Mesajı Okuyun
Old 09-07-2009, 21:12   #6
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Selim Hartavi
Ölünceye kadar bakacaklardı şimdi bakmıyorlar şeklinde ki beyanlara bakıldığında ya bir hata ya da bir hile unsurunun olduğu ima edilmeye çalışılmış. ancak dava dilekçesini görmeden net bir nitelendirme yapmak mümkün gibi görünmüyor. yine de İRADE FESADI HALLERİNE DAYANARAK tapu iptal ve tescil istedikleri sonucunu da çıkarmak mümkün

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 05.07.2006 T., 2006/6398 E., 2006/7843: "Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, muvazaa iddiası kanıtlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Getirilen resmi akit tablolarına göre, çekişmeli 266 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin davacılara ait iken, 2 numaralı olanın 03.03.1998, 1 ve 4 numaralı olanların ise 11.02.2000 tarihlerinde davalıya satış yoluyla devredildiği görülmektedir.
Davacılar, davalı kızlarının kendilerine ölünceye kadar bakmayı vaat edip davaya konu taşınmazlarını istediğini kendilerinin de tapuda ölünceye kadar bakma akti yapıldığını zannettiklerini ancak kandırılmaları sonucu işlemin satış biçiminde gerçekleştirildiğini öğrendiklerini iddia etmişlerdir.
Hemen belirtmek gerekir ki, HUMK'un 76. maddesi hükmü uyarınca vakıaları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak Hakim'e aittir.
Eldeki davada, dilekçe içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında hile hukuksal nedenine dayanıldığı sonucuna varılmaktadır.
Bilindiği üzere hile genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. BK'nın 28/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili ( makable Şamil ) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilerek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Hal böyle olunca yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde soruşturma yapılması, tarafların toplanmış ve toplanacak delillerinin değinilen ilkelere göre değerlendirilmesi ve sonuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir."

Saygılarımla...