Mesajı Okuyun
Old 29-01-2008, 16:09   #2
Av.yeşilova

 
Varsayılan

Sayın önder 71
Herşeyden önce bir hukukçu gözüyle konuya yaklaşımınız anayasal özgürlükleri bertaraf eder niteliktedir.Şöyle ki: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda 23. madde ile düzenlenmiş bulunan yerleşme ve seyahat özgürlüğü, yine anayasa gereği, yabancı veya vatandaş ayrımı gözetilmeksizin herkese uygulanır.Anılan maddede:yerleşme hürriyeti,suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak,sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek, ve kamu mallarını korumak; seyahat özgürlüğü ise suç soruşturması ve kovuşturma sebebi ile ve suç işlenmesini önlemek amacı ile ve ancak kanun ile sınırlanabilir.Buradan hareketle anılan özgürlükler ancak anayasa maddesinde sınırlı olarak sayılan sebeplere dayanılarak kanun ile sınırlanabilecektir. Açıkça görüldüğü üzere seyahat özgürlüğünün kısıtlanması bakımından yer ile ilgili bir sınırlama yapılmamaktadır.Ayrıca Anayasanın 16.maddesine göre yabancılara karşı bu sınırlamalar ancak milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla yapılabilir
Dayanak olarak ele alınan 442 sayılı Köy Kanununun yürürlük tarihi 1924'tür. İlk bakışta dahi,kendisinden sonra kabul edilmiş (lex posterior)bulunan bir yasada, üstelik anayasada (lex superior)yer alan genel kurala aykırı bir düzenleme olduğu açıktır. Bununla beraber yasa-anayasa çelişkisinin de ötesinde, 1950 tarihli Yabancıların İkamet Ve Seyahatleri Hakkında Kanunda, yabancılar Pasaport kanununa uygun surette yurda giriş yaptıkları halde Türkiyede ikamet ve seyahat hakkını haizdirler.
Burada sizinle hemfikir olduğum yön ''ikamet'' kavramı ile ilgilidir. YİSHK anlamında ikamet Medeni Kanunda yer alan ikamet tanımından farklıdır. Bu fark kanunun sistematik yorumundan açıkça anlaşılmaktadır. YİSHK yabancıların ülkemize seyahatleri ve belirli süre Türkiyede bulunmalarının şartlarını düzenleyen bir yasadır. Aynı yorumu Köy Kanununda yer alan ikamet kavramı için yapamayız.Zira sistematik açıdan kavramın yer aldığı 88.madde yabancıların köylerde mülkiyet edinimini yasaklayan 87.maddenin devamında düzenlenmiştir. Bu da ikamet kavramının köylerde yaşamak niyeti ile oturmak anlamında kullanıldığının açıkça kanıtıdır. Bu anlaşılabilir bir durumdur, zira Köy Kanunu ile yabancıların köylerde yurt edinmeleri önlenmek amaçlanmaktadır.Ancak tarihsel olarak henüz medeni kanun dahi yürürlükte yokken düzenlenen bir yasaya dayanılarak konu hakkında sağlıklı bir hukuki yorumda bulunulamaz.
Sonuç olarak pasaport kanununa uygun olarak yurda giriş yapmış bulunan bir yabancı vize süresince oturma ve seyahat özgürlüğü'ne sahiptir. Ayrıca Pasaport Kanunu uyarınca turist damgalı pasaport hamilleri pasaportlarında ikamet bakımından bir şerh bulunmuyorsa dört ay boyunca ikamet tezkeresi almakla mükellef değildir. Kanunda yer alan bu sürelerin sonunda Türkiye'de kalmak isteyen yabancılar ise ikamet tezkeresi almak zorundadırlar.
Bunun dışında sınır dışı etme ile ilgili YİSHK m.19 hükmü ise ancak içişleri bakanlığınca memlekette kalması umumi güvenliğe, siyasi ve idari icaplara aykırı sayılan yabancılar bakımından uygulama alanına sahiptir. Bunun dışında her ülkeye giriş yapan yabancıya Köyde kalması sebebi ile sınır dışı etme işlemi uygulanamaz. Aksi ceza kanunları ve anayasa anlamında suç sayılmaktadır.
Bunun dışında yabancıların köylerde kalamayacakları hukuki dayanaktan yoksun ve uygulanması mümkün olmayan bir anlayıştır. Bu anlayışın hukuken kabul edilmediğine örnek pek çok köyümüz mevcuttur. Bu köyler tatil köyü kavramından uzak ancak turistlerin uğrak yeri olan köylerdir. İzmir Selçuk ta bulunan Şirince köyü ayrıca Kapadokya yöresinde yeralan köyler buna örnek gösterilebilir. Bu köylerde yer alan otellerde pek çok turist seyahat amacı ile kalmaktadır.Köy Kanununun sizin yaptığınız yorumu ile buralarda uygulanmasını düşünmek ülkemiz açısından bir felaketi de beraberinde getirir kanısındayım.