Mesajı Okuyun
Old 27-08-2009, 15:52   #15
Av.Barış

 
Varsayılan

O halde, levhasına kayıtlı bulundukları D.Barosu tarafından yasal düzenlemelere uygun biçimde müdafi olarak görevlendirildikleri ve bu görevlerinin sona ermesini gerektirecek yasal koşullar da bulunmadığı halde, Baro Yönetim Kurulunun bir meslektaşlarına yönelik davranışı duyurma ve protesto amacı ile aldığı, "kolluk aşamasında CMUK gereği zorunlu müdafilik hizmetlerinin durdurulmasına" ilişkin kararına destek amacıyla hareket eden sanıkların, kolluk tarafından arandıklarında iletişim imkanlarını ortadan kaldırmak ya da çağrıyı reddetmek suretiyle kolluk aşamasındaki zorunlu müdafilik görevlerini yerine getirmemek şeklindeki eylemleri, Avukatlık Yasası'nın 62. maddesi aracılığı ile TCY'nın 230. maddesinde öngörülen görevi savsama suçunu oluşturur.

Ancak, bir kısım sanıkların suç tarihinde nöbetçi olmadıkları, bir kısım sanıkların ise zorunlu müdafilik görevi ile ilgili olarak kendilerine kolluk tarafından haber verilmediği, bu hususta düzenlenen tutanakların doğru olmadığı yolunda savunmada bulunmaları nedeniyle, bu sanıklar yönünden gerektiğinde tutanak düzenleyicileri de dinlenerek bu hususların araştırılıp incelenmesi, yine bir kısım sanıklar hakkında tutanak düzenlenmeden sadece kolluk tarafından yazılan üst yazı ile suç duyurusunda bulunulması karşısında bu hususların da araştırılarak, her bir sanığın eyleminin sübutu ile atılı suçun oluşup oluşmadığının öncelikle Yerel Mahkemece değerlendirilip belirlenmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, D. Barosu Yönetim Kurulunun, kolluk aşamasında zorunlu müdafilik hizmetlerinin durdurulması yolundaki kararı sonrasında, nöbetçi avukat olan sanıkların kolluk aşaması ile sınırlı olarak müdafilik görevlerinin de ortadan kalktığı, dolayısıyla görevi savsama suçunun unsurlarının oluşmadığından bahisle, sanıkların atılı suçtan beraatine ilişkin Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyesi; "Yerel Mahkeme kararında gösterilen gerekçenin haklı nedenlere dayandığını" bir kısım Kurul Üyesi ise, "sanıkların eylemlerinde atılı suçun manevi unsurunun oluşmadığını ileri sürerek" karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine 07.10.2003 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oyçokluğu ile karar verildi.

Bu arada belirtmek isterim ki olayda adı geçen baro bildiğiniz üzere D.Bakır Barosudur.

Söz konusu eylem bir meslektaşa yapılan haksızlık sonrasında başlatılmıştır.

Daha sonra 2006 ve 2007 yıllarrın türkiye genelinde başlatılan CMK eylemlerinde nedeni ile C.Basşavcılıkları tarafından başlatılan soruşturmaların neredeyse tümü bakanlık tarafından soruşturma izni verilmemesi nedeni ile düşürülmüş ancak yalnızca bizim baronun yönetimine soruşturma izni çıkmıştır.

Takdiri size bırakıyorum ...!