Mesajı Okuyun
Old 13-06-2008, 22:17   #3
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
TMK

2. Yoksulluk nafakası

Madde 175 - Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.

Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.


Sayın Ekşi;

Yasa yoksulluk nafakası mutlak kadına ödenir demiyor, "Boşanma ile yoksulluğa düşecek eş lehine" hükmedilmesini öngörüyor.

Ülkemizde ise boşanma ile yoksulluğa düşen taraf -Çalışmak erkeğin her durumda görevidir, kadın ise baba ocağından koca ocağına nakledilen ve mümkünse geri dönüşümü de arzu edilmeyen bir metadır zihniyetiyle- , ekseriyetle kadın oluyor (Eğitim verilmediği, meslek sahibi olamadığı vb. vb. nedenlerle). Evlenmeden önce yoksul olup, olmadığı, erkeğin ya da kadının ekonomik durumu ise, gözetilmiyor. Gözetilmemesini de bir noktada anlamak mümkün; evliliğin anlamı; müşterek bir hayat kurulmasıdır. Kazançlar, edinilenler, paylaşılan hayat gibi, ortaktır.

Ne var ki, kadın lehine pozitif ayrımcılık ekseninde, yine ekseriyetle, boşanmakla yoksulluğa düşecek olan erkek ise, kadından nafaka istemesi hoş karşılanmadığı ve örneği de sık yaşanmadığı halde, yukarıda andığım nedenlerle (eğitim eksikliği, iş gücünün yıllar içinde eğitim noksanlığıyla tüme yakın oranda kaybı ve dolayısıyla baba ocağından koca ocağına yükü/mlülüğü aktarılan kadının, kendi başına bir yaşam kurma ve idame ettirme yeteneğinin gelişmesine fırsat verilmemiş olması gibi nedenlerle)-ki yakın geçmişe dek, "Kadının yeniden evlenebilme olasılığı" dahi -acı ama- tazminat ve nafaka miktarlarını tayin edici unsurlar arasındaydı-, kadının yoksulluk nafakası talebi, halen yadırganmamaktadır.

Koşulların eşit olduğu, kadının da erkeğin de çalışma yeteneğini haiz olduğu bir boşanma sonrası için yoksulluk nafakası tayinini ise, kendi adıma doğru bulmuyorum. Ortak yaşam paylaşımı sona ererken, boşanan eşin hukuksal yükümlülük bazında bir zaman eşi olan kişiye "O da çalışabilir" savunması yapmasına dahi olanak tanınmaksızın, üstelik SÜRESİZ olarak nafaka tayin edilmesinin, kadının korunması amacından çok, suistimallere açık bir müracaat ve pazarlık kapısına dönüştüğüne, üstelik kadın, bu uygulamanın lehine olduğu zannında iken, esasen yeteneğine, birey bilincine, kimliğine yönelik, kasıtsız bir aşağılama da içerdiğine inanıyorum.

Saygılarımla...