Mesajı Okuyun
Old 30-06-2012, 10:05   #3
Av.Melih Tatlı

 
Varsayılan

Merhabalar,

Öncelikle burada şekil şartlarına göre değerlendirme yapacak olursak, 21'e göre tebligat kısaca: Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesinde de belirtildiği gibi, Muhatap ve muhatap yerine tebliğ yapılabilecek olanlardan hiç biri gösterilen adreste bulunmazlarsa, tebliğ memuru, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu ve meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu tebliğ edileceğin üzerine geçirerek kendi imzalaması gerekir.

Somut olayımızda, sadece adreste tanınmadığı ve mernis adresi olduğu için muhtara tebliğ edildiğinden bahsedildiğine göre, burada gerekli araştırılma yapılmamasının Usulsüz Tebliğe sebebiyet verebileceğini düşünüyorum. Ayrıca 25.01.2012 tarihli resmi gazetede yayınlanan Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. ve 79. maddesindeki düzenlemelere göre Adres Kayıt Sisteminde bulunan bilinen en son yerleşim yeri adresine çıkarılan tebliğ evrakının üzerine MERNİS adresi olduğu belirtilerek ve Açık mavi tebliğ zarfı kullanılarak tebliğ yapılması gerekir. Zira buradaki düzenlemelerin metni dikkate alındığında, bir seçimlik hak veyahut alternatif seçenek değil, bu şekilde yapmakla yükümlülük durumu mevcuttur. Somut olayda bu şekil şartları da yoksa, kanımca, yine Usulsüz Tebliğ durumu ortaya çıkmıştır.

Ancak şunu da belirtmek gerekir ki: "Usulsüz tebligat geçersiz tebligat değildir." Tebligat tüzüğünün Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi sayılır. Bunun aksi ise, ancak muhatabın tebliği öğrendiği tarihi açık bir şekilde gösterir bir emare ile ispat edilebilir. Örneğin bu durum tanıkla ispat edilemez. Öğrenme tarihine ilişkin bir yazılı belge sunulabilirse aksi ispat bu şekilde edilebilir.

Saygılarımla,
iyi çalışmalar.