun maddelerinin tek tek öngörmesi yukarıda da değindiğim gibi mümkün değil. Öyleyse, "Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder." ifadesini kanıtlar açısından tekrar düşünelim. Nasıl bir kanıt olmalı ki, hakimin bunu delil olarak kabul etmesi mümkün olmasın veya tartışılır olsun? Buna mukabil, boşanma davasında hakim böyle bir kanıtı da SERBESTÇE takdir edebilsin? Kanıtın takdiri konusunda hakime bir sınırlama getirilmesin, serbestçe değerlendirebilsin. Sizce nasıl bir kanıt olmalı ki, hakim bunu dahi takdir edebilmekte SERBEST olsun? Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum. |
24-12-2008, 09:41 | #28 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Sadık Toprak, Görüşleriniz için teşekkür ederim. Söz konusu bentteki cevap kısmını "??" işareti ile boş bırakmamın ana nedeni "Boşanma Davasında Hakimlerin, delilleri serbestçe takdir etmesi" hususundaki öncelikle sizin ve diğer üyelerin katkılarını görmek içindi. Sizin önemli tespit ve açıklamalarda bulunduğunuzu memnuniyetle gördüm. Benim bu konuda düşüncem şu şekildedir: Bilindiği gibi "Hakimin, delilleri serbestçe takdir etmesi" hususu esasen yeni getirilmiş bir husus değildir. Eski TMK.nun 150. maddesinde de "Hakimin delilleri serbestçe takdir edeceği" hükmü mevcuttu. Hatta bunun ne anlama geleceği Hukuk Genel Kurulunun E.1986/2-250, K. 1987/130 Sayılı kararında "Hakimin, delilleri serbestçe takdir yetkisi üzerinde" durulmak suretiyle ortaya konulmuş ve bu yetkinin sınırları çizilmiştir. Sözkonusu Karar, Kazancı Yayınlarından alıntılanmış olup, incelenmesi için aşağıya aktarılmaktadır.
Boşanma davaları bakımından Yeni TMK.nunun 184. maddesinde, HUK.nunun yargılama esaslarını belirleyen genel kurallarından ayrık özel hükümler getirilmiş olmakla, hakimin boşanma davasında TMK.184. maddedeki istisnai hükümlere uyması ve bu istisnalar dışında ise genel yargılama esaslarına aynen riayet etmesi öngörülmüştür. Bilindiği üzere, özel hukukda yargılama esasları HUK. nda açıkça belirtilmiş olup, delillerin taraflarca sunulacağı hususu tartışmasız benimsenmiştir. Bu bağlamda delillerin sunulması ile ilgili olarak TMK. da, HUK. dan ayrı bir özel hüküm getirilmediğinden HUK. 'un delillerin sunulmasına ilişkin genel hükmünün aynen geçerli olduğunu kabul etmek gerekir kanaatindeyim. Bu itibarla, tarafların dosyaya sunduğu delillerle sınırlı olmak kaydıyla hakim, sunulan delilleri "Objektif kıstaslara bağlı kalarak" serbestçe takdir etmek, misal olarak; tanık ifadelerini olayın oluş biçimi ve somut vakıalarla karşılaştırarak ve gerekçesini belirtmek kaydıyla değerlendirmek hak ve yetkisine sahiptir. Yine bir başka Hukuk Genel Kurulu Kararında bu yetki şu şekilde açıklanmaktadır:
Konu üzerinde etraflıca tartışılması doğru olur kanaatindeyim. Saygılarımla. |
24-12-2008, 10:14 | #29 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Olay 1: Mahkeme davacının 20, davalının 1 tanığını dinler ve MK 184/1 ve 4 uyarınca davacının 20 tanığının beyanlarının doğruluğuna vicdanen kanaat getirmediğinden, delilleri serbestçe takdir ederek, davalının tek tanığının anlatımlarına göre davayı reddeder; kararında da bu takdir yetkisine göre neden 20 tanığa değil, bir tek tanığın beyanına göre karar verdiğini açıklar. Olay 1 'de yer verildiği gibi hakim mahkemeye sunulan delilleri, HGK. kararında belirtilen ölçütler içinde objektif biçimde değerlendirir. Bu bakımdan somut davayla örtüşmeyen 20 tanık beyanı yerine, somut olaya ve dava koşullarına uygun 1 tanığın beyanına (gerekçelerini de belirtmek suretiyle) itibar ederek davayı kabul etmesinde bir anormallik yoktur. Olay 2: Mahkeme tarafların delillerini toplar, tanıklarını dinler ve iddiaların doğru olup olmadığının yeterince açığa çıkmadığı düşüncesi ile ve MK 184/1 ve 4.maddelerinin verdiği yetkiyi kullanarak, tarafların müşterek hanesine komşu hanelerde yaşayanların ad ve adreslerinin muhtarlık kayıtlarından araştırılmasını ister ve bu kişileri re'sen tanık olarak çağırıp dinler, tarafların tanıklarının beyanlarına itibar etmeyerek, re'sen dinlenen tanıkların beyanlarına göre davayı reddeder. Olay 2 bakımından; Hakim, delilleri kendisi toplayamaz. Böyle bir durum söz konusu değildir, kanaatindeyim. Aksi kabul, boşanma davalarında hakimin Ceza davalarındaki bir hakim gibi hareket etmesini zorunlu kılar ki bunun mümkün olmadığı, mevcut kanun hükümleri itibariyle amaçlananın bu olmadığı/olmayacağı açıktır. |
24-12-2008, 10:28 | #30 |
|
Bir başka tartışmalı husus şu olabilir mi?:
"Boşanma davasında, delillerin hepsi "takdiri delillerdir". Kesin delil-takdiri delil ayrımı, Boşanma Davaları bakımından geçerli değildir. " Boşanma Davaları bakımından Mk.184 delaletiyle, - Hakim, ikrar ile bağlı değildir. - Hakim, Yemin teklifine izin veremez. Yemin teklif edilemez. - Davanın kabulü hakimi bağlamaz. (Evlilik 1 yıl sürmemiş ise) - Tarafların imzaladığı mukavele hakimi bağlamaz. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İştirak Nafakasinin Kendiliğinden Kalkmasi | m_kesik | Meslektaşların Soruları | 16 | 19-12-2013 16:07 |
Bankanın kendiliğinden verdiği kredi????? | av.kerasus | Meslektaşların Soruları | 1 | 12-12-2007 12:37 |
özel dedektifin çektiği görüntünün mahkeme delil olarak kullanılması | atrocity | Meslektaşların Soruları | 1 | 19-08-2007 00:18 |
andlaşmaların kendiliğinden icra kabiliyeti | infinity | Hukuk Soruları Arşivi | 4 | 19-01-2007 03:07 |
Mahkeme Kararı Olmadan Yapılan Gizli Çekim Delil Değil | niles82 | Hukuk Haberleri | 9 | 29-12-2006 20:59 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |