Mesajı Okuyun
Old 14-12-2006, 12:49   #1
Veysel

 
Varsayılan Günlük yaşantımdan bir kesit bir itiraf

Merhaba ;
Günlük yaşantım bir koşuşturmacayla geçer. Tabiri caizse çöpçülerle gidip, bekçilerle gelirim. Ancak herşeye rağmen evime, eşime ve çocuklarıma mümkün olduğunca zaman ayırırım. Hele onları sevgiden hiç mahrum etmedim.

O gün, akşam üzeri her zaman olduğu gibi cep telefonumun acı acı çaldığını duydum. Beklediğim gibi telefondaki ses eşimindi. Genelde hemen her gün bu saatlerde arar, ya bir sipariş, yada markete uğramamı ister. Siparişler ilk anda 1-2 kalemle sınırlı iken konuşma devam ettikçe bu rakam 5-6 yı bulduğu da oluyordu. Bu yüzden mümkün olduğu kadar bu görüşmeleri kısa tutmaya çalışıyordum.

Ama bu seferki arama nedeni başkaydı. Annesinin rahatsızlığını belirterek akşam annesine gitmesi gerektiğini çocuğuda ben gidene kadar teyzesine bırakacağını ve akşam ordan almamı istedi. Akşam iş dönüşü ufaklığı (4 yaşında) teyzesinden alıp eve girdik. Girdiğimde saat tam akşam 7.30 du. Neyse, üzerimi değiştirdikten sonra öncelikle karnımızı doyurmamız gerektiğinden masayı hazırladım ve masanın üzerindeki eşimin bıraktığı not'u okudum.
- "Hayatım, acil gitmem gerekiyordu bu yüzden masanızı hazırlayamadım, her şey hazır. Kendinize iyi bakın."
Evet, masa hazır değildi ama olsun, ocağın üzerinde 3 tencere hazırdı. Kendi içimden " canım benim, ne kadar da düşünceli giderken bile bizi düşünmüş." Sonra masayı hazırladım. Çatal, kaşık, bardak vs. Tahmin yürüttüm. Küçük olan tencerede dünden kalan çorba, ötekinde karnıyarık, ötekinde ise pilav. Mönü öyleydi. Tencerenin kapaklarını açmaya gerek duymadan altlarını yaktım. Bir süre sonra karıştırmak için baktım ki ne göreyim, hepsinin içi boş. Yemek memek yok. Bolca su var. Sanıyorum yumuşaması için eşim dünden içine su doldurmuş. Neyse söylene söylene dolaptan yemekleri çıkarıp ısıtıp yemek işini hallettim. Masayı topladım ve gözüm o tencerelere ilişti. Bir ara hepsini pencereden fırlatıp atmayı düşündüm ama olmadı, yapamadım. e peki ne yapmalı? Tabi ki yıkamalı. Bir güzel onları tek tek yıkadım. Bir çelik parlatıcıyla parlatmadığım kaldı ! Sonra etrafı toparladım duş alıp biraz kitap okumayı düşünüyordum ki bizim veledin cırtlak sesi ... baba ! baba !
- efendim, veled efendi.
- çişim.
- e yap çişini tuvalet orda.
- ama annem her akşam belden aşağımı yıkıyo du
- haa öyle miii? pardon aşkım bilmiyodum, özür.

o görev de ifa edildikten sonra e tabi ki yarın giyeceğim kıyafet, veled efendinin kreş kıyafeti, yedeği, çamaşırı ... onları da halletim, arkasından duş alıp kitap okuyacaktım bir baktım saat tam gece 11.30 . evet, bu evin içinde tam 4 saat ayakta, hiç oturmadan, dinlenmeden ordan oraya koşuşturmuştum.
Baktım olacak gibi değil, veled koltuk da uyuya kalmış onu yatağına yatırdım ve bende yatağıma uzandım. Gözlerimi tavana dikip, eşimin şaka ile karışık sinirli sinirli "bu evde oturmak ve dinlenmek haram" sözü uyuyana kadar kulağımda çınlayıp durdu. Uyuya kalmışım.

Gecenin bir yarısında bizim veledin yine baba! baba! sesiyle korkmuş bir vaziyette uyandım.
- efendim veled efendi. gecenin yarısında hayırdır?
- çişim
- e oğlum git yap çişini beni niye uyandıryorsun
- ama her gece annem beni tuvalete götürüyodu
- haa öylemiii ? pardon aşkım, özür.

Sabahı yaptık ve veled efendiyi zar zor uyandırdım. Sonra giyindirdim ve kendimde giyindim. Tam çıkmak üzereyken,
- baba
- efendim aşkım
- şapkam, atkım, eldivenlerim
- onlarda ne?
- ama annem hergün bunları takmadan çıkarmıyo ki
- haa öylemiii ? pardon özür. ii de nerde bunlar?
- annemin çantasında
- hımm, yani valizinde .
"çanta çanta diilk ki mübarek valiz." veled efendinin suyu, şapkası, atkısı, eldivenleri, çitosu, oyuncağı vs. vs. Eşim, valiz demekle ne kadar haklıymış. Bunları da temin ettikten sonra kendimizi dışarı attık. Ufaklığı kreşine bırakıp işime döndüm. Koltuğuma oturup önce derinden bir ohhh çektim. Artık dinlenebilirdim. Kendi kendime "oğlum, iş de dinlenen tek yaratık sensindir herhalde "

Akşam üzeri yine telefonun acı acı çaldı. Baktım eşim. Eyvah! dedim ya bu akşamda gelemiyorum derse ... neyse ki kortuğum başıma gelmedi. Dünüm nasıl geçti diye merak etmiş. Bende herşeyin üstesinden gelmiş bir kahraman edasıyla olanı biteni anlattım. Nasıl olsa sipariş de yoktu konuşma bayağı uzun sürdü.

İş çıkışına doğru düşündüm. Evet, ev işlerinde eşime yardımcıydım. Sadık bir eşim , gece hayatım da yok, sevgiden yana bir sıkıntı da yok ama, bunlar yetmez ki. Hergün bu tempoya can mı dayanır? Bu eve ilave bir katkım olmalı. İçimdeki ses ; "eve geldiğinde masan hazır, yemeğin hazır, yarın giyeceğin kıyafetlerin ütülü hazır, çıkarken parfümünü bile eşin sıkıyo. sen bi traş oluyorsun bir de dişlerini fırçalıyorsun. Hani utanmasan onları da eşine yaptıracaksın. Yani danalığında bu kadarı fazla ..."

O gün önünden geçtiğim çiçekçiden bir demek çiçek aldım. özel günler hariç uzun zamandır almamıştım/almadığımı düşünüyordum. Elimdeki çiçek demetiyle yürürken sanki Kızılayda yolda yürüyen herkes bana bakıyordu. Tuhaf bir duyguydu. Bir ara keşke imkan olsa bunları birine taşıttırsam diye düşünmedim dersem yalan olur. Sanki elime yakışmıyordu. Zile bastım kapıyı eşim ve bizim veled birlikte açtı. Veledin " baba nerde benim toybox' um ? " sözümü duymadım bile... Getirdiğim çiçekleri ilk gün heyecenı ile eşime uzattım. Ama sevinmemişti. Yarı tebessüm yarı buruk bir ifadeyle teşekkür edip aldı. ve ;
- ii de hayırdır, nerden çıktı bu ? daha 3 gün önce bana çiçek getirmiştin. Bu çiçekler pek hayra alamet diil.
Evet ya, doğru. Unutmuşum, 3 gün önce de getirmiştim. Bir kız arakadaşla sohbet ederken "bu gün eşine bir demek çiçek al. Biz kadınlar böyle sürprizlere bayılırız" demiş, bende gereğini yapmıştım. İyi de bir kadına sebepsiz 3 gün ara ile çiçek verilirmi be adam ? Şimdi kadın ne düşünür.
- Kesin beni aldatıyordur, kamufle etmek için bu bir taktik.
- Kesin aldatmıştır ve vicdan azabı çekiyordur, kendini rahatlatmak için yapıyordur.
- Kesin başkası var, karar veremiyordur. Oyalama ...
- Bu adam kafayı yedi.
- Çok az bir ihtimal ama, galiba benim farkıma vardı.

Ancak ben ;
- Ev, İş ve çocukaların yükünü sırtladığın için,
- Herşeye rağmen bana zaman ayırdığın için,
- Herkese yetmeye çalıştığın için,
- Seninle gurur duyduğum için,
- Senin farkına vardığım için,
aldığımı söyleyemedim.

Üstelik, istemeyerek de olsa bunca yükün üstüne bir de kafasını kurcalayacak bir soruya neden olmuştum.

Ve bu günden itibaren gözetim altındayım.

Tüm annelere ... Saygılarımla.

Not : ilgilinin izni ile kaleme alınıp yayımlanmıştır.